BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-2.Bölüm )

Standard

Süreç devam ederken, o dönemde regresyonla ilgili ileri teknikleri içeren bir eğitime katıldım. Bu tarz eğitimlerde genelde bir teknik olur ve bizler eğitim sonunda bu tekniği içerecek şekilde kendi üzerimizde çalışırız. Aradan uzun zaman geçtiği için seçtiğim konudan emin değilim ancak orada birbiriyle bağlantılı olarak keşfettiğimiz geçmiş yaşam anılarından birinden çok etkilendiğimi net hatırlıyorum.

Komutan olduğum bir geçmiş yaşamda, savaşla ilgili hatalı bir kararımdan dolayı çok sayıda askerim ölüyor. Kan gölüne dönmüş o meydanı gezerken hepsinin ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum ve yoğun suçluluk duygusuyla başedemeyip ölmek istiyorum. Ordan sonra kendimce kurduğum bağlantılar arasında şu var: bir daha kitleleri içeren veya etkileyebileyecek her türlü durumdan/karardan imtina etmeye çalışıyor olabilirim.

NE ALAKA DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM.. ☺

Şöyle ki; ben bu daireyi kiraladığımda orası bir nevi benim karargahım gibi olacaktı. Orayla ilgili çok fazla planım vardı. Salonda videolar çekip bir program hazırlayacaktım. Kışın ise o arka tarafa bakan sessiz odaların birinde kamp kurup ilk kitabımı yazacaktım. Bütün bu sesler nedeniyle bırakın planlarımı gerçekleştirmeyi, uyumak için bile orada kalamaz oldum. Ve bu ses konusu benim en hassas noktam olduğu için, tam daha geniş kitlelere ulaşacak bir işe girişeceğim zaman kendimi bir şekilde sabote ettiğimi düşünüyorum. ( İlerleyen dönemde karşılaştığım başka bir geçmiş yaşam anısı ( yine bir komutan alt kimlik ) son 1 senedir karma astrolojisi ile desteklenen bilgiler sayesinde bunu daha iyi anladım ama uzatmamak adına bu detaylara girmiyorum. )

O eğitimden sonraki dönemde yeni bir daire bakmaya başladım. Anadolu Yakasında nereye baksam hemen yanıbaşında devam etmekte olan veya yeni başlayan bir inşaat vardı. Sonunda bir tane güzel yer bulup kaparo verdim ama bu sefer de emlakçı-ev sahibi kanadında başka sorun çıktı ve kaparom iade edildi. Bunun üzerine motivasyonum tamamen sıfırlandı ve artık daire bakmayı da bırakıp kendimi tamamen akışa teslim ettim.

Tam o sırada yıllardır devam ettiğim aile dizimi eğitimi modüllerinden biri denk geldi. Ve ben orada ilk defa parmak kaldırıp çalışma yapmak istedim. Hocamın yanına oturup konu olarak ses duyarlılığımdan bahsettiğimde üstüne çok fazla konuşmamız gerekmedi çünkü bedenim zaten herşeyi anlatmaya başlamıştı. Bu sebeple bana aile dizimi uygulamayıp bedenimle çalıştı yani aslında travma çalıştık.

Görünüşe göre bu sorunlar taa doğum travmama kadar tetiklemişti. Bir çok arkadaşımızın fiziki desteğini alarak, doğum travmam çalışıldı. Bedenen çok zorlandığımı ve çok fazla öfkenin açığa çıktığını hatırlıyorum. Hatta çalışma sonunda bana ” Hala birazcık var…sonra buna kendin tekrar bakabilirsin ” dediğini not almışım. Değerlendirme bölümünde ise bana ” Kendine huzurlu/sakin bir yer bulabilirsin. Dünyada böyle yerler de var ” dediğinde kaşlarımı kaldırarak ; ” İstanbul’da mı? ” diye cevap vermiştim gülümseyerek. Açıkçası pek inandırıcı gelmemişti yakın çevrede öyle bir yer bulabilmek.

VE SONRA YENİ BİR YERE TAŞINDIM

Eğitimden döndükten yaklaşık 2 ay sonra yine bir gün Beşiktaş’a kardeşimin yanına geçiyordum ki yolda emlakçım aradı: “Eylül hn size kışın gösterdiğim bahçe katı bir ev vardı, biraz pahalıydı. Oranın sahibi yurtdışından kısa bir süreliğine buraya geldi. Eğer siz tutarsanız, fiyatı da indirecekler ” dedi. İndirdikleri fiyat bile benim o anki oturduğum dairenin fiyatından daha yüksekti. Ben de artık bu konuda o kadar bıkkındım ki tüm arayışımı durdurduğum bir dönemde gelen teklif karşısında içimden şöyle düşündüm: ” Ya bugüne kadar hep birileri bana teklif sundu, kabul edip kaparo ödediğimde bile bu iş olmadı. Bir kere de ben karşı teklif yapayım bakalım ” dedim ve nasıl olsa kabul edilmez sanarak akşam emlakçımı arayıp ” Şu anki oturduğum daire ile aynı fiyata indirsinler, hemen yarın taşınayım ” dedim. Ve teklifimin kabul edildiğini ertesi gün şaşırarak öğrendim.

Eee, söz ağızdan bir kere çıkar… mecburen hemen taşınma işlemlerine başladım. Burası :

-sahilde 5+1, neredeyse 2 daire büyüklüğünde ve girişteki salonla mutfağın olduğu bölümden diğer bölüme geçmek için bile araya çelik kapı konulmuş

– belli ki benden önce oturan kişi feng shui biliyormuş ( bazı aksesuarlar sebebiyle anladım )bir önceki kiracı tarafından bir sürü mutfak eşyası ile dolabın içinde dev bir şişe şampanya bırakılmış

-şömineli kocaman bir salonu olan

-önünde ve arkasında bahçesi olan, balkonundan arka bahçeye inilebilen, otopark sorunu olmayan

-apartman görevlisinin günde 2 kere servise çıkıp marketten ihtiyaçlarımızı aldığı ve çok iyi, babacan bir insan olduğu için her türlü tamirat-tadilat işlerimizde yardımcı olduğu

-ve sadece 2 sokak mesafede olan bir yerdi.

Normalde hem ses olur diye hem de güvenlik gerekçesiyle hiçbir zaman bahçe katında yaşamayı düşünmemiştim ancak burası her tarafı demirli, bahçe duvarlarının üstüne dikenli teller çekilmiş, son derece güvenli bir yerdi. Kedim Kalben’le ( #kalbenkisakuyruk ) işte burada karşılaştık.

Sonuç itibariyle, hocamın sözleri aklıma geldi. İstanbul’da da olsa böyle yerler vardır, bulabilirsin demişti ama ben inanmamıştım. Aramam bile gerekmedi, emlakçım sayesinde ev beni buldu. Bina yaşça benden büyüktü, dolayısıyla iyi bir ses izolasyonu yoktu tabiki ama sabah 6’lara kadar bass sesleriyle titreyen bir binadan sonra herşey mükemmele yakın sayılırdı. Hatta burası eskiden yazlık olarak yapıldığı için kendimi ilk etapta yazlığa taşınmış gibi hissetmiştim. Bahçede en sevdiğim ağaçlar vardı: palmiyeler, limon, yenidünya, çam vb. Bir ara soldaki apartmanın bahçesinden horoz sesleri de duyar gibi olduğumda artık gülmeye başlayıp hocamın kulağını çok çınlattım. 😀

Bir sonraki bölümde:

-ne niye tetiklendi ? neden doğum travması, doğumum esnasında bir şey mi olmuştu ?

-şu anda misofonyam ne durumda, hala ses duyarlılığım var mı?

-peki şimdi nasıl bir yerde yaşıyorum?

gibi soruların cevaplarını bulabileceğiniz şekilde notlar içerecek.

Ayrıca benim kendi kendime bulduğum başka sebepler ile de destekleyeceğim bu tablonun dışında, astroloji bilenler için birazcık farklı bir dil kullanarak ek açıklamalar yapacağım. Bunların hepsine bir bütün olarak baktığınızda neden aynı sorunlara her zaman aynı tekniği kullanmadığımı da anlamış olacaksınız.

( DEVAM EDECEK … )

Eylül Erdoğan

MESLEKİ ÖZGÜVEN PROBLEMİ HAKKINDA BİR VAKA ( 1. Bölüm )

Standard

A1

İsmine Açelya diyeceğim danışanım, 40’lı yaşlarının başlarında, yurtdışında yaşayan  bir kadındı. 2019 yaz aylarında ilk defa bir araya geldiğimizde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” Mesleki özgüven problemimi ve genel özgüven problemimi çözmek ” yazmıştı.

Açelya hn erkek arkadaşının iş nedeniyle yurtdışına gittiğini ve kendisinin de ona eşlik ederek 2 yıldır yurtdışında yaşadığını belirtmişti.

Yaklaşık 7 yıldır çalışmıyordu ve son 2 yıldır erkek arkadaşına bağımlı bir hayat yaşıyordu. Bu sebeple daha çok mesleki anlamdaki özgüven probleminden şikayetçi idi.

Tüm hayatını ilgilendiren sorular sorduğum uzun ön-görüşmemizde aldığım bazı bilgiler:

-anne ve babası çalışan insanlar oldukları için ve o dönemde şu anki gibi bir doğum izni süresi olmadığı için bebekken kendisine bakacak kimsenin bulunmadığı

-0-3 Aylık bebekken, annesinin kendisini lojmanda telefon ahizesini yanında açık bırakarak işe gittiği; bebek ağladığı zaman annesinin veya babasının eve gelip ilgilendiği

A3

-doğduktan sonra ilk hafta içinde annesinin göğsünün yara ve iltihap olduğunu ve o günden sonra bir daha süt içmediği

-tek çocuk olduğu ve 1,5 yaşından itibaren kreşe gönderildiği

-ilerleyen yaşlarında babasının genelde evde olmadığı, işten çıktıktan sonra arkadaşlarıyla kağıt oynayarak geç saatlerde eve geldiği

-annesinde sayısı net olmayan birkaç düşük ve kürtajlar olduğu

-küçükken mahalle bakkalının kendisini ve bazı arkadaşlarını taciz ettiğini dışardan duyan annesinin bunu duyduğunda “ Ama o bize hasta yolluyor ” demesinden olumsuz etkilendiği

-30’lu yaşlarda iken kendisine bir psikiyatrist tarafından ADHD ( hiperaktivite ) teşhisi konulup o dönemlerde 2-3 sene ilaç tedavisi uygulandığı; bu sürenin sonunda tedaviyi kendi isteğiyle sonlandırdıktan sonra yıllardır ilaç kullanmadığı

 

seans

 

İlk defa gelen herkese kısa eklenti temizliği ile başlattığım için bu seansa da öyle başladık. Daha yatağa uzanıp derin nefesler almaya başlar başlamaz bedeninin çok yoğun şekilde sarsılmaya başladığını gördüm. Sanki çok üşüyen biri gibi yatakta dalga hareketi yaparak sallanmaya başlaması çok rastladığım bir durum değildir. ( Bugüne kadar 7 yıl içinde belki 2 ya da 3 kere rastlamışımdır )

Bunun üzerine Açelya Hn’a daha önce bedenen böyle birşey yaşayıp yaşamadığını sordum. Yurtdışında katıldığı bir meditasyon kampında benzer şeyin olduğundan bahsedince, bu meditatif çalışmaya rehberlik eden birinin bulunup bulunmadığını ve müdahale edip etmediğini sordum.

A4Brezilyalı bir şamanın liderlik ettiği bu çalışmada şaman kendisine bunun korkulacak birşey olmadığını ve sakin kalmasının yeterli olacağını ve onun koruması altında olduğunu bildirmişti. Bu sorunun derin meditasyon anlarında bir kere de nefes çalışması yaparken yaşadığını ekledi.

Bu bölümde beden çok yoğun birşey(ler)in etkisi altında ve hareketli olduğu için kendime özel bir not ekledim…” Bedeni sanki doğum yapar gibi ileri geri istemsizce, elektrik veriliyor gibi hızlıca sarsılıyor, ilerdeki seanslarda bunun bir daha olup olmadığına bak.”

Bu sarsılmaların doğum travmasıyla ilgisinin olduğunu kinesiyoloji ile teyit ettikten sonra ilk seansa beden terapi içeren doğum travması konusuyla başlamak zorunda kaldık. Dolayısı ile ön-görüşmede seçtiğimiz konu ile ilerleyemedik.

Bu doğumu travmatik yapan başka bir faktör; sezaryen ile gerçekleşen doğumda anneye o dönemde narkoz olmadığı için eter verilmiş olması ve annenin doğum sırasında yaşanan herşeyi duymuş olmasıydı. Tamamen beden terapi uyguladığım bu bölümden sonra, bu konu ile ilgili detayları annesinden öğrenmesini rica ederek seansı noktaladım.

 

Kendime aldığım özel notlarda:

-Yurtdışında yaşadığı ve Türkiye’ye kısa süreli geldiği için bir bireysel seans daha yaparak nasıl ilerleneceğine takip ederek karar ver.

-Bağlar Çalışması’na uyan çok konusu var.  …….   ………   …………  vb. konulara mutlaka Bağlar ile bakılmalı.

g2

 

7.GÜN:

Selamlar,

İlk 24 saat; Seans sonrası sadece uyudum diyebilirim. Eve gittim 17.30 gibi uyudum, arada uyanıp minikbi altar yapıp bir mum yakıp, bişeyler yiyip tekrar uyudum. ilk 24 saat aklımdaki tek soru ama ben daha önce bağımsız özgür kendi ayakları üstünde duran bi insandım son 7 yıl olan bu çalışmama hali bağımlılıktan mı yani, oldu.

Son bir hafta çok yoğundu, genelde yalnızdım, ve enerjim çok iyiydi. Hatta regl’yken bile normalde sancılı geçtiği için yatarım bu sefer aktif olmam gerekti ve bunun için pek mırın kırın etmedim. Istanbulda olmanın çokrahatlatıcı olduğunu, burdayken kendimi kimseye karşı borçlu hissetmediğimi farkettim.

Bugün hiç olmadığı kadar üzgünüm, çok üzgünüm. Sürekli ağlamak istiyorum ama olamıyor, kalbim çarpıyor ve ağrıyor. Şu anda oluşan belli bir nedenden ötürü değil bu his.

Benim bugün istanbula gelmem gerekti son anda, carsamba veya persembe yazlığa dönmem gerekicek yine. Salı öğleden sonra 17.00 civarında müsait olabilir misiniz bir sonraki seans için?

Teşekürler

 

Belirttiği tarihte programım müsait değildi fakat yurdışına dönmeden önce tekrar bir boşluk ayarlayıp 2. seans için randevulaştık.

 

( Devam edecek…….)

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

BİR GAY’İN HİKAYESİ-2. Bölüm

Standard

C1

Can Bey ile ilk seansın üzerinden 2 ay geçtikten sonra 2. seans için bir araya gelebildik. Seansa başlamadan evvel kendisine bu sürede herhangi bir gelişme olup olmadığını sorduğumda aldığım geri-bildirimler:

-Seanstan önce iş anlamında flört ettiğim üniversite arkadaşımla iş anlaşması yaptık. Haftada 3-4 gün danışmanlık vereceğim.

-Önceki üniversitemden daha iyi bir üniversiteye geçtim. Burada maaşım %35-40 civarı artmış oldu.

-Farklı bir şehirden görüştüğüm firma vardı.Onlardan seminer talebi aldım.

-Uluslararası bir organizasyondan davetiye aldım. ( NOT: Danışan gizliliği sebebiyle organizasyon adını belirtmedik )

-Yurtiçi bir firmadan da önümüzdeki sene için bir teklif aldım.

C2

-Ufak flörtlerim oldu. Bir tanesiyle tatil yaptık ama yürümedi, uyuşamadık. Bir diğer denememde ise şehirlerarası mesafeye yenik düştü.

-Birlikte yaşadığım kız kardeşimle evleri ayırmaya karar verdik.

SEANS

Konu: İkili ilişkiler seçmiştik fakat henüz seansa başlarken hissetttiği duyarlılıklar nedeniyle çocukluk travmalarına bağlı öfkesine çalışmak zorunda kaldık.

Bu sahnelerden birinde çok küçükken dans ettiği için akrabaları tarafından eleştirildiği bir sahne vardı. Erkekler dans etmez diye azarlanıyordu.

4-5 Yaşında: Anneanne ve babası arasında geçen tartışmalara şahit olduğu için çok olumsuz etkileniyordu.

5-6 Yaşında: Kızlarıyla oynadığı için bir komşuları tarafından evden kovuluyordu.

7 yaşında: İlkokul öğretmeni tarafından uygulanan yoğun fiziksel şiddet vardı.

Bütün bu travmatik sahneleri dönüştürdükten sonra babasıyla ilişkisine çalıştık. Son olarak ise benim “ tamamlanmamış ilişki* olarak gördüğüm eski sevgilisi ile ilişkisine kısaca çalıştık.

12

Seanstan 1 gün sonra:

” Eylül hanım günaydın,

Dün gece 11.30 gibi uyudum. Çeşitli rüyalar gördüm karmaşık. Sabah büyük abdestim kanlı çıktı. Dün sizden sonra uzun uzun yürüdüm. Tarifsiz bir huzur ve hafiflik vardı. Çok dikkat çektiğimi de eklemeliyim, erkek ve kadınlar dikkatle göz göze geliyordum. Genelde bu çok olur ama sanki biraz daha fazla dikkat çektim. Kahve alıp parkta yayıldım çimlere. Herkes çok kibardı bana karşı aslında ben Dünya’ya kibardım ondan dolayı.

Yeni şirkete gittim arkadaşlarımla çalışacağım yere. Tadilat devam ediyor ama harika bir yer olmuş. Simit aldım bir girdim içeri bunlar uyuşmuş dans ettim :))) bunların enerjisi acayip yükseldi.

19.30 gibi çıkıp .. bir balıkçıya girdim müthiş güleryüzlü bir esnaf.

Sonra da uyudum.

Sevgiler

Seanstan 5 gün sonra:

“Eylül hanım merhaba,

 Yeni gelişmeler hakkında bilgi vermek isterim. İlk hafta Pazartesi ve Salı günü .. Üniversite’sinde ki derslerime başladım. İlk iki gün çok keyifli ve pozitif geçti.  Okulun ağırlığı kariyerimin gelişimine yarıyor. Güzel bir atmosfer var, üniversite havasını soluyorum.
 
Üniversiteden arkadaşlarla işe haftaya Çarşamba başlayacağız. Öyle haber verdiler.
 
Dün akşam …… ..açılış partisine davetli katıldım. Bizim iş piyasamız çok çirkin ve ego içeren bir ortam. Açıkçası bana zamanında kötü bedeller ödeten kimseler ile yüz yüze geldiğimde çok geriliyorum. …….Zaman zaman kısa eklenti temizliğini tekrarladım.
 
Ünlü bir halkla ilişkiler firmasının ortağının ” senin  isminin ve marka değerinin oldugunu goruyorum “demesi beni onore etti. demekki onca sıkıntı boşuna değilmiş.. …..
…….
 
Özel hayatımda beni sosyal medyadan bulmuş olan kişiyle Cuma gunu bir araya geleceğiz. Dun partide cektigim resmi instagramda paylaşınca, “tabi bizim haberimiz yok .. 🙂 ” diye yazmış.   ….  ………………… ( sansür uygulandı )
 
Durumlar bende boyle :))
 
sizden yeni terapi için randevü rica ederim.
 
Kardeşim ile geçinemiyorum. Hep eskiye dayalı ve ego sorunları. Ayrıca sosyal ilişkilerimde bu tarz ortamlarda karşılaştıgım iş açısından bana geçmişte kotuluk eden insanlara karşı içimde dehset bir ofke var. Ayrıca kendimi onaylanmamış, yetersiz, başarısız hissediyorum onlarla karşılaşınca..anneme karşı muthiş ofkeliyim yıllardır. ……………
……………………   …………………………….”
Seanstan 21 gün sonra:

” Merhaba Eylül Hanım,

Son gelişmeler şöyle..,

1.Okul 3.cü haftaya girdi iyi gidiyor ancak 2-3 saatimi kırptılar.

2.  ………………’da sergim var su an. Bugün açıldı. Sergilemeyi iyi yapamamışlar ama ben sosyal medyada paylaştım. ….. Reklamın iyisi kotusu olmaz.

3. Bugün yurtiçi firma ile çalışmaya başladık. Ödememi aldım.

4. Özel hayatta tanışmalar oluyor bakalım hayırlısı ne diyelim umutsuz yaşanmaz. Hayat arkadaşına niyet ettim Allah büyüktür diyorum.

5. Sağlığım moralim iyi eksersizlerimi aksatmamaya ( çok yorgun olursam yapmıyorum ) ancak beslenmemi sağlıklı tercih ve öğünlerle sürdürüyorum çok şükür diyorum herşey için.

6. Kardeşim haftasonu yeni evine geçiyor.

7. Annem burda. Hiç anlaşamıyoruz. Çok zıt karakterleriz pek konuşmuyoruz evin içinde. Babamla aram eskisinden daha iyi…….

Sevgiler “

Ş11NOTLAR:
1-Danışan kolaylıkla bulunup-tanınabilecek biri olduğu için ve kimliğinin açığa çıkmaması için bu vakada bolca sansür uyguladık. Bu sebeple hiçbir organizasyon veya üniversite ismi paylaşmadık ve bazı bilgileri ise hikayenin akışını etkilemeyecek şekilde değiştirdik.
2-Kendisi seanslardan sonraki süreçte birkaç kere seans için gelmeye niyet ettiyse de iş hayatı çok yoğunlaştığı için 7 aydır seansa gelemedi. Eğer gelebilirse çalışmaya devam edeceğiz.:)
3-TAMAMLANMAMIŞ İLİŞKİ: ” Teşekkür ederim” diyemediğiniz kişiden ayrılmazsınız. Eğer geçmişte ilişki yaşadığınız kişileri onure edebilirseniz şu andaki mevcut ilişkinizdeki kişi de rahatlar.
Bazen ilişki yıllar önce bitmiştir ama kişi suçluluk duygusu vb duygularla ilişkisini halen devam ettirmektedir. Ya da öyle danışanlara denk gelmişimdir ki kadının kocası yıllar önce vefat etmiştir ve kendisi ağzıyla “hayatımda artık yeni bir hayat arkadaşı istiyorum ” der. Lakin seans içinde baktığımızda eski kocasına duyduğu nefreti o kadar güçlüdür ki hala eski kocasıyla evli olduğunun farkına bile varamaz. Hayatınıza doğru insanı çekmek istiyorsanız öncelikle geçmiş defterleri doğru şekilde kapatmak gibi bir göreviniz var.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

ERKEK DANIŞAN : EKLENTİ SEANSI

Standard

ö1

İsmine Ömer diyeceğim danışanım 50’li yaşların ortasında emekli bir askerdi. Seansa eşinin tavsiyesi ile gelmişti.

Seans öncesi doldurduğu formda çalışmaya geliş sebebi bölümüne ” Uyku öncesi yaşadığım duygular ve kalp çarpıntısı hissi ” yazmıştı.

Bu sorunu yaklaşık 1,5 aydır yaşıyordu. Neredeyse hergün uyku öncesinde panik atak geçirir gibi olduğunu ve nefes almakta zorlandığını belirtti. Bu durum ilk gerçekleştiğinde gece yatakta zıpladığını ve sabaha kadar uyuyamadığını ekledi.

Son dönemlerde travmatik birşey yaşamadığını ama sağlığıyla ilgili olarak çok defa hastaneye gidip geldiği bir dönem geçirdiğini ve 1 yıldır aralıksız olarak hastaneye düzenli gidip geldiğini söyledi.

Emekli olduktan 1 sene sonra kalp krizi olup olmadığı kesin olarak teyit edilemeyen bir kriz geçirmişti. Aynı dönemde troid, prostat, mide problemleri ortaya çıkmıştı.

Seansa eklenti temizliği ile başladık ve yoğun duyarlılıklar olunca eklenti seansı şeklinde ilerlemeye karar verdik.

1.EKLENTİ: Kendisinin o güne kadar haberdar olmadığı bir kayıp ikiz hikayesi çıktı. Kayıp ikizi kızdı. Bu kısımda detayları algılamakta zorlandığı için bu bölümü en sona bırakarak seansa devam ettik.

2.EKLENTİ: Bir tanıdığı tarafından kendisine şifa amaçlı reiki tarzında bir enerji gönderilirken aktarılan 2 adet olumsuz enerjiydi. Bunlar kendisinde baş ağrılarına, konsantrasyon sorununa ve gezinen ağrılara yol açmışlardı.*

3. EKLENTİ: Bu eklentiyi çalışırken tuvaleti geldiği için kısa bir mola verdik. Midede hassasiyete ve şişliğe yol açan bir eklenti türüydü.

En sonunda yine kayıp ikiz konusuna döndük. Kayıp ikizi algılamakta zorlandığı için burada daha önceki deneyimlerimde işe yaradığını gördüğüm farklı bir materyal kullandım. Bunun üzerine katarsis yaşadı ve o anda farkettiğim kadarıyla katarsis yaşamasına kendisi bile şaşırdı.

Seans bitiminde kendisine uyumadan önce yaşadığı bu durumu takip etmesini ve bana hafta bittiğinde çok kısa bir rapor göndermesini rica ettim.

 

 

12

1.GÜN

Eylül Hanım merhaba

Sizin yanınızdan ayrıldıktan itibaren 24 saat içinde rahatlama hissi devam etti. Tamir fazı belirtilerini okudum bu belirtilerin hiçbirisi bende olmadı birgün öncesinden farklı değildim rahatlama hissi hariç.. Dün gece gayet güzel uykuya daldım ve uyanmadım çalışmada belirttiğim his olmadı.. Saygılarımla iyi çalışmalar...”
8.GÜN

Merhaba Eylül Hanım;

Seansın üzerinden 8 gün geçti. Tamir fazı belirtilerinden hiç birisi bende olmadı. Seans sonrası iki gün oldukça rahattım. Sonraki günlerde anlık olmak üzere size bahsettiğim hissi yaşadım ancak uzun süreli değil anlıktı. Gece uyumada sıkıntı yaşamıyorum ancak bazen yan yatarken sıkıntılanıyorum. Bu fiziksel bir rahatsızlık da olabilir tabi ki göbeğim rahatsız ediyor olabilir:))) İyi çalışmalar… Saygılarımla….”
15 GÜN SONRA

Merhaba Eylül Hanım;

Size geçen hafta cuma günü mail atmıştım. O gece yine uyumakta zorlandım göğüs bölgemde hissettiğim o garip his bir süre devam etti. O geceden sonra olmadı ama ben kendimi rahatlamış hissetmiyorum. Acaba bu gece de olacak mı diye tedirgin yatıyorum. Bunun dışında her şey normal. İyi geceler iyi çalışmalar…”
55 GÜN SONRA

Merhabalar Eylül Hanım

Çok şükür o hissi bir daha yaşamadım. Teşekkür ederim emekleriniz için.
F18
NOTLAR:
1-*:  Bu konunun örneklerine daha önce defalarca rastladım. Bu reiki benzeri birşey olabilir veya size uygulanan bir bio-enerji seansı olabilir veyahut da auranızı genişletecek çalışmalar yapılan türlü ortamlar olabilir. Bir enerji aktarımı sırasında siz kendinizi o kişiye açarsınız. Eğer size uygulama yapan kişinin birtakım eklentileri varsa, o anda o kişinin bazı türdeki eklentilerine de açık halde olursunuz.
Ör: Geçmişte yaptığım seanslardan birinde danışanım sağlık sektöründendi. Kendisi zaman zaman yurtdışından Türkiye’ye gelen bir bio-enerji uygulayıcısından bio-enerji seansı alıp eklem ağrılarını dindirmişti. Ama her ne hikmetse bu ağrılar dönem dönem kendini tekrarlıyordu. Seans içinde farkettik ki bu kişi danışana arada bir ağrı yaratacak türden enerjiler göndermiş. Böylece danışan ağrı yaşadıkça kendisine ihtiyaç duyulacağı ve Türkiye’ye çağırılacağı için kendisine bir nevi ticari döngü yaratmıştı.
Bu vakada ise bilinçli ve kötü niyetle aktarılan birşey yoktu ama sonuçta bir enerji aktarımı sırasında danışana gelen 2 olumsuz enerji vardı.
Dolayısıyla; kendinizi kimlere açtığınız önemli..hele hele tepe çakranızı her önüne gelene elletmemenizi özellikle tavsiye ederim.
2- Kayıp İkiz Sendromu: Bu konuda daha önceki vakalarda detaylı açıklama yazmıştım. Bakınız:  BİR KAYIP İKİZ SENDROMU ÖRNEĞİ ( 2. Bölüm )
3- Danışan bana gelmeden önce tüm tıbbi kontrollerden geçmişti ve rahatsızlığı fiziksel nedenlere dayanmıyordu.  ( kalp rahatsızlığı veya panik atak sebebiyle olmadığı biliniyordu.) Bu yüzden kendisini seansa alabildim.
Bu seansta meslek belirtme nedenim: Danışan eski bir üst düzey asker ve mesleği gereği geçmişte çok sayıda ölüme şahit olmuştu. Bu durum onu yeterince travmatize etmiş olarak düşünebilirsiniz.
Seans sonucu rahatsızlığın geçmiş olması sebebiyle benim bu vaka için belirtebileceğim tek cümlelik yorumum: Danışanın kaybetme ve ölüm korkusu tetiklenecek şekilde üst üste birtakım travmalar yaşayınca eklentileri harekete geçmişti…
Sevgiler,
Eylül Erdoğan

BOL EKLENTİLİ BİR TACİZ VAKASI-1.Bölüm

Standard

b2

İsmine Bahar diyeceğim danışanım 40’lı yaşlarda bir kişisel gelişim uzmanı. Regresyon terapisi için benden ilk randevu aldığında seans için gayet istekli ve heyecanlı olmasına rağmen tam da seansa birkaç gün kala orta kulağında iltihaplanma  içeren ağır bir gribal hastalığa yakalandı.*

Bu sebeple ilk seansa gelemedi ama yaklaşık 1 ay sonra tekrar randevu alıp geldiğinde bu sefer Cihangir’de seans yaptığım binanın sokağında rastlaştık ve yukarıya beraber çıktık. Benim için enteresan olduğundan akımda kalan bir detay olarak o gün ne sabahki ne akşamki seansta elektrik kesilmedi ama onunla yukarı çıkacağımız zaman elektrik kesildi ve biz asansör yerine elimizde cep telefonu ışığıyla yukarıya çıkabildik. Ancak biz içeri girdiğimizde elektrik gelmişti.

Ön görüşme sırasında kendisinden aldığım bilgiler doğrultusunda bana gelmeden önce aşağıdaki çalışmalara katılmıştı:

-Aile Dizimi: 3 seans

-John of God’a katılım ( fiziksel bir hastalık sebebiyle )

-Kuantum Terapi: Geçmişte almıştı.

-Somatik Deneyimleme: Halen devam ediyordu

Doldurduğu formda çalışma konusu olarak  ” İlişkiler Konusundaki Tıkanıklıkların Çözümlenmesi” yazmıştı.

b4Uzun bir ön görüşmeden sonra seansa başladığımızda vücudunun çeşitli yerlerinde gezinen bazı enerjiler hissetti fakat trans geçiş konusunda ciddi anlamda sorun yaşadık. Oldukça zorlayıcı denemelerimden sonra cinsel bölgede algıladığı enerji üzerinden keşif yapmaya çalışırken 3 yaşında iken dedesi tarafından taciz edildiği bir sahneyi algıladı. Taciz esnasında bedenden ayrıştığı için ** ( psikiyatristlerin disosiasyon olarak tabir ettikleri konu )  bu anı keşfederken aşırı derecede zorlandık.

Taciz şu şekilde gerçekleşiyordu: Küçükken evlerinde kalan dedesi, evde kimsenin olmadığı bir anda ebeveynlerin yatak odasında 3 yaşındaki torununun üzerine kıyafetli olarak uzanıyor ve sağ bacağını okşayarak sol kulağına*** ” Bu oyunu kimseye söylemeyeceksin ” diyordu.

Küçük çocuk bu olanlara anlam veremiyor ve korkudan kimseyle paylaşmıyordu. O esnada yaşadığı travma nedeniyle bedenden ayrışmış olduğu için de konuyu hayatı boyunca hatırlamadan hayatına devam ediyordu.

Oldukça zorlayıcı bir konu olduğu için 3 saat süren ilk seansımızı sadece bu anıyı dönüştürmeye ayırdık. O güne kadar birçok çalışmaya katılmış ama henüz yüzeye çıkmamış olan bu konunun teke-tek ve güvene dayalı bir ortamda çıkmış olması sebebiyle onun adına sevindim çünkü bir grup çalışması içerisinde ortaya çıksaydı muhtemelen daha da zorlayıcı bir deneyim olabilirdi.

 

12

 

Seanstan 1 gün sonra:

” Eylul hnm mrb,

Dunden beri az zaman gecmesine ragmen cok farkli hissediyorum kendimi. Cok rahatladim genel olarak. Sabah kalktigimda sol kulagim biraz agriyodu birkac kez gun icinde de tekrar etti. Hic dusus yasamadim yasayacagimi da sanmiyorum oncesinde yasayip bitirmistim o dususleri gibi hissediyorum cunku. Cok huzurlu hissediyorum gercekten icimde bitmis gibi. . Bu arada cok zor varabildim dun eve 3 saat kadar surdu ve hep esnemeyle gecti. aksam da cok erkenden yataga yapistim resmen ve cok derin uyudum hic kalkmadan. Bugun bir dinginlik var icimde ve huzur. Haber vermek istedim.”
Seanstan 9 gün sonra:

” Eylul hanim mrb,

2 gun once geri bildirim yapmistim ( NOT: Bahsedilen email bana ulaşmamıştı )  ama aradan bir iki gun gibi kisa bir zaman gecmesine ragmen ben kendimi cok ama cok iyi hissediyorum ve bunu yaptigimiz seansa bagliyorum. Tesekkur edip bilgilendirmek istedim.”
Seanstan 1 ay sonra attığı emailde, ilk seansa başladığımızda cinsel bölgede dolaştığını farkettiği bir enerjiyi hala hissettiğini ve bunun uzun zamandır kendisinde olduğunu söyledi. Ben de kendisinin seansta en az 2 eklentisi olduğu yönünde bilgi verdiğini ama ilk etapta taciz çalışmak zorunda kaldığımız için eklentilere bakamadığımızı, onlara da mutlaka bakmak gerektiği için tekrar gelmesi gerektiğini tavsiye ettim. Bunun üzerine 2. seans için yazışmaya başladık. Bu seanstan 2 ay sonra 2. seans için bir araya geldiğimizde ise tamamen eklenti odaklı bir çalışma yaptık. Bu seansı 2. bölümde paylaşacağım.
8
 
NOTLAR:
1-*: Bahar Hn’ın bana gelmeye niyet ettiği andan itibaren tam da seansa gelmesine 2 gün kala ağır bir gribal enfeksiyon geçirmesi tesadüfen değildi. Aslında farkında olmadan iyileşme sürecini başlatarak tamir fazına girmişti.
2-**: Psikiyatristlerin disosiasyon dedikleri konuya şamanlar ” ruhun kayıp parçası ” derler. Travma konusunu çok önemsediğim ve bedenle çalışmanın önemini defalarca gördüğüm için bana ilk defa seansa gelen herkese çok kısa da olsa bu konudan bahsederim. Herkese çizerek anlattığım bu konuyu, belki yakın zamanda fırsat bulursam videoya çekerek internete de yüklemeye düşünüyorum.
3-***: Bunu anlamak için psiko-biyoloji eğitimi almaya gerek yok ama psiko-biyoloji eğitiminden de bildiğim bir bilgi: Evet, bazılarınızın tahmin ettiği gibi, danışanın dedesi 3 yaşındayken onun sol kulağına eğilerek tehdit etmişti. Ve Bahar hn bana seansa gelmeden birkaç gün önce çocukluk yıllarından bu yana ilk defa orta kulak enfeksiyonu yaşamaya başlamıştı..Bu  ilk etapta sizlere ürkütücü gelebilir ama olaya tamir fazı olarak bakarsanız aslında orada bedenin iyileşmeye karar verip bunun için bir seferberlik başlatması olarak yorumlayabiliriz. Buna ek olarak; Bahar Hn o günden bu yana yaklaşık 10 ay geçmesine rağmen bir daha kulak enfeksiyonu yaşamadı.
4-Bu vakayı neden paylaştım? Emin olabilirsiniz ki daha önce buna benzer yüzlerce seans yaptım hatta daha ağır vakalara rastladım. Bahar Hn yazmama izin verdiği için yazabildim ve bu vesileyle sizlere bedenle çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmak istedim.
( DEVAM EDECEK…. )
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

 

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-4. Bölüm

Standard

ŞY1

18.03.2016’da Berna Hn ile bir kez daha bir araya geldik. Şehirdışından gelip gidiyor olması sebebiyle seans aralıklarımız yaklaşık 40 gün civarı aralıklarla sürüyordu ve her yeni seansta daha önce bilmediğimiz yeni bir durum ortaya çıkmaya başladığı için son 3 seansın konusu tabir-i caizse beklemediğimiz yerden çıkıyordu. Özellikle de Berna Hn, seansa gelmeden önce tetiklenen bir bünyeye sahip olmasaydı sanırım işimiz çok zor olacaktı çünkü alttaki seansta ruh sağlığı yerinde değilken ölen bir alt kimlik ve dolayısıyla keşfi beni bir hayli zorlayan bir geçmiş hayat hikayesi var. Seans notlarına geçmeden önce son günlerinin nasıl geçtiğini sorduğumda Berna Hn’ın yine tetiklenmiş bir vaziyette seansa geldiğini farkettim.

 

 

DÖRDÜNCÜ SEANS SONRASI GELİŞMELER:

1-Seans sonrası tamir fazı bittiği andan itibaren sırtımda sanki kanatlarım çıkıyormuş gibi yoğun bir ağrı var. Onun dışında ayak bilekleri ve dizlerin yan tarafları ( eklem bölgeleri ) ağrıyor. Baş ağrısı da var. Gözlerimdeki hassasiyet iyice arttı. Bunların hepsinin aynı zamanda olduğu da oluyor.

O12-Tamir fazı bittiği andan itibaren uyku sorunum başladı. Sabahları zor kalkıyorum. Özellikle son 1 haftadır 2,5 saat civarı uyuduğum için enerjim düşük.

3-Evde durmak istemiyorum. Eve girince de çıkmak istemiyorum.

4-Çok su içmeye başladım.İçerden birşey kuruyor gibi hissediyorum. Şu anda 2-3 lt civarı içiyorum. Eskiden bu kadar içmediğim için dikkatimi çekti.

5-Çok üşüyorum. Yüzüm ve başım yanıyor..vücudum üşüyor.. ( Berna Hn çoktan seansa geçiş yapmaya başlamıştı bile….)

 

 

 

BEŞİNCİ SEANS

Daha konuşurken seansın etkileri başladığı için çok kısa bir metotla bunun bir geçmiş hayat izi olduğunu anladıktan sonra hemen ilk sahneye geçiş yaptık.

046-7 yaşında güzel giyinmiş bir kız çocuğu olarak ormanlık bir alanda patikadan yürüyerek altında bank olan bir ağacın altına gelip oturuyordu. Gelirken yolda şarkı söylediğini ve çok mutlu hissettiğini söylüyordu. Bu sahnede verdiği daha başka birçok detay vardı ama içimde birşeylerin doğru olmadığına dair bir izlenim de uyanmaya başlamıştı. İngilizce tabiriyle herşey gerçek olamayacak kadar iyiydi. ( too good to be true ).

Bu sebeple hayatın başka anılarına bakmak istedim ve zorluk derecesi: “yeni mezunken denk gelse belki terapiste mesleği bırakmayı düşündürecek zorlukta”  bir seansta adım adım ilerlemeye koyulduk.

***

3-4 YAŞ: İzbe bir yerde, eski bir binanın balkonunda salıncakta sallanıyordu. Yine orman vardı ve yalnızdı. Beni buraya bırakıp gittiler diyordu ve sonrasında içerden gelen babaannesini algılıyordu.

***

O52 YAŞ: Bu dönem dudaklarının dikili olduğundan ve konuşamadığından bahsediyordu. Anne-babası 2 yaşında iken onu babaannesine bırakıp başka bir yere gidiyorlardı.

Hergün annemlerin beni bıraktığı saatte salıncağa binip sallanarak onları bekliyorum, sürekli ağlıyorum ama gelmiyorlar. ”  diyordu.

 

***

 

076-7 YAŞ: Artık dudakları dikili değildi. ” Babaannem dikişleri kesmiş, konuşabiliyorum” diyordu. Bu yaşa geldiğinde evdeki babaanesine veda ederek ayrılıyor ve anne-babasını bulmak için o ilk sahnedeki patika yoldan ormana doğru yürüyordu. Orada bulduğu bankta 16-17 yaşına kadar oturduğunu söylediği an aslında ölmüş ve arafta kaldığını anladığım andı.

 

***

 

8 YAŞ: Yine arafta geçen bir sahneydi. ( Buraya kadar anlattığı  birçok sahne ve detay oldu ama buraları kısa geçiyorum. Birazdan neden kısa geçtiğimi anlayacaksınız )

O6

7-7,5 YAŞ: İntihar ederek öldüğü anı keşfettik. Anne-babasının kendisini istemediğini düşünüp terkedilmiş ve yalnızlık duygularıyla birlikte kendini iskeleden suya bırakıyordu ve yüzme bilmediği için boğularak ölüyordu.

 

***

 

Ruhsal boyutta iken bile gerçekleri algılayamadığı için önce bozulan algıları düzelterek işe başladık. Buradayken şizofreni gibi bir hastalığı olduğunu ve olmayan şeyleri oluyormuş gibi anlattığını farketti. Aslında doğuştan omurilikte sorunu olan yatağa bağımlı bir çocuk olduğunu, 8 yaşına geldiğinde ailesinin şehirdışında bir işleri için 2-3 günlüğüne giderken kendisini komşularına emanet ettiklerini ( babaanne diye anlattığı kadın ) ama gittikleri yerde bulaşıcı bir hastalık nedeniyle öldükleri için geri dönemediklerini, onların ölüm haberlerini aldıktan sonra ruh sağlığının tamamen bozulduğunu ve günlerce ağladıktan sonra yemek yemeyi reddederek açlıktan kendini öldürdüğünü söylüyordu. Komşu kadın geldiğinde yemek yiyormuş gibi yapıp sonrasında kusuyordu.

 

O12Buradaki sahnelerden birinde Tanrı’ya çok öfkeliydi. ” Kötürüm olduğum için sana hiç kızmadım ama tek dayanağım olan ailemi aldığın için sana çok kızgınım ” diyordu..Hayatın adil olmadığını, kendini öldürerek bir nevi adaleti sağladığını söylüyordu ve bu sahneleri anlatırken yoğun katarsis yaşıyordu.

Rehberiyle bir araya geldiği sahnede rehberi ona bu hayatta yalnızlığı deneyimlemek ve hayatta kalabilmek için birilerinin bakımına muhtaç olmadığını, tek başına da varolabileceğini öğrenmeye geldiğini hatırlattı.

Tanrı’nın huzuruna çıktığı anda ise kendini yere çökmüş, başı öne eğik ama vücudundan alevler çıkacak kadar kızgın olarak gördü.

Kötürüm olduğum için sana hiçbir zaman öfke hissetmedim. Ama anne-babamı benden neden aldın? Onlar benim tek mutluluk kaynağımdı.

Tanrı: Onlar zaten benimdi. Sen de benimsin…

O14Bunu duyduğunda bir anda yüzünde gülümseme belirdi ve bana ” Bir anda aydınlanma yaşadım. Sanki tüm cevabımı aldım. İçimdeki boşluğun dolduğunu hissediyorum..etrafımda bir ışık huzmesi oldu..her yer ışık artık. ” dedi.

O anda anladı ki ruhunun planında bedensel engelli olarak doğmasının özel bir anlamı vardı. “Tanrı’dan gelen herşeyi kabullenmek için seçmişim ve bunu gerçekten de kabul etmişim ama sonrasında annemi-babamı HERŞEY yerine koymuşum ve Tanrı’yla olan bağımı unutmuşum” dedi.

 

Bu geçmiş hayattan taşıdığı olumsuz izleri şifalandırdıktan sonra hayatı tamamen dönüştürdük. Son aşamada rehberi ona şimdiki hayatıyla ilgili özel bir tavsiyede bulundu: ” Seçimlerinin sorumluluğunu almayı öğrenmelisin. Başına gelen şeylerden dolayı başkalarını suçlama.

 

 

O11.jpg

GERİ-BİLDİRİMLER:

1.GÜN: “Boğaz ağrım sabah çalışmaya gelirken hala biraz vardı fakat şimdi yok sırtımda ki ağrı da baya bi azaldı dün akşam geç uyudum fakat uykuya dalmakta problem olduğu için değil enerjik hissettiğim için uyumadım bugün de gayet iyi hissettim gün boyunca kendimi.

Berna Hn şehirdışından geldiği için ve her ay çalışma şansımız olmadığı için kendisini seanstan bir gün sonra yaptığım ve farklı teknik uyguladığım bir grup çalışmasına aldım. Dolayısıyla tamir fazı etkilerinin daha yoğun ve normalden çok daha uzun yaşama ihtimali olabileceğini belirttim .

7. GÜN:Eylül hanım nasılsınız
Tamir fazı dönemiyle ilgili size bilgi vermek istedim
Genel olarak vücudumda ki ağrılar geçti .uykularım düzene girmeye başladı .rahat bir tamir fazı dönemi geçirdim fakat dikkatimi çeken bir durum var.6.gün sabah uyandığımda rahat nefes alamadığımı farkettim bu durum gün boyunca devam etti .bugün de biraz azalmış olsada bu durum devam ediyor.kendini ifade edememe problemi de daha bariz bir şekilde ortaya çıktı resmen konuşurken cümle kuramaz haldeyim . Yemek yeme durumu da devam ediyor .fiziksel olarak ta yüz ve boyun bölgemde sivilceler çıktı normalde adet dönemlerimde dönemsel olarak 1 yada 2 sivilcem olurdu fakat bu sefer ciddi şekilde sivilcelendim.duygu ve düşünce olarak daha pozitif bir süreçteyim
Sevgiler

 

20. GÜN:

09merhaba eylül hanım nasılsınız

uzun zaman olduğu için size sürecimle ilgili bilgi vermek istedim.vücudumda ki tüm ağrılar tamamen geçti.uyku düzenim normale döndü.eski enerjik ve neşeli halime döndüm.hatta çoğu zaman kendimi şarkı söylerken ve dans ederken buluyorum.aynaya baktığımda eskisi gibi gözlerinin içi gülen kızı görmek çok güzel bir duygu.en önemlisi de huzur duygusunu fazlasıyla yaşantımda hissediyorum.o kişiyle alakalı duygusal açıdan ciddi rahatlamış durumdayım.
gelelim olumsuz belirtilere en son seansta ortaya çıkan yeme bozukluğu devam ediyor.bağımlı şekilde karbonhidrat tüketiyorum.dolayısıyla da kilo almaya devam ediyorum. ( * )
kendini ifade problemi yazı aşamasında düzeldi fakat konuşma aşamasında aralıklarla da olsa devam ediyor.
yeni farkettiğim üç durum var .birincisi başkalarına karşı sınırlarımı etkili biçimde çizememek (**) ikincisi de hayatımla ilgili gerekli kararları almak fakat bunları uygulamaya koymamak için hep bir bahane bulmak.bahane bulmasam da o gün mutlaka bu kararımı baltalamak adına fiziksel belirtiler gösteriyorum.örneğin çok aşırı çalışmasam bile kendimi çok yorgun hisstemek ,baş ağrısı gibi
üçüncü durum en yakın arkadaşımı kıskanmaya başladım.bana hayatıyla ilgili olumlu birşey anlattığı zaman sevincine ortak olmak yerine onun moralini bozacak şeyler söyleyebiliyorum.bazen hiçbirşey yokken bana söylediği birşey yüzünden ona karşı ani çıkışlarım oluyor.sadece bu kişiye karşı böyle tavırlar sergiliyorum
sevgiler “
8
NOTLAR:
1-*: Anladık ki 5. seanstan sonra ortaya çıkan tıkınırcasına yeme durumu , ruhsal sağlığı yerinde olmadan ve kendini aç bırakarak öldüğü bu geçmiş hayatla bağlantılı olsa da sadece bu hayatla sınırlı değil.Bu geçmiş hayattaki durum sebeplerden biri ama tek başına yeterli değil ve bakılması gereken başka önemli durumlar var. ( Bir sonraki seansta tesadüfen keşfettiğimiz bu sebebi gelecek ay ayrı bir vaka olarak yazacağım. Neden tesadüfen bulduğumuz ise başlı başına ayrı bir konu başlığı ve bence çok önemli bir konu )
2-**: Berna Hn’ın alanla ilgili de bir sorunu olduğu ortaya çıktı ki bu sınır çizememe sorunu bir sonraki seansta keşfettiğimiz durumla da iç içe bir konu.
3- Berna Hn’ın algıları bozulmuş alt kimliğinin şimdiki hayatında defalarca uyarıldığına yaptığımız şimdiki hayat seanslarında daha önce de şahit oldum. ( Bknz:  BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-3 ) Kayıp ikiziyle ayrışma anında da algıları bozulmuştu.
Bu tarz seanslar oldukça zorlayıcı seanslar olsa da kendisine bana bu konuda bayağı deneyim kazandırdığı için ayrıca teşekkür ederim çünkü bu algı düzeltme konusunda bir kısayol keşfetmeme sebep oldu.
4- Berna Hn’ın kişi bağımlılığında ciddi bir rahatlama vardı ve artık o takıntı haline getirdiği kişinin aklına bile gelmediği zamanlar yaşıyordu. Ailesi ile işler yolunda ilerliyordu ve yaptığımız grup çalışmasının da katkılarıyla buzlar eriyordu ama tuhaf bir şekilde bedeni bize yeme bozukluğu konusunda hala birşeylerin eksik olduğu sinyalini veriyordu..Bu durumun ardından ne çıkacağını açıkçası ben de çok merak etmeye başlamıştım. Bunu 5. Bölümde bulacaksınız…
(Devam edecek…. )
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

 

BİR KADINA ŞİDDET HİKAYESİ

Standard

8

 

Bu vakayı ilk defa facebook sayfasında yazacağımı duyurduğumda kullandığım cümle şuydu: ” Bugün neredeyse 1 sene önce çalıştığım bir danışan aradı ve bu süre içinde olanları anlattı. Çok şaşırdım. Vaka olarak yazılacak. ”

Normalde bırakın 9 ay önce yaptığım bir seansın içeriğini hatırlamayı, ben geçen hafta yaptığım bir seansın içeriğini bile hatırlayamazken, bu danışanın konusunu hemen hatırlamıştım. Çünkü hem konusu ve yaşadığı şiddet beni etkilemişti, hem de boy boy çocuğu olduğu için bir daha gelememesi aklımda yer etmişti ve açıkçası umutsuz olduğum bir konuydu. Okuduğunuz zaman neden şaşırdığımı anlayacaksınız..

6Bundan 8,5-9 ay önce bir yaz günüydü…. Seans yaptığım şehirlerden birine biraz uzak bir ilçeden gelen danışanım seansa gelebilmek için yaşları 8’in altında olan 3  çocuğunu birilerine emanet ederek gelmişti. İsmine Hatice diyeceğim bu danışanım üniversite mezunu, türbanlı bir ev hanımıydı ve yaşı daha 30 bile değildi.

Doldurduğu formda konu bölümüne ” Eşimle olan problemler” yazmıştı. Ön görüşmeye geçtiğimizde eşinin sürekli dışarıda arkadaşlarıyla gezip tozmasından ve kendisini aldatmasından bahsetmeye başladı. Ayrıca eşi tarafından hem sözlü , hem de fiziksel şiddete maruz kalıyordu. Eşine karşılık verdiği zaman kendisini tehdit ettiğini “ Ben seni öldürmezsem rahat etmeyeceğim. Sen çok geçimsizsin. ” dediğini ekledi. Eğer suyuna giderse ve karışmazsa işler biraz daha iyi gidiyordu.

En son kavgaları bana gelmeden 2 gün önce gerçekleşmişti. Hatice Hn ikindi saatinden itibaren eşini cep telefonundan aramış ama bir türlü ulaşamamıştı. Gece geç saatte eve gelen eşine ” İkindinden beri arıyorum, eve neden gelmiyorsun ” diye sorunca  ise ” Bana karışamazsın. Sana hesap vermek zorunda değilim ” şeklinde bir karşılık almıştı.

Kavga ettikleri o gün eşinin boğazını sıkıtığını, sesleri duyan komşuların polis çağırdıklarını ama ağlamaktan polislerle konuşamadığını ve eşinden şikayetçi olmadığını belirtti.

 

Aileler tanıştığı için kocasını küçüklükten beri tanıyordu. Evliliğinin başından beri hep mutsuz olmasına rağmen belki de ona bağımlı olduğunu düşünüyor ve çocukları sebebiyle başka bir alternatif düşünemiyordu.

Uyuşturucu madde  kullanan eşinin birkaç kere kendisine de içirdiğini, bu maddeyi aldığında bir kez başı dönüp bayıldığını söylüyordu. Eşi bu maddeyi aldığında sürekli cinsellikten bahsetmek istiyor, kendisinin ise tam tersi olarak daha çok Tanrı’yı düşündüğünü ve ” Şu an kötü birşey yapıyorum, beni affet ” diye dualar ettiğini ekliyordu.

 

7En çok da eşinin aynı apartmandaki 2 komşuyla da birlikte olduğunu duyduğunda çok üzülmüştü. Bunun üzerine eşinin uyuşturucu kullandığını kayınbiraderi ile paylaştiğinda ise yine tehdit edilerek ” Beğenmiyorsan defolup gidersin ” şeklinde bir karşılık aldığını söyledi.

Köken aile hikayesine baktığımda ise şu detayları not etmiştim:

-Anne ve baba o daha ilkokula başlamadan boşanmışlar

-Babası iş için başka bir şehirde yaşarken annesinin üstüne başka bir kadın getirmiş..Annesi o sırada Hatice Hn’a hamileymiş..Annesi bebeği düşürmeye çalışmış ama başarılı olamamış

-Anne ve baba boşandıktan sonra 19 yaşına kadar olan süre boyunca babasını sadece 1 kez görebilmiş

-Baba başka bir şehirde kendine bir hayat kurmuş. Orada 2. eşinden de boşandığını duymuşlar.

-Anne 2. evliliğini yapmış ve üvey babasının maddi durumu iyiymiş.

-Annenin 2. evlilikten 2 çocuğu daha olmuş ve Hatice Hn onları da kardeş olarak görüp gayet yakın ilişkiler kurmuş

-Aynı anne-babadan bir abisi daha varmış. Abisi de Hatice Hn’ın eşine yakın bir profil çizdiği için abisinin karısı da Hatice Hn gibi çok mutsuzmuş.

 

Seansa başladığımızda  ilk gittiği sahne 5 yaşındayken yaşadığı travmatik bir andı. O yüzden ana karnı içeren bir şimdiki hayat regresyon seansı şeklinde ilerledi. Açıkçası, Hatice Hn’ın bu şartlarda yaşarken , yakın bir zamanda tekrar seansa gelebileceğinden şüpheliydim..o yüzden sürem elverdiğince küçüklükte yaşadığı travmaların üzerinden geçmek istedim.

Ana karnını keşfettiğimizde:

-Annesi Hatice Hn’a 3 aylık hamileyken babasını terkedip başka bir şehirdeki ailesinin yanına gitmişti. Aldatıldığı için eşini terketmişti ama gittiği yerde de çok kısıtlandığı için mutsuzdu.

10-Annenin Hatice Hn’a 8 aylık hamile olduğu başka bir sahnede, anne ile baba tekrar bir aradalardı ama bu sefer babası annesini kapının önüne koyuyordu. Burada kalbinin sıkıştığını ve ikisine de çok kızgın olduğunu çünkü ikisinin de aslında birbirlerini aldattıklarını söylüyordu. ” Doğmak istemiyorum ” diyordu , ” Doğmak istemiyorum. “…

-Doğum anını keşfettiğimizde yine annesinin kendi ailesinin bulunduğu şehirdelerdi. Doğduğunda herkese ve herşeye öfkeli olduğunu, o gün herkesin kendisine acıyarak bakmasından çok rahatsız olduğunu söylüyordu.

 

 

11-Baba ile ilk karşılaşma anını keşfettiğimizde Hatice Hn artık 4-5 yaşlarına gelmişti. Başka bir şehirde yaşayan baba polislerle eve geliyor ve kızını alıp götürmek istiyordu. Hatice Hn ise babaya karşı öfkeli olduğundan üst kata kaçıyordu. O sahnedeki duygularını tarif ederken ” Babamı bıçaklamak, ona zarar vermek istiyorum..Bizi bıraktığı için öfkeliyim ” diyordu. Sonunda polis zoruyla da olsa babası hem abisini hem kendisini evden alarak çıkıyor, çocuklarını önce yemeğe sonra da parka götürüyordu.Salıncakta sallanırken tüm duyguları birbirine karışmıştı Hatice Hn’ın..Salıncakta sallandığı için mutluydu ama geçmişten dolayı babasına hala öfkeliydi.

-6 yaşındaki bir sahnede üvey babası tarafından uygulanan küçük bir fiziksel şiddet ve cezalandırma sahnesi vardı. Burada asıl öfke üvey babaya değil, evde olmasına rağmen olaya hiç tepki vermeyen annesineydi.

 

Hatice Hn, trans geçiş konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadığı ve iyi işbirliği yaptığı için bu sahneleri hızlı hızlı keşfedince birkaç taciz ve dayak sahnesine de yer vermiştim. Onlara ayrıca beden terapi içeren bir çalışma yaptım.

 

3

Hatice Hn’ın bana söylediği başka bir konusu daha vardı. Din konusunda yoğun takıntıları vardı ve sürekli vesvese halindeydi. Ayrıca cinsel konularla ilgili de çocukluğundan itibaren süregelen bir tiksinme sözkonusuydu. Bununla bağlantılı olduğunu hissettiğim çocukluk anılarından birinde daha 5-6 yaşlarındayken annesi ile üvey babasının kapısı açık olan odasından içeri girdiğinde yerde yarı çıplak olduklarını görüyor ve tiksiniyordu. O anda annesini de “kötü kadın ” gibi algıladığını anlatmıştı. Biraz daha büyüdükten sonra başka bir dönemde de annesinin mahalleden tanıdıkları bir adamla fazla haşır neşir olduğundan rahatsızlık duyuyor ve annesinin üvey babasını aldattığını düşünerek annesine müthiş bir öfke duyuyordu.

Böyle bir aldatma sahnesini bire-bir görmese de annesinin o adamla görüştüğünden neredeyse emindi. O andan itibaren öyle nefretle doluydu ki artık oralardan kaçıp gitmek istiyordu. Sonrasında da zaten öfkesinden dolayı hastalandığını ( hastalığı öfkesinin yarattığını seans içinde farketti ) ve bir süre evde yatmak zorunda kaldığını ekledi.

15Tüm bu sahneleri dönüştürmeye başladığımızda siz de tahmin edersiniz ki bolca öfkenin açığa çıktığı bir seans oldu. Beden terapiyi yoğun olarak kullandık. Anne ve baba ile çalıştığım bölümlerde öfke enerjisi gidince babasını bile çok kolay affedip hatta sarılmak istemesi beni şaşırttı.

Annesine empati göstermeye başladığı bir sahnede sol omzuna ağrı girdi.

Dönüştürmeye başladığımız andan itibaren ilk etapta cinsellikten iğrenme, tiksinme şeklinde anlattığı bölümlerde artık böyle hissetmediğini belirtti.

Notlarıma bakarken eşiyle ilgili bölümde eşinin ona ” Herşey güzel olacak ” diye bir msj verdiğini yazmışım. Ne yalan söyleyeyim, bu vakayı yazarken seans notlarımda görünce yine şaşırdım.

Rehberi ile bir araya geldiği anda ise rehberi  ” Çok mutlu olacaksın.Üzülme… ” demişti.

Kendime aldığım özel notta ise ” 7 yaşında olanlara ve abi ile ilişkisine bak ” demişim. Ama bir daha çalışmadığımız için o not seans notlarımda öylece kalmış.

 

12

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Hatice Hn aktif olarak email kullanamıyordu. Çocuklar tüm vaktini alıyordu. O yüzden kendisiyle seanstan sonraki günlerde 2 kere konuştuktan sonra bir daha hiç konuşamadık. O ilk haftaki görüşmede öğrendiğim kadarıyla çocuklarını da alıp bir süreliğine evden uzaklaşmıştı. Gittiği yerde telefonu bile iyi çekmediği için bir daha hiç haberleşemedik.

Bundan yaklaşık 8,5 ay sonra sanırım hala benim facebook sayfamı takip ediyormuş ki orada geri-bildirim konusunda verdiğim örnekleri görünce telefon açıp kendi yaşadıklarını anlatmak istemiş.

 

8,5 Ay İçinde Olanlar:

Annemle aram düzeldi. Eşim neredeyse muhteşem biri haline geldi. Üstelik yıllardır istiyordum ama almıyordu. Bana bir araba bile aldı.Bütün kötü alışkanlıkları bitti. Hayatım düzene girdi. Teşekkürler..  ”

Ben: ” Nasıl yani, gerçekten mi Hatice Hn…  ” şeklinde ilk bocalamadan sonra bunların ne zaman olduğunu yani yaklaşık tarihleri sordum ve yazmasını istedim.

Cevabı: ” Seanstan 2 ay sonra annemle aram düzeldi. Seanstan 6-7 ay sonra yani yıl sonunda eşim de değişti.Bütün kötü alışkanlıklarını bırakma kararı aldı. Hatta yılbaşından bu yana namaza da başladı.

Benimle uzun vadeli çalışan danışanlarım bilirler, işim sözkonusu olduğunda yani seans anında biraz mesafeli ve ciddi olurum. Hatta bugüne kadar fazlasıyla otoriter davranmak zorunda kaldığım kişiler de olmuştur. Ama bu geri-bildirimleri alırken şaşkınlıkla gülmek arasında gittim geldim. Hatice Hn bana getirmek istediği başka birilerinden bahsetmeye başladı ve böylece aramızda farklı bir diyalog gelişmeye başladı. O ana kadar kendimi tutmaya çalıştım amaaaa…  En sonunda Hatice Hn, bana ” Eşim bu tarz şeylere inanmıyor ve size geldiğimi bilmiyor ama kendisi gelmeden onun için mesela işleri için birşeyler yapabilir miyiz sizle? ” dediğinde artık o noktada koptum ve gülmeye başladım. ” Bakın Hatice hn, ben hoca ya da büyücü değilim…. bunları ben yapmadım. Bakın adımı PANTOLONLU EYLÜL HOCA’ya falan çıkarmayın lütfen . Amannn haa :)) ” dedim.

Telefonu kapatmadan evvel bu vakayı yazmak için ön onayını da aldım ve kendisinin izniyle de ufak tefek sansürler uygulayarak paylaşıyorum.

 

 

8

NOTLAR:

1-Bu vakayı farklı bir örnek olduğu için ve regresyon terapisinin dinle hiçbir ilgisinin olmadığını, her düşünceden danışanın bu çalışmaya geldiğini göstermek için paylaştım. Bugüne kadar bu terapiye yurtdışında yaşayan ateist görüşe sahip kişiler de geldi, Karadeniz’in bir kasabasında yaşayan türbanlı ev hanımı da geldi.

Beden ölünce herşeyin sona ereceğini düşünen insanlara bile ilk defa geldiklerinde mutlaka bu işin mantığını çizerek anlatırım. Eğer kişi illa ki herşeyin bu yaşamdaki bedeni öldüğünde sonlanacağı görüşündeyse, o kişiyle sadece şimdiki hayat ve ana karnı regresyonu çalışırım.

Kişinin neye inandığı beni ilgilendirmez ama kişinin iyileşmeye olan inancı ve isteği beni çok ilgilendirir çünkü motivasyon ve teslimiyet gerçekten de şifalanmada fark yaratıyor.

2-Yukarıdaki vakada beden terapi, travma ve içsel çocuk içeren bölümler vardı. Bugün yaşadığımız travmaların bazıları geçmişte yaşanan travmaların tekrar edilerek yaşanmasından oluşur.BİR EBEVEYNİNİZDEN NE KADAR ÇOK NEFRET EDERSENİZ, ONUN ÖZELLİKLERİNİ KENDİNİZE O KADAR ÇOK ÇEKERSİNİZ. NEFRETİNİZ SİZİ O EBEVEYNİNİZE DAHA ÇOK BAĞLAR. ZAMANLA O NEFRET ETTİĞİNİZ EBEVEYNE BENZEDİĞİNİZİ FARKETTİĞİNİZ ZAMAN DURUN VE ŞÖYLE BİRKAÇ ADIM GERİYE GİDİP ONLARIN YAŞADIĞI ZAMANA VE KOŞULLARINA BAKIN. SONRA DA EĞER YAPABİLİRSENİZ, SADECE BU DÜNYAYA GELMENİZE VESİLE OLDUKLARI İÇİN BİLE OLSA ONLARA İÇTEN BİR TEŞEKKÜR EDİN.

3-” Pantolonlu Eylül Hoca ” espirisine gelince; eğer bu blogu uzun zamandır takip ediyorsanız, şifayı verenin ben olmadığımı her zaman yazıyorum ve söylüyorum. Burada Hatice Hn’ın inancının ve niyetinin gücü (dualarının payı ) yadsınamaz. Ve en önemlisi ise evinden ayrılıp gittiği zaman bile gösterdiği sabır ve teslimiyet duygusu azımsanamaz.

Diyeceğim odur ki; hayatta gerçekleşme ihtimaline inanmadığınız birşeyden faydalanamazsınız. Dolayısıyla Hatice Hn kendi inancı ve iradesiyle bu sonuca ulaştı. Ben ise sadece aracı oldum..ve herzaman yaptığım gibi sadece seansı yönettim.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

 

….

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: UYKU SORUNU

Standard

D5.JPG

İsmine Derya diyeceğim 6 yaşındaki minik danışanımla çalışmaya başlamamız biraz dolaylı yoldan ve plansız oldu. Aylar önce annesi ile çalışmaya başlamıştık..fakat çalışmamızın ana konularından biri annenin kızına karşı olan ani çıkışları ve hemen akabinde geçen öfkesinin üzerine düşen pişmanlık duyguları olmaya başlayınca kızıyla çalışmamız kaçınılmaz oldu.

 

D2Derya, Amerika’da doğup 3-4 yaşına kadar orada yaşadıktan sonra ailesinin İstanbul’a göçüyle adaptasyon sorunu yaşamış bir çocuk. Aile dizimciler bilirler, bir insanın annesi kadar anavatanı olarak gördüğü ülke de önemlidir. Herşey mutlu-mesut ilerlerken bir anda bambaşka bir ülkeye göç etmek bizim yaşlarımızdaki yetişkinleri bile bocalatırken, haliyle bu minik danışan da bu durumdan psikolojik olarak bayağı etkilenmişti. Hala Amerika’yı özlediğini ve orada olmak istediğini zaman zaman söylediğini annesinden bildiğim için annesini geçtiğimiz aylarda ismine BAĞLAR dediğim ve regresyon dışında farklı bir teknik kullandığım çalışmaya davet ederek kızıyla olan bu sorununa bakmaya başlamak istemiştim.

 

D6

Lakin annenin kendi soyağacında Kafkaslar’a kadar uzanan, kadınların genelde pek konuşturulmadığı hatta gelinin kayınbabasının yanında konuşmasının bile yasak olduğu Çerkezler’e dayandığını ve hala bu ezilen ve susturulan kadınların öfkesini taşıdığını gördüm. Dolayısı ile çocuğuyla ilgili olan kısma henüz gelemedik.

 

D4Anne ile çalışmalarımız devam ederken kızı Derya’nın geceleri uyku sorunu olduğundan bahsetmişti. Neredeyse her gece uyanıp korkuyor ve anne-babasının yatağına gelerek onlarla uyumak istediğini söylüyordu. Bunu anneden aylardır duymama rağmen organize olup bir araya gelmemiz ancak geçtiğimiz şubat ayında oldu.

Derya ile çalışmaya başladığımızda ilk etapta biraz sohbet ettim. Bu arada kendisinin evde sürekli değişen yatılı bakıcılardan dolayı sorun yaşadığını da gözlemlemiştim. İlk uzun süreli bakıcıya alıştıktan sonra bu bakıcının ülkesine gitmek zorunda kalması sebebiyle zor vedalaşmış ve o günden sonra gelen her yeni bakıcıya tepkili davranmaya başlamıştı.

 

D11Sohbet sırasında resim de yaptırdığım için yeteri kadar bilgi alabilmiştim. Bu sırada kendisinin elini sürekli meşgul etme ihtiyacı , ya konuştuklarımızı yazması ya da not alması dikkatimi çekti. En sevdiklerim başlıklı bir liste yaparken beni kendisinin bile önüne koyması ise daha da bir dikkatimi çekti.( danışanın gerçek ismini gizlemek için o bölümü bantladım ) .Halbuki bundan bir yıl önce Derya ile farklı bir sosyal ortamda bir araya gelip bayağı sohbet edip oyun bile oynamış olmamıza rağmen beni bu görüşmede ilk bir araya geldiğimizde hatırlayamamıştı. Travmatize olmuş kişilerde unutkanlık olması, geçmişe dair bilgilerin hatırlanmaması bilinen bir durumdur ama bu kadar olmasını beklemiyordum. O yüzden uzun vadeli ve gözlem içeren, anneyle de ayrı çalışmayı gerektiren bir sürecin ilk seansında küçük danışanımı fazla zorlamak istemedim.(küçük çocuklarla olan görüşmelerin süresini max 1 saatle sınırlı tutuyorum.) Derya’nın ” en sevdiklerim ” başlıklı listesi  yanda. Bu listede anne-babadan sonra gördüğünüz kedi, Derya’nın kedi alerjisi ortaya çıkınca  bu sene evden uzaklaştırılmıştı ve onun için ayrı bir mutsuzluk kaynağıydı. Köpeği ise Amerika’dan ilk döndüklerinde almışlardı. Alırken köpeğin sorumluluğu ve bakımı konusunda annesi  bir anlaşma yaparak almışlardı. Fakat annesinin iş yoğunluğu, Derya’nın ise kakadan midesi bulanınca köpeği biraz büyüyünce geri almak üzere iade etmişlerdi.

 

D9Bağ kurduğu herkesin ondan uzaklaşıyor olması onu yeterince travmatize etmiş gibi görünse de bu benim için buzdağının sadece görünen kısmıydı. Daha ileri noktalara bakmadan evvel ilk seansta bir enerji temizliği ile başlayıp uyku sorunun bir eklenti kaynaklı olup olmama ihtimaline bakmak istedim. Çünkü Derya’nın odasının belli bir noktasından korkması ve geceleri o bölgeye bakamaması, babasının kızını uyutmak için gittiği ve yanında uyuyakaldığı bir gece odadaki aynı bölgenin babayı da rahatsız etmesi ve ” orada durmak istemedim, daraldım” demesi şüphelerimi eklenti olma ihtimaline çevirmişti.

 

Eklenti temizliği yaptıktan sonra işlem sırasında gördüğü şeyleri bana çizmesini istediğimde, Derya bana aşağıdaki resmi çizdi. Buradan da göreceğiniz üzere 2 farklı eklenti var . Çocukların kafalarını karıştırmamak için eklentinin türüne, ne zaman geldiğine gibi konulara hiç girmediğimiz ve temizliği bile bir oyun adı altında yaptığımız için bunların ne olduğuna dair kesin bilgi veremiyorum sizlere. Ama annesiyle de çalıştığım için bir tahminim var. Zaman içerisinde anne kanalıyla netleştirirsek belki ilerde sizlerle de paylaşırım.( anne izin verirse )

D10

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan sonraki gece Derya daha derin uyudu ve gece pek uyanmadı.

Seanstan 6 gün sonra annesinden aldığım email: ” Derya iki gece benimle yukarıda uyumak istedi,burası daha rahat hemen uyuyabiliyorum ve korkmuyorum dedi, sabaha kadar da uyudu, 

D7sonraki gece babası yatırdı onda da çabuk uymuş, cumartesi gecesi zaten yolda uyuyakaldı. Artık gece uyanmaları kalmadı dediğim gece pazar sabahı kabus görerek uyandı, 5 te kendi yatağında, alof diye bir çizgi film karakteri kardan adam var çok sevimli. onun bir gözünün önde bir gözünün de arkada olduğunu görmüş, sonra Derya ve iki arkadaşının daha gözleri öyle olmuş, çok korkmuş, sonra ben yanına indim birlikte uyuduk.
dün akşam da bu akşam da çabuk uyuyakaldı. 
yalnız dikkatimi çeken, çok asabi tepkiler vermeye başladı, çok sinirli. tersliyor, bağırarak tersliyor. beni hem çok sevip sarılıyor hem de bana tahammülü yok gibi. 
bir de seansın ertesi günü, herşeye ağlıyordu. 
fakat bununla birlikte daha mutlu görüyorum sanki onu genel anlamda.
şimdilik gelişmeler bunlar, 
sevgiler
Bunun üzerine annesine tamir fazında ağlama olmasının normal olduğunu, uzun süre telafi eden ve herşeye susan yetişkin seanslarında bile seans sonrasında öfke patlamaları ve ağlamalar olabilirken çocuklarda da hafif dozlu şeyler olabileceğini ve normal olduğunu, çalışmaya devam etmemiz gerektiğini söyledim. Kızına karşı uygulaması için birkaç özel tavsiyede bulundum.
Annesinden önemli her gelişme ve değişikliği, sık idrara çıkmasının gece uyanmalarının sebebi olup olmadığını takip edebilmem için idrara çıkışlarını gözlemlemesini ve düzenli olarak rapor etmesini rica etmiştim fakat yoğun iş hayatı nedeniyle bu günlük geri-bildirimleri alamadım. Ancak arada telefonla aldığım bilgiler oldu:
Seanstan 16 gün sonra: ” Evet, sık idrara çıkması geçti. Mucize gibi. Ama hatırlamıyor hala. Mesela sabah konuştuklarımızı hatırlamıyor.
Aslında her gece tuvalet için uyanmaya başladı. Eskiden korktuğu için uyanırdı şimdi ise kendi başına tuvalete gitmek istemediği için beni çağırıyor. Ayrıca çıplak olduğunda çok utanıyor.

Geri-bildirimleri düzenli almakta sıkıntı çektiğim için bazı detayları ancak soru-cevapla anlayabildiğim bugünlerde anneden hem kendi tarafında ( anne, anneanne, babaanne..vb ), hem de çocuğun baba tarafında taciz, tecavüz vakalarını araştırmasını rica ettim. Annesi ise bu konuların ailede pek konuşulmadığını ama araştıracağını söyledi.

Bunun üzerine kendisini “BAĞLAR ” ismini verdiğim grup çalışmasına davet ettim.

 

D3Seanstan 25 gün sonra: ” Bu arada son bir geri bildirim daha:

Dün jimnastikten dönerken bana dedi ki:
-Anne ben neyi düşünüp üzülüyorum biliyor musun, seninle bir gün kurabiye yapıyorduk ve senin parmağın dolaba sıkışmıştı, canın çok acımıştı ve acıdan kıvranmıştın, işte ben çok üzülüyorum buna hatırlayınca…
Ayrıca önceki günde daha Amerika’da yaşadığımız dönemlerdeki bir anısını  hatırladı, ve çok özlediğini oraları oradaki evimizi ve yaptıklarımızı yineledi. 
Bana karşı çok merhametli olmakla birlikte yine bana ve bakıcıya karşı öfke patlamalarına devam ediyor.
Uykuları ve sık idrara çıkması da düzenli .

 

 

Ş11

NOTLAR:

1-Çocuklar, bugüne kadar çoğumuzun sandığı gibi beyaz bir kağıt olarak doğmuyorlar. Onlar hem anne hem de babalarının genleri aracılığıyla aktarılan travmaların etkisini taşıyarak doğuyorlar. ( tıpkı genetik hastalıklar gibi ). Çocuk, anne karnındayken annesinin yaşadığı bütün travmalardan da etkileniyor. Bugüne kadar yaptığım seanslarda eşine yüzlerce kez rastladım. Hele ki anne bir çocuğu doğurmayı istememişse, kürtaj düşünmüşse, sonradan vazgeçmiş olsa bile çocuk tüm bunların izini ruhunda taşıyabiliyor. En önemlisi ise; sorunlu doğumlarda, erken doğumlardan sonra anneden ayrı kalan, küvözde günlerini, haftalarını  geçiren çocukların bu süreçten etkilenmemiş olmaları şu ana kadar yaptığım seanslara dayanarak konuşursam imkansız gibi birşey. Bunun çok yeni bir örneğini daha geçen ay kendisi uzman bir doktor olan danışanım aracılığıyla yaşadık. Daha ilk seansımızda küvözde geçirdği döneme bakarak başlamıştık. Bir sonraki hafta içerisinde o güne kadar ilaçla bile iyileşmeyen tüm cilt lezyonları iyileşmeye başladı. Keşke ilk halinin fotoğrafını çekseydim diye pişmanlık duysam da zamanla bu vakayı biraz daha gözlemleyerek sizlerle de ” KÜVÖZDE KALMANIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ ” teması altında paylaşmayı düşünüyorum.

 

D82- Benim çok önem verdiğim ve bazen danışanlara çizerek anlattığım bir konu :  “TRAVMA”.

Büyük bir travma esnasında, bu acıya katlanamayan-dayanamayan bir parçamız olur ve bu parçamız o anda daha fazla acı çekmemek için bedenden ayrışır. Bu ayrışmaya şamanlar ” RUHUN KAYIP PARÇASI ” derler. Günümüzde psikiyatristler ise buna ” DİSOSİASYON ” gibi bir tabir kullanıyorlar. Bu kelimeyi, kişiliğin bölünmesi-ayrışması, kişinin kendi kendine yabancılaşması gibi düşünebilirsiniz. ( Çok daha detaylı bir kavram ama burada oldukça basit bir şekilde mantığını anlattığım için çok fazla jargona girmeden ve doktorculuk oynamadan anlatmaya çalışıyorum ).

Bu vakada hem annenin hem de çocuğun bazı olayları hatırlamama, çok kısa süre önce gerçekleşmiş şeyleri bile bazen hatırlamama gibi durumları var. Sadece çocukta değil, annede de farklı alanlarda da olsa benzer semptomlar gözlemledim. Bu unutkanlık durumu, yukarıda bahsettiğim ayrışmalarda çok sık rastlanan bir durum. Bu sebeple o travma anında ayrışan parçayı geri getirmeden sorunu çözemeyiz.

Bunu neye dayanarak söylüyorum? Yıllarca psikiyatriste gidip bazı ilaçlar kullanıp hiçbir iyileşme sağlayamayınca son çare olarak bir de şunu deneyelim diye seansa gelen danışanlara dayanarak söylüyorum. Bugüne kadar hiçbir vakada, ilaç kullandığı için ruhunun kayıp parçasını geri döndürmüş birine rastlamadım. Alınan ilaç genelde, kişinin o travma sebebiyle ayrışan parçasının yoksunluğundan kaynaklanan boşluk veya acıyı hissetmesini engellemeye yönelik oluyor. (LÜTFEN, genelleme yapmayınız ve gerçekten ilaç kullanımının zorunlu ve faydalı olduğu ciddi psikiyatrik rahatsızlıkları bu yazımdan muaf tutunuz. Çünkü regresyon terapistleri olarak o tarz durumlarda zaten çalışma yapmıyoruz. ). Kalıcı iyileşme ise ancak o giden parçayı geri getirmekle oluyor.

Dolayısıyla, regresyon terapisinin özelliği hep sorunun oluştuğu ana yani kaynağa gitmek olduğu için genelde hep bir travma anına gidiyoruz. Bu yüzden bu işin oldukça dikkatli, özenli bir şekilde ve eğitimli kişilerce yapılması gerekiyor. Yani 2 günlük kişisel gelişim seminerlerine katılarak yapılabilecek bir iş değil.

 

( Devam edecek….  )

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

ÇOCUK DANIŞAN VAKASI: GECE TERÖRÜ 1. Bölüm

Standard

 

GT4

 

Bildiğiniz üzere İstanbul-Mersin arasında sürekli seyahat ediyorum. O yüzden 1 aylık programım genelde haftalar öncesinden programlanmış oluyor. Bundan yaklaşık 35-40 gün önce, bir gece yarısı tam da şubat ayına dair tüm İstanbul randevu planını tamamlamış bilgisayarımı kapatıp yatmak üzereyken ” ACİL ” başlıklı bir email aldım.

Emailin içinde ismi geçen kişilerden biri daha önce çalıştığım bir danışanımdı. Bu danışanım bana ilk geldiğinde kendisine beni bir psikoloğun önerdiğini ve ” Bu kişiye gözü kapalı gidebilirsin ” dendiğini söylemişti. Bu psikoloğun ismini sorduğumda ise kişiyi tanımıyor olmam beni daha çok etkilemişti. Çünkü ben özellikle iş hayatında beni kişisel olarak tanıyanlardan ziyade, hiç tanımayan kişilerin görüşlerini daha objektif bulduğum için daha çok önemserim. Dolayısıyla hiç tanımadığım bu psikoloğun adını bile bilmediğim için sosyal medya üzerinden kendisine teşekkür etttiğimi hatırlıyorum. İlginç bir konu olunca hem konu, hem de konuyu danışanıma aktaran kişi aklımda kalmıştı.

Bu sefer yazan, psikologun önerisini ileten yakın arkadaşı olan kişiydi:

GT6” Merhaba Eylul Hanım,

…..’a psikolog tavsiyesini ileten kişi ben, ( ismi )… 

Uzun zamandır sizi takip ediyorum . Reiki hocası olmamın yanında uzun yıllardır bilinçaltı çalışmaları konusunda egitimler alıyorum ancak uygulama aşamasına gecmiyorum.

12 yasındaki oglumun surekli yasadıgı dejavular ve ara ara kafasının ıcınde seslerin cokkk yukselmesi sorunlarıyla basetmeye calışıyoruz doktorların soyledıgıne gore onemli bir mesele degil ustun zekalı oldugu tespit edildikten sonra bu sorunların yasanabilecegine benzer orneklerle biz de inandık.
Ancak son 10 gundur her gece kabuslar ve hatta aynı ruyalarla uyanıp uzun sure kendini toparlayamıyor. Herseyın çok hızlandıgını ve buna dayanamadıgını hatırladıgı kadarıyla sonra anlatabiliyor.
Doktor uyku teroru olabilecegini ancak yapılacak birsey olmadıgını soyluyor
Ve ben içsel olarak bu sorunun cozumlenmesinin sizinle mumkun oldugunu hissediyorum 10 gundur uyumayan ve ilk kez caresizlik içinde kalan ben sizden şubat ayında oglum … ….’la çalışmanız konusunda ricada bulunmak ve eger bu mumkun olursa cokkk mutlu bir anne olacagımı belirtmek isterim.
Şimdiden tesekkurler.  
***
Açıkçası, programım doluydu ve yeni birini almam imkansızdı ama İstanbul’da çok yoğun çalıştığım için her 3 günde 1 kendime koyduğum küçük dinlenme molaları vardı. Çocuk seanslarını 1 saatle sınırlı tuttuğum için böylesi acil bir durumda bu çocuğa da dinlenme saatimde seans yapabileceğimi düşünerek anneyle yazışmaya başladım.
İlk soruma aldığım cevap:
Hicbir teshis yok.
Sadece ustun zekalilarin egitim aldigi …… adli merkezdeki pedagog sag ve sol beyin arasinda cok fark oldugunu bunun da bir dengesizlik yaratabilecegini soyledi.
Hicbir ilac ya da teshis yok …
Yasitlariyla iletisim kurmada sorunu olmasa da onlarla vakit gecirmekten sıkılan ve surekli onlara kızan soylenen elestiren bir yapisi var …
Ozellikle yalan uydurma, adaletsizlik, haksizlik gibi cocuklar ya da buyukler arasindaki her turlu davranisi seziyor ve cok sinirleniyor…
Ancak bir teshis ya da tedavi durumu yok .
Gordugu ruyada da tam anlatamasa da hep ayni olan seyler var
Sesler, cok hizli sayi sayma
Cok hizli gecen zaman
Mary hanim otelden cikis yapti diyen biri var, o yalan soyleyerek otelden para aldi diyor…Hersey cok hizli diyor .”
***
GT3Ben İstanbul’a gelmeden evvel her türlü tıbbi kontrolden geçmiş olduğu için kendisine ilk haftasonu randevu verdim. Annesinin doldurduğu formda oğlunun belki epilepsi olabilir şüphesiyle 24 saat boyunca EEG’sinin çekildiği ve hiçbir sorun bulunamadığını yazıyordu. Ayrıca gündüze yansıyan bir sorun yaşamadığı için psikiyatrist de sorun yok demişti. Doktorların söylediği son şey şuydu: “Belki gece terörü olabilir ama bu konuda tıbben yapabileceğimiz birşey yok. “.
Tüm bu bilgiler ışığında ismine Mert diyeceğim danışanımla bir araya geldiğimizde, karşımda küçük bir çocuk beklerken neredeyse boyu benim boyuma yakın 12 yaşında bir delikanlı ile karşılaştım.:) Haliyle iletişim kurmak benim için çok kolay oldu. Küçük çocuklarda kullandığım oyunlara ve türlü numaralara hiç ihtiyaç kalmadı. Tabiki burada danışanın motivasyonu da fark yarattı çünkü bu küçük danışanım her gece yaşadığı bu kabusu çözmek için benimle iyi bir işbirliği yaptı.
GT7Sohbetimiz sırasında bana bu sorunu 1 aydır yaşadığını, neredeyse hergün uyuduktan 2 saat sonra uyandığını , giderek bu sürelerin biraz öne çekildiğini, sebebini bilmediği bir şekilde konuşmaya başladığını , ilk 10 gün boyunca kafasında sayıların çok hızlı bir şekilde döndüğünü, sonraki günler daha farklı şeyler olmaya başladığını ve gördüğü kabusları sabahları hatırlamadığını ekledi. Daha önce annesinden aldığım bilgi ise, bazı geceler bilmediği bir dilde konuştuğu şeklindeydi. Hatta bir gece oğlu anneye ” Yeni Selma’yı istiyoruz diyorlar ” demişti .
***
Eklentiden şüphe ettiğim için seansa enerji temizliği ile başladım. Tahminimizde haklı çıktık. Yalnız bu esnada farkettiğim başka bir durum daha oldu ve o anda başının bir bölümünde daha farklı bir enerji algıladığım için oraya müdahale etmem gerekti. Ancak orayı da temizledikten sonra imgeler netleşti.
Gelmişken kendisiyle doğum travması da çalıştım. Seans sonunda gönderdiğimiz eklentiye dair bir resim çizmesini istedim. Mükemmelliyetçi olduğu için hemen 2 dk’da çizemeyeceğini, uzun süreceğini söyledi. Ben de onu dinlenme molamda araya aldığım ve çizim için extra vaktim olmadığı için akşam eve gidince çizip annesi aracılığıyla bana gönderebileceğini söyledim. Bu şekilde anlaştık ve ayrıldık. ( Altta çizdiği silüet, eklentinin görüntüsü: Yarısı siyah, yarısı beyaz olan ve arkası dönük bir erkek figürü )
IMG-20160221-WA0002
Annesi onu almaya geldiğinde bu konuya bir ekleme yaptı: ” Oğlum çok mükemmelliyetçi. Aslında o yüzden de getirmeyi düşünüyorum size..).” . Ben bunu duyunca hem şaşırdım hem de gülümsedim çünkü ilk defa bir küçük danışanın mükemmelliyetçiliğinden şikayet edildiğini duyuyordum. Ve ne tesadüf ki bu danışanımla ortak bir özelliğimiz vardı: mükemmelliyetçilik…:)
Seans özel bir vaka olduğu için Mert’in annesinden hergün sabah ilk iş bana email atarak o gece oğlunun uyanıp uyanmadığını, nasıl uyuduğunu yazmasını rica ettim.
***
Geri-bildirimler:
-1. Gün: ” Gece uyandı ama atak yaşamadı. ” Ben izin vermedim ” diyerek geri yattı. Herhangi birşey olmadı.”
-2. Gün: “Hic uyanmadi tum gece
Bu duruma benzer geceleri 1 ayda en fazla 4-5 gece ve araliklarla yasadik
Umarim artik saymayi biraktigimiz huzurlu gecelerimiz baslamistir .
Cok tesekkurler ..Sevgiler…”
-3. Gün: ” Merhaba eylul hanim hic aksatmiyoruz calismayi 🙂
Bir geceyi daha biz uyumasak da oglumuz huzurla tamamladi ..
Tekrar tesekkurler . Sevgiler…”
-4. Gün: “ Huzurlu bir gece daha
Cok sukur …
Tesekkurler ,sevgiler.”
-5. Gün: “Bir gece daha huzurlu ve hic bir sorun olmadan gecti .
Cok tesekkurler .Sevgiler .
-6. Gün: ” Eylul hanim merhaba ;
Yasadigimiz bu zorlu deneyimin ilk anindan itibaren butun kalbimle inandim sizinle cozecegimize ..Bugun 6.gece
Oglumun her sabah bu gece de birsey olmadi derken gulen gozleri icin varliginiza minnetttarim …
Sevgiler...”
7 gün takip ettikten sonra durumun tekrarlamadığını görmemize rağmen yine de emin olmak için bir hafta daha gözlemlemek istedim.
-8. Gün: ” Merhaba eylul hanim
Kusura bakmayin bugun bir turlu yazamadim
Gece herhangi bir benzeri problem yasanmadi
Cok ruya gorup cok uyandigi bir geceydi
Yazmam gerekir mi bilmiyorum ama ruyasinda kardesi oldugunu benimle birlikte Ankaraya gidip dondugumuzde babasinin ona “Mert, kardesin öldü özür dilerim ” dedigini gormus
Uyandiginda gozlerinde yas vardi .
Bunun disinda bir danisaninizin paylastiginiz geri bildirimi dikkatimi cekti .
Mert’in de dirseklerinde tam bu surec oncesi cikan sigilimsi buyuk cikintilar vardi
Hic iyilesek gibi degildi .
Bir haftadir kuculduler ..
Tekrar tesekkurler .
Iyi geceler diliyoruz ..”
-9. Gün: “Merhaba eylul hanim;
Bir geceyi daha sakin ve huzurlu gecirdik
Tesekkurler .Sevgiler
-10. Gün
…..
-…..
Artık annesi bana uyku durumunu bildirmeyi bıraktı. Herhangi bir sorun çıkarsa haberleşeceğiz. Mart ayında hem Mert ile başka bir konuda, hem de annesiyle kendisinin talebi üzerine ayrı bir konuda çalışacağız.
 ***
NOTLAR:
GT11-Çocuklarla olan seansları yetişkin seanslarından daha çok önemsediğimi daha önce de yazmıştım. Düşünsenize, bu çocuğun annesi regresyon terapisinden haberdar olmasaydı oğlu için ne yapacaktı? Kabus dolu geceler muhtemelen aylarca veya yıllarca devam edecekti..ve belki ilerde uyku için ilaç bile vermek zorunda kalacağı günler gelecekti.
O yüzden işimi her geçen gün daha çok seviyorum. İnsanların iyileştiklerini görmek-duymak bir tiyatrocunun alkışla beslenmesi gibi birşey. Yani benim için işimin en tatmin edici yanı, insanlardan aldığım geri-bildirimler. Yoksa sonucunu takip edemiyorsam bana göre seans yapmanın hiçbir manası yok.
GT82-GECE TERÖRÜ olabilir denen konu, bu vakada benim için sadece bir eklenti seansıydı. Yalnız dikkat ettiyseniz bu soruna el atmadan evvel konunun öncelikle tıp doktorları tarafından kontrol edilmiş ve her türlü tetkik yapılmış olduğundan ve tıbbi bir çaresi olmadığından emin oldum. O yüzden her benzer sorun olduğunda lütfen genelleme yapmayınız ve ilk etapta bir tıp doktoruna başvurunuz.
” Eklenti ” konusu çok daha geniş çaplı bir konu olduğundan burada çok detaya girmeyeceğim ama sadece şu kısa tanımlamayı kullanabiliriz: Bizim enerji alanımızda bulunan ama bize ait olmayan enerjilere EKLENTİ diyoruz. ( bakınız: Sıkça Sorulan Sorular bölümü )
Bu vakada çocuk danışan tarafından çizilen bir eklenti silüeti mevcut idi. Aldığımız bilgiler doğrultusunda bu eklenti, Fransa’da intihar ederek ölmüş birinin enerjisinden başka birşey değildi. Neden bu çocuğu seçmiş derseniz, seansta kendime not ettiğim bilgi şu: Mert 1 ay önce çok üzüldüğü travmatik bir olay yaşamış. O sırada eş-zamanlı olarak okulda da haksızlık olarak gördüğü başka bir duruma şahit olmuş. Bu iki travma üst üste geldiğinde ve Mert’te tetiklenen duygu Fransa’da ölen kişinin duygusuyla aynı frekanslarda olduğunda Mert bu enerjiyi doğrudan kendisine çekmişti. Seans sırasında bu enerjiyi ait olduğu yere gönderdikten sonra Mert’in annesini de bu tür durumlardan korunma yollarıyla ilgili kısaca bilgilendirdim.
Mert’in yaşadığı travmatik vaka üzerine kendisiyle biraz sohbet edip etkilenme durumuna baktım. Eğer ihtiyaç duyarsak ilerde çalışacağız ama şimdilik kendisi konuyu zaten halletmiş gibi görünüyor.
3-Burada bahsettiğim eklenti konusunu anlamakta zorlanıyorsanız şöyle düşünün: nasıl ki bağışıklık sisteminiz düştüğünde vücudunuz daha kolay hastalanıyorsa, ciddi bir travma yaşadığınızda hissettiğiniz yoğun duygularla ( öfke, çeşitli korkular…vb ) , kendinize birtakım olumsuz enerjileri çekebiliyorsunuz.
Eminim ilk defa duyanlara saçma gelecektir ama durum tamamı ile bundan ibaret. Ben sonuçla ilgilendiğim için gerisi sadece teferruat. Ama emin olabilirsiniz ki böyle bir şeyi 15-20 sene önce duysam ben de inanmakta zorluk çeker hatta sizin delirdiğinizi düşünürdüm..:)) O yüzden yaptığım işe baktığımda zaman zaman kendi kendime şöyle espriler yaparım: BİR ANALİTİĞİN HAZİN SONU ( ya da ANALİTİK PLAZA İNSANININ HAZİN SONU ) ismiyle belki bir gün kısa hayat hikayemi yazarım size. Hiç gerçekçi değil diye küçükken bilim-kurgu bile izlemeyen ve gözüyle görüp algılamadığı hiçbir şeye inanmayan birinden bu aşamaya nasıl geldiğimi belki birgün size de anlatırım.
O gün gelene kadar kendinize iyi bakın..:))
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

KAFA KARIŞIKLIĞI: DELİLİĞE GİDEN YOLUN İLK DURAĞI

Standard

İsmine Jale diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarında çalışan bir kadın. Kendisi ile uyku sorunu üzerine çalıştık. Açıkçası bu seans öncesinde kendisinin doldurduğu formda ve verdiği bilgiler arasında geçmişte bir depresyon atlattığı ve buna bağlı olarak o dönemde ilaç kullandığı bilgisi vardı ama çok geçmişte kalmış olduğunu söylediği bu durumun ne kadar ciddi olduğunu benle ancak seansın üzerinden 1 ay geçtikten sonra paylaştı. Ben de basit gibi görünen bir uyku sorununun altından neler neler çıkabileceği konusunda bir örnek olması açısından sizlerle bu kompleks vakayı paylaşmak istedim.

 

1.Geçmiş Hayat:

U1Jale hn, seansa başlar başlamaz geçiş yaptığı ilk sahnede kendini samanlık gibi bir yerde yatan ve elleri-kolları bağlanmış olan 30 yaşlarında bir erkek olarak algıladı. Üzerinde beyaz kıyafetler olup, orada  yalnız hissettiğini söylerken çok korkuyordu ve ” Bana deli diyorlar galiba..” diye ekliyordu. Orada uzun bir süre geçirdiği için kız kardeşi ara ara ona yemek getiriyordu ve kız kardeşinin geldiği anları ” Beni çok seviyor..sanki her geldiğinde bana ışık getiriyor o..” diye duygulanarak tarif ediyordu. Bu sahneden sonra kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığını algıladı.

Neden o samanlıkta ve elleri-kolları bağlı olduğunu anlamaya çalışırken, 16-17 yaşlarındayken köydeki komşu kızını samanlıkta köşeye sıkıştırarak kıyafetiyle sürtünmeye çalıştığını ve bunu yaparken bile çok utandığını hatırladı. Komşularının kızı ağlayarak uzaklaşırken kendisinin de onu üzdüğü için ağladığını ama neden böyle bir şey yaptığını bir türlü anlayamadığını söyledi. Bu davranışı sergilerken kendisine engel olamadığından hareketle kendini cezalandırarak o samanlığa kapattığını ve bu kararı verdiğinde akıl sağlığının yerinde olmasına rağmen ilerleyen dönemde bozulduğunu ekliyordu.

U5Annesinden kendisini bağlamasını istemiş, annesi de üzülerek de ağlayarak da olsa oğlunun bu isteğini yerine getirmişti.

Tüm bu keşfettiğimiz sahneler, danışanın cinsel bölgesinde hissettiği çok güçlü ve aktif bir enerjinin varlığını hissetmesi ve o bölgedeki enerjinin kendisine ait olmayıp yabancı bir enerji olduğunu belirtmesi üzerine anlam kazandı.

O anda, bu seanstan çok kısa bir süre önce katıldığım bir ileri teknikler eğitiminde Hans TenDam’dan öğrendiğim bir tekniği hatırladım ve biraz da risk alarak denemeye karar verdim. Oradan sonrası Alejandro González Iñárritu filmleri tadında…benim için de öğretici, farklı bir seans oldu.

 

 

U42.Geçmiş Hayat:

İtalya…

Yaşı 40’a yakın ama olduğundan daha yaşlı görünen, şişman, orta boylu, kalın kaşlarını çatarak bakan güçlü bir savaşçı. Güçlü görünmesine güçlü ama bir taraftan da çok öfkeli görünüyor.

Başında bulunduğu ordu savaşı kaybettiğinden bu yana kendini ağır bir şekilde eleştiriyor. Öfkesi öyle büyük ki ancak bir zafer onu değerli hissettirebilirdi… ama olmuyor. O günden bu yana kendini müthiş derecede değersiz hissediyor.

 

F8Kesişme Anı:

Bu iki hayatın kesiştiği yer bedende cinsel organları da içeren bölgesi… Kişileştirme ( personification ) yaparak bu iki hayatı kesiştirdik ama burada asıl önemli nokta…buraya nasıl geldik diye sorabilirsiniz. Bu geçmiş hayatta rahatsız edilen, aklen dengesiz olan alt kimliğin danışanın şimdiki hayatında yeniden uyarılmasıyla  bizim hikayemiz başladı. Ne zaman mı? Buyrun dinleyin:

Biz daha tanışmazdan evvel…vakitlerden bir vakit, zamanlardan bir zaman;  Türkiye’de…genç bir kız yaşarmış..mış..mış..

 

3-Şimdiki Hayat:

 

F9Sene 2006. Jale hn, bu hayattındaki 2. erkek arkadaşım dediği genç bir erkekle 3 hafta boyunca çıkıyor. Erkek arkadaşının başka bir kız arkadaşı olduğundan haberdar olmasına rağmen bu konuyu fazla önemsemeyerek çıkmaya başlıyor ama ilişki kısa sürüp 3 haftada noktalandıktan yaklaşık 3-5 ay sonra yaptığı bu hareketin ahlaken doğru bir hareket olmadığını düşünmeye başlıyor. Sonrasında kendini suçlamaya başlıyor…Film bir kere geri sarmaya başlayınca artık gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Bu sefer ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarını hatırlıyor. İlk defa cinselliği keşfettiği ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarından da suçluluk duymaya başlıyor…derken susmayan zihni uykusuz gecelerini ve uykusuz geceleri ise depresyona girmesini … ve sonunda hepsi birbirini tetikleyerek durumun daha da ağırlaşmasını sağlıyor.

Bu süreci bana seansı gerçekleştirdikten 1 ay sonra, kendisine geri-bildirim sorduğumda açıklaması ise enteresandı:

Eylül Hn, bu yaptığımız seansın benim üzerimdeki etkisi o kadar geniş çaplı oldu ki anlatamam size. Sanki bugüne kadar olan hayatımdaki eksik olan tüm parçalar birleşmiş gibi oldu. Şimdi anlıyorum neden bu kadar basit birşeyin beni o dönemde bu kadar ağır etkilediğini.. Depresyona girdiğim o dönemde, bana çok küçük yaşta yapılan bir tacizi hatırlamıştım. O uykusuz günlerimde ya taciz içerikli rüyalar ya da ölmüş olan yakınlarımın ölümlerini hatırladığım kabuslar görüyordum. Zihnim artık karman çorman olmuştu…böyle giderse delireceğimi düşünüyordum. En son psikiyatriste gittiğimde ona ” Ya intihar edeceğim, ya da delireceğim. ” dedim. Bunun üzerine intihar eğilimim olduğu için  ..X… Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir süre tutuldum. Ondan sonraki süreçte doktorun verdiği …. isimli ilacı 1 yıl boyunca kullandım. Uykularım düzelmeye başlayınca, ben de düzelmeye başladım ve böylece 1 yıl sonra ilaca son verilmiş oldu. Aslına bakarsanız uykum hiçbir zaman tamamen düzelmedi ama en azından böyle idare edebiliyordum.”

 

Ben bu hikayeyi seanstan 1 ay sonra paylaşmış olmasından dolayı biraz şaşkın ve düşünceli kendisine şöyle dedim:

Jale hn, doldurduğunuz formda yıllar önce böyle bir ilaç kullandığınızı ve depresyon tanısı konduğunu biliyordum ama bu kadar zorlu bir süreçten geçtiğinizi bilmiyordum. Bu bilgiyi seans öncesinde konu hakkında konuşurken değil de seanstan 1 ay sonra artık uyku sorunu düzeldikten sonra paylaşmanız benim açımdan biraz ilginç oldu. Açıkça söylemeliyim ki , siz bana ilk geldiğinizde böyle bir sorunu yeni atlatmış olsaydınız ve ben sizi tanımıyor olsaydım, muhtemelen intihar eğiliminizin devam edebilme ihtimalini düşünerek size randevu vermezdim. Böyle bir riske asla girmezdim.

Diğer taraftan, seans sonrası bile olsa bunu paylaştığınız ilk kişi olmak bana güvendiğinizi, hızlı gelişme göstermeniz ise seanslar arasındaki bağlantıları ne kadar hızlı kurabildiğinizi göstermesi açısından olumlu. Bugünden itibaren uyku durumunuzu takip edip bana bildirirseniz sevinirim.    ……    …..  O konuştuğumuz diğer konuya da arayı çok açmadan bakarsak  iyi olur.

 

U7GERİ-BİLDİRİMLER:

1-Artık sabah kalktığımda dinlenmiş olarak kalkıyorum.

2-Yatış saatim öncekiyle aynı olmasına rağmen artık daha erken ve kendiliğimden uyanıyorum. Önceden 12’ye kadar uyumuş olsam bile uykumu alamazdım. Şimdi ise 10’da kalkarsam ” aaa çok uyumuşum ” diyorum.

 

 

NOTLAR:

1-Bir insanın kafasında entegrasyon tam değilse, bedende de birşey entegre olmamış demektir. Bu entegre olmamış yer, bedeninizde belli bir bölge veya organ olabilir. Ör: Mesela bedenizde hep aynı bölgede sorun yaşamak..sürekli sol kolun kırılması ..vücutta belli bir bölgenin diğer organlara göre daha zayıf veya soğuk olması ..vb..gibi.

Bizim vakamızda ise bedenin bir bölgesinde farklı bir enerji vardı. Kafa karışıklığını yaratan şey, o yabancı enerjiydi. O yüzden bu hayatları dönüştürüp entegre ettikten sonra, danışanın o bölgesinde hissettiği yoğun enerji de dengeli bir hal almaya başladı. 

2-Hatırlarsanız üstteki geçmiş hayat karakterlerinin ikisinin de ortak bir özelliği vardı: ÖFKE. Öfke bir enerjidir ve bedende kalırsa bir yere gitmek zorundadır. Peki nereye gider bu öfke?.. Bedende en zayıf yeriniz neresiyse oraya gider. Kafaya giderse, deli eder. Bedene giderse, ileri aşamada kanser bile edebilir.

3-Kafa karışıklığı, deliliğe giden yolun ilk durağı demiştik. Eğer danışan geçmiş bir hayatında delilikten çekmişse ve de özellikle delirmiş vaziyette ölmüşse, bu dengesiz alt kişilik kolaylıkla yeniden uyarılabilir. Bu uyarılmaya yol açan şey çoğu zaman bir travmadır. Uyur vaziyette olan büyük bir travmanın etkileri sonradan basit gibi görünen küçük bir olayla yeniden uyarılması çok rastlanan ama malesef pek anlaşılmayan bir durumdur.

Bu vakada danışanın şimdiki hayatında yaşadığı ve bana çok sonradan anlattığı örnek de böyle bir örnek. Malesef bu tarz durumlarda sorunun kaynağına bakmak yerine ya ilaç alıp ya da tabiri caizse iki tek atıp kendimizi uyuşturarak uyutma eğilimindeyiz. Danışan da , öyle kötü bir dönem geçirdikten sonra şu anda kalitesiz de olsa uyumaya başlayınca, buna razı olduğu bir dönem geçirmiş. Kendisiyle bir seans daha çalışıp onu olumsuz etkileyen diğer konularına da bakmaya başlayınca tamamlayıcı bir etki yaratmış olmalı ki şu anda kendisi eskisine nazaran gayet kaliteli bir uyku çekiyor…Bana da ” İyi uykular, Jale Hn ..) ” demek düşüyor.

4- Vakada kapak resmi olarak kullandığım fotoğraf, 2010 yılında yaptığım ve OSB üzerine karışık teknik kullandığım bir çalışmama aittir. Çalışmanın adı “HASSSTASIYIM ” olup, sizlerin de tahmin edeceğiniz üzere Sevgili Ayhan SİCİMOĞLU’ndan esinlenilmiştir. .)

 

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan