KORKUDAN YALNIZ YATAMAMA HAKKINDA BİR VAKA ( 2. Bölüm )

Standard

Temmuz 2021’deki ilk Bağlar Çalışması’ndan sonra Tülin Hn ile ara ara haberleştik. Uyku durumunun eskiye nazaran çok daha iyi olmasına rağmen, çocukluğundan beri süregelen korkularının az da olsa devam ettiğini bildirdi. Küçükken tuvalete gittiğinde kapı önünde birini beklettiğini, şu anda ise korkuları sebebiyle meditasyon yapamadığını ekledi.

Ben de trans geçiş kalitesi istediğim boyutta olmadığı için regresyon yerine Bağlar Çalışması ile korkunun aile sisteminden gelen bir etkisi olup olmadığına bakabileceğimizi belirttim.

2021’in ekim sonunda Bağlar Çalışması için tekrar bir araya geldik.

Bu çalışmada babasının babasını çok küçükken kaybetmesi dışında, temsilci olarak kullandığımız kişilerin katkısıyla, dedenin o dönemde gerçekleşen Türk-Ermeni çatışmaları sırasında işkence içeren bir şekilde öldüğünü ve babanın bu şoku taşıdığını keşfettik. Çocukluğundan beri devam eden yalnız kalmaktan korku duymasının ve eşi evdeyken bile tek başına başka odada uyuyamamasının bu konuyla ilişkisi vardı.

23 GÜN SONRA:

” Selam Eylül hanım doktordan geldik. Son çekilen ped raporunu okudu çok sevindi, gidişat çok iyi dedi. Ben de hemen size haber vermek istedim. Teşekkürler.

Bir yıl oldu mu diye sordu. 25 mart ilk seans deyince tabii kısa zamanda çok iyi dedi. sevgiler. “

2 AY SONRA: Tülin hanımın sağlık durumunu da merak ettiğim için ped sonuçları, doktor yorumu ile beraber uyku sorunundaki son durumunu içeren bir telefon konuşması gerçekleştirdik.

Buradan aldığım bilgilere göre, doktorunun uyguladığı tedavi ile en başta 9 cm civarında olan tümör ilkinde yaklaşık 1/3’e , diğer uygulamada tekrar 1/3’e inerek bayağı küçülmüştü ve artık çok rahat nefes alıyordu.

Benim ilgilendiğim uyku sorunu ve korkularıyla ilgili durum ise : eskiden evde eşi varken bile başka odada uyuyamayan bir kişiyken ” Şu anda şehirdışındaki yazlığımızda tek başıma kalıp korkmadan uyuyabilirim ” boyutuna gelmişti. Yatarken ışığı kapatarak uyuyabiliyordu. Bu durum basit bir uyku sorunundan ziyade hastalığının tedavi süreciyle melatonin ilişkisi açısından çok önemliydi. Bu açıdan onun adına çok mutlu oldum.

NOTLAR:

1-Birinci bölümde geçen ” reiki seansı adı altında* “: Eskiden bu tarz bir duruma bir kere daha rastladığım için bu notu özellikle ekliyorum. Bazen reiki veya bio-enerji kelimelerini bilinçli kullanarak insanların suistimal edildiklerine ve reiki adı altında reikiyle ilgisi olmayan başka tarz karanlık enerjiler gönderildiğine eklenti seansında denk geldim. Reiki öğrenmek ve kendi kendinize uygulamak ayrı bir şeydir, reiki gönderiyor diye gücünüzü birine teslim etmek ayrı bir şeydir. Lütfen bu konuda dikkatli olunuz.

2– Daha önce uyku konusunda farklı sorunları içeren birçok vaka yazmama rağmen, bu vakayı yazmak için seçmemin özel bir nedeni vardı.

a) ilk defa bu yaş grubunda bir çalışma yapmış olmam

b) hastalığını seçerek gelseydi kabul edemeyeceğim bir danışanı, uyku sorunu dolayısıyla kabul etmem ve tek regresyon + 2 Bağlar ile neredeyse 70 yıldır yalnız yatamayan, deliksiz uyku uyuyamayan birinin artık korkmadan uyuyabilmesine şahit olmamın danışanın özel durumu nedeniyle beni extra mutlu etmesi.

3– Bazen konu başlıkları aynı olabilir ama kişilere uyguladığım teknikler değişebilir. Bu vakada istediğim kalitede bir trans geçiş sağlanamamıştı ama konu, trans geçiş gerektirmeyen bir teknik olan Bağlar Çalışması ile sonuca ulaştı. Bu sebeple email göndererek ” kaç seans çalışmamız lazım? ” diye soran kişilere hiçbir zaman önden cevap veremem. Ben ancak kişi ve durumlar benim araştırma yapmama uygunsa sürece dahil oluyorum ve süreç içerisinde geri-bildirimlerle gözlem yaparak ilerliyorum. Dolayısıyla kaç seans olduğu baştan belli olmuyor.

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

UYKU PROBLEMİ: KARABASAN ( 2 . Bölüm)

Standard

geceterörü

İlk seanstan bir ay sonra Pervin Hn, Bağlar Çalışması’na ( NOT: Sadece danışanlara açık olan, regresyon dışında teknikler kullandığım bir grup çalışmasıdır ) katıldı.

 

B

BAĞLAR ÇALIŞMASI:

Bu çalışmada; Pervin Hn’ın annesinin henüz 6 aylık bebekken annesinin kucağında Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç ettikleri dönemle ilgili bir çalışma yaptık. Anneanne, Yugoslavya’da iken çok fazla ölüm, tecavüz, bebek katliamı vb olaylara şahit olmuştu. Anneannenin:

-Bütün bunlara şahit olmasının yarattığı şok ve kendisinin hala hayatta kalabilmiş olması sebebiyle derinlerde taşıdığı suçluluk duygusuna

-Kendi vatanlarına-Türkiye’ye göç ettiklerinde yaşadıkları zorluklar karşısında hissettikleri çaresizlik duygusuna

-Yugoslavya’da yaşanan vahşet karşısında Türkiye tarafından yeterince korunamadıklarını hissettikleri için yine derinlerde biriktirdiği öfkesine baktık.

Ve bütün bu olaylar sonuncunda, anneannenin kucağında 6 aylık bebeği ( Pervin Hn’ın annesi )  ile göçmen yasası sayesinde tekrar Türkiye’ye göç etmelerinden yaklaşık 6 ay sonra verem olup ölmesi sonucunda Pervin Hn’ın annesinin , çok erken kaybettiği annesine olan yoğun özlemini gördük.

Pervin Hn’ın anne tarafındaki bu ağır travmatik olayların etkilerinin Pervin Hn’a yansımaları ise aşağıdaki gibi olmuştu:

 

P1.jpg

a) Pervin Hn’ın hayatı boyunca sahip olduğu temizlik ve özellikle düzen takıntısının, Yugoslavya’da kalan, mezarları bile olmayan, öldürüldükleri yerde üst üste, rastgele olarak toplu şekilde gömülmüş olan atalarıyla bağlantılarını olabileceğini gördük. ( Seans sırasında alınan bilgi )

b) Pervin Hn’ın gece uyuyamamasının, Yugoslavya’da her gece baskın bekleyen, her gece ölüm korkusuyla tedirgin yatıp uyuyamayan anne tarafı atalarıyla ilgili olabileceğini gördük.

c)Ve, Pervin Hn’ın annesinin, kendi annesine olan özlemiyle kendini daha yaşarken öldürmüş olmasının Pervin Hn’ın ruhunda yarattığı derin üzüntüyü gördük.

 

g2

27 GÜN SONRA:

Merhaba Eylül Hanım, Nasılsınız? … tarihinde bağlar çalışmasına katılmıştım biliyorsunuz ve orda anneannem ile ilgili bir çalışma yapmıştık. Bağlar çalışmasına katılmama 1 hafta kala uyku sorunum çok şiddetlenmiş hatta 2 kere karabasan gelmişti ve korkudan uyuyamıyordum ama bağlar çalışmasından sonra korkumu attım neredeyse 1 ay olacak gayet misler gibi uyuyorum ve hiç korkmuyorum. Kaderime öfkeliydim o gün öfkemi yenip kaderime razı olmuştum. Çok uzun yıllardır hissetmediğim kadar huzurluyum artık çok sabırlıyım zaten sakin bir yapım var ama daha da sakinleştim kısaca kendimi daha olgunlaşmış hissediyorum. Hayatımda iş ve maddi anlamda bir değişiklik yok, ben bu konuları sorun ederek kendimi çok ciddi mutsuzluğa mahkum ettiğimi ve hayatımı kısır döngüye soktuğumu yeni anladım. Sürekli neden benim başıma geliyor, neden ben diye sorgulardım yaşadıklarımı artık asla yapmıyorum dediğim gibi bu konularda değişiklik yada bir gelişme olmamasına rağmen çok mutluyum sürekli şükrediyorum içimden geliyor maalesef o kadar az şükrediyormuşum ki kendime çok kızdım. Bu farkındalığı yaşamama vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim. Gelecek ile ilgili umudumu da yitirmiştim ama artık yeni bir güne uyanacağımı düşünmek bile benim için yeni bir umut kaynağı. Size sormak istediğim bir konu var, dün gece bir rüya gördüm anneannem ile ilgili ama ne yapmam gerekiyor bilmiyorum yanlış anlamayın sizden rüya tabiri istemiyorum. 🙂 Gördüğüm rüya konusunda sizin yol göstermenize ihtiyacım var. Rüya şu şekilde; Dün gece ben bir boyuta yükseldim ama bulutların bile çok üstünde bir yer insanın gözünü alan çok ışıklı bir yerdi ama sis var o yüzden hiçbir şey göremedim sadece çok ince bir perde vardı hafif bir rüzgar vardı ve perde uçuşuyordu arkasında anneannem vardı. Bana üstümde 10 kişi yatıyor hiç rahat değilim dedi. Ben çok üzgün olarak hiçbir şey söyleyemeden yanından ayrıldım ve yeryüzüne indim. Biliyorsunuz anneannem ve dedemin kısaca anne tarafının mezarları belli değil,sahipsiz oldukları içinde üstlerine muhtemelen bir çok kişi gömülmüştür. Bugün aklımdan çıkmadı ve çok üzüldüm. Bana yol gösterebilirseniz çok sevinirim. Sevgilerimle ….”

 

eMail Fotolia 4zu3Kendisine verdiğim cevapta anneannesinin mezarının nerede olduğunu bilip bilmediğini sordum.

Cevabı:Eylül hanım, Anne tarafı tamamen eski Yugoslavya artık parçalandığı için Makedonya oldu. Baba tarafı dedem Yunanistan Gümülcine,annesi ve babası İtalya, babaannemin annesi Kırım’dan göç babası ise Yunanistan Selanik. Anneannemin mezarı Bursa’da mezarlığın ismi biliniyor ama parasızlıktan, öldüğü zaman mezar satın alınamıyor ve zaman geçtikçe öylece kaybolup gidiyor mezarı. Doğru hatırlıyorsunuz göç ettiklerinde annem 6 aylık ve 6 ay sonra anneannem ölüyor, annem ve dayıma ( dayım o zaman 6 yaşında) dedem bakıyor ama o da sonra çalışmaya başlayınca kendi kendilerine bakıyor çocuklar. Annemin anneannesi yaşlı olduğu için bakamamış başka kimsede sahip çıkmamış. Hatta annemin çok küçük yaşta geçirdiği ve ölümden döndüğü 2 kaza var başlarında kimse olmadığı için çocuğun evden çıkmasıyla oluşan. ”

 

Benim cevabım: ” O zaman anneanneyi ismiyle anarak bir dua okuyup sevgi ve ışık gönderin. ( neye inanıyorsanız o şekilde ) ”

 

Cevabı: “ Tamamdır Eylül hanım tüm kardeşler ve annem dahil olmak üzere ismiyle anarak dua okuyup, sevgi ve ışık göndereceğiz.   …………… ………………..”

 

 

1,5 AY SONRA :

” ………… …  Annem bir süredir çok pozitif,sesi çok canlı ve gündüzleri uyumuyormuş ki çok uyuyordu ilaçların etkisi ile. Babam artık akşamları evde çok zaman geçiriyormuş ki o kahveye falan çıkardı şimdi annemle dizi izliyorlar. 🙂 Benden 1 yaş küçük olan kardeşim çok pozitif ve çok huzurlu olduğunu söylüyor ki onun modu çok çabuk düşerdi ve karamsardı hep. Ablam kolunun ağrısı geçtiği için çok mutlu bunu size söylemiştim galiba ve o da düzenlidir, sürekli iş yapar hiç oturmaz bana bir rahatlık geldi artık takmıyorum işleri yapmak istemiyorsam yapmıyorum ( NOT: Pervin Hn’ın kendinde ve bütün kardeşlerinde temizlik ve düzen takıntısı vardı. Onu kastediyor )  diyor. Şimdilik bunlar değişiklikler oldukça mutlaka yazıcam size. Sevgilerimle 

 

Annesindeki değişimlerin ne zaman başladığı ile ilgili sorduğum ek soru üzerine:

Annem regresyon seansımdan sonra daha pozitif davranmaya, bizi telefonla daha çok aramaya ve daha uzun konuşmaya başladı. Eskiden gündüzleri hep uyurdu ve biz bunu aldığı ilaçlara bağlardık. Gündüz uyumama olayını Bağlar çalışmasından 2 gün sonra kardeşim söyledi ve çok şaşırdık. ”

Ş11

 

NOTLAR:

1- İlk seansta Pervin Hn’ın yazdığı konu başlıklarında göreceğiniz üzere, uyku problemini o kadar kanıksamıştı ki en son önceliği ona vermişti. Oysa ki 19-20 yıldır doğru düzgün uyku uyumayan bir insanın hayatında herşeyin yolunda gitmesini bekleyemeyiz. Normal bir insanı bile 3 gün uyutmadığınızda sinir sistemi bozulur, tüm ruh hali etkilenirken, Pervin Hn nerdeyse 20 yıldır kaliteli uyku uyumuyordu. Dolayısı ile ilk geri-bildiriminde hayata bambaşka gözlerle bakmaya başlamasında, uyku sorunun çözülmesine bağlı olarak değişen fiziksel etmenlerin de payı var gibi görünüyor. (  serotonin-melatonin ilişkisi )

 

2-Sevgi, aynı zamanda bir bağlılıktır. Sevdiğimiz bir insan ölünce, bu bir nebze de olsa, bizi de oraya çekebilir. Pervin Hn’ın annesinin durumunda böylesi bir değişiklik-gelişme olmasının sebebi, orada uzun yıllardır yaşanmamış bir yası olmasıydı. Annesinin fotoğrafını bile görmeden büyütülmüş bir çocuğun acısını hala taşımasıydı.

Malesef kültürümüzde, çocuklar üzülmesin diye böylesi olaylar yoksayılır ve ölmüş olan insanların adı bile anılmaz. Bu şekilde ertelediğimiz bir yasın bedelinin genelde daha büyük olduğunu bilsek, herhalde çocukları korumak adına onlara daha çok zarar veren hareketlerde bulunmazdık çünkü ancak yasımızı yaşadığımız zaman, iyileşmeye başlarız.

 

3- Küçükken arkadaşları ve kardeşleri sokakta oyunlar oynarken, Pervin Hn’ın tek başına,  toprakları kazarak bulduğu kemikleri bilinçsizce biriktirmesinin sebebi şimdi biraz daha anlam kazandı sanırım…Muhtemelen kayıp olan atalarını arıyordu.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

UYKU PROBLEMİ: KARABASAN ( 1 . Bölüm)

Standard

geceterörü

 

İsmine Pervin diyeceğim danışanım, 30’lu yaşlarının sonlarında, evli ve çocuklu bir kadındı. Çocuğu doğduğundan beri ona baktığı için yaklaşık 4 senedir çalışmıyordu.

İlk defa seansa geldiğinde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” Özgüven;  bolluk-bereket sorunları; uyku problemi ” yazmıştı.

Özgüven Sorunu: İlk seanstaki uzun ön-görüşmemizde küçüklüğünden itibaren diğer kardeşlerinden farklı olduğunu, utangaçlık sebebiyle yaşıtı olan arkadaşlarıyla oynayamadığını, evde ebeveynlerine dahi mesafeli olduğu için ” utangaç, yabani, korkak ” gibi sıfatlarla anıldığını, bugün bile hala bunun etkisinde olduğunu ve çocuğu dışında kimseye sevgisini gösteremediğini ve herkese mesafeli olduğunu belirtti.

Bolluk-bereket sorunları: Eskiden para biriktirebildiğini ama 20’li yaşlarda bir eğitim için yurtdışına çıkıp Türkiye’ye geri döndükten sonra hep bir borç içinde olduğunu; evlendikten sonra ise aynı durumun devam ettiğini belirtti.

Uyku Problemi: 18 Yaşındayken bir gece ailesinin evinde kaldığında bir anda göğüs kafesinin üstünde hissettiği bir ağırlık olarak tarif ettiği ve ilk karabasan olarak tanımladığı durumu yaşarken bağırmak isteyip bağıramamıştı. Olay anında inlediğini, bu sebeple evdeki herkesin uyandığını, kendisinin uyandırıldığı anda ise çok terlemiş ve göğüs kafesinin üzeri nokta nokta kırmızı lekeler olduğunu söyledi.

Geçen yıllar boyunca bu durum devam etmiş, yanında eşi veya çocuğu yatarken bile tekrarlamaya devam etmişti. Yaklaşık 19-20 yıldır her ay mutlaka en az 1 kere tekrarladığını, bazen ayda 5-6 kez bile olabildiğini ve bu sebeple çok tedirgin uyuduğunu ve son 2 aydır uyuyabilmek için ara ara ilaç kullanmaya başladığını söyledi.

 

İlk defa seansa gelen herkese sorduğum soruları da yönelttikten sonra Pervin Hn ile seansa geçtik.

 

seans

 

Seansa başlarken yaptığımız kısa temizlikte yoğun bedensel duyarlılıklar olunca seansımızı eklenti seansı olarak ilerlettik. Bu esnada Pervin Hn da kendisinde 7 eklenti olduğuna dair bilgi verdi.

 

ağaç

1.EKLENTİ: 9 Yaşında iken evlerinin karşısında bulunan yaşlı ağaçla ilgili gördüğü korkunç bir rüya anında çektiği 7 adet eklentiydi. O rüyayı hala her detayıyla hatırlıyordu. Rivayete göre bahsedilen ağaç çok eski bir ağaçtı ve o ağacı kim kesse, o kişinin başına mutlaka birşey geliyordu. O ağaç her kesildiğinde Pervin hn o ağaçla ilgili korkutucu bir rüya görüyor ve korktukça kendine daha çok eklenti çekiyordu.

7 Eklentinin Etkileri:

-Kaygı, korku ve tedirginlik yaratmışlardı.

-Sol ayak topuğunda  ara ara sızlamalara yol açmışlardı. Hatta Pervin hn’ın bu sebeple 20’li yaşlarında ameliyat olmasına rağmen sızlamalar bir türlü geçmemişti.

-Çocukluğundan beri kabızlık, karın bölgesinde şişkinlik ve gaza yol açmışlardı. –

-Kendisini sürekli yorgun hissetmesine, bıraksalar bütün gün uyuyacak kadar fazla uyuma ihtiyacına sebep olmuşlardı.

-Baş ağrıları : Küçüklüğünden beri  haftada en az 1 kere mutlaka baş ağrıları çekmesine ve bazen bu ağrıların şiddetli olarak 3-4 gün sürebilmesinde etkili olmuşlardı.

-Kötü rüyalar, kabuslar görmesine sebep olmuşlardı.

-18 Yaşından itibaren uyku sorunlarının başlamasına ve bir odada tek başına yatamayacak duruma gelmesine sebep olmuşlardı.

-Çocuğu olduktan sonra artan takıntılı düşüncelere; ve zaten olan temizlik-düzen takıntısının artmasına sebep olmuşlardı.

 

kemikler

2.EKLENTİ: Çocukken yaşadıkları bölge, eski bir uygarlığa ait mezarlığın üzerine inşa edilmiş olduğu için Pervin Hn toprağı kazarak kemik parçaları bulduğunu, kardeşleri arasında arkeolojiye meraklı olan tek kişi olduğunu; bulduğu kemiklerden korkmaması için annesinin onlara “ kireç ” dediğini; bu kemik parçalarını ve topraktan bulduğu eski paraları toplayarak oyunlar oynadığını ve sonunda birgün biriktirdiği herşeyin ablası tarafından  o korktukları ağacın içine atıldığını anlattı.

Bu tarihi bölgede gezinirken 7-9 yaş aralığında kendisine 4’ü gezinen enerji olmak üzere toplam 7 adet eklenti çekmişti.

 

pervinBu grubun da üstte belirtilen eklentilere benzer etkileri olduğu için tek tek detaya girmeden 7 dönemine baktık. Bu dönemde çocuklarla oynamayıp tek başına mezarlıkta oynadığını, şehitlerin yattığı söylenen evlerine yakın olan bir tepede bulduğu büyük taşı kazımaya çalıştığını ve bu dönemde merak duygusuyla kendisine bazı eklentileri çektiğini belirtti.

 

Bütün eklentileri gönderdikten sonra, 7-9 yaş aralığına biraz çalıştık. Seansın sonlarında ise anne tarafı atalarıyla alakalı yoğun travma etkisi olduğunu düşündüğüm için meditatif bir çalışmayla seansı noktaladım.

 

g2

1.GÜN:

Merhaba Eylül Hanım, Ense köküm ve başımda çok ağrı oldu hala da ara ara ağrı gelip gidiyor normal zamanlarda hemen ağrı kesiciye sarılabilirdim ama içmedim. Dün gece biraz geç yattım 3-4 saat uyku uyudum ama çok güzel bir uykuydu ve çok güzel rüyalar gördüm fakat ne gördüğümü hatırlayamıyorum sadece sabah çok mutlu uyandım ve ne güzel rüyalar gördüm dediğimi hatırlıyorum. Bugün 16:00’da çok yorgun hissettim ve 1 saat uyudum ama çok zor uyandım, gözümü çok zor açtım ve yataktan sürünerek kalktım diyebilirim. Normalde o bir saat uyku bile gece uykumu etkiler uyuyamazdım ama çok uykum var e-mailinizden sonra uyuyacağım hemen. Sevgilerimle .. ( Email Gönderilme Saati: 23.55- Pervin Hn için erken bir saat ) ”

3.GÜN:

”  Merhaba Eylül Hanım, Annemin teşhisini ve dedemlerin Yugoslavya’da yaşadıklarıyla ilgili bilgi istemiştiniz. Annemin teşhisi Anksiyete Bozukluğu. Kullandığı ilaçların isimleri Silunex, Seroquel ve Abizol. Raporu varmış bu ilaçlar için. Dedemin anlattıkları evlerinin basılması ve ziyafet hazırlatılması, kızlara ve kadınlara tecavüz, evin erkeklerinin kurşuna dizilmesi ve cesetlerinin ailelere teslim edilmemesi,bebeklerin havaya atılarak mızrağın üzerine saplanması ve mallarının gasp edilmesi gibi ağır vahşet içeren olaylar. 1953 yılında İzmire göç ediyorlar orda çiftlik alıyor bir düzen kuruyorlar fakat göçmen yasası çıkmadığı için ülkelerine geri gönderiliyorlar ve İzmir’de tüm malı,mülkü kalıyor. 1956 yılında tekrar Bursa’ya göç ediyorlar ama çoğu akrabamız gelemiyor. İsmet İnönü göçmen yasasını çıkardığı için Türkiye vatandaşı oluyorlar. Annem o zaman 6 aylık zaten 1 yaşındayken anneannem veremden ölüyor ve o zaman ki zihniyetle fotoğraf ve ona ait herşey yakılıyor. Annem hayatı boyunca annesinin fotoğrafını görmemiş. Dil bilmedikleri için çok zorlanmışlar dedem 50’li yaşlarda Türkçeyi öğrenmek ve çöpçülük yaparak evini geçindirmek zorunda kalıyor. Bu kadar detaya ihtiyacınız var mıydı bilmiyorum ama yardımcı olabileceğini düşündüm. Bu arada ilk mailimde size yazmıştım ben 2 dil biliyorum ama konuşma konusunda bir engelim var. İçimden çok güzel konuşuyorum ama dışa vurumda tıkanıklık yaşıyorum. Ablam 6 yıl Amerika’da kaldı konuşma konusunda çok zorlandı ve en küçük kardeşimde kursa gitmesine rağmen konuşma konusunda sorun yaşıyor. Kendi kendime soy ağacımızda hep farklı ülkelerde, farklı diller konuşulduğu için ve Türkiye’de yeni bir dil öğrenmek zorunda kaldıkları için mi bunu yaşıyoruz diye düşündüm hep. O günün heyecanıyla bunu hatırlatmayı unuttum kusura bakmayın. Bağlar çalışması ile ilgili bir boşluk olursa beni dahil etmenizi çok isterim. Sevgilerimle ..…”

 

9.GÜN:

Merhaba Eylül Hanım, 7 gün sonra geribildirim istemiştiniz. Çok yorgun bir hafta geçirdim, ilk 2 gün güzel uyudum ama 3. gece bir kabus gördüm ve açıkçası tüm hafta uyurken yine çok korktum ve çok sık uyanıp bazen uyuyamadım bir kaç gecede sabah ezanını bekledim. Daha önce rüyamda gördüğüm gibi yine çok kuvvetli bir enerji beni olduğum yerden uzağa fırlatıyordu. Ense köküm ve başım seanstan sonra 4. gün itibariyle çok şiddetli ağrıdı mecburen ağrı kesici içtim ama yinede geçiremedim. 3 gün bu şekildeydi son 2 gündür yok. Sezgilerimin güçlendiğini hissediyorum, size ben hiç hissetmem aslında demiştim, rüyalarımda çok net gördüğüm 3 şey birebir gerçekleşti geçtiğimiz hafta yada tesadüf bilmiyorum. 🙂 Seansa geldiğim günün gecesi ablam benim küçükken rüyamda gördüğüm o yaşlı kadını rüyasında görmüş. Ben ona ne bugüne kadar o kadının nasıl biri olduğunu ne de seansla ilgili hiçbir bilgi vermedim hani etkisinde kalacağı bir durum olsa bir nebze anlayacağım. Sabahında bana bir rüya gördüm dedi ve ben size nasıl tarif ettiysem birebir aynı kelimelerle bana tarif etti şok oldum ama anlamlandıramadık. Ablamda boyun fıtığı var özellikle sol kolunda yıllardır çektiği bir ağrı var ama o ağrının 1 haftadır olmadığını söylüyor hatta koluyla hiç yapamadığı hareketleri yaptığını belirtti ama son 4-5 gündür öyle bir ağrı benim sol kolumda var arada şiddetli bir ağrı arada elektrik çarpması şeklinde.

Dün gece kolay uykuya daldım normalde hep biri,birileri var ve bana bakıyor gibi hissederdim ve hep uyanıp odanın her yerine göz gezdirip çok korkardım ama dün gece öyle bir şey hissetmedim. 20 yıldır yaşadığım bir korkunun hemen geçmesini beklemiyorum ama geçeceğini ve bu konuda iyileşeceğime inanıyorum. Son olarak kendimi ifade ederken artık çok daha rahatım, konuşurken daha sakinim ki bazen çok hızlı konuşuyordum, insanlarla daha rahat göz kontağı kurabiliyorum şimdilik bu kadar. Sevgiyle kalın...”

 

Ş11

 

NOTLAR:

1-Pervin Hn, eklenti sayısını  en başta 7 olarak bildirmesine rağmen toplam 14 tane gönderdik. Bu genelde rastladığım bir durumdur. Eklentiler, onları göndermememiz için bazen olduğundan eksik göstermeye çalışırlar . Bu sebeple, genelde söyşenilenden yüksek sayıda eklenti çıktığına çok defa rastladım.

2-Seans sonunda kendime aldığım özel notlarda, uyku ve karabasan sorununun takip edilerek ne şekilde ilerleyeceğimize karar verebileceğimizi, kesinlikle BAĞLAR ÇALIŞMASI’na katılımını gerektiren çok konu başlığının olduğunu ve mutlaka anne eksenli başlanması gerektiğini yazmışım.

3-Pervin Hn’ın anne ve baba tarafı ataları herbiri neredeyse 4  farklı ülkeden göç eden bireylerden oluşuyordu. Hatta bu göç hikayelerinin bir kısmı çok yakın tarihli olup sonraki jenerasyonları etkileyecek seviyede ( savaş ortamı, katliamlar -bebek ölümleri ve tecavüzlere şahit olmak..vb ) büyük travmalardı. Pervin Hn’ın annesinin hayatına kırmızı ve yeşil reçeteyle verilen ilaçlarla devam edebildiğini, neredeyse 30 yıldır ilaç kullanım süresi dolsa bile tekrar tekrar yazdırarak bu ilaçlara bağımlı bir hayat yaşadığını ve sürekli uyumak istediğini belirtmişti. Bu yüzden annesiyle ilgili ek olarak sorduğum birkaç soru üzerine annesinin yaşama çok bağlı olmadığını ve geçmişte kendisine birkaç kere ölmek istediğini resmen ifade ettiğini söyledi.

Açıkça belirtmek gerekirse; bugüne kadar çok fazla göç hikayesi, çok fazla travmatik ebeveyn hikayesi duymuştum ama 4 ayrı ülkeden göç hikayesinin tek bir kişinin sisteminde toplanmış oluşuna ilk kez rastlıyordum. Dolayısıyla, bu çalışma sadece Pervin Hn’ı içermeyecek şekilde ilerlemek zorunda kaldı.

