BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-3.Bölüm )

Standard

NE, NEDEN TETİKLENMİŞTİ? DOĞUMUM SIRASINDA BİRŞEY Mİ OLMUŞTU?

Bu tarz bedeni içeren çalışmalarda, neyin ne zaman tetiklendiği veya neden olduğu üzerine konuşulup analiz edilmez ve yorumlar yapılmaz. Ancak size fikir vermesi açısından bazı bilgiler ekleyeceğim.

Anne karnı döneminden sonra dünyaya doğumumuz ( şartlarına bağlı olarak az veya çok ) zaten bir travmadır. Kendimizi güvende hissedip çoğunlukla uyuyarak geçirdiğimiz bir dönemden ilk ayrılıştır. Bu bizim yaşamla bağlanma şeklimizi etkileyen en önemli konulardan biridir. Benim artık uyuyamadığım ve kendimi güvende hissetmediğim bir dönemde, doğum travmamın tetiklenmesi bu açıdan anlamlı.

Bu seansta doğum travmamın tetiklenmesine en başta şaşırmıştım çünkü regresyon eğitimi sırasında bizler ana karnı ve 0-6 yaş dönemlerimize doğum travmasını içerecek şekilde bakmıştık. Hatta aradan birkaç yıl geçtikten sonra bana üst üste çok sayıda kayıp ikiz sendromu vakası geldiği zaman o konuyu yabancı kaynaklar dahil o kadar araştırdığımda, bazı semptomları küçükken benim de yaşadığımı farkedince, acaba bende de bilinmeyen bir kayıp ikiz sendromu hikayesi var mı diye bir meslektaşımla sadece o döneme yönelik tekrar baktığımızda gerçekten böyle bir hikaye bulmuştuk.

Benden önce doğan ve bebekken ölen ablamı biliyordum ancak kayıp ikizim olduğu hiç kimse tarafından bilinmiyordu. O yüzden hem yıllar önce gittiğim ilk aile diziminde 1 tane fazla çocuk sayısı çıktığını ( kafadan sallıyor herhalde diye geçiştirmiştim ), sonra aile dizimi eğitimlerine başladığımda bir modülde Svagito’nun yaptığı kısa seansta yine 1 tane fazla çocuk görünmesi gibi detayları hatırlayınca kafamda parçalar birleşmişti.

Bütün bunları üst üste koyduğumuzda:

-ölen bebekten sonra benim çok istenerek yapılan bir bebek olmam

-annemin hamileliği sırasında kötü birşey yaşamaması

-normal doğumla doğup anneyle direkt ten tene temas kurmuş olmam

-çevre tarafından sevilen, el üstünde tutulan bir bebeklik geçirmiş olmam HİÇBİR ŞEYİN ETKİSİNİ NÖTRALİZE ETMİYOR.

Çünkü:

-Ana karnındaki süreyi, yaklaşık 1 yıl önce doktora görürdüğü bebeği eve dönerken kucağında ölen travmatik bir annenin karnında geçirdim yani ben anne rahmine düştüğümde olayın üstünden henüz 7,5-8 ay geçtiği için benim proje amacım annemin yas dönemine denk geliyor . Bu annenin henüz tamamlanmamış yas süreci, donukluğu ister istemez ana karnında başlayan bağlanma şeklimizi etkilemiş olabilir.

-Üstüne bir de ana karnında gerçekleşen kayıp ikiz sendromu etkisini eklersek sadece bu ikisi bile bir çocuğun dünyaya geliş anını ve anneyle o ilk temasını etkileyebilir. ( Bu yorumu bugüne kadar yaptığım çok sayıda ana karnı ve doğumu içeren regresyon çalışmalarında edindiğim izlenimlere göre yaptım. )

Kısacası; çok istenerek yapılmış ve güzel bir çocukluk geçirmiş olmama rağmen o ilk an tetiklendiği için o ana tekrar baktık. Travma çalışırken bunun bir soğan kabuğu gibi katman katman yapılardan oluştuğunu ve bazen hiç ummadığınız basit bir konunun bardağınızı taşıran son damla olabileceğini hesaba katmak gerekir.

Regresyon çalışmalarında da böyledir. Bir geçmiş hayat anısına çalışılmış olması, 3 yıl sonra başka bir konu için gittiğinizde aynı geçmiş hayatın başka bir yönü ile karşılaşmayacağınız anlamına gelmez. Bu sefer farklı bir yönden farklı bir etkiye bakmanız gerekebilir.

ŞU AN MİSOFONYAM NE DURUMDA? HALA SES DUYARLILIĞIM VAR MI?

2. Bölümde bahsettiğim gibi, bu seanstan bir süre sonra farklı bir yere taşındım. Orada ses duyarlılığım sıfırlandı mı? Hayır tabii ki. Ses izolasyonu çok iyi değildi ama asla bu tarzda uykumu, hayatımı etkileyecek tarzda şeyler yaşamadım.

Şu anda son 2 yıldır yaşadığım yerde ise yan taraftaki köşkten gelen köpek, kedi, kaz, ördek, hatta bir ara pandemideki kapanma döneminde duyduğum horoz sesleri beni hiç rahatsız etmediği gibi, köyde yaşıyor hissi verdiği için yüzümü gülümseten detaylar oldu. Bahçede geceleri gördüğüm kirpiler, kuş sesleri, kelebekler ve arılar görmek de mutlu ediyor. Ama sanmayın ki kırsaldayım… ana caddeye 1 paralel sokakta oturuyorum ve bazen gerçekten gürültülü olabiliyor.

Mesela geçtiğimiz aylarda sokağımızdaki, caddelerdeki tüm yağmur boruları değişti… yol delme makineleri günlerce çalıştı. O dönemde uykusuz olduğum birkaç sabah sese aldırmadan kestirebildiğime şahit oldum. Önceden bu asla mümkün değildi.

Yine altını çizmek isterim ki, her türlü sese karşı duyarsız biri olmadım. Beni sakız çiğneyip patlatan ve höpürdeterek çay-çorba içen 10 kişi ile aynı odaya kapatsanız, ” Aa, çok güzel patlatıyorsunuz, hüpletiyorsunuz.. lütfen devam edin ” demem. Burada önemli nokta şu: sizde bir şeyler değişince DIŞ DÜNYA DA DEĞİŞİYOR. Bu vakayı bu kadar uzun yazmamın sebebi de budur. İçerde bir şeyler değişince, sizin dış dünyada karşılaştığınız durumlar ya değişiyor ya da artık sizi daha az etkiler duruma geliyor.

KARMA ASTROLOJİSİ İLE İLGİLENENLER İÇİN EK NOTLAR:

1-Karma astrolojisinde GAD ( güney ay düğümü ), son 7-9 yaşamı ifade eder. Ben 2013’ten beri aldığım regresyon seanslarında bunlardan çok daha geçmişte olabileceklerle de karşılaştım. Genelde bir sorun üzerine baktığım bu geçmiş yaşamların çoğunda erkeğim. GAD ‘ım da eril; savaşçı, asker, liderlerde bulunup dik başlılığıyla ve cesaretiyle tanınan bir burç. Bu hayatımdaki tüm kişisel gezegenlerim dişil, edilgen burçlarda iken GAD’ın 1.evde yer alması kişiliğimi arka planda çalışan bir program gibi etkiliyordu.

2-Normal şartlarda GAD ile alakalı konular 33 yaşına kadar bizi daha çok etkisi altında tutar. 33 Yaşından sonra ise KAD ( kuzey ay düğümü ) kendisini daha çok belli etmeye başlar. Regresyon çalışmalarından sonra beklediğimiz şey de GAD bağlantılı hayatların dönüştürülmesinden sonra artık etkisini yitirmesi ve kişinin hayat planında olması gereken yöne ( KAD’a ) doğru gitmesini kolaylaştırmasıdır.

Ancak bende şöyle bir durum gerçekleşti ki ancak karma astrolojisi eğitiminden sonra sebebini daha iyi anlayabildim: Natal haritamda güneş, merkür ve venüs kavuşumu olan bir insanken ikincil ilerletilmiş haritamda ( secondary progress ) güneşim ve merkürüm GAD’ımın olduğu burca geçiyor ve bu 3’lü orada resmen halay çekiyorlar. MC’de yani meslek, kariyer, iş hayatımızı yöneten 10. evdeki Anteres isimli sabit yıldıza falan hiç girmiyorum ama onu da hesaba katarsak; .Bu benim, meslek hayatımın ilk yıllarında bu GAD’ın etkisi ile yine çok idealist bir asker gibi olmamı açıklıyor. 2016’da kiraladığım ve benim misofonyamın ortaya çıkmasına vesile olan o mekanı kiralarken orayı bir karargah olarak kullanma kafasındaydım. Yapacak çok iş, anlatacak çok konu ve belki de dünyada düzeltilecek çok mesele vardı. (😀). Herşey, sadece kendimizi geliştirmek için aldığımız ve eğitim boyunca kendimiz üzerinde çalıştığımız regresyon ileri teknikler eğitimlerinden sonra yavaş yavaş değişmeye başladı. Karma astrolojisi ise açıklama kısmında son noktayı koydu.

3- Bazen başımıza gelen şeyleri o anda kötü bir şey olarak algılarız veya bunu bir çeşit kendini sabote etme ( self-sabotage ) olarak görme eğiliminde olabiliriz. Ancak büyük resme baktığımız zaman, belki zaman , belki şartlar , belki de gittiğimiz yön o anda doğru değildir. Ruh ( spiritüel astrolojide RA: Tanrısal Öz ), bu enkarnasyonda KAD’a gidebilmek için o sırada başka bir yola gitmesi-başka deneyim alanı kazanması gerektiğini bilir ve bazen hayat sizi bu farklı deneyim alanlarına yönlendirmek için o anda ısrar ettiğiniz yolunuza engeller döşeyebilir. Bu da muhtemelen en hassas olduğunuz konu veya kişiler tarafından olacaktır.

Misofonya bir sonuçtur. Ama asıl önemli olan soru şudur: Neyden rahatsız oldun veya oluyorsun ki sinir sisteminin böyle tepki verebileceği şartlar oluşturuyorsun? Doğru yerde misin , doğru işi mi yapıyorsun, doğru insanla mı birliktesin? Seni ne besler? Bu hayata gelirken deneyimlemeyi seçtiğin yaşam alanın üzerinde misin yoksa hala GAD kafasında mısın?

Ve yazının sonlarına gelmekteyken bilinçaltımdaki DJ uzun zamandır duymadığım aşağıdaki şarkıyı çalmaya başladı. Bir hanım kız GAD’ına sesleniyor: ))) ( İngilizce bilmeyenler için özellikle Türkçe alt yazılı video linkini ekledim. )

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-2.Bölüm )

Standard

Süreç devam ederken, o dönemde regresyonla ilgili ileri teknikleri içeren bir eğitime katıldım. Bu tarz eğitimlerde genelde bir teknik olur ve bizler eğitim sonunda bu tekniği içerecek şekilde kendi üzerimizde çalışırız. Aradan uzun zaman geçtiği için seçtiğim konudan emin değilim ancak orada birbiriyle bağlantılı olarak keşfettiğimiz geçmiş yaşam anılarından birinden çok etkilendiğimi net hatırlıyorum.

Komutan olduğum bir geçmiş yaşamda, savaşla ilgili hatalı bir kararımdan dolayı çok sayıda askerim ölüyor. Kan gölüne dönmüş o meydanı gezerken hepsinin ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum ve yoğun suçluluk duygusuyla başedemeyip ölmek istiyorum. Ordan sonra kendimce kurduğum bağlantılar arasında şu var: bir daha kitleleri içeren veya etkileyebileyecek her türlü durumdan/karardan imtina etmeye çalışıyor olabilirim.

NE ALAKA DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM.. ☺

Şöyle ki; ben bu daireyi kiraladığımda orası bir nevi benim karargahım gibi olacaktı. Orayla ilgili çok fazla planım vardı. Salonda videolar çekip bir program hazırlayacaktım. Kışın ise o arka tarafa bakan sessiz odaların birinde kamp kurup ilk kitabımı yazacaktım. Bütün bu sesler nedeniyle bırakın planlarımı gerçekleştirmeyi, uyumak için bile orada kalamaz oldum. Ve bu ses konusu benim en hassas noktam olduğu için, tam daha geniş kitlelere ulaşacak bir işe girişeceğim zaman kendimi bir şekilde sabote ettiğimi düşünüyorum. ( İlerleyen dönemde karşılaştığım başka bir geçmiş yaşam anısı ( yine bir komutan alt kimlik ) son 1 senedir karma astrolojisi ile desteklenen bilgiler sayesinde bunu daha iyi anladım ama uzatmamak adına bu detaylara girmiyorum. )

O eğitimden sonraki dönemde yeni bir daire bakmaya başladım. Anadolu Yakasında nereye baksam hemen yanıbaşında devam etmekte olan veya yeni başlayan bir inşaat vardı. Sonunda bir tane güzel yer bulup kaparo verdim ama bu sefer de emlakçı-ev sahibi kanadında başka sorun çıktı ve kaparom iade edildi. Bunun üzerine motivasyonum tamamen sıfırlandı ve artık daire bakmayı da bırakıp kendimi tamamen akışa teslim ettim.

Tam o sırada yıllardır devam ettiğim aile dizimi eğitimi modüllerinden biri denk geldi. Ve ben orada ilk defa parmak kaldırıp çalışma yapmak istedim. Hocamın yanına oturup konu olarak ses duyarlılığımdan bahsettiğimde üstüne çok fazla konuşmamız gerekmedi çünkü bedenim zaten herşeyi anlatmaya başlamıştı. Bu sebeple bana aile dizimi uygulamayıp bedenimle çalıştı yani aslında travma çalıştık.

Görünüşe göre bu sorunlar taa doğum travmama kadar tetiklemişti. Bir çok arkadaşımızın fiziki desteğini alarak, doğum travmam çalışıldı. Bedenen çok zorlandığımı ve çok fazla öfkenin açığa çıktığını hatırlıyorum. Hatta çalışma sonunda bana ” Hala birazcık var…sonra buna kendin tekrar bakabilirsin ” dediğini not almışım. Değerlendirme bölümünde ise bana ” Kendine huzurlu/sakin bir yer bulabilirsin. Dünyada böyle yerler de var ” dediğinde kaşlarımı kaldırarak ; ” İstanbul’da mı? ” diye cevap vermiştim gülümseyerek. Açıkçası pek inandırıcı gelmemişti yakın çevrede öyle bir yer bulabilmek.

VE SONRA YENİ BİR YERE TAŞINDIM

Eğitimden döndükten yaklaşık 2 ay sonra yine bir gün Beşiktaş’a kardeşimin yanına geçiyordum ki yolda emlakçım aradı: “Eylül hn size kışın gösterdiğim bahçe katı bir ev vardı, biraz pahalıydı. Oranın sahibi yurtdışından kısa bir süreliğine buraya geldi. Eğer siz tutarsanız, fiyatı da indirecekler ” dedi. İndirdikleri fiyat bile benim o anki oturduğum dairenin fiyatından daha yüksekti. Ben de artık bu konuda o kadar bıkkındım ki tüm arayışımı durdurduğum bir dönemde gelen teklif karşısında içimden şöyle düşündüm: ” Ya bugüne kadar hep birileri bana teklif sundu, kabul edip kaparo ödediğimde bile bu iş olmadı. Bir kere de ben karşı teklif yapayım bakalım ” dedim ve nasıl olsa kabul edilmez sanarak akşam emlakçımı arayıp ” Şu anki oturduğum daire ile aynı fiyata indirsinler, hemen yarın taşınayım ” dedim. Ve teklifimin kabul edildiğini ertesi gün şaşırarak öğrendim.

Eee, söz ağızdan bir kere çıkar… mecburen hemen taşınma işlemlerine başladım. Burası :

-sahilde 5+1, neredeyse 2 daire büyüklüğünde ve girişteki salonla mutfağın olduğu bölümden diğer bölüme geçmek için bile araya çelik kapı konulmuş

– belli ki benden önce oturan kişi feng shui biliyormuş ( bazı aksesuarlar sebebiyle anladım )bir önceki kiracı tarafından bir sürü mutfak eşyası ile dolabın içinde dev bir şişe şampanya bırakılmış

-şömineli kocaman bir salonu olan

-önünde ve arkasında bahçesi olan, balkonundan arka bahçeye inilebilen, otopark sorunu olmayan

-apartman görevlisinin günde 2 kere servise çıkıp marketten ihtiyaçlarımızı aldığı ve çok iyi, babacan bir insan olduğu için her türlü tamirat-tadilat işlerimizde yardımcı olduğu

-ve sadece 2 sokak mesafede olan bir yerdi.

Normalde hem ses olur diye hem de güvenlik gerekçesiyle hiçbir zaman bahçe katında yaşamayı düşünmemiştim ancak burası her tarafı demirli, bahçe duvarlarının üstüne dikenli teller çekilmiş, son derece güvenli bir yerdi. Kedim Kalben’le ( #kalbenkisakuyruk ) işte burada karşılaştık.

Sonuç itibariyle, hocamın sözleri aklıma geldi. İstanbul’da da olsa böyle yerler vardır, bulabilirsin demişti ama ben inanmamıştım. Aramam bile gerekmedi, emlakçım sayesinde ev beni buldu. Bina yaşça benden büyüktü, dolayısıyla iyi bir ses izolasyonu yoktu tabiki ama sabah 6’lara kadar bass sesleriyle titreyen bir binadan sonra herşey mükemmele yakın sayılırdı. Hatta burası eskiden yazlık olarak yapıldığı için kendimi ilk etapta yazlığa taşınmış gibi hissetmiştim. Bahçede en sevdiğim ağaçlar vardı: palmiyeler, limon, yenidünya, çam vb. Bir ara soldaki apartmanın bahçesinden horoz sesleri de duyar gibi olduğumda artık gülmeye başlayıp hocamın kulağını çok çınlattım. 😀

Bir sonraki bölümde:

-ne niye tetiklendi ? neden doğum travması, doğumum esnasında bir şey mi olmuştu ?

-şu anda misofonyam ne durumda, hala ses duyarlılığım var mı?

-peki şimdi nasıl bir yerde yaşıyorum?

gibi soruların cevaplarını bulabileceğiniz şekilde notlar içerecek.

Ayrıca benim kendi kendime bulduğum başka sebepler ile de destekleyeceğim bu tablonun dışında, astroloji bilenler için birazcık farklı bir dil kullanarak ek açıklamalar yapacağım. Bunların hepsine bir bütün olarak baktığınızda neden aynı sorunlara her zaman aynı tekniği kullanmadığımı da anlamış olacaksınız.

( DEVAM EDECEK … )

Eylül Erdoğan

MESLEKİ ÖZGÜVEN PROBLEMİ HAKKINDA BİR VAKA ( 1. Bölüm )

Standard

A1

İsmine Açelya diyeceğim danışanım, 40’lı yaşlarının başlarında, yurtdışında yaşayan  bir kadındı. 2019 yaz aylarında ilk defa bir araya geldiğimizde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” Mesleki özgüven problemimi ve genel özgüven problemimi çözmek ” yazmıştı.

Açelya hn erkek arkadaşının iş nedeniyle yurtdışına gittiğini ve kendisinin de ona eşlik ederek 2 yıldır yurtdışında yaşadığını belirtmişti.

Yaklaşık 7 yıldır çalışmıyordu ve son 2 yıldır erkek arkadaşına bağımlı bir hayat yaşıyordu. Bu sebeple daha çok mesleki anlamdaki özgüven probleminden şikayetçi idi.

Tüm hayatını ilgilendiren sorular sorduğum uzun ön-görüşmemizde aldığım bazı bilgiler:

-anne ve babası çalışan insanlar oldukları için ve o dönemde şu anki gibi bir doğum izni süresi olmadığı için bebekken kendisine bakacak kimsenin bulunmadığı

-0-3 Aylık bebekken, annesinin kendisini lojmanda telefon ahizesini yanında açık bırakarak işe gittiği; bebek ağladığı zaman annesinin veya babasının eve gelip ilgilendiği

A3

-doğduktan sonra ilk hafta içinde annesinin göğsünün yara ve iltihap olduğunu ve o günden sonra bir daha süt içmediği

-tek çocuk olduğu ve 1,5 yaşından itibaren kreşe gönderildiği

-ilerleyen yaşlarında babasının genelde evde olmadığı, işten çıktıktan sonra arkadaşlarıyla kağıt oynayarak geç saatlerde eve geldiği

-annesinde sayısı net olmayan birkaç düşük ve kürtajlar olduğu

-küçükken mahalle bakkalının kendisini ve bazı arkadaşlarını taciz ettiğini dışardan duyan annesinin bunu duyduğunda “ Ama o bize hasta yolluyor ” demesinden olumsuz etkilendiği

-30’lu yaşlarda iken kendisine bir psikiyatrist tarafından ADHD ( hiperaktivite ) teşhisi konulup o dönemlerde 2-3 sene ilaç tedavisi uygulandığı; bu sürenin sonunda tedaviyi kendi isteğiyle sonlandırdıktan sonra yıllardır ilaç kullanmadığı

 

seans

 

İlk defa gelen herkese kısa eklenti temizliği ile başlattığım için bu seansa da öyle başladık. Daha yatağa uzanıp derin nefesler almaya başlar başlamaz bedeninin çok yoğun şekilde sarsılmaya başladığını gördüm. Sanki çok üşüyen biri gibi yatakta dalga hareketi yaparak sallanmaya başlaması çok rastladığım bir durum değildir. ( Bugüne kadar 7 yıl içinde belki 2 ya da 3 kere rastlamışımdır )

Bunun üzerine Açelya Hn’a daha önce bedenen böyle birşey yaşayıp yaşamadığını sordum. Yurtdışında katıldığı bir meditasyon kampında benzer şeyin olduğundan bahsedince, bu meditatif çalışmaya rehberlik eden birinin bulunup bulunmadığını ve müdahale edip etmediğini sordum.

A4Brezilyalı bir şamanın liderlik ettiği bu çalışmada şaman kendisine bunun korkulacak birşey olmadığını ve sakin kalmasının yeterli olacağını ve onun koruması altında olduğunu bildirmişti. Bu sorunun derin meditasyon anlarında bir kere de nefes çalışması yaparken yaşadığını ekledi.

Bu bölümde beden çok yoğun birşey(ler)in etkisi altında ve hareketli olduğu için kendime özel bir not ekledim…” Bedeni sanki doğum yapar gibi ileri geri istemsizce, elektrik veriliyor gibi hızlıca sarsılıyor, ilerdeki seanslarda bunun bir daha olup olmadığına bak.”

Bu sarsılmaların doğum travmasıyla ilgisinin olduğunu kinesiyoloji ile teyit ettikten sonra ilk seansa beden terapi içeren doğum travması konusuyla başlamak zorunda kaldık. Dolayısı ile ön-görüşmede seçtiğimiz konu ile ilerleyemedik.

Bu doğumu travmatik yapan başka bir faktör; sezaryen ile gerçekleşen doğumda anneye o dönemde narkoz olmadığı için eter verilmiş olması ve annenin doğum sırasında yaşanan herşeyi duymuş olmasıydı. Tamamen beden terapi uyguladığım bu bölümden sonra, bu konu ile ilgili detayları annesinden öğrenmesini rica ederek seansı noktaladım.

 

Kendime aldığım özel notlarda:

-Yurtdışında yaşadığı ve Türkiye’ye kısa süreli geldiği için bir bireysel seans daha yaparak nasıl ilerleneceğine takip ederek karar ver.

-Bağlar Çalışması’na uyan çok konusu var.  …….   ………   …………  vb. konulara mutlaka Bağlar ile bakılmalı.

g2

 

7.GÜN:

Selamlar,

İlk 24 saat; Seans sonrası sadece uyudum diyebilirim. Eve gittim 17.30 gibi uyudum, arada uyanıp minikbi altar yapıp bir mum yakıp, bişeyler yiyip tekrar uyudum. ilk 24 saat aklımdaki tek soru ama ben daha önce bağımsız özgür kendi ayakları üstünde duran bi insandım son 7 yıl olan bu çalışmama hali bağımlılıktan mı yani, oldu.

Son bir hafta çok yoğundu, genelde yalnızdım, ve enerjim çok iyiydi. Hatta regl’yken bile normalde sancılı geçtiği için yatarım bu sefer aktif olmam gerekti ve bunun için pek mırın kırın etmedim. Istanbulda olmanın çokrahatlatıcı olduğunu, burdayken kendimi kimseye karşı borçlu hissetmediğimi farkettim.

Bugün hiç olmadığı kadar üzgünüm, çok üzgünüm. Sürekli ağlamak istiyorum ama olamıyor, kalbim çarpıyor ve ağrıyor. Şu anda oluşan belli bir nedenden ötürü değil bu his.

Benim bugün istanbula gelmem gerekti son anda, carsamba veya persembe yazlığa dönmem gerekicek yine. Salı öğleden sonra 17.00 civarında müsait olabilir misiniz bir sonraki seans için?

Teşekürler

 

Belirttiği tarihte programım müsait değildi fakat yurdışına dönmeden önce tekrar bir boşluk ayarlayıp 2. seans için randevulaştık.

 

( Devam edecek…….)

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

TEKRARLAYAN LOHUSA DEPRESYONU HAKKINDA BİR VAKA ( 1.Bölüm )

Standard

L2

İsmine Gönül Hanım diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarının ortalarında, çalışan, evli ve çocuklu bir kadındı. Kendisi ile 2019’un eylül ayında ilk defa bir araya geldiğimizde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” Lohusa depresyonu tekrarlaması ” yazmıştı.

Yaptığımız ilk ön görüşmede aldığım bazı bilgiler:

-3 Yıl önce kanama vb sağlık sorunları sebebiyle sorunlu geçen bir hamilelik sonrasında sezaryenle doğum yaptığı

-Doğum sırasında ek olarak miyomlarının alındığı için ameliyatın çok daha uzun sürmesi ve ağrılarının da daha yoğun olması sebebiyle ilk günleri çok zor geçirdiği

-Rahimdeki extra dikişler sebebiyle hastaneden eve çıktıktan sonraki süreçte bebeğini kucağına alamadığı, buna ek olarak göğüslerinde yaralar çıkması sebebiyle bebeği emzirirken çektiği acı sebebiyle bebeğiyle bağ kuramadığı için kendini garip hissettiği

-Tüm bunların üstüne başlayan lohusa depresyonu ile elini kolunu kaldıramayacak duruma gelmesi ; kafasında dönüp duran takıntılı düşünceler  sebebiyle gittiği psikologu tarafından psikiyatriste yönlendirilerek ilaç+ terapiye başlandığı

-İyileşince terapilerin sonlandırılmasına rağmen bir süre daha ilaç kullanımına devam edildiği dönemde durumun önce 4-5 gün, 3 ay sonra tekrar 4-5 gün ve 4 ay sonra tekrar birkaç gün olmak üzere nüksettiğini ve sonra 1 yıl boyunca tekrarlamadığını

 

L1-En son ataktan 1 yıl sonra bebeği 2 yaşına yaklaşırken sevdiği bir akrabasını kaybedince durumun tekrar nüksedip iyice ağırlaşarak ilerlediğini ve ek olarak artık haftasonlarında hafif hafif anksiyete de yaşamaya başladığı ; ” Şimdi napacağım, bu çocukla nasıl bütün gün vakit geçireceğim ” tarzı endişeli düşüncelerin iyice tavan yapmasının ardından kötüleşerek tekrar psikoloğuna gittiğini ve yine aynı şekilde psikiyatriste yönlendirildiği

-Psikiyatristi tarafından tekrar ilaç tedavisi uygulandıktan sonra hala terapiye devam ettiğini ve en son teşhisinin OKB+ depresyon + anksiyete olarak revize edildiği şeklindeydi.

 

Ailesi ve hayatıyla ilgili detaylı sorularımdan sonra seansa geçtik. Bu sorularım sırasında edindiğim izlenim lohusa depresyonu dışında oldukça fazla konu başlığımız olacağı şeklindeydi.

 

seans

 

Gönül hn, henüz seansın ilk dakikalarında iken 30’un üzerinde eklenti algılayınca seansa eklenti temizliği ile başlamak zorunda kaldık.

 

L3

1.EKLENTİ: 6 Yıldır kendisinde bulunan, bel fıtığı nedeniyle evde yatmak zorunda kaldığı bir dönemde çektiği bir eklentiydi.

Etkileri: Baş dönmesi ve baş ağrısı, gözünü kapattığı anlarda baş dönmesi, her pazar sabahı kötü bir modda uyanmasına sebep olmuştu. Yorgunluk ve ağırlık yaratmıştı.

 

2.EKLENTİ: 10 Yıldır kendisinde bulunan

a) Başarısızlık korkusu ile çektiği 7 gezinen enerji

Etkileri: Heyecanlı olmasına, işte rezil olma korkusuna sebep olmuşlardı. Karında gaz ve şişkinlik ile ara ara mide spazmlarıyla ilişkili sorunlar yaratmışlardı. Sürekli olarak işte panik olmasına ve her yaptığı şeyden şüphe duymasına ve hata yapmaktan korkmasına sebep olmuşlardı.

L4b) Eski müdürüne öfke ile çektiği 38 gezinen enerji

Etkileri: Sol bacağında özellikle stresli olduğu zamanlarda olan ağrılara, sindirim sorununa, kabızlığa, daha çok karbonhidrat ağırlıklı ve şekerli şeyler yeme isteğine yol açmışlardı. Müşterilere karşı daha tahammülsüz olmasına ve işini sevmemeye başlamasında etkili olmuşlardı. Aceleci olmasına, altlarına karşı daha despot olmasına, zaman konusunda panik olmasına yol açmış, saç diplerinde kaşıntı ve pullanmaya sebep olmuşlardı. İşyerinde panik olduğunda elinin-ayağının boşalır gibi hissetmesine, geceleri uykuya dalamamasına ve uyuyamamasına sebep olmuşlardı.

 

Tüm bu eklentileri çekme sebepleri üzerinde çalıştıktan sonra hepsini göndererek seansı noktaladık.

 

 

Bu seanstan sonra kendime aldığım özel notlarda:

-İlerde tekrar eklentisi çıkabilir. Geri-bildirime göre karar ver.

-Yaşadığı sorun anneannesinin travmasıyla başlıyor gibi görünüyor. Bundan sonraki süreçte Bağlar Çalışması ile ilerle

-Annesinden kendi doğumu oldukça travmatik. Doğum travmasına mutlaka bireysel çalış.

-Baba ile ilgili bir sır paylaştı. ( Özel bilgi içerdiği için burada sansür uyguladım ). Bu konuyla ilgili detay öğrenecek.

 

g2

 

1.GÜN:  ” Eylül hanım , dün akşam eve geldim çocuğumu babası yeni yatırıyordu bende özlediğim için yatağıma aldım beraber uyumak için.ben uykuya dalamadım biraz daldım uyandım baya bi uyuyamadım sonra biraz daha dalmışım sabaha kadar bölük pörçük uyudum ilk yattığımda sol bacağım ve sol kolum inanılmaz ağrıdı, sancıdı baya uzun süre .çocuğum yanımda çok ağlayarak bi kabus gördü ve uyandıramadın onu dualar okudum sarıldım baya sonra kabustan kalkabildi alakası var mıdır bilemiyorum.sabah biraz yorgun uyandım evden çıktım bütün gün baya hafiflemiş gibiydim uzun zamandır olmadığım kadar enerjiktim .
Dünkü ön görüşmede verdiğim bilgilerde düzeltmem gereken yerler var baya yanlış biliyormuşum.
Ananem …………………………………………………………………
………………………………………….Babamın anneme itiraf ettiği ……………….olayı vardı. …………………………………………

Birde benim doğumumda doktor anneme size söylediğim gibi benim için öldü diyor annem demeyin diyor sonra ağzımı burnumu falan açıyolar temizliyolar benden ses çıkıyor hemşireler yaşıyor diyor ama kuvöze alıyolar annem çektiği acıyla şoka giriyor titreme falan kendini kaybediyor ,sonrasını hatırlamıyo odasında uyanıyor 12 saat sonra falan tüm ameliyathanedeki üstüyle kanlı falan odasına bırakmışlar bizimkilere çok yoruldu sakın ellemeyin demişler ben 12 saat sonra falan anneme emdirilmek için getirilmişim.

L5

10.GÜN:Eylül Hanım,
Size gelmemin ertesi günü başlayan rahatlama ve enerjimin artması durumu artarak devam etti, hayata bağlandım tekrardan ,yaşam enerjim geri geldi sanki.Çocuğumla ilgili düşünceler bitti gibi ona bağlandım tekrardan ,depresyon ve anksiyeteden birşey kalmadı gibi ama Bağlar çalışmasıyla iyice derinlere inmek istiyorum.Sadece devam eden olumsuz etki uykuya dalamama devam ediyor 1 saatten fazla yatakta dolanıyorum,ayrıca uzun zamandır diyet yapamayan ben nefsime hakim olabiliyorum hem de çok sıkı bir şekilde. Teşekkürler..

 

 

Bu ilk seansımızdan yaklaşık 35 gün sonra Bağlar Çalışması için Gönül Hn ile tekrar bir araya geldik.  Bu çalışma ile ilgili detaylar ve NOTLAR bölümü, vakanın ikinci bölümünde yer alacaktır.

 

( Devam edecek…. )

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

AKADEMİK STRES; SIKILMIŞLIK HİSSİ; GÜVEN PROBLEMİ ( 3. Bölüm )

Standard

B1

İkinci seanstan bir ay sonra Beste Hn ile tekrar biraraya geldik. Seansa başlamadan evvel aldığım extra bilgiler ve geri-bildirimler:

1-Sırt ağrılarım hala var, devam ediyor.

2-Unutkanlık, dalgınlık ve kafa karışıklığı %50 azaldı.

3-Öfkem %50 azaldı, daha rahatım.

4-Değersizlik duygusu ve izole olma hali %30 azaldı.

B55-Şişkinlik ve gaz: Tamamen geçti. Regl dönemini de daha rahat atlattım. Önceden regl dönemlerinde daha duygusal ve histerik oluyordum. Tepkilerim abartılı oluyordu. Bu ay daha dengeli ve rahat atlattım. Hiç gerginlik yaşamadım.

 

6-Sağ diz kapağımda bu ay ağrı olmadı. Zaten çok sık olmuyordu.

7-Çok uyuma ve sabah sinirli uyanma: %70 azaldı. Artık çok uyusam bile öfkeyle uyanmıyorum. Sabah alarmına eskiden çok sinirlenirdim. O geçti ve bu durum beni bayağı mutlu ediyor.

8-Tembellikte %50 azalma var. Ayrıca genelde odaklanma sorunum vardı ve devam ediyor.

9-( Konuşurken sürekli saçıyla oynaması dikkatimi çekince sordum ). Gerildiğim zaman saçımla oynarım. Konuştuğum kişi çok yakınım biri değilse de oynarım. İşte yapmamaya dikkat ediyorum.

10-Gözlerim miyop ve 2,75 derece. Şu anda lens kullanıyorum.

11-Erteleme alışkanlığım var. Beni geren, stres yapan işleri son ana bırakabiliyorum.

 

seans

 

Doğum şekli ile ilgili bazı sorular sorduktan sonra seansa başladık. 9 Aylıkken sezaryenle doğmuştu. Doğumdan sonra 1 gün kuvözde kalmıştı.

Ana karnındaki bazı önemli anları keşfederken bir eklenti algıladı. Bu eklentisi, annesinin kendisinden önce yaptığı bir düşükle ilgiliydi.

Ana karnındayken anne-babası arasındaki gerilimli iletişimden olumsuz etkilenmişti. Babasının annesini azarladığı ve annesinin susmayı tercih ettiği anlarda ise bedeninin sol tarafında ağrı ve sızı hissetti.

Sezaryen anını onun cümleleriyle paylaşıyorum:

Beyaz bir oda var…annem yatıyor. Karnını yarmışlar, kanlı…

Sarsılıyormuş gibi hissediyorum. Vücudum üşüyor, titriyorum. Annem baygın. Sızlama hissediyorum kollarımda ve bedenimde. Yer çekiliyormuş ve sallanıyormuş gibi hissediyorum.

Doktor ayaklarımdan ters tutuyor beni. Sıcak bir yerden soğuk bir yere geçtiğim için mutsuzum. Geri dönmek istiyorum. Orası sıcak ve daha rahat…daha küçük ve güvenli bir yer.

Doktor hemşirenin kucağına veriyor. O da kuvöz gibi birşeye koyup beni onunla başka odaya götürüyor. Şaşkınım çünkü başka yerdeyim ve burası sapsarı bir yer. Işık sarı ve çok ışık var. Rahatsız oluyorum. Çok fazla bebek var, çook fazla ışık var ve annemi geri istiyorum. 

 

kuvöz

Anneme üzülüyorum orda baygın yattığı için. Kuvözde kapana kısılmış gibi hissediyorum. Babamın yanında da hep böyle kapana kısılmış gibi hissederim.

Birkaç saat kuvözde kalıyorum. Sonra annemin yanına götürüyorlar. Annem çok yorgun, baygın. Zor ayılıyor ve kalkmakta zorlanıyor. Kafasını zor kaldırıyor. Beni zor tutuyor ve yorgun bakıyor. Kendimi kötü hissediyorum. Ona zarar verdiğimi düşündüğüm için suçluluk duygum var.

Annem duygulanıp ağlıyor. Mutlu aslında ama yorgun. Bir de korkuyor artık 2 çocuğu olduğu için başedememekten ve bize sahip çıkamamaktan korkuyor.

…………………..Annemi 5 saat sonra daha diri görüyorum .       …………………………..            

***

 

Hastane odasında bir tane eklenti algıladı. Bu eklenti o anda şokta olduğu için ona eklenmişti.

Doğduktan sonraki dönem içindeki olumsuz algıladığı anlara çalıştıktan sonra 3 yaşına kadar gelebildik.

B4.jpg3 Yaş: Babasının apartman görevlisine bağırdığı bir sahnede çok korkuyor ve kendisine de bağırmasından çekiniyordu.

Ana rahmi dönemi, doğum travması ve 0-3 yaş arasındaki olayların üzerindeki etkilerini dönüştürmeye çalıştık. Bu esnada doğum anına yoğun olarak beden terapi uyguladık. Ana karnından aldığı 3 ve doğduğu gün hastane ortamında çektiği 1 eklentisini gönderdik.

Ana Karnındaki Eklentilerinden İkisinin Etkileri: Yetersizlik, başarısızlık duygusu, özgüvensizlik, değersizlik ve dışlanmışlık duygularına sebep olmuşlardı. Ayrıca yorgunluk ve baş ağrılarının da eklenti etkisi olduğunu ekledi.

Aileye, arkadaşlarına, çalıştığı şirkete aidiyetsizlik duygusu olduğunu ve hayatı boyunca kendini hiçbir yere ait hissedemediğini, bunun da eklenti kaynaklı olduğunu belirtti.

Ana Karnındaki Eklentilerden Bir Tanesinin Etkileri: Küçük bir çocuk gibi hissetme, yaptığı işi başaramama korkusu ve sol alt bacakta 2-3 ayda 1 tekrarlayan ağrılar.

Doğduğu Gün Hastanede Gelen Eklentinin Etkisi: Kararsızlık, şaşkınlık, korku, karar verme ve hata yapma korkusu

Seanstan sonra kendime aldığım özel notlarda: ” Çok faydalanacağını düşündüğüm verimli bir seans oldu. 3 Yaş Sonrası ağır bir travması yoksa, BAĞLAR ÇALIŞMASI ( Sadece danışanlara açık olan ve farklı bir metot kullandığım grup çalışması ) ile ilerlenerek anne ile bağlanma şekline bakmakta fayda var. ” yazmışım.

Tavsiyem üzerine Beste Hn, bu seanstan 40 gün sonra BAĞLAR isimli grup çalışmasına katıldı.

g2

1.GÜN:

” Eylül Hanım Merhaba,

Dün seanstan çıktıktan sonra elime bir bitki çayı alıp sahilde yürüdüm biraz. Sonrasında eve hiç gitmek istemediğimi fark ettim. Enerjim önceki seans sonrasındaki halime göre oldukça yüksekti. Fiziksel olarak hiç de yorgun hissetmiyordum.Sadece kollarım ağrıyordu. Önceden, bugün Kadıköy’de buluşabileceğimizi konuştuğumuz bir arkadaşımı arayıp buluşmak isterse yakınlarda olduğumu ve Kadıköy’e gelebileceğimi söyledim. Yürüyüş sonrası, arkadaşımla buluşup yemek yedik. Sonrasında Moda sahilinde yürüdük. Bu arada enerjim oldukça çabuk tükendi. Eve dönerken oldukça yorgundum.
Sağ kolumdaki ağrı bugün hala devam ediyor. Sol kolum iyi durumda. Onun dışında vücudumun başka bir bölgesinde de ağrı yok.
Bugün 11:00’da bir iş görüşmem vardı. Sabah uyanmakta biraz zorlandım. Yataktan pek çıkmak istemedim yine. 9:15 gibi yataktan alarm zoruyla kalktım.
Farklı departmanlardan 3 yöneticinin ve 2 de çalışanın olduğu toplam 5 kişilik bir mülakata girdim. Oldukça özgüvenli ve konuşkandım. Mülakat süresince sesim hiçbir şekilde titremedi. Mülakatın uzunluğundan muhtemelen çıkışta beyin olarak çok yorgun hissettim fakat yine de evime gidip yatmak istemedim. Canım dışarıda kalmak istedi. Önce bir AVM’de yemek yedim sonrasında da İstiklal’de bir işimi halletmeye gittim.
Sonrasında eve gelip bir film izledim. Filmin sonlarına doğru oldukça uykuluydum. Şuanda da biraz uykulu ve yorgun hissediyorum. Onun dışında da söylediğim gibi sağ kolum ağrılı. Psikolojik olarak da normal hissediyorum.
Seans sonrasında yaşadıklarım bu şekilde.
Teşekkürler,”
15 GÜN SONRA:

” Merhaba Eylül Hanım,

Arka arkaya çok fazla iş görüşmesi yaptım.Sonrasında kısa bir süre içinde de görüşme yaptığım bankalardan birinden iş teklifi aldım. Birkaç gün sonra da teklifi kabul ettim.  Bu süreçte kafam çok dolu ve stresliydi. Size yazmayı unuttum ve sonrasında hatırladığımda da hep ihmal edip erteledim. Erteleme huyum hala kendini gösteriyor anlayacağınız 🙂
Seansı izleyen günler içerisinde sağ kolumdaki ağrı da yok oldu gitti. Arada bir belirgin sırt ağrısı hissediyorum. Belki de işte oturuş pozisyonumdan ya da yatağımdan kaynaklıdır… Emin olamıyorum bu konuda. Seanslarda hiç sırtımda yoğunluk hissetmedim daha önce aslında ama bu konu beni düşündürüyor. Sırtım dışında başka bir ağrım yok.
Bunun dışında seansın üzerinden 2 hafta geçmiş olmasına rağmen özgüven konusunda kendimi daha güçlü hissediyorum. Başka bir iyi haberim de bu ay da regl dönemimi duygusal anlamda oldukça rahat atlattım. Daha önceki eklenti seansında regl döneminde fazla hassasiyet göstermemden yakınmıştım.
Bir başka konuda, insan ilişkileri konusunda kendimi daha rahat ve özgüvenli hissediyorum. Daha önceden oldukça nadir görüştüğüm bir arkadaşımla daha sık görüşür olduk ve samimi sayılacak sohbetler ediyoruz. Önceleri insanlarla samimi olmak beni korkutur ve gererdi fakat şu an daha sık görüşmeye başladığım arkadaşımla paylaşımda bulunmak bana keyif veriyor, kendimi anlatmaktan ve zarar görmekten korkmuyorum. Dışarıda insanlarla vakit geçirmeye ve hafta sonları için plan yapmaya özen gösteriyorum. Evde oturmak canımı sıkıyor.   
………………..                  …………………………………           
1 AY SONRA:

” Merhaba Eylül Hanım,

Mayısta yaptığımız seanstan sonra ilk geri bildirim mailimde de anlattığım gelişmelere benzer gelişmeler devam etti.
Öncelikle geçtiğimiz çarşamba günü diploma törenim vardı. Annem ve babam tören için yaşadıkları şehirden İstanbul’a geldiler. Diploma alacağım günü annem,babam ve ablamla gayet neşeli ve mutlu geçirdim. Normalde ailecek katıldığımız etkinliklerden çok sıkılır ve gergin olurum. Geçen yıl da okulun kep atma törenine katılmıştık ailecek. Orada oldukça gergin ve huzursuzdum, anın tadını pek çıkaramamıştım fakat bu yıl diploma törenimin her anı çok keyifli geçti. Sosyal olarak da hala daha aktifim iş çıkışları arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyorum ve keyif alıyorum.
Bir başka iyi gelişme de daha önce de söylediğim gibi regl dönemim yine daha rahat geçti. Karın ağrısı dışında bir psikolojik gerginlik hissetmedim.
Ayrıca hala sabahları daha huzurlu uyanıyorum ve geçen gece evimde kalan bir arkadaşım sabah kalktığımızda ” sabahları baya huzurlu uyanıyorsun sen” gibi bir yorum yaptı. Bu da benim için pozitif bir gelişmeydi 🙂 Buna ek olarak geçen gece sabahları işe giderken uyanmak için kurduğum alarmımı kurmayı unutmuşum. Buna rağmen sabah kendiliğimden, alarmsız  uyandım ve işe vaktinde gittim.
Bir de odaklanma konusunda da küçük bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Elimdeki işe eskisine göre %20 daha iyi odaklanıyorum.
Bunun dışında sırt ağrılarım hafifledi.Sanırım iş yerinde oturduğum sandalyenin rahatsızlığından kaynaklanıyor. Bir hafta önce sandalyemi değiştirdim ve daha rahat bir pozisyonda oturuyorum. Şuan daha az ağrı hissediyorum. Evdeki yatağımda çok rahat sayılmaz. Bunun da sebep olabileceğini düşünüyorum. Durumu biraz daha takip edeceğim.
Bunların dışında fark ettiğim spesifik bir olay olmadı. Durum bu şekilde 🙂 Yarın görüşmek üzere
Teşekkürler,”
70 GÜN SONRA : ( Vakanın 2. bölümünü kontrol edip teyit etmesini istediğimde )

Vaka yazısını okudum, değiştirmek istediğim bir yeri yok. Bu şekilde yayınlayabilirsiniz. Kendimle ilgili gelişmeler konusuna gelince bazı değişiklikler fark ettim.

Öncelikle 1 ay kadar önce oldukça pozitif bir olay yaşadım. Temmuzdaki Bağlar çalışmasına gelmeden önceki 2-3 gün önce tek başıma üniversitenin açık yüzme havuzuna gitmiştim. Amacım biraz kafa dinleyip kitap okumaktı. Bir şezlonga yerleşip güneş kremimi sürdükten sonra kitabımı okumaya başladım. Yarım saat kadar sonra kafamı kaldırıp etrafa bakarken 2016’da size geldiğim ilk seansta bahsettiğim, sevgilisi olup hayatıma giren adamın havuzun diğer tarafında görüş alınımda olduğunu fark ettim. Normalde onunla bir yerlerde karşılaşmak bana eskiden yaşattıklarını hatırlatır ve kötü hissederdim. O günse hiçbir şey hissetmedim ve kitabımı okumaya devam ettim. Havuza girip çıkması, kalkıp başka bir yerlere yürümesi hiç ilgimi çekmedi ve kaçamak bakış atma ihtiyacı bile hissetmedim.  Son derece huzurlu bir şekilde vakit geçirdim. Sanki beni o kadar aşağılayıp kötü muamele yapan kişi o değildi. Bütün öfkem yerini sakinliğe ve daha güçlü bir özgüven hissine bırakmıştı. Mayıs ayında yaptığımız çalışmanın yararını gördüm yani.
Başka bir konu da fark ettiğiniz gibi hala odaklanmamı gerektirecek bazı konuları erteliyorum. Erteleme huyum eskisi kadar değil, yüzde 30 kadar azaldı diyebilirim fakat yine de önemli şeyleri erteleyebiliyorum, sizi durumumdan bilgilendirmek gibi…
3 haftadır teklifini kabul ettiğim şirketin eğitim sürecindeyim. Her gün benim gibi yeni mezun, işe yeni başlayacak adaylarla beraber eğitim görüyoruz. Dolayısıyla her gün dershane gibi tanımlayabileceğim bir ortamın içindeyim. Burada insanlarla oldukça çabuk kaynaştım. Oldukça özgüvenli ve girişkenim, bir yandan da biraz temkinliyim insanları iyi tanımadan her şeyimi ayrıntılı anlatmamaya çalışıyorum. Eğitimdeki insanlarla vakit geçirmeyi seviyorum ve kalıcı arkadaşlıklar edinmeye çalışıyorum.
Bunun dışında daha önce size sırt ağrımdan bahsetmiştim. Eski işimdeki sandalyemin rahatsızlığından kaynaklandığını düşünüyorum. Oradan ayrıldıktan sonra sırt ağrılarım geçti. Spor sonrası ağrısı dışında şuan bir sırt ağrım yok.
Temmuzdaki Bağlar çalışmasında anne ile olan ilişkime bakmıştık. Sonrasında anneme olan bakış açım bir parça değişti. Bağlar çalışması annemin “anne” benim de “çocuk” olduğum konusunda bana farkındalık sağladı. 
…………         ………………………….          …………………………………………
Teşekkürler, “
Ş11
NOTLAR:
1- Vakanın bu 3. bölümünde doğum anını detaylı verdim. Amacım normal doğum veya sezaryen yönteminden herhangi biri diğerinden daha iyidir veya daha kötüdür şeklinde bir yorum yapmak veya insanları yönledirmek değil, sadece bir bebeğin gözünden durumu yorumsuz olarak aktarmak.
Bazen normal bir doğum, sezaryenden daha travmatik olabilir veyahut da sezaryenle doğum o anda hem bebeğin hem sizin sağlığınız için tek seçeneğiniz olabilir. Buna ancak doktorunuzun önerisiyle siz karar verebilirsiniz.
Günümüzde ” keşkesiz doğum ” konusunda uzman olan doktorlar var ve sezaryenle doğum da dahil olarak doğum anını en keşkesiz şekilde geçirebilmeniz için size uygun şartlar için çalışıp, ülkede yaygınlaşması için çalışmalar yapmaktadırlar.
***
2-Doğum travması, her ana karnı dönemine baktığım danışanla çalıştığım bir konudur. Sezaryen veya normal doğum olup olmaması tek başına bir kriter değildir. Yaptığım seanslarda, gayet kolay ve normal doğum ile doğduğu ve hemen annesine kavuştuğu halde, sezaryenle doğumdan daha travmatik geçiren danışanlara da rastlarım. Bu sebeple, doğum şekline gelene kadar bir sürü kriter üzerinde çalışırım.
Örneğin; annenin hamileliğini nasıl geçirdiği, annenin hamileliği sırasında herhangi büyük bir travma ( sevdiği bir insanı kaybetmek, kaza, dayak , bir önceki bebeğini kaybetmesi ve/veya bebeğini kaybetme korkusu…vb ) yaşayıp yaşamadığı bile bebek üzerinde etkili olduğundan önemli detaylardır.
Bu, en başta size kötü bir haber gibi görünse de iyi tarafı şudur ki; bunları keşfettiğimiz ve bildiğimiz zaman, bu etkiyi nispeten dönüştürme şansımız her zaman vardır.
***
3-Anneyle bağlanma şeklimiz üzerinde neden bu kadar durduğuma gelince; birçok kişi gündelik yaşantısına annesiyle olan bağlanma şeklinin hiçbir etkisi olmadığını düşünür ve önemsemez ama mesele sadece annenizle ilişkiniz değildir. Anne ile bağlanma şekliniz;  ilerde yaşamla ilişkiniz, ikili ilişkileriniz ve hatta bazı durumlarda parayla bile ilişkiniz dahil olmak üzere birçok konuda sizi etkileyebilir.
***
Prof. Dr. Franz RUPPERT’in bir kitabından alıntı:

Anne ve çocuk arasında güvenli ve destekleyici bir bağ kurma açısından uygun olmayan koşullar; prematüre doğum, küvöze konma, makina ve ekipman kullanımı, ilaç, narkoz, yeni doğanın anneden erken ayrılması, anne ve bebek arasında çok az fiziksel temas olması, emzirmeden kaçınma olabilir.
Anne ve çocuk için doğum deneyimi, korku ve acı ile damgalanmışsa, sıkıntılı ve kaygılı çocuk, daha sonradan annenin yoğun bakımına rağmen güvensiz ve yalnız hissedecektir. Bu ilk ilişkinin belirleyici izi, yakınlık ve güvende olmayla ilgili yanıt bulamayan bir ihtiyaç olabilir ve bu da daha ilerde çocuğun tüm ilişkilerine aktarılabilir.  

Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

GECE KORKUSU ( NİKTOFOBİ )

Standard

o1

İsmine Özge diyeceğim 10 yaşındaki küçük danışanımın daha önce annesiyle çalışmıştık. Aradan aylar geçtikten sonra bir gün annesi tarafından arandım ve kızının geçmeyen gece korkularından haberdar oldum. Annesinin belirttiğine göre Özge 1-1,5 senedir gece odasında birşeyler gördüğünü söylüyor ve uyuyamıyordu. Geceleri çok sık kalkması sebebiyle düzensiz uyuması artık okul hayatını da olumsuz etkilemeye başlamıştı.

Bu sebeple daha önce pedagog ve/veya çocuk psikiyatristine götürülüp götürülmediğini sorduğumda : ” Gece korkuları için 5-6 ay kadar çocuk psikiyatristine gittik.  İlaca gerek olmadığını , fazla kaygılı olduğunu , psikoterapi ile çözmeye çalışacağımızı söyledi. Değişen bir durum olmadığı gibi daha da kötüleşti uykuları. Daha önce de iki kere başka bir psikoloğa gitmiştik 7-8 yaşlarında ama onlar uyku ile ilgili değil okul sorunları yüzündendi. ” dedi.

Özge’nin böyle bir süreçten geçtiğini ve sorununun hala devam ettiğini öğrenince ben de en azından bir eklenti olma ihtimali var mı diye bakabileceğimi belirttim. (NOT: Daha önce pedagog ve psikiyatrist görmeyen çocuk danışanları kabul etmiyorum. Sorun tıbben çözülemeyen bir sorunsa son aşamada dahil oluyorum)

Özge ile seansımız çocuk seansı şeklinde gerçekleşti. ( NOT: Çocuklara yetişkinlere uyguladığımız formatı uygulamayız. Bu sebeple çocuklarla regresyon yapmak, ayrı bir eğitim gerektirir. )

Biraz sohbet ederek resim yaptık..Sonra enerji temizliği ve sezaryenle doğmuş olması sebebiyle doğum travması çalıştık.

Seans sırasında aile ilişkilerinden bahsederken oldukça olgun bir çocuk olduğunu ve babasının bazı davranışlarını idare ettiğini farkettim. Daha sonra anne ile görüşmek üzere notlarımı aldım. Aslında anne ile çalıştığım dönemden baba hakkında bildiğim bazı bilgiler vardı ve bunlar kızlarının anlatımıyla da teyit edilmiş oldu.

Seans esnasında Özge, geceleri gördüğü ve çok korktuğu şeyin nasıl birşey olduğunu çizdi.( aşağıdaki resim )

resim

Seanstan sonra , Özge’nin yanında olmadığı bir anda anne ile telefonda görüşerek ona görüşlerimi aktardım. Evdeki sorunların asıl kaynağı baba gibi görünüyordu. Anne ile daha önceki çalışmamdan bildiğim üzere, baba psikologa gitmeyi reddediyordu. Bu konuda kızı veya karısı üzerinden babaya yardımcı olamayacağımı ama kızının korkularının eklenti bazlı bölümünün azalacağını belirttim. Ayrıca evdeki bazı durumları kontrol etmek konusunda kendisinin işbirliğinin gerektiğini söyledim. Örneğin; Özge’nin yetişkinlere uygun olan korku filmlerini kesinlikle izlememesi gerektiğini ve babanın bu konuya gerekli özeni göstermesini sağlamasını, bu tarz filmleri çocuk uyuduktan sonra izlemesini tavsiye ettim.

a2

GERİ-BİLDİRİMLER:

İlk Gün:

” Merhaba Eylül hanım, sizin mailinizden biraz önce Özge okuldaki tuvalette yine o  çizdiği kızı gördüğünü söyledi.

Dün sizden çıktıktan sonra uykusu gelmişti hatta yolda esneyip duruyordu, gece saat 2:30 gibi yanıma gelip tekrar kızı gördüğünü söyledi. Ben bu gece neler olacağına bakıp ona göre size yazacaktım ama okulda da gördüğünü söyleyince şaşırdım.

Bilemedim ne yapmak gerek, eğer başka bir durum olursa tekrar yazarım.

Bir hafta boyunca gözlemleyip tekrar yazmasını rica ettim.

Bir Hafta Sonra:

” Merhaba Eylül hanım biraz zaman geçsin diye bekledim neler olacağını görmek için.

En son yazdığımdan sonra ertesi gün de öyle uzun süreli değil ama arada flaş gibi diyeyim görünüp kaybolduğunu söyledi. Daha sonra da hiç görmedi , şimdi yatarken ışık açık uyuyor , gece de gelip beni odasına çağırıyor ama sadece korku hissediyormuş.

Sevgiler .. “

4 Ay Sonra:

” Merhaba Eylül hanım uzun zamandır görüşemedik. Nasılsınız?

Bizlerle ilgili yeni bir geri-bildirim yok. Özge daha iyi, bazı endişeleri hala devam ediyor ama sizinle çalıştığı konu hakkında bir daha sıkıntısı olmadı. Artık ışık kapalı uyuyabiliyor.  Çok nadiren gece kalkıp geliyor ( o da daha çok kabus görüyormuş hep ,bizim evi basan adamlar, bizi öldürmeye çalışanlar ve patlamalar şeklinde. Ama devamlı olan bir durum değil ) ..Şimdilik bu kadar ..”
v9

 

NOTLAR:

1-Daha önceki vakalarda da belirttiğim üzere, çocuklarla çalışırken mutlaka daha önce yapılan çalışmaları sorarım ve ona göre ilerlerim. Bütün bunları da anne-babanın veya en azından annenin onayıyla gerçekleştiririm. Çocuklarla regresyon terapisi konusunda yetişkinlerden 10 kat daha titiz çalışırım.

2-Çocuklarla çalışmaya başlamadan evvel anne veya babanın gerektiğinde bireysel olarak veya grup çalışmasına gelip gelmeyeceğini, işbirliği yapıp yapmayacağını sorarım. Eğer ” hayır ” derlerse sadece çocukla tek seans yapmamın yetersiz olabileceğini onlara açıklarım.

3-Çocuklarla bir yetişkin gibi defalarca bir araya gelmeyiz. Çoğunlukla tek seans çalışırım…ve ebeveyn üzerinden devam ederim. Çocuklar genelde ebeveynlerden daha açıktırlar ve hızlı cevap verirler ama en zor olanı da çocuğunu kendisinden bağımsız ve sorunlu bir cihaz gibi görerek ” fix it= bunu düzelt ” mantığıyla arayan ebeveyndir. Bu tarz ebeveynler genelde seansa da gelmezler.

4-Şu ana kadar çalıştığım çocukların %90’ı üstün zekalı çocuklardı.

Bu konuda kötü haber: Onların diğer çocuklara göre daha fazla uyum sorunu yaşadıklarına şahit oluyorum.

İyi haber: Bu çocuklar sıradan bir yetişkine göre daha berrak ve açık bir zihne sahip olduğu için iyileşmeye çok daha hızlı cevap veriyorlar. Bazıları beni kurduğu herhangi bir cümleyle öyle şaşırtır ki siz o cümleyi bazen bir yetişkine anlatırken akla karayı seçerken, bu çocuk size resmen ders vermeye gelmiştir. Bu sebeple çocuklarla regresyondan daha çok keyif aldığım doğrudur..)

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: GECE TERÖRÜ 1. Bölüm

Standard

 

GT4

 

Bildiğiniz üzere İstanbul-Mersin arasında sürekli seyahat ediyorum. O yüzden 1 aylık programım genelde haftalar öncesinden programlanmış oluyor. Bundan yaklaşık 35-40 gün önce, bir gece yarısı tam da şubat ayına dair tüm İstanbul randevu planını tamamlamış bilgisayarımı kapatıp yatmak üzereyken ” ACİL ” başlıklı bir email aldım.

Emailin içinde ismi geçen kişilerden biri daha önce çalıştığım bir danışanımdı. Bu danışanım bana ilk geldiğinde kendisine beni bir psikoloğun önerdiğini ve ” Bu kişiye gözü kapalı gidebilirsin ” dendiğini söylemişti. Bu psikoloğun ismini sorduğumda ise kişiyi tanımıyor olmam beni daha çok etkilemişti. Çünkü ben özellikle iş hayatında beni kişisel olarak tanıyanlardan ziyade, hiç tanımayan kişilerin görüşlerini daha objektif bulduğum için daha çok önemserim. Dolayısıyla hiç tanımadığım bu psikoloğun adını bile bilmediğim için sosyal medya üzerinden kendisine teşekkür etttiğimi hatırlıyorum. İlginç bir konu olunca hem konu, hem de konuyu danışanıma aktaran kişi aklımda kalmıştı.

Bu sefer yazan, psikologun önerisini ileten yakın arkadaşı olan kişiydi:

GT6” Merhaba Eylul Hanım,

…..’a psikolog tavsiyesini ileten kişi ben, ( ismi )… 

Uzun zamandır sizi takip ediyorum . Reiki hocası olmamın yanında uzun yıllardır bilinçaltı çalışmaları konusunda egitimler alıyorum ancak uygulama aşamasına gecmiyorum.

12 yasındaki oglumun surekli yasadıgı dejavular ve ara ara kafasının ıcınde seslerin cokkk yukselmesi sorunlarıyla basetmeye calışıyoruz doktorların soyledıgıne gore onemli bir mesele degil ustun zekalı oldugu tespit edildikten sonra bu sorunların yasanabilecegine benzer orneklerle biz de inandık.
Ancak son 10 gundur her gece kabuslar ve hatta aynı ruyalarla uyanıp uzun sure kendini toparlayamıyor. Herseyın çok hızlandıgını ve buna dayanamadıgını hatırladıgı kadarıyla sonra anlatabiliyor.
Doktor uyku teroru olabilecegini ancak yapılacak birsey olmadıgını soyluyor
Ve ben içsel olarak bu sorunun cozumlenmesinin sizinle mumkun oldugunu hissediyorum 10 gundur uyumayan ve ilk kez caresizlik içinde kalan ben sizden şubat ayında oglum … ….’la çalışmanız konusunda ricada bulunmak ve eger bu mumkun olursa cokkk mutlu bir anne olacagımı belirtmek isterim.
Şimdiden tesekkurler.  
***
Açıkçası, programım doluydu ve yeni birini almam imkansızdı ama İstanbul’da çok yoğun çalıştığım için her 3 günde 1 kendime koyduğum küçük dinlenme molaları vardı. Çocuk seanslarını 1 saatle sınırlı tuttuğum için böylesi acil bir durumda bu çocuğa da dinlenme saatimde seans yapabileceğimi düşünerek anneyle yazışmaya başladım.
İlk soruma aldığım cevap:
Hicbir teshis yok.
Sadece ustun zekalilarin egitim aldigi …… adli merkezdeki pedagog sag ve sol beyin arasinda cok fark oldugunu bunun da bir dengesizlik yaratabilecegini soyledi.
Hicbir ilac ya da teshis yok …
Yasitlariyla iletisim kurmada sorunu olmasa da onlarla vakit gecirmekten sıkılan ve surekli onlara kızan soylenen elestiren bir yapisi var …
Ozellikle yalan uydurma, adaletsizlik, haksizlik gibi cocuklar ya da buyukler arasindaki her turlu davranisi seziyor ve cok sinirleniyor…
Ancak bir teshis ya da tedavi durumu yok .
Gordugu ruyada da tam anlatamasa da hep ayni olan seyler var
Sesler, cok hizli sayi sayma
Cok hizli gecen zaman
Mary hanim otelden cikis yapti diyen biri var, o yalan soyleyerek otelden para aldi diyor…Hersey cok hizli diyor .”
***
GT3Ben İstanbul’a gelmeden evvel her türlü tıbbi kontrolden geçmiş olduğu için kendisine ilk haftasonu randevu verdim. Annesinin doldurduğu formda oğlunun belki epilepsi olabilir şüphesiyle 24 saat boyunca EEG’sinin çekildiği ve hiçbir sorun bulunamadığını yazıyordu. Ayrıca gündüze yansıyan bir sorun yaşamadığı için psikiyatrist de sorun yok demişti. Doktorların söylediği son şey şuydu: “Belki gece terörü olabilir ama bu konuda tıbben yapabileceğimiz birşey yok. “.
Tüm bu bilgiler ışığında ismine Mert diyeceğim danışanımla bir araya geldiğimizde, karşımda küçük bir çocuk beklerken neredeyse boyu benim boyuma yakın 12 yaşında bir delikanlı ile karşılaştım.:) Haliyle iletişim kurmak benim için çok kolay oldu. Küçük çocuklarda kullandığım oyunlara ve türlü numaralara hiç ihtiyaç kalmadı. Tabiki burada danışanın motivasyonu da fark yarattı çünkü bu küçük danışanım her gece yaşadığı bu kabusu çözmek için benimle iyi bir işbirliği yaptı.
GT7Sohbetimiz sırasında bana bu sorunu 1 aydır yaşadığını, neredeyse hergün uyuduktan 2 saat sonra uyandığını , giderek bu sürelerin biraz öne çekildiğini, sebebini bilmediği bir şekilde konuşmaya başladığını , ilk 10 gün boyunca kafasında sayıların çok hızlı bir şekilde döndüğünü, sonraki günler daha farklı şeyler olmaya başladığını ve gördüğü kabusları sabahları hatırlamadığını ekledi. Daha önce annesinden aldığım bilgi ise, bazı geceler bilmediği bir dilde konuştuğu şeklindeydi. Hatta bir gece oğlu anneye ” Yeni Selma’yı istiyoruz diyorlar ” demişti .
***
Eklentiden şüphe ettiğim için seansa enerji temizliği ile başladım. Tahminimizde haklı çıktık. Yalnız bu esnada farkettiğim başka bir durum daha oldu ve o anda başının bir bölümünde daha farklı bir enerji algıladığım için oraya müdahale etmem gerekti. Ancak orayı da temizledikten sonra imgeler netleşti.
Gelmişken kendisiyle doğum travması da çalıştım. Seans sonunda gönderdiğimiz eklentiye dair bir resim çizmesini istedim. Mükemmelliyetçi olduğu için hemen 2 dk’da çizemeyeceğini, uzun süreceğini söyledi. Ben de onu dinlenme molamda araya aldığım ve çizim için extra vaktim olmadığı için akşam eve gidince çizip annesi aracılığıyla bana gönderebileceğini söyledim. Bu şekilde anlaştık ve ayrıldık. ( Altta çizdiği silüet, eklentinin görüntüsü: Yarısı siyah, yarısı beyaz olan ve arkası dönük bir erkek figürü )
IMG-20160221-WA0002
Annesi onu almaya geldiğinde bu konuya bir ekleme yaptı: ” Oğlum çok mükemmelliyetçi. Aslında o yüzden de getirmeyi düşünüyorum size..).” . Ben bunu duyunca hem şaşırdım hem de gülümsedim çünkü ilk defa bir küçük danışanın mükemmelliyetçiliğinden şikayet edildiğini duyuyordum. Ve ne tesadüf ki bu danışanımla ortak bir özelliğimiz vardı: mükemmelliyetçilik…:)
Seans özel bir vaka olduğu için Mert’in annesinden hergün sabah ilk iş bana email atarak o gece oğlunun uyanıp uyanmadığını, nasıl uyuduğunu yazmasını rica ettim.
***
Geri-bildirimler:
-1. Gün: ” Gece uyandı ama atak yaşamadı. ” Ben izin vermedim ” diyerek geri yattı. Herhangi birşey olmadı.”
-2. Gün: “Hic uyanmadi tum gece
Bu duruma benzer geceleri 1 ayda en fazla 4-5 gece ve araliklarla yasadik
Umarim artik saymayi biraktigimiz huzurlu gecelerimiz baslamistir .
Cok tesekkurler ..Sevgiler…”
-3. Gün: ” Merhaba eylul hanim hic aksatmiyoruz calismayi 🙂
Bir geceyi daha biz uyumasak da oglumuz huzurla tamamladi ..
Tekrar tesekkurler . Sevgiler…”
-4. Gün: “ Huzurlu bir gece daha
Cok sukur …
Tesekkurler ,sevgiler.”
-5. Gün: “Bir gece daha huzurlu ve hic bir sorun olmadan gecti .
Cok tesekkurler .Sevgiler .
-6. Gün: ” Eylul hanim merhaba ;
Yasadigimiz bu zorlu deneyimin ilk anindan itibaren butun kalbimle inandim sizinle cozecegimize ..Bugun 6.gece
Oglumun her sabah bu gece de birsey olmadi derken gulen gozleri icin varliginiza minnetttarim …
Sevgiler...”
7 gün takip ettikten sonra durumun tekrarlamadığını görmemize rağmen yine de emin olmak için bir hafta daha gözlemlemek istedim.
-8. Gün: ” Merhaba eylul hanim
Kusura bakmayin bugun bir turlu yazamadim
Gece herhangi bir benzeri problem yasanmadi
Cok ruya gorup cok uyandigi bir geceydi
Yazmam gerekir mi bilmiyorum ama ruyasinda kardesi oldugunu benimle birlikte Ankaraya gidip dondugumuzde babasinin ona “Mert, kardesin öldü özür dilerim ” dedigini gormus
Uyandiginda gozlerinde yas vardi .
Bunun disinda bir danisaninizin paylastiginiz geri bildirimi dikkatimi cekti .
Mert’in de dirseklerinde tam bu surec oncesi cikan sigilimsi buyuk cikintilar vardi
Hic iyilesek gibi degildi .
Bir haftadir kuculduler ..
Tekrar tesekkurler .
Iyi geceler diliyoruz ..”
-9. Gün: “Merhaba eylul hanim;
Bir geceyi daha sakin ve huzurlu gecirdik
Tesekkurler .Sevgiler
-10. Gün
…..
-…..
Artık annesi bana uyku durumunu bildirmeyi bıraktı. Herhangi bir sorun çıkarsa haberleşeceğiz. Mart ayında hem Mert ile başka bir konuda, hem de annesiyle kendisinin talebi üzerine ayrı bir konuda çalışacağız.
 ***
NOTLAR:
GT11-Çocuklarla olan seansları yetişkin seanslarından daha çok önemsediğimi daha önce de yazmıştım. Düşünsenize, bu çocuğun annesi regresyon terapisinden haberdar olmasaydı oğlu için ne yapacaktı? Kabus dolu geceler muhtemelen aylarca veya yıllarca devam edecekti..ve belki ilerde uyku için ilaç bile vermek zorunda kalacağı günler gelecekti.
O yüzden işimi her geçen gün daha çok seviyorum. İnsanların iyileştiklerini görmek-duymak bir tiyatrocunun alkışla beslenmesi gibi birşey. Yani benim için işimin en tatmin edici yanı, insanlardan aldığım geri-bildirimler. Yoksa sonucunu takip edemiyorsam bana göre seans yapmanın hiçbir manası yok.
GT82-GECE TERÖRÜ olabilir denen konu, bu vakada benim için sadece bir eklenti seansıydı. Yalnız dikkat ettiyseniz bu soruna el atmadan evvel konunun öncelikle tıp doktorları tarafından kontrol edilmiş ve her türlü tetkik yapılmış olduğundan ve tıbbi bir çaresi olmadığından emin oldum. O yüzden her benzer sorun olduğunda lütfen genelleme yapmayınız ve ilk etapta bir tıp doktoruna başvurunuz.
” Eklenti ” konusu çok daha geniş çaplı bir konu olduğundan burada çok detaya girmeyeceğim ama sadece şu kısa tanımlamayı kullanabiliriz: Bizim enerji alanımızda bulunan ama bize ait olmayan enerjilere EKLENTİ diyoruz. ( bakınız: Sıkça Sorulan Sorular bölümü )
Bu vakada çocuk danışan tarafından çizilen bir eklenti silüeti mevcut idi. Aldığımız bilgiler doğrultusunda bu eklenti, Fransa’da intihar ederek ölmüş birinin enerjisinden başka birşey değildi. Neden bu çocuğu seçmiş derseniz, seansta kendime not ettiğim bilgi şu: Mert 1 ay önce çok üzüldüğü travmatik bir olay yaşamış. O sırada eş-zamanlı olarak okulda da haksızlık olarak gördüğü başka bir duruma şahit olmuş. Bu iki travma üst üste geldiğinde ve Mert’te tetiklenen duygu Fransa’da ölen kişinin duygusuyla aynı frekanslarda olduğunda Mert bu enerjiyi doğrudan kendisine çekmişti. Seans sırasında bu enerjiyi ait olduğu yere gönderdikten sonra Mert’in annesini de bu tür durumlardan korunma yollarıyla ilgili kısaca bilgilendirdim.
Mert’in yaşadığı travmatik vaka üzerine kendisiyle biraz sohbet edip etkilenme durumuna baktım. Eğer ihtiyaç duyarsak ilerde çalışacağız ama şimdilik kendisi konuyu zaten halletmiş gibi görünüyor.
3-Burada bahsettiğim eklenti konusunu anlamakta zorlanıyorsanız şöyle düşünün: nasıl ki bağışıklık sisteminiz düştüğünde vücudunuz daha kolay hastalanıyorsa, ciddi bir travma yaşadığınızda hissettiğiniz yoğun duygularla ( öfke, çeşitli korkular…vb ) , kendinize birtakım olumsuz enerjileri çekebiliyorsunuz.
Eminim ilk defa duyanlara saçma gelecektir ama durum tamamı ile bundan ibaret. Ben sonuçla ilgilendiğim için gerisi sadece teferruat. Ama emin olabilirsiniz ki böyle bir şeyi 15-20 sene önce duysam ben de inanmakta zorluk çeker hatta sizin delirdiğinizi düşünürdüm..:)) O yüzden yaptığım işe baktığımda zaman zaman kendi kendime şöyle espriler yaparım: BİR ANALİTİĞİN HAZİN SONU ( ya da ANALİTİK PLAZA İNSANININ HAZİN SONU ) ismiyle belki bir gün kısa hayat hikayemi yazarım size. Hiç gerçekçi değil diye küçükken bilim-kurgu bile izlemeyen ve gözüyle görüp algılamadığı hiçbir şeye inanmayan birinden bu aşamaya nasıl geldiğimi belki birgün size de anlatırım.
O gün gelene kadar kendinize iyi bakın..:))
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

DİSLEKTİK ÖZELLİKLERİ OLAN BİR ÇOCUK DANIŞAN VAKASI

Standard

D1

10 Yaşındaki küçük danışanım İpek’le ayaküstü olarak ilk tanıştığımızda onu diğerlerinden ayıran derin bakışları dikkatimi çekmişti. İnsanın içine nüfus eder gibi bakan o delici bakışlar sırasında sanki benim içimi okuyormuş gibi hissetmiştim.

Tanışmamızdan 1 hafta sonra annesi ile ilk seansa geldiklerinde yaşı yeterince büyük olduğu için onu seansa yalnız olarak aldım. Annesi ise o esnada seansı yaptığımız binaya yakın bir kafede oturarak bizi bekledi.

 

D9Seanstan önce annesinden aldığım bilgilendirme mesajında şöyle yazıyordu:

Merhabalar,

Normal zamanından 10 gün geç dünyaya geldi. Normal doğum istedik fakat sancım gelmediği için suni sancı verilip 11 saat sancı çektikten sonra rahim açılmadığı ve çocuğun nabız atışları düşüp bende sancıya çok dayanamayınca sezaryanla doğum yapmak durumunda kaldım. 1 gün yoğun  bakımda kaldık ilk büyük tuvaletini yapamadı bağırsaklarından şüphe ettiler sonrasında bir sorun çıkmadı yaptı. Fakat tuvalet sorunumuz 3 ay sürdü ve sürekli dışarıdan yardımla yapmak durumunda kaldı. Bebeklik döneminde çok hastalanan bir çocuktu neredeyse her hafta acile kaldırmak durumunda kaldık şu anda sağlık açısından bir sorunumuz kalmadı ama kendisi sağlığında birazcık bir sıkıntı hissetse hemen doktara gidelim diyerek zorlar. Gece yalnız yatmakla ilgili korkuları var. Çok fazla inatçı ve yapmak istediği şeylerde çok takıntılı. Dislektik bir durumu var farkındalığı yüksek bir çocuk daha önce başka bir okulda okuyordu bu yüzden aşırı öz güven kaybı ve benlik algısı kötüydü tiklerimiz vardı geçen seneden bu yana üstün zekalılar okulunda şu anda akademik anlamda iyi durumda benlik algı olarak da iyi durumda. “

 

Annesinin seans öncesinde doldurduğu formda ise alttaki bölüm dikkatimi çekmişti.

Varsa şu sıralardaki fiziksel veya psikolojik problemleriniz: Karın ağrısı ve mide bulantısı

Bu çalışmaya geliş sebebiniz                                                : Kaygı, Motivasyon Eksikliği, Benlik Algısı

 

D10İpek’le yaptığımız çalışma sırasında önce biraz ön-görüşme amaçlı sohbet ettik, sonra resimli bir oyun oynadık Ardından enerji temizliği ile devam ettik.

Enerji temizliği sırasında eklenti olarak algılanabilecek bir renk ve şekilden bahsetti. Eklentiyi gönderdikten sonra söylediği birşey ise beni biraz şaşırttı. Bir ara sarı renkli üçgen* gördüğünü ve herşey temizlendikten sonra üçgenin de yok olduğunu söyledi.

 

İGözlerini açar açmaz ise , sadece bir an için beni açık mavi** olarak gördüğünü belirtti. Tüm bunları kendim için bir kenara not aldım ve ilerde tekrar bir araya gelirsek anne kanalıyla da izlemeye karar verdim.

İpek’le aile, okul, arkadaşlarıyla sorunlarını içeren özel sohbetimizden sonra doğum travmasına çalıştık.

 

 

D8Seanstan 1 hafta sonra annesiyle emailleştiğimizde:

Merhabalar Eylül hanım,

Bizde oldukça olumlu oldu İpek’i daha huzurlu ve sakin görüyorum. Uykusu eskiye göre daha verimli. Stresli tavırları oluyordu, onlar biraz azaldı gibi görüyorum.
Bundan sonraki süreç böyle giderse oldukça iyi:)) Sevgiler  “
Aynı dönemde, İpek’in annesi ile telefonda görüştüğümüzde çok daha farklı konulardaki gelişmelerden bahsetmişti. O yüzden kendisinden 2 satır da olsa bunları yazmasını rica ettiğimde şöyle yazmıştı:
D6” İpek sürekli benimle inatlaşma yaşıyordu. Dışarı birlikte dolaşmaya gittiğimiz zaman bir şeye takıp mızmızlanarak eve dönüyorduk fakat size geldiğimizden itibaren bu tür davranışlarında azalma oldu. 2 Gündür anne kız keyifli dışarıya çıkıyoruz. Bana anne seninle gezmeyi çok seviyorum diye söyledi:))
Sevgiler     “
D4Aldığım bu haberlere sevindim ama uzun vadede merak ettiğim bir-iki konu daha var. Karın ağrısı konusunda İpek ile aramızda bir uzlaşıya varmıştık. ( anlaşma içeriğimiz SIR olduğu için içeriğini yazmayacağım) O konuyu da uzun vadede takip ederek dosyama not alacağım.
Bu arada, İpek’in annesi son derece bilinçli ve yeniliklere açık biri olduğu için 2. seansı kendisiyle yapma önerimi kabul etti. Bu vesileyle bazı konulara anne üzerinden bakarak hem İpek’e hem de ailesine katkı sağlayabileceğimize inanıyorum.
                                                   *********************************
NOTLAR:
1-*: Regresyon Terapisi uygularken başka teknikleri karıştırmadan uygularım. Ama dikkatimi çeken farklı bir durum olursa, başka bir zaman değerlendirmek üzere kendime özel notlar alırım.  Eklenti temizliği bölümünde İpek’in sarı renkli üçgen görmesi bende başka bir konuya çağrışım yaptığı için yanına ” soru işareti ” koyarak kendime özel not almıştım.
D10ALTIN ÜÇGEN ( GOLDEN TRIANGLE ) ENERJİSİ: Ucu Mısır’daki İsis’e kadar dayanan ve enerji temizliğinde kullanılan özel bir enerjidir. Reiki benzeri şifa teknikleriyle ilgilenen veya uğraşan kişiler mutlaka altın üçgeni duymuşlardır. Bir regresyon terapi seansı içinde böyle bir teknik kullanmadığımız halde eklenti temizliği sırasında  İpek’in gözlerini kapattığında buna benzer birşey görmesi benim dikkatimi çekti. Ancak zamanla İpek’in görüntülerle-renklerle ilişkisini gözlemleme şansım olursa benim için anlam kazanabilecek bu ayrıntıyı bugüne kadar bir geri-bildirim olarak annesiyle paylaşmamıştım. Yalnız bugün vaka yazısının son taslağını annesi ile paylaşırken sorduğum sorular üzerine öğrendim ki İpek’e bugüne kadar hiçbir zaman tam olarak disleksi tanısı konulamamış. Sadece şöyle söylenmiş: ” Çocuğunuz tam disleksi değil ama kendisi üstün potansiyelli bir çocuk olduğundan bu durum onda farklı bir şekilde kendini gösteriyor “.
D5
Geçmişte birçok testten geçmiş bir çocuk olduğu için bu bilginin çok sağlam kaynaklar tarafından ailesine verildiğini biliyorum. Diğer taraftan, bu yazıyı yazma aşamasında disleksinin erken dönem ve ilköğretim dönem özellikleriyle ilgili annesine sorduğum diğer sorulara aldığım cevaplar da hayli ilginçti. Kızında bugüne kadar görsel konularla ilgili hiçbir sorun farkedilmediği gibi yaşıtlarının üzerinde resimler yapıyor ve görsel olarak kendini ifade etmede çok başarılı. Ek bilgi olarak geçmişte yapılan testlerde diskalkuli ve disgrafiye de rastlanılmamış.
Tüm bu bilgiler ışığında sadece tek bir örneğe bakarak bu çocuğun duru-görü özelliği vardır demeden evvel annesinden işbirliği talep ettim. Bir süre daha gözlemleyerek durumu daha bilinçli olarak takip edeceğiz.
Bu konu benim açımdan neden önemli ? Çünkü eğer çocukta duru-görü özelliği varsa, bu durumda gece korkularıyla alakalı extra çalışma yapmamız gerekebileceği anlamına geliyor.
İ
2-**Temizliğin hemen ardından gözlerini ilk açtığında beni bir anlığına açık mavi olarak görmesi  ve sarı üçgenle bu konunun üst üste zikredilmesi dikkatimi bu konuya daha da kabarttı. İpek’in bende gördüğü rengin o esnadaki aura rengim olabileceğini düşünerek kendim için bir ” soru işareti ” daha koyarak not aldım.
D113-ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR: Malesef ülkemizde onları anlayabilecek, onlara özel program uygulayabilecek yeterli sayıda okul ve yetişmiş öğretmen yok. O yüzden bu çocuklar bazen yanlış tanı kurbanı olabiliyorlar. En üzücüsü ise çoğunun hiperaktivite sebebiyle ilaçla uyuşturulmaları.
Ebeveynlerin oluşturdukları bazı özel grupları takip ettiğim kadarıyla bu tarz üstün zekalı çocukları olan aileler, sorunlarının cevaplarını bulmada veya ne yapabilecekleri konusunda yetkili mercilere ulaşmada o kadar çaresiz kalmışlar ki “üstün zekalı çocuğun mu var, derdin var ” düşüncesindeler. Bir çocuğun üstün zekalı olması sebebiyle yaşayabileceği sıkıntılara ise burada hiç girmeyeceğim çünkü çok çok uzun sürer. Ama emin olabilirsiniz ki bundan sonra bu konuda çok daha fazla yazı yazacağım.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

 

 

 

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Standard
T1
İsmine Tolga diyeceğim küçük danışanım 7 yaşında, anne-babasının evliliklerinin 9. yılında tam da çocuk sahibi olmaktan ümidi kesmişken olan ilk çocuğu olmasının dışında anne tarafından da hem ilk torun hem de erkek evladı olmayan dedenin hayallerinin gerçekleşmesi şeklinde dünyaya gelince bayağı el bebek gül bebek büyümüş genç bir adam:)
Seans öncesinde annesinden talep ettiğim bilgilendirme mesajı aşağıdaki gibiydi:
Mutlu bir çocukluk geçirdi. Çok gezdi, çok gördü. Et yemeyi sevmediği için pedagoga gittik. Pedagog çok aklı başında zeki bir çocuk deyip “neden et yemiyorsun” dediğinde “annem güzel yapamıyor “dedi. Eve gidince pedagoga söz verdiği gibi köfte yaptırıp yedi. Bronşiolit geçirdi. Bol hava aldı. Hastalıktan kurtulmadı. Geniz eti ve bademciğini aldırdıktan sonra hasta olmadı. 
 T3Şubat 2013 tarihinde sürpriz kızım dünyaya geldi.  Oğlumun sakinliği kayboldu. Toz alerjisi ve kedi alerjisi teşhisi kondu. Şu anda kedi alerjisi kayboldu ama toz alerjisi devam ettiği için Deloday, singular ve burun spreyi kullanıyor. 
    Oğlumun gittikçe çoğalan bir siniri var. Bağırıyor, kardeşine vuruyor. kardeş kıskançlığı diyerek 2 yıldır sakin olmaya çalışıyorum ama artık olmuyor. Ayrıca başarı odaklı bir çocuk. Eğlenmekten çok, birşey öğrendim mi, başardım mı? diye bakıyor. Ben ise daha mutlu bir birey olmasını istiyorum. Sinirlenince gözü kimseyi görmüyor.
    Kardeşi doğduktan 6 ay sonra fotoğraf makinasını alıp en az 50 defa “annem beni sevmiyor” diyerek doldurup bana hediye etti. İlgi istiyor deyip ilgilendik.
   T4 Arkadaşları, öğretmeni ve arkadaşlarının aileleri onu görev adamı olarak görüyorlar. Görevi ver, düşünme diyorlar. Çocukluğunu yaşamıyor sanki. Bir gün kalktı ” piyano öğrenmek istiyorum” dedi. 2-3 hafta bekledikten sonra yazdırdık. 2. yılında ve hala devam ediyor. 160-200 parçalı yapboz yapar. Legolarla çok farklı araçlar yapar. “Bilgi almıyorsam, birşey öğrenmiyorsam gitmeye gerek yok “lafı Tolga’nın. Şu anda satranç ve zeka oyunlarına ilgi duyuyor. İlerde zaman makinası yapan bir icatçı olmayı düşünüyor. Sınıfta 2 dostu var. 
    Birşeyi unutmuşum. Oğlum biraz takıntılı.  Okuldaki dolabı bile düzenli. Her eşyasının yeri var ve o düzende gidiyor. Yemek yerken her farklı yemekte tabak değiştiriyordu. Şimdi ise kalkıp tabağı çalkalayıp yiyor. Yemekleri karıştırmaz, ayrı ayrı yer. Benim yazacaklarım bitmez. Sadece benim için her şekilde harika oğlumun daha mutlu olmasını istiyorum. Sevgiler..
Ebeveynlere doldurttuğum formda bulunan ÇALIŞMAYA GELİŞ SEBEBİNİZ bölümüne gayet bilinçli olan ve kendisi de bildiğim kadarıyla 2 üniversite mezunu olup 3. üniversiteyi okuyan bir eğitmen olan annenin yazdığı şu cevap çok hoşuma gitti: “Oğlum için geldim. Oğlum mutlu olsun istiyorum. “ .  Neden hoşuma gitti? Çünkü Türkiye’de genelde ebeveynler çocuklarının mutlu olmasından ziyade, daha çok ders çalışmaları, okulda daha başarılı olmaları, çevreyle daha uyumlu olmaları…vb şeylerle ilgilenme eğilimindedirler. İlk defa sadece çocuğunun mutlu olmasını isteyen bir anne gelmişti çünkü yukarıda okuduğunuz üzere çocuk zaten tam bir görev adamı ve herşeyde başarılıydı.)
Formda ayrıca geçmişte kendisine depresyon tanısı konulduğu ama şu anda ilaç kullanmadığı, sadece toz alerjisi için ilaç kullanıldığı yazıyordu.
T5Çocuklarla uyguladığımız teknikler yetişkinlerden tamamen farklı olduğundan Tolga ile seansımız yaklaşık 1 saat sürdü. 1 Saat içinde sohbet ve oyun adı altında en az 3 teknik kullandım.
Resim çizdiğimiz bölümde çok güzel bir roket çizdi ama aynı sayfaya eklenti varlığından şüphe edebileceğim bir şekil de yaptı ki bu beni hiç şaşırtmadı. Ardından kısa bir eklenti temizliği yaptık. Tolga gördüğü renk ve şekillerle de eklentinin varlığını ve sonra da tamamen gittiğini teyit etti.
Resim yaparken aralarda bolca sohbet ettik. Burada kardeş konusuna birkaç cümleden fazla yer vermedim ve o konuda yönlendirme yapmadım.
Bunun dışında en önemsediğim bölüm olan “doğum travması “na baktım. Doğum travmasına çalışırken de son aşamada annesini oyuna dahil ettim.
T6Çalışmayı bu şekilde tamamladıktan sonra akşama doğru başka bir seanstan çıktığımda annesinin Tolga’nın seansından 6 saat sonra göndermiş olduğu sms’i görünce mutlu oldum.
Sms’te şöyle yazıyordu: “ Bugün çok güzel bir gün deyip durdu. Uçak müzesine gittik, eğlendi. Eve geldik biraz önce. Kardeşimi sevmiyorum ama iyi ki var. Yoksa oyun arkadaşım olmazdı cümlesini kurdu. İnanamadığım için yazdım. Müsait olduğunuzda çaldırırsanız sizi ararım. Teşekkürler. “
Anne ile telefonda görüştüğümüzde bana neden bu kadar şaşırdıklarını açıkladı:  ” Bugüne kadar kardeşine 5 dk bile dayanamazdı. Eve geldiğinde onunla 1 saat oynamasına çok şaşırdık. “
Seanstan sonra bir süre bekleyip Tolga’nın aynı şekilde devam edip etmediğini görmek istediğim için en az 10 gün daha beklemek istedim. 10 gün sonra annesinden aldığım geri-bildirim emaili:
T7” Merhaba, Tolga’nın hayatında seanstan sonra birçok şey oldu. Okuldan geldiğinde ufak bir konu bulup enerjimi tüketen oğlum, artık sakin bir şekilde olayları anlatıyor. Kardeşi kapıyı açtığında giiit diye bağıran oğlum, çantasını hemen bırakıp”merhaba deyip onu kucağına alıp döndürüyor. Kardeşini odasının kapısında bile görmeye tahammülü olmayan oğlum, ‘Kardeşim, şimdi bir oyun oynuyorum. Bitince sana gösteririm olur mu?’ diyerek kırmadan gönderiyor. Yakın bir arkadaşımın yaşıt çocukları var. Kızıma vurulduğunda hiç umursamayan ve arkadaşı ve arkadaşının kardeşiyle oyun oynamaya devam eden oğlum, şimdi kardeşine vurulduğunda hemen gelip neren ağrıdı diyerek kardeşini sakinleştirmeye çalışıyor. Hatta hiç dokundurmadığı oyuncaklarını getirip oyun oynamasına izin veriyor. Vuran kişiye kızıyor. Size sadece Mutlu olmasını istiyorum demiştim ya.. Artık daha huzurlu ve mutlu olduğunu düşünüyorum. Olayları daha çok paylaşıyor, sinirlenince aşırı bağırması azaldı. Bazen sadece size sarılmak istedim diyerek sarılıyor. Ben büyüdüm deyip kucağıma çok gelmeyen oğlum, kucağıma atlıyor. Bir de eşim ‘ Pelin yoksa sen mi terapi aldın? Çok sakinsin’ diyor. Aklıma geldikçe farklılıkları sizinle paylaşırım. Herşey için teşekkürler. Bir de düzen durumu vardı. Odasının düzeninden, kurallarından sıkıldığımız oğlum galiba bir hafta boyunca odasını toplamadı. Oyuncaklarını bir güzel dağıttı. Daha sonra düzene girdi. Ama eskisi kadar takıntılı bir düzen durumu yok.
NOTLAR:
1) ÇOCUKLARLA REGRESYON: Çocuklarla regresyon terapisi yapmak için önce regresyon terapisi eğitimi almalı, ondan sonra ileri bir teknik olan çocuklarla regresyon terapisi eğitimini tamamlamalısınız. Çocuklarla regresyonda uygulanan teknikler, yetişkin seanslarında kullandığımız tekniklerle aynı değildir. Çoğu zaman dışardan izlediğinizde sadece sohbet ediyor veya oyun oynuyor gibi görünürüz ama her o esnada her söylediğimiz kelimenin ve her oynadığımız oyunun mutlaka bir amacı vardır.
2) Çocuklarla regresyon terapisi seansları bir yetişkin seansına nazaran çok daha kısa sürer çünkü bir çocuğu o odada 1 saatten fazla tutamazsınız. O yüzden çok hızlı ve yaratıcı olmanız gerekir. En önemlisi ise bir çocukla nasıl iletişim kuracağınızı bilmeniz gerekir. Dünyanın en bilgili ve en iyi terapisti bile olsanız, eğer karşınızdaki çocuk sizin enerjinizden hoşlanmazsa, ağzınızla kuş tutsanız o gün o seansı yapmanız mümkün olmaz. Dolayısıyla kısa ve kolay gibi görünse de yetişkinlerle çalışmaktan çok daha zorlayıcıdır.
T2Mesela; bir yetişkin bir yerden referansla size gelebilir, tek amacı sizle çalışıp sorununu çözmektir…sizinle kimyasının uyuşması olmazsa olmaz bir şart değildir. Ama bir çocuk sözkonusuysa, çocuğun en son umrunda olan şey referans veya sorununu çözme isteğidir. O yüzden çocuklarla seansta kimya uyuşması çok çok daha önemlidir.
3) Çocuklarla regresyon terapisi hata affetmez. Bir yetişkinle seansınızın üzerinden 2 gün geçse ve aklınıza yeni birşey gelse, o kişiyi tekrar çağırıp seansa rütuş yapabilirsiniz. O konuya gerekirse ilerde bir daha, bir daha bakabilirsiniz. Ama bir çocuğu bazen sadece 1 kere görme şansınız olur. Aynı travmatik olayı çocukla tekrar ve tekrar konuşamazsınız. Hele ki bu geçmiş yaşam kaynaklı, bilinçaltının tozlu çekmecelerinde duran travmatik bir konuysa ve eğer o açılan çekmece nasıl düzenleyip kapatacağınızı bilmiyorsanız, bu işe kesinlikle el atmamalısınız. Ayrıca her vaka, regresyona uygundur diye birşey yoktur. Hangi konunun haddiniz olup olmadığını yetişkinlerde 1 kere düşünüyorsanız , çocuklar söz konusu olduğuna en az 5 kere düşünmeniz gerekir.
T94) Çocuklarla regresyon seanslarından önce anne-babanın işbirliği yapıp yapmayacağını mutlaka sorarım. Eğer çocuğu getirip bunu düzelt ( fix it ! ) mantığındalarsa genellikle benim için o seans gerçekleşmez. Bazen ebeveynlerden sadece birinin bile direnç göstermesi, çocuğun iyileşmesi önünde bir engel yaratabilir çünkü her zaman olmasa da çocuklar çoğunlukla ebeveynlerinin bir sorununa aynalık yapmaktadırlar. Eğer ebeveynlerden bir tanesinin o sorunla yüzleşme cesareti yoksa, işimiz çok daha zorlaşır.
Bu arada, çocukla başladığım ama 2. seanstan sonra ebeveynlerle çalışmak istediğim seansların oranı oldukça fazladır. Emin olabilirsiniz ki ebeveynleri kendi sorunlarını çözmüş ve mutlu olan çocukların ilerlemeleri çok daha hızlı olmaktadır.
T10Bunun haricinde, çocukların sadece ebeveynlerin değil de bazen daha üst kuşakların yüklerini taşıdığını da hesaba katarsanız ( ki travmaların DNA’lar aracılığıyla kuşaklar arası aktarıldığı artık bilimsel bir gerçektir ), bu konuya çok boyutlu bir bakış açısının gerektiğini daha iyi anlarsınız.
5) Yukarıdaki vakada, annenin çocuğunu henüz seansa getirmeden önce kendisinden talep ettiğim bilgilendirme mesajını okurken eklentiden şüphe etmiştim. Çocuğun yetişkin tavırlarından, normal bir çocuk gibi davranmaya başlaması ve bazı takıntılarının geçmesi de zaten bu sorunların eklenti kaynaklı olduğunu doğruluyor.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan