19-20 Yaşlarındaki Melike’nin akrabalarından birkaçı daha önce danışanım oldukları için kendisi de seansa gelmeye karar vermişti. Seans için bir araya geldiğimizde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” kaygı; korku ” yazmıştı.
Melike’ye 5 yaşında disleksi tanısı konulmuştu. Ön görüşmemiz sırasında ne tip durumlarda kaygıları ve korkuları olduğunu sorduğumda kendisinden aşağıdaki bilgileri aldım:
-Yakın çevresindeki insanlar ; özellikle anne ve babasıyla ilgili konularda ( ..X Kişi… şu konuyu öğrense acaba üzülür mü?, acaba teyzem anneme kırıldı mı? …vb ) kaygılanıyordu.
-Kaygılandığı anlarda midesine ağrı giriyordu. Mide sorunuyla ilgili daha önceden doktora gitmişti fakat yapılan tetkiklerde midesiyle ilgili hiçbir sorun çıkmamıştı.
-Midesine ağrı girdiği zaman bulantı da eşlik ediyordu ve stresli olduğu anlarda yemek de yiyemiyordu. Hatta bazen tüm gün yemek yemediği oluyordu.
Annesinden aldığım bilgiler doğrultusunda:
Melike, 8 aylıkken sezaryenle doğmuştu. Doğduktan sonraki dönemde 2 hafta kadar kuvözde kalmıştı. Bebekliği boyunca da sık sık havale geçirmişti.
Kendisine 5 yaşında disleksi ( özel öğrenme güçlüğü ) tanısı konulunca konusunda uzman bir eğitmenden 7. sınıfa kadar özel ders almıştı.
Annesinin hamileliği boyunca sürekli kanamaları olmuştu ve düşük riski vardı. Doğuma 3-4 haftalık bir süre kaldığında anne hastalanmış ve ateşlenmişti. Yüksek ateşin bebeğin kalbine zarar verebileceği, kalp ritminde zayıflık yaratabileceği şüphesiyle doktoru tarafından muayene edilirken annesinin suyu gelmişti. Muayene sırasında gerçekleşen bu durum üzerine bebeğe zarar gelmemesi anne hemen doğuma alınmış, doğum normal yollardan gerçekleşmeyince ise sezaryen ile gerçekleşmişti.
Melike, doğumdan hemen sonra 12 gün küvözde kalmış, annesiyle beraber taburcu edilip eve gönderildikten sonra evde hiç uyanmayınca tekrar hastaneye götürülmüş ve bu sefer de 14 gün daha küvözde kalmıştı. Bu 14 gün süre içinde sık sık havale geçirdiği bilgisi doktor tarafından annesine verilmişti.
0-5 Yaş Arası: Akranlarından birazcık geri kalması ve zor yemek yemesi dışında başka bir sorun farkedilmemişti.
ŞU ANDA DEVAM EDEN MEVCUT SORUNLARINI SORDUĞUMDA ALDIĞIM CEVAPLAR:
1-Baş Ağrısı: Haftada 2-3 kere başımın bir yanı ( şakaklardan birinin çevresinde ) zonklar. Genelde uyuyunca kendiliğinden geçer. Bu yıllardır olan bir sorun. Bu konuyla ilgili doktora da gitmiştim fakat MR çekilip bakıldığında herhangi birşey çıkmadı.
2-Ellerde Titreme: Çocukluktan beri var. Mesela evde misafir varken çay götürürsem, ellerim heyecandan titriyor, yanaklarım kızarıyor. Biraz utanıyorum. Bu durumdan çok rahatsız oluyorum çünkü utanmamam gerekn yerde bile utanıyorum..mesela misafir yakın bir akrabaysa bile oluyor.
3-Aşırı Kaygı: Mesela bugün seansımı beklerken sabahtan beri aynı kafede saatlerce oturduk. ( BENİM NOTUM: Seansa uzak bir şehirden gelmişlerdi. İlk seansa Melike’nin kuzenini, sonra kendisini aldığım için annesiyle birlikte dışarda bir kafede 3-4 saat beklemek durumunda kaldılar. ) Bu kafedeki adamlar-garsonlar acaba bize birşey derler mi diye kaygılandım. Annem “ burası kafe, birşey olmaz ” dediği halde ben yine de taktım.
4-Stres Durumu : İnsanların içine girmek istiyorum ama diyelim ki birinin doğumgünü var. 1 Hafta önceden davet edildiğimde hemen kafama takıyorum. Acaba nasıl geçecek diye düşünüyorum.
Seansa başladığımızda öncelikle kısa bir eklenti temizliği yapıp ciddi birşeye rastlamazsam direkt ana karnı dönemine bakmayı düşünüyordum ki Melike direkt olarak bedeninde yoğun duyarlılıklar hissetmeye başladı. Sanki koltuk sallanıyor gibi titremeler ve dönme oluyor dediği anda kısa bir metotla bunun doğum travması olduğundan emin olduktan sonra hemen doğum anına regresyon yaptık.
Doğum sırasında annesinin hissettiği panik duygusunu sahiplenmişti ve bedeninde yoğun izler taşıyordu. Bu sebeple yoğun olarak beden terapi uyguladığımız ve özellikle de küvözde kaldığı döneme de baktığımız bir seans oldu. Annesinin yoğun ateşle doktora gittiği andan itibaren gerçekleşen her bir olay travma üstüne travma yarattığı için annesiyle sağlıklı bir bağlanma gerçekleşememişti. Bu sebeple doğduktan sonraki küvöz döneminin etkisini de dönüştürmeye ve annesiyle sağlıklı bir bağ kurabilmesine çalıştık.
Beden üzerinde çok çalıştığımız bir seans oldu.
1.GÜN:
” Merhaba Eylül hanım,
” Merhaba Eylül hanım
” Eylül hanım merhaba
23 GÜN SONRA:
” Merhaba Eylül hanım
” Özellikle öfke nöbetleri geçti. Daha sakin, kaygı durumu çok farketti.