 

( Devam edecek……)

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: UYKU SORUNU (2)

Standard

 

D4

6 Yaşındaki Derya ile yaptığımız regresyon terapi seansından sonra annesi ile çalışma yapmak istediğimi ve 2 seans çalıştığımızı söylemiştim. Aslında bu vakaya uyku sorunu diye başlamıştık ama arada sık idrara çıkma, anneyle bağlanma sorunu, annenin kızına karşı yaptığı öfkeli çıkışlardan duyduğu suçluluk duygusu dahil olmak üzere bayağı kapsamlı bir çalışma yaptık.

Annesinin sürekli yaşadığı kendini ifade etme konusundaki öfke patlamalarının ardından nasıl bir sebep çıktığını ilk vakadan okuyabilirsiniz.

Derya’nın annesiyle bağlanma şekline baktığım asıl çalışmamızı ise nisan sonunda gerçekleştirdik. Yalnız nisan sonundaki bu grup çalışmasına gelmeden önce Derya’nın annesinden birtakım olumlu haberler gelmeye başlamıştı. Çalışmadan tam 8 gün önce gönderdiği son email:

Sevgili Eylülcüğüm
sana bir gelişmeden haber vermek istiyorum bu benim çok dikkatimi çekti; Derya bebekliğinden beri bana ve babasına ağzın kokuyor der, ve  onu öpmemize izin vermezdi, ona dedim ki geçen gün seni 100 kere öpmek istiyorum , bana dedi ki öp o zaman, sonra dedi ki çok rahatladım sen beni öpünce, şimdilerde koynuna sokuluyorum, hatta soruyorum Derya ağzım kokuyor mu diye, hayır çok güzel kokuyorsun diyor. bir de beni çok sevdiğini söylüyor, aramızdaki buzlar eridi, artık neredeyse hiç kavga etmiyoruz bağırışmıyoruz. ancak etrafında bir iyi çocuklar, bir de kötü çocuklar var. Bir türlü kötülerden kopamıyor. kötü diyorum çünkü bütün arkadaşları ona bağırıyormuş oynatmıyormuş ve dalga geçiyormuş, ama o yine de onlar onu sevsin diye bekliyor. ben de kahroluyorum bu duruma, sürekli onların patronluk taslamalarna izin veriyor. hem üzülüyor hem de vazgeçemiyor

haber vereyim istedim, belki cumartesi geldiğimde bu konuyu seçerim diyorum….. ”

 

 

ŞY2Nisan sonundaki ebeveynler için yaptığım grup çalışmasında ortaya çıkanlar:

1-Annenin kendisinin de bilgisinin olmadığı bazı düşükleri olduğu; sanıldığı gibi bir düşük, iki kürtaj değil toplam altı bebeğin kaybedildiği

2-Annenin bu kaybedilmiş bebeklerine kayıtsız kalması sebebiyle Derya’nın onlara yakınlık duyduğu

3-Bebeklerden birinin istenmediğini daha yoğun hissettiğini gözlemledik.

Anne ile bağlanma konusu içerisine Türkiye ve Amerika konularını da yerleştirdik ve Derya’nın Türkiye-Amerika konusundaki kafa karışıklığını gidermeye çalıştık.

 

 

 

12

 

 

Seanstan çıktıktan 1-2 saat sonra kendisi de danışanım olan Derya’nın annesinden bir email aldım ki bugüne kadar hiçbir seanstan sonra bu kadar hızlı dönüş yapmamıştı. Sanırım bu kadar yoğun katarsis yaşadığı ilk seanstı. İlk defa bedeninde de çok yoğun semptomlar deneyimliyordu ve gerçekten bu grup çalışmasından çok etkilenmişti:

“Eylülcüm çok teşekkürler bugün için, her bir seanstan ayrı ayrı şifalandığımı hissediyorum bile…Büyük bir başağrısı, kalça ve bacak ağrısı ve mide bulantısı ile ayrıldım yanınızdan hala da devam ediyor. haber vermek istedim.  ..”  ( NOT: ANNE BU TAMİR FAZI SEMPTOMLARI NI 3 GÜN BOYUNCA YAŞADIĞINI BİLDİRDİ )

 

 

X2Çalışmadan 1 gün sonra:

Eylülcüğüm, bu sefer sana iki rüyamı anlatacağım.
1. si sana bağlar çalışmasına geleceğim sabah ……………………………………………..ve ben kendimi çok iyi hissettim bunun sonunda. hem yanlış birşey yapmadığım için gururlandım. bu hissi de hissederek uyandım.
Bu sabah da patronum ………………………..Ben de çok mutlu oldum, hem teklifimi kabul ettiği için hem de zaten daha iyi bir arabayı bana vermesini hakettiğimi düşündüğümden ve bunu dile getirebildiğimden, sonra da çok mutlu uyandım.
Normal şartlarda hiç böyle bir teklifi yapabilecek cesaretim yok biliyorsun. onun da zaten kabul edeceğini de hiç sanmam.
paylaşmak istedim.
Bu arada Tolga ( eşi ) bugün bana benim öfkelenmelerimin epeydir azaldığını fark ettiğini ve bu nedenle bizim daha az kavga ettiğimizi söyledi.
Öpüyorum seni, ve iyi ki karşıma çıktın yeniden

NOT: Derya’nın annesiyle yıllar öncesinden bir tanışıklığımız vardı ama onlar 13 sene Amerika’da kaldıkları için uzun süre görüşememiştik.

 

 

X32. Gün: 

“.. ..bu arada hala midem bulanıyor, bir de sesler çok yüksek gelmeye başladı, normalde çok yüksek sesle müzik dinlerim, şimdi kısma ihtiyacı hissediyorum sürekli.”**

NOT: İlginç olan şu ki, normalde kendi regresyon terapisi seanslarından sonra istediğim halde düzenli geri-bildirimde bulunmayan anne, bu son çalışmadan sonra daha sık ve düzenli bilgi vermeye başlamıştı ..))

 

 

 

 

 

Ş11NOTLAR:

1-*: Küçük çocuğunuz sizin sarılmanızdan veya öpmenizden ( abartmadığınız müddetçe ) rahatsız oluyorsa ve yukarıdaki örnekte olduğu gibi ” Ağzın kokuyor ” gibi gerçekte olmayan birşey algılıyorsa, çocuğunuzla aranızda sağlıklı bir bağlanma şekli olmama ihtimali yüksektir.

2-**: Tamir fazı dönemi içinde bu tarz durumlar olabilir. Bunun için genelde şu benzetmeyi kullanırım: bilgisayarınızda arka planda birtakım işlemler yapılırken bilgisayarın yavaşlaması gibidir. Normalde yüksek sesle müzik dinleyen birinin, bilinçaltının tozlu raflarında birtakım düzenlemeler yapılırken etraftaki uyaranlardan geçici bir süre için rahatsız olması gayet normal ve sağlıklı bir durumdur. O yüzden seans sonrasında en azından ilk günlerde kişilerin dinlenmeye ve içe dönmeye özen göstermelerini eğer bedenlerinin ihtiyacı varsa daha çok uyumaya ve dinlenmeye özen göstermelerini öneririz. Eklenti seansları bunun biraz haricindedir. Eklenti seanslarının sonrasındaki günlerde pek yorgunluk olmadığı gibi tam tersi olarak zamanla enerjide artış olmasını bekleriz. Çok ağır vakalarda bu tamir fazı süresi biraz daha uzun sürebilir.

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

 

 

 

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: GECE TERÖRÜ 2. Bölüm

Standard

GT4

Bu vakanın 1. bölümünü şu şekilde bitirmiştim:

Artık annesi bana uyku durumunu bildirmeyi bıraktı. Herhangi bir sorun çıkarsa haberleşeceğiz. Mart ayında hem Mert ile başka bir konuda, hem de annesiyle kendisiyle alakalı  bir konuda çalışacağız.”

İlk seansta Mert ile çalışma yapmak için sadece 1 saatim vardı. Ama o çalışmanın sonuna doğru Mert’in baş bölgesinde ayrı bir enerji algılayıp , bu durum Mert tarafından da teyit edilince mart ayında Mert’i tekrar görmek istemiştim çünkü orada algıladığı söz konusu enerji herşey olabilirdi:

a)Fiziksel bir sorun olup belki taramalarda çıkmayınca gözden kaçmış olabilirdi. ( Ki Mert’e randevu vermeden evvel Mert , olabilecek her türlü ihtimal üzerine konusunda uzman hatta Türkiye’nin en iyi profesör doktorları tarafından epilepsi dahil her türlü tıbbi kontrolden geçirilmişti. )

b)Başka türlü bir eklenti olabilirdi.

c) Bir geçmiş hayat izi olabilirdi.

d) Bu hayatında oluşmuş herhangi bir travma izi olabilirdi.

Gece terörü konusuyla ilgisi olsun olmasın, seansın sonunda kendini gösterdiğine göre benim için önemliydi ve o yüzden 1 ay sonra daha geniş bir vakit ayırararak orada ne olduğuna bakmak istemiştim.

Annesini ise BAĞLAR ÇALIŞMASI’na davet ederek oğlu ile olan bu soruna anne üzerinden bakmak ve çocuğu olumsuz etkileyen başka herhangi bir etki olup olmadığını görmek istemiştim.

İlk seansın ardından işler yolunda gidince ve Mert uyumaya başlayınca artık anne ile hergün email almayacak şekilde, sadece sorun olursa haberleşelim şeklinde anlaştık.

Nitekim seansın üzerinden 16-17 gün geçtikten sonra annesi tekrar yazmaya başladı.

M28 Mart 2016: “Eylul hanim merhaba
Son yazismamizin ardindan yasanan her gecenin ilk bir saatinde aniden uyanip yatagindan telasla kalkiyor . Dün gece korktum dedi.
Bu gece yatagim cok kalabalik olacak, cok sey var dedi ama o cok olan sey ne soyleyemedi .
Uyanmasindan bir kac saniye once ben o tiz sesi duymaya devam ediyorum 😦

Benim cevabım: ” Merhaba…..  .Hn.  Siz yazmayinca ben sadece 1 gün öylesine kalkıp geri yattı sandım. Bir sonraki seansa kadar yine hergün yazarsanız iyi olur. Her gece kalktığında yaptıklarını ve söylediklerini aynı gün yazarsanız unutmamış oluruz. Bu arada siz de Bağlar Çalışması’na gelin, bir de orda bakalım. Böyle bir vakayla daha önce karşılaşmadığım için açıkçası şu aşamada sizi rahatlatacak başka birşey diyemiyorum……..”

NOT: Üstteki yazışma sırasında ben Mersin’deydim ve yine Mert’le ilgili günlük rapor almaya başlamıştım. Bir taraftan da anne ile aşağıdaki şekilde bir planlama yaptık:

19 Mart: BAĞLAR ÇALIŞMASI’na annenin katılımı gerçekleşecek

20 Mart: Anne, Mert ve teyzesi için üst üste konulmuş 3 seans yapılacaktı ( uzak bir yerden geldikleri için hepsini özellikle aynı güne planladık )

M115 Mart 2016:Merhaba Eylul hanim
Son yazismamizin ardindan Mert ilk bir saatte uyansa bile bir sorun yasamadan tekrar uyudu .
Pazar gecesi arkadas gelsin buraya diyerek uyandi ama arkadas kim soylemedi .
Dun gece ise yine uyku bozukluğuna benzeyen bir durum yasadi .
Aniden yataktan firlayarak mutfaga dogru babasini iterek benim yanima geldi sarildi .
Yine kalbi cok hizli atiyordu ve bakislari tuhafti .
Hicbir soruma yanit vermedi .
Yatagina goturdum uyudu.
Onceki surece gore cok daha iyi ve dingin geceler geciriyoruz .benim eskiden atak geçirirken duydugum cinlama sesi bir haftadir yok.
Bu arada baglar calismasina geliyorum .
Sevgiler.

15 Mart 2016:Bu arada Mert geçen seansta gordugu ve cizdigi varlik hakkinda konustu biraz benimle : Hic korkmadim korkulacak ne var ki. Ben sadece arıdan, yilandan bir de hata yapmaktan korkuyorum dedi .
O fransiz seni neden secmis acaba milyarlarca insan arasindan dedigimde ise cok sacma bir sey bu sordugun . Ben seni neden sectiysem milyarlarca insan arasindan o da ondan secmistir dedi 🙂

19 Mart 2016:

Annenin de katıldığı bir grup çalışması yaptık. Çalışmanın etkisini görebilmek için ertesi gün olan bireysel seansları erteleme kararı aldık. Bağlar Çalışması’nı yaptığımız gün Taksim’de İstiklal Caddesi’nde bombanın patladığı gündü. Bu olaylar da kararımızda etkili oldu.

BAĞLAR ÇALIŞMASI’NDA ORTAYA ÇIKAN DURUMLAR:

M3Annenin Bulgaristan’da kalan atalarıyla kopuk olması, Mert’in bu atalara yakınlık duyması: Çalışmada ortaya çıkan şey Bulgaristan’da toplu bir mezar gibi üst üste gömülmüş ölülerin olduğu ve üst üste olmalarının anneyi rahatsız ettiği..( O esnada annenin temsilcisi üst üste duran ölüleri özenle tek tek çekerek simetrik bir şekilde yan yana dizdi. Ve bu esnada şaşkınlıkla izleyen anne ” bizim ailede bütün kadınlarda temizlik, düzen ve simetri hastalığı var ” dedi..

Temizlik ve düzen takıntısının Mert’te de olduğu bilgisini çalışmadan sonra öğrendim. Ayrıca Mert’in ” Bu gece yatağım kalabalık olacak ” sözü benim için biraz anlam kazanmaya başladı.

26 Mart 2016: ( BAĞLAR ÇALIŞMASI’ndan 7 gün sonra )

Eylul hanim merhaba ;
7 gun dolsun istedim 🙂
Mert artik odasinda ve mışıl mışıl uyuyor ( NOT: Atak geçirdiği dönemde annesiyle beraber uyumaya başlamıştı )
Sanirim bitti .
Ancak tekrarlamamasi  icin farkettiginiz o baş bölgesindeki enerji konusu da halledilebilirse  daha da rahatlayacagiz .
Hata yapmaktan korkan aşırı ahlakci ve fazlasiyla analizci bir cocugun günümüz dunyasinda ne kadar mutsuz oldugunu görüyor ve gelecekte hicbir zaman toplum normlariyla uyum saglayamayacagini kendimden biliyorum.
Bu nedenle sizinle devam etmek istiyorum .
Nisan ayi icin uygun bir tarih kararlastirmayi umuyorum
Sevgiler.
Hersey icin tesekkurler...”

A teenage boy sleeping26 Mart’ta benim cevabım: ” Merhaba … hn

Madem Bağlar çalışmasından sonra deliksiz uyuyor,  Mert icin acele etmeyelim. Benim farkettiğim şey uykusundan bağımsız bir konu da olabilir.

Biraz daha bekleyip tekrar haberleşelim. Ancak ihtiyaç olursa Mert’i tekrar alırım. Şu anda hersey yolunda ise biraz daha beklemek daha iyi.

Bu hafta da uyku konusunda haberleselim.

27 Mart 2016: ” Eylul hanim merhaba ;
Mert dun gece yine panik icinde kalkip hizli hareketlerle yurumeye basladi ve beni gorunce ilginc bakislarla gulmeye basladi.
Bir sey olmadi oylesine uyandim diye sinirlenip ayaklarini yere vurdu ki biz bir sey oldu falan demedik .
Bir sure sonra babasina yataktan kalktigimi hatirliyorum sonrasi kopuk
Guldugumu sinirlendigimi hatirlamiyorum demis .
Ruya gibi bisey oldu ama hatirlamiyorum diyor .  “

İlk seanstan sonra Mert’in akşamları atak yaşamasının geçmesine rağmen, BAĞLAR ÇALIŞMASI’nın hemen öncesinde tekrar uyanmaya başlaması üzerine 2.seans tarihimizi kararlaştırdık:

İlk seanstan 42 gün sonra, 2 Nisan’da  Mert’le 2. seeansımızı yaptık.

M5.gif

İKİNCİ SEANS:

Mert’le ilk seansta tanıştıktan sonra karşımda daha küçük bir çocuk beklerken yaşına göre bayağı olgun, zeki ve herşeyi rahatlıkla konuşabildiğim bir delikanlı görünce bu sefer işi riske etmeyip ona bir yetişkin seansı kadar süre ayırdım ve süre elverdiğince birkaç konuya birden bakmak istedim:

İlk Konu: Mert’in sınıfında çok hoşlanmadığı bir arkadaşı vardı ve ilk seansa geldiğinde de ondan rahatsız olduğundan bahsetmişti. O yüzden ilk etapta bu konu üzerine biraz sohbet ettik. Kendisini neden bu kadar rahatsız ettiğini merak ettiğim için biraz detaya da girdik. O esnada anladım ki Mert’i asıl rahatsız eden şey “-miş gibi yapmak ” , yani bu arkadaşından hoşlanmadığı halde onunla sohbet etmek zorunda kalmak ve onu seviyormuş gibi davranmaktı.

M6Bu konuşma sırasında ben karşımda bir yetişkin değil de bir çocuğun oturduğunu bilerek her cümlemi dikkatlice kurmaya çalışırken, Mert o anda öyle kelimeler ve cümleler kullandı ki bu durum beni çok etkiledi. Bugüne kadar sözüm ona çok şey bildiğini sanan bazı yetişkinlere bile anlatmakta zorlandığımız bir konuyu cümle içerisinde kuran bir çocuk oturuyordu karşımda…bana aynalamadan ( psikolojide projeksiyon olarak geçen konudan ) bahsetmeye başladı. Okuldaki  rahatsız olduğu, ismine Hakan diyeceğim bu arkadaşının aslında kendisinde de olabilecek bazı özellikleri yansıtıyor olabileceğinden bahsetti. Ama yine de Hakan ne yapsa ona batıyordu.

Karşımdaki çocuk bu kadar açık ve konuları kavrayışı bu kadar kolay olunca ben de kendisine Hakan ile ilgili birkaç olası şey söyledim. Hakan’ın bazı  davranışlarının ardında yatabilecek bir ihtimalden bahsetmek üzereydim ki Mert hemen onaylayarak atıldı ve söylediğim ihtimali ispatlarcasına örnekler verdi. O andan itibaren Mert’in Hakan’a bakış açısı yavaş yavaş esnemeye başladı…” hiç bu açıdan düşünmemiştim ” dediği an konuyu kapatıp asıl bakmak istediğim şeye yani başındaki kalıntı enerjiye geçtik.

İkinci Konu: Tekrar bir enerji temizliği ile başladık. Ve temizlik baş bölgesine geldiğinde yine aynı yerde, bir önceki seansta hissettiği şekilde bir zonklama oldu, ” başım ağrıyor ” dedi.

Karşımda leb demeden leblebiyi anlayan bir çocuk olunca kinesiyolojiden bol bol faydalandığım bir seans oldu. Böylelikle oradaki enerjinin de bir çeşit eklenti olduğunu kısa sürede anladık.

M7Aldığımız bilgilere göre; bu enerji 2-3 ay önce Mert aşağıda ( evleri 2 katlı ) ders çalışırken yukarıdaki katta babası ile sohbet eden ve şaşkınlıkla karışık ” Bu çocuk çok çabuk öğreniyor ” diyen annesinin istemeden kendisine gönderdiği nazar enerjisinden başka birşey değildi. Mert bu söz üzerine nazar enerjisinin gelip kafasına yerleştiğini ve o günden sonra kendisini olumsuz anlamda etkilediğini, uyku terörü konusunda da olumsuz etkileri olduğunu hatta ders çalışmasını bile etkilediğini söyledi.

Hatırladığına göre annesi o gün onu ders çalıştırmıştı ve Mert konuyu çok hızlı kavrayınca anne bu durumdan çok etkilenip kendi oğluna nazar değdirmişti. ( anne,  sayısal dersler konusunda ileri düzey bilgisi olan bir anne olarak oğlunun o yaşta o konuyu anlamasına şaşırdıysa işin boyutunu düşünün  )

Bu bölümü bitirmeye yakın Mert’te hafif sıkılma belirtileri olarak ayak sallama hareketleri görünce kısa bir mola verme gereği duydum. O arada Mert 2. defa tuvalete gitti. Normalde bu kadar sık gitmediğini de ekledi.

O 5 dakikalık molada Mert’e isterse çalışmayı orada noktalayabileceğimi çünkü asıl bakmak istediğim şeye baktığımı, ama çok uzaktan geldikleri için ve kendisinin ailesiyle uzun bir süre gelmesine gerek kalmaması adına 1 konuya daha bakmakta fayda olduğunu eğer sıkılmadıysa ona da bakabileceğimizi söyledim. Mert de bu önerimi kabul etti.

M9

Üçüncü Konu: Bu sene boyunca ağırlıklı olarak üstün zekalı çocuklarla çalıştığım için bazılarında sıklıkla gözlemlediğim bir konuya bakmak istedim. Sorularımı bu yönde sormaya başladığımda Mert bana tıkır tıkır herşeyi akıcı bir şekilde anlattı. Bu yaşamdan taşıdığı bir olumsuz etki olarak ” İnsanlara biraz ilginç geliyorum. O yüzden çok bulaşmıyorlar. Arkadaşlıklarda çok seçiciyim. ” dedi.

Bu etkileri hızlıca dönüştürüp şifalandırdıktan sonra seansı noktaladık. Sonra da Mert’i almaları için dışarıda bir cafede oturan anne-babasını aradım ve Mert’i yolcu ettim.

12

 

Seanstan 1 Gün Sonra:Merhaba Eylul hanim ;
Mert gayet iyi uyudu .
Ben de biraz tedirgin de olsa beklemeden uyudum 🙂
Gun icinde gayet iyiydi herhangi bir farklilik hissetmedigini soyledi .”

Mert’te yorgunluk, uyku hali gibi tamir fazı semptomları olup olmadığını sordum.

Seanstan 2 Gün Sonra:Mert  gayet iyi 🙂
Seansin ustune sinemaya gidip 3saatlik filmi izleyip gelince de gece 1:30’a kadar uyumayip bizi uyuttu:)
Normalde uykusuna hic dayanamazdi .
Pazar gununu de keyifli gecirdi
Normal uyku saatinde de uyudu 🙂
Sevgiler.”

M10Mert’le seans yaptığım gün anneyle de çalıştığım için onunla şu şekilde konuşmuştuk: Bu sorun yaşanmaya başladığından beri anne ve baba hergün Mert’in odasının olduğu kattaki başka bir odada ışık açık vaziyette Mert’in kalkmasını bekliyorlarmış. O yüzden de Mert her uyandığında o lambaya doğru yürüyormuş. Yani ilk seansın ardından ataklar geçse bile Mert’in bir süre sonra yine uyanmaya devam etmesinin sebebini, yatarken anne-babasının yan odada onun kalkmasını bekleyeceklerini bilerek uyumasının olabileceğini düşündük. Bu yüzden anne de 2. seanstan sonraki ilk hafta Mert’i gözlemlemek için ışığı kapatarak beklemeye başladı..Ondan sonra ise artık beklemeyi kestikleri bir an geldi.

Seanstan 5 Gün Sonra: Hala ışık açıp bekleyip beklemediklerini sordum ve ışığı kapalı tutmaları konusunu hatırlattım.

6. Gün Gelen Cevap: ” :)) Beklemiyoruz . Konu kapandi 🙂  Sevgiler …

8. Gün: Hic uyanmadi Eylul hanim ;
Gayet keyifli bir hafta gecirdi .
Hakan ile iliskisi duzelmis ona karsi sevgi dolu hissettim kendimi bu hafta dedi .
Ve şunu ekledi, calisma disinda Eylul hanimin kurdugu cumleler etkili oldu dedi.
Sinavlari var ama daha rahat benim farkettigim kadariyla .
Bilincaltimin urettigi ne cok sey varmis diyor bazen cok orali olmamaya calisiyoruz :)))  (NOT:  Seans içeriği konusunu sürekli açıp Mert’e hatırlatmamalarını tavsiye etmiştim )
Babasini size mutlaka gonderecek 🙂
Hic vazgecmedi israrindan 🙂
Cok tesekkurler vesile olduklariniz paha bicilemez
Sevgiler ..  

M1115. Gün:”Eylul hanim merhaba ;
Kusura bakmayin cok yogun bir hafta sonuydu hemen yazamadim.
Son yazismamizdan bugune hersey yolunda .
Mert’te farkettigim en onemli degisiklik daha sakin, daha az elestiriyor sistemi ve insanlari:)
Bendeki ofke durumu da azaldi .”

Bu vakayı yayınladığımda seansın üzerinden 24 gün geçmişti. Mert’in gece terörü diye anılan sorununun artık şifalandığını düşünüyorum ve olası bir sorun olursa annesinin bana bilgi vereceğini biliyorum.

Ş11

NOTLAR:

1-ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR: Bu sene çalıştığım çocukların neredeyse %90’ı üstün zekalı çocuklardı. Bu yüzden bu konuda bir dönem bayağı bir araştırma yaptım. Hatta bu çocuklardan bazılarını okullarında ziyaret edip öğretmenleriyle görüştüm. Yaptıkları resimleri inceledim. Bu araştırmalar sırasında  onlara üstün zekalı demekten ziyade özel yetenekli ( gifted or talented ) denmesi aklıma daha çok yattı çünkü onların bu durumu bir çeşit üstünlük değil, bir çeşit farklılık.

Bu araştırmalar ve gözlemler sırasında küçükken yaşadığım, hatta bazılarını hala yaşadığım sorunların onlarda da olduğunu görmem açıkçası bana da iyi geldi. Sanki bu, dünyanın başka bir ucunda bir hemşehrine rastlamak gibiydi. O yüzden onlarla yetişkinlerden çok daha kolay iletişim kurduğumu ve daha iyi anlaştığımı söyleyebilirim. Eğer birgün bir branş seçmek zorunda kalırsam, ben seve seve üstün zekalı çocuklarla çalışmayı tercih ederim. Ama şu da bir gerçek ki onlara yapabileceğim en büyük iyilik aslında kendilerinden ziyade ebeveynleriyle çalışmaya devam etmek çünkü çoğu zaman sorun sanıldığı gibi çocuklarda değil, onların bu farklılıklarını anlayamayan ebeveynlerde veya öğretmenlerinde oluyor.

Bu durumu size en kolay şöyle tarif edebilirim: Henüz tuşlu cep telefonu kullanmayı yeni öğrenen bireylerin arasındaki birkaç kişiye son model dokunmatik cep telefonu veriyorsunuz ve o kişiden o telefonu kendi kendine etkin kullanmasını bekliyorsunuz. Benim ” özel yetenekli çocuklar” için düşüncem bu…ne eğitim sistemimiz ne de ebeveynlerin çoğu bu çocukların hassas sinir sistemlerini ve özel yeteneklerini algılayabilecek durumda değil. Mesela:

a)Siz onların gözünün içine baka baka belki yalan söyleyerek durumunuzu kurtarabileceğinizi sanıyorsunuz, ama bu çocuklar alan okuyabiliyorlar. Sizin yalan söylediğinizi anlamakla kalmayıp size olan güvenini kaybetmesine de yol açıyorsunuz.

b) Siz bu çocukların asla yemedikleri bir şeyi çaktırmadan çorbasının içine karıştırıp ona yuttururum diyorsunuz ama bilmiyorsunuz ki bu çocuklar o çorbanın içine hangi baharattan ne oranda koyduğunuzdan tutun, çorbanın içinde hangi marka süt kullandığınızı bile algılayabiliyorlar.

c) Siz konuşmanıza sevimlilik katmak için kurduğunuz cümleye  ” Ayşeciğim, Aşkım, Canım, Cicim ”  diye başlıyorsunuz ama bu çocuklar sizin kendi içinizde aslında ne kadar sevgisiz olduğunuzu 50 metre uzaktan bile algılayabiliyorlar ve sizin algılayamayacağınız boyuttaki şeyleri konuşmaya gerek bile duymuyorlar.

d) Siz belki çocuğunuzun kalabalıklardan hoşlanmadığını düşünüyorsunuz ama bu çocuklar belki de sadece bazı insanların enerjilerinden hoşlanmadıkları için o anda o ortamdan uzaklaşıyorlar…ya da sadece belli türde seslerden-gürültülerden rahatsız oluyorlar.

e) Siz belki çocuğunuzun gözünün bozuk olduğunu sanıyorsunuzdur ama belki de sadece çocuğunuz aura görüyordur veya farklı boyutları algılıyordur.

…. vs  ….vs…..vs….

2-Benim çalıştığım çocuklar, anne-babaları gayet bilinçli, eğitimli olup çocuklarını özel eğitim veren okullara göndermiş olan ebeveynlerin şanslı çocuklarıydı. Lakin, hepsi bu kadar şanslı olmuyor. Böyle çocuklara sahip ebeveynlerin bazı arayışlarla oluşturdukları grupları takip ettiğim kadarıyla, özel yetenekli olup da durumu anlaşılmamış, ne yapacağını bilmeyen ebeveynlerin ellerinde tabiri caizse telef olmuş, farklı olduğu için sistemin dışına itilmiş çok çocuk var. Ve malesef onlara ihtiyaç duydukları eğitimi verebilecek kapasitede okul ve öğretmen sayısı da yok denecek kadar az. O yüzden devletin bu konuda tamamen burslu ve gerekirse yatılı çok sayıda okullar yapması ve bu çocukları eğitecek kapasitede eğitimcileri ÖZENLE seçmesi gerektiğini düşünüyorum yoksa bir nesil heba olacak. Onlar sanıldığı gibi hiç de az sayıda değiller…her geçen gün artan sayıda gelen, belki Tanrı’nın önden yol açmaları için gönderdiği bir ön sürüm gibiler. Hepsinin içinde parlatılırlarsa ışıldayacak farklı yetenekler gizli .

EBEVEYNLERİ İÇİN KÖTÜ HABER: bu çocuklar ..xbs, ygs..ogs..dms..kpss tarzı bilumum sınavlara girmek için tasarlanmamışlar. Bilakis, bu tarz sınavlarda ortalama zekada bir çocuktan daha başarısız bile olabiliyorlar.

3-Bazen bu çocuklar için çok büyük bir değişim yaratamaz ve mevcut koşullarını değiştiremeyebilirsiniz. Ama biliniz ki bazen bir konuda yalnız olmadığınızı ve sizin gibi insanlar olduğunu bilmek bile bir şifadır ve insana o anda kendini daha iyi ve normal hissettirir.

Örneğin; ilçesindeki tek farklı çocuk olmak belki o çocuk için dünyanın en kötü şeyiyken, o çocuğun bir yaz kampında kendisi ile aynı dili (mecazi ) konuşan çocukların bulunduğu bir yere koyduğunuzda o çocuk artık görür ve bilir ki bu dünyada kendisi gibi insanlar da var ve yalnız değil…Sadece bu bile böyle bir çocuğun yeteneğini kaybetmek yerine topluma geri kazandırabilir.

Yalnız olmadığınızı bilme konusuna kendimden örnek vereyim; geçen sene ismine “misophonia” denilen bir rahatsızlığı ( bana göre hastalık değil sadece sinir sisteminin aşırı duyarlılığı ve tıbben çözümü olmayan bir konu) varlığından haberdar olduğumda hatta Mersin’de benimle aynı şekilde sese karşı aşırı duyarlı bir insanın-bir opera sanatçısının varolduğunu öğrendiğimde çok mutlu olmuştum çünkü artık tek değildim:)  Eğer bir müzisyenseniz, beste yapıyorsanız, veya orkestra şefiyseniz sese aşırı duyarlılık belki işinize yarar ama benim gibi sürekli seyahat eden, farklı sosyal çevrelerde bulunan ve bu seyahatlerde mecburen toplu taşıma araçları kullanan biriyseniz, yol boyunca duyduğunuz cep telefonu mesaj sesleri bile sizin için akıl almaz bir işkence aracına dönüşebilir. Bunda yalnız olmadığınızı bilmek ise kısmen bir rahatlama getirir.

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: UYKU SORUNU

Standard

D5.JPG

İsmine Derya diyeceğim 6 yaşındaki minik danışanımla çalışmaya başlamamız biraz dolaylı yoldan ve plansız oldu. Aylar önce annesi ile çalışmaya başlamıştık..fakat çalışmamızın ana konularından biri annenin kızına karşı olan ani çıkışları ve hemen akabinde geçen öfkesinin üzerine düşen pişmanlık duyguları olmaya başlayınca kızıyla çalışmamız kaçınılmaz oldu.

 

D2Derya, Amerika’da doğup 3-4 yaşına kadar orada yaşadıktan sonra ailesinin İstanbul’a göçüyle adaptasyon sorunu yaşamış bir çocuk. Aile dizimciler bilirler, bir insanın annesi kadar anavatanı olarak gördüğü ülke de önemlidir. Herşey mutlu-mesut ilerlerken bir anda bambaşka bir ülkeye göç etmek bizim yaşlarımızdaki yetişkinleri bile bocalatırken, haliyle bu minik danışan da bu durumdan psikolojik olarak bayağı etkilenmişti. Hala Amerika’yı özlediğini ve orada olmak istediğini zaman zaman söylediğini annesinden bildiğim için annesini geçtiğimiz aylarda ismine BAĞLAR dediğim ve regresyon dışında farklı bir teknik kullandığım çalışmaya davet ederek kızıyla olan bu sorununa bakmaya başlamak istemiştim.

 

D6

Lakin annenin kendi soyağacında Kafkaslar’a kadar uzanan, kadınların genelde pek konuşturulmadığı hatta gelinin kayınbabasının yanında konuşmasının bile yasak olduğu Çerkezler’e dayandığını ve hala bu ezilen ve susturulan kadınların öfkesini taşıdığını gördüm. Dolayısı ile çocuğuyla ilgili olan kısma henüz gelemedik.

 

D4Anne ile çalışmalarımız devam ederken kızı Derya’nın geceleri uyku sorunu olduğundan bahsetmişti. Neredeyse her gece uyanıp korkuyor ve anne-babasının yatağına gelerek onlarla uyumak istediğini söylüyordu. Bunu anneden aylardır duymama rağmen organize olup bir araya gelmemiz ancak geçtiğimiz şubat ayında oldu.

Derya ile çalışmaya başladığımızda ilk etapta biraz sohbet ettim. Bu arada kendisinin evde sürekli değişen yatılı bakıcılardan dolayı sorun yaşadığını da gözlemlemiştim. İlk uzun süreli bakıcıya alıştıktan sonra bu bakıcının ülkesine gitmek zorunda kalması sebebiyle zor vedalaşmış ve o günden sonra gelen her yeni bakıcıya tepkili davranmaya başlamıştı.

 

D11Sohbet sırasında resim de yaptırdığım için yeteri kadar bilgi alabilmiştim. Bu sırada kendisinin elini sürekli meşgul etme ihtiyacı , ya konuştuklarımızı yazması ya da not alması dikkatimi çekti. En sevdiklerim başlıklı bir liste yaparken beni kendisinin bile önüne koyması ise daha da bir dikkatimi çekti.( danışanın gerçek ismini gizlemek için o bölümü bantladım ) .Halbuki bundan bir yıl önce Derya ile farklı bir sosyal ortamda bir araya gelip bayağı sohbet edip oyun bile oynamış olmamıza rağmen beni bu görüşmede ilk bir araya geldiğimizde hatırlayamamıştı. Travmatize olmuş kişilerde unutkanlık olması, geçmişe dair bilgilerin hatırlanmaması bilinen bir durumdur ama bu kadar olmasını beklemiyordum. O yüzden uzun vadeli ve gözlem içeren, anneyle de ayrı çalışmayı gerektiren bir sürecin ilk seansında küçük danışanımı fazla zorlamak istemedim.(küçük çocuklarla olan görüşmelerin süresini max 1 saatle sınırlı tutuyorum.) Derya’nın ” en sevdiklerim ” başlıklı listesi  yanda. Bu listede anne-babadan sonra gördüğünüz kedi, Derya’nın kedi alerjisi ortaya çıkınca  bu sene evden uzaklaştırılmıştı ve onun için ayrı bir mutsuzluk kaynağıydı. Köpeği ise Amerika’dan ilk döndüklerinde almışlardı. Alırken köpeğin sorumluluğu ve bakımı konusunda annesi  bir anlaşma yaparak almışlardı. Fakat annesinin iş yoğunluğu, Derya’nın ise kakadan midesi bulanınca köpeği biraz büyüyünce geri almak üzere iade etmişlerdi.

 

D9Bağ kurduğu herkesin ondan uzaklaşıyor olması onu yeterince travmatize etmiş gibi görünse de bu benim için buzdağının sadece görünen kısmıydı. Daha ileri noktalara bakmadan evvel ilk seansta bir enerji temizliği ile başlayıp uyku sorunun bir eklenti kaynaklı olup olmama ihtimaline bakmak istedim. Çünkü Derya’nın odasının belli bir noktasından korkması ve geceleri o bölgeye bakamaması, babasının kızını uyutmak için gittiği ve yanında uyuyakaldığı bir gece odadaki aynı bölgenin babayı da rahatsız etmesi ve ” orada durmak istemedim, daraldım” demesi şüphelerimi eklenti olma ihtimaline çevirmişti.

 

Eklenti temizliği yaptıktan sonra işlem sırasında gördüğü şeyleri bana çizmesini istediğimde, Derya bana aşağıdaki resmi çizdi. Buradan da göreceğiniz üzere 2 farklı eklenti var . Çocukların kafalarını karıştırmamak için eklentinin türüne, ne zaman geldiğine gibi konulara hiç girmediğimiz ve temizliği bile bir oyun adı altında yaptığımız için bunların ne olduğuna dair kesin bilgi veremiyorum sizlere. Ama annesiyle de çalıştığım için bir tahminim var. Zaman içerisinde anne kanalıyla netleştirirsek belki ilerde sizlerle de paylaşırım.( anne izin verirse )

D10

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan sonraki gece Derya daha derin uyudu ve gece pek uyanmadı.

Seanstan 6 gün sonra annesinden aldığım email: ” Derya iki gece benimle yukarıda uyumak istedi,burası daha rahat hemen uyuyabiliyorum ve korkmuyorum dedi, sabaha kadar da uyudu, 

D7sonraki gece babası yatırdı onda da çabuk uymuş, cumartesi gecesi zaten yolda uyuyakaldı. Artık gece uyanmaları kalmadı dediğim gece pazar sabahı kabus görerek uyandı, 5 te kendi yatağında, alof diye bir çizgi film karakteri kardan adam var çok sevimli. onun bir gözünün önde bir gözünün de arkada olduğunu görmüş, sonra Derya ve iki arkadaşının daha gözleri öyle olmuş, çok korkmuş, sonra ben yanına indim birlikte uyuduk.
dün akşam da bu akşam da çabuk uyuyakaldı. 
yalnız dikkatimi çeken, çok asabi tepkiler vermeye başladı, çok sinirli. tersliyor, bağırarak tersliyor. beni hem çok sevip sarılıyor hem de bana tahammülü yok gibi. 
bir de seansın ertesi günü, herşeye ağlıyordu. 
fakat bununla birlikte daha mutlu görüyorum sanki onu genel anlamda.
şimdilik gelişmeler bunlar, 
sevgiler
Bunun üzerine annesine tamir fazında ağlama olmasının normal olduğunu, uzun süre telafi eden ve herşeye susan yetişkin seanslarında bile seans sonrasında öfke patlamaları ve ağlamalar olabilirken çocuklarda da hafif dozlu şeyler olabileceğini ve normal olduğunu, çalışmaya devam etmemiz gerektiğini söyledim. Kızına karşı uygulaması için birkaç özel tavsiyede bulundum.
Annesinden önemli her gelişme ve değişikliği, sık idrara çıkmasının gece uyanmalarının sebebi olup olmadığını takip edebilmem için idrara çıkışlarını gözlemlemesini ve düzenli olarak rapor etmesini rica etmiştim fakat yoğun iş hayatı nedeniyle bu günlük geri-bildirimleri alamadım. Ancak arada telefonla aldığım bilgiler oldu:
Seanstan 16 gün sonra: ” Evet, sık idrara çıkması geçti. Mucize gibi. Ama hatırlamıyor hala. Mesela sabah konuştuklarımızı hatırlamıyor.
Aslında her gece tuvalet için uyanmaya başladı. Eskiden korktuğu için uyanırdı şimdi ise kendi başına tuvalete gitmek istemediği için beni çağırıyor. Ayrıca çıplak olduğunda çok utanıyor.

Geri-bildirimleri düzenli almakta sıkıntı çektiğim için bazı detayları ancak soru-cevapla anlayabildiğim bugünlerde anneden hem kendi tarafında ( anne, anneanne, babaanne..vb ), hem de çocuğun baba tarafında taciz, tecavüz vakalarını araştırmasını rica ettim. Annesi ise bu konuların ailede pek konuşulmadığını ama araştıracağını söyledi.

Bunun üzerine kendisini “BAĞLAR ” ismini verdiğim grup çalışmasına davet ettim.

 

D3Seanstan 25 gün sonra: ” Bu arada son bir geri bildirim daha:

Dün jimnastikten dönerken bana dedi ki:
-Anne ben neyi düşünüp üzülüyorum biliyor musun, seninle bir gün kurabiye yapıyorduk ve senin parmağın dolaba sıkışmıştı, canın çok acımıştı ve acıdan kıvranmıştın, işte ben çok üzülüyorum buna hatırlayınca…
Ayrıca önceki günde daha Amerika’da yaşadığımız dönemlerdeki bir anısını  hatırladı, ve çok özlediğini oraları oradaki evimizi ve yaptıklarımızı yineledi. 
Bana karşı çok merhametli olmakla birlikte yine bana ve bakıcıya karşı öfke patlamalarına devam ediyor.
Uykuları ve sık idrara çıkması da düzenli .

 

 

Ş11

NOTLAR:

1-Çocuklar, bugüne kadar çoğumuzun sandığı gibi beyaz bir kağıt olarak doğmuyorlar. Onlar hem anne hem de babalarının genleri aracılığıyla aktarılan travmaların etkisini taşıyarak doğuyorlar. ( tıpkı genetik hastalıklar gibi ). Çocuk, anne karnındayken annesinin yaşadığı bütün travmalardan da etkileniyor. Bugüne kadar yaptığım seanslarda eşine yüzlerce kez rastladım. Hele ki anne bir çocuğu doğurmayı istememişse, kürtaj düşünmüşse, sonradan vazgeçmiş olsa bile çocuk tüm bunların izini ruhunda taşıyabiliyor. En önemlisi ise; sorunlu doğumlarda, erken doğumlardan sonra anneden ayrı kalan, küvözde günlerini, haftalarını  geçiren çocukların bu süreçten etkilenmemiş olmaları şu ana kadar yaptığım seanslara dayanarak konuşursam imkansız gibi birşey. Bunun çok yeni bir örneğini daha geçen ay kendisi uzman bir doktor olan danışanım aracılığıyla yaşadık. Daha ilk seansımızda küvözde geçirdği döneme bakarak başlamıştık. Bir sonraki hafta içerisinde o güne kadar ilaçla bile iyileşmeyen tüm cilt lezyonları iyileşmeye başladı. Keşke ilk halinin fotoğrafını çekseydim diye pişmanlık duysam da zamanla bu vakayı biraz daha gözlemleyerek sizlerle de ” KÜVÖZDE KALMANIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ ” teması altında paylaşmayı düşünüyorum.

 

D82- Benim çok önem verdiğim ve bazen danışanlara çizerek anlattığım bir konu :  “TRAVMA”.

Büyük bir travma esnasında, bu acıya katlanamayan-dayanamayan bir parçamız olur ve bu parçamız o anda daha fazla acı çekmemek için bedenden ayrışır. Bu ayrışmaya şamanlar ” RUHUN KAYIP PARÇASI ” derler. Günümüzde psikiyatristler ise buna ” DİSOSİASYON ” gibi bir tabir kullanıyorlar. Bu kelimeyi, kişiliğin bölünmesi-ayrışması, kişinin kendi kendine yabancılaşması gibi düşünebilirsiniz. ( Çok daha detaylı bir kavram ama burada oldukça basit bir şekilde mantığını anlattığım için çok fazla jargona girmeden ve doktorculuk oynamadan anlatmaya çalışıyorum ).

Bu vakada hem annenin hem de çocuğun bazı olayları hatırlamama, çok kısa süre önce gerçekleşmiş şeyleri bile bazen hatırlamama gibi durumları var. Sadece çocukta değil, annede de farklı alanlarda da olsa benzer semptomlar gözlemledim. Bu unutkanlık durumu, yukarıda bahsettiğim ayrışmalarda çok sık rastlanan bir durum. Bu sebeple o travma anında ayrışan parçayı geri getirmeden sorunu çözemeyiz.

Bunu neye dayanarak söylüyorum? Yıllarca psikiyatriste gidip bazı ilaçlar kullanıp hiçbir iyileşme sağlayamayınca son çare olarak bir de şunu deneyelim diye seansa gelen danışanlara dayanarak söylüyorum. Bugüne kadar hiçbir vakada, ilaç kullandığı için ruhunun kayıp parçasını geri döndürmüş birine rastlamadım. Alınan ilaç genelde, kişinin o travma sebebiyle ayrışan parçasının yoksunluğundan kaynaklanan boşluk veya acıyı hissetmesini engellemeye yönelik oluyor. (LÜTFEN, genelleme yapmayınız ve gerçekten ilaç kullanımının zorunlu ve faydalı olduğu ciddi psikiyatrik rahatsızlıkları bu yazımdan muaf tutunuz. Çünkü regresyon terapistleri olarak o tarz durumlarda zaten çalışma yapmıyoruz. ). Kalıcı iyileşme ise ancak o giden parçayı geri getirmekle oluyor.

Dolayısıyla, regresyon terapisinin özelliği hep sorunun oluştuğu ana yani kaynağa gitmek olduğu için genelde hep bir travma anına gidiyoruz. Bu yüzden bu işin oldukça dikkatli, özenli bir şekilde ve eğitimli kişilerce yapılması gerekiyor. Yani 2 günlük kişisel gelişim seminerlerine katılarak yapılabilecek bir iş değil.

 

( Devam edecek….  )

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-2. Bölüm

Standard

ŞY1

İlk 2 seansın üzerinden 2 ay geçtikten sonra Berna Hn ile tekrar biraraya geldik. Bu sefer yeni seansımız için ön-görüşme yapmaya başlamadan evvel bu 2 aylık sürede bilmem gereken önemli birşey olup olmadığını sordum. Bu arada fiziksel görünümünde bir değişiklik olduğunu hissettim ama emin olamadığım için kendisine sordum. Aldığım geri-bildirimler aşağıdaki gibi:

  1. İlk 2 seans sonrası 2 ayda 6 kg gitti. Eskiden de deniyordum ama 1-2 gün sonra diyeti bırakıyordum. Bu sefer biraz dikkat etmeyle 6 kg gitti.
  2. Uyku düzenim çok düzeldi. Uykuya dalmakta ve uyanmakta sorun yaşamıyorum artık. Eskiden hep dayak yemiş gibi kalkıyordum. ( Bir önceki seansta rüya kapanı ile ilgili gördüğü rüyayı hatırladık )
  3. Eskiden melankolik biriydim, herşeyi kafama takardım. Artık takmıyorum. Uzun yıllar boyunca melankolik olunca, insan bu duruma önce bir afallayıp şaşırıyor.
  4. Sezgilerim ciddi derecede kuvvetlendi. Kahin gibi değilim ama birçok şeyi öngörebiliyorum. Başkalarının hayatına dair bile sezgilerim oluyor. Bakış açım çok genişledi.
  5. İlk seansa geldiğimde sık idrara çıkma sorunu vardı. İlk 2 seanstan sonra geçti.

                                                 ÜÇÜNCÜ SEANS

ŞY4

Bu seansta hangi konuyu çalışmak istediğini sorduğumda ilk sıraya ” alışveriş bağımlılığı ” konusunu koydu. Bu konunun ilk ilişkisiyle beraber başladığını, 2008’den bu yana dönem dönem hortladığını ve son 2 haftadır yine gündemde olduğunu belirtti. Alışveriş yaptığında sadece 10 dakikalığına da olsa kendisini güçlü ve değerli hissediyordu.

ŞY8Bu konuyla bağlantılı bir geçmiş hayat çalıştığımızda 5-6 yaşlarında yaşlarında hali vakti yerinde bir ailenin tek çocuğu olduğu bir hayata geçiş yaptı. Bu hayatta astım gibi bir hastalığı olduğu için fazlaca koruma altında yetiştiriliyordu ve dışarıya çıkmasına izin verilmediği birgün kendini, üzerine hiçbir kalın kıyafet almadan ormana doğru deliler gibi koşarken buluyordu. En sonunda nefesi birden tıkanıp dizlerinin üstüne çöktüğünde boğazını tutuyor ve nefesi kesiliyordu. O esnada eve hayli uzak mesafede olduğu için yardım da alamıyor ve ormanda tek başına ölüyordu.

ŞY9Çok kısa bir hayat olmasına rağmen ilk etapta arafta kaldığı bir sahneden giriş yaptığımız için keşfi biraz zorlu olan bir seans oldu. Birçok bilgiye ruhsal boyutta erişebildik. Babasının ailesinin isteği üzerine annesiyle zorla evlendirildiğini, çocuk sahibi olmayı istemediğini, o yüzden evde babasının kendisine karşı kayıtsız olduğunu algıladı. Bu sebeple aslında babasını cezalandırmak istediği için evden kaçtığını ve kaçarken öleceğini bildiğini hatırladı.

Bu geçmiş hayatı baştan sonra dönüştürdük ve ileride bakmak üzerine kendim için birkaç özel not alarak seansı noktadım.

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 1 gün sonra haberleştiğimizde: ” Seanstan sonra ki ilk günüm sakin geçti. dün akşam rahat uyudum rüya görmedim.herhangi bir huzursuzluk hissi yoktu.bel bölgem deki ağrı gün boyu devam etti.biraz iştah artışı var . ” diye yazdı.

Seanstan 7 gün sonra emailleştiğimizde:

” Merhaba eylül hanım. Bel bölgemdeki ağrı geçti genel olarak bu hafta boyunca hiç Ağrı’m olmadı .kendimde ciddi bir enerji artışı gözlemledim .alışveriş yapma konusuna gelince hala içimde birşeyleri alma hissi var fakat enterasan biçimde alışveriş yapmıyorum bu duyguya rağmen 5.gün gördüğüm rüyada beni rahatsız edecek derecede bir müzik sesi vardı ve bu sesten dolayı uykumdan uyandım hatta uyandığımda biraz başım ağrıyordu. Sevgiler

ŞY108. Gün:  İlk defa şu ana kadar gayet önemsiz ve geçmişte kalmış biriymiş gibi anlattığı ilişkiden bahsetmeye başladı: ” Kişi bağımlılığı konusuna çalışmamız gerekecek sanırım çünkü bahsettiğim kişiye doğru ciddi bir yönelme durumum var.

8. Günden itibaren bahsetmeye başladığı ilişkisi hakkında ne kadar mutsuz olduğunu öğrenmem üzerine kendisine neden bu kadar önemli detayları seanstan sonra anlattığını sorduğum ve bunun üzerine detaylı yazıştığımız bir gün oldu. Böyle bir konu gündemdeyken alışveriş bağımlılığı konusunun tekrar tetiklenebileceğini ve yetersiz kalacağını belirttim. Bunun üzerine aşağıda göreceğiniz üzere danışan sürekli olarak başka konular ve sorunlar bulmaya ve ” … … bu konuya da çalışmamız gerekecek sanırım ” diyerek asıl sorunu ertelemeye başladı:

13. Gün:

” merhaba eylül hanım nasılsınız? kendimi son 2 gündür çok halsiz ve mutsuz hissediyorum.sanki köşeye sıkışmışım gibi .evde durmak istemiyorum eve mümkün olduğunca geç geliyorum sonrada yemek yiyip yatıyorum.sürekli bir ağlama hissi var içimde .mide bulantılarım ve baş ağrım var .sanırım bir sonraki seansın konusu benim açımdan belli oldu. sizede bahsettiğim ….. kişiyle ilgili çalışmamız gerekecek. çünkü fazlasıyla bu konu kafamı meşgul ediyor.düşünmeden duramıyorum. yani bunu size söylerken çok utanıyorum ama …    ……  …  . Alışveriş konusuna gelince eskisi gibi canım sürekli alışveriş yapmak istemiyor.birşeyi almadan çok düşünüyorum.hatta bugün kendimce çok şaşıracağım bir cümle kurdum ev almak istiyorum dedim herkese  bir anda sanırım köklenme ihtiyacım açığa çıktısevgiler. 

ŞY1117. Gün:
” maddi problemlerime yol açan durumlardan bir tanesi de başladığım işleri hep yarım bırakmam örneğin ingilizce kursuna başlayıp yarım bırakmam o tatmin duygusunu tam olarak yaşayamadığım için hep yeni arayışlar içerisindeyim. bu hayatımda bir çok noktada böyle maalesef o yeni arayışlarda parasız olmuyor. geçen düşünürken aklıma geldi .seans olarak başladığı işi bitirememe duygusuna da çalışmak gerekecek sanırım .bu arada harika bir iş çıkardınız artık mağazaya girip ihtiyacım olan bir şeyi almak için bile 50 sefer düşünür hale geldim. sevgiler.
İş ciddi hale gelince ve danışan bu konuyla yüzleşmeye hazır olunca 1 ay sonra tekrar randevulaştık. Bu seans ise bir sonraki vakanın konusu olacak.
ŞY13.jpg
NOTLAR:
1-Mix bir vaka olduğu için sizlerle paylaşmayı seçtiğim bu yolculuğun üçüncü seansında görmenizi istediğim en önemli şey: Danışan bir konuyla-sorunla yüzleşmeye hazır olmadığı müddetçe, danışman olarak bizlerin hiçbirşey yapamayacağı konusu. Bu vakada danışanın yaşadığı ilişki türü üçüncü seansımıza kadar onu hiç rahatsız etmiyordu.
Üçüncü seansta babadan sevgi alamadığı için gizli intihar dediğimiz şeyi yapan, algıları bozulmuş küçük bir çocuk vardı. Seans içinde size çok bahsetmediysem de o küçük çocuğun bozulan algıları üzerine ayrıca beden terapi yaptık. Ancak ondan sonra seans akmaya başladı ve birçok bilgiye ruhsal boyutta erişebildik.
2-Bağımlılık çok katmanlı bir konudur. Burada da gördüğünüz üzere alışveriş bağımlılığı ile başladık ama ikinci adımda kişi bağımlılığına geçiş yaptık. Kişi bağımlılığı birçok insan tarafından ya hiç bilinmez, ya yanlış algılanır, bazen de takıntı veya aşk sanılır. Bazen aşkla karıştırıldığında kişi yaşadığı şeyin aşk olmadığını mantıken bilir ama asla onsuz bir dünyayı hayal bile edemediği için tüm hayatını öyle geçirebilir. Hiçbir zaman sigara, uyuşturucu gibi madde bağımlılıkları kadar önemsenmez ve dikkate alınmaz ama benim en çok önemsediğim konuların başında gelir. Neden derseniz, sigaranın, alkolün veya uyuşturucunun zararlı olduğu herkes tarafından bilinir ve buna yönelik önlemler alınarak tedavi merkezleri kurulur. Bu tarz bağımlılığı olan kişiler bazı durumlarda idare bile edilir.
Ama hiçbir zaman bir kişi bağımlısının ne yaşadığını, ne kadar acı çektiğini dışarıdan bakarak anlayamazsınız. Birçok intiharın veya cinayetin altında yatan ana sebep dışarıdan görüldüğü gibi o anda kişinin alkol veya uyuşturucu almış olması değil ( buzdağının görünen kısmı ),  daha da altında yatan sebep kişi bağımlılığıdır. Kişi bağımlılığının da altında bambaşka dinamikler vardır . Bu konu soğan kabuğu gibi o kadar katmanlıdır ki tek bir seans bağımlılık konusunda çoğunlukla yetersiz kalmaktadır.
3-Bu konuyla bağlantılı olarak öğrendiğimde çok şaşırdığım konulardan biri , DSM*‘nin ( Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders )  son sürümü olan DSM V’te sadece madde bağımlılıklarını değil, madde istismarı ile seyreden kompulsif davranışlara ek olarak madde istismarı ile seyretmeyen kompulsif davranışları ( seks bağımlılığı, kumar bağımlılığı, internet bağımlılığı vb ) da MADDE KULLANIMI ve BAĞIMLILIK BOZUKLUKLARI kategorisi altında sınıflandırmış olması. Bu da demek oluyor ki bağımlılık davranışı dünyada ancak ve ancak 2013 yılından itibaren tanınmış oluyor.
* : Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan ” Ruhsal Bozukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı ” dır.
4– Danışanın geri-bildirimlerini sadece birkaç yerde sansür uygulayarak orijinal haliyle bıraktığım için birçok noktalama ve yazım hatası var. Bilerek o şekilde bıraktım.
( Devam edecek…)
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

KAFA KARIŞIKLIĞI: DELİLİĞE GİDEN YOLUN İLK DURAĞI

Standard

İsmine Jale diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarında çalışan bir kadın. Kendisi ile uyku sorunu üzerine çalıştık. Açıkçası bu seans öncesinde kendisinin doldurduğu formda ve verdiği bilgiler arasında geçmişte bir depresyon atlattığı ve buna bağlı olarak o dönemde ilaç kullandığı bilgisi vardı ama çok geçmişte kalmış olduğunu söylediği bu durumun ne kadar ciddi olduğunu benle ancak seansın üzerinden 1 ay geçtikten sonra paylaştı. Ben de basit gibi görünen bir uyku sorununun altından neler neler çıkabileceği konusunda bir örnek olması açısından sizlerle bu kompleks vakayı paylaşmak istedim.

 

1.Geçmiş Hayat:

U1Jale hn, seansa başlar başlamaz geçiş yaptığı ilk sahnede kendini samanlık gibi bir yerde yatan ve elleri-kolları bağlanmış olan 30 yaşlarında bir erkek olarak algıladı. Üzerinde beyaz kıyafetler olup, orada  yalnız hissettiğini söylerken çok korkuyordu ve ” Bana deli diyorlar galiba..” diye ekliyordu. Orada uzun bir süre geçirdiği için kız kardeşi ara ara ona yemek getiriyordu ve kız kardeşinin geldiği anları ” Beni çok seviyor..sanki her geldiğinde bana ışık getiriyor o..” diye duygulanarak tarif ediyordu. Bu sahneden sonra kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığını algıladı.

Neden o samanlıkta ve elleri-kolları bağlı olduğunu anlamaya çalışırken, 16-17 yaşlarındayken köydeki komşu kızını samanlıkta köşeye sıkıştırarak kıyafetiyle sürtünmeye çalıştığını ve bunu yaparken bile çok utandığını hatırladı. Komşularının kızı ağlayarak uzaklaşırken kendisinin de onu üzdüğü için ağladığını ama neden böyle bir şey yaptığını bir türlü anlayamadığını söyledi. Bu davranışı sergilerken kendisine engel olamadığından hareketle kendini cezalandırarak o samanlığa kapattığını ve bu kararı verdiğinde akıl sağlığının yerinde olmasına rağmen ilerleyen dönemde bozulduğunu ekliyordu.

U5Annesinden kendisini bağlamasını istemiş, annesi de üzülerek de ağlayarak da olsa oğlunun bu isteğini yerine getirmişti.

Tüm bu keşfettiğimiz sahneler, danışanın cinsel bölgesinde hissettiği çok güçlü ve aktif bir enerjinin varlığını hissetmesi ve o bölgedeki enerjinin kendisine ait olmayıp yabancı bir enerji olduğunu belirtmesi üzerine anlam kazandı.

O anda, bu seanstan çok kısa bir süre önce katıldığım bir ileri teknikler eğitiminde Hans TenDam’dan öğrendiğim bir tekniği hatırladım ve biraz da risk alarak denemeye karar verdim. Oradan sonrası Alejandro González Iñárritu filmleri tadında…benim için de öğretici, farklı bir seans oldu.

 

 

U42.Geçmiş Hayat:

İtalya…

Yaşı 40’a yakın ama olduğundan daha yaşlı görünen, şişman, orta boylu, kalın kaşlarını çatarak bakan güçlü bir savaşçı. Güçlü görünmesine güçlü ama bir taraftan da çok öfkeli görünüyor.

Başında bulunduğu ordu savaşı kaybettiğinden bu yana kendini ağır bir şekilde eleştiriyor. Öfkesi öyle büyük ki ancak bir zafer onu değerli hissettirebilirdi… ama olmuyor. O günden bu yana kendini müthiş derecede değersiz hissediyor.

 

F8Kesişme Anı:

Bu iki hayatın kesiştiği yer bedende cinsel organları da içeren bölgesi… Kişileştirme ( personification ) yaparak bu iki hayatı kesiştirdik ama burada asıl önemli nokta…buraya nasıl geldik diye sorabilirsiniz. Bu geçmiş hayatta rahatsız edilen, aklen dengesiz olan alt kimliğin danışanın şimdiki hayatında yeniden uyarılmasıyla  bizim hikayemiz başladı. Ne zaman mı? Buyrun dinleyin:

Biz daha tanışmazdan evvel…vakitlerden bir vakit, zamanlardan bir zaman;  Türkiye’de…genç bir kız yaşarmış..mış..mış..

 

3-Şimdiki Hayat:

 

F9Sene 2006. Jale hn, bu hayattındaki 2. erkek arkadaşım dediği genç bir erkekle 3 hafta boyunca çıkıyor. Erkek arkadaşının başka bir kız arkadaşı olduğundan haberdar olmasına rağmen bu konuyu fazla önemsemeyerek çıkmaya başlıyor ama ilişki kısa sürüp 3 haftada noktalandıktan yaklaşık 3-5 ay sonra yaptığı bu hareketin ahlaken doğru bir hareket olmadığını düşünmeye başlıyor. Sonrasında kendini suçlamaya başlıyor…Film bir kere geri sarmaya başlayınca artık gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Bu sefer ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarını hatırlıyor. İlk defa cinselliği keşfettiği ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarından da suçluluk duymaya başlıyor…derken susmayan zihni uykusuz gecelerini ve uykusuz geceleri ise depresyona girmesini … ve sonunda hepsi birbirini tetikleyerek durumun daha da ağırlaşmasını sağlıyor.

Bu süreci bana seansı gerçekleştirdikten 1 ay sonra, kendisine geri-bildirim sorduğumda açıklaması ise enteresandı:

Eylül Hn, bu yaptığımız seansın benim üzerimdeki etkisi o kadar geniş çaplı oldu ki anlatamam size. Sanki bugüne kadar olan hayatımdaki eksik olan tüm parçalar birleşmiş gibi oldu. Şimdi anlıyorum neden bu kadar basit birşeyin beni o dönemde bu kadar ağır etkilediğini.. Depresyona girdiğim o dönemde, bana çok küçük yaşta yapılan bir tacizi hatırlamıştım. O uykusuz günlerimde ya taciz içerikli rüyalar ya da ölmüş olan yakınlarımın ölümlerini hatırladığım kabuslar görüyordum. Zihnim artık karman çorman olmuştu…böyle giderse delireceğimi düşünüyordum. En son psikiyatriste gittiğimde ona ” Ya intihar edeceğim, ya da delireceğim. ” dedim. Bunun üzerine intihar eğilimim olduğu için  ..X… Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir süre tutuldum. Ondan sonraki süreçte doktorun verdiği …. isimli ilacı 1 yıl boyunca kullandım. Uykularım düzelmeye başlayınca, ben de düzelmeye başladım ve böylece 1 yıl sonra ilaca son verilmiş oldu. Aslına bakarsanız uykum hiçbir zaman tamamen düzelmedi ama en azından böyle idare edebiliyordum.”

 

Ben bu hikayeyi seanstan 1 ay sonra paylaşmış olmasından dolayı biraz şaşkın ve düşünceli kendisine şöyle dedim:

Jale hn, doldurduğunuz formda yıllar önce böyle bir ilaç kullandığınızı ve depresyon tanısı konduğunu biliyordum ama bu kadar zorlu bir süreçten geçtiğinizi bilmiyordum. Bu bilgiyi seans öncesinde konu hakkında konuşurken değil de seanstan 1 ay sonra artık uyku sorunu düzeldikten sonra paylaşmanız benim açımdan biraz ilginç oldu. Açıkça söylemeliyim ki , siz bana ilk geldiğinizde böyle bir sorunu yeni atlatmış olsaydınız ve ben sizi tanımıyor olsaydım, muhtemelen intihar eğiliminizin devam edebilme ihtimalini düşünerek size randevu vermezdim. Böyle bir riske asla girmezdim.

Diğer taraftan, seans sonrası bile olsa bunu paylaştığınız ilk kişi olmak bana güvendiğinizi, hızlı gelişme göstermeniz ise seanslar arasındaki bağlantıları ne kadar hızlı kurabildiğinizi göstermesi açısından olumlu. Bugünden itibaren uyku durumunuzu takip edip bana bildirirseniz sevinirim.    ……    …..  O konuştuğumuz diğer konuya da arayı çok açmadan bakarsak  iyi olur.

 

U7GERİ-BİLDİRİMLER:

1-Artık sabah kalktığımda dinlenmiş olarak kalkıyorum.

2-Yatış saatim öncekiyle aynı olmasına rağmen artık daha erken ve kendiliğimden uyanıyorum. Önceden 12’ye kadar uyumuş olsam bile uykumu alamazdım. Şimdi ise 10’da kalkarsam ” aaa çok uyumuşum ” diyorum.

 

 

NOTLAR:

1-Bir insanın kafasında entegrasyon tam değilse, bedende de birşey entegre olmamış demektir. Bu entegre olmamış yer, bedeninizde belli bir bölge veya organ olabilir. Ör: Mesela bedenizde hep aynı bölgede sorun yaşamak..sürekli sol kolun kırılması ..vücutta belli bir bölgenin diğer organlara göre daha zayıf veya soğuk olması ..vb..gibi.

Bizim vakamızda ise bedenin bir bölgesinde farklı bir enerji vardı. Kafa karışıklığını yaratan şey, o yabancı enerjiydi. O yüzden bu hayatları dönüştürüp entegre ettikten sonra, danışanın o bölgesinde hissettiği yoğun enerji de dengeli bir hal almaya başladı. 

2-Hatırlarsanız üstteki geçmiş hayat karakterlerinin ikisinin de ortak bir özelliği vardı: ÖFKE. Öfke bir enerjidir ve bedende kalırsa bir yere gitmek zorundadır. Peki nereye gider bu öfke?.. Bedende en zayıf yeriniz neresiyse oraya gider. Kafaya giderse, deli eder. Bedene giderse, ileri aşamada kanser bile edebilir.

3-Kafa karışıklığı, deliliğe giden yolun ilk durağı demiştik. Eğer danışan geçmiş bir hayatında delilikten çekmişse ve de özellikle delirmiş vaziyette ölmüşse, bu dengesiz alt kişilik kolaylıkla yeniden uyarılabilir. Bu uyarılmaya yol açan şey çoğu zaman bir travmadır. Uyur vaziyette olan büyük bir travmanın etkileri sonradan basit gibi görünen küçük bir olayla yeniden uyarılması çok rastlanan ama malesef pek anlaşılmayan bir durumdur.

Bu vakada danışanın şimdiki hayatında yaşadığı ve bana çok sonradan anlattığı örnek de böyle bir örnek. Malesef bu tarz durumlarda sorunun kaynağına bakmak yerine ya ilaç alıp ya da tabiri caizse iki tek atıp kendimizi uyuşturarak uyutma eğilimindeyiz. Danışan da , öyle kötü bir dönem geçirdikten sonra şu anda kalitesiz de olsa uyumaya başlayınca, buna razı olduğu bir dönem geçirmiş. Kendisiyle bir seans daha çalışıp onu olumsuz etkileyen diğer konularına da bakmaya başlayınca tamamlayıcı bir etki yaratmış olmalı ki şu anda kendisi eskisine nazaran gayet kaliteli bir uyku çekiyor…Bana da ” İyi uykular, Jale Hn ..) ” demek düşüyor.

4- Vakada kapak resmi olarak kullandığım fotoğraf, 2010 yılında yaptığım ve OSB üzerine karışık teknik kullandığım bir çalışmama aittir. Çalışmanın adı “HASSSTASIYIM ” olup, sizlerin de tahmin edeceğiniz üzere Sevgili Ayhan SİCİMOĞLU’ndan esinlenilmiştir. .)

 

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

FİBROMİYALJİ ( FIBROMYALGIA )

Standard

F11

İsmine Ferda diyeceğim danışanım yaklaşık 30 yaşlarında, evli, çalışan bir kadındı.

Doldurduğu formda fibromiyalji, gastrit, göz bozukluğu vb şikayetleri vardı. 5 Yıldır hayatına eşlik eden fibromiyalji rahatsızlığı sırasında yaşadığı semptomları aşağıdaki gibi özetlemişti:

F6-Hergün sabah uyandığımda kolumda beton bloklar varmış gibi ağırlık hissi

-Boyun ve sırt ağrıları

-Eklem bölgelerinde ağrılar ( Fibromiyalji, yumuşak kas romatizması olarak geçiyor )

-Ağrılı regl dönemleri ve hastalık başladığından bu yana ağrılı regle eşlik eden kusmalar

-Her ay regl döneminde ya hastanelik olma ya da hastaneye gidecek kadar kötü duruma gelip evde atlatma

-Ses, ışık, gürültüye duyarlılık. ( Örneğin; minibüs kornasına aşırı duyarlılık )

-Tansiyon düşüklüğü:9-5, 9-6 veya 10-5

 

Yaptığımız ön görüşmeden sonra rahat çalışabilmek için kısa bir alan temizliği ile başladık. Henüz temizlik işlemine yeni başlamıştık ki kendisi yoğun bir katarsis yaşamaya başladı. Açıkçası bana sıklıkla transa geçişi zor olan kişiler geldiği için daha seansa başlamadan geçiş yapan birine ilk defa denk gelince hem şaşırdım hem de kendi adıma sevindim.

Danışan direkt olarak geçiş yaptığı sahnede 35 yaşında bir kadındı. Kendini çöl gibi bir yerde yalnız ve doğum sancıları çekerken buldu. Doğum gerçekleştikten sonra ise ilerde ağaç bulunan bir yere geçiyordu.

F12Bu hayatı baştan sona keşfettiğimizde 7 yaşındayken babası tarafından yolun ortasında terkedildiğini gördü. Bu sahnede yerli görünümlü esmer bir adama teslim ediliyordu ve yine yoğun katarsis yaşıyordu. Adamın kendi babası olmadığını, beyaz olan ailesi tarafından ona teslim edildikten sonra bir gemi yolculuğu ile bambaşka bir yere götürüldüğünü, kendi ailesi gibi diğer beyazların da birer çocuklarını yerli diye tarif ettiği o adama teslim ettiklerini hatırladı. Ailesi zor durumdaydı ve kendisini adama para karşılığında veriyorlardı. Kendisi gibi gemideki diğer çocukların da tümünün beyaz olduğunu algıladı.

Yine aynı dönemde geçen uzun gemi yolculuğu sonrasında vardıkları yerdeki birkaç kısa an keşfettik..Bu sahnelerde kendini hep yalnız ve korkmuş hissediyordu. 7 yaş ile 16 yaş arasını yaşlı, esmer tenli bir kadının yanında ona yardım ederek geçiriyordu.

16 Yaşında olduğu başka bir sahnede yerlilerin ilerde bir adamı tören adı altında canlı canlı yaktıklarını gördü. Bu sahnede de yoğun katarsis yaşadı. O kişinin kuyu gibi birşeyin üzerinde kuzu gibi çevrilerek yerlilerin Tanrılarına bir çeşit kurban olarak sunduklarını söyledi.

Başka bir sahnede yine yerlilere ait vahşi bir sahneye şahit oluyordu. Bu sahnede 22 yaşındaydı ve çocuklarını isteyen adama hayır dediği için boğazı kesilen bir adamın ölümüne şahit oluyordu ve çok korkuyordu.

F1326 Yaşında olduğu başka bir sahnede, ilk sahnede yaşlı, sakallı adam diye tarif ettiği adamın 40 yaşlarında olduğunu ve kendisini bir kadın olarak çok sevdiğini algıladı. Yıllardır o bölgede bulunduğu için kendi teninin de artık güneşten biraz koyulaştığını, açıklık bir alanda birlikte otururlarken adamın kendisi ile birlikte yaşama isteğini açıkladığını ve o sırada şaşkınlık ve korku duysa da kendisinin de ona karşı sevgi bağı hissettiğini söylüyordu. Bu adam başka kabileden biri olduğu için adamın kabilesi tarafından istenmiyordu.

En baştaki doğum sahnesine geri döndüğümüzde yaşlı adam diye tarif ettiği yerli adamın çocuğun babası olduğunu ve kabilede olacaklardan ötürü doğum için kendisini oraya sakladığını hatırladı. Doğumdan sonra oraları terketmeye karar veriyorlardı ve doğum sonunda ” iyi ki geldi ” diye çok mutlu oluyordu. Ondan sonraki yıllarını deniz kenarında ada gibi bir yerde kızlarıyla beraber geçiriyorlardı. Yıllar bu şekilde birlikte geçtikten sonra 60 yaşına geldiğinde ölüyordu.

F15Ruhsal boyuta geçip ailesiyle karşılaştığı zaman çok yoğun katarsis yaşadı. Kendisinin para karşılığında verildiğini ve anne-babasının sonradan çok pişman olduklarını öğrendi. Onları affetmesine katkı sağlayan bir çalışma yaptıktan sonra kahkahalar atmaya ve “çok mutlu oldum ” demeye başladı.

Kendisine bakan yaşlı yerli kadınla da karşılaşıp  teşekkür etti. Eşi olan yerli adamla karşılaştığı sahnede ise danışanın bağımlı yanı devredeydi. Kızı ile karşılaştığı sahnede ise daha çok mahçuptu.

Bu hayat planının sebebi olarak öfkeli bir erkek olarak bedenlendiği başka bir hayatta annesi ile babasını içeren bir sahne gördü. ” Kendimi cezalandırmışım, sevgiyi öğrenememişim. ” dedi.

Sonrasında bu geçmiş hayatın izlerini dönüştürdük ve şifalandırdık.

 

Bağlantılar:

1- İlişkimde kendimi %100 açmak benim için bu hayatta da zor.

2-Bu hayatta da küçükken annemden sevgi alamadığımı düşünürdüm.

” O geçmiş hayatında , şimdiki hayattan tanıdığın birileri var mıydı ? ” diye sorduğumda ise bu hayattaki halasının, o geçmiş hayatta kendisine bakan yaşlı kadın olduğunu belirtti.

 

F10

Geri-bildirimler:

Seanstan sonraki ilk gün haberleştiğimizde:

“-Vücudumu dingin hissediyorum.

-Eve gidince 2 saat uyudum, sonra ise arkadaşlarımla çay içtim.

-Gece normal uyudum. Diğer günlere göre sabah daha erken ve daha kolay bir şekilde uyandım. Uyandığımda diğer günlere nazaran daha dinç hissediyordum.

-Bugün içinde elimi kolumu kaldıramama hali olmadı.  ”  dedi.

 

Seanstan 1 hafta sonra emailleştiğimizde tamir fazı sürecini aşağıdaki gibi özetledi:

F16” Merhabalar Eylül Hanim
Oncelikle seans dönüşü eve gidip uyuyup dinlendim.Ancak bedenimi zinde hissediyorum yine de . Isten cikmama ragmen haftam yogun gecti denebilir,derslere gittim,evimizin tapusunu alma esyalarimizi toparlama ve arkadas akraba dugun ziyaretleriyle gecti. Ama bunlar olurken ben eskisinden daha dinctim diyebilirim. Zaman zaman seans hakkinda dusundugumde sanki zihnimin oyunu gibi geldi bana sanki bir senaryo yazmisim gibiydi. Ancak zihin bir karmasadan ibaret ona guvenmiyorum;)
Bedenim ve kalbim o anlari derinden yaşadı. Kendimi anlamak,bilmek tanimak donusturmek yolunda 1 yilda attigim guzel bir farkindalik oldu benim icin. Size bir itirafta bulunayim hayatta en cok nefret ettigim roldür benim kurban rolü meger icimde tasiyormusum haberim yok..Meger sadece uzuluyor ve kendime cekiyormusum durumlari. Nerden mi anladim cunku ………………………..( Sansür uygulandı )  ……………………………………………………………………………………………………..
Ve daha bir cok sey sizinle yuzyuze paylasmak istedigim..katildigim meditasyon deneyimlerinde sevgiyi icime almak tasimakla ilgili bir sıkıntım oldugunu hep farkettim, ne zaman bunu farketsem uzuluyor ve agliyordum ancak sebebini anlayamiyordum zaten bu merakim beni yoneltti en cok regresyona ve size..Bence daha uzerinde calisacagimiz cok sey var bu buyuk bir kesif,insanin farkindaligin zirvesine yulselten bir kesif..
Fiziksel etkisi kötü yonde olmadi benim icin hatta aksine daha aktiftim sadece karnim cok şişti
Bir de sey dikkatimi cekti seansta yumurtaligima dogru sanci girdi ara ara giriyordu zaten cok eskiden bir kadin dogumcu bana yumurtaligin biri tembel görünüyor cocuk dogurmayi dusunuyorsan cok gecikme demisti acaba bir baglantisi olabilir mi diye düşündüm?
Simdi ben akil olarak aslinda seansta yasadigim ,hani donusturme yapiyoruz  ya herseyi,iste onlarin hepsini akil olarak biliyordum,ama kalpten uygulayamiyordum.Bunu  donusturmek en gercek olani..Zihnim hala cirit atiyor olabilir dunyada ama kalbim ve bedenim bana sukranla dolu ben de onlara. Simdiki ailemle biyolojik olan;) herseyin daha guzel ve anlayisla dolu olacagi kanisindayim..aslinda cok sey daha yazmak istiyorum..ara ara yine yazacagim..Simdi yeni evimde yeni esyalarla yeni sevgi dolu bir es ve yeni arinmis bedenimle huzurlu dingin olacagimi hissediyorum..Biliyorum terapistle danisanin iliskisi belli duzeyde olmali orda kalmali ama ben yine de cocuklarla ilgili bu konuda sohbet etmek isterim.Insan bu istiyor iste 😉
Sevgilerimle….  ”

F17

 

Seanstan 17 gün sonra aldığım emailde ” Ben artik bedenimdeki o bahsettigim agirligi, o halsizlik ataklarini yasamiyorum. Hatta zaman zaman kendimi yolda yürürken balon gibi hafif hissediyorum..En yakin zamanda sayfanizda bahsettiginiz kitabi da alacağım. . … ”  dedi.

 

Seanstan 27 gün sonra fibromiyalji ile ilgili bir sorum üzerine verdiği cevapta:

F7Merhabalar Eylül hanim mailiniz altta kalmis daha yeni gördüm. Fibromiyalji vucutta yogun agirlik hareket zorlugu yasatan ve huzursuzluk depresif bir hal takindiran bir yumusak kas romatizmasi. Sık idrara çıkma agrili regl donemleri isik ve sesten asiri rahatsizlik bel boyun kol bacak agrisi yapan bir rahatsizlik. 5 senedir bende mevcut ve cok sıkıntılı donemler yasadim. Katildigim meditasyon,nefes calismalari ve bireysel seanslar onemli derecede bunu azaltti ancak hala zaman zaman dedigim gibi halsiz dusuruyordu. Kendimi daha dogrusu bedenimi tamamen yasli gibi hissediyordum.sabah uyandigimda sanki kolum bacagimda beton bloklar gibi agirlikla uyaniyordum. Ancak regresyon seansindan sonra o agirligi  yasamiyorum. Uzun sure yerinde duramamak da baska bir sorundu. Sadece dans ederken ve meditasyon yaparken uzun sure kalabiliyordum. Ancak ilk hafta bile etkisini farkettim . arkadasima yemege gittigimizde gece yarisina kadar huzursuzlanmadan oturabildim.
Uykum hala ayni asiri ruya goruyorum ve kasilarak uyuyorum. Zaten ikinci seansta bununla ilgili sizinle konusmak istiyordum. Uyuyorum ancak derin uykuya dalamiyorum. Tabi sizin de fikrinizi alarak calismak ilk tercihim. Katildigim meditasyon calismalarinda ve reiki calismasinda farketmistim ki sevgi akisinda bir sorun yasiyordum. Zaten bu farkindalik beni regresyona yonlendirdi. Sizin seansinizla birlikte hem fibromiyalji hem sevgi akisi  konusunda onemli bir sifa aldigimi düşünüyorum. Hayatimla ilgili kendim olma yolunda attigim onemli adimlardan ve devamini iple cekiyorum. Cunku benim hayattan tek beklentim kendi icime dogru ilerlemek ,guzelligi daha guzel yapip yamuklari duzeltmek . Bu benim icin baslangicta aci dolu anlarla dolu olsa da su anda yasadigim her seye sukrediyorum. Her seyin farkina varmaya baslayip bunlari donusturmek benim icin keyifli bir oyun(tabiri caizse oyun).Bu yolda bana kattiginiz tum danismanliklar icin tesekkurler. Mutlu ,huzurlu,iyi bayramlar sevgiler..
Aşırı mutluyum sebebim yok tipki cocuklar gibi cunku cocuklarin da gulmek icin sebepleri yok;)
Ikinci seansta gorusmek dilegiyle.

 

İlk seanstan 37 gün sonra , Ferda Hn ile 2. bir seans daha yaptık ve bu sefer uyku problemine çalıştık. ( Benim için ayrı önemi olan, farklı ve güzel bir seans olduğu için belki ilerde onu da yazmak isteyebilirim. ) 37 gün sonra yapılan bu 2. seans öncesinde Ferda Hn ile öngörüşme yapmaya başlamadan evvel ilk seansı değerlendirdik:

geribildirim1-En üst bölümde yer alan fibromiyalji ile bağlantılı hiçbir semptom tekrarlamamıştı.

2-Beş senedir tekrarlayan sık idrara çıkma konusu kendiliğinden geçmişti.

3-Ayrıca yerinde duramama hallerinde de ciddi değişim vardı. Artık uzun süre rahatsız olmadan oturabiliyordu.

4-Hayatta en sevmediği ve rahatsız olduğu kurban modelinin kendinde de olduğunu farkedip başına gelenlerle ilgili sorumluluğu olduğunu kabul etmeye başlamıştı.

5-Sorunlar anında bir süre orada kaldıktan sonra ortamdan uzaklaşma eğilimi olduğunu ve bunu özellikle iş hayatında tekrarlayan döngüler olarak yaşadığını farketmişti.

Şu an itibariyle seansımızın üzerinden yaklaşık 3 ay geçti. Bu süre içinde semptomlar hiç tekrarlamadığı için fibromiyaljinin iyileştiğini kabul ettik ve bu sorundan müzdarip çok insan olduğundan hareketle Ferda Hn’ın da özel izniyle vakayı sizlerle paylaşmaya karar verdik.

 

 

F18NOTLAR:

1-Ferda Hn, bugüne kadar gördüğüm en dışa-vurumcu danışanım olma ünvanına sahip oldu. İlk defa daha tarama yapmaya bile başlamadan bir danışanım kendiliğinden trans geçiş yaptı. Derin daldığı ve bedenen de duyarlılıkları yoğun hissettiği için açıkçası seansın ilk bölümünde ses konusunda birazcık endişe ettim. Neyse ki kendisinin gözleri kapalı olduğu için o sırada benim şaşkın ve endişeli yüz ifademi görmedi.) Çünkü bu seansı Cihangir’de ses yalıtımının çok da iyi olmadığı bir binada gerçekleştirdim. Danışanım daha ilk sahnede doğum yapar gibi sesler çıkarınca ” ya şimdi komşular yardım için kapıya dayanırsa ve seans bölünürse ?” diye bir an düşündüysem de neyseki öyle bir sorun yaşamadık. O yüzden 2. seansımızda bağırmak istediğinde kullanmak üzere yastığı peşin peşin yanına koydum:)

 

2-Tıp doktoru olmadığım için ve hastalıkları tedavi etme gibi bir niyetle yola çıkmadığım için fibromiyalji hastalığıyla ilgili herhangi bir yorumda bulunmayacağım. Bu hastalar genelde doktor doktor dolaştıktan sonra fibromiyalji tanısı konulduğu için son aşamada regresyon terapisine geliyorlar çünkü tıbben sebebi anlaşılamayan ağrılar regresyon terapisinin ilgilendiği alanlar arasında yer alıyor. O yüzden bu vakayı okuduktan sonra regresyon terapisi almaya niyet eden kişiler olursa onlardan ricam, ilk etapta her zaman bir tıp doktoruna gitmiş ve tüm kontrollerinizi yaptırmış olunuz. Ancak tıbben nedeni bulunamayan veya tıbbi tedavisi olmayan bir durum olduğunda regresyon terapisini deneyiniz. Ve her zaman uyardığım üzere, asla doktorunuzun bilgisi olmadan hiçbir ilacınızı kendi kararınızla bırakmayınız. Özellikle de psikosomatik ilaç kullanan kişilerde ilaçların doktora danışılmadan aniden bırakılmaması çok çok önemli bir konu.

 

3-Ferda Hn’ın mutlaka bakılması gereken önemli bir şimdiki hayat travması vardı ama ruhu ilk etapta fibromiyalji ile bağlantılı olan bu geçmiş hayata bakmayı tercih etmiş olacaktı ki daha seansa başlamadan kendiliğinden geçiş yaptı. Bana ise seansı yönetmekten başka yapacak birşey kalmadı. Dolayısı ile bu vaka, danışanın şifalanmaya ne kadar hazır olarak geldiğinin de güzel bir göstergesi olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.

Bugüne kadar ” Siz bu aşamada bu soruyu soruyorsanız ve/veya …. konusunda değişmekten endişe ediyorsanız, şu anda bu konuda çalışmaya hazır değilsinizdir. Kendinizi hazır hissettiğiniz zaman tekrar haberleşelim. ” diyerek randevu talebini geri çevirdiğim kişiler olduğu için bu noktaya özellikle dikkat çekmek istedim. Aslında regresyon terapisi için doğru zaman şudur: ” Yeter artık , ben … sorunumu çözmek istiyorum. Bunu ne pahasına olursa olsun çözeceğim/şifalandıracağım. ”  dediğiniz an doğru zamandır. Bu aşamada rehberinizden size yol göstermesini ve karşınıza uygun bir yöntem çıkarmasını talep edebilirsiniz. Emin olun, tereddütten uzak ve kalpten edilen bir niyet sizi çoğunlukla çözüme ulaştıracaktır. Ama en ufak tereddüt, korku, şüphecilik varsa ya da terapist sizde hiç güven uyandırmamışsa ya siz o seans için henüz hazır değilsinizdir, ya da terapist sizin için uygun kişi değildir. O yüzden size tavsiyem, seans almış olmak için değil; gerçekten şifalanmayı yürekten istediğiniz zaman bu yönteme başvurunuz.

4- Bu seansın çocukluk dönemini keşfederken Ferda Hn’ı biraz sıkıştırmıştım çünkü mantığıma uymayan bir-iki bilgi vermişti. İnsanlar neden çocuklarını bir gemiye bindirip başka bir ülkeye göndersinler ki diye düşünmüştüm. Bunları sorarken tabiki tarih bilgim yetersizdi…. ama kafamda hep merak ettiğim bir an olarak yer ettiği için, bu seansın üzerinden henüz 1-2 hafta bile geçmemişti ki bir gün Mersin’deki evde uzanmış dinlenirken tv’yi açtım. Kanalları değiştirirken normalde pek izlemediğim bir kanaldaki bir belgesele denk geldim. Belgeselde tam da Avrupa kıtasından binbir umutla Amerika kıtasına ilk göçmen taşıyan, her aileden ancak bir kişinin seçilerek yerleştirildiği, çoğunluğu genç ve çocuk olan bir gemiden bahsediliyordu. Seansta Ferda Hn’ın verdiği detaylarla örtüştüğü için müthiş etkilenerek belgeseli seyretmeye devam ettim. Eğer bu belgesele denk gelmeseydim, sanırım asla bir ailenin fakirlikten dolayı bir çocuğunu başka bir kıtada koloni kurulması amacıyla dönmemek üzere gönderebileceği fikrini anlayamayacaktım…

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan