SABRİ’NİN HİKAYESİ ( 2. Bölüm )

Standard

Birinci bölümde bahsettiğim şekilde bir rehberlik aldıktan sonra çalışmamıza başladığımızda, Rana Hn’ın baba sisteminden birşey taşıdığını farkettik . Burada enteresan bir şekilde konu Sabri isimleri üzerinden ilerledi. Rana Hn’ın kendinden önce doğup 3 yaşındayken ölen abisi Sabri’ydi ve aynı isim kendisine verilmişti. Baba sisteminden üst kuşaktan bir dedenin adı da Sabri’ydi.

Sabri Dede’nin babası savaş döneminde Arnavutluk’taki ilk eşi vefat ettikten sonra ilk göç ettiği Yunanistan’da evlenip çocuk sahibi olmuş, daha sonra onları terk ederek Bulgaristan’a göç etmişti. Bulgaristan’da tekrar evlenip çocuk sahibi olmuş, sonra onları da terk ederek Türkiye’ye göç etmişti. Sabri Dede böyle bir babanın Türkiye’de doğan ilk çocuğuydu. Sabri Dede’nin sisteminden gelen ağır etkileri içeren detaylı bir çalışma yaptık.

Çalışmadan bir gün sonra: ” Merhaba Eylül hanım , Dünkü çalışmada dedemin şeker hastalığı ve benim gece kalkıp yemem üzerine çözülmeler olmuştu. Dün gece ilk defa gece kalkıp tatlı yemedim .  “

Kendisine verdiğim cevapta, normalde bu kadar hızlı bir gelişme beklemediğimi ama güzel bir gelişme olduğunu, bunun sadece o güne has bir durum olup olmadığını anlamak için bir süre daha gözlemleyip bilgi vermesini rica ettim.

2 HAFTA SONRA: ” Yıllardır her gece uyanıp tatlı, çikolata yerdim. Bağlar Çalışması’ndan sonraki geceden bu yana hiç kalkıp tatlı yemedim.

8 AY SONRA: ( Vakanın yazım aşamasında sorduğumda )

” …. Hala geceleri kalkıp tatlı yemiyorum. Takıntılı düşüncelerim çok azaldı.

NOTLAR:

1-Bu çalışmada gördüğünüz gibi, biz aslında Rana Hn’ın yıllardır kalkıp geceleri tatlı, çikolatalı ürünler yediğini bilmiyorduk. Hayatının ilk 5 yılında adının Sabri Can olduğunu ve annesinin kendisine hala bu isimle hitap ettiğini de bilmiyorduk. Dolayısıyla bu konu başlığını seçerek bir araya gelmemiştik ancak sistem öylesine eş-zamanlılıklar yarattı ki, aslında bize ” siz bu konu için bir araya gelmediniz ama Sabri’ye dikkat edin ” dedi. Aldığımız sonuca göre yorum yaparsak; Rana hn şeker hastası değildi fakat her gece tatlıya saldırması ile Sabri Dede’nin şeker hastalığının sebepleri arasında bir bağlantı vardı .

SABRİ

2-Bağlar Çalışması’ndan sonra farkettim ki bizim bahçedeki kedi Sabri ile Rana Hn fiziksel olarak da benziyorlardı. İkisi de sarışın, aynı tonlarda yeşil gözlere sahipti. Kedi Sabri, diğer sokak kedilerine göre daha narin , güzel bir hayvandı ve havalar ilk soğuk yaptığında hastalanıp aksırıp tıksırmaya ve nefes almakta zorlanmaya başlayınca ona bir klube yapıp içine polar mont serdim. Neyse ki özel bakımla kendini toparladı. Bu vakayı yazarken notlarda görüp hatırladım ki Rana Hn da astım nedeniyle nefes alma problemi yaşayıp sprey kullanıyordu.

3- Rana Hn ile bir seans daha çalıştık. Orada konu başlığı farklı olup Sabri ile ilgisi olmadığı için muhtemelen burada yer almayacak. Bu vakanın yazılma nedeni; bazen seçtiğimiz konular dışında konular çıkabileceği ve eş-zamanlılık konusuna farklı bir örnek teşkil etmesiydi.

Vakayı yazmama izin verdiği ve taslak metinleri hızlı onayladığı için Rana Hn’a tekrar teşekkür ederim.🙏

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

SABRİ’NİN HİKAYESİ ( 1. Bölüm )

Standard

İsmine Rana diyeceğim danışanım 40 yaşlarında, evlenmiş-boşanmış, 1 çocuğu olan ve çalışan bir kadındı. Kendisi ile temmuz 2021’de yaptığımız online ön-görüşme öncesinde doldurduğu formda çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” Değersizlik duygusu; sevmeyi bilmiyorum ve bu insan ilişkilerimi etkiliyor ” yazmıştı.

Değersizlik duygusu: Son yıllarda daha çok farkında olsa da aslında çocukluktan beri yaşadığı bir duygu olduğunu, ailede herhangi bir karar alınırken kendisine fikrinin hiç sorulmadığını belirtti. İkili ilişkilerde her ilgi gösterene karşılık verme ve daha sonra olmadığında sürekli o kişiyi düşünerek saplantı haline getirme ve bu durumdan zorlukla kurtulabildiğini ekledi.

Sevmeyi bilmeme konusu: İlişkilerde herhangi bir şeyi sorun olarak görmediğini ama insanların kusurlu yanlarını görerek onları sürekli düzeltmeye çalıştığını söyledi.

Online ön-görüşmelerde tüm hayatını ilgilendiren çok fazla soru sorduğum için bütün detaylara burada yer vermiyorum. Bazı önemli detaylar:

-küçükken ortaokul dönemine kadar çok sık fiziksel şiddet yaşadığını, şu anda ise annesinin sözleriyle dövdüğünü, küçüklükten beri tartışmalı bir iletişimlerinin olduğu

-köken ailede kendisinden önce doğup çocukken ölen bir abisi olduğu

-eşinden boşanma aşaması dahil fiziksel şiddet yaşadığı

-anne ve baba tarafında farklı ülkelerden göç hikayeleri olduğu

-çocukluğundan bu yana takıntı bozukluğu olduğunu ( titizlik , temizlik ve bazı şeyleri defalarca kontrol etme ) ama psikiyatristin OKB boyutunda olmadığını belirttiği

– geçmişinde anksiyete bozukluğu nedeniyle ilaç tedavisi uygulandığı

Kendime aldığım özel notlarda:

  1. İlk seansta eklenti çalış ( ön-görüşmede öğrendiğim bazı detaylar nedeniyle )
  2. Bağlar Çalışması’na uyan çok konu başlığı var. Yazın yüz yüze yapmaya başlayacağımız ilk çalışmaya katılabilir
  3. Küçükken ailede, evlendiğinde ise eşlerden fiziksel şiddet olduğu için ilerde beden terapi ağırlıklı bakmak gerekebilir yazmışım.

BAĞLAR ÇALIŞMASI: 2021 Ağustos başında yaptığımız yüz yüze Bağlar Çalışması’nda sıra Rana Hn’a geldiğinde ben kendisiyle konuşmaya başlamadan önce bir anda bahçeye 1 ay önce gelen minik kediyi hatırladım ” Aa, bugün gelmemiş. Bir önceki Bağlar’dan bir-iki gün önce yaklaşık 2 aylık minicik bir kedi gelmişti. Annesi tarafından terkedilmiş veya annesini kaybetmişti…hem çok küçüktü hem de o kadar sesli ağlıyordu ki bahçede aradık ama saklandığı için bulamadık. Adını da Sabri koymuştum…aslında bir hikayesi var Sabri’nin. ” dediğim anda Rana Hn şaşkın şaşkın bana bakarak ” Sabri benim adım dedi.

-Nasıl yani ? ( benim yüzüm ondan daha şaşkın oldu çünkü benim üniversiteden tanıdığım bir arkadaşımın çocukluk arkadaşıydı ve adı Rana olarak geçiyordu .)

-Adım Sabri benim

Sessizlik …. ( mavi ekran 😀 )

– Senin adın Rana değil miydi ?

– Bana önce Sabri Can ismi koyulmuş. Ben ilkokula başlayacağım zaman değiştirmişler. Benden önce doğup ölen abimin canı bende yaşasın diye annem bana hala Sabri Can der.

Asistanlar bu eş-zamanlılık karşısında şok vaziyette izliyorlardı. Normalde Bağlar Çalışmalarında konuşma yasağı vardır. Sadece çalışma öncesinde konu başlığıyla ilgili konuşuruz ve ben de üst üste yapacağımız çalışmaları yetiştirmek için arada hiç geyik muhabbetine girmeden direkt konuya girerim.

Ancak sıra Rana’ya geldiğinde aniden kalkıp balkondan bahçeye bakıp üstüne Sabri’nin hikayesini anlatmam ilginçti. Aslında bu bir çeşit rehberlikti. Eğer kediden bahsetmesem, Rana’nın hayatını bu kadar etkilemiş olan bu durumdan haberdar olmayacaktım.

NOT: Sabri’nin küçüklük hallerinden bir foto sağda. Şimdi kocaman delikanlı oldu. Vaka fotosu ise gizlilik kuralları gereği her zaman temsili resimlerden seçiliyor ve vakanın ilk taslak metni yazılıp danışan onayından geçtikten sonra ekleniyor.

( Devam edecek….. )

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

KORKUDAN YALNIZ YATAMAMA HAKKINDA BİR VAKA ( 2. Bölüm )

Standard

Temmuz 2021’deki ilk Bağlar Çalışması’ndan sonra Tülin Hn ile ara ara haberleştik. Uyku durumunun eskiye nazaran çok daha iyi olmasına rağmen, çocukluğundan beri süregelen korkularının az da olsa devam ettiğini bildirdi. Küçükken tuvalete gittiğinde kapı önünde birini beklettiğini, şu anda ise korkuları sebebiyle meditasyon yapamadığını ekledi.

Ben de trans geçiş kalitesi istediğim boyutta olmadığı için regresyon yerine Bağlar Çalışması ile korkunun aile sisteminden gelen bir etkisi olup olmadığına bakabileceğimizi belirttim.

2021’in ekim sonunda Bağlar Çalışması için tekrar bir araya geldik.

Bu çalışmada babasının babasını çok küçükken kaybetmesi dışında, temsilci olarak kullandığımız kişilerin katkısıyla, dedenin o dönemde gerçekleşen Türk-Ermeni çatışmaları sırasında işkence içeren bir şekilde öldüğünü ve babanın bu şoku taşıdığını keşfettik. Çocukluğundan beri devam eden yalnız kalmaktan korku duymasının ve eşi evdeyken bile tek başına başka odada uyuyamamasının bu konuyla ilişkisi vardı.

23 GÜN SONRA:

” Selam Eylül hanım doktordan geldik. Son çekilen ped raporunu okudu çok sevindi, gidişat çok iyi dedi. Ben de hemen size haber vermek istedim. Teşekkürler.

Bir yıl oldu mu diye sordu. 25 mart ilk seans deyince tabii kısa zamanda çok iyi dedi. sevgiler. “

2 AY SONRA: Tülin hanımın sağlık durumunu da merak ettiğim için ped sonuçları, doktor yorumu ile beraber uyku sorunundaki son durumunu içeren bir telefon konuşması gerçekleştirdik.

Buradan aldığım bilgilere göre, doktorunun uyguladığı tedavi ile en başta 9 cm civarında olan tümör ilkinde yaklaşık 1/3’e , diğer uygulamada tekrar 1/3’e inerek bayağı küçülmüştü ve artık çok rahat nefes alıyordu.

Benim ilgilendiğim uyku sorunu ve korkularıyla ilgili durum ise : eskiden evde eşi varken bile başka odada uyuyamayan bir kişiyken ” Şu anda şehirdışındaki yazlığımızda tek başıma kalıp korkmadan uyuyabilirim ” boyutuna gelmişti. Yatarken ışığı kapatarak uyuyabiliyordu. Bu durum basit bir uyku sorunundan ziyade hastalığının tedavi süreciyle melatonin ilişkisi açısından çok önemliydi. Bu açıdan onun adına çok mutlu oldum.

NOTLAR:

1-Birinci bölümde geçen ” reiki seansı adı altında* “: Eskiden bu tarz bir duruma bir kere daha rastladığım için bu notu özellikle ekliyorum. Bazen reiki veya bio-enerji kelimelerini bilinçli kullanarak insanların suistimal edildiklerine ve reiki adı altında reikiyle ilgisi olmayan başka tarz karanlık enerjiler gönderildiğine eklenti seansında denk geldim. Reiki öğrenmek ve kendi kendinize uygulamak ayrı bir şeydir, reiki gönderiyor diye gücünüzü birine teslim etmek ayrı bir şeydir. Lütfen bu konuda dikkatli olunuz.

2– Daha önce uyku konusunda farklı sorunları içeren birçok vaka yazmama rağmen, bu vakayı yazmak için seçmemin özel bir nedeni vardı.

a) ilk defa bu yaş grubunda bir çalışma yapmış olmam

b) hastalığını seçerek gelseydi kabul edemeyeceğim bir danışanı, uyku sorunu dolayısıyla kabul etmem ve tek regresyon + 2 Bağlar ile neredeyse 70 yıldır yalnız yatamayan, deliksiz uyku uyuyamayan birinin artık korkmadan uyuyabilmesine şahit olmamın danışanın özel durumu nedeniyle beni extra mutlu etmesi.

3– Bazen konu başlıkları aynı olabilir ama kişilere uyguladığım teknikler değişebilir. Bu vakada istediğim kalitede bir trans geçiş sağlanamamıştı ama konu, trans geçiş gerektirmeyen bir teknik olan Bağlar Çalışması ile sonuca ulaştı. Bu sebeple email göndererek ” kaç seans çalışmamız lazım? ” diye soran kişilere hiçbir zaman önden cevap veremem. Ben ancak kişi ve durumlar benim araştırma yapmama uygunsa sürece dahil oluyorum ve süreç içerisinde geri-bildirimlerle gözlem yaparak ilerliyorum. Dolayısıyla kaç seans olduğu baştan belli olmuyor.

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

KİLO SORUNU ( 3. Bölüm )

Standard

h

İrem Hn ile ilk 2 seansımızı 15 gün ara ile yapmıştık ve bu seans özetlerini daha önce sizlerle paylaşmıştım.

3. Seans için tekrar bir araya geldiğimizde kendisine o aradaki süreçte olan gelişmeleri sordum. Seans öncesi aldığım geri-bildirimler şöyleydi:

a) Anneye olan öfkem seanslardan önce çok daha yoğundu. Şu anda azalma olsa da öfkem devam ediyor. Mesela şu anda aynı evde konuşmuyoruz.

b) Baba ile iletişimim kopuk. Onun eve maddi katkısının az olduğunu düşünüyorum. Evin ihtiyaçlarını annemin maaş kartıyla ben hallediyorum. Babam ise parasını harcamayıp biriktiriyor. Benim maaş ise borçlarıma gidiyor.

 

m

c) Bu süreçte 3 kg verdim. Spor salonuna yazıldım ama haziran ortası gibi başlayacağım. Biraz protein ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum ama herhangi bir diyet listesi uygulamıyorum. Eğer canım tatlı isterse bile sadece tadımlık da olsa yiyorum.

Aldığım notlara göre İrem Hn’ın kendi görüntüsü-kilosu, spor kararı ve uyguladığı beslenme düzeni ile ilgili herhangi bir sorun görünmüyordu ama İrem Hn’ın en baştan beri farkettiğim ve mutlaka bakılması gereken konuları arasında gördüğüm ebeveynlere öfke ve kibir konuları vardı. Bu konuyu çözümleyemediğimiz müddetçe kendisi çok istese de ebeveynlerinden asla özgürleşemeyecekti ve onlarla yaşamaya devam etmek durumunda kalacaktı. Başka bir konusu olan para sorunu yaşaması bile bununla bağlantılı gibi görünüyordu. Kendini öyle bir borç altına sokmuştu ki 40 lı yaşlarda olmasına rağmen hala onlarla yaşamaya mecbur kalacağı bir hayat yaratmıştı..aslında hem tek başına yaşayabilmesine olanak sağlayacak bir işi, hem de part-time olarak yaptığı bir ek-işi olmasına rağmen, sürekli bir kısır döngü şeklinde devam eden para sorunu yaşıyordu.

 

yAslında 3. seans randevusunu konuşma aşamasında niyetimizi ilişkiler konusuna giriş yapmak olarak belirlemiştik çünkü şimdiki hayatında hep sorunlu ilişkiler yaşamış ve çok kısa süren sorunlu bir evlilik yaşamıştı. Ama ön-görüşmemizin sonunda vardığım kanaat, (regresyon terapisi dışında extra olarak aldığım başka bir psikoterapi yöntemine göre ), danışanım İrem Hn’ın annesine saygısı yoktu. O yüzden kendine bu tarz, asla bir araya gelme ihtimali olmayan türden ilişki modellerini çekiyordu. Ayrıca henüz görüşmemizin başında bile anne ile öfke problemi olduğundan bahsetmişti. O yüzden bu 3. çalışmamızda annesi ile olan bağlanma şekline bakmaya karar verdim ve bu konuda farklı bir psikoterapi yöntemi kullanmayı tercih ettim. Dolayısı ile bu 3. seansı bir regresyon terapi seansı olarak değil de bu seanslardan bağımsız olarak arada kullanılmış farklı bir metot olarak okumanızda fayda var.

 

Yaptığımız çalışma, danışanın annesi ile olan ilişkisini bilinçaltında nasıl algıladığını gösteren bir çalışmaydı:

a) Tahmin ettiğim üzere, danışanın annesi ile güvenli bir şekilde kurulmuş bir bağlantısı yoktu. Ölmüş olan ve ağır bir kader yaşamış olan anneanne ile anne arasındaki kopukluk, burada anne ile danışan arasında da bir şekilde tekrarlıyordu. Çocukların anneanneye öfkeli olmalarında ise başka dinamikler etkiliydi. Bu bölüme bakıp danışanın annesi ile ilk defa bağlantı kurmasını sağladık. Anneannenin D. Anadolu’daki ezilmiş kadın atalarına kadar giden kapsamlı bir çalışma oldu.

zb) Bunun dışında tamamen alan sayesinde keşfettiğimiz ve danışanın da seans içerisinde doğruladığı başka bir durum daha tespit ettik. İrem Hn’ın annesi, şu anki eşiyle yani İrem hn’ın babasıyla evlenmeden önce gençliğinde başka birini sevmişti ve onunla evlenmek istemişti. Fakat ailesi onun daha eğitimli ve iyi bir işi olan kişi ile yani İrem Hn’ın şu anki babası ile evlendirmişlerdi. Terapi sırasında bu ilişkinin tamamlanmamış bir ilişki olduğunu, eski sevgilinin hala orada takılı kaldığını, İrem Hn’ın ise sistemdeki bu durumdan etkilendiğini farkettik. Bu bölüm üzerinde de bir çalışma yaptıktan sonra seansımızı sonlandırdık.

 

Seanstan sonra İrem Hn oldukça rahatlamış ve hafiflemiş görünüyordu. Hatta eve gittiğimde kendisinden aşağıdaki mesajı aldım:

”  Eylül hanım iyi akşamlar. Bu çalışma çok iyi geldi. İyi ki buna karar verdiniz, çok etkilendim. Özellikle anneannemin ağrılarını bildiğiniz sahneden çok etkilendim. Benim için doğru insan olduğunuzu biliyordum. Bir kere daha anladım. Kendimi çok yorgun ama huzurlu hissediyorum. Tekrar teşekkür ederim herşey için. Sizinle gidebileceğim son noktaya kadar gitmek istiyorum. Karanlık hiç nokta kalmasın istiyorum. Bir sonraki seansı sabırsızlıkla bekliyeceğim. Sevgiler.  ….Evren bilinmezlerle dolu. Hergün yeni birşey öğrenmek çok etkileyici. İyi akşamlar.  ”

Birkaç gün sonra haberleştiğimizde ise dayısı ile beraber anneannesinin mezarını ziyaret etmeye gittiklerini söyledi. Sesi mutlu geliyordu. Yaptığımız seanstan sonra böyle bir ziyaret planması ve bunun için yaklaşık 100 km yol yapması çok manidardı.

vSeanstan yaklaşık birkaç hafta sonra haberleştiğimizde uykusuzluk sorununun geçtiğini, önceki dönemlere göre daha rahat uyuduğunu, seanstan sonraki dönemde annesi ile tekrar konuşmaya başladıkları belirti. Fakat İstanbul’da olduğum bir dönemde kendisinden aldığım emaile göre bu sefer baba ile çatışmışlardı . Artık tek başına yaşamak istiyordu fakat bunu gerçekleştirebilecek finansmana şu anda sahip değildi ama bir taraftan da ruhu baba ile olan sessiz çatışmayı da gün yüzüne çıkararak çözmesi gerektiğini gösteriyordu.

Gördüğünüz gibi, bu çalışmadan sonra yavaş yavaş bolluk-bereket konusuna da giriş yapmış bulunuyoruz. Bunu etkileyen tek bir faktör yok ama danışanımla beraber önümüze çıkan ve iç içe geçmiş her sorunu dönüştürerek ilerleme kararı verdiğimiz için bir süre daha kendisi ile çalışmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Ortalama ayda bir kere çalışarak süreç içerisinde durumu gözlemleyebilmemize imkan verecek şekilde süre bırakarak yolumuza devam ediyoruz.

Kendisi ile bu hafta 4. seansımızı yapmaya karar verdik. O seansta çalışılacak konuya, seans öncesi aldığım geri-bildirimlere göre karar vereceğiz. Bu arada danışan gizliliği diye bir kural olmasaydı her seans öncesinde kendisinin fotoğraflarını çeker ve kişinin değişen enerjisinin görünümünü zamanla nasıl değiştirdiğini sizlere de göstermek isterdim ama maalesef etik kurallar gereği böyle birşey yapmamız mümkün değil.

Bu arada geçen hafta kendisi ile karşılaştığımızda yeni birkaç şey daha farkettiğini söyledi ki bunlar benim için çok önemli detaylardı:

1-İrem Hn, annesiyle olan bağlantısına baktığımız bu seanstan sonraki hafta içerisinde vücudunda yoğun ısı artışı olduğunu* ve birkaç gün boyunca iştahının çok arttığını** ama sonra normale döndüğünü belirti.

2-Artık anneannesi aklına geldiğinde kalbinin sıkışmadığını, kendini çok daha rahat ve huzurlu hissettiğini söyledi. Eskiden anneannesine karşı kendini hem borçlu hem de suçlu hissediyordu. Sebebini daha önceki vakalardan birinde tesadüfen keşfedip dönüştürmüştük.

 

j

NOTLAR:

1-Bu blogta regresyon terapisi üzerine yazdığım için onun dışında kullandığım yöntem olursa, çok detaya girmeden sadece neye baktığımızı aktarıyorum. Dolayısı ile bu bölümü okurken bunu gözönünde bulundurmanızı rica ederim. Regresyon Terapisi ile de anne ile bağlanma şeklimize bakabiliriz , hatta anne dışında birçok kişi ile aynı anda karşılaşabiliriz. Ama ben burada bizzat enerjinin içinde olarak anneye özel bir çalışma yapmayı tercih ettim.

2-Tamamlanmamış eski ilişkiler konusu, ilerdeki ilişkileri de etkileyen önemli bir konudur. Bunun ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz, kapıyı çarpıp gitmeden önce iki kere daha düşünürdünüz. Son zamanlarda bu tarz seanslara sık sık denk geliyorum.

Yaşadığınız olaylar sırasında sizin kendinizi suçlu veya suçsuz hissetmeniz önemlidir. Ama ilahi bir vicdan mekanizması vardır ki o sizin kendinizi nasıl hissettiğinizden daha da önemlidir. Kimisi buna ilahi adalet gibi isimler takar ama ” kollektif vicdan” demek daha doğru olur. Neyi, niçin yaptığınızı bilmeden yaparsınız, kendi bilincinizin dışında bir güç tarafından yönetilirsiniz. Çünkü sistem kişilere herzaman eşit yaklaşır ve denge ister.

3-Bu yaşamınızda anne veya babaya duyduğunuz öfke negatif duygularınız sadece bu yaşamla bağlantılı değildir. Bazen bakarsınız ki kişinin bu yaşamda anne-babası ile görünürde bariz bir sorunu yoktur, mantıklı bir gerekçesi yoktur ama taraflardan biri bazen bastırılmış bir öfkeye sahip olabilir. Bunun nedenine baktığınızda, kaynağını bambaşka bir yaşamda bulabilirsiniz. Eğer kaynağa gidip sebebi görüp kabul etmezseniz, dönüştürmezseniz belki de ömrünüz bu bastırılmış öfkenin sebebini anlamadan gelir ve geçer.

Örnek vermek gerekirse; normalde anne-babaya çok düşkün gibi görünmeyen çok bağımsız yaradılışlı bir insan, sırf başka bir hayatta ebeveynleriyle kalan eksik bir parçayı tamamlamak için 40’lı-50’li yaşlardan sonra bile olsa ailesinin yanına dönmeyi ve başka yaşamda eksik kalmış olan o zamanı tamamlamayı seçebilir. Ruh, eksik kalan şeyi herzaman tamamlamayı seçer. Ama insan zihni deneyimin içindeyken bu davranışın bilinçaltındaki sebebini asla bilemeyeceği için, genelde kendine uygun zemin yaratmak adına ailesinin yanına dönmek zorunda kalacağı olayları yaratmayı seçer ve derinlerde kalan gerçek sebebin farkında olmayabilir.

Buradan şunu çıkarmayalım; her 40 yaşından sonra ailesinin yanına dönen kişi başka yaşamda eksik kalan birşeyi tamamlamaya çalışıyor diye genelleme yapamayız. Burada sadece bir örnek veriyorum ve herzaman dediğim gibi her vakanın kendi içerisinde çok özel olduğunun altını çizmek istiyorum.

4-* : İrem Hn’ın sonradan farkedip bana aktardığı geri-bildirimlerin benzerini, daha önce anne ile bağlanma şeklini içeren şekilde regresyon terapisi yaptığım danışanlardan da duyduğum olmuştu. Bildiğiniz gibi seanstan sonraki tamir fazı döneminde herkesin tepkisi farklı şekilde olabiliyor. Anne ile olan bağlanma konularında ilk günlerde iştah artışı olabilmekte çünkü şifalanma sırasında vücudunuz daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Bu ise özellikle karbonhidratlı veya şekerli şeylere geçici bir aşerme şeklinde olabiliyor. Geçici bir etki olduğu için bu konuda çok fazla panik yapmaya gerek yok.

5-**: Burada İrem Hn açısından oldukça önemli bir geri-bildirim daha var. Kendisi ile yaptığımız 2 .seansta şimdiki hayat regresyonu çalışmıştık. Doğum sahnesinde ( o kadar iyi hatırlıyorum ki ) çok üşümüştü. O kadar çok üşümüştü ki ben Mersin gibi bir yerde, üstünde battaniye olmasına rağmen ısıtıcı birşey açmak zorunda kalmıştım. O sahnedeki üşümesini gördükten sonra “ Kışın mı doğdunuz? ” diye sormuştum. ” Evet ” demişti. Buradaki üşüme sadece kışın doğmasıyla bağlantılı değildi. Anne ile bebek arasındaki mesafeyi de anlatıyordu. Annesinin kucağında olan ve annesinin sevgisini-sıcaklığını hisseden bir bebek hiçbir zaman o kadar çok üşümez. Kısacası buradaki üşüme sadece fiziksel bir üşüme değildi.

Bu detayı göz önünde bulundurduğumuzda, İrem Hn’ın bu seanstan sonraki hafta çok ısındığını hissetmesi şifalanma süreci ile bağlantılı. Mersin’de yaşadığı için haliyle biraz terlediği bir hafta olmuştu ama önemli olan annesi ile olan bağının şifalanmasıydı. Nitekim annesi ile de konuşmaya başlamaları da yine aynı haftaya denk düşmüştü.

Şimdilik bu kadar. Bir sonraki vakada görüşmek üzere…

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

EGONUN DİRENCİ-2

Standard

Yazının birinci bölümünde, Derya Hn ile yaptığımız ilk seanstan bahsetmiştim. Derya Hn seansa 12 saat süren bir yol katederek gelmişti ve rahat çalışabilmemiz için yıllık iznine denk getirmişti. Bu sebeple ikinci seansımızı da ilk seanstan sonraki tamir fazı süresi biter bitmez yapmaya karar verdik.

İkinci seansı yapmamız için birçok neden vardı:

1-İlişkilerde bağımlılık teması olan durumlarda min 2-3 seans çalışılması gerektiği için

2-İlk seansı yaptıktan bir gün sonraki gece gözümün önüne gelen yaşlı ve kızgın teyze görüntüsünü daha sonra fotoğrafla teyit ettiğimizde bu kişinin Derya Hn’ın affetmek istemediği babaannesinin çıkması: Danışan henüz çocukken kaybedilen babaannenin durumdan rahatsız olduğunu ve onunla danışan arasındaki ilişkiye özel olarak bakmamızda fayda olduğunu hissettirdi. (NOT: Bu durum ilk defa bir seanstan sonraki tamir fazı sürecinde kendiliğinden oluştu. Duru-görü veya duru-biliş özelliklerinin regresyon terapisi ile herhangi bir ilgisi yoktur. Regresyon terapi eğitimi içerisinde böyle bir yöntem öğretilmez ve kullanılmaz. Terapi yöntemi hakkında yanlış anlaşılma veya herhangi bir beklenti oluşmaması için bu detayı özellikle belirtmek istiyorum.  )

3-İlk seans öncesi yaptığımız ön görüşmeye dayanarak aldığımız notlar ve yaptığımız listede, Derya Hn’ın birden fazla sorunu vardı. Bir dahaki bir araya gelişimiz aylar sonra yine bir izin döneminde olabileceği için 1 hafta arayla 2 seans yapmaya karar vermiştik.

İlk seans üzerinden 8 gün geçtikten sonra 2. seansımız için tekrar buluştuk. Derya Hn o aradaki 1 haftalık sürede doktora giderek kan testini yaptırmıştı. Sonuçlar normal çıkmıştı. Aşırı derecede su içme konusu seanstan sonra azalmıştı ve hala o şekilde devam ediyordu. Elimizde seans öncesinde yapılan herhangi bir test sonucu olmadığı için karşılaştırma yapabileceğimiz herhangi başka bir belge yoktu ama bildiğiniz gibi, ilk seansı yaptığımızda böyle bir amacımız da yoktu. Eğer diabet amaçlı bir seans yapmış olsaydık, o zaman kendisinden daha önceki döneme ait bir test sonucunun kopyasını talep edecektim. Sonuç itibariyle, bu 1 haftalık süre içinde Derya Hn diabet hastası olmadığını öğrenmiş oldu.

Bir araya gelince, 2. seansımızın konusunu belirlemek üzere konuşmaya başladık. Derya Hn, kendisinde geçmişten gelen ve ilişki yaşamasına engel olabilecek herhangi bir eklenti olup olmadığından emin olmak istiyordu. İkinci önceliği ise, aidiyet sorunuydı. Tüm hayatı boyunca hep bir yere ait hissetmeme sorunu yaşamıştı. Ergenlik dönemindeyken ailesi güneydeki büyük bir şehre taşındığında o şehre ait hissedememişti. Yıllar sonra, D. Anadolu’daki doğup büyüdüğü şehre tayin istediğinde oraya da ait hissedememişti. Küçükken kendisini ailesine bile yabancı gibi hissediyordu ve ” sanki bu aileye ait değilim” diyordu. Evlilik yaptığı ilk gün de ” Ben bu evliliğe ait değilim, bu eve ait değilim..” demişti. Oldukça önemli bir sorundu ve sorduğum birkaç soruya daha onaylar şekilde cevap verince bende mutlaka bakılması gereken bir dünya dışı etki olabileceğine dair şüphe uyandırdı.

Derya Hn’ın içi rahat etsin diye önce eklenti taraması yaparak seansın akışını ona göre belirlemeye karar verdik. Eğer ciddi boyutta bir eklenti sorunu yoksa , seansımızın ana teması aidiyet hissedememe sorunu olacaktı.

Seans süremizi çok etkin kullanmak istediğim için ön görüşmeyi oldukça kısa tuttuk. Babaanne konusunu 2. seansa taşımamak için o bölüme öngörüşme süremiz içinde başka bir psikoterapi yöntemi ile baktık. Sonuçta 5-10 dk içerisinde babaanne ile torun arasında bağlantı kuruldu ve müthiş bir sevgi enerjisi açığa çıktı. Babaannenin tek derdi torunu tarafından yok sayılmaktı. Bu yoksayılma sorunu giderilince, babaanne torununu dişil enerji yönünden de desteklemeye başladı.

2. SEANS:

Yaptığımız eklenti taramasında Derya Hn’da herhangi bir eklentiye rastlamadık. Seansımızın akışını aidiyet hissedememenin kaynağına bakacak şekilde yönlendirdik. Bu noktada, yine beni çok şaşırtan ama aynı zamanda sevindiren bir gelişme oldu. İlk seansta şimdiki hayat travmalarına bakarken bile transa geçmekte zorlanan ve daha çalışmanın başında, dini inancı gereği geçmiş yaşamlara pek inanmadığını söyleyen Derya Hn, bana dünya dışı olarak kategorize edebileceğim bir hikaye anlatmaya başladı.

map

Verdiği tüm detaylar, ” LEMURYA DÖNEMİ ” olarak bilinen bir dönemi çağrıştırıyorduysa da seans boyunca kendisine bu bilgiyi vermedim.

Daha ilk gittiği sahnede yoğun bir yalnızlık, şaşkınlık duygusu hakimdi ve bunu bana tarif ederken ” ne yapacağımı bilmiyorum..aptal aptal çevreme bakınıyorum…aidiyet duygum yok ..” demişti. Bu hayatta yine aniden terkettiği bir sevgili teması, kaybolmuşluk ve pişmanlık duygusu vardı. Lakin çok istese de özür dileme, affedilmek için çaba harcama dürtüleri yoktu. Kendisini aşırı gururlu ve hatasını zor kabul eden biri olarak tarif ediyordu. Bu dönemden taşıdığı olumsuz etkileri şu andaki hayatında bayağı yoğun olarak yaşıyor ve aşağıdaki konularda kendisini olumsuz etkilediğini söylüyordu:

 

-ifade problemi

-özür dileyememe

-aşırı gurur

-sürekli arayış içinde olma

-aidiyet hissetmeme

b

 

Bu hayattan kalan ve hala taşıdığı olumsuz etkileri dönüştürdük ve şifalandırdık. Bu bölümde geleceğiyle ilgili öğrendiği bir detay üzerine gülümsedi ve ” artık umudum var ” dedi.

 

Rehberini algıladığı bölümde rehberinin başını okşadığını ve ” güvendesin ” dediğini söyledi. Bugün için sana herhangi bir tavsiyesi var mı diye sorduğumda ise ” geri döneceksin ” dediğini söyledi.

 

Çalışmamız bittiğinde seansla ilgili değerlendirme yaparken kendisine, bahsettiği dönemin ” Lemurya Dönemi ” olarak bilinen bir döneme benzediğini ve eğer merak ediyorsa bu dönemi araştırabileceğini, hatta bu ismi içeren bir kitap olduğunu da söyledim. Kitabı hemen alıp okumaya başlayacağını söyledi.

a

 

Ertesi gün haberleştiğimizde kitabı almış ve okumaya başlamıştı. Kendi deneyimine benzer bilgiler içerdiği için mutluydu.

 

 

 

Seanstan 2-3 gün sonra D.Anadolu’daki yaşadığı şehre dönerek iş başı yapacaktı. O yüzden geçen sene kaybettiği annesinin Akdeniz Bölgesindeki büyük bir şehirde bulunan mezarını ziyaret edeceğini söyledi. Bu ziyaretinde ilk defa çok hüzünlendiğini ve ilk defa D.Anadolu’daki yaşadığı şehre dönmek istemediğini belirtti. Mezarlığa olan ziyaretinden sonra hüzünlenince mide bulantısı yine başlamıştı. Kendisi, hayatı boyunca duygularını yoksayarak yaşadığı için belli ki bedeni onunla bu şekilde temas kurmaya çalışıyordu. Yola çıkacağı zaman yazıştığımızda, ilk defa ailesini geride bırakmak istemediğini ve yaşadığı şehre istemeye istemeye gideceğini söyledi. Olay her ne kadar üzücü gibi görünse de ben duruma aidiyet konusu olarak baktığımda aslında sonuç sevindiriciydi ve bu kadar kısa sürede etkisini göstermesi ise şifaya ne kadar açık olduğunu gösteriyordu. Annesi, kardeşi ve babası ile bağ kurulmuştu. Sorunlardan kaçarak uzaklaşma ve bu yüzden şehir değiştirme eğilimi de şifalanmaya başlamış olacaktı ki ilk defa istemeyerek ayrılmıştı ailesinin yaşadığı evden ve şehirden.

 

Seanstan 1 hafta sonra haberleştiğimizde, son günlerini biraz yorgun ve depresif geçirdiğini söyledi. İşini çok severek yapmadığını, çok kalabalık ve stresli bir ortamda çalıştığı için fiziksel olarak yorulduğunu belirtti. Ben de kendisine ilk seanstan bu yana çok kısa süre geçmesine rağmen ciddi yol katettiğini, ailesiyle ve yaşadığı şehirle bağlantı kurmaya başladığını söyledim. Ayrıca şu anda ailesinden uzakta, yalnız yaşadığı şehirdeki işi için şükran duyması ve bu dönemi kendini şifalandırma ve hayat yolunda nasıl ilerlemek istediğini belirleme dönemi olarak görebileceğini söyledim. Bu işi ve bu tayini kendisi istemişti. Dolayısıyla hayattaki seçimleri konusunda sorumluluk alması gerektiğini ve isterse zamanla yine bir tayinle ailesinin bulunduğu şehre dönmeyi seçebileceğini belirttim. Bana verdiği bir cevapta: ” …Evet haklisiniz iş konusunda. Her ne kadar memnun olmasam da kimseye muhtaç olmadan kendi parami kazanip hayatimi sürdürebildiğim icin şükrediyorum sürekli. ” dedi. İlk seanstan sonra normal düzeylere inen su içme oranının devam edip etmediğini sorduğumda ” Su içme isteğim eskisine oranla azaldi . Artık geceleri kalktığımda 1 lt değil, 1 bardak içiyorum. Eskiden çok su içsem de suya doyamazdım ama artık 1-2 bardak içince yeterli oluyor” dedi.

 

c

 

İkinci seansımızdan sonra olan herhangi başka bir farklılık var mı diye sorduğumda ise ” Eskiden saç derimde çok şiddetli kaşintilarim oluyordu. Nedenini bulamiyordum, temiz veya kirli hic farketmeden saçım sürekli kaşınıyordu .Onda da azalma oldu…..” dedi.

 

 

dSeanstan bir ay sonra haberleştiğimizde, hayatında ilk defa bir spor merkezine yazılarak spora başladığını ve enerjisini spora yönlendirdiğini söyledi. Bu kararı beni oldukça memnun etti çünkü düzenli spor yapması fiziksel bedeninin daha sağlıklı olmasını, fiziksel bedenin daha sağlıklı olması ise zihinsel ve ruhsal olarak daha sağlıklı olmasını sağlayacaktı.

 

Kendisi ile halen arada emailleşiyoruz. Bu vesile ile daha önceden bilmediğim ama bilmem gereken önemli bir detayı da gecikmeli de olsa öğrenmiş oldum. Derya Hn geçmişte yaptığı 2 yıllık evliliğindeki eski eşinin geçmişte boşandıklarından sonraki süreçte onu çok kıskandığını, hayatını kısıtlamaya çalıştığını, uzak bir şehre tayin istemesinde eski eşinin de etkili olduğunu söyledi. Şu anda böyle bir rahatsızlık olmadığını ama ilk taşındığında arkasından gelerek kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Bunun üzerine kendisine  eğer ortada tamamlanmamış bir ilişki var ise, hayatına yeni bir ilişki çekmesine engel teşkil edeceğini, öncelikle geçmiş ilişkilerin kapısının sevgiyle kapatılması gerektiğini, sadece bu konunun bile son yıllarda yaşadığı ilişki probleminin nedeni olabileceğini söyledim. Bu yüzden ilerde bir araya geldiğimizde bakmak üzere, eski eşi ile olan ilişkisini de not ettik.

Derya Hn ile olan çalışmamıza ilerde devam edeceğiz. Dilerim hayatında güzel haberlerini paylaşacağım gelişmeler olur ve yine bir vaka konusu olarak hikayesini sizlerle paylaşırım.

 

 

NOTLAR:

1-Egonun Direnci 1 ve 2 olarak paylaştığım bu vakanın amacı, sizlere direnç gösteren egonun nelere yol açabileceğini göstermek. Hayatımızda önemli değişim-dönüşüm dönemlerinde hepimizin maruz kaldığı bir durum olmasına rağmen çoğumuz o anda bize engel çıkaran şeyin, değişimi ölüm gibi algılayan ve direnen egomuz olduğunu bilmeyiz. O yüzden tam da seansa gelmeye karar verdiğimizde:

-önemli bir işimiz çıkar

-erteleyemeyeceğimiz bir toplantı çıkar

-seansa az zaman kala hastalanırız

-sadece 2-3 saatliğine bile olsa çocukları bırakacak birini bulamayız

-nedense o ay paramız erken biter ve başka bir zamana erteleriz

-seansla ilgili hiçbir fikrimiz olmamasına rağmen karar verdikten sonra korkmaya başlarız, “acaba” lar başlar

-o gün saati veya yolu şaşırabiliriz

-sorunu bir şekilde erteleriz.

Bunları sağlayan şeyin egomuz olduğunu bilirsek ve sağlam bir irade gösterirsek, sorunlarımızı dönüştürmek yolunda adımlar atabiliriz.

2-Bu vaka örneğini paylaşmamın başka önemli bir sebebi, bu vakadaki danışanımın dini inancı gereği geçmiş yaşamlara inanmaması ama regresyonun sadece geçmiş yaşamlardan ibaret olmadığını öğrendiğinde bu çalışmaya katılmak istemesiydi. Ayrıca aşırı analitik bir bakış açısı olduğu için herşeye şüpheyle yaklaşan, şimdiki hayat anılarını keşfederken bile zorlanan ve transa geçemediğini sanmasına karşın , dünya dışı diye genel bir tabir kullandığım  ” Lemurya Dönemi” nde geçen hikayeyi anlatırken gayet akıcı bir şekilde gülümseyerek anlatmasıydı. Bu çalışmalara katılmanız için illa ki geçmiş yaşamlara inanmanız gerekmediğini gösteren güzel bir örnek olduğu için paylaştım.

Bu bloga ilk başladığımda, toplumun her kesimi tarafından kolaylıkla anlaşılmayacağını düşündüğüm vakalara ve özellikle ” dünya dışı etki ” ismiyle kısaca geçiştirdiğim örneklere çok fazla yer vermemeyi düşünüyordum. Fakat son zamanlarda bu örneklere o kadar artan düzeyde rastlıyorum ki, bu kadar fazla sayıda ve farklı dünya görüşündeki insanların hepsi benzer hikayeleri uyduruyor olamazlar diye düşünüyorum. Buradaki örnekte belirttiğim Derya Hn, dini sohbetlere katılan oldukça inançlı genç bir bayan ve inancı gereği reenkarnasyona inanmıyor. Ama seansı deneyecek kadar önyargısızdı. Özellikle onu seçmemin nedeni, şifalanmanız için birşeylere körü körüne bağlanmamız gerekmediğini göstermekti. Seansta anlattığınız hikayeyi zihniniz uyduruyor gibi algılasanız bile, bu hiç önemli değil. Benim önemsediğim tek şey, bu seanstan sonra danışanın şifaya ne kadar açık olduğu ve ne oranda şifalandığı.

 

3-BONUS FAYDALAR: Seanslarda sıklıkla farkettiğim bir konuyu bu örnekte rahatlıkla gözlemlemeniz mümkün. Mesela ilk seansta danışan ilişki yaşayamama gibi bir sorunla gelmişti. Ama yaptığımız seanstan sonra ağız kuruluğu, aşırı su içme gibi bazı fiziksel sorunları da şifalandı. Bunun sebeplerine dair burada detaya girmeyeceğim çünkü çok uzun sürer.

Kişinin babaannesi ile kopuk olan bağlantısını gidermek de hedefimiz değildi ama o kısım da bonus bir fayda oldu. Atalarla olan bağlarımız da oldukça önemli bir konu olup bizim bugün yaşadığımız herhangi bir sorunumuzda etkili olabiliyorlar.

İkinci seansımızda amacımız aidiyet hissedememenin kaynağına bakmaktı. Ama bonus fayda olarak danışanın daha önce öngörüşmede belirtmediği alerjilerinde şifalanma oldu.  Duygularını ifade etmesinde iyileşme oldu. Aile bağlarında iyileşme oldu. Fiziksel bedeninde enerji artışı oldu.

O yüzden seanslardan sonraki dönemlere dikkat etmek gerekiyor. Çalışma konumuzla bağlantısı yok gibi görünen öyle değişimler ve gelişmeler olabilir ki bunları “bonus faydalar” olarak değerlendirmek gerekir. O yüzden danışanlara bu noktada büyük görev düşüyor çünkü bir danışanın farkındalığı ne kadar yüksekse değişimi ancak o kadar farkedebiliyor. Malesef danışan kendindeki değişimin farkında olmazsa ve bana geri-bildirimde bulunmazsa, benim bu değişimleri bilme ve takip etme şansım olmuyor.

4- SON DAKİKA GELİŞMESİ: Bu yazıyı 28 Şubat 2015 gecesi tamamlamıştım fakat kontrol ve son düzenlemeler için bugüne yani 1 Mart 2015’e bırakmıştım. Tam yazıyı son kez okuyup düzenlemeye oturmuştum ki Derya Hn’dan bir email geldi.

İlk seansımızın ön görüşmesinde bahsettiği, bir yıldır kendisiyle birlikte olmak için her türlü çabayı sarf eden ama tam da Derya Hn duygularından emin olup evet dediği noktada arazi olduğunu söylediği kişi 2. seansımızdan 1 gün sonra tekrar ortaya çıkmıştı. Bu sefer Derya Hn, duygu-düşüncelerini ilk defa açıkça belirtmeyi seçmişti ve kişi yine türlü bahanelerle ondan uzaklaşmıştı.

Bu olaylar olurken benim konuyla ilgili herhangi bir bilgim yoktu. Lakin geçtiğimiz haftaiçinde öğrendiğimde Derya Hn’a ilk seanstan sonra söylediğim ” eril-dişil” konusuna ve eski ilişkilerinin- evliliğinin sonlanma şekline bakmamız gerektiğini tekrar hatırlattım. Benim olayı algılayış şeklim, Derya Hn’ın bana anlattıklarından farklıydı. O yüzden geçtiğimiz hafta içinde haberleştiğimizde ve bu kişinin kendisinden yine uzaklaştığını öğrendiğimde ” Belki de karşı tarafa güven vermeyen senin davranışların ve iletişim şeklindir ” demiştim.

Bugün gelen emailde, Derya Hn bahsi geçen kişinin dün gece kendisini aradığını ve konuşma sırasında kendisine  “bana güven vermiyorsun, hareketlerinle beni itiyorsun, evlenirsem beni boşarsın, ama seni de seviyorum ve bırakmak istemiyorum ”  dediğini,  daha önce birçok konuşmaları olduğunu ama böyle bir cümleyi ilk defa kurduğunu söyledi. O yüzden Derya Hn çok şaşırmıştı ve bu gelişmeyi benle paylaşmak istemişti. Emailinin sonunda ise şöyle diyordu:

“…....iki taraflı yoğun duygu var ama ilişki en fazla bir hafta düzgün gidiyor, sonrası hep çatışmayla geçiyor. Anlayacağınız ne seninle ne sensiz türü bir iliski durumumuz var ve ben bütün ilişkilerimde bunu yaşıyorum. Ama bu sefer bunu çözmek istiyorum. Onunla olur veya olmaz ama ben kendimi düzeltmek istiyorum.”

Derya Hn’ın geldiği nokta ve kurduğu son cümle benim için çok anlamlı. Kişileri takıntı haline getirmek yerine, kendi içimize bakabilme yürekliliğini gösterdiğimizde ilişkilerimizde şifalanma kaçınılmaz olacaktır.

 

Sevgilerimle…