EGONUN DİRENCİ-2

Standard

Yazının birinci bölümünde, Derya Hn ile yaptığımız ilk seanstan bahsetmiştim. Derya Hn seansa 12 saat süren bir yol katederek gelmişti ve rahat çalışabilmemiz için yıllık iznine denk getirmişti. Bu sebeple ikinci seansımızı da ilk seanstan sonraki tamir fazı süresi biter bitmez yapmaya karar verdik.

İkinci seansı yapmamız için birçok neden vardı:

1-İlişkilerde bağımlılık teması olan durumlarda min 2-3 seans çalışılması gerektiği için

2-İlk seansı yaptıktan bir gün sonraki gece gözümün önüne gelen yaşlı ve kızgın teyze görüntüsünü daha sonra fotoğrafla teyit ettiğimizde bu kişinin Derya Hn’ın affetmek istemediği babaannesinin çıkması: Danışan henüz çocukken kaybedilen babaannenin durumdan rahatsız olduğunu ve onunla danışan arasındaki ilişkiye özel olarak bakmamızda fayda olduğunu hissettirdi. (NOT: Bu durum ilk defa bir seanstan sonraki tamir fazı sürecinde kendiliğinden oluştu. Duru-görü veya duru-biliş özelliklerinin regresyon terapisi ile herhangi bir ilgisi yoktur. Regresyon terapi eğitimi içerisinde böyle bir yöntem öğretilmez ve kullanılmaz. Terapi yöntemi hakkında yanlış anlaşılma veya herhangi bir beklenti oluşmaması için bu detayı özellikle belirtmek istiyorum.  )

3-İlk seans öncesi yaptığımız ön görüşmeye dayanarak aldığımız notlar ve yaptığımız listede, Derya Hn’ın birden fazla sorunu vardı. Bir dahaki bir araya gelişimiz aylar sonra yine bir izin döneminde olabileceği için 1 hafta arayla 2 seans yapmaya karar vermiştik.

İlk seans üzerinden 8 gün geçtikten sonra 2. seansımız için tekrar buluştuk. Derya Hn o aradaki 1 haftalık sürede doktora giderek kan testini yaptırmıştı. Sonuçlar normal çıkmıştı. Aşırı derecede su içme konusu seanstan sonra azalmıştı ve hala o şekilde devam ediyordu. Elimizde seans öncesinde yapılan herhangi bir test sonucu olmadığı için karşılaştırma yapabileceğimiz herhangi başka bir belge yoktu ama bildiğiniz gibi, ilk seansı yaptığımızda böyle bir amacımız da yoktu. Eğer diabet amaçlı bir seans yapmış olsaydık, o zaman kendisinden daha önceki döneme ait bir test sonucunun kopyasını talep edecektim. Sonuç itibariyle, bu 1 haftalık süre içinde Derya Hn diabet hastası olmadığını öğrenmiş oldu.

Bir araya gelince, 2. seansımızın konusunu belirlemek üzere konuşmaya başladık. Derya Hn, kendisinde geçmişten gelen ve ilişki yaşamasına engel olabilecek herhangi bir eklenti olup olmadığından emin olmak istiyordu. İkinci önceliği ise, aidiyet sorunuydı. Tüm hayatı boyunca hep bir yere ait hissetmeme sorunu yaşamıştı. Ergenlik dönemindeyken ailesi güneydeki büyük bir şehre taşındığında o şehre ait hissedememişti. Yıllar sonra, D. Anadolu’daki doğup büyüdüğü şehre tayin istediğinde oraya da ait hissedememişti. Küçükken kendisini ailesine bile yabancı gibi hissediyordu ve ” sanki bu aileye ait değilim” diyordu. Evlilik yaptığı ilk gün de ” Ben bu evliliğe ait değilim, bu eve ait değilim..” demişti. Oldukça önemli bir sorundu ve sorduğum birkaç soruya daha onaylar şekilde cevap verince bende mutlaka bakılması gereken bir dünya dışı etki olabileceğine dair şüphe uyandırdı.

Derya Hn’ın içi rahat etsin diye önce eklenti taraması yaparak seansın akışını ona göre belirlemeye karar verdik. Eğer ciddi boyutta bir eklenti sorunu yoksa , seansımızın ana teması aidiyet hissedememe sorunu olacaktı.

Seans süremizi çok etkin kullanmak istediğim için ön görüşmeyi oldukça kısa tuttuk. Babaanne konusunu 2. seansa taşımamak için o bölüme öngörüşme süremiz içinde başka bir psikoterapi yöntemi ile baktık. Sonuçta 5-10 dk içerisinde babaanne ile torun arasında bağlantı kuruldu ve müthiş bir sevgi enerjisi açığa çıktı. Babaannenin tek derdi torunu tarafından yok sayılmaktı. Bu yoksayılma sorunu giderilince, babaanne torununu dişil enerji yönünden de desteklemeye başladı.

2. SEANS:

Yaptığımız eklenti taramasında Derya Hn’da herhangi bir eklentiye rastlamadık. Seansımızın akışını aidiyet hissedememenin kaynağına bakacak şekilde yönlendirdik. Bu noktada, yine beni çok şaşırtan ama aynı zamanda sevindiren bir gelişme oldu. İlk seansta şimdiki hayat travmalarına bakarken bile transa geçmekte zorlanan ve daha çalışmanın başında, dini inancı gereği geçmiş yaşamlara pek inanmadığını söyleyen Derya Hn, bana dünya dışı olarak kategorize edebileceğim bir hikaye anlatmaya başladı.

map

Verdiği tüm detaylar, ” LEMURYA DÖNEMİ ” olarak bilinen bir dönemi çağrıştırıyorduysa da seans boyunca kendisine bu bilgiyi vermedim.

Daha ilk gittiği sahnede yoğun bir yalnızlık, şaşkınlık duygusu hakimdi ve bunu bana tarif ederken ” ne yapacağımı bilmiyorum..aptal aptal çevreme bakınıyorum…aidiyet duygum yok ..” demişti. Bu hayatta yine aniden terkettiği bir sevgili teması, kaybolmuşluk ve pişmanlık duygusu vardı. Lakin çok istese de özür dileme, affedilmek için çaba harcama dürtüleri yoktu. Kendisini aşırı gururlu ve hatasını zor kabul eden biri olarak tarif ediyordu. Bu dönemden taşıdığı olumsuz etkileri şu andaki hayatında bayağı yoğun olarak yaşıyor ve aşağıdaki konularda kendisini olumsuz etkilediğini söylüyordu:

 

-ifade problemi

-özür dileyememe

-aşırı gurur

-sürekli arayış içinde olma

-aidiyet hissetmeme

b

 

Bu hayattan kalan ve hala taşıdığı olumsuz etkileri dönüştürdük ve şifalandırdık. Bu bölümde geleceğiyle ilgili öğrendiği bir detay üzerine gülümsedi ve ” artık umudum var ” dedi.

 

Rehberini algıladığı bölümde rehberinin başını okşadığını ve ” güvendesin ” dediğini söyledi. Bugün için sana herhangi bir tavsiyesi var mı diye sorduğumda ise ” geri döneceksin ” dediğini söyledi.

 

Çalışmamız bittiğinde seansla ilgili değerlendirme yaparken kendisine, bahsettiği dönemin ” Lemurya Dönemi ” olarak bilinen bir döneme benzediğini ve eğer merak ediyorsa bu dönemi araştırabileceğini, hatta bu ismi içeren bir kitap olduğunu da söyledim. Kitabı hemen alıp okumaya başlayacağını söyledi.

a

 

Ertesi gün haberleştiğimizde kitabı almış ve okumaya başlamıştı. Kendi deneyimine benzer bilgiler içerdiği için mutluydu.

 

 

 

Seanstan 2-3 gün sonra D.Anadolu’daki yaşadığı şehre dönerek iş başı yapacaktı. O yüzden geçen sene kaybettiği annesinin Akdeniz Bölgesindeki büyük bir şehirde bulunan mezarını ziyaret edeceğini söyledi. Bu ziyaretinde ilk defa çok hüzünlendiğini ve ilk defa D.Anadolu’daki yaşadığı şehre dönmek istemediğini belirtti. Mezarlığa olan ziyaretinden sonra hüzünlenince mide bulantısı yine başlamıştı. Kendisi, hayatı boyunca duygularını yoksayarak yaşadığı için belli ki bedeni onunla bu şekilde temas kurmaya çalışıyordu. Yola çıkacağı zaman yazıştığımızda, ilk defa ailesini geride bırakmak istemediğini ve yaşadığı şehre istemeye istemeye gideceğini söyledi. Olay her ne kadar üzücü gibi görünse de ben duruma aidiyet konusu olarak baktığımda aslında sonuç sevindiriciydi ve bu kadar kısa sürede etkisini göstermesi ise şifaya ne kadar açık olduğunu gösteriyordu. Annesi, kardeşi ve babası ile bağ kurulmuştu. Sorunlardan kaçarak uzaklaşma ve bu yüzden şehir değiştirme eğilimi de şifalanmaya başlamış olacaktı ki ilk defa istemeyerek ayrılmıştı ailesinin yaşadığı evden ve şehirden.

 

Seanstan 1 hafta sonra haberleştiğimizde, son günlerini biraz yorgun ve depresif geçirdiğini söyledi. İşini çok severek yapmadığını, çok kalabalık ve stresli bir ortamda çalıştığı için fiziksel olarak yorulduğunu belirtti. Ben de kendisine ilk seanstan bu yana çok kısa süre geçmesine rağmen ciddi yol katettiğini, ailesiyle ve yaşadığı şehirle bağlantı kurmaya başladığını söyledim. Ayrıca şu anda ailesinden uzakta, yalnız yaşadığı şehirdeki işi için şükran duyması ve bu dönemi kendini şifalandırma ve hayat yolunda nasıl ilerlemek istediğini belirleme dönemi olarak görebileceğini söyledim. Bu işi ve bu tayini kendisi istemişti. Dolayısıyla hayattaki seçimleri konusunda sorumluluk alması gerektiğini ve isterse zamanla yine bir tayinle ailesinin bulunduğu şehre dönmeyi seçebileceğini belirttim. Bana verdiği bir cevapta: ” …Evet haklisiniz iş konusunda. Her ne kadar memnun olmasam da kimseye muhtaç olmadan kendi parami kazanip hayatimi sürdürebildiğim icin şükrediyorum sürekli. ” dedi. İlk seanstan sonra normal düzeylere inen su içme oranının devam edip etmediğini sorduğumda ” Su içme isteğim eskisine oranla azaldi . Artık geceleri kalktığımda 1 lt değil, 1 bardak içiyorum. Eskiden çok su içsem de suya doyamazdım ama artık 1-2 bardak içince yeterli oluyor” dedi.

 

c

 

İkinci seansımızdan sonra olan herhangi başka bir farklılık var mı diye sorduğumda ise ” Eskiden saç derimde çok şiddetli kaşintilarim oluyordu. Nedenini bulamiyordum, temiz veya kirli hic farketmeden saçım sürekli kaşınıyordu .Onda da azalma oldu…..” dedi.

 

 

dSeanstan bir ay sonra haberleştiğimizde, hayatında ilk defa bir spor merkezine yazılarak spora başladığını ve enerjisini spora yönlendirdiğini söyledi. Bu kararı beni oldukça memnun etti çünkü düzenli spor yapması fiziksel bedeninin daha sağlıklı olmasını, fiziksel bedenin daha sağlıklı olması ise zihinsel ve ruhsal olarak daha sağlıklı olmasını sağlayacaktı.

 

Kendisi ile halen arada emailleşiyoruz. Bu vesile ile daha önceden bilmediğim ama bilmem gereken önemli bir detayı da gecikmeli de olsa öğrenmiş oldum. Derya Hn geçmişte yaptığı 2 yıllık evliliğindeki eski eşinin geçmişte boşandıklarından sonraki süreçte onu çok kıskandığını, hayatını kısıtlamaya çalıştığını, uzak bir şehre tayin istemesinde eski eşinin de etkili olduğunu söyledi. Şu anda böyle bir rahatsızlık olmadığını ama ilk taşındığında arkasından gelerek kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Bunun üzerine kendisine  eğer ortada tamamlanmamış bir ilişki var ise, hayatına yeni bir ilişki çekmesine engel teşkil edeceğini, öncelikle geçmiş ilişkilerin kapısının sevgiyle kapatılması gerektiğini, sadece bu konunun bile son yıllarda yaşadığı ilişki probleminin nedeni olabileceğini söyledim. Bu yüzden ilerde bir araya geldiğimizde bakmak üzere, eski eşi ile olan ilişkisini de not ettik.

Derya Hn ile olan çalışmamıza ilerde devam edeceğiz. Dilerim hayatında güzel haberlerini paylaşacağım gelişmeler olur ve yine bir vaka konusu olarak hikayesini sizlerle paylaşırım.

 

 

NOTLAR:

1-Egonun Direnci 1 ve 2 olarak paylaştığım bu vakanın amacı, sizlere direnç gösteren egonun nelere yol açabileceğini göstermek. Hayatımızda önemli değişim-dönüşüm dönemlerinde hepimizin maruz kaldığı bir durum olmasına rağmen çoğumuz o anda bize engel çıkaran şeyin, değişimi ölüm gibi algılayan ve direnen egomuz olduğunu bilmeyiz. O yüzden tam da seansa gelmeye karar verdiğimizde:

-önemli bir işimiz çıkar

-erteleyemeyeceğimiz bir toplantı çıkar

-seansa az zaman kala hastalanırız

-sadece 2-3 saatliğine bile olsa çocukları bırakacak birini bulamayız

-nedense o ay paramız erken biter ve başka bir zamana erteleriz

-seansla ilgili hiçbir fikrimiz olmamasına rağmen karar verdikten sonra korkmaya başlarız, “acaba” lar başlar

-o gün saati veya yolu şaşırabiliriz

-sorunu bir şekilde erteleriz.

Bunları sağlayan şeyin egomuz olduğunu bilirsek ve sağlam bir irade gösterirsek, sorunlarımızı dönüştürmek yolunda adımlar atabiliriz.

2-Bu vaka örneğini paylaşmamın başka önemli bir sebebi, bu vakadaki danışanımın dini inancı gereği geçmiş yaşamlara inanmaması ama regresyonun sadece geçmiş yaşamlardan ibaret olmadığını öğrendiğinde bu çalışmaya katılmak istemesiydi. Ayrıca aşırı analitik bir bakış açısı olduğu için herşeye şüpheyle yaklaşan, şimdiki hayat anılarını keşfederken bile zorlanan ve transa geçemediğini sanmasına karşın , dünya dışı diye genel bir tabir kullandığım  ” Lemurya Dönemi” nde geçen hikayeyi anlatırken gayet akıcı bir şekilde gülümseyerek anlatmasıydı. Bu çalışmalara katılmanız için illa ki geçmiş yaşamlara inanmanız gerekmediğini gösteren güzel bir örnek olduğu için paylaştım.

Bu bloga ilk başladığımda, toplumun her kesimi tarafından kolaylıkla anlaşılmayacağını düşündüğüm vakalara ve özellikle ” dünya dışı etki ” ismiyle kısaca geçiştirdiğim örneklere çok fazla yer vermemeyi düşünüyordum. Fakat son zamanlarda bu örneklere o kadar artan düzeyde rastlıyorum ki, bu kadar fazla sayıda ve farklı dünya görüşündeki insanların hepsi benzer hikayeleri uyduruyor olamazlar diye düşünüyorum. Buradaki örnekte belirttiğim Derya Hn, dini sohbetlere katılan oldukça inançlı genç bir bayan ve inancı gereği reenkarnasyona inanmıyor. Ama seansı deneyecek kadar önyargısızdı. Özellikle onu seçmemin nedeni, şifalanmanız için birşeylere körü körüne bağlanmamız gerekmediğini göstermekti. Seansta anlattığınız hikayeyi zihniniz uyduruyor gibi algılasanız bile, bu hiç önemli değil. Benim önemsediğim tek şey, bu seanstan sonra danışanın şifaya ne kadar açık olduğu ve ne oranda şifalandığı.

 

3-BONUS FAYDALAR: Seanslarda sıklıkla farkettiğim bir konuyu bu örnekte rahatlıkla gözlemlemeniz mümkün. Mesela ilk seansta danışan ilişki yaşayamama gibi bir sorunla gelmişti. Ama yaptığımız seanstan sonra ağız kuruluğu, aşırı su içme gibi bazı fiziksel sorunları da şifalandı. Bunun sebeplerine dair burada detaya girmeyeceğim çünkü çok uzun sürer.

Kişinin babaannesi ile kopuk olan bağlantısını gidermek de hedefimiz değildi ama o kısım da bonus bir fayda oldu. Atalarla olan bağlarımız da oldukça önemli bir konu olup bizim bugün yaşadığımız herhangi bir sorunumuzda etkili olabiliyorlar.

İkinci seansımızda amacımız aidiyet hissedememenin kaynağına bakmaktı. Ama bonus fayda olarak danışanın daha önce öngörüşmede belirtmediği alerjilerinde şifalanma oldu.  Duygularını ifade etmesinde iyileşme oldu. Aile bağlarında iyileşme oldu. Fiziksel bedeninde enerji artışı oldu.

O yüzden seanslardan sonraki dönemlere dikkat etmek gerekiyor. Çalışma konumuzla bağlantısı yok gibi görünen öyle değişimler ve gelişmeler olabilir ki bunları “bonus faydalar” olarak değerlendirmek gerekir. O yüzden danışanlara bu noktada büyük görev düşüyor çünkü bir danışanın farkındalığı ne kadar yüksekse değişimi ancak o kadar farkedebiliyor. Malesef danışan kendindeki değişimin farkında olmazsa ve bana geri-bildirimde bulunmazsa, benim bu değişimleri bilme ve takip etme şansım olmuyor.

4- SON DAKİKA GELİŞMESİ: Bu yazıyı 28 Şubat 2015 gecesi tamamlamıştım fakat kontrol ve son düzenlemeler için bugüne yani 1 Mart 2015’e bırakmıştım. Tam yazıyı son kez okuyup düzenlemeye oturmuştum ki Derya Hn’dan bir email geldi.

İlk seansımızın ön görüşmesinde bahsettiği, bir yıldır kendisiyle birlikte olmak için her türlü çabayı sarf eden ama tam da Derya Hn duygularından emin olup evet dediği noktada arazi olduğunu söylediği kişi 2. seansımızdan 1 gün sonra tekrar ortaya çıkmıştı. Bu sefer Derya Hn, duygu-düşüncelerini ilk defa açıkça belirtmeyi seçmişti ve kişi yine türlü bahanelerle ondan uzaklaşmıştı.

Bu olaylar olurken benim konuyla ilgili herhangi bir bilgim yoktu. Lakin geçtiğimiz haftaiçinde öğrendiğimde Derya Hn’a ilk seanstan sonra söylediğim ” eril-dişil” konusuna ve eski ilişkilerinin- evliliğinin sonlanma şekline bakmamız gerektiğini tekrar hatırlattım. Benim olayı algılayış şeklim, Derya Hn’ın bana anlattıklarından farklıydı. O yüzden geçtiğimiz hafta içinde haberleştiğimizde ve bu kişinin kendisinden yine uzaklaştığını öğrendiğimde ” Belki de karşı tarafa güven vermeyen senin davranışların ve iletişim şeklindir ” demiştim.

Bugün gelen emailde, Derya Hn bahsi geçen kişinin dün gece kendisini aradığını ve konuşma sırasında kendisine  “bana güven vermiyorsun, hareketlerinle beni itiyorsun, evlenirsem beni boşarsın, ama seni de seviyorum ve bırakmak istemiyorum ”  dediğini,  daha önce birçok konuşmaları olduğunu ama böyle bir cümleyi ilk defa kurduğunu söyledi. O yüzden Derya Hn çok şaşırmıştı ve bu gelişmeyi benle paylaşmak istemişti. Emailinin sonunda ise şöyle diyordu:

“…....iki taraflı yoğun duygu var ama ilişki en fazla bir hafta düzgün gidiyor, sonrası hep çatışmayla geçiyor. Anlayacağınız ne seninle ne sensiz türü bir iliski durumumuz var ve ben bütün ilişkilerimde bunu yaşıyorum. Ama bu sefer bunu çözmek istiyorum. Onunla olur veya olmaz ama ben kendimi düzeltmek istiyorum.”

Derya Hn’ın geldiği nokta ve kurduğu son cümle benim için çok anlamlı. Kişileri takıntı haline getirmek yerine, kendi içimize bakabilme yürekliliğini gösterdiğimizde ilişkilerimizde şifalanma kaçınılmaz olacaktır.

 

Sevgilerimle…

 

 

 

BİR ÇOCUK DANIŞAN VAKASI

Standard

Bu haftaki vakayı paylaşıp paylaşmamakla ilgili uzun zamandır düşünüyordum. Sonunda minik danışanımın annesinin de onayını alarak paylaşmaya karar verdim çünkü burada altını defalarca çizmek istediğim birkaç önemli husus var .

 

2

Bu vakadaki danışanım 10 yaşında, zeki ve hiperaktif bir çocuk. Kendisi ile karşılaşmamızdan evvel annesi ile aramızda birbirimizi  bu hayatta daha önce hiç görmemiş olmamıza rağmen geçen öyle ilginç bir şifalanma deneyimi var ki benim de çok şaşırdığım bir durumdur. O yüzden bu temasın tesadüfen olmadığını ve bu çocukla mutlaka çalışmam gerektiğini hissetmiştim. Olay akabinde anneden gelen e-posta aşağıdaki gibi, olayın gelişimin kronolojik olarak anlaşılması için aşağıya ekliyorum:

 

 

 

1Merhaba. Doğduğundan beri farklı olduğunu düşündüğüm 10 yaşında bir oğlum var. Baska boyutlardaki varlıkları gördüğünü düşünüyorum. Şu ana kadar sadece annem ve kız kardeşim ile paylaştığım bir konuydu. Bu durumu son 1 yıldır azalmasına rağmen hala arada yaşıyor. Birden tedirginleşiyor ve sanki, arkasında biri varmış gibi arkasına bakıyor. Bebeklikten itibaren de uykularından ağlayarak uyanan bir çocuktu. Hiç uyumak istemiyordu. Üç yaşına kadar düzelir diye bekledik. Daha sonra da psikolog, nörolog, psikiyatrist hepsini denedik. Verdikleri ilaçlarla uyku sorununu bir nebze çözebildik.
İlkokuldan beridir devam ettiğimiz çocuk nöroloğu, bunun asperger sendromunun bir türü olabileceğini ve bu sendromun belirtilerinin her çocukta farklı şekilde ortaya çıkabileceğini söyledi.
Bugüne kadar bu konuyla alakalı yapmadığım araştırma kalmadı. En sonunda ablam aracılığıyla sizinle irtibata geçtim. Ablam sizinle yazışırken merak edip fotoğrafınıza baktığımda içimde sanki bir şeyler kırıldı ve birden ağlamaya başladım.
Ertesi gün sizle ben yazışmaya başladığımda da bedenimin içi alev alev yanıyordu. Sanki bütün organlarım harekete geçti. Ardından büyük bir hafiflik ve aydınlık hissettim. Artık renkler daha parlak görünüyordu. O anda gidip aynaya bakma ihtiyacı hissettim. Aynaya baktığımda bir an için kendi gözlerimin içinde sizin gözlerinizi gördüm, daha sonra da kendi yüzümü algılamaya başladım.
Bu arada ablam farklı bir şehirde yaşadığı için onun bile bilgisi yoktu ama uzun zamandır gözümde bir sorun vardı. Nasıl anlatılır bilemiyorum . Aynada kendi yüzümü tam olarak algılayamıyordum. Sanki başkasının yüzü gibiydi. Kendi yüzümün kıvrımlarını algılayamıyor ve onu 2 boyutlu gibi görüyordum. Başımı da olduğundan çok daha büyük ve ağır hissediyordum. Eski resimlerime baktığımda aynada gördüğüm bu kişi ben değilim diyordum ama kimseye anlatamıyordum. Bu konuyla ilgili olarak daha önce çok doktora gittim ama herhangi bir şey bulunamadı. En sonunda; üç çocuğum olduğu için yorgunluktan ifademin değiştiğine kanaat getirdim. Artık yaş 35 oldu yüzüm de değişmeli gibi düşüncelerle durumu geçiştirdim….ta ki dün bu deneyimi yaşayana kadar.
Dün akşam resmen kendime kavuştum. Teşekkür ederim.

E-postanın yazılış tarihi: 9 ağustos 2014.

10

Bu e-postadan yaklaşık bir ay sonra farklı bir şehirde yaşayan çocuk danışanım ve ebeveynleriyle biraraya geldik. Amaç aile ile tanışmak ve o esnada çocukla da bire-bir seans yapabilmekti. Hakkımda bölümünde de yazdığım gibi, çocuklarla regresyon yapmak için ayrı bir eğitim almak gerekiyor. Formatı çok farklı ve kısa olan bu seans türünde çocukla sohbet ederek ve birçok farklı teknik içeren oyunlar oynayarak bakmam gereken konulara bakabiliyorum. Öğrenmem gereken detayları öğrenip yapmam gerekenleri de o esnada yapabilmek için max 1 saat vaktim var. Çocukları 1 saatten fazla tutma şansımız olmadığı için eklenti temizliği, şifa gibi tüm konular da bu süre içinde bitiyor.

Sonuç; tipik bir dünyadışı vakası. Onun dışında ailesinin şüphelendiği gibi başka türden bir eklentiye rastlamadım. Çocuk danışanım seans boyunca bende gayet uyumlu, etkili iletişim kuran, zeki ve esprili bir izlenim çizdi. Evde zaman zaman yaşanan ve onun diğerleri tarafından farklı bulunan birkaç özelliğinin olması keşfettiğimiz dünya dışı etki sebebiyle bana göre çok normal bir durumdu. Seanstan sonraki süreç içerisinde ebeveynlerine, onun zamanla daha çok uyum göstereceğini, kendisine bu süreçte biraz daha anlayışlı olmaları gerektiğini söyledim. Durumu takip edeceğimi ve herhangi önemli bir gelişme olduğunda bana mutlaka bilgi vermelerini de rica ettim.

11Ayrıca anne veya babanın en az birinin, mümkünse babanın katılacağı farklı bir seans türü yapmak istediğimi, bunun çocuğun durumundan bağımsız olarak mutlaka bakılması gereken bir konu olduğunu , kısmen de baba-çocuk ilişkisinde etkili olduğundan şüphelendiğimi belirttim. Anne bu tarz konulara çok açıktı ama baba henüz hazır değil gibi görünüyordu. Babanın evlilik yapmadan evvel geçmişte yaşadığı çok ciddi birkaç travması vardı. Benim kendi şahsi görüşüm, baba bu konuyla yüzleşmedikçe hayat bunu kendisine çeşitli senaryolarla hatırlatacak şekilde tekrar karşısına çıkacabilecekti.

Şu ana kadar hala baba ile biraraya gelip çalışmış değiliz ama düzenli olarak anneden bilgi alıyor ve durumu takip ediyorum.

 

13Seanstan 1-2 hafta sonra haberleştiğimizde oğullarının gece korkularının azalmaya başladığını belirttiler.

Seanstan yaklaşık 2 ay sonra haberleştiğimizde anne şöyle yazmıştı:  “Senin söylediğin gibi seanstan sonra yavaş yavaş değişim başladı.artık kendini daha iyi ifade ediyor.sanki gözünden bir perde kalkmış gibi. tesekkürler ”

9

 

Seanstan 4 ay sonra haberleştiğimizde annesi ”  Eskiye göre daha iyi. Öfke patlamaları olmuyor. Ciddi anlamda en çok değişen şey de gece korkularının sona ermesi.Babası ile olan ilişkisinde de eskiye göre daha olgun davranmaya başladı.  ” demişti.

 

Çocuklarla olan regresyon seanslarında yetişkinlerle olduğu gibi seansları uzun sürece yayma ve çocukla defalarca çalışma şansımız olmuyor. Asıl yapılması gereken en önemli olan şey ebeveynlerle terapistin işbirliği içerisinde olması hatta ihtiyaç varsa ebeveynlerle mutlaka çalışılması .

5

 

Bu vakada, küçük danışanımın enerjisini spora akıtabileceği faaliyetlere yönlendirilmesini tavsiye ettiğimde annesi bana oğlunun çok iyi bir yüzücü olduğunu, havuzun bir ucundan diğer ucuna dipten, hiç nefes almadan gidebildiğini söylemişti ve ” zaten ayak uçları palet gibi..sanki deniz canlısı ” diye de eklemişti.

 

4

Yüzmeyi, denizden çıktığında kumda oluşan ayak izlerini, kar yağdığında kara basan ilk kişi olmayı ve doğada vakit geçirdiğinde daha mutlu ve dingin olduğunu öğrendim. Bu da beni extra olarak mutlu etti. Çünkü günümüzde malesef büyük şehirlerdeki çocuklarımızın doğada vakit geçirme gibi bir lüksleri olmuyor. Onun yerine farklı olan ve anlaşılamayan her çocuğa tıbben bir tanı koymaya ve onları uyuşturacak ilaçlara boğmaya meyilliyiz.

 

Dilerim bir gün ebeveynleriyle de çalışma imkanı yakalarız ve ilerde daha da olumlu gelişmelerini kaydettiğim bir vaka olur ve sizlerle tekrar paylaşırım.

 

NOTLAR:

1-Bu vaka Asperger Sendromu ile ilgili bir değerlendirme yazısı değildir. Kendisine kesin tanı konulamayınca, belki Asperger Sendromu’nun bir türü olabilir diye etiketlenen farklı bir çocukla yapılan seansın geri-bildirimleri üzerinedir.

2-Bu vakada danışanın ailesi, uyku ve konsantrasyon için doktorun önerdiği düşük dozlu ilacı çocukları üzerinde kullanmaya devam etmişlerdir ve tarafımca da aksi yönde birşey bildirilmemiştir. Seans daha önceki tedavilere ek fayda sağlamak amacıyla yapılmıştır .

3-Anne ile hiç tanışmıyorken ve hatta telefonda bile konuşmazdan evvel, onun e-postadaki belirttiği görme durumunun düzelmesi ile ilgili durum, yüksek ihtimalle kendisinin algılarını bozan bir eklenti ile bağlantılıydı. Olay esnasında ben yaklaşık 1000 km uzakta başka bir şehirde idim ve aynı anda enerjisel bir kusma hissi hissettim. O anda birilerine birşey olduğunu hissettim ama kim olduğunu anlayamadım. Bu durum sizlerde yüksek bir beklenti yaratmasın çünkü buradaki şifalanma örneği regresyon seansından tamamen bağımsız, çok uçuk bir örnek. Ama bir taraftan da kişilerin şifalanmaya çok hazır ve istekli olduklarında şifalanmanın her şekilde gerçekleşebildiğini göstermesi açısından güzel bir örnek. Şifayı yaratan her zaman alan kişidir yani danışandır. Bizler buna sadece aracı oluruz.

 

SON SÖZ:  Bu vesile ile, çocukları sorunlu olduğu için doktor, psikolog, psikiyatrist, danışman ..vb her türlü çareyi arayan ebeveynlere bu konularda maksimum verimi alabilmeleri açısından Prof. Dr. Franz Ruppert’in aşağıdaki sözünü hatırlatmak istiyorum:

” Davranışları bozuk ” çocukları, semptomları ortadan kalksın diye terapist ya da doktorlara götürme işi eğer anne babalar kendi durumlarına bakmaya hazır değilse başarısızlığa mahkumdur. Bir çocuğun ” davranış bozuklukları” ebeveynlerinin ruhsal ve duygusal donanımlarının aynasıdır ve çocuğa genelde en çok yardım edecek şey, ebeveynlerin bu aynaya bakmaya hazır olmaları ve kendilerinin ruhsal ve duygusal durumlarını daha iyi kavramalarıdır.  “

 

Sevgilerimle…

 

PARA PARA PARA…?

Standard

 

1

Bu vakamızda biraz farklı bir konuya eğilmek istedim çünkü çok nadiren de olsa böyle vakalarla da karşılaştığımız oluyor. Mesela kişinin gelirken belirlediği başka bir sorunu veya çalışma konusu oluyor ama çalışmaya başladıktan sonra bir bakıyoruz ki, kişinin o konuyu çalışmasına engel olan başka bir sorunu var. Dolayısıyla çalışma konusunu son anda değiştirdiğimiz ve ancak bu şekilde seans yapabildiğimiz durumlar olabiliyor..İşte bu vaka da öyle bir vaka:

Nilüfer Hn, 55-60 yaşlarında daha önce başından birkaç evlilik geçmiş, son eşinden ayrıldıktan sonra yalnız yaşayan, 20’li yaşlarda bir çocuğu olan çok zeki ve çalışkan bir kadındı. Daha önce bir kere çalıştığım bir danışanımın tavsiyesi ile randevu almıştı ve seansa şehirdışından geliyordu.

 

2Para ile ilgili ciddi bir blokajı olduğunu düşünüyordu ve bunun kaynağına bakarak dönüştürmek istiyordu. Ön görüşmemiz sırasında kendisine bayağı soru sordum. Verdiği örneklerin hepsinde para ile ilgili bir sorun vardı gerçekten de. Çok zengin olan kocası vefat ettiğinde hiçbir şekilde 1 TL’lik bir miras hakkı bile olmamıştı. Son evliliğinde ise kocası, Nilüfer Hn’ı kendi işleriyle ilgili borçları olduğuna inandırarak dolandırmış ve hatta Nilüfer Hn bunu farkedip kendisinden boşanmak istediğinde de kocası ondan nafaka talep etmişti.

Hala sonlandırmaya çalıştığı iş ortaklığında ise karşı taraf bir türlü hakkı olan parayı vermek istemiyor, Nilüfer Hn’a ait ortaklık payına hiç ücret ödemeden sahip olmak istiyordu.

Tüm bu bilgiler ışığında Nilüfer Hn’ın parayı bu kadar itmesinin sebebine bakmak için seansımıza başladık. Velhasıl Nilüfer Hn o kadar analitik bir zekaya sahipti ki bir türlü zihnini geri planda bırakmayı başaramıyordu. Bu da bizim seansta ilerlememize engel oluyordu. Bunu farkedince normalde pek yapmadığım birşey yaptım ve seansta mola verdim. O sırada Nilüfer Hn’ın yine bu zihinsel yapısı sebebiyle uykuya zor daldığını, zihnini bir türlü susturamadığını öğrendim. Kendisi ile yaptığımız bu kısa sohbet sırasında çalışma konusunu değiştirmemiz gerektiğini, öncelikli olarak bu konuya bakmamız gerektiğini yoksa seans yapmamızın pek mümkün olamayacağını söyledim. O sırada süphelendiğim bir sebep de kafamda oluşmuştu ama şüphelensek de danışanlara pek bahsetmediğimiz bir konu olduğu için detaylıca bilgi vermedim. Sadece birkaç kelime ile Nilüfer Hn’ın verdiği tepkiyi gözlemledikten sonra seansın akışını tamamen değiştirerek onun uykularını da etkileyen aşırı zihinsel ve hiperaktif yapısının kaynağına baktık.

 

9Sonuç, eşine örneğine kolay kolay rastlanmayacak çok enteresan ama başarılı bir seans oldu. Sanki biraz önce her soruma içinden zihniyle konuşarak cevap bulmaya çalışan kadın gitmiş, yerine ben daha soruyu sorarken cevabını hisseden, bilen ve gülümseyerek cevap veren bilge bir kadın gelmişti.

Bizim, regresyon terapistleri arasında ” DÜNYA DIŞI ETKİ ” ismiyle andığımız, ileri teknik olarak bazı okullarda öğretilen ama dünyada çok az terapist tarafından bilinen bu konu Nilüfer Hn’ın ana temalarından biriydi. Zaten seansın sonlarına doğru rehberiyle konuştuğu sırada sürekli gülümsüyordu ve rehberinin ona ” Senin parayla sorunun yok ki…” deyip güldüğünü söyledi. Parayla ilgili geçmişte yaşadıkları kendisinin o gün seansa gelmesine vesile olmuştu ama gerçekten de maddi anlamda herhangi bir sorunu yoktu. Yaşadığı tüm bu deneyimler onu farklı bir yola ve iş koluna itmişti ve asıl yaşam amacı olan işi bulmasına yardımcı olmuştu.

 

5

Nilüfer Hn şu anda yüzlerce kadına iş imkanı yaratan bir fabrikanın kurulmasını sağladı. Yaşam misyonu da kadınların eğitimini-öğrenimini ve çalışma hayatına atılarak kalkınmalarını içeriyordu. Bunu seans içinde rehberinden bizzat duymak , şu anda başladığı yeni işinde doğru noktada olduğunu anlamasına ve çok mutlu olmasına sebep oldu.

 

 

7Seansın sonlarına doğru olan şifalanma bölümüne geçtiğimizde, ellerini kaldırıp parmaklarını açarak vücudunun 10-15 cm kadar üzerinde tuttu ve alt karın-üst gövde arasında sanki bedeni tarar gibi ileri-geri birkaç hareket yaptı. Herzaman rastalanan bir tablo olmadığı için biraz şaşırdım ve seans bittiğinde kendisine sordum.

O hareketleri otomatik olarak o anda içinden öyle geldiği için yani gayriihtiyari yaptığını söyledi. Bunun şifalanma ile bağlantılı olduğunu tahmin ettiğim için kendisine vücudunun o bölümünde geçmişte herhangi bir sağlık sorunu yaşayıp yaşamadığını sordum. Verdiği cevap beni yine şaşırttı ama aynı zamanda çok da sevindirdi. Çünkü kendisi daha önce hiç rastlamadığım bir kanser türünü vücudunun o bölgesinde atlatmış. Bu cevabı verirken kendisi de şaşırdı çünkü o hareketin geçmişte yaşadığı o rahatsızlıkla alakalı olabileceğini düşünmemişti.

Rehberi ona çok uzun bir yaşam yaşacağını ve yaşam misyonu olan bu son iş koluyla ilgili çalışmalarına devam etmesi gerektiğini söyledi.

 

 

Woman Sleeping 2002Çalışmadan bir gün sonra konuştuğumuzda seansın ilk kısmında bizi sabote eden zihinsel konuşmaları sebebiyle özür dilemek istedi ve ” sabrınız için teşekkür ederim ” dedi.  Rahat uyuduğunu, kendisinde enerji artışı olduğunu hatta bütün gün şehri dolaştıktan sonra akşam da sinemaya gittiğini söyledi. Kendisini bana yönlendiren eski danışanımı arayarak ona teşekkür edeceğini, seanstan çok memnun kaldığını da ekledi.

Seanstan 8-9 gün sonra konuştuğumuzda iş için başka bir şehirdeydi . Kendisinin çok yoğun olduğunu ama bundan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Ayrıca ” ..Daha dinginim. Yatağa daha erken giriyorum. Yatağa yattığımda soru soruyorum..çatır çatır  geliyor cevaplar..Daha kolay konsantre oluyorum. ”  dedi.

 

1015 gün sonra emailleştiğimizde ise ” Sevgili Eylül, herşeyin suçlusu sensin çünkü o günden bu yana kendimi o kadar enerjik ve iyi hissediyorum ki, projeden projeye koşuyorum:) O yüzden sana hemen dönemedim …Artık geceleri de zihnimi susturabiliyor ve uykuya rahatlıkla dalabiliyorum. Eskisi gibi uykusuzluk çekmiyorum.  …..”  diye yazmıştı.

 

Kendisi ile 1,5 ay sonra haberleştiğimizde ise şöyle yazmıştı:

” Neden olduğunu bilmediğim endişelerimin temelini gördüm. Aslında benim endişe dediğim yaşadığım anda gördüğüm, hissettiğim şeyler imiş. Yani başıma gelecekleri görüyormuşum. Ilk anda bir iş, bir proje ve bir insan ile fikren ve bedenen karşılaştığımda bana gelen duygunun ne olduğunu anladım. Böylece daha rahatım. Geçen hafta bir dostumu bir cam kapının önünde ve arabasını bir kamyon üstünde gördüm. Sıkıntıda olduğunu hissederek telefon ettim. Sesimi duyduğuna çok şaşırdı. O anda bir cam vitrin önünde arabasının çekilmesine engel olmaya çalışıyordu . İşte böyle şeyler oluyor. Artık şaşırmıyor  ve korkmuyorum. Sevgilerimle.    “

Nilüfer Hn, şehirdışında yaşadığı ve çok yoğun çalıştığı için kendisi ile tekrar bir araya gelemedik ama kendisini internet üzerinden takip ediyorum. En az 15 yaş genç gösteren, enerjik , çok zeki ve çalışkan olmasının dışında çevresine pozitif enerji saçan ve yüzlerce kadına istihdam yaratan azminin önünde saygıyla eğiliyorum.

Bir dahaki karşılaşmamızda çocuğu ile ilişkisine bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yazıyı hazırlamama izin verdiği için de kendisine tekrar teşekkür ediyorum.

 

Sevgilerimle…