BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-3.Bölüm )

Standard

NE, NEDEN TETİKLENMİŞTİ? DOĞUMUM SIRASINDA BİRŞEY Mİ OLMUŞTU?

Bu tarz bedeni içeren çalışmalarda, neyin ne zaman tetiklendiği veya neden olduğu üzerine konuşulup analiz edilmez ve yorumlar yapılmaz. Ancak size fikir vermesi açısından bazı bilgiler ekleyeceğim.

Anne karnı döneminden sonra dünyaya doğumumuz ( şartlarına bağlı olarak az veya çok ) zaten bir travmadır. Kendimizi güvende hissedip çoğunlukla uyuyarak geçirdiğimiz bir dönemden ilk ayrılıştır. Bu bizim yaşamla bağlanma şeklimizi etkileyen en önemli konulardan biridir. Benim artık uyuyamadığım ve kendimi güvende hissetmediğim bir dönemde, doğum travmamın tetiklenmesi bu açıdan anlamlı.

Bu seansta doğum travmamın tetiklenmesine en başta şaşırmıştım çünkü regresyon eğitimi sırasında bizler ana karnı ve 0-6 yaş dönemlerimize doğum travmasını içerecek şekilde bakmıştık. Hatta aradan birkaç yıl geçtikten sonra bana üst üste çok sayıda kayıp ikiz sendromu vakası geldiği zaman o konuyu yabancı kaynaklar dahil o kadar araştırdığımda, bazı semptomları küçükken benim de yaşadığımı farkedince, acaba bende de bilinmeyen bir kayıp ikiz sendromu hikayesi var mı diye bir meslektaşımla sadece o döneme yönelik tekrar baktığımızda gerçekten böyle bir hikaye bulmuştuk.

Benden önce doğan ve bebekken ölen ablamı biliyordum ancak kayıp ikizim olduğu hiç kimse tarafından bilinmiyordu. O yüzden hem yıllar önce gittiğim ilk aile diziminde 1 tane fazla çocuk sayısı çıktığını ( kafadan sallıyor herhalde diye geçiştirmiştim ), sonra aile dizimi eğitimlerine başladığımda bir modülde Svagito’nun yaptığı kısa seansta yine 1 tane fazla çocuk görünmesi gibi detayları hatırlayınca kafamda parçalar birleşmişti.

Bütün bunları üst üste koyduğumuzda:

-ölen bebekten sonra benim çok istenerek yapılan bir bebek olmam

-annemin hamileliği sırasında kötü birşey yaşamaması

-normal doğumla doğup anneyle direkt ten tene temas kurmuş olmam

-çevre tarafından sevilen, el üstünde tutulan bir bebeklik geçirmiş olmam HİÇBİR ŞEYİN ETKİSİNİ NÖTRALİZE ETMİYOR.

Çünkü:

-Ana karnındaki süreyi, yaklaşık 1 yıl önce doktora görürdüğü bebeği eve dönerken kucağında ölen travmatik bir annenin karnında geçirdim yani ben anne rahmine düştüğümde olayın üstünden henüz 7,5-8 ay geçtiği için benim proje amacım annemin yas dönemine denk geliyor . Bu annenin henüz tamamlanmamış yas süreci, donukluğu ister istemez ana karnında başlayan bağlanma şeklimizi etkilemiş olabilir.

-Üstüne bir de ana karnında gerçekleşen kayıp ikiz sendromu etkisini eklersek sadece bu ikisi bile bir çocuğun dünyaya geliş anını ve anneyle o ilk temasını etkileyebilir. ( Bu yorumu bugüne kadar yaptığım çok sayıda ana karnı ve doğumu içeren regresyon çalışmalarında edindiğim izlenimlere göre yaptım. )

Kısacası; çok istenerek yapılmış ve güzel bir çocukluk geçirmiş olmama rağmen o ilk an tetiklendiği için o ana tekrar baktık. Travma çalışırken bunun bir soğan kabuğu gibi katman katman yapılardan oluştuğunu ve bazen hiç ummadığınız basit bir konunun bardağınızı taşıran son damla olabileceğini hesaba katmak gerekir.

Regresyon çalışmalarında da böyledir. Bir geçmiş hayat anısına çalışılmış olması, 3 yıl sonra başka bir konu için gittiğinizde aynı geçmiş hayatın başka bir yönü ile karşılaşmayacağınız anlamına gelmez. Bu sefer farklı bir yönden farklı bir etkiye bakmanız gerekebilir.

ŞU AN MİSOFONYAM NE DURUMDA? HALA SES DUYARLILIĞIM VAR MI?

2. Bölümde bahsettiğim gibi, bu seanstan bir süre sonra farklı bir yere taşındım. Orada ses duyarlılığım sıfırlandı mı? Hayır tabii ki. Ses izolasyonu çok iyi değildi ama asla bu tarzda uykumu, hayatımı etkileyecek tarzda şeyler yaşamadım.

Şu anda son 2 yıldır yaşadığım yerde ise yan taraftaki köşkten gelen köpek, kedi, kaz, ördek, hatta bir ara pandemideki kapanma döneminde duyduğum horoz sesleri beni hiç rahatsız etmediği gibi, köyde yaşıyor hissi verdiği için yüzümü gülümseten detaylar oldu. Bahçede geceleri gördüğüm kirpiler, kuş sesleri, kelebekler ve arılar görmek de mutlu ediyor. Ama sanmayın ki kırsaldayım… ana caddeye 1 paralel sokakta oturuyorum ve bazen gerçekten gürültülü olabiliyor.

Mesela geçtiğimiz aylarda sokağımızdaki, caddelerdeki tüm yağmur boruları değişti… yol delme makineleri günlerce çalıştı. O dönemde uykusuz olduğum birkaç sabah sese aldırmadan kestirebildiğime şahit oldum. Önceden bu asla mümkün değildi.

Yine altını çizmek isterim ki, her türlü sese karşı duyarsız biri olmadım. Beni sakız çiğneyip patlatan ve höpürdeterek çay-çorba içen 10 kişi ile aynı odaya kapatsanız, ” Aa, çok güzel patlatıyorsunuz, hüpletiyorsunuz.. lütfen devam edin ” demem. Burada önemli nokta şu: sizde bir şeyler değişince DIŞ DÜNYA DA DEĞİŞİYOR. Bu vakayı bu kadar uzun yazmamın sebebi de budur. İçerde bir şeyler değişince, sizin dış dünyada karşılaştığınız durumlar ya değişiyor ya da artık sizi daha az etkiler duruma geliyor.

KARMA ASTROLOJİSİ İLE İLGİLENENLER İÇİN EK NOTLAR:

1-Karma astrolojisinde GAD ( güney ay düğümü ), son 7-9 yaşamı ifade eder. Ben 2013’ten beri aldığım regresyon seanslarında bunlardan çok daha geçmişte olabileceklerle de karşılaştım. Genelde bir sorun üzerine baktığım bu geçmiş yaşamların çoğunda erkeğim. GAD ‘ım da eril; savaşçı, asker, liderlerde bulunup dik başlılığıyla ve cesaretiyle tanınan bir burç. Bu hayatımdaki tüm kişisel gezegenlerim dişil, edilgen burçlarda iken GAD’ın 1.evde yer alması kişiliğimi arka planda çalışan bir program gibi etkiliyordu.

2-Normal şartlarda GAD ile alakalı konular 33 yaşına kadar bizi daha çok etkisi altında tutar. 33 Yaşından sonra ise KAD ( kuzey ay düğümü ) kendisini daha çok belli etmeye başlar. Regresyon çalışmalarından sonra beklediğimiz şey de GAD bağlantılı hayatların dönüştürülmesinden sonra artık etkisini yitirmesi ve kişinin hayat planında olması gereken yöne ( KAD’a ) doğru gitmesini kolaylaştırmasıdır.

Ancak bende şöyle bir durum gerçekleşti ki ancak karma astrolojisi eğitiminden sonra sebebini daha iyi anlayabildim: Natal haritamda güneş, merkür ve venüs kavuşumu olan bir insanken ikincil ilerletilmiş haritamda ( secondary progress ) güneşim ve merkürüm GAD’ımın olduğu burca geçiyor ve bu 3’lü orada resmen halay çekiyorlar. MC’de yani meslek, kariyer, iş hayatımızı yöneten 10. evdeki Anteres isimli sabit yıldıza falan hiç girmiyorum ama onu da hesaba katarsak; .Bu benim, meslek hayatımın ilk yıllarında bu GAD’ın etkisi ile yine çok idealist bir asker gibi olmamı açıklıyor. 2016’da kiraladığım ve benim misofonyamın ortaya çıkmasına vesile olan o mekanı kiralarken orayı bir karargah olarak kullanma kafasındaydım. Yapacak çok iş, anlatacak çok konu ve belki de dünyada düzeltilecek çok mesele vardı. (😀). Herşey, sadece kendimizi geliştirmek için aldığımız ve eğitim boyunca kendimiz üzerinde çalıştığımız regresyon ileri teknikler eğitimlerinden sonra yavaş yavaş değişmeye başladı. Karma astrolojisi ise açıklama kısmında son noktayı koydu.

3- Bazen başımıza gelen şeyleri o anda kötü bir şey olarak algılarız veya bunu bir çeşit kendini sabote etme ( self-sabotage ) olarak görme eğiliminde olabiliriz. Ancak büyük resme baktığımız zaman, belki zaman , belki şartlar , belki de gittiğimiz yön o anda doğru değildir. Ruh ( spiritüel astrolojide RA: Tanrısal Öz ), bu enkarnasyonda KAD’a gidebilmek için o sırada başka bir yola gitmesi-başka deneyim alanı kazanması gerektiğini bilir ve bazen hayat sizi bu farklı deneyim alanlarına yönlendirmek için o anda ısrar ettiğiniz yolunuza engeller döşeyebilir. Bu da muhtemelen en hassas olduğunuz konu veya kişiler tarafından olacaktır.

Misofonya bir sonuçtur. Ama asıl önemli olan soru şudur: Neyden rahatsız oldun veya oluyorsun ki sinir sisteminin böyle tepki verebileceği şartlar oluşturuyorsun? Doğru yerde misin , doğru işi mi yapıyorsun, doğru insanla mı birliktesin? Seni ne besler? Bu hayata gelirken deneyimlemeyi seçtiğin yaşam alanın üzerinde misin yoksa hala GAD kafasında mısın?

Ve yazının sonlarına gelmekteyken bilinçaltımdaki DJ uzun zamandır duymadığım aşağıdaki şarkıyı çalmaya başladı. Bir hanım kız GAD’ına sesleniyor: ))) ( İngilizce bilmeyenler için özellikle Türkçe alt yazılı video linkini ekledim. )

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BİR BONUS FAYDA HİKAYESİ: ” KİVİ ALERJİSİ ” ( 2. Bölüm )

Standard

Bir önceki bölümde bahsettiğim seanstan yaklaşık 2,5 ay sonra Şermin Hn ile daha önce yarım kalan ana karnı ve 0-6 yaş dönemi için tekrar bir araya geldik.

SEANS:

Ana karnı ve 0-6 yaş dönemini dönüştürmeye çalıştığımız bir seans yaptık. Bu esnada daha önceden keşfettiğimiz sahnelere ek olarak Şermin hn, 2 yaşındayken annesi mutfakta olduğu bir sırada yüzünün üstünden minik bir farenin geçip gittiğini algıladı.

3.GÜN:

Günaydın Eylül Hanım,
İlk defa bi çalışmadan dağılmamış bir şekilde çıkmışım ilk farkında olduğum şey buydu ve çok enteresandır ilk defa banyo yapma zorunluluğu hissetmedim kendimde. Banyo yapmadım. Biraz yemeğe saldırdım, abur cubur yedim.

İlk gecem yoğun uyuyarak geçti. 11 saat uyumuşumdur. Gece, wc ye 1 kere gittim.
Cumartesi günü, kendimi daha rahat, dingin ve enerjik hissettim. Hem evi temizledim, hem spor yapıp hem de yemek yaptım. Bunların hepsini yapmam normalde ben. Günüm sakin ve rahat geçti genel olarak. Arkadaşım da “Enerjin değişmiş, canlanmışsın resmen” dedi. Ben de gerçekten öyle hissetim. 
Çok teşekkür ederim desteğiniz için.Sevgiler
,”

Kendisine verdiğim yanıtın içinde banyo yapma konusuyla ilgili detay sordum. ( Önceden nasıl olduğu, eve girer girmez her zaman banyo yapıp yapmadığı vb )

Verdiği yanıt:

Merhaba Eylül Hanım,
Evet, eğer bi seans almışsam (örn: aile dizimi, reiki, bireysel vb) eve geldiğim gibi banyoya atardım kendimi. Hemen arınayım, temizleneyim derdim. Bu sefer oyle olmadı. Eve girdim, üstümü değiştirip yemek yedim
.  ……………. ………..”

Ara dönemde Şermin hn’ın iş ve sağlığıyla ilgili birkaç gelişme içeren email daha aldım. Kimliğini gizlemek amaçlı burada sansür uygulamayı karşılıklı olarak uygun gördük.

1 AY SONRA:

Eylül Hanım merhaba,
Biraz önce kivi yedim ve alerjim %80-90 civarında azalmış. Daha önceden kaşınma hissi çok fazla olurdu fakat bugünkü denememde oldukça azaldığını gözlemledim. %100 kaybolma olur mu bilmiyorum fakat gözlemleyeceğim.
Bu arada gece wc için kalkmalarım* bitti gibi. 
Çalıştığım şirkette…. …………….( sansür uygulanmıştır ………..
.”

NOTLAR:

1- gece wc için kalkmalarım*: Geceleri sık sık wc’ye kalkma konusunun ana karnı ve 0-6 yaş seansından sonra geçmesi konunun yüksek ihtimalle annesinin travması ile bağlantılı olduğunu hissettirdi. Bir önceki bölümde bahsettiğim üzere annesi çok küçük yaşta kendinden çok büyük biri ile evlendirilmişti. Yaşı çok küçük olduğu için ancak birkaç sene sonra Şermin Hn’a hamile kaldığında resmi nikah kıyılabilmişti. Bu süreci çocuk bedenine tecavüz gibi hisseden annesinin travmasına karşılık Şermin hn’ın bedeni biyolojik olarak böyle bir şey geliştirmiş olabilir. Psiko-biyolojik bir bilgi olarak, insanlar da alan sorunu/çatışması yaşadıklarında tıpkı hayvanların çişle alanlarını belirlemeye çalışmaları gibi bu şekilde bir biyolojik çözüm oluşturabilirler. Bedenini/ özel alanını koruyamayan annesi gibi çocuk da geceleri sık idrara çıkmayı bu konuya içgüdüsel bir çözüm olarak bulmuş olabilir özellikle de proje amaç dönemini ve sansürlediğimiz kısımları dahil ederek düşündüğümde oldukça anlam kazanıyor . Bu konuya farklı açıdan verilebilecek en iyi örnek ülkemizde yaygın rastlanan balayı sistitidir. Balayı sistitinin temelinde yatan bilinçdışındaki çatışma da çoğunlukla alan çatışmasıdır.

2- Oldukça hassas bir konu olduğu için, Şermin Hn’ın bilinçdışındaki çağrışımın ne olduğu, neden bedenen tepki verdiği gibi konuların detaylarına-sebeplerine burada yer vermedik. Ancak, her kivi alerjisi olan kişi için aynı durumun söz konusu olmayabileceğini ve bu konuda genel-geçer kural geliştirilmemesi gerektiğini burada özellikle eklemek isterim. Bazı alerjiler kişinin bire-bir kendisinin yaşadığı bir durum iken bazı alerjiler ise tamamen aile sisteminden gelen bir öyküye dayanabilir. O yüzden her durum ve sebep kişiye özeldir. Bu sebeple motamot kurallar geliştirip herkese aynı şeyi uygulamak bazen, bazı kişilerde çözüm getirmeyebilir…

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BİR BONUS FAYDA HİKAYESİ: ” KİVİ ALERJİSİ ” ( 1. Bölüm )

Standard

İsmine Şermin diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarının başında, bekar ve çalışan bir kadındı. Kendisiyle 2020 yılında çalışmaya başladığımızda ana konumuz iş hayatıyla ilgili sorunlardı. Ancak seanslarda ilerlerken başka alanlarda da geri-bildirimler aldığım için hem alerji hem de psiko-biyoloji konusuna örnek olması açısından bu vakayı paylaşıyorum.

2. SEANS: Bu seansta ana karnı ve 0-6 yaş dönemine bakmaya niyet ederek bir araya gelmiştik. Ana karnı dönemini keşfederken annesinin çocuk denecek yaşta kendinden çok büyük yaşta biriyle zorla evlendirildiğini, yaşı küçük olduğu için birkaç sene sonra Şermin hn’a hamile kalınca resmi nikah yapıldığını ve bir çocuk gelin olarak bu dönemi bir nevi tecavüz hisleriyle geçirdiğini öğrendim.

Hamilelik sürecini yalnız, desteksiz ve korkularla geçiren annenin doğumu da oldukça zor geçince apar topar sezaryene alınıyordu.

Doğumdan sonra 0-3 yaş dönemine dair önemli bir anıyı keşfediyorduk ki Şermin hn kendiliğinden başka bir anıyı hatırladı.

Buradan sonra Şermin Hn ergenlik döneminde geçen ve taciz içeren birkaç anıyı daha hatırladı ve bu sebeple seansın akışı mecburen değiştirmek zorunda kaldık. Bu taciz anlarını daha önce hiçbir yerde kimseyle konuşamadığını belirttiği ve olumsuz etkilendiğini gördüğüm için bu konuya öncelik verip beden terapi ağırlıklı ilerledik. Ana karnı ve 0-6 yaş dönüştürme konusunu ise başka bir zamana bıraktık.

Bu seanstan sonra kendime aldığım özel notlarda:

-Kg bağlantısı

-Sık idrara çıkma

-Yaşam enerjisi düşüklüğü ve

-Kivi alerjisinin bu konularla bağlantısı olduğunu düşünüyorum.

-Ana karnı dönemini keşifte kaldığımız için, bir sonraki seansta mutlaka ana karnından başlayarak ilerle.

NOT: Geri-bildirim ve NOTLAR bölümleri vakanın ikinci bölümünde yer alacaktır.

ÇOCUK DANIŞAN HİKAYESİ: Dikkat Eksikliği, Uyum Problemi, Öfke, Yeme Problemi ( 2.Bölüm )

Standard

K2

Annesiyle yaptığımız ilk seanstan 23 gün sonra küçük danışan Kayra ile ilk defa bir araya geldiğimiz bu seansta annesinden de bize eşlik etmesini istedim.

Kayra bu sene ilkokula başlamıştı ve hem okulda hem de evde yaşadığı sorunlarla ilgili anne üzerinden ilerlettiğimiz ana karnı dönemi çalışmamız tamamlandıktan sonra doğum travması bölümüne hemen akabinde kuvözde kalma da olduğu için benim seans yapmam gerekti.

Çocuklarla çalışırken yetişkinlere uygulandığından tamamen başka teknikler kullandığımız için yaptığım her çalışmayı oyun içerecek şekilde kurguladık.

Bu seansta :

Kayra-resim yaptık ( Kayra’nın çizimlerinden bir tanesi ektedir. Sırtlan çizmek istedi. )

-doğum travması çalıştık

-enerji temizliği yaptık

Bütün bunları yaparken de sohbet ettik. Her aşamasında annenin de bulunduğu seansı noktaladıktan sonra Kayra’nın seansa gelirken tesbihle gelmesi ve daha önceden annesi tarafından gönderilen bazı fotoğraflarındaki kıyafetleri sebebiyle başka bir konu dikkatimi çekti. Bu konuya ilerde Bağlar Çalışması’nda çalışılması gerektiğine dair annesine emaillle bilgilendirme yaptım. Ancak bu konuya henüz çalışılmadığı için şu anda sadece bu çalışmayı içeren geri-bildirimler ile devam ediyorum.

a2

GERİ-BİLDİRİM:

1 GÜN SONRA:

Eylül hanım iyi günler. Ben öğleden sonra eve gelebiliyorum. Kayra dedesiyle gezmeye gitmiş. Akşam üzeri geldiler. Normalde annemler geldiğinde ya da başka biri varsa benle daha az iletişime geçer. Bugün gelir gelmez dışarıda yaptıklarını anlattı . Onun dışında farkettiğim bir şey yok.

Dün seanstan sonra marmaray bindiğimiz de sağ bileğini gösterip çok ağrıyor anne dedi.  Dedesiyle ilgili alnında bir şey olduğunu söylemişti seansta babamın alnının yanında yara gibi bir şey olmuş onu söylüyormuş. Güncel bir bilgiyi anlatmaya çalışmış . “

3 GÜN SONRA:

Eylül hanım merhaba 

Pazartesi seansa geldik. Bugün 3. gün olarak saydım . Kayra ile ilgili bilgilendirme seansında 3 dikkatimizi çekmişti. Bugün ishal ve kusması var. Kendini epey kötü hissediyor. İnşallah kolay atlatabilir. Bunu yazma ihtiyacı duyduğum için yazdım. İyi günler.
Doktora götürüp götürmediklerini, doktorun ne söylediğini sorduğumda aldığım yanıt:
9 GÜN SONRA:

İshal kusma için çocuk doktoruna götürdüm. Üşümüş dedi.ishal için bir ilaç verdi. 

Ben mailinizi yeni gördüm. 
Kayra’nın öğretmeni okulda mutlu olduğunu söylüyor. Memnun olduğunu ekliyor. Bu arada her şey olmasa da hiç yemediği bir kaç şeyin tadına baktı. Takıntıları çok fazlaydı daha sakin şimdilerde. 
Oğlum sakinleştikçe kızım hareketleniyor. Bu epey ilginç geliyor.
Azalan takıntılarının ne olduğunu farkettikçe bana yazmasını rica ettim.

Tamamdır. Zamanı da not alırım bundan sonra. Bugün müzik öğretmeniyle konuştum. Müziğe yeteneği olduğunu söyledi. Okulun ilk başlarında epey zor görünüyordu. Ama ben Kayra’nın dolu bir çocuk olduğunu biliyordum. Şimdi çok değişti dedi. Onu Bilsem sınavlarına yazdırdığını söyledi. Bilsem özel yetenekli çocukları belirlemek için yapılan bir sınav. Resim içinde resim öğretmeni yazdırmış. Kayra’da bu cevher var ama istemiyor.Resim yapamadığını düşünüyor. 

İnşallah dede için yapılacak çalışmada işe yaratacaktır. Bağlara katılmak istiyorum en kısa zamanda ama tarih bir türlü uymadı. “
10 GÜN SONRA:

Önceden sadece çıtır tavuk, patates kızartması, pizza ve hamsi yerdi. 2.seanstan 2 gün önce makarna yiyeceğini söyledi. Yaptım 3 tane makarna aldı ağzına şimdiye kadar hiç makarna yememişti…

 2. Seanstan 6 gün sonraydı kusma ve ishal inin geçmesi için benden börek yapmamı istedi. Normalde milföy yer ama diğer böreği bugüne kadar hiç yememişti.Milföy yağlı olur diğerinden yapayım dedim. İtiraz etmedi ve piştiğindede afiyetle yedi. 
Döneri çok sever ama nerde olursak olalım, sadece her zaman döner yediği yerden yerdi. Dün babasıyla beraber farklı bir yerde döner yemişler… Bu da takıntılı olduğu bir konuydu. “

ASLAN

Aslan ve oğlu*

” …….Onun dışında ilk seans sonrası verdiğiniz ödevler bana da iyi geldi. Beni de iyileştirdi. Oğluma uygularken aramızda ki sevgi bağı güçlendi. Bunu da ekleyebilirsiniz. “

Bugün okulun psikoloğu Kayra için daha olumlu konuştu. Öğretmeniyle arasında bağının güçlü olduğunu söyledi. Kayra’nın sevgiyi hissetmediği yerde durmayacağını ve öğretmeniyle bu sevgi bağının iyi olduğunu söyledi… Son gelişme. “
Sinirlendiği zaman sınıftan çıkıp gitmeleri bitti mi diye sorduğumda:
Evet bitti. Öğretmeniyle ve arkadaşlarıyla arası daha iyi. “
11 GÜN SONRA:
Kayra eskiden dedikleri olsun konusunda çok kararlıydı.şimdi konuşarak ikna edebilmeye başladım. Ani öfke patlamaları oluyor istediği olmadığı için. Ama eskiye göre epey yumuşadı. “
12 GÜN SONRA:

Eylül hanım iyi günler bugün Kayra’nın dersine giren branş öğretmenleriyle konuştuk. Öncelikle okulda herkes Kayra’yı tanıyor. Hepsi çok seviyor. Hepsinden ayrı ayrı bunları duyuyorum. Hatta Kayra ayrı benim gözümde diyen öğretmenler oldu. 

Okulun başına göre çok ilerleme gösterdi. Hiç yerinde durmayan bir çocuktu şimdi kurallara uymayanları uyarıyor diyen öğretmenler oldu. Sınıfın 2. Öğretmeni dedi beden eğitimi öğretmeni. Müzik öğretmeni çok sıcakkanlı, sevgi dolu bir çocuk dedi. 
  İstemediği şeyleri yaptırma konusunda sıkıntılarımız var sadece. Kayra’nın sınırlar konusunda ve istediği şeyler olmadığında ki tepkileri sıkıntı. Bu her zaman vardı. Kayra istemezse ona hiç bir şekilde yapılması gereken bir şey olsada yaptıramazdık. 
  Resim öğretmeni onda ki yetenek doğuştan gelen bir yetenek. Kendinden bir şeyler katıyor farklı bakıyor  diyor. Fakat istemediği şeyleri yaptıramıyorum diyor. Ona uygun onun tercih ettiği şeyleri yaptırmaya yönlendirmem gerekiyor diyor. 
  Onun dışında gelen yorumlar hep olumlu yönde… 
 Paylaşmak istedim. “
16 GÜN SONRA:
Merhaba Eylül hanım bende size yazmayı düşünüyordum. Pazartesi günü Kayra’yı okula hazırlarken bana o kadar sevimli ve sıcak geldi ki. Oğlumun gülüşünü farkettim. Genelde çok öfkeli ve sinirli gelirdi bana… Aramızda ki bağın sıcaklığı sanırım bu 😊  onun dışında benden İncir ve kuru üzüm almamı istedi. Şimdiye kadar hiç yemediği şeyler bunlarda. Okulda tadına bakmış. 

Onun dışında bir kaç kere istemediği şeyler olduğu için çok yoğun öfke patlamaları yaşadı. Ben sakinliğimi koruyup onu anlamaya çalıştım. Bu sefer babası yanımızda olmadığı halde ona öfkelendi. Ve kendisini hiç sevmediğini söyledi. 
Eklenebilecek yeni geri-bildirimler oldukça yazacağım.
“…..Dede ve anneanne varken normalde onları bırakmazdı ve onlarla evde kalırdı, ilk defa onlarla kalmak yerine bizimle gelmek istedi beraber nişana gittik. “
Ş11NOTLAR:
1-*: Kayra resim yaparken ben resim yapmadım, sadece sohbet edip notlar aldım fakat eskiden yaptığım tablolardan biri bu vaka yazısına uyduğu için görsellerde kullandım.
2-Çocukların doğuştan getirdikleri ruhsal bir karakterleri var. Bir dönem özel yetenekli çocuklarla çalıştığım için kendi gözlemim: Kayra gibi çocuklar ancak sevgiyle ikna edilirlerse, bir şeyin neden olduğu konusunda kendilerine mantıklı açıklamalar getirilirse , en başta yapmayı reddettikleri ama yapmaları gereken şeyleri yapmaya başlayabiliyorlar. Dolayısıyla kendisiyle bağ kurduğu öğretmenlerle daha da başarılı olacağını düşünüyorum.
3-Annesi işe başladığı andan itibaren bir süreliğine Kayra’ya anneanne baktığı için Kayra genelde anneanne evlerine geldiği zamanlarda onlarla kalmayı tercih eder ve annesiyle-babasıyla dışarı çıkmak istemezmiş. İlk seanstaki uygulamalardan sonra Kayra annesiyle daha yakın bağ kurmaya başlayınca artık anne ve babasıyla da sosyalleşmeye başladı. Bu da benim için anneyle daha yakın bir bağ kurmaya başladığının göstergesi olduğu için önemli bir ayrıntı.
4-Anneyle bağlanma şekli ve doğum travması çalışmamızın yani ikinci seansın üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen, okulda daha uyumlu ve kurallara uyan biri haline dönüşmesi hatta artık kurallara uymayanları uyarmaya başlamasının; ana karnı sürecinin, doğum şeklimizin ve doğduktan sonra olanların ( kuvözde kalma, anneden ayrı kalma, süt içememe vb. ) hayatımız üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermesi açısından önemli olduğu için bu vaka yazısını paylaşmak istedim. Paylaşmama izin verdiği için ebeveynine teşekkür ederim. Her vaka yazısında olduğu gibi burada da gerçek isim bilgisi yer almadan paylaşılmıştır.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

BİR ERKEK DANIŞAN HİKAYESİ: ” İşlerim Bir Türlü Yolunda Gitmiyor…”

Standard

G2

İsmine Gökhan diyeceğim danışanım 40’lı yaşlarının ortalarında, evli ve çocuklu bir danışandı. Kendisi ile şu ana kadar sadece ekim 2017’de tek bir seans yapabildik.

Gökhan bey o sırada işsizdi ve çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” İşlerimin bir türlü yolunda gitmemesi ” yazmıştı. Ön-görüşmemiz sırasında konuştuğumuz detaylardan farkettik ki Gökhan bey her 2 senede bir en az 3-5 ay süreyle de olsa mutlaka işsiz kalıyordu. Yaptığı hiçbir iş, girdiği hiçbir yeni iş kolunda işler yolunda gitmiyordu ve hep dış koşullar sebebiyle sonlanıyordu.

Öğretmen bir babanın oğluydu ve küçüklüğü maddi sıkıntılar içinde geçmişti. Kendisi de bu alanda eğitim almış olmasına rağmen sırf küçüklüğündeki gibi maddi zorluk çekmemek için öğretmenlik yapmak yerine, yurtdışına giderek hem çalışmış hem de master yapmıştı. Yurtdışında bulunduğu süreçte çalıştığı işten iyi paralar kazanmış ve Türkiye’de iki ev sahibi olmuştu. Gelgelelim, evlenip Türkiye’ye dönünce işler hiç de umduğu gibi ilerlememişti.

G3Başvurduğu sektörde yöneticilik vasıflarında iş ararken kendisine garsonluk teklifi geliyordu. Bu sebeple farklı sektörlerde sıfırdan başlayarak çalışmaya başlamıştı. Bazı işlerin parası azdı, bazıları süreye bağlı proje işiydi ve 2 sene dolduğunda otomatik olarak işsiz kalıyordu. Sonunda arkadaşlarıyla kendi şirketini kurmuştu fakat bu işte de para kazanamamışlardı. Hatta 7 ay hiç iş yapamadıkları dönemler bile olmuştu. Sonunda bu işi de kapatmak zorunda kalarak kurumsal bir şirkette satış departmanına girmişti fakat tam 2 seneyi doldurmak üzereyken bu işinden çıkartılmıştı.

Bana seansa geldiğinde 3 aydır çalışmıyordu. Ön-görüşmemiz sırasında ” Başvurular yapıyorum. Görüşmeler de yapıyorum ama dönüş bile olmuyor ” dedi.

İlk defa seansa gelen herkese sorduğum sorulardan sonra seansa başladık.

Yoğun bir eklenti algılamadığı için ilk seansta ana karnı ve 0-6 yaş dönemine bakmaya karar verdim.

Gökhan bey, normal doğumla, 9 aydan 1-2 hafta önce ve kolaylıkla doğduğunu hatta ebe gelene kadar doğduğunu belirttikten sonra seansımıza geçtik.

 

seans

Anne karnındaki dönemi keşfederken Gökhan bey 4 aylık olduğu bir sahnede çok donuk olduğunu, annesine ait bir eklentinin olduğunu ama algılayamadığını belirtti.

Başka herhangi bir sahne keşfedemediğimiz için doğum travmasına bakmak istedim.

Doğum anında görmediği, bilmediği bir yere gidiyor olmanın verdiği yoğun korku vardı. O esnada annesinin korktuğunu hissettiği için daha da korktuğunu belirtti. Bu bölümdeki başka bazı detaylardan dolayı kendime ” anneyle bağlantısında kopukluk var ” diye özel bir not almışım.

Babasıyla olan kısma baktığımızda ise pek bir sorun görünmüyordu. Babaya, annesine olduğundan daha çok yakınlık duyuyordu ve onu görünce mutlu oluyordu.

Her ne kadar 0-6 yaş arası travmalarına bakmak istediysem de Gökhan bey hiçbir erken dönem anısına geçiş yapamadı. Bu sebeple ana karnı dönemini dönüştürmeye başladık. Fazla anıya değinemediğimiz için extra zamanım vardı. Bu zamanı Gökhan bey’e başka türlü nasıl yardımcı olabilirim düşüncesiyle kullanmak istedim.

G4

Bu bölümde anne-babasını ve atalarını içeren bir çalışma yaptık. Bunun sebebi ; Gökhan bey’in hem annesinin hem babasının tarafında ayrı bölgelerden göç hikayelerinin olmasıydı. Özellikle anne tarafının Yunanistan’dan göçleri çok yakın tarihliydi ve buraya detaya girmeyeceğim bazı travmatik detaylar içermekteydi.

Anneanne annesini doğurmadan önce en az 3 tane düşük yapmış ve kendi hayatındaki travmatik olaylar sebebiyle Gökhan bey’in annesiyle çocukken pek ilgilenememişti. Bu noktada Gökhan bey, kendisinin de küçükken benzer kaderi yaşayarak annesi tarafından değil de daha çok ablası tarafından bakıldığını ekleyince, bu bölümde daha çok anne tarafına ağırlık verdim.

Gökhan bey’in seans içinde donuk olması, bazı anlara geçiş yapamaması yakın tarihli ve travmatik göç hikayesi olan çoğu danışanda rastladığım bir etki olduğundan, bunun onunla ilgili birşey olmadığını biliyordum. Bu sebeple seanstan sonra Gökhan bey’e ilk fırsatta Bağlar Çalışması’na katılmasını tavsiye ettim. ( NOT: Bağlar Çalışması, regresyon dışında teknikler kullandığım, daha çok aile veya atalardan gelen travmatik etkilere çalıştığım bir grup çalışmasıdır. ) Gökhan bey 3 aydır işsiz olduğu gerekçesiyle yakın zamanda bu çalışmaya katılamayacağını ama ilerde katılmaya çalışacağını belirtti.

 

g2

1.GÜN:

” Eylül Hanım Merhaba,

Şu an için basit bir halsizlik dışında gayet iyi hissediyorum. Düşünce olarak biraz rahatlama oldu.
Bunların dışında iş için 2 yerden haber bekliyordum ve bu sabah ikisinden de maalesef olumsuz yanıt aldım ve biraz üzüldüm.
Fakat genel olarak iyiyim.
Teşekkürler

8.GÜN:

” Merhaba Eylül Hanım,

Bir hafta sonunda fiziksel olarak herşey gayet iyi.
Bu hafta içinde iş olarak CV im bir çok şirkete gitti. Daha olumlu hissediyorum.
Hatta ilk defa annem bize destek olmak için biraz para göndermiş.* Daha önce yaptığı birşey değildi.
Umarim işlerimiz en kısa zamanda yoluna girer.
Selamlar 
***
Bu son geri-bildirimden sonra Gökhan bey’den herhangi bir haber alamadım. Danışanlar yazmadığı müddetçe gelişmelerden haberim olmadığı için de, ben ilk zamanlar kendi kafamda ” Herhalde kaliteli bir trans geçiş olmadığı için Gökhan bey’in beklediği gibi bir çalışma olmadı ya da hayatında hemen olumlu birşeyler olmasını bekliyordu ve hemen olmayınca devam etmek istemedi..” gibi düşündüm ve Bağlar Çalışması tavsiyemi bir daha hatırlatmadım.
1 YIL SONRA: 
İlk defa randevu almak için yazan bir kişi bana emailinde kendisinin Gökhan bey’in referansıyla yazdığını, onun referansının kendisi için çok kıymetli olduğunu belirtince açıkçası şaşırdım çünkü seanstan sonra 1 yıl geçip hiç haber almayınca çalışma konumuzla ilgili hiçbir gelişme olmadı sanmıştım. Dolayısıyla bu vakayı biraz geri-bildirimlerin önemine dikkat çekmek için de paylaşmak istedim. Danışanlara her zaman seans sonunda ” Çalışma konumuzla ilgili olarak hayatınızda önemli birşey olursa bana yazabilirseniz iyi olur çünkü ben sizi ancak geri-bildirimleriniz sayesinde takip edebilirim. ” derim fakat genelde unutulur.
Referans verdiğine göre Gökhan bey’de olumlu birtakım şeyler olmuş olmalıydı diye merak ederek ben de Gökhan bey’e emaille gelişmeleri sordum. İlk aldığım cevap:

Eylül Hanım Merhaba,

Evet (X  kişisi)’ne sizi tavsiye ettim.
Hatırlayabilirseniz daha çok işimle ilgili size gelmiştim.
Şu an yaklaşık 1 senedir çalışıyorum. Farklı bir sektörde iş hayatıma devam ediyorum. İşlerimin yavaş yavaş yoluna girdiğini düşünüyorum.  
Ayrıca eşim de, bende olumlu değişikliklerin olduğunu söylüyor. Özellikle kendisine karşı.
Bildirim yapmadığım için kusura bakmayın. Bu konu çok aklıma gelmedi.
Yazdığınız için teşekkür ederim.”
***
Bu cevap üzerine eşinin farkettiği değişimleri sorarak eğer izin verirse vaka olarak yazmak istediğimi belirttim. Aldığım cevap:

Eylül Hanım Günaydın,

İlginiz için teşekkür ediyorum.
Öncelikle bloğunuzda isim vermeden paylaşabilirsiniz. Benim için bir sakıncası yok.
Seanstan tam 1 ay sonra iş buldum. Üstelik şimdiki patronum olan kişi benimle çok çalışmak istedi. İlk görüşmeden sonra ısrarla arayıp hemen işe başlamamı istedi ki bu iş benim için farklı bir sektör.
Şu anda kazancım çok olmasa da düzenli çalışıyorum ve borçlarımı bitiriyorum. Daha önce kendi işimi yapmak istedim ama bir türlü olmamıştı.
Kendime daha fazla güvendiğimi hissediyorum. Bu sektörde başarılı olduğumu düşünüyorum ve yakın gelecekte daha iyi olacağını biliyorum.
Eşim bendeki değişiklikleri sık sık söylüyor aslında. 
Onu daha iyi anladığımı söylüyor, önceden sanki benim gözümde bir perde varmış ve o perde kalkmış gibi diyor.
Daha önce bir konu üzerinde konuşup ortak hemfikir olmak zordu fakat şimdi oturup ortak kararlar alabiliyoruz, önceden benim dinler gibi göründüğümü aslında dinlemeyip kendi bildiğimi okuduğumu söylüyor.
Ayrıca bana söylediği, hayatımın kontrolünün şimdi daha çok kendi kontrolümde gördüğü. Önceden kontrolsüz bir şekilde oradan oraya savrulduğumu düşünüyormuş.
Şimdi iş konusunda ve gelecek konusunda kafamın daha net olduğunu söylüyor.
Eylül Hanım şimdilik hatırladığım bu kadar. 
Çok teşekkürler  “
Ş11
NOTLAR:
1-“Hatta ilk defa annem bize destek olmak için biraz para göndermiş.”*:  Bu gelişme benim içim çok manidar çünkü seansın son bölümünde yaptığımız özel çalışmada özellikle anne ve anne üst kuşaklara odaklı bir çalışma yapmıştık. Seansın üzerinden 1 hafta geçtikten sonra o güne kadar hiç maddi destekte bulunmamış olan annesinin kendiliğinden para yardımı yapması, yaptığımız çalışmaların aslında sadece çalıştığımız bireyleri etkilemediğini gösteriyor. Biz kendi içimizde değiştiğimiz zaman çevremizin tepkilerinde değişim olabiliyor.
2- Neden anne, göç, ataların anavatanı konularını önemsediğime gelince; anneyle bağlanma şeklimiz yaşamla bağlanma şeklimizi, ikili ilişkilerimizi, alma-verme dengemizi, parayla ilişkimizi ..vb konuları etkiler.
Eğer annemiz daha önceden yaşadığı bir travma nedeniyle üzgünse ve biz küçükken bizimle bizim istediğimiz şekilde ilgilenememiş ise, bu annenizin sizi hiç sevmediği anlamına gelmez. Sadece o anda sizin istediğiniz şekilde sevememiştir.
Annemle bağlanma şeklimde sorun varsa, büyük olasılıkla ikili ilişkimde sorunlar yaşarım. Gökhan bey’in eşiyle olan iletişiminde olan iyileşme bu alanda da şifalanma olduğunu gösteriyor.
Bu şekilde çok detay ve örnek verebilirim ama bu vakadaki en önemli ayrıntıya aşağıda değineceğim.
3-Gökhan bey’in annesi Yunanistan’da doğmuş ve yaklaşık 2 yaşındayken bütün evlerini, mallarını, tarlalarını orada bırakarak zorunlu olarak Türkiye’ye gelmişler. Bir yerden göç etmek zorunda kalmak ve üstüne üstlük bütün mallarını orada bırakıp başka bir ülkede herşeye sıfırdan başlamak zorunda kalmak, Gökhan bey’in annesi ve ailesi için zorlu bir durum ve ciddi bir travma.
İkinci önemli ayrıntı; Yunanistan’da doğan bir çocuk anavatanı olarak Yunanistan’ı görür. Oradan zorunlu olarak başka bir yere ( kendi ülkesi olsa bile ) gittiğinde bir uyum sorunu yaşar, hatta kendi ülkesinde dışlanabilir.
Şimdi gelelim en önemli detaya: Gökhan bey her 2 sene dolmaya yakın hep dış faktörler tarafından işinden oluyor, ya iflas ya kovulma ya da projesi sonlanıyordu. Aslında Gökhan bey, sadece annesinin ve annesinin ailesinin travmasını tekrar ediyor. Yurtdşındayken iyi kazanırken evlenip Türkiye’ye yerleştikten sonra çok çalışmasına rağmen para kazanamaması bile bir nevi atalarının travmasının tekrarı gibi sanki.
5
Malesef sadece kendi travmalarımızın etkisi altında değiliz. Ebeveynlerimiz çok travmatikse, onların halledemediği bazı işleri tekrar edip duruyoruz. Ta ki farkedip çözümleyene kadar. Freud’un ” tekrarlama güdüsü ” veya ” yineleme takıntısı” olarak tanımladığına benzer şekilde, bilindışımızdaki çözülememiş şeyleri bu sefer hatasız olarak gerçekleştirmek üzere tekrar edip duruyoruz. Bu noktada, çözümlenmemiş bu işlerin de farkında değilsek, Jung’un dediği gibi bütün bu olan bitenlere ” kader ” deyip geçiyoruz.
Bu yüzden hayatımızdaki döngülerin, tekrar eden sorunların farkında olmakla işe başlayabiliriz…Bu vesileyle Gökhan bey’i tebrik ediyorum ve yazmama izin verdiği için teşekkür ediyorum. Kaliteli bir trans geçişten daha önemli olan, her zaman açık bir kalple seansa gelmektir.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

MİKS BİR VAKA-II ( 4. Bölüm )

Standard

Z1

Zuhal Hn, uzak bir şehirden geldiği için, üçüncü seanstan bir gün sonra dördüncü seans için tekrar biraraya geldik.

Ön-görüşmede doğum şekli, süresi ve 0-6 yaş dönemine dair bazı sorular sorduktan sonra hemen seansa geçtik.

 

seans

Ana karnı dönemini keşfederken 8. günde giden bir kayıp ikizi olduğunu algıladı.

7 Aylık olduğu bir sahnede, babaannesinin ev işleriyle ilgili bir konuda annesine bağırdığını, annesinin karşılık vermek istediğini ama veremediği algıladı. O esnada annesinin sol göğsünün ağrıdığını ekledi.

8 Aylık olduğu bir sahnede; babasının annesiyle birlikte olmak için zorladığını ve annesinin bırakıp gitmek istediğini ama yapamadığını ve bu sebeple bu sahnede anne-babasının ayrılmalarından korktuğunu algıladı.

Doğum anı kolay ve sorunsuz geçiyordu. Doğduktan sonra annesinin kucağına verildiğinde annesinin ağladığını, doğumun kolay geçmesi sebebiyle mutlu olduğunu ama yine kız çocuğu olmasından dolayı biraz kırgın olduğunu belirtti. Annesinin sütü, doğumdan 12-13 saat sonra gelmeye başladığı için ilk gün kendisine mama veriliyordu.

Babasıyla ilk karşılaşma anında babasının kendisini kucağına alıp şefkatle baktığını ve ” Yine mi kız? ” diyerek annesine gülümsediğini söyledi. Bu cümle sebebiyle Zuhal hn olumsuz etkilenmiyordu fakat annesinin babasına karşı mahçup hissettiğini farketti. Babasının kucağındayken, annesinin kucağında olduğundan daha güvende hissettiğini, babasının yüzüne çok güzel baktığını anlattı.

 

Z12

 

0-1 Yaş Arası: Annesinin uyudu sanarak kendisini salıncağa yatırdığı bir sahnede, annesi odadan çıkar çıkmaz onun arkasından gitmek istediği için ayağa kalkmaya çalışırken beşik şeklindeki yüksek salıncaktan yere düştüğünü ve başının arkasını çarptığını algıladı. Bu sahnede çok ağlıyordu ve annesi başka bir odada olduğundan sesini geç duyup dönüyordu. Bu sahnede annesinin kucağında sakinleştirilmeye çalışırken dahi ağlamaya devam ediyor ve terk edilmiş hissediyordu.

 

 

2 Yaş: Bağırsaklarında sürekli bir ağrı olduğundan bahsettiği bu sahnede, annesiyle gezmeye gittiklerinde kaşla göz arasında yerde bulduğu bir toplu iğneyi yutuyordu. Yuttuktan hemen sonra annesi tarafından farkediliyordu fakat çoktan yutmuş olduğundan annesi hiçbirşey yapamıyordu. Toplu iğneyi dik bir şekilde yutsa da boğazında ve midesinde acı hissediyordu. Annesi tarafından o gün doktora götürülmediğini , annesinin telaşını gördükçe daha da çok korkup ağladığını anlattı. Toplu iğne yüzünden 2 gün boyunca bağırsaklarında sancı çektikten sonra tuvaletini yaptığında iğneyi çıkardığını ve çıkış anında acı hissetmediğini belirtti.

 

Z114 Yaş: Annesi tarafından saçlarının kısacık kesildiği bir sahnede, saçlarının kesilmemesi için çok ağlıyordu. Bakımının zor olması sebebiyle annesi tarafından saçlarının kısacık kesildiğini ve babasının buna engel olamadığını belirtti. Saçlarının zorla kesilmesi, o anda çocuk bilinciyle, kayıp duygusu yaşamasına sebep olmuştu ve hatta annesinin kendisini sevmediğini düşünmesine sebep olmuştu.

 

5 Yaş: Annesinin babasıyla birlikte işte olduğu bir anda kendisine bakan ablası tarafından dövüldüğü bir sahneyi keşfettiğimizde etrafta kendisini koruyacak kimse olmadığını düşünüyor ve çok yalnız hissediyordu.

Bütün bu sahneleri keşfettikten sonra, bu sahnelerin Zuhal Hn üzerindeki etkilerini dönüştürmeye çalıştık. Bedenine zarar gelen durumlar olduğu için buradaki travma izleri için beden terapi uyguladık.

 

Bu arada, ana karnı dönemi içinde kendisine eklenen bir eklenti daha algılamıştı. O eklentiyi de seans senasında gönderdik.

 

12

3 GÜN SONRA:

” 4.seanstan sonra üzerinden 24 saat geçti biraz da geç kaldım yazmakta, seans çıkışı epey yorgundum zaten yorucu olacağı bilgisini vermiştiniz, gene de o gece yürüyüşümü yaptım güzel vakit geçirdim rahat uyudum boğazımdaki acı ( NOT: TOPLU İĞNE SAHNESİYLE İLGİLİ BEDENDEKİ İZ )  bir iki gün sürdü ama ruhumdaki kayıp parçayı bulmuş olmak beni inanılmaz rahatlattı, malumunuz kayıp ikiz sendromu olduğum seans esnasında ortaya çıktı, ondan sonra ertesi gün arkadaşlarımla görüştüm hayata daha uyumlu ve olumlu dinginleşmiş olduğumu farkettim, eski olumsuz ruh halim de ortadan kalkmıştı ciddi bir huzur vardı üzerimde, kendimi yeniden keşfetmenin hazzı da tabi. 0-7 yaş aralığına baktık sizinle, bu dönemde çok fazla olumsuz şeylerin yaşanmamış olması beni sevindirdi ben daha olumsuz bir tablo bekliyordum, açıkçası 3. ve 4. seans benim hayatımın dönüm noktası oldu kendimi ilk kez tanıdığım ve anladığım kendimle yüzleştiğim yüklerimi bıraktığım inanılmaz güçlü seanslardı, enerji artışı karamsarlığın olumsuz etkilerinin geçmesi beni inanılmaz rahatlattı ve mutlu etti ben size çok ama çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız, sevgilerle. ”

Z38. GÜN:

” Merhaba Eylül hanım, son iki seansın üstünden bir hafta geçti bu sürede gayet iyi normal zamanlarımdan fazla enerjik huzurlu ve sakindim, ölme isteğimde azalma oldu yüzde yetmiş civarı, çektiğim tarifsiz acılar da hemen hemen çok azaldı dünyaya ve hayata daha uyumlu hissediyorum kendimi, önceden düzenin bir parçası gibi bile hissedemez kendimi atılmış itilmiş dışlanmış hissederdim. Uykularım düzenli dinlenmiş olarak kendiliğimden uyanıyorum hala burnumdan rahat nefes alabiliyorum, öfke kontrolü konusunda epey iyiyim, insan ilişkilerimde aile içi ilişkilerimde inanılmaz bir rahatlama oldu o görünmez tıkanıklık çözüldü, içimi kemirip kafamın içinde dönüp duran sancılar acılar bir bir azaldı, etkileri yaşadıkça daha çok yazacağım size çok teşekkür ederim. ”

 

20 GÜN SONRA:

 Seanstan sonra harika bir iki hafta yaşadım her anlamda rahatladığım bir süreçti, hatta eminim etrafımdakiler bendeki bu durumu kıskandı ama elimde değil aşırı enerjik ve pozitiftim durduğum yerde duramayacak kadar iyiydim, ta ki Y ( Şehir ismi ) ‘e dönmeden önceki akşama kadar, 26 ağustos sabah yola çıkmadan evvel ailemle bir tartışma yaşadım, aslında olay benle ilgili değildi genel olarak geçmiş olaylarla ilgili konuşuluyordu nasıl olduysa konu bana geldi ve benim hatalarım üzerinden konuşulmaya başlandı zaten geriye yani Y’ ( şehir )ye dönmek konusunda gergindim ayrılık yaşayacağım yeni bir hayata başlayacağım vb. için endişeli ve gergindim ki ailemin bana karşı kullandığı suçlayıcı ve aşağılayıcı dilden epey rahatsız oldum ve kendimi tutamayıp istemediğim tepkiler verdim sinirlendim geçmişe yönelik olumsuz konuşup kalp kırdım tatsız ayrıldık, bu durum bir süre beni olumsuz etkilediyse de tekrar toparlandım bi hafta içinde olumsuz etkiler üzerimden kalktı yeni bir hayata başladım burda. Etrafımdan olumlu yorumlar aldım yüzüne renk gelmiş, çok iyi görünüyorsun vb şekilde, ölme isteğim ara sıra yoklasa da kesinlikle eski boyutta değil sadece minicik anlarda olup geçiyor kendimi ikna ve teselli edebiliyorum, önceden canım hiçbir şey yapmak istemezken şimdi gayet istekli bir halde yaşıyorum evimi düzenlemeyi günlük işler yapmayı kendi sevdiğim şeylerle meşgul olmayı kendime yetmeyi başarabiliyorum, burun tıkanıklığım normalde Y ( şehir )  şartlarında had safhada olurken geldiğimden beri problem yaşamıyorum gayet güzel nefes alabiliyorum kendimi dinç, dingin ve olumlu buluyorum, önceden kitap okuyamazdım okuyabiliyorum, gereksiz muhabbetler yapmıyorum olgunlaştığımı büyüdüğümü hissediyorum ilk defa, sağlık problemlerim konusundaki şikayetlerim mesela astımım çok azaldı, alerjilerim aynı şekilde azaldı, sırt ağrılarım azaldı kendime karşı duyduğum öfke terse döndü kendimi sevmeye başladım, içimde kanayıp duran yara kapandı, içten içe sürüp duran eski hesaplaşmalarım nerdeyse bitti, eski eşime karşı duyduğum öfke vb duygular tamamen ortadan kalktı hiç umursamaz bir duruma geldim nerdeyse hiçbir olay yaşamamışım gibi oldu, sadece eski eşim yakın arkadaşlarıma telefon aracılığıyla ulaştı hala benden haber almaya çalışıyor ama ben gene umursamıyorum onda da bu durumun sonlanmasını bekliyorum, karşıma çıkmadı çünkü aşırı meyli olsa karşıma çıkacağına inanıyorum, açıkçası kendimi başka biri gibi hissediyorum, çünkü eskiden olsa kendimle başbaşa kalmak istemezdim direkt kendimi suçlayacak birşeyler bularak huzursuz olurdum şimdi ibadetlerimi elimden geldiğince yerine getirecek kadar istekli ve huzurlu hissediyorum önceden çoğu ibadetimi yerine getiremezdim, kısacası bende büyük bir değişim var hem de gözle görülür şekilde, umarım bu enerjimi artıracak ve koruyacak yolu da bulurum çünkü kendime çok iyi geldim, yaşamayı hayatta olmayı seviyorum gözlerimin içi gülüyor… Size çok ama çok teşekkür ediyorum, yazdığınız 3.bölüm için kolaylıklar sevgiler iyi çalışmalar.

******************

1 Ay Sonra ( Vaka yazısının teyidi için telefonda konuştuğumuzda ) : Göğüs kafesinde bir yarık varmış gibi tanımladığı, tarif edemediği bir acı şeklinde hissettiği durumu ve ayrıca geceleri yoklayan ölme isteği düşüncesinde değişiklik olup olmadığını sordum. Her ikisinin de tamamen geçtiğini belirtti.

 

Ş11

NOTLAR:

1- KAYIP İKİZ SENDROMU: Bknz. ekteki vakanın ” NOTLAR ” bölümü:  BİR KAYIP İKİZ SENDROMU ÖRNEĞİ ( 2. Bölüm )

2- Bu seansta, danışanın bedenine zarar gelen kaza, dayak, saçın zorla fiziksel şiddet uygulanarak kesilmesi gibi sahneler vardı. Bu bölümleri çalışırken yoğun beden terapi uyguladık çünkü bedenimizin de travmalarla ilgili bir hafızası var.

3- İlerde gelmeyi düşünen danışanları yönlendirmemek adına, Zuhal Hn’ın göğüs kafesinde hissettiği acının ve ölme isteğinin hangi konuyla alakalı olduğunu, orada nasıl bir işlem yaptığımızı ve neden bu seanstan sonra tamamen geçtiği gibi konuları seans içerisinde özellikle belirtmedim.

4- Zuhal Hn’ın hiçbir yere ait hissetmeme sorununda iyileşmeler başladı. Fakat atalarından gelen bazı etkiler taşıdığını da hissettiğim için, bu konuya ilerleyen tarihlerde BAĞLAR ÇALIŞMASI isimli, regresyon harici-farklı teknikler kullandığım grup çalışması içinde özel olarak bakacağız.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

AKADEMİK STRES; SIKILMIŞLIK HİSSİ; GÜVEN PROBLEMİ ( 3. Bölüm )

Standard

B1

İkinci seanstan bir ay sonra Beste Hn ile tekrar biraraya geldik. Seansa başlamadan evvel aldığım extra bilgiler ve geri-bildirimler:

1-Sırt ağrılarım hala var, devam ediyor.

2-Unutkanlık, dalgınlık ve kafa karışıklığı %50 azaldı.

3-Öfkem %50 azaldı, daha rahatım.

4-Değersizlik duygusu ve izole olma hali %30 azaldı.

B55-Şişkinlik ve gaz: Tamamen geçti. Regl dönemini de daha rahat atlattım. Önceden regl dönemlerinde daha duygusal ve histerik oluyordum. Tepkilerim abartılı oluyordu. Bu ay daha dengeli ve rahat atlattım. Hiç gerginlik yaşamadım.

 

6-Sağ diz kapağımda bu ay ağrı olmadı. Zaten çok sık olmuyordu.

7-Çok uyuma ve sabah sinirli uyanma: %70 azaldı. Artık çok uyusam bile öfkeyle uyanmıyorum. Sabah alarmına eskiden çok sinirlenirdim. O geçti ve bu durum beni bayağı mutlu ediyor.

8-Tembellikte %50 azalma var. Ayrıca genelde odaklanma sorunum vardı ve devam ediyor.

9-( Konuşurken sürekli saçıyla oynaması dikkatimi çekince sordum ). Gerildiğim zaman saçımla oynarım. Konuştuğum kişi çok yakınım biri değilse de oynarım. İşte yapmamaya dikkat ediyorum.

10-Gözlerim miyop ve 2,75 derece. Şu anda lens kullanıyorum.

11-Erteleme alışkanlığım var. Beni geren, stres yapan işleri son ana bırakabiliyorum.

 

seans

 

Doğum şekli ile ilgili bazı sorular sorduktan sonra seansa başladık. 9 Aylıkken sezaryenle doğmuştu. Doğumdan sonra 1 gün kuvözde kalmıştı.

Ana karnındaki bazı önemli anları keşfederken bir eklenti algıladı. Bu eklentisi, annesinin kendisinden önce yaptığı bir düşükle ilgiliydi.

Ana karnındayken anne-babası arasındaki gerilimli iletişimden olumsuz etkilenmişti. Babasının annesini azarladığı ve annesinin susmayı tercih ettiği anlarda ise bedeninin sol tarafında ağrı ve sızı hissetti.

Sezaryen anını onun cümleleriyle paylaşıyorum:

Beyaz bir oda var…annem yatıyor. Karnını yarmışlar, kanlı…

Sarsılıyormuş gibi hissediyorum. Vücudum üşüyor, titriyorum. Annem baygın. Sızlama hissediyorum kollarımda ve bedenimde. Yer çekiliyormuş ve sallanıyormuş gibi hissediyorum.

Doktor ayaklarımdan ters tutuyor beni. Sıcak bir yerden soğuk bir yere geçtiğim için mutsuzum. Geri dönmek istiyorum. Orası sıcak ve daha rahat…daha küçük ve güvenli bir yer.

Doktor hemşirenin kucağına veriyor. O da kuvöz gibi birşeye koyup beni onunla başka odaya götürüyor. Şaşkınım çünkü başka yerdeyim ve burası sapsarı bir yer. Işık sarı ve çok ışık var. Rahatsız oluyorum. Çok fazla bebek var, çook fazla ışık var ve annemi geri istiyorum. 

 

kuvöz

Anneme üzülüyorum orda baygın yattığı için. Kuvözde kapana kısılmış gibi hissediyorum. Babamın yanında da hep böyle kapana kısılmış gibi hissederim.

Birkaç saat kuvözde kalıyorum. Sonra annemin yanına götürüyorlar. Annem çok yorgun, baygın. Zor ayılıyor ve kalkmakta zorlanıyor. Kafasını zor kaldırıyor. Beni zor tutuyor ve yorgun bakıyor. Kendimi kötü hissediyorum. Ona zarar verdiğimi düşündüğüm için suçluluk duygum var.

Annem duygulanıp ağlıyor. Mutlu aslında ama yorgun. Bir de korkuyor artık 2 çocuğu olduğu için başedememekten ve bize sahip çıkamamaktan korkuyor.

…………………..Annemi 5 saat sonra daha diri görüyorum .       …………………………..            

***

 

Hastane odasında bir tane eklenti algıladı. Bu eklenti o anda şokta olduğu için ona eklenmişti.

Doğduktan sonraki dönem içindeki olumsuz algıladığı anlara çalıştıktan sonra 3 yaşına kadar gelebildik.

B4.jpg3 Yaş: Babasının apartman görevlisine bağırdığı bir sahnede çok korkuyor ve kendisine de bağırmasından çekiniyordu.

Ana rahmi dönemi, doğum travması ve 0-3 yaş arasındaki olayların üzerindeki etkilerini dönüştürmeye çalıştık. Bu esnada doğum anına yoğun olarak beden terapi uyguladık. Ana karnından aldığı 3 ve doğduğu gün hastane ortamında çektiği 1 eklentisini gönderdik.

Ana Karnındaki Eklentilerinden İkisinin Etkileri: Yetersizlik, başarısızlık duygusu, özgüvensizlik, değersizlik ve dışlanmışlık duygularına sebep olmuşlardı. Ayrıca yorgunluk ve baş ağrılarının da eklenti etkisi olduğunu ekledi.

Aileye, arkadaşlarına, çalıştığı şirkete aidiyetsizlik duygusu olduğunu ve hayatı boyunca kendini hiçbir yere ait hissedemediğini, bunun da eklenti kaynaklı olduğunu belirtti.

Ana Karnındaki Eklentilerden Bir Tanesinin Etkileri: Küçük bir çocuk gibi hissetme, yaptığı işi başaramama korkusu ve sol alt bacakta 2-3 ayda 1 tekrarlayan ağrılar.

Doğduğu Gün Hastanede Gelen Eklentinin Etkisi: Kararsızlık, şaşkınlık, korku, karar verme ve hata yapma korkusu

Seanstan sonra kendime aldığım özel notlarda: ” Çok faydalanacağını düşündüğüm verimli bir seans oldu. 3 Yaş Sonrası ağır bir travması yoksa, BAĞLAR ÇALIŞMASI ( Sadece danışanlara açık olan ve farklı bir metot kullandığım grup çalışması ) ile ilerlenerek anne ile bağlanma şekline bakmakta fayda var. ” yazmışım.

Tavsiyem üzerine Beste Hn, bu seanstan 40 gün sonra BAĞLAR isimli grup çalışmasına katıldı.

g2

1.GÜN:

” Eylül Hanım Merhaba,

Dün seanstan çıktıktan sonra elime bir bitki çayı alıp sahilde yürüdüm biraz. Sonrasında eve hiç gitmek istemediğimi fark ettim. Enerjim önceki seans sonrasındaki halime göre oldukça yüksekti. Fiziksel olarak hiç de yorgun hissetmiyordum.Sadece kollarım ağrıyordu. Önceden, bugün Kadıköy’de buluşabileceğimizi konuştuğumuz bir arkadaşımı arayıp buluşmak isterse yakınlarda olduğumu ve Kadıköy’e gelebileceğimi söyledim. Yürüyüş sonrası, arkadaşımla buluşup yemek yedik. Sonrasında Moda sahilinde yürüdük. Bu arada enerjim oldukça çabuk tükendi. Eve dönerken oldukça yorgundum.
Sağ kolumdaki ağrı bugün hala devam ediyor. Sol kolum iyi durumda. Onun dışında vücudumun başka bir bölgesinde de ağrı yok.
Bugün 11:00’da bir iş görüşmem vardı. Sabah uyanmakta biraz zorlandım. Yataktan pek çıkmak istemedim yine. 9:15 gibi yataktan alarm zoruyla kalktım.
Farklı departmanlardan 3 yöneticinin ve 2 de çalışanın olduğu toplam 5 kişilik bir mülakata girdim. Oldukça özgüvenli ve konuşkandım. Mülakat süresince sesim hiçbir şekilde titremedi. Mülakatın uzunluğundan muhtemelen çıkışta beyin olarak çok yorgun hissettim fakat yine de evime gidip yatmak istemedim. Canım dışarıda kalmak istedi. Önce bir AVM’de yemek yedim sonrasında da İstiklal’de bir işimi halletmeye gittim.
Sonrasında eve gelip bir film izledim. Filmin sonlarına doğru oldukça uykuluydum. Şuanda da biraz uykulu ve yorgun hissediyorum. Onun dışında da söylediğim gibi sağ kolum ağrılı. Psikolojik olarak da normal hissediyorum.
Seans sonrasında yaşadıklarım bu şekilde.
Teşekkürler,”
15 GÜN SONRA:

” Merhaba Eylül Hanım,

Arka arkaya çok fazla iş görüşmesi yaptım.Sonrasında kısa bir süre içinde de görüşme yaptığım bankalardan birinden iş teklifi aldım. Birkaç gün sonra da teklifi kabul ettim.  Bu süreçte kafam çok dolu ve stresliydi. Size yazmayı unuttum ve sonrasında hatırladığımda da hep ihmal edip erteledim. Erteleme huyum hala kendini gösteriyor anlayacağınız 🙂
Seansı izleyen günler içerisinde sağ kolumdaki ağrı da yok oldu gitti. Arada bir belirgin sırt ağrısı hissediyorum. Belki de işte oturuş pozisyonumdan ya da yatağımdan kaynaklıdır… Emin olamıyorum bu konuda. Seanslarda hiç sırtımda yoğunluk hissetmedim daha önce aslında ama bu konu beni düşündürüyor. Sırtım dışında başka bir ağrım yok.
Bunun dışında seansın üzerinden 2 hafta geçmiş olmasına rağmen özgüven konusunda kendimi daha güçlü hissediyorum. Başka bir iyi haberim de bu ay da regl dönemimi duygusal anlamda oldukça rahat atlattım. Daha önceki eklenti seansında regl döneminde fazla hassasiyet göstermemden yakınmıştım.
Bir başka konuda, insan ilişkileri konusunda kendimi daha rahat ve özgüvenli hissediyorum. Daha önceden oldukça nadir görüştüğüm bir arkadaşımla daha sık görüşür olduk ve samimi sayılacak sohbetler ediyoruz. Önceleri insanlarla samimi olmak beni korkutur ve gererdi fakat şu an daha sık görüşmeye başladığım arkadaşımla paylaşımda bulunmak bana keyif veriyor, kendimi anlatmaktan ve zarar görmekten korkmuyorum. Dışarıda insanlarla vakit geçirmeye ve hafta sonları için plan yapmaya özen gösteriyorum. Evde oturmak canımı sıkıyor.   
………………..                  …………………………………           
1 AY SONRA:

” Merhaba Eylül Hanım,

Mayısta yaptığımız seanstan sonra ilk geri bildirim mailimde de anlattığım gelişmelere benzer gelişmeler devam etti.
Öncelikle geçtiğimiz çarşamba günü diploma törenim vardı. Annem ve babam tören için yaşadıkları şehirden İstanbul’a geldiler. Diploma alacağım günü annem,babam ve ablamla gayet neşeli ve mutlu geçirdim. Normalde ailecek katıldığımız etkinliklerden çok sıkılır ve gergin olurum. Geçen yıl da okulun kep atma törenine katılmıştık ailecek. Orada oldukça gergin ve huzursuzdum, anın tadını pek çıkaramamıştım fakat bu yıl diploma törenimin her anı çok keyifli geçti. Sosyal olarak da hala daha aktifim iş çıkışları arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyorum ve keyif alıyorum.
Bir başka iyi gelişme de daha önce de söylediğim gibi regl dönemim yine daha rahat geçti. Karın ağrısı dışında bir psikolojik gerginlik hissetmedim.
Ayrıca hala sabahları daha huzurlu uyanıyorum ve geçen gece evimde kalan bir arkadaşım sabah kalktığımızda ” sabahları baya huzurlu uyanıyorsun sen” gibi bir yorum yaptı. Bu da benim için pozitif bir gelişmeydi 🙂 Buna ek olarak geçen gece sabahları işe giderken uyanmak için kurduğum alarmımı kurmayı unutmuşum. Buna rağmen sabah kendiliğimden, alarmsız  uyandım ve işe vaktinde gittim.
Bir de odaklanma konusunda da küçük bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Elimdeki işe eskisine göre %20 daha iyi odaklanıyorum.
Bunun dışında sırt ağrılarım hafifledi.Sanırım iş yerinde oturduğum sandalyenin rahatsızlığından kaynaklanıyor. Bir hafta önce sandalyemi değiştirdim ve daha rahat bir pozisyonda oturuyorum. Şuan daha az ağrı hissediyorum. Evdeki yatağımda çok rahat sayılmaz. Bunun da sebep olabileceğini düşünüyorum. Durumu biraz daha takip edeceğim.
Bunların dışında fark ettiğim spesifik bir olay olmadı. Durum bu şekilde 🙂 Yarın görüşmek üzere
Teşekkürler,”
70 GÜN SONRA : ( Vakanın 2. bölümünü kontrol edip teyit etmesini istediğimde )

Vaka yazısını okudum, değiştirmek istediğim bir yeri yok. Bu şekilde yayınlayabilirsiniz. Kendimle ilgili gelişmeler konusuna gelince bazı değişiklikler fark ettim.

Öncelikle 1 ay kadar önce oldukça pozitif bir olay yaşadım. Temmuzdaki Bağlar çalışmasına gelmeden önceki 2-3 gün önce tek başıma üniversitenin açık yüzme havuzuna gitmiştim. Amacım biraz kafa dinleyip kitap okumaktı. Bir şezlonga yerleşip güneş kremimi sürdükten sonra kitabımı okumaya başladım. Yarım saat kadar sonra kafamı kaldırıp etrafa bakarken 2016’da size geldiğim ilk seansta bahsettiğim, sevgilisi olup hayatıma giren adamın havuzun diğer tarafında görüş alınımda olduğunu fark ettim. Normalde onunla bir yerlerde karşılaşmak bana eskiden yaşattıklarını hatırlatır ve kötü hissederdim. O günse hiçbir şey hissetmedim ve kitabımı okumaya devam ettim. Havuza girip çıkması, kalkıp başka bir yerlere yürümesi hiç ilgimi çekmedi ve kaçamak bakış atma ihtiyacı bile hissetmedim.  Son derece huzurlu bir şekilde vakit geçirdim. Sanki beni o kadar aşağılayıp kötü muamele yapan kişi o değildi. Bütün öfkem yerini sakinliğe ve daha güçlü bir özgüven hissine bırakmıştı. Mayıs ayında yaptığımız çalışmanın yararını gördüm yani.
Başka bir konu da fark ettiğiniz gibi hala odaklanmamı gerektirecek bazı konuları erteliyorum. Erteleme huyum eskisi kadar değil, yüzde 30 kadar azaldı diyebilirim fakat yine de önemli şeyleri erteleyebiliyorum, sizi durumumdan bilgilendirmek gibi…
3 haftadır teklifini kabul ettiğim şirketin eğitim sürecindeyim. Her gün benim gibi yeni mezun, işe yeni başlayacak adaylarla beraber eğitim görüyoruz. Dolayısıyla her gün dershane gibi tanımlayabileceğim bir ortamın içindeyim. Burada insanlarla oldukça çabuk kaynaştım. Oldukça özgüvenli ve girişkenim, bir yandan da biraz temkinliyim insanları iyi tanımadan her şeyimi ayrıntılı anlatmamaya çalışıyorum. Eğitimdeki insanlarla vakit geçirmeyi seviyorum ve kalıcı arkadaşlıklar edinmeye çalışıyorum.
Bunun dışında daha önce size sırt ağrımdan bahsetmiştim. Eski işimdeki sandalyemin rahatsızlığından kaynaklandığını düşünüyorum. Oradan ayrıldıktan sonra sırt ağrılarım geçti. Spor sonrası ağrısı dışında şuan bir sırt ağrım yok.
Temmuzdaki Bağlar çalışmasında anne ile olan ilişkime bakmıştık. Sonrasında anneme olan bakış açım bir parça değişti. Bağlar çalışması annemin “anne” benim de “çocuk” olduğum konusunda bana farkındalık sağladı. 
…………         ………………………….          …………………………………………
Teşekkürler, “
Ş11
NOTLAR:
1- Vakanın bu 3. bölümünde doğum anını detaylı verdim. Amacım normal doğum veya sezaryen yönteminden herhangi biri diğerinden daha iyidir veya daha kötüdür şeklinde bir yorum yapmak veya insanları yönledirmek değil, sadece bir bebeğin gözünden durumu yorumsuz olarak aktarmak.
Bazen normal bir doğum, sezaryenden daha travmatik olabilir veyahut da sezaryenle doğum o anda hem bebeğin hem sizin sağlığınız için tek seçeneğiniz olabilir. Buna ancak doktorunuzun önerisiyle siz karar verebilirsiniz.
Günümüzde ” keşkesiz doğum ” konusunda uzman olan doktorlar var ve sezaryenle doğum da dahil olarak doğum anını en keşkesiz şekilde geçirebilmeniz için size uygun şartlar için çalışıp, ülkede yaygınlaşması için çalışmalar yapmaktadırlar.
***
2-Doğum travması, her ana karnı dönemine baktığım danışanla çalıştığım bir konudur. Sezaryen veya normal doğum olup olmaması tek başına bir kriter değildir. Yaptığım seanslarda, gayet kolay ve normal doğum ile doğduğu ve hemen annesine kavuştuğu halde, sezaryenle doğumdan daha travmatik geçiren danışanlara da rastlarım. Bu sebeple, doğum şekline gelene kadar bir sürü kriter üzerinde çalışırım.
Örneğin; annenin hamileliğini nasıl geçirdiği, annenin hamileliği sırasında herhangi büyük bir travma ( sevdiği bir insanı kaybetmek, kaza, dayak , bir önceki bebeğini kaybetmesi ve/veya bebeğini kaybetme korkusu…vb ) yaşayıp yaşamadığı bile bebek üzerinde etkili olduğundan önemli detaylardır.
Bu, en başta size kötü bir haber gibi görünse de iyi tarafı şudur ki; bunları keşfettiğimiz ve bildiğimiz zaman, bu etkiyi nispeten dönüştürme şansımız her zaman vardır.
***
3-Anneyle bağlanma şeklimiz üzerinde neden bu kadar durduğuma gelince; birçok kişi gündelik yaşantısına annesiyle olan bağlanma şeklinin hiçbir etkisi olmadığını düşünür ve önemsemez ama mesele sadece annenizle ilişkiniz değildir. Anne ile bağlanma şekliniz;  ilerde yaşamla ilişkiniz, ikili ilişkileriniz ve hatta bazı durumlarda parayla bile ilişkiniz dahil olmak üzere birçok konuda sizi etkileyebilir.
***
Prof. Dr. Franz RUPPERT’in bir kitabından alıntı:

Anne ve çocuk arasında güvenli ve destekleyici bir bağ kurma açısından uygun olmayan koşullar; prematüre doğum, küvöze konma, makina ve ekipman kullanımı, ilaç, narkoz, yeni doğanın anneden erken ayrılması, anne ve bebek arasında çok az fiziksel temas olması, emzirmeden kaçınma olabilir.
Anne ve çocuk için doğum deneyimi, korku ve acı ile damgalanmışsa, sıkıntılı ve kaygılı çocuk, daha sonradan annenin yoğun bakımına rağmen güvensiz ve yalnız hissedecektir. Bu ilk ilişkinin belirleyici izi, yakınlık ve güvende olmayla ilgili yanıt bulamayan bir ihtiyaç olabilir ve bu da daha ilerde çocuğun tüm ilişkilerine aktarılabilir.  

Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

BENİM HİKAYEM-1. Bölüm( Troid Sorunu)

Standard

E1.jpg

Bugüne kadar hep danışanlardan örnekler verdim. Bu seferlik kendi vakalarımdan birini paylaşayım.

Bundan 2 sene önce, Mersin’de olduğum dönemde hayatımda ilk defa bir sene içinde hızlıca 8-10 kg aldığım bir dönem oldu. Geçmişte spor yapan biri olarak bunu spor ve diyet eşliğinde verebileceğimi düşünerek uzun aradan sonra tekrar spora başladım ve aynı zamanda sıkı bir diyet uyguladım. Normal şartlarda, haftada 4-5 gün ağır idman yapmasam bile ( ki 4 dk’lık bir tabata’dan sonra salondan dili dışarda çıkan insanları düşünürsek, bunun gibi bir sporu kalabalık bir grupla 50 dk boyunca yaptıktan sonra üstüne 50 dk da eğimli yürüyüş yaptığınızı hesaba katın ) sadece bu diyet ile bile bayağı kilo vermem beklenirken, 1 aylık sürenin sonucunda yapılan ölçümlerde kilomda hiçbir değişiklik olmamıştı ama bedenimde bazı bölgelerde sıkılaşma olmuştu. Sonuç oldukça şaşırtıcı olmakla birlikte ilk ay için normal olabileceğini düşünerek 1 ay daha devam ettim.

Bu süreç devam ederken, aynı zamanda ayda 1 kere İstanbul seyahatlerim olduğu için yaklaşık 10 gün spor yapamadığım bir dönem oldu. Bu vesileyle belimde başlayan esneklik kaybı ve ağrının sporla bir ilgisinin olmadığını anlamış oldum. Mersin’e döner dönmez spor hocama danıştığımda bel fıtığının genelde o bölgeden başladığını ve bir doktora görünmem gerektiğini söyledi.

 

E2Doktor, MR neticesinde L4-L5 arasında orta düzeyi biraz geçmiş bir fıtık bulunduğunu, ameliyatlık durumda olmadığını, tedavi uygulayacağını söyledi. Bu bahsedilen tedavi ise sadece ağrı kesici ve kas gevşeticilerden ibaretti ve artık ömür boyu hareketlerime dikkat etmem gerekiyordu. Geçici hastalıkları pek önemsemezdim fakat bana anlatıldığı şekliyle fıtık o bölgenin hiçbir zaman eski haline dönemeyeceği, sporu bırakmam gerektiği şeklinde olunca hastaneden çıkarken bilinçaltımdaki DJ çoktan George Michael”ın şarkısının “ I’m never gonna dance again.…..”  bölümünü bozuk plak gibi tekrar tekrar çalmaya başlamıştı… Geri dönüşü olmayan bir durum olması ve tüm hayatımı etkileyecek olması dolayısıyla bayağı üzülmüştüm.

Bu arada aile geçmişi ve genetik miras konusu pek aklıma gelmemişti. Ne yaparsam yapayım kilonun değişmemesi, metabolizma hızının durma noktasına gelmesi ilk etapta herhangi bir hastalık çağrışımı yapmamıştı. Fakat troid bezleriyle ilgili ciddi sorun yaşamış olan ablamın uyarısıyla troidime baktırmak üzere bir doktora gitmeye karar verdim. Çıkan sonuçlara göre troid bezim çok az çalışıyordu yani tıbben ” hipotroid ” denilen hastalık teşhisi konulmuş oldu. Doktorum 6 haftalık bir tedavi sonucunda tekrar test yapıp sonuçları görerek ilacın dozaj durumuna karar vereceğini söyledi.

 

E4.jpg

Çoğunuzun bildiği üzere, troid bezi çok az çalıştığında bu bezin salgıladığı hormonlar dışardan bir takım haplarla takviye olarak alınıyor. Ve bu hap hergün sabah uyanır uyanmaz ve kahvaltıdan 20 dakika önce alınması gereken bir ilaç olduğu için her gece yatarken yanıma hapımı ve suyumu koyarak güne öyle başlıyordum.

Hayatım boyunca hiçbir dönemde kronik bir hastalığa bağlı düzenli ilaç kullanmadığım için sabah ilk iş güne ilaçla başlamak psikolojime pek iyi gelmemişti. Belki bu hastalığı ömür boyu yaşayanlar için şımarıklık gibi gelecek ama kendimi sanki yaşlanmış gibi hissetmeye başlamıştım.

Hem arkadaşlarım içinde çok doktor olduğu için hem de her tıbbi sorunda danıştığım doktor kuzenim olduğu için biraz etraflıca araştırmaya karar verdim. Araştırırken de o dönemde bana seansa gelen doktor bir danışanımdan bu hastalığın ne kadar yaygın olduğunu, neredeyse hergün kendisine gelen her 3 kişiden birinde troid sorunu olduğunu ve kendisinde bile son haftalarda troid problemi başladığını öğrendim. “ Acaba yediğimiz, içtiğimiz şeylere birşeyler mi karıştırılıyor ki bende bile oldu bu sorun ” dediğinde bayağı şaşırmıştım.

İnternette yaptığım araştırmalarda genelde bu sorunun tek çaresinin ömür boyu ilaç kullanımı olduğu yazıyordu. Bu ise benim kabullenebileceğim bir durum değildi. Dolayısıyla hastalığın ardındaki etmenler eğer psikolojik bazlıysa bunu benim bedenim bir nedenden ötürü oluşturduysa, bu sorunun altında yatan etmenleri bulup dönüştürebilirsem, bedenimin bu sorunu çözebileceğine inanarak çözüm arayışına girdim.

Terzi kendi söküğünü dikemez ” sözü bizim mesleğimizde de geçerli olduğundan, herhangi bir danışana uyguladığım kalitede bir seansı kendi kendime uygulayamayacağım için hemen bir meslektaşımdan randevu aldım.

İlacı kullanmaya başlayalı daha 1 ay olmuştu ki kullanım devam ederken bu meslektaşımla hipotroid odaklı bir seans yaptık. Ortaya, o güne kadar hem eğitim dönemimde hem de sonrasınra çok seans almama rağmen o güne kadar henüz ortaya çıkmamış olan bir bilgi çıktı.

E5.jpgBilinçaltından çıkan bu hikaye benden önce 7 aylık bebekken zehirli ishal nedeniyle kaybedilen ablamla alakalı bir konuydu. ( Benzer konuyla seansa gelen kişileri yönlendirmemek adına, burada açığa çıkan bilgilerin ne olduğuna girmeyeceğim ).

Sonuçta ortaya çıkan bilginin doğruluğunu test edebilmek imkansızdı. Ama o günden sonra benim troid bezim tekrar düzenli çalışma sürecine girmiş olacak ki aradan birkaç gün geçtikten sonra dışardan takviye olarak aldığım ilaç bende yavaş yavaş yan etki yapmaya başladı. Kalp çarpıntısı, yoğun halsizlik, sıcak basması, huzursuzluk nedeniyle yataktan kalkamadığım bir gün olunca yine doktor olan kuzenimi aradım. Ona doktorumun Mersin’de olması sebebiyle ancak 1 hafta sonra kontrole gidebileceğimi ama hali hazırda ne yapmam gerektiğini sordum. O da ilacın dozajını yarı yarıya düşürerek bir an evvel tekrar gidip test yaptırmam gerektiğini söyledi.

 

E6.jpg1 Hafta içinde Mersin’deki ilk gittiğim doktoruma tekrar gittiğimde yapılan yeni testlerde bütün troid değerleri normal seviyede çıktı. Doktorum buna pek inanmak istemedi çünkü o ömür boyu ilaç kullanmam gerekeceğini düşünüyordu. O yüzden 6 hafta sonra tekrar test yaptırmam gerektiğini belirtti. İkinci 6 hafta sonunda yine gittiğimde troid değerlerim yine normal seviyede çıktı.

Bu seanstan sonraki 1 sene içinde yeme-içmemde ve günlük rutinimde hiçbir değişiklik olmamasına ve hatta sporu bırakmış olmama rağmen 9 kilo kendiliğinden gitti. Öncesindeki dönemde vücudumda çok ödem vardı. O şişkinlikler de indi. Bu sene ise sağlıklı beslenmek adına bir profesyonelden destek almaya başladım. Yaklaşık 3 aydır her hafta olan çalışma programıma göre bana 3 ana ve 1-2 ara öğünden oluşan bir liste veriliyor. Bu liste sayesinde eskiden yediğimden daha fazla yemek yediğimi söyleyebilirim. Böylece troid bezimin az çalıştığı dönemden kalma vücutta extra stoklanmış yağlardan da bir 7 kilo kilo daha gitti ve ben 10 sene önceki kiloma tekrar dönmüş oldum. Metabolizma yaşım da 8 yaş aşağı indi.

 

Bu sene yeni beslenme şekline geçmeden önce yaptırdığım tüm testlerde ise troid değerlerim yine normal seviyede çıktığı için hala sağlıklı şekilde çalışıyor olması sebebiyle son yıllarda oluşan extra yağlanmalar kendiliğinden gitmeye başladı.

Şu anda 53 kiloyum ve artık bu sınırda kalmaya devam ediyorum. 2 Sene önce troid sorunumundan habersiz yaptığım spor, haftada 4-5 gün 50 dakika boyunca grupla yaptığım ağır idman üstüne 50 dk eğimli yürüyüş veya bisikletti. Beraberinde diyet uygulamama rağmen kilo 1 gram bile değişmediği gibi bacaklar Roberto Carlos olup belimi fıtık etmem yanıma kar kalmıştı. ( Neyse ki fıtık sorunundan da tesadüfen tanıştığım bir yöntemle kısa sürede kurtulmuştum. O ise ayrı bir hikaye konusu  )

E3Son 3 aydır yaptığım yoğun bir spor yok. Arada yürüyüş yapamazsam evde max. 10-15 dk’lık tabata tarzında bir spor yapıyorum. Ek olarak hergün aynı saatlerde yiyecek şekilde çok sağlıklı besleniyorum. Dışarda bir etkinlik olmadığı müddetçe bütün yemeklerimi kendim pişiriyorum. Hiç aç kalmadan ve arada canımın çektiği birşeyi listede olmasa bile az da olsa yiyerek programı bozduğum halde hala yağdan kilo vermeye devam ediyorum. Dolayısıyla kilo vermek için ilk yapılması gereken önce, sistemin düzenli çalışıp çalışmadığını kontrol etmek diyebilirim. Sistem sağlıklı çalıştığı zaman illa ki düzenli bir beslenme programı ile hiç zorluk çekmeden bütün kilolarınızdan kurtulabiliyorsunuz.

 

Ş11

NOTLAR:

1-Bu sağlık sorununu yaşadıktan sonraki dönemde psiko-biyoloji eğitimi aldığımda troid sorunlarının ardında çok fazla sayıda etmen olduğunu gördüm. Benim örneğimdeki soruna sebep olan konuyu bu sebeple belirtmedim çünkü bu sefer aynı hikayeye sahip olan herkes aynı sonucu alacağını düşünebilir. Bu altta yatan sebepler bazen topluca tek kişide bulunabilir, bazen sadece bir travma konuyu tetikler, bazen de genetik miras devrededir. Dolayısıyla her sorunda bu bu yüzdendir, şu şu yüzdendir, çalışmıyorsa sebebi budur gibi genelleme yapmamak gerekir.

2-Kısa süre içinde hızlıca kilo alma eğilimine girdiğinizde ilk gideceğiniz yer bir spor salonu değil de bir tıp doktoru olursa benim durumuma düşmemiş olursunuz. İlk önce bedeninizde herşeyin tıkıt tıkır çalışıp çalışmadığını, hormonlarınızda bir dengesizlik olup olmadığını kontrol ettirmelisiniz. Ondan sonra size uyan bir beslenme programı uygulayan profesyonellerden destek alabilirsiniz.

3-Bu vakada benim için tek seansın yeterli olmasının sebebi, benim hala ara ara kendi üzerimde çalışıyor olmamdır. Terapiye ihtiyaç duyduğumda başvurduğum, farklı alanlarda çalışan birçok terapistim var. Eğer hayatımda ilk defa terapi alsaydım, belki de tek seans yeterli olmayacak ve sebepleri araştırıp çalışmaya devam etmek gerekecekti.

4-Kısa sürede sayıya yönelik hedefi olan ağır kilolu kişilere bunun bir süreç gerektirdiğini baştan açıklarım. Nasıl ki 50 kiloyu 1 ayda almadıysanız, kendinize de biraz zaman vermeniz gerekir. O yüzden dış görüntü veya sayı odaklı kişileri genelde almamaya çalışırım. Fakat, şunu da belirtmeliyim ki, seanslarda hiçbir zaman kilo odaklı çalışmadığımız halde, sorunlarını hallettikçe kilolarından da özgürleşen çok danışana rastladım. Eğer kilolarınız tıbbi sorunlara dayanmıyorsa, siz ruhsal açıdan hafifledikçe bedeniniz de bu duruma tepkisiz kalmıyor.

Bir diğer önemli detay ki bunu psiko-biyoloji eğitiminde de duymuştum: siz o kilolarla savaştığınızda hep aktif stres fazında kaldığınız için sonunda kazanan kilolar oluyor. Ama kilolu halinizle bile barış içindeyseniz ve kendinizi her halinizle kabul edip seviyorsanız, kilolar artık onları takıntı haline getirmediğiniz zaman hizmetini tamamlayıp kendiliğinden size veda edebiliyorlar. Yeter ki siz onların neye hizmet ettiğini görüp kabul etmeye açık olun.

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

 

 

 

BİR ÖZGÜVEN MESELESİ ( 3.Bölüm )

Standard

S1

İkinci seanstan 1 ay sonra Sezen Hn ile 3. seans için bir araya geldik. Seansa başlamadan evvel son seanstan bu yana farkettiği geri-bildirimlerini sorduğumda aldığım yanıtlar:

1-Dışlanmışlık duygusunu seanstan sonra eskisi kadar hissetmemeye başladım.

2-Yetersizlik duygusunda %40 civarı iyileşme var.

3-İkinci seanstan sonra vücudum ödem attı, inceldiğimi hissediyorum. Önceden kıyafetlerin beli zor kapanıyordu ve o bölgede sıkışma hissediyordum. Şu anda rahat bir şekilde elimi belimin içine sokabiliyorum. İştahımda bir değişiklik yok, sadece öğlenleri ekmeği azalttım.

4-Unutkanlığım yüzünden bazı işlerimi zamanında yapmadığımı farkettim. Bu ay bu konu dikkatimi çekti.

5-Gezinen ağrılarım tamamen geçti. Önceden haftada 2-3 kere başım ağrırdı. Seanstan sonraki yaklaşık 40 günde 2-3 kere hafiften oldu ama rahatsız edecek kadar değildi. Yorgunluktan olan hafif bir ağrıydı, ilaç almadım.

6-Eskiden kendimi şanssız biri olarak görürdüm. Bu düşüncem geçti.

7-Kafa karışıklığı geçti. Bir tek unutkanlık devam ediyor.

8-Eskisi gibi gereksiz harcamalar yapmıyorum, ihtiyacım olanları alıyorum.

9-Gaz ve karında şişkinlik: Şişkinlik geçti. Gaz da eskisi kadar yok.

10-Eski erkek arkadaşla ilişki tamamlama yapmıştık. Eskiden aklıma geldiğinde öfke hissediyordum. Şimdi son 2 haftadır yine aklıma geldi ama bu sefer iyi anılarımız aklımdan geçti, buna şaşırdım. Eskiden yoğun kıskançlık ve öfke hissederdim, bu durum değişti.

11-Kurumdaki dinlenme odasında ( öğretmenler odası ) herkes son 1 aydır hastaydı. Bir tek ben hastalanmadım. Buna şaşırdım çünkü eskiden sık hastalanırdım.

12-Arada sırada, sanki bu dünyaya ait değilmişim gibi hissederdim. Son 1 aydır aklıma gelmedi.

13-İnsanlardan ilgi, sevgi beklentim devam ediyor. Onaylanma ihtiyacım var.

14-Suçluluk duygum ( yakın bir kız arkadaşıyla ilgili ) geçti. Aklıma bile gelmedi.

15-Eskisi kadar duygusallık ve sebepsiz ağlama yok. Yapım itibariyle zaten kolay ağlayabilen biriyim.

16-Hala kendimi ifade etme sorunum var ama artık sesim kısılmıyor.

 

seans

 

Bu seansta ana karnı ve 0-5 yaş dönemine baktık.

1.EKLENTİ:

Seansın hemen başında Sezen hn ana karnı döneminden taşıdığı bir eklenti algıladı. Bu eklenti, annesine gönderilmiş olan ve ana karnı döneminde Sezen Hn’a da geçen ve 2 adet gezinen enerji getiren bir eklenti modeliydi.

Etkileri: Toplum içinde ön plana çıkmamasına ve ” dikkat çekmemeliyim ” düşüncesine sebep olmuştu. Kendisini zayıf, ezik hissetmesine yol açtıklarını söyledi. Ayrcıca karın bölgesinde şişlik, guruldama ve gaza yol açmışlardı. 3 Yıl önce sağ bileğinde yaşadığı kabarıklık ve kızarıklık sorununun da bu eklentilerle ilgili olduğunu ekledi.

Bu etkilerden bahsederken eklentinin 2 değil aslında 3 gezinen enerji getirdiğini, 3. gezinen enerjinin başına yerleşerek unutkanlığa yol açtığını belirtti.

2.EKLENTİ:

Üstteki eklentileri temziledikten sonra ana karnı dönemine devam etmeyi düşünüyordum ki bu esnada yine annesinden kendisine geçmiş olan farklı bir eklenti modeli algıladı. Bu eklenti de annesine gönderilmiş olan bir eklentiydi ve Sezen Hn’a 11 gezinen enerji gelmesine neden olmuştu.

Bu eklenti aslında bütün aile üzerinde etkili olmuş bir eklenti olmakla birlikte sadece Sezen hn üzerindeki etkilerini inceledik.

Etkileri: Çocukluktan beri kendisini çok yetersiz hissetmesine sebep olmuşlardı. Toplum içinde özellikle yakın çevresinde daha az sevgi-ilgi görmesinde etkili olduklarını ekledi. Aşağılanmışlık duygusuna ve hayatında bu tarzda sorunlar yaşamasını sağlamışlardı. Bu konuda birkaç örnek  verdi.

S5.jpg

ANA KARNI VE 0-5 YAŞ DÖNEMİ:

Ana karnı döneminde çoğunlukla eklenti algıladığı için o bölümden sonra doğum anına baktık. Sezen Hn sezaryen ile doğmuştu. Doğduktan sonra annesinin yoğun kaybetme korkusunu algılayıp bunu anlamlandıramadığını belirtti.

2,5 Yaş: Babasının işle ilgili önemli bir evrağını ısırıp ıslatmıştı. Bu olay babasının bağırmasına ve Sezen hn’ın korkarak suçluluk hissetmesine sebep olmuştu.

5 Yaş: Evde yaşadığı bir kaza nedeniyle dudağı patlamıştı. Bu travma anına bakıp dönüştürmeye çalıştık. Dudağının tam uyuşturulmadan dikilmesi sırasında da doktorların her iki el bileğini tutmaları sebebiyle hem çaresiz hissetmiş hem de bedenine kendisinin istemediği bir işlem yapıldığı için yoğun öfke duymuştu.

Bu travma anında hastane ortamında 2 adet gezinen enerji daha çektiğini ekledi.

Sezaryen ile doğumun etkisini çalıştğımız ve travma anlarından bedeninde kalan izlere de yoğunlaştığımız, beden terapi içeren bu bölümden sonra seansı noktaladık.

g2

 

1.GÜN:

” Eylül Hanım merhaba
Seanstan geldiğimde kendimi çok yorgun hissettim. Bir de çok durgundum, dün akşam çok az konuştum. Eve geldigimde  yemek yerken bile karın gurultularim devam ediyordu.

Gece ruyamda yine annemi gördüm, sanki ölmüş gibiydi ya da beni bırakmıştı artık. Bildiğim tek şey geri gelmeyecegiydi sanki, garip bir ruyaydi, uyandığımda  cok tuhaf hissediyordum.

Gün içinde öğleden sonra uykum gelmeye başladı. Ara ara uyku bastırdı.

Ufak da olsa bagirsaklarimda bir hareketlenme oldu ama çok kısa süre sonra geçti.

……………………………..

Bazen ara ara ilkokul dönemlerimde yaşadığım olumsuz olaylar aniden aklıma geliyor.

Iş ortamında keyfim yerindeydi. Arkadaşlarımla olan diyaloglarda daha rahattim. Bu arkadaşlarım tarafından da fark edildi. Şakayla karışık ” Sen naif, ağzı var dili yok bir kizdin, ne oldu sana böyle?” dediler.

Dikkatimi çekenler şimdilik bunlar oldu, gelişmeler oldukça sizi bilgilendirecegim.

Sevgiler

 

10 GÜN SONRA:

” Eylul Hanim merhaba,

Seanstan 1-2 gün sonra sadece bir yorgunlugum vardı. Onun dışında anormal bir fiziksel belirti yasamadim.           ……………………………..    ……………………

Gelişmeler şimdilik bu kadar Eylul Hanim. Bir gelişme olduğunda yazarım.
Sevgiler.”

 

20 GÜN SONRA:

” Eylül hanım merhaba,

Tamir fazı döneminde açıkçası fiziksel beklentilerim vardı. Aslında içten içe şunu düşünüyordum: ” Ne kadar çok fiziksel semptom yaşarsam o kadar başarılı geçmiştir” * Zihnim bu konuda bana oyun oynuyor.

Son zamanlarda ruh halimde olumlu yönde daha çok artış var. Arkadaşlarımın arasında daha da canlı davranmaya başladım. Hazır cevaplılığım daha da arttı sanki. 🙂

Kendimi daha kadın gibi hissetmeye başladım. Özellikle ara sıra karşı cinsten böyle etkiler alıyorum.

 Bir de yaklaşık 3 gündür zihnimi daha rahat düzene sokmaya başladım. Örneğin, kendime değer verme konusu üzerinde çalışmam gerekir ancak bu konuda yeterli motivasyonu kendimde bulamazdım. Ama artık buluyorum ve yavaş yavaş zihnimi bu konuda ikna etmeye başladım. Hatta evde bununla ilgili geçen yıl aldığım birkaç kitap vardı ancak birazını okumama rağmen içindeki teknikleri uygulama konusunda isteksizdim. Yani kendimi değiştirmek istiyordum ama iş uygulamaya gelince isteksiz kalıyordum. Ama şu son birkaç gündür kitap elimden düşmüyor ve içindeki teknikleri uygulayabilmem için kendime isteyerek fırsat yaratıyorum. Yavaş yavaş da işe yaradığını hissetmeye başladım.
 
Gelişmeler şimdilik bu kadar. Terapi defteri ve kitap önerilerinizi dikkate alacağım.
Sevgiler.”

 

35 GÜN SONRA:

 Eylül Hanım merhaba
Geçen süre zarfında çok ilginç bir şey oldu.
Eklenti temizliğinden sonra sürekli aklıma gelmeye başlayan eski erkek arkadaşım ..( Ahmet ).. sizin de söylediğiniz gibi** iki gün önce bana mesaj attı. Aramızda yaşanan olaylar için kendini çok suçladığını söyledi. Şimdilik konuşmaya devam ediyoruz ama zaman ne gösterir bilmiyorum.

Size önceki seanslarda “kendimi kadın gibi hissetmiyorum” şeklinde bir şeyler söylemiştim. Şimdi ise dişil enerjime daha çok odaklandim. Işin tuhaf tarafı annemin de disil enerjisinin düşük olduğunu hissediyorum. Çünkü kurban rolüne çok bürünür ve hep vericidir. Babam ise tam tersi daha duygusal daha naiftir.

Bir de şunu farkettim: Annem yemekteyken boğazına bir şey kaçtı ve öksürmeye başladı. Ben de aynı anda boğazında bir giciklik hissedip oksurme ihtiyacı hissettim ve bu bir kaç kez daha oldu.

Bir de iş yerinde o dışlanmışlık hissini artık yaşamıyorum. Zeynep arkadaşımla son 1 haftadır çok iyiyiz hatta birlikte dışarı çıkıp aktiviteler yaptık. Meğer birçok ortak yanımız varmış.

Tavsiye ettiğiniz kitaplari okumaya başladım. Teşekkür ediyorum.

Bağlar çalışmasına katılmak için sabırsızlanıyorum 🙂

Sevgiler”

 

Ş11

 

NOTLAR:

1-* :  Seanslardan sonra ne kadar çok tamir fazı semptomu olursa o kadar başarılı geçmiştir veya o kadar çok şifalanmışımdır düşüncesi yanlıştır. Her danışana ve konuya göre seanslar arasında bile farklık yaşanır. Bu konuda blog sayfasındaki ” SIKÇA SORULAN SORULAR ” bölümünde açıklama yapmıştım ama yine hatırlatayım. Yaşadığınız tamir fazı semptomu bazı ağır travmatik anlar içeren bir seanstan sonra yoğun olabilirken, eklenti seanslarından sonra genelde tersi gerçekleşebilir. Kişi eklenti seanslarından sonra kendini daha hafiflemiş, rahatlamış hisseder ve enerjisinde artış olur. Çalışılan eklenti modeliyle ve kişiyle bağlantılı olarak tüm tamir fazı süreci değişkenlik gösterir. Bu konuda bir hiçbir zaman genelleme yapamayız.

2-** : Yanlış anlama olmaması için burada belirtmek isterim ki, hiçbir seans içinde veya sonrasında danışana ” şu kişi seni arayacak, aramayacak…” ,” bu kişi senin için doğru insan veya bu kişiyi terket ” vb tarzda yönlendirici cümleler kurmayız.

İlişki Tamamlama Çalışması sırasında Sezen Hn, sanki bu çalışmayı yapınca eski erkek arkadaşı ile hayatı boyunca bir daha hiç karşılaşmayacak veya yolları bir daha kesişmeyecek gibi algıladığı için ona şu şekilde bir açıklama yapmıştım: ” Bu tamamlama çalışmasını sadece eskiden beri taşıdığın olumsuz duyguların senin üzerindeki etkisini şifalandırmak için yapıyoruz. Bu kişi bir daha seni aramaz, sormaz anlamına gelmeyeceği gibi, artık geçmişe takılmadan yoluna devam edebilmene/edebilmenize imkan sağlar. ” .  Sezen Hn, yukarıda kurduğu ** ile işaretlenen cümleyle bu durumu kastediyor.

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

BİR DOĞUM TRAVMASI HİKAYESİ-1. Bölüm

Standard

M6

 

19-20 Yaşlarındaki Melike’nin akrabalarından birkaçı daha önce danışanım oldukları için kendisi de seansa gelmeye karar vermişti. Seans için bir araya geldiğimizde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebiniz bölümüne ” kaygı; korku ” yazmıştı.

M1Melike’ye 5 yaşında disleksi tanısı konulmuştu. Ön görüşmemiz sırasında ne tip durumlarda kaygıları ve korkuları olduğunu sorduğumda kendisinden aşağıdaki bilgileri aldım:

-Yakın çevresindeki insanlar ; özellikle anne ve babasıyla ilgili konularda ( ..X Kişi… şu konuyu öğrense acaba üzülür mü?, acaba teyzem anneme kırıldı mı? …vb ) kaygılanıyordu.

-Kaygılandığı anlarda midesine ağrı giriyordu. Mide sorunuyla ilgili daha önceden doktora gitmişti fakat yapılan tetkiklerde midesiyle ilgili hiçbir sorun çıkmamıştı.

-Midesine ağrı girdiği zaman bulantı da eşlik ediyordu ve stresli olduğu anlarda yemek de yiyemiyordu. Hatta bazen tüm gün yemek yemediği oluyordu.

 

M3.jpg

 

Annesinden aldığım bilgiler doğrultusunda: 

Melike, 8 aylıkken sezaryenle doğmuştu. Doğduktan sonraki dönemde 2 hafta kadar kuvözde kalmıştı. Bebekliği boyunca da sık sık havale geçirmişti.

 

Kendisine 5 yaşında disleksi ( özel öğrenme güçlüğü ) tanısı konulunca konusunda uzman bir eğitmenden 7. sınıfa kadar özel ders almıştı.

Annesinin hamileliği boyunca sürekli kanamaları olmuştu ve düşük riski vardı. Doğuma 3-4 haftalık bir süre kaldığında anne hastalanmış ve ateşlenmişti. Yüksek ateşin bebeğin kalbine zarar verebileceği, kalp ritminde zayıflık yaratabileceği şüphesiyle doktoru tarafından muayene edilirken annesinin suyu gelmişti. Muayene sırasında gerçekleşen bu durum üzerine bebeğe zarar gelmemesi anne hemen doğuma alınmış, doğum normal yollardan gerçekleşmeyince ise sezaryen ile gerçekleşmişti.

 

M5Melike, doğumdan hemen sonra 12 gün küvözde kalmış, annesiyle beraber taburcu edilip eve gönderildikten sonra evde hiç uyanmayınca tekrar hastaneye götürülmüş ve bu sefer de 14 gün daha küvözde kalmıştı. Bu 14 gün süre içinde sık sık havale geçirdiği bilgisi doktor tarafından annesine verilmişti.

0-5 Yaş Arası: Akranlarından birazcık geri kalması ve zor yemek yemesi dışında başka bir sorun farkedilmemişti.

 

 

ŞU ANDA DEVAM EDEN MEVCUT SORUNLARINI SORDUĞUMDA ALDIĞIM CEVAPLAR:

1-Baş Ağrısı: Haftada 2-3 kere başımın bir yanı ( şakaklardan birinin çevresinde ) zonklar. Genelde uyuyunca kendiliğinden geçer. Bu yıllardır olan bir sorun. Bu konuyla ilgili doktora da gitmiştim fakat MR çekilip bakıldığında herhangi birşey çıkmadı.

2-Ellerde Titreme: Çocukluktan beri var. Mesela evde misafir varken çay götürürsem, ellerim heyecandan titriyor, yanaklarım kızarıyor. Biraz utanıyorum. Bu durumdan çok rahatsız oluyorum çünkü utanmamam gerekn yerde bile utanıyorum..mesela misafir yakın bir akrabaysa bile oluyor.

3-Aşırı Kaygı: Mesela bugün seansımı beklerken sabahtan beri aynı kafede saatlerce oturduk. ( BENİM NOTUM: Seansa uzak bir şehirden gelmişlerdi. İlk seansa Melike’nin kuzenini, sonra kendisini aldığım için annesiyle birlikte dışarda bir kafede 3-4 saat beklemek durumunda kaldılar. ) Bu kafedeki adamlar-garsonlar acaba bize birşey derler mi diye kaygılandım. Annem “ burası kafe, birşey olmaz ” dediği halde ben yine de taktım.

4-Stres Durumu : İnsanların içine girmek istiyorum ama diyelim ki birinin doğumgünü var. 1 Hafta önceden davet edildiğimde hemen kafama takıyorum. Acaba nasıl geçecek diye düşünüyorum.

 

seans

 

Seansa başladığımızda öncelikle kısa bir eklenti temizliği yapıp ciddi birşeye rastlamazsam direkt ana karnı dönemine bakmayı düşünüyordum ki Melike direkt olarak bedeninde yoğun duyarlılıklar hissetmeye başladı. Sanki koltuk sallanıyor gibi titremeler ve dönme oluyor dediği anda kısa bir metotla bunun doğum travması olduğundan emin olduktan sonra hemen doğum anına regresyon yaptık.

Doğum sırasında annesinin hissettiği panik duygusunu sahiplenmişti ve bedeninde yoğun izler taşıyordu. Bu sebeple yoğun olarak beden terapi uyguladığımız ve özellikle de küvözde kaldığı döneme de baktığımız bir seans oldu. Annesinin yoğun ateşle doktora gittiği andan itibaren gerçekleşen her bir olay travma üstüne travma yarattığı için annesiyle sağlıklı bir bağlanma gerçekleşememişti. Bu sebeple doğduktan sonraki küvöz döneminin etkisini de dönüştürmeye ve annesiyle sağlıklı bir bağ kurabilmesine çalıştık.

Beden üzerinde çok çalıştığımız bir seans oldu.

 

 

12

 

1.GÜN:

” Merhaba Eylül hanım,

İlk akşam ağlama isteği geldi ağladim
Sonra kendimde bi rahatlık hissediyorum
 anneme karşi iyi hissediyorum
Sizi çok seviyorum
1 HAFTA SONRA:

” Merhaba Eylül hanım

Bu haftam çok güzel geçti kendimi çok iyi hissediyorum bu hafta hiç başim midem ağrimadi kafama hiç birşey takmadım .Anneme sinir olmuyorum aramız gayet iyi çok mutluyum. Çok rahatlamiş hissediyorum. Sevgiler
2 HAFTA SONRA:

” Eylül hanım merhaba

Bu hafta çok rahatladım kendimi çok iyi hissediyorum kaygı ve korkularım geçti dişarda daha rahatım ellerimin titremesi geçti baş ve mide ağrılarım geçti. Teşekkür ederim
Sevgiler

23 GÜN SONRA:

” Merhaba Eylül hanım

Herşey yolunda ara sıra kafama birşeyler takılıyor ama eskisi kadar değil. Baş ve mide ağrilarım geçti. Elim eskisi kadar çok titremiyor .Sevgiler 
26 GÜN SONRA : ( Annesine gözlemlerini sorduğumda )

Özellikle öfke nöbetleri geçti. Daha sakin, kaygı durumu çok farketti.

Ellerindeki titreme çok azaldı. Çok teşekkür ederiz. ….. …………….”
Ş11
NOTLAR:
1- Bu seans,  bebek ana karnında iken annenin yaşadıklarının, doğum sırasında yaşanılanların ve üstüne 2 farklı kuvöz döneminin bebek üzerindeki etkilerini çok net göstermesi açısından önemliydi. Travma üstüne travma yaşanması ile etkiler katlanmıştı ve biz ilk seansta bunlardan sadece birkaçına bakabilmiştik. Bu sebeple bir kere beden üzerinde çalışmanın tüm sorunları için yeterli olmayacağını bilerek bir süre daha gözlemlemek isterken Melike’nin daha ilk ayında kaydettiği değişimler beklediğimin çok üstünde oldu. Bu da başka sorunları açısından da bize umut verdi.
2-Ana karnındaki bebekler, annelerinin duygu-düşüncelerinden etkilenirler ve hatta bazılarını sahiplenirler. Bu sebeple anne adaylarına tavsiyem; sadece bebeğiniz doğduktan sonra olanlar değil, o sizin karnınızdayken olanlar bile önemli olduğu için bebeğinizle henüz ana karnındayken bağ kurmaya başlamanız önemlidir. ( Özellikle de sorun anlarında )
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

MİKS BİR VAKA ( 2. Bölüm )

Standard

İlk seanstan yaklaşık 70 gün sonra Eda Hn ile tekrar bir araya geldik. İkinci seansa başlamadan evvel ilk seanstan sonraki dönemde farkettiği gelişmeleri sorduğumda aşağıdaki geri-bildirimlerini aldım:

1-Kardeşimle iletişim daha iyi. Mesela artık benim fikirlerimi önemsiyor. Eskiden hiç önemsemezdi.

2- 15 Yaşından beri boyun ağrısı (ense ) çekiyordum. Eskiden bunun çalışmakla ilgili olduğunu sanıyordum. Eklenti seansından sonra tamamen geçti.

3-Öfkemde azalma var, daha sakinim. Sırt ağrılarım geçti.

4- Seansa kadar olan süreçte neredeyse 3 günde 1 başım ağrırdı ( son 6-7 aydır ) . Seanstan sonra hiç ağrımadı.  Bir de tansiyon sorunum vardı , ağır ilaçlar içiyordum. İlk seanstan sonra bu durum tamamen ortadan kalktı.  İlaçları bıraktım.

 

seans

 

Seansa yine kısa eklenti temizliği ile başladık. Bu bölüm uzun sürünce ve yoğun bedensel duyarlılık olunca bedenindeki duyarlılık üzerinden ilerledik.

Boğazımda yüzeyde tırtıklı birşey gibi ” diye tanımladığı bu duyarlılığı önce eklenti olarak tarif ettiyse de sonradan bunun ana karnı döneminde oluşan bir travma izi olduğunu keşfettik.

E4

O henüz annesinin karnında 3 aylık bir bebekken anne ve babası kavga ediyorlardı. Bu sırada babası annesinin boğazına sarılmış vaziyette küfrediyor “ …, benden mi yaptın bu çocuğu ? ” diye  bağırıyordu. Daha sonra ise annesini yatağa yatırarak diğer elindeki bıçağı boğazına dayıyordu. Bıçak yanlışlıkla küçük bir kesiğe yol açıyor ve annesinin boğazı kanıyordu. Bu esnada Eda Hn ( anne karnında ) babası tarafından istenmediğini hissettiği için ” Ölmek istiyorum ” diyordu. Böylece boğazına kordon dolanmasını sağlıyordu.

Olayın gerçekleştiği gün babası evden ayrılınca, annesi üstündeki gecelikle kendi annesinin evine sığınıyordu.

 

Bu arada, seans içindeki bir bölümde ruhunun bu aileyi seçmekteki proje amacına kısaca bakarken neden bu babayı seçtiği konusunda çok kısa bir geçmiş yaşam anısı hatırladı ve aradaki bağlantıları kurdu.

Daha sonra anne karnını keşfetmeye devam ettik.

 

 

E5Doğum Sahnesi: 9 Aylık süremi doldurmama rağmen doğmuyorum. Boğazımda kordon var, onu sıkmaya çalışıyorum. ” dedi. Bu esnada herkese, sisteme, hatta Tanrı’ya bile öfkeliyim diye ekledi.

Sezaryenle doğduğu için annesini ancak 5-6 saat sonra görebildiğini, annesinin güzel koktuğunu ama onu anneliğe henüz hazır olmayan acemi biri olarak algıladığını ekledi.

Babası ise o gün sarhoş olduğu için hastaneye ancak doğumdan 1 gün sonra geliyordu.

Doğduktan sonra 4,5 aylık bebek olduğu dönemde evde annesiyle yaşadığı başka tatsız bir anıyı daha keşfettikten sonra bu travmaların onun üzerindeki olumsuz etkilerini dönüştürmeye koyulduk. Bedendeki duyarlılıklar için BEDEN TERAPİ uyguladık.

Ana karnı ve 0-1 yaş dönemini keşfedip dönüştürmeye çalıştığımız bu seansı noktaladıktan sonra Eda Hn’a ilerde bir gün , farklı bir teknik kullandığım grup çalışmasına katılmasında fayda olduğunu söyledim. BAĞLAR ÇALIŞMASI ismini verdiğim bu grup çalışmasında, hem anne hem baba tarafında birden fazla evlilikler ve henüz görmediği kardeşleri olduğu için biraz farklı bir formatta o konulara bakmak istediğimi belirttim. Eda Hn istekli olsa da ilerleyen aylarda herhangi bir grup çalışmasına katılamadı.

 

g2

 

2. Seanstan sonra Eda Hn ile grup çalışması için birkaç kez haberleştiysek de elinde olmayan nedenlerle bu çalışmalara katılamadı. O dönemde, eski nişanlısından devraldığı borçlar sebebiyle icralarla uğraştığını ve evlerinde başka sorunlar da olduğunu çok sonradan öğrenebildim.

Yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra, bu sene kış aylarında hiç beklemediğim bir anda Eda Hn’dan oldukça karamsar bir email aldım. Görüşmediğimiz dönemde olanları kısaca özetlemişti ve bulunduğu şehirde babasının kötü bir imajı olduğu için bunun iş bulabilmesine engel olduğundan, çıkış yolu bulamadığından bahsediyordu.

Ayrıca , babasının birtakım borçlarından dolayı da tehdit edildiğini ve aynı evde yaşadıkları için kendini güvende hissetmediğinden de bahsediyordu.

 

( Devam edecek…. )

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

AİLEDEN DIŞLANMA İLE İLGİLİ BİR VAKA ( 3. Bölüm )

Standard

M1

Meltem Hn ile en son ekim 2016’da Bağlar Çalışması yaptıktan bir yıl sonra 3. seans için bir araya geldiğimizde, aradan geçen yaklaşık bir yıllık sürede hayatında olan biten gelişmeleri sordum ve aşağıdaki cevapları aldım:

1-Ekim 2016’daki Bağlar Çalışması’na katılmıştım ve orada kayıp ikizim çıkmıştı. O seanstan sonra annemle aram düzeldi. Eskiden beni dışlardı. Kafasında ” sen şöyleydin ” ” sen öyleydin…” gibi sabit fikirleri vardı. Eskiden anneme karşı kendimi ifade edemezken, şu anda iletişim kurabiliyoruz. Hatta o da bazı durumlarda “ sen de benim gibisin ” demeye başladı.

2-Kış boyunca yoğun bir diş tedavisinden geçtim. Bu, 15 yıldır ertelediğim bir sorundu. Önler porselendi ve değişmesi gerekiyordu.Ayrıca birçok kanal tedavisi ve dolgu gerekiyordu. Hepsini hallettim.

3-Yirmili yaşlardan beri şamanizmle ilgili eğitim almak istiyordum. Geçtiğimiz aylarda iki günlük bir temel eğitim aldım.

4-Bu sene emekli oldum. Geçtiğimiz aydan beri çalışmıyorum. Bu, istediğim birşeydi.

5- İngilizce kursuna başladım. Orta seviyedeydim, ilerletmek istiyorum.

6- Resim kursuna başladım.

7-Mayıs ve temmuz 2016’da eklenti seansları yapmıştık. O seanslardan sonra kafamdaki sürekli konuşan sesler sustu. Kendimle yıllar sonra baş başa kaldım. Daha dinginim.

8-Farkındalığım arttı ve kendime yoğunlaştım. Geçmişte hep birilerini suçlardım: Kayınvalide, kayınbaba, eşimi, annemi veya herhangi birini. Şimdi ise bunun böyle olmasına ben izin vermişim. Ben değişirsem çevrem de değişiyor kafasındayım.

9-Bacak , bel ağrılarım ve hep bir yorgunluğum vardı. Dinlenemiyordum. Şimdi o ağrılarım yok. Hepsi 2 .seanstan sonra geçti.

10-  X.X ( önceki bölümlerde bahsedilen eskiden ünlü bir şarkı sözü yazarı ) ile ilgili bir gelişme oldu. İkinci seanstan sonra ( … ) şehrine tatile gittik. Orada her gittiğimiz mekanda onun şarkısı çaldı. Mekanı beğenmeyip değiştiriyoruz, nereye geçsek onun şarkısını çaldılar. Çok enteresandı. Kışın da onun herhangi bir oğlu veya kızı var mı diye araştırdım. Bir şekilde facebookta kızını buldum. Acaba iletişime geçsem mi diye düşünüyorum çünkü son yıllarında çok yakınlık kurmuştuk. Belki annelerinin o dönemiyle ilgili daha çok bilgi sahibi olmak isterler diye düşündüm.

11- Annemle iletişim düzelince erkek kardeşimle de düzeldi. Bu sefer ablamla koptuk. Farkettim ki eskiden hep ben ablamı arıyormuşum, ben oldurmaya çalışıyormuşum. Ben aramayı kesince o da aramadı.

 

Bu uzun sürece yayılan gelişmeleri öğrendikten sonra seansımıza başladık.

 

seans

 

Seansta ana karnı ve 0-6 yaş dönemine bakmaya niyet etmiştim ama Meltem Hn uzun süreden beri gelmediği için kısa bir eklenti temizliği ile başlamak istedim. Bu esnada seans yapmamızı engelleyebilecek etkileri olabileceği için öncelikle eklentilerine baktık.

Henüz 1 ay önce tatile gittiğinde ziyaret ettiği tarihi bir mekanda aldığı 2 adet eklentisi vardı. Benim için de oldukça ilginç bir deneyim olan bu bölümde bu 2 eklentiyi hemen gönderdik. Meltem Hn eskiden dişlerini sıktığını ve bunun ilk 2 seanstan sonra geçtiğini ama son 1 aydır yine başladığını ekledi. Dişlerini ve çenesini sıkmasına eklentilerin sebep olduğunu farketti.

 

Ana karnı ve doğum anına çalıştığımız sırada kız çocuk olarak doğduğu için annesinin doğumdan sonra yüzüne ağlamaklı bir ifadeyle baktığını farketti ve yoğun bir katarsis yaşadı. Annesinin kendisini istemediğini düşünerek süt içmeyi reddettiğini ve ebenin bile kendisini annesinden daha sevecen tuttuğunu ekledi.*

2 Aylık bebekken keşfettiğimiz başka bir sahnede, 5-6 yaşlarındaki ablasının beşiğinin başında durduğunu, kendisine zarar verecek şekilde baktığını ve bu yüzden çok korktuğunu ekledi. Nitekim bir sonraki sahnede ablası gerçekten de kıskançlık sebebiyle bebeği yani Meltem Hn’ı beşikten alıp dolaba saklamaya çalışırken annesine yakalanıyordu.

3 Yaşında keşfettiğimiz bir sahnede ise taşınma ile ilgili bir travma vardı. Bütün aile eşyaları toplamış, eşyalarla aynı araca binerek uzak bir şehre doğru yola çıkmaya hazırlanırken, o gitmek istemiyor ve kümese saklanıyordu. Sebebini sorduğumda ” Nereye gideceğimizi bilmiyorum. O yüzden gitmek istemiyorum ” diyordu.

Tüm bu sahneleri keşfettikten sonra dönüştürmeye başladık. Daha sonra da seansı tamamladık.

 

g2

 

3.GÜN:

” Eylül Hanım merhaba.Seanstan eve zor geldim uyku hali nedeniyle..ilk gün yine uykulu bir o kadar da ağlamaklıydım..2.gün uykulu ve dinginlik …bugün 3.gün uykulu sakinlik ve huzurlu telaşsız…seanstan sonraki gün ablam mesaj yazmış öylesine ama iletişim amaçlı belli…çalışma ona ulaşmış diye geçirdim içimden…sevgiler…”

 

24.GÜN:

” Merhaba Eylül hanım.Dün taşınmayla  ilgili bilgi alabilir miyim diye annemi aradım taşınmanın  aynı benim gördüğüm gibi kamyonla ve kamyonun önünde yolculuk yaptığımızı anlatınca ağlamamak için kendimi zor tuttum (gördüklerim bilinçaltımın bir kurgusu mu diye düşünmedim değil) Asker olan babamın tayini Kıbrıs a çıkmış (Kıbrıs çıkarmasının olduğu yıllar) Anneanneme ev tutmasını söylemişler (anneannem rahat bir kadındı) tutmadığı gibi tutmadığını söylemek için …. şehrinin …. köyünden ….( Meltem Hn’ın doğduğu şehir)’ya gelmiş…(ben taşınmanın İstanbul’a olduğunu söylemiştim sanırım .2 yıl anneannemin yaşadığı köyde kalıp babamla birlikte İstanbul’a taşındık)Onu da kamyonun önüne sıkıştırıp yola çıkmışız…Sanırım 3 yaşındaki çocuğa bu kadar travmatik gelen durum evsizlik ve belirsizlikti…Hayatım boyunca bekar evlerim dahil (13.evimde oturuyorum) taşınmalarım travmatik ve hep ağlayarak oldu.Yakın arkadaşlarım ya da dostlarım “ev arıyorum” demesin onlardan önce ev arama çabasına girerdim (yorucu bir durum  tabi). ** Başka bir farkettiğim durum da çocuklarımı dünyaya getirdiğim de ilk anne sütünü almaları için kendimi öyle parçalamıştım (doğum anımla o ilk sütü alamayaşımla ilgisi olduğunu düşündüm) Kanca duygunun da insanı ne kadar yorduğunu farkettim…Anaçlık çocuklarıma ve yakınlarıma sevdiklerime kontrol edilemez bir duyduydu..doyurmalıyım Doktor mu arıyorlar hemen bulmalıyım gibi…Her seans sonrası bir önceki durumumdan daha sakin ve dingin hissediyorum. 1 yıldır (bağlar çalışmasından sonra) derin bir inzivadayım zaten…İlişkilerimde (arkadaş akraba aile)  hep oldurmaya çalışmışım şimdi aramayanı aramıyor , gerçekten görüşmek isteyenle görüşüyor daha çok kendi kendimle kalıyorum (huzurlu bir durum benim için) Son 3 yıldır evle ilgili sıkıntı  yaşadığımın da farkındaydım ama bir türlü hem kendimi kontrol edemiyor hem de sebebini de bulamıyordum…çok rahatladım huzura erdim…sevgiyle kalın..Teşekkürler. Tekrar görüşmek dileğimle…Sevgiler….”

 

 

NOTLAR:

F181- * : Bir bebek doğduktan sonra annesiyle nasıl bağ kurduğu önemlidir. Doğum sezaryen değil de normal doğum olsa bile annenin bebeğini kucağına aldığında ne hissettiği, ne düşündüğü, kucağına aldığında bebeğin gözlerine bakıp bakmadığı ve hatta nasıl bir yüz ifadesiyle baktığı bile önemlidir. Bugüne kadar yaptığım bütün ana karnı içeren seanslardaki genel gözlemim, annesiyle sorun yaşayan ve sağlıklı bir bağlanma kuramamış bireylerin yüksek bir oranı anne sütüyle ilgili de sorun yaşıyor. Anneyi reddediyorsa veya annesi tarafından istenmediğini düşünüyorsa, anne sütünü içmeyi reddedebiliyor.

2- ** : Meltem Hn, hayatı boyunca çok sık ev değiştirmek zorunda kalmış, bunların hepsini de ağlayarak ve travmatik bir olay gibi yaşamıştı. Hatta kendisi değil de herhangi bir arkadaşı taşınmaya kalksa işi gücü bırakıp onlara ev bulabilmek için seferber oluyordu. Bu konudaki hassasiyetinin sebebi olarak seans içinde keşfettiğimiz 3 yaşındayken yaşadığı bir taşınma hikayesi çıktı. Kendisinin de belirttiği gibi 3 yaşındaki o çocuğa bu kadar ağır gelen şey, gayet mutlu olduğu bir ortamdan bir belirsizliğe doğru yola çıkacak olmaları, evsiz kalmaları ve de en önemlisi ” çocuktur anlamaz ” mantığıyla ona durumla ilgili hiçbir açıklama yapılmamış olmasıydı.

Hayatımız boyunca etkili olan bir hassasiyetin sebebini farkettiğimiz ve dönüştürdüğümüz anda, artık o konu bizim üzerimizdeki gücünü/etkisini yitirir.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

BİR PSİKOLOG HİKAYESİ-2.Bölüm

Standard

p1

Şengül Hn ile ilk seanstan 1,5 ay sonra 2. seans için bir araya gelmek için randevulaşıp 2 hafta öncesinden teyitleşmiştik. Seansa 2 gün kala kendisinden aşağıdaki emaili alınca açıkçası çok şaşırdım çünkü ilk defa bir danışan bana tek seansla iyileşme sağladığı için gelmesine gerek kalmadığını açıklıyor ama yine de ücreti yatıracağını söylüyordu:

” Eylül Hanım merhaba,

Cuma günü için randevulaşmıştık sizinle. Ben kendimi, size getirdiğim yakınmayı (mesleki tükenmişlik) ve diğer gelişmeleri (birazdan özetleyeceğim) düşünüyorum bir süredir bu ikinci seansa getirmek için. Ancak nasıl oldu bilmiyorum ama, ben size geldiğim ağlamaklı halden oldukça uzaklaştım. Sadece eklenti temizliği ile bunlar mümkün değil muhtemelen ama artık çakralar mı açıldı, noolduysa gerçekten birçok şey tıkır tıkır işliyor.. Bu nedenle Cuma günkü seansı şimdilik iptal edelim derim, ama ben sizi ve çalışmanızı kendim için şifa olarak yorumladığım için hayatımın bundan sonraki dönemlerinde tekrar karşılaşırız diye düşünüyorum (Bu arada kısa bir süre önce iptal talep ettiğim için ücretin geri kalanını yatırıyor olacağım hesabınıza).

-Öncelikle migrenim adeta yok oldu. Bunca zamandır sadece bir kere tuttu, o da çok çok hafifti.

-Bankada biriktirdiğim az bir param vardı. Geçtiğimiz haftalarda plansız birçok harcama çıkmasına rağmen, o para hiç erimedi. Öyle durdu… Hatta bu hafta üstüne de koyabildim.

-Karın şişkinliği, bağırsak problemi, çarpıntı hepsi uçtu gitti… .bedenim tazelendi sanki..

-Eşimle zaten yakın ve iyi bir ilişkimiz vardır. Ancak sanki daha da eğlenceli bir hal aldı ilişkimiz.

-Vakalarım size geldiğim döneme oranla daha da artmasına rağmen tükenmişlik hissetmeden yürütüyorum.

-Sizi 2-3 kez rüyamda gördüm. Bana her seferinde “ışık varlıklardan yardım istemeyi unutma” diyordunuz. Hatta bir seferinde “gel beraber yapalım” dediniz ve artık ezbere söylediğim cümleleri rüyamda tekrarladık ve karın bölgemde nefis bir ferahlama ile uyandım sabah.        ……………… ……………..       ……           ……………….                 ……………………………..          ……………………………………..

Durumum böyle,

Sizi tanıdığım için çok mutluyum, desteğiniz için çok teşekkür ederim,

Sevgilerimle

 

E8

 

Şengül hn’a , bazen kendime seans sonralarında ek notlar aldığımı ve seans notlarıma bakarak bu çalışmanın yeterli olup olmadığına dair görüşümü yazacağımı belirttim.

Seans notlarıma göz attıktan sonra kendisine ana karnı çalışmakta fayda gördüğümü, bu şekilde eksik kalabileceğini bildirdim ama kararı kendisine bıraktım. Şengül hn görüşümü dikkate alarak gelmeye karar verdi. İyi ki de gelmiş:)

Seans için geldiğinde kendisinden birkaç geri-bildirim daha alıp ön-görüşme yaparak seansa başladık.

 

 

2. SEANS ÖNCESİ EKLEDİĞİ YENİ GERİ-BİLDİRİMLER:

1-Cinsel enerjide artış oldu. Eskiden eşimle yorgunluktan haftada 1 kere birlikte olurduk. O da yorgun yorgun olurdu. Şimdi ise haftada 2-3 kereye çıktı ve çok daha keyifli oluyor.**

2-Kısa eklenti temizliği çok etkili oluyor. Onu düzenli yapınca hafifledim.***

3-Köken ailede dengeler değişti. Ben eskiden evin oğlan çocuğu gibi herşeye koştururdum. Şimdi ise babamla ablamda değişim oldu. Biraz daha insiyatif almaya başladılar.

 

 

psychology session sign vector

 

SEANS:

Seansta ana karnı çalıştık. Ana karnına ek olarak,  9 aylık bebekken yaşadığı bir travmaya baktık.

Ana karnını keşfederken ön görüşme sırasında şüphelendiğim üzere bir kayıp ikizi olduğunu ve cinsiyetinin kız olduğunu algıladı.Buraları keşfetmemiz biraz zor oldu çünkü kayıp ikiz daha 8 günlükken düşüyordu. Anne karnından itibaren taşıdığı 2 eklenti vardı ve onlara extra olarak bakmak gerekti. Ayrıca yoğun suçluluk duygusuna da biraz  giriş yaptık.

 

 

g2

 

1.Gün:

 Eylül Hanım merhaba,

İlk günün geri bildirimini vermek istiyorum size.
O gün dediğiniz üzere inanılmaz uykum vardı. Sanki günlerdir uyumamışım gibi uyumak istedim, pek fırsat olmadı maalesef.
Eve gelince oğlumla biraz tartıştık, normalde daha da sert çıkarım ama bu sefer kendimi durdurup bir süre onunla konuşmayacağımı çünkü çok öfkeli olduğumu belirttim (normalde böğürürüm, anlamsız cezalar çıkar ağzımdan).
İlginç olan, o gece oğlum yattıktan iki saat sonra uyandı ve sabaha kadar kustu 😳 bir iki sebep vardı belki düşününce akla gelen ama açıkçası ben bizim seans mı etkili oldu bunda dedim. Çünkü ertesi gün hiç kusmadı ve gayet iyiydi .
Benim eklemlerimdeki ağrılar bugün çok yoğun. Ama bir gece önce şarap içince bu ağrılar olur genelde, neden bilmem..
Onun dışında iyiyim:)
 
Tekrar haberleşmek üzere
Sevgiler
***
 10. Gün:

“Eylül Hanım merhaba,

Tamir fazı gerçekten tamir ederek geçti.

Eşimin de dikkatini çeken en ilginç nokta; normalde oğlumla sık girdiğim güç savaşları, çatışmaların şiddetinin ve sıklığının azalması oldu. Ben daha sabırlı hissediyorum özünde ama normalde oğlum da sık kızgınlık yaşar, morali bozulur ve sesini yükseltirdi. Tam bir haftadır şaşırtıcı şekilde HİÇ kriz yaşamadık.  İlişkimiz olması gerektiği forma büründü sanki. Çatışmasız değil, ama her şey olağan düzenine oturdu sanki (Burada minik bir ayrıntı var, ben oğlumu 3-4 yaşına kadar “aydınlık yüzlü oğlum benim” diye severdim. Son yıllarda pek söylemiyormuşum. Hani onun o sabaha kadar kustuğu gecenin sabahında– bizim seansın ertesi gecesi, yıllardır ilk defa yeniden “aydınlık yüzlü oğlum” diye söylerken buldum kendimi. Bunu da yazmak istedim).

Benim bu bir haftada ufak bedensel şikayetlerim oldu. Boğazımda takılmalar, öksürükler, hafif ateş, kırgınlık vb. Bugün çok daha iyiyim. Azar azar seyreden bir baş ağrım var ama idare ediyorum. Eklem ağrıları geçti. Boğazımdaki yutkunma zorluğu devam ediyor, bakalım…

Kendimi daha sık gülümserken, keyfi yerinde, söylenmeyen bir şekilde görüyorum. Bu hafta da çok yakın bir arkadaşım “Bu ara bir süredir parlıyorsun” dedi..)) İyi bir şey sanırım.)

Tekrar teşekkürler,

Nasılsa görüşürüz yine diye düşünüyorum,

Sevgilerimle..”

 

 

22.Gün:

” Eylül Hanım merhaba,

Minik bir geri bildirim daha; eşim dün akşam bana “seni bugünlerde çok sağlıklı görüyorum” dedi 😊 ben de kendimi “tam” ve “derlenmiş toparlanmış” hissediyorum. Sevgilerimle. “
Ş11
NOTLAR:
1-* :  Cinsel enerjide artış, yorgun argın yapılan bir görev olmaktan çıkması ve  daha keyifli olması : Bunun sebebini bu vaka için şöyle açıklayabilirim. Şengül Hn’dan gönderdiğimiz eklentilerden biri eril enerjiydi ve evin oğlan çocuğu gibi davranmasına sebep oluyordu. Bu enerjinin gitmesi dişil enerjisinin ortaya çıkmasına sebep olmuş olabilir.
Ayrı bir faktör olarak; gönderdiğimiz diğer eklentilerin çoğu büyü içeren enerjilerdi ki sayı olarak hayli yüksekti. Bir insana büyü gönderdiğiniz zaman ona birtakım kötü enerjileri musallat edebildiğinizi de hesaba katarsanız o seansa kadar Şengül Hn ve eşi aslında yatakta yalnız yatmıyorlardı. Bütün bu olumsuz enerjiler üzerimizde bizi yoran veya ilişkimizi bozan birtakım etki yarattıkları için, bu enerjileri gönderdikten sonra ortaya her 2 eşin de birbirlerine olan gerçek duygularının çıkması gayet normal.
2-Kısa Eklenti Temizliği: İlk defa seansa gelen herkese anlattığım ve seanslara devam edelim veya etmeyelim, hayatlarının geri kalan zamanlarında günlük olarak mutlaka yapmalarını istediğim basit bir meditasyondur. Nasıl ki bedenimizi hergün yıkıyorsak,bu kısa ve basit meditasyon ise enerji alanlarımızın temizliğini ve korumasını sağlar. Gün içinde çevreden aldığımız ufak çaplı olumsuz enerjilerden arınmamızı sağlar.
Şimdi gelelim, bu vakada neden meslek belirttiğime…. Şengül Hn gibi, insanların sorunlarını dinleyerek ve sürekli negatif enerjilerin açığa çıktığı ortamlarda çalışan kişiler için eklenti temizliği konusu olmazsa olmaz bir konudur. Eğer yüklendiğiniz bütün bu negatif enerjileri düzenli olarak temizlemezseniz bunlar öyle birikirler ki sonunda sizi hasta bile edebilirler. En iyi haliyle Şengül Hn gibi tükenmişlik sendromuna yakalanabilirsiniz.
Bu yüzden sadece günlük temizlik ve koruma yapmak değil, ruhumuzu doyuran ve bize iyi gelen uğraşlarla uğraşmak çok önemlidir. Geçenlerde facebook sayfamda önerdiğim SANATÇININ YOLU isimli kitap bunun için bitilmiş kaftan. Orada ” kuyuyu doldurmak ” ve ” sanatçı buluşmaları ” diye tabir edilen çalışmaları kalıcı bir iyi hissetme hali için herkese öneririm.
Ve ayrıca; düzenli çalıştığım danışanlara terapi defteri tutmalarını mutlaka öneririm.
3-Psikolog, psikolojik danışman, psikiyatrist, doktor, sosyal hizmet uzmanı, regresyon terapisti vb..  meslekleri icra eden kişilerin diğer meslek gruplarına göre extra dikkat etmeleri gereken bir konu var ki; biz ancak kendi ruhsal durumumuzu iyi düzeyde tutarsak diğer insanlara faydalı olabiliriz. Bu sebeple ihtiyacımız olsun veya olmasın, düzenli olarak terapi almalıyız. Bunu uçaklardaki uçuş öncesi yapılan uyarıya benzetirim: olası bir tehlike anında oksijen maskesini çocuğunuza değil, önce kendinize takın derler. Eğer anne hayatta kalmazsa, çocuk da hayatta kalamaz. Bizim kendi ruhsal sağlığımız herzaman daha önceliklidir ve mesleğimiz icabı standart insanlara nazaran daha çok kirlenmeye ( enerjetik anlamda ) ve tetiklenmeye maruz kaldığımız için, mutlaka düzenli olarak bir meslektaşımızdan terapi almalıyız. Hatta gerekirse farklı metotları denemeliyiz.
Kendimden örnek vermek gerekirse; ben hayatımda son 1 senedir aldığım terapiyi hayatımın hiçbir döneminde almadım ( eğitim dönemim dahil ).  Yoğun çalışmaya başladığımdan beri, kendim üzerimde çalışmaya daha çok ihtiyaç duyuyorum. İhtiyaç duyduğumda hala terapi alıyorum ve almaya da devam edeceğim.
Sizlere de tavsiyem; ihtiyaç duyduğunuzda bir psikologa, psikiyatriste veya kendi mesleki sınırlarını ( kimle çalışabilip-kimle çalışmaması gerektiğinin ayırdını yapabilen ve eğitimli) bilen bir regresyon terapistine gitmekten çekinmeyin. Bu, sizin kendinize verdiğiniz değerden başka birşey göstermez.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

BİR KAYIP İKİZ SENDROMU ÖRNEĞİ ( 2. Bölüm )

Standard

z3

Zerrin Hn ile ilk seansın üzerinden yaklaşık 50 gün  geçtikten sonra 2. seans için bir araya geldiğimizde aradaki gelişmeleri sorarak seansa başlamıştım. Bu geri-bildirimleri ise ilk seansın altında belirtmiştim. Henüz okumayanlar için link : BİR KAYIP İKİZ SENDROMU ÖRNEĞİ ( 1. Bölüm )

2. Seansa kısa eklenti temizliği ile başladıktan sonra ana karnını ve 0-5 yaş arasını içeren bir şimdiki hayat regresyonu gerçekleştirdik.

Z2.jpgHenüz ana karnında 7 haftalık olduğu ilk sahnede sol kalçası çok hafif ağrıdı ve kalçası uyuştu. Burada halasının annesinin düşük yapması için annesine iğne yaptığını algıladı. Daha ilk sahnede istenmediğini düşünmüş ve şok olmuştu. ( Düşük iğnesi konusu anne ile teyit edilmiş gerçek bir bilgidir ). O anda kardeş ve düşük kelimeleri aklından geçince kayıp ikiz sendromundan şüphe ederek durumu araştırmaya başladım. Sonunda anladık ki 7. haftada annesi düşük yapması için iğne olduğunda o sırada ikiz olan bebeklerden biri düşüyor, diğeri ise ( Zerrin Hn) tutunmaya devam ediyordu. Tabiki ikiz gebelikten haberdar olmadıkları için diğer bebeğin büyümesini engelleyemiyorlardı. Bu sahnede kardeşini kaybetmesine sebep olduğu için annesine yoğun öfke hissetmişti.

7-9 Aylık olduğu döneme ait birkaç sahne daha keşfettikten sonra normal doğumla ama zor diye tarif ettiği doğum sahnesine geldik. Doğduğu anda çevrede bulunan hemşirelerden birinin varlığı onu rahatsız ediyordu.

z33 Yaş: Düştüğü için dedesi tarafından azarlandığı bir sahneyi keşfettik.

5 Yaş: Her gece annesiyle uyuduğunu ama babası vardiyalı çalıştığı için annesinin kocası eve geldiğinde Zerrin Hn’ın yanından ayrılarak kocasının yanına yatmaya gittiği bir anı hatırladı. Annesinin gidiş anında uyanmıştı ama annesi onu uyuyor sanmıştı. Çok üzüldüğü bu sahnede yine kalçası ağrıdı ve kendini çok yalnız hissetti.

Keşfettiğimiz sahnelerin onun üzerindeki etkisini dönüştürdükten sonra içsel çocuk çalışması yaptık ve anne ile ilişkisine ayrıca baktık.

Bu seanstan sonra, bugüne kadar ilk defa bir danışanıma ” Bu çalışma yeterli. Bu konu için uzun süre gelmenize gerek yok. Ama ilerde isterseniz kızınız için BAĞLAR ÇALIŞMASI’na gelebilirsiniz. ” dedim ve ilk defa böyle bir cümle kurmanın mutluluğunu yaşadım. Neden derseniz, bu danışanın tek ve spesifik bir konusu vardı ve 2 seanslık çalışmada danışanın da katkısıyla hızlı ilerleyerek bu konuları toparlayabildik.

 

g2

 

Seanstan 1 gün sonra:

” Eylul hanim her sey yolunda, bir enerji artisi var ama uyku hali de cok fazla’. Yatsam 3 gun uyusam super olacakmis gibi..”

1 Hafta sonra:

” Eylul hanim merhabalar,

Her sey yolunda gayet iyi gidiyor 😊 Annemle de cumadan beri birlikteyiz, hala tartismadik bu bizim icin guzel bir gelisme 😊  …”
Seanstan 3-3,5 ay sonra:

” Eylul hanim merhabalar,

 İkinci seans sonrasinda yazmamistim size. Hem biraz zaman gecmesini bekledim hem de annemle bir sure birlikte yasayacagimiz icin o donemki degerlendirmemin daha dogru olacagini dusundum. 
Hatirlarsaniz annemle problemim vardi ve bu ikiz kardes sendromundan kaynakliydi. Onceden annemle birkac gun birlikte kalacak olsak 2. Gun mutlaka kavga etmeye baslardik. Kizima bakmak icin annem yanimiza yerlesti ve 1 aydir birlikteyiz. Hic tartismadik, sorun yasamadik. İlk zamanlarda yine anneme karsi bir ofke vardi ama birkac gunden sonra gecti. Kisa eklenti temizligini sik sik yapmamin etkisi var midir bilmiyorum. Bizdeki gelismeler bu sekilde. Cok tesekkur ederim size. 
Bir de esim de size gelmek istiyor. Onumuzdeki donemde ne zaman İstanbul’ da olacaksiniz acaba?  …….

Ş11

 

NOTLAR:

1-KAYIP İKİZ SENDROMU:  Kayıp ikiz sendromu ilk kez 1945 yılında Stoeckel tarafından tanımlanmıştır. Tıbbi araştırmalara göre her hamileliğin 1/8’i ikiz olarak başlıyor. Fakat bu ikizlerden bir tanesi ilk 28 gün içinde çoğu anne ikiz hamilelik yaşadığının farkında bile değilken ölüyor ve bazen hafif ağrı ve küçük kanamalarla vücuttan atılıyor. Yaşanan bu fiziksel durumun geride kalan ikiz kardeş açısından da birçok fiziksel ve psikolojik etkileri oluyor.

2-İnsanların genelleme gibi bir alışkanlığı olduğundan ötürü özellikle uyarı olarak eklemek istiyorum. Her anneye öfke duyan insan kayıp ikiz sendromundan muzdarip değildir. Veyahut da her kayıp ikiz sendromu olan kişi annesine öfke duyar diyemeyiz. Her vaka kendi içinde özeldir ve detaylar ayrıntıda gizlidir. Bu sebeple bu vakaları yazarken her detayı belirtmiyorum çünkü malesef bu ülkede 3-4 günde hızlandırılmış hipnoz eğitimi alarak veya 3-5 günlük koçluk eğitimi alarak regresyon terapisti olduğunu düşünen insanlar var. İnsanlara zarar verilmesine mahal vermemek adına burada detaylı olarak kişinin kayıp ikiz sendromu olup olmadığını nasıl anladığımızı , ne tür semptomlar gösterdiklerini ve tüm bu sahnelerin etkisini nasıl dönüştürdüğümü detaylıca açıklamıyorum.

3-Kayıp ikiz sendromu konusunda daha önce belgelendirilen bir çocuk danışan vakası yapmıştım. Böyle birşeyden  şüphelendiğimi eski bir danışanım olan annesiyle paylaştığımda kendisi 10 yıllık arşivini karıştırarak bana ultrason sonuçlarını göndermişti ve oğlunun kayıp ikizi olduğunu belgelerle teyit etmişti. O günden sonra oğlunda ciddi anlamda bir özgüven artışı olmasına kendisi de bayağı şaşırmıştı. Bu vakayı geçtiğimiz aylarda facebook sayfamızda ekine ultrason fotolarını ekleyerek paylaşmıştım. Bu bilgiyi de konuya bilimsel yaklaşan insanlara örnek olması açısından eklemek isterim.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

BİR KADINA ŞİDDET HİKAYESİ

Standard

8

 

Bu vakayı ilk defa facebook sayfasında yazacağımı duyurduğumda kullandığım cümle şuydu: ” Bugün neredeyse 1 sene önce çalıştığım bir danışan aradı ve bu süre içinde olanları anlattı. Çok şaşırdım. Vaka olarak yazılacak. ”

Normalde bırakın 9 ay önce yaptığım bir seansın içeriğini hatırlamayı, ben geçen hafta yaptığım bir seansın içeriğini bile hatırlayamazken, bu danışanın konusunu hemen hatırlamıştım. Çünkü hem konusu ve yaşadığı şiddet beni etkilemişti, hem de boy boy çocuğu olduğu için bir daha gelememesi aklımda yer etmişti ve açıkçası umutsuz olduğum bir konuydu. Okuduğunuz zaman neden şaşırdığımı anlayacaksınız..

6Bundan 8,5-9 ay önce bir yaz günüydü…. Seans yaptığım şehirlerden birine biraz uzak bir ilçeden gelen danışanım seansa gelebilmek için yaşları 8’in altında olan 3  çocuğunu birilerine emanet ederek gelmişti. İsmine Hatice diyeceğim bu danışanım üniversite mezunu, türbanlı bir ev hanımıydı ve yaşı daha 30 bile değildi.

Doldurduğu formda konu bölümüne ” Eşimle olan problemler” yazmıştı. Ön görüşmeye geçtiğimizde eşinin sürekli dışarıda arkadaşlarıyla gezip tozmasından ve kendisini aldatmasından bahsetmeye başladı. Ayrıca eşi tarafından hem sözlü , hem de fiziksel şiddete maruz kalıyordu. Eşine karşılık verdiği zaman kendisini tehdit ettiğini “ Ben seni öldürmezsem rahat etmeyeceğim. Sen çok geçimsizsin. ” dediğini ekledi. Eğer suyuna giderse ve karışmazsa işler biraz daha iyi gidiyordu.

En son kavgaları bana gelmeden 2 gün önce gerçekleşmişti. Hatice Hn ikindi saatinden itibaren eşini cep telefonundan aramış ama bir türlü ulaşamamıştı. Gece geç saatte eve gelen eşine ” İkindinden beri arıyorum, eve neden gelmiyorsun ” diye sorunca  ise ” Bana karışamazsın. Sana hesap vermek zorunda değilim ” şeklinde bir karşılık almıştı.

Kavga ettikleri o gün eşinin boğazını sıkıtığını, sesleri duyan komşuların polis çağırdıklarını ama ağlamaktan polislerle konuşamadığını ve eşinden şikayetçi olmadığını belirtti.

 

Aileler tanıştığı için kocasını küçüklükten beri tanıyordu. Evliliğinin başından beri hep mutsuz olmasına rağmen belki de ona bağımlı olduğunu düşünüyor ve çocukları sebebiyle başka bir alternatif düşünemiyordu.

Uyuşturucu madde  kullanan eşinin birkaç kere kendisine de içirdiğini, bu maddeyi aldığında bir kez başı dönüp bayıldığını söylüyordu. Eşi bu maddeyi aldığında sürekli cinsellikten bahsetmek istiyor, kendisinin ise tam tersi olarak daha çok Tanrı’yı düşündüğünü ve ” Şu an kötü birşey yapıyorum, beni affet ” diye dualar ettiğini ekliyordu.

 

7En çok da eşinin aynı apartmandaki 2 komşuyla da birlikte olduğunu duyduğunda çok üzülmüştü. Bunun üzerine eşinin uyuşturucu kullandığını kayınbiraderi ile paylaştiğinda ise yine tehdit edilerek ” Beğenmiyorsan defolup gidersin ” şeklinde bir karşılık aldığını söyledi.

Köken aile hikayesine baktığımda ise şu detayları not etmiştim:

-Anne ve baba o daha ilkokula başlamadan boşanmışlar

-Babası iş için başka bir şehirde yaşarken annesinin üstüne başka bir kadın getirmiş..Annesi o sırada Hatice Hn’a hamileymiş..Annesi bebeği düşürmeye çalışmış ama başarılı olamamış

-Anne ve baba boşandıktan sonra 19 yaşına kadar olan süre boyunca babasını sadece 1 kez görebilmiş

-Baba başka bir şehirde kendine bir hayat kurmuş. Orada 2. eşinden de boşandığını duymuşlar.

-Anne 2. evliliğini yapmış ve üvey babasının maddi durumu iyiymiş.

-Annenin 2. evlilikten 2 çocuğu daha olmuş ve Hatice Hn onları da kardeş olarak görüp gayet yakın ilişkiler kurmuş

-Aynı anne-babadan bir abisi daha varmış. Abisi de Hatice Hn’ın eşine yakın bir profil çizdiği için abisinin karısı da Hatice Hn gibi çok mutsuzmuş.

 

Seansa başladığımızda  ilk gittiği sahne 5 yaşındayken yaşadığı travmatik bir andı. O yüzden ana karnı içeren bir şimdiki hayat regresyon seansı şeklinde ilerledi. Açıkçası, Hatice Hn’ın bu şartlarda yaşarken , yakın bir zamanda tekrar seansa gelebileceğinden şüpheliydim..o yüzden sürem elverdiğince küçüklükte yaşadığı travmaların üzerinden geçmek istedim.

Ana karnını keşfettiğimizde:

-Annesi Hatice Hn’a 3 aylık hamileyken babasını terkedip başka bir şehirdeki ailesinin yanına gitmişti. Aldatıldığı için eşini terketmişti ama gittiği yerde de çok kısıtlandığı için mutsuzdu.

10-Annenin Hatice Hn’a 8 aylık hamile olduğu başka bir sahnede, anne ile baba tekrar bir aradalardı ama bu sefer babası annesini kapının önüne koyuyordu. Burada kalbinin sıkıştığını ve ikisine de çok kızgın olduğunu çünkü ikisinin de aslında birbirlerini aldattıklarını söylüyordu. ” Doğmak istemiyorum ” diyordu , ” Doğmak istemiyorum. “…

-Doğum anını keşfettiğimizde yine annesinin kendi ailesinin bulunduğu şehirdelerdi. Doğduğunda herkese ve herşeye öfkeli olduğunu, o gün herkesin kendisine acıyarak bakmasından çok rahatsız olduğunu söylüyordu.

 

 

11-Baba ile ilk karşılaşma anını keşfettiğimizde Hatice Hn artık 4-5 yaşlarına gelmişti. Başka bir şehirde yaşayan baba polislerle eve geliyor ve kızını alıp götürmek istiyordu. Hatice Hn ise babaya karşı öfkeli olduğundan üst kata kaçıyordu. O sahnedeki duygularını tarif ederken ” Babamı bıçaklamak, ona zarar vermek istiyorum..Bizi bıraktığı için öfkeliyim ” diyordu. Sonunda polis zoruyla da olsa babası hem abisini hem kendisini evden alarak çıkıyor, çocuklarını önce yemeğe sonra da parka götürüyordu.Salıncakta sallanırken tüm duyguları birbirine karışmıştı Hatice Hn’ın..Salıncakta sallandığı için mutluydu ama geçmişten dolayı babasına hala öfkeliydi.

-6 yaşındaki bir sahnede üvey babası tarafından uygulanan küçük bir fiziksel şiddet ve cezalandırma sahnesi vardı. Burada asıl öfke üvey babaya değil, evde olmasına rağmen olaya hiç tepki vermeyen annesineydi.

 

Hatice Hn, trans geçiş konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadığı ve iyi işbirliği yaptığı için bu sahneleri hızlı hızlı keşfedince birkaç taciz ve dayak sahnesine de yer vermiştim. Onlara ayrıca beden terapi içeren bir çalışma yaptım.

 

3

Hatice Hn’ın bana söylediği başka bir konusu daha vardı. Din konusunda yoğun takıntıları vardı ve sürekli vesvese halindeydi. Ayrıca cinsel konularla ilgili de çocukluğundan itibaren süregelen bir tiksinme sözkonusuydu. Bununla bağlantılı olduğunu hissettiğim çocukluk anılarından birinde daha 5-6 yaşlarındayken annesi ile üvey babasının kapısı açık olan odasından içeri girdiğinde yerde yarı çıplak olduklarını görüyor ve tiksiniyordu. O anda annesini de “kötü kadın ” gibi algıladığını anlatmıştı. Biraz daha büyüdükten sonra başka bir dönemde de annesinin mahalleden tanıdıkları bir adamla fazla haşır neşir olduğundan rahatsızlık duyuyor ve annesinin üvey babasını aldattığını düşünerek annesine müthiş bir öfke duyuyordu.

Böyle bir aldatma sahnesini bire-bir görmese de annesinin o adamla görüştüğünden neredeyse emindi. O andan itibaren öyle nefretle doluydu ki artık oralardan kaçıp gitmek istiyordu. Sonrasında da zaten öfkesinden dolayı hastalandığını ( hastalığı öfkesinin yarattığını seans içinde farketti ) ve bir süre evde yatmak zorunda kaldığını ekledi.

15Tüm bu sahneleri dönüştürmeye başladığımızda siz de tahmin edersiniz ki bolca öfkenin açığa çıktığı bir seans oldu. Beden terapiyi yoğun olarak kullandık. Anne ve baba ile çalıştığım bölümlerde öfke enerjisi gidince babasını bile çok kolay affedip hatta sarılmak istemesi beni şaşırttı.

Annesine empati göstermeye başladığı bir sahnede sol omzuna ağrı girdi.

Dönüştürmeye başladığımız andan itibaren ilk etapta cinsellikten iğrenme, tiksinme şeklinde anlattığı bölümlerde artık böyle hissetmediğini belirtti.

Notlarıma bakarken eşiyle ilgili bölümde eşinin ona ” Herşey güzel olacak ” diye bir msj verdiğini yazmışım. Ne yalan söyleyeyim, bu vakayı yazarken seans notlarımda görünce yine şaşırdım.

Rehberi ile bir araya geldiği anda ise rehberi  ” Çok mutlu olacaksın.Üzülme… ” demişti.

Kendime aldığım özel notta ise ” 7 yaşında olanlara ve abi ile ilişkisine bak ” demişim. Ama bir daha çalışmadığımız için o not seans notlarımda öylece kalmış.

 

12

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Hatice Hn aktif olarak email kullanamıyordu. Çocuklar tüm vaktini alıyordu. O yüzden kendisiyle seanstan sonraki günlerde 2 kere konuştuktan sonra bir daha hiç konuşamadık. O ilk haftaki görüşmede öğrendiğim kadarıyla çocuklarını da alıp bir süreliğine evden uzaklaşmıştı. Gittiği yerde telefonu bile iyi çekmediği için bir daha hiç haberleşemedik.

Bundan yaklaşık 8,5 ay sonra sanırım hala benim facebook sayfamı takip ediyormuş ki orada geri-bildirim konusunda verdiğim örnekleri görünce telefon açıp kendi yaşadıklarını anlatmak istemiş.

 

8,5 Ay İçinde Olanlar:

Annemle aram düzeldi. Eşim neredeyse muhteşem biri haline geldi. Üstelik yıllardır istiyordum ama almıyordu. Bana bir araba bile aldı.Bütün kötü alışkanlıkları bitti. Hayatım düzene girdi. Teşekkürler..  ”

Ben: ” Nasıl yani, gerçekten mi Hatice Hn…  ” şeklinde ilk bocalamadan sonra bunların ne zaman olduğunu yani yaklaşık tarihleri sordum ve yazmasını istedim.

Cevabı: ” Seanstan 2 ay sonra annemle aram düzeldi. Seanstan 6-7 ay sonra yani yıl sonunda eşim de değişti.Bütün kötü alışkanlıklarını bırakma kararı aldı. Hatta yılbaşından bu yana namaza da başladı.

Benimle uzun vadeli çalışan danışanlarım bilirler, işim sözkonusu olduğunda yani seans anında biraz mesafeli ve ciddi olurum. Hatta bugüne kadar fazlasıyla otoriter davranmak zorunda kaldığım kişiler de olmuştur. Ama bu geri-bildirimleri alırken şaşkınlıkla gülmek arasında gittim geldim. Hatice Hn bana getirmek istediği başka birilerinden bahsetmeye başladı ve böylece aramızda farklı bir diyalog gelişmeye başladı. O ana kadar kendimi tutmaya çalıştım amaaaa…  En sonunda Hatice Hn, bana ” Eşim bu tarz şeylere inanmıyor ve size geldiğimi bilmiyor ama kendisi gelmeden onun için mesela işleri için birşeyler yapabilir miyiz sizle? ” dediğinde artık o noktada koptum ve gülmeye başladım. ” Bakın Hatice hn, ben hoca ya da büyücü değilim…. bunları ben yapmadım. Bakın adımı PANTOLONLU EYLÜL HOCA’ya falan çıkarmayın lütfen . Amannn haa :)) ” dedim.

Telefonu kapatmadan evvel bu vakayı yazmak için ön onayını da aldım ve kendisinin izniyle de ufak tefek sansürler uygulayarak paylaşıyorum.

 

 

8

NOTLAR:

1-Bu vakayı farklı bir örnek olduğu için ve regresyon terapisinin dinle hiçbir ilgisinin olmadığını, her düşünceden danışanın bu çalışmaya geldiğini göstermek için paylaştım. Bugüne kadar bu terapiye yurtdışında yaşayan ateist görüşe sahip kişiler de geldi, Karadeniz’in bir kasabasında yaşayan türbanlı ev hanımı da geldi.

Beden ölünce herşeyin sona ereceğini düşünen insanlara bile ilk defa geldiklerinde mutlaka bu işin mantığını çizerek anlatırım. Eğer kişi illa ki herşeyin bu yaşamdaki bedeni öldüğünde sonlanacağı görüşündeyse, o kişiyle sadece şimdiki hayat ve ana karnı regresyonu çalışırım.

Kişinin neye inandığı beni ilgilendirmez ama kişinin iyileşmeye olan inancı ve isteği beni çok ilgilendirir çünkü motivasyon ve teslimiyet gerçekten de şifalanmada fark yaratıyor.

2-Yukarıdaki vakada beden terapi, travma ve içsel çocuk içeren bölümler vardı. Bugün yaşadığımız travmaların bazıları geçmişte yaşanan travmaların tekrar edilerek yaşanmasından oluşur.BİR EBEVEYNİNİZDEN NE KADAR ÇOK NEFRET EDERSENİZ, ONUN ÖZELLİKLERİNİ KENDİNİZE O KADAR ÇOK ÇEKERSİNİZ. NEFRETİNİZ SİZİ O EBEVEYNİNİZE DAHA ÇOK BAĞLAR. ZAMANLA O NEFRET ETTİĞİNİZ EBEVEYNE BENZEDİĞİNİZİ FARKETTİĞİNİZ ZAMAN DURUN VE ŞÖYLE BİRKAÇ ADIM GERİYE GİDİP ONLARIN YAŞADIĞI ZAMANA VE KOŞULLARINA BAKIN. SONRA DA EĞER YAPABİLİRSENİZ, SADECE BU DÜNYAYA GELMENİZE VESİLE OLDUKLARI İÇİN BİLE OLSA ONLARA İÇTEN BİR TEŞEKKÜR EDİN.

3-” Pantolonlu Eylül Hoca ” espirisine gelince; eğer bu blogu uzun zamandır takip ediyorsanız, şifayı verenin ben olmadığımı her zaman yazıyorum ve söylüyorum. Burada Hatice Hn’ın inancının ve niyetinin gücü (dualarının payı ) yadsınamaz. Ve en önemlisi ise evinden ayrılıp gittiği zaman bile gösterdiği sabır ve teslimiyet duygusu azımsanamaz.

Diyeceğim odur ki; hayatta gerçekleşme ihtimaline inanmadığınız birşeyden faydalanamazsınız. Dolayısıyla Hatice Hn kendi inancı ve iradesiyle bu sonuca ulaştı. Ben ise sadece aracı oldum..ve herzaman yaptığım gibi sadece seansı yönettim.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

 

….

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-3. Bölüm

Standard

ŞY1

 

Üçüncü seansın üzerinden 42 gün geçtikten sonra Berna Hn ile tekrar bir araya geldiğimizde bu sürede olan biten gelişmeleri kısaca not ederek başladım. Bir önceki bölümden hatırlarsanız, alışveriş bağımlılığı çalıştıktan sonra Berna Hn asıl konuyla karşılaşmaya hazır oldu ve takıntı haline getirdiği bir ilişkisinden bahsetmeye başladı.

 

ÜÇÜNCÜ SEANS SONRASI GELİŞMELER:

Ş21-..Y..( Takıntı haline getirdiği kişi)’yi çok kafama takmaya başladım. Geçen ay başından bu yana aramızda hiçbir yakınlaşma olmadı . Cinsellik yaşanıp da ertesi gün sosyal ortamlarda karşılaştığımızda bana hiçbirşey yaşanmamış gibi daha soğuk ve mesafeli davranıyor. Kendisini 3-4 senedir tanımama ve benim için çok özel biri olmamasına rağmen, bu davranışı artık beni rahatsız etmeye başladı. Onu takıntı haline getirdiğimi düşünüyorum. Saçma bir şekilde beni önemsemesini, beni sevmesini istiyorum.

2-Son 15-20 gündür alışverişle ilgili de tetiklenmeye başladım.

b12

 

DÖRDÜNCÜ SEANS

Yukarıdaki geri-bildirimleri alırken Berna Hn’ın kurduğu birkaç cümle ve kullandığı bazı kelimeler dikkatimi çekti. Bir “KAYIP İKİZ SENDROMU”* olma halinden şüphelenerek çalışmamı bu yönde ilerlettim. Sorularıma çoğunlukla “evet” şeklinde yanıt alınca da bu ihtimali mutlaka kontrol etmek istedim.

Ana karnı regresyonu ile başlattığımız seansın keşif bölümü benim için oldukça zorlayıcı oldu. Hatta bugüne kadar en zor keşfettiğim kayıp ikiz vakam diyebilirim.

Berna Hn’ın anne karnında ikiziyle ilk iletişim kurduğu an 20 günlük olduğu gündü.

25 Günlük olduğunda ikizi ondan ayrışıyordu. Bu anı ” Benden kopuyor..bir parçamı alıyor gibi acı duyuyorum. ” şeklinde tarif ediyor, hatta o sahneyi keşfederken sırtında da acı hissediyordu.

Bu ayrışma anında bir taraftan ikizinin gittiğine seviniyor fakat diğer yandan da ” Bir parçamı alıp benden götürdüğü için endişeli ve öfkeliyim” diyordu.

***

Ş8Anne karnında olduğu dönemde 6 aylıkken keşfettiğimiz bir sahnede, boğazına kordon dolandığı için nefes almakta zorlandığını, boğulur gibi olduğunu ve paniğe kapıldığını söylüyordu. Bu bölümü derinlemesine incelediğimde aslında bir nevi intihar teşebbüsü olduğunu ve altta yatan düşüncenin ” Burada değil, ikizimin yanında olmalıydım. Ölmek istiyorum. ” olduğuydu. Sonunda vazgeçip yaşamaya karar veriyor ve kendini kordondan kurtarıyordu ama anne karnında 8,5 aylık olduğu zamana kadar hala bu kararından emin olmadığı için kontrolü elinde tutmak istiyordu.

***

Doğum kanalına girmeye başladığında ise çok yoğun bir kömür kokusu aldığı için midesi bulanıyordu. ( Doldurduğu formda doğum tarihine baktığımda kışın doğduğunu gördüm. Seans bitiminde de evlerindeki kömür sobasına ait olduğunu teyit etti )

Doğum anına ve ondan sonra çok kısa bir döneme baktık çünkü anne karnını keşfetmemiz bayağı uzun sürdü.

 

Ş9Dönüştürmeye başladığımızda bu sefer kayıp ikizini daha kolay algıladı. Aslında gitmesini istemediğini ve bundan dolayı derin üzüntü yaşadığını farketti. İkizi ona, gittiği için üzülmemesi gerektiğini, herşeyin planlandığı gibi olduğunu ve görevinin orada bittiğini söyledi. İkizinin bu yolculuğunda rehberlerini algılayana kadar ona destek olmak üzere orada bulunduğunu ve gitmesi gereken vakitte gittiğini algıladı.

 

***

Kordon dolanması dahil tüm sahneleri dönüştürüp şifalandırdıktan ve anne-babasıyla olan bağlanma şekline çok kısa baktıktan sonra seansı noktaladık. Berna Hn şehirdışından geldiği için akşam uçağına yetişmesi gerekiyordu. O yüzden seans süresinin uzamamasına ve onu hemen yolcu etmeye çalıştım. Tam kapıya doğru yönelirken o gün ikimizin de neredeyse ikiz gibi giyindiğimizi görünce seans konusunun altından ” kayıp ikiz sendromu” çıktığı için ona gönderme yaparak ” Pantolonlarımız da aynı olsa tam ikiz olacakmışız  ” şeklinde bir espri yaptım. Bu esnada Berna Hn sabah erkenden uçakla gelip seans saatini beklerken Taksim’den aldığı pantolonunu gösterdiğinde ise tüylerim diken diken oldu çünkü tam da benim üzerimdeki pantolonla aynı model bir pantolon almıştı. Bu konudaki rastlantılar öyle çok dikkat çekiciydi ki hatta bu konuyla bağlantılı olarak facebook sayfasında ” OKUYABİLİRSEN EĞER, HERŞEY BİR AYETTİR…   ”  başlıklı bir yazı yazmıştım.  ( Yazının başlığına tıklayınca açamayanlar için aşağıda )

 

geribildirim


GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 1 gün sonra emailleştiğimizde: ” Merhaba eylül hanım yoğun başağrısı vardı bütün vücudumda Sızı şeklinde Ağrılar oldu .sabah gözümü açtım yine o kişiyi düşünmeye başladım fakat farklı olarak ona karşı nefret yada sevgi duyguları hissetmedim daha çok aramızda ki süreci düşündüm nerde hata yaptım Nasıl olmalıydı gibi . Sevgiler

Aynı gün: “Dünkü mide bulantısı hissi bugün de devam ediyor söylemeyi unutmuşum. ”

beauty girl crySeanstan 7 gün sonra: ” Merhaba eylül hanım nasılsınız?
Bugün tamir fazında 7.günüm size bilgi vermek istedim .genel olarak rahat bir dönem geçirdim ilk gün mide bulantısı ve başağrısı oldu.5.güne kadar herhangi bir sıkıntı yaşamadım fakat 5, gün ağlama krizi geldi belki o kişiyi seanstan sonra ilk defa görmüş olmamın etkisiylede olabilir .o günden itibaren mutsuz bir ruh haline girdim
Sevgiler

Bu son emailden sonra kendisine o kişiyi hergün gördüğü bir ortamda bulunduğunu sandığımı ve bu karşılaşmanın 5. günde olmasının özel bir sebebi olup olmadığını sordum.

Aldığım cevap: ” Aslında aynı  serviste çalıştığımız için hergün görüşüyorduk fakat seans sonrası nedense denk gelemedik teşekkür ederim .Sevgiler

12. Gün: ” …..  …     …Kendimle ilgili son duruma gelince boşlukta gibiyim o kişiyi eskisi kadar düşünmüyorum fakat belki bunda o kişinin şu an askere gitmesinin de etkisi olabilir 5-6 ay onu görmeyeceğim.fakat döndüğünde onunla tekrar ilişki kurmamak adına kendime şu anda tam anlamıyla güvenemiyorum .”

Bu bilgi üzerine, 5 ay sonra nasıl davranacağını şimdiden düşünmesine gerek olmadığını ve bu kişiye olan takıntısını çalışmaya başladığımız için normalde hergün gördüğü bir insanın 5-6 ay boyunca çevresinde olmayacağı şeklindeki bir bilginin önemli olduğunu ve bu tarz önemli durumları bilmem gerektiğini hatırlattım. Bu durum ağlama krizinin de bu vedalaşma  dönemine denk gelmesi sebebiyle benim için daha anlaşılır oldu çünkü bu kişinin askere gideceği bilgisini seanstan  5 gün sonra öğrenmişti.

Ş316. Gün:merhaba eylül hanım nasılsınız?

tamir fazının 5.gününden itibaren sürekli ağlama krizleri yaşıyorum aralıklı olarak. dün sabah duyduğum bir şarkı yüzünden gözlerim doldu  çünkü ben çocukken babam arabada bu tarz şarkılar dinlerdi hep gezmeye giderken. akşamına eve geldim hiç sebep yokken deli gibi ağlamaya başladım. bu sabah sizin önerdiğiniz kitaplardan birini okurken yine gözlerimden istemsiz bir biçimde yaşlar süzülmeye başladı. bu aralar bende durum böyle bu süreç daha ne kadar devam edecek bilemiyorum ama hayatın bütün yükü omuzlarıma çökmüş gibi hissediyorum.
sevgiler
16.-21. Gün Arası: İlk seansı vaka olarak yazmaya başladığım için yazı taslağı ile alakalı olarak haberleştik.

21. Gün: ” merhaba eylül hanım nasılsınız

 öncelikle ağlama krizlerim son buldu.
normalde bu durumu seansa geldiğimde bildirmeyi düşünüyordum fakat 3 gece üstüste aynı rüyayı görünce ve içerikler de aynı olunca bildirmek istedim. belki sizin 4. seans ile ilgili yazınıza da bir faydası olur.
10 şubat 2016 gün boyu ciddi bir mide bulantısı ve baş dönmesi yaşadım.rüyama gelecek olursak sürekli birilerine birşeyler söylemeye çalışıyordum fakat konuşamıyordum sanki boğazımda bir yumru vardı. konuşmak istediğim kişilerin hepsi benim geçmişte yada şu an yaşantımda olan bana yaptıkları yüzünden  birşeyler söylemek  isteyip de söyleyemediğim kişilerdi. eski erkek arkadaşım, kuzenim,  arkadaşlarım gibi…
boğazımda ki yumru hissi ve ışık hassasiyeti durumu tamir fazından sonra hemen ortaya çıkan belirtiler aslında .malum havalardan dolayı bir enfeksiyon başlangıcı olup olmadığından emin olmak için biraz bekledim .
11 şubat 2016 rüyamda tanıdığım bir arkadaşım benimle alay ediyordu cümle tam olarak şöyle {bu güne kadar ne başardın ki bunu da yapacaksın }bende cevap vermek istedim ama konuşamadım.sürekli bu durum tekrarlanıyordu.sonra rüyamda bir anda yatağım da yukarıya doğru yükselemeye başladım hiç durmadan fakat bu his beni rahatsız etmedi.yükselirken {değişime direnmiyorum ve onu kabul ediyorum }diye bir cümle sarfettim.sonra tekrar yatağıma geri düştüm.uyandığımda başımda 3.göz dediğimiz bölgede yoğun olmak üzere müthiş bir ağrı vardı.ışık hassasiyeti mevcutttu.sırtımda da seans sırasında hissettiğim yoğun ağrı mevcuttu.
tamir fazından sonra tıkınırcasına yemek yemeye başladım iki hafta da aldığım 4 kilo bunun kanıtı.
 
konuşma ve iletişim problemleri yaşamaya başladım.yazarken, konuşurken size attığım bu mailde de belli oluyor aslında cümleleri kurmakta zorlandım.
sevgiler.

 

***

 

Tekrarlayan rüyaları not etmesini istedim.

22. Gün: ” Terapi defterime not aldım eylül hanım . Yeme problemi o kişi gittikten sonra başladı zaten onun gidişi ve tamir fazının bitimi aynı güne denk geliyor .”

40. Gün:Günaydın eylül hanım teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız 
 mantık olarak o kişiyle alakalı ne yapmam gerektiğini biliyorum fakat yine de duygusal olarak kendimi gözden geçirdiğim de 1 çalışma daha yapmak faydalı olacak gibi. Bir de kendimi büyük bir boşlukta hissediyorum . Yeme içme durumları aynı devam ediyor fakat enteresan biçimde sadece karbonhidrat tüketmek istiyorum nerdeyse doğru düzgün hiç yemek yemiyorum .uyku düzenim yok sabahları çok yorgun ve mutsuz uyanıyorum 
Sevgiler.
42. Gün: Bir daha bir araya gelmeye karar verdikten sonra  iletişim problemi konusunu sorduğumda ” İletişim problemi devam ediyor eylül hanım” şeklinde cevap verdi.
***
Ş11
NOTLAR:
1-*: KAYIP İKİZ SENDROMU:  Kayıp ikiz sendromu ilk kez 1945 yılında Stoeckel tarafından tanımlanmıştır. Tıbbi araştırmalara göre her hamileliğin 1/8’i ikiz olarak başlıyor. Fakat bu ikizlerden bir tanesi ilk 28 gün içinde çoğu anne ikiz hamilelik yaşadığının farkında bile değilken ölüyor ve bazen hafif ağrı ve küçük kanamalarla vücuttan atılıyor. Yaşanan bu fiziksel durumun geride kalan ikiz açısından da birçok fiziksel ve psikolojik etkileri oluyor.
2- Berna Hn’ın bu seanstan sonra ilk defa yüzleştiği ve ” boşluk ” diye tanımladığı şey aslında hepimizin içinde hissetmekten korktuğumuz ve yüzleşmekten kaçındığımız bir alan. Bağımlıklarımız ise bizi bu boşluğu hissetmekten alıkoyan kaçışlarımızdır.  Eğer gerçek özgürlüğe ulaşmak istiyorsak bu boşluğun içinden geçmemiz gerekir. Burası spiritüellerin ” ruhun karanlık gecesi ” de dedikleri yerdir.
Krishnananda**, bu boşluk kavramını İLİŞKİLERİN A, B, C’si kitabında çok güzel anlattığı için çalıştığım her danışanıma bu kitabı mutlaka okumalarını tavsiye ederim.

**: Krishnananda (Dr. Thomas Trobe) California ve Harvard Üniversiteleri’nde eğitim görmüş bir psikiyatrdır.

3- Bu yazı dizisini, bir seans regresyon terapisi alıp kapıdan çıktığında bambaşka bir hayatı olacağını düşünen, seansın hemen akabinde sihir ve mucizeler bekleyen insanlar için özellikle yazmak istedim.Çünkü malesef bu beklenti ile gelen ve regresyon terapisini tek seanslık bir iş sanan kişilere rastladım.

Ör: Basit bir baş ağrınız olduğunda bir ağrı kesici alırsınız ve ağrınız geçer. Ama vücudunuzu kanser hücreleri sarmışken ( mecazi anlamda ) , bir tane ağrı kesici almak ve ertesi gün hiçbir sorununuz kalmayacağını beklemek beyhude bir bekleyiştir… Hayatta herşeyde olduğu gibi, terapi işinde de emek vermek gerekiyor. Armut piş ağzıma düş şeklinde bir anlayışa sahipseniz, size önereceğim en son yer regresyon terapisi. İnanın, seansların çoğu hiç de eğlenceli geçmiyor. Neredeyse gittiğimiz her sahne küçük ya da büyük travmatik bir anı içeriyor. Bugün burada okuduğunuz vakaların ve şifalanmaların çoğu gözyaşları içeriyor.

 

4- Bu şifalanma işi gerçekten de bir yolculuk ve bu yolculuk sırasında o en derinlerde sakladığınız yaralarınızla ancak sizin kaldırabileceğiniz hızda ve dozda ilerliyoruz. Şu anda bu bölümde yer verdiğim seans, Berna Hn açısından belki bugüne kadar en zorluk çektiği seans oldu. Aramızdaki uzak mesafe sebebiyle uzun aralar vermemiz ise belki onun açısından daha zorlayıcı oldu. Ama bundan sonra neler olacağını bilemeyiz. Bundan sonrası belki de Mevlana’nın da dediği gibi : ” Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir.. ” .

 

(Devam edecek…..)

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

 

 

 

 

DİSLEKTİK ÖZELLİKLERİ OLAN BİR ÇOCUK DANIŞAN VAKASI

Standard

D1

10 Yaşındaki küçük danışanım İpek’le ayaküstü olarak ilk tanıştığımızda onu diğerlerinden ayıran derin bakışları dikkatimi çekmişti. İnsanın içine nüfus eder gibi bakan o delici bakışlar sırasında sanki benim içimi okuyormuş gibi hissetmiştim.

Tanışmamızdan 1 hafta sonra annesi ile ilk seansa geldiklerinde yaşı yeterince büyük olduğu için onu seansa yalnız olarak aldım. Annesi ise o esnada seansı yaptığımız binaya yakın bir kafede oturarak bizi bekledi.

 

D9Seanstan önce annesinden aldığım bilgilendirme mesajında şöyle yazıyordu:

Merhabalar,

Normal zamanından 10 gün geç dünyaya geldi. Normal doğum istedik fakat sancım gelmediği için suni sancı verilip 11 saat sancı çektikten sonra rahim açılmadığı ve çocuğun nabız atışları düşüp bende sancıya çok dayanamayınca sezaryanla doğum yapmak durumunda kaldım. 1 gün yoğun  bakımda kaldık ilk büyük tuvaletini yapamadı bağırsaklarından şüphe ettiler sonrasında bir sorun çıkmadı yaptı. Fakat tuvalet sorunumuz 3 ay sürdü ve sürekli dışarıdan yardımla yapmak durumunda kaldı. Bebeklik döneminde çok hastalanan bir çocuktu neredeyse her hafta acile kaldırmak durumunda kaldık şu anda sağlık açısından bir sorunumuz kalmadı ama kendisi sağlığında birazcık bir sıkıntı hissetse hemen doktara gidelim diyerek zorlar. Gece yalnız yatmakla ilgili korkuları var. Çok fazla inatçı ve yapmak istediği şeylerde çok takıntılı. Dislektik bir durumu var farkındalığı yüksek bir çocuk daha önce başka bir okulda okuyordu bu yüzden aşırı öz güven kaybı ve benlik algısı kötüydü tiklerimiz vardı geçen seneden bu yana üstün zekalılar okulunda şu anda akademik anlamda iyi durumda benlik algı olarak da iyi durumda. “

 

Annesinin seans öncesinde doldurduğu formda ise alttaki bölüm dikkatimi çekmişti.

Varsa şu sıralardaki fiziksel veya psikolojik problemleriniz: Karın ağrısı ve mide bulantısı

Bu çalışmaya geliş sebebiniz                                                : Kaygı, Motivasyon Eksikliği, Benlik Algısı

 

D10İpek’le yaptığımız çalışma sırasında önce biraz ön-görüşme amaçlı sohbet ettik, sonra resimli bir oyun oynadık Ardından enerji temizliği ile devam ettik.

Enerji temizliği sırasında eklenti olarak algılanabilecek bir renk ve şekilden bahsetti. Eklentiyi gönderdikten sonra söylediği birşey ise beni biraz şaşırttı. Bir ara sarı renkli üçgen* gördüğünü ve herşey temizlendikten sonra üçgenin de yok olduğunu söyledi.

 

İGözlerini açar açmaz ise , sadece bir an için beni açık mavi** olarak gördüğünü belirtti. Tüm bunları kendim için bir kenara not aldım ve ilerde tekrar bir araya gelirsek anne kanalıyla da izlemeye karar verdim.

İpek’le aile, okul, arkadaşlarıyla sorunlarını içeren özel sohbetimizden sonra doğum travmasına çalıştık.

 

 

D8Seanstan 1 hafta sonra annesiyle emailleştiğimizde:

Merhabalar Eylül hanım,

Bizde oldukça olumlu oldu İpek’i daha huzurlu ve sakin görüyorum. Uykusu eskiye göre daha verimli. Stresli tavırları oluyordu, onlar biraz azaldı gibi görüyorum.
Bundan sonraki süreç böyle giderse oldukça iyi:)) Sevgiler  “
Aynı dönemde, İpek’in annesi ile telefonda görüştüğümüzde çok daha farklı konulardaki gelişmelerden bahsetmişti. O yüzden kendisinden 2 satır da olsa bunları yazmasını rica ettiğimde şöyle yazmıştı:
D6” İpek sürekli benimle inatlaşma yaşıyordu. Dışarı birlikte dolaşmaya gittiğimiz zaman bir şeye takıp mızmızlanarak eve dönüyorduk fakat size geldiğimizden itibaren bu tür davranışlarında azalma oldu. 2 Gündür anne kız keyifli dışarıya çıkıyoruz. Bana anne seninle gezmeyi çok seviyorum diye söyledi:))
Sevgiler     “
D4Aldığım bu haberlere sevindim ama uzun vadede merak ettiğim bir-iki konu daha var. Karın ağrısı konusunda İpek ile aramızda bir uzlaşıya varmıştık. ( anlaşma içeriğimiz SIR olduğu için içeriğini yazmayacağım) O konuyu da uzun vadede takip ederek dosyama not alacağım.
Bu arada, İpek’in annesi son derece bilinçli ve yeniliklere açık biri olduğu için 2. seansı kendisiyle yapma önerimi kabul etti. Bu vesileyle bazı konulara anne üzerinden bakarak hem İpek’e hem de ailesine katkı sağlayabileceğimize inanıyorum.
                                                   *********************************
NOTLAR:
1-*: Regresyon Terapisi uygularken başka teknikleri karıştırmadan uygularım. Ama dikkatimi çeken farklı bir durum olursa, başka bir zaman değerlendirmek üzere kendime özel notlar alırım.  Eklenti temizliği bölümünde İpek’in sarı renkli üçgen görmesi bende başka bir konuya çağrışım yaptığı için yanına ” soru işareti ” koyarak kendime özel not almıştım.
D10ALTIN ÜÇGEN ( GOLDEN TRIANGLE ) ENERJİSİ: Ucu Mısır’daki İsis’e kadar dayanan ve enerji temizliğinde kullanılan özel bir enerjidir. Reiki benzeri şifa teknikleriyle ilgilenen veya uğraşan kişiler mutlaka altın üçgeni duymuşlardır. Bir regresyon terapi seansı içinde böyle bir teknik kullanmadığımız halde eklenti temizliği sırasında  İpek’in gözlerini kapattığında buna benzer birşey görmesi benim dikkatimi çekti. Ancak zamanla İpek’in görüntülerle-renklerle ilişkisini gözlemleme şansım olursa benim için anlam kazanabilecek bu ayrıntıyı bugüne kadar bir geri-bildirim olarak annesiyle paylaşmamıştım. Yalnız bugün vaka yazısının son taslağını annesi ile paylaşırken sorduğum sorular üzerine öğrendim ki İpek’e bugüne kadar hiçbir zaman tam olarak disleksi tanısı konulamamış. Sadece şöyle söylenmiş: ” Çocuğunuz tam disleksi değil ama kendisi üstün potansiyelli bir çocuk olduğundan bu durum onda farklı bir şekilde kendini gösteriyor “.
D5
Geçmişte birçok testten geçmiş bir çocuk olduğu için bu bilginin çok sağlam kaynaklar tarafından ailesine verildiğini biliyorum. Diğer taraftan, bu yazıyı yazma aşamasında disleksinin erken dönem ve ilköğretim dönem özellikleriyle ilgili annesine sorduğum diğer sorulara aldığım cevaplar da hayli ilginçti. Kızında bugüne kadar görsel konularla ilgili hiçbir sorun farkedilmediği gibi yaşıtlarının üzerinde resimler yapıyor ve görsel olarak kendini ifade etmede çok başarılı. Ek bilgi olarak geçmişte yapılan testlerde diskalkuli ve disgrafiye de rastlanılmamış.
Tüm bu bilgiler ışığında sadece tek bir örneğe bakarak bu çocuğun duru-görü özelliği vardır demeden evvel annesinden işbirliği talep ettim. Bir süre daha gözlemleyerek durumu daha bilinçli olarak takip edeceğiz.
Bu konu benim açımdan neden önemli ? Çünkü eğer çocukta duru-görü özelliği varsa, bu durumda gece korkularıyla alakalı extra çalışma yapmamız gerekebileceği anlamına geliyor.
İ
2-**Temizliğin hemen ardından gözlerini ilk açtığında beni bir anlığına açık mavi olarak görmesi  ve sarı üçgenle bu konunun üst üste zikredilmesi dikkatimi bu konuya daha da kabarttı. İpek’in bende gördüğü rengin o esnadaki aura rengim olabileceğini düşünerek kendim için bir ” soru işareti ” daha koyarak not aldım.
D113-ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR: Malesef ülkemizde onları anlayabilecek, onlara özel program uygulayabilecek yeterli sayıda okul ve yetişmiş öğretmen yok. O yüzden bu çocuklar bazen yanlış tanı kurbanı olabiliyorlar. En üzücüsü ise çoğunun hiperaktivite sebebiyle ilaçla uyuşturulmaları.
Ebeveynlerin oluşturdukları bazı özel grupları takip ettiğim kadarıyla bu tarz üstün zekalı çocukları olan aileler, sorunlarının cevaplarını bulmada veya ne yapabilecekleri konusunda yetkili mercilere ulaşmada o kadar çaresiz kalmışlar ki “üstün zekalı çocuğun mu var, derdin var ” düşüncesindeler. Bir çocuğun üstün zekalı olması sebebiyle yaşayabileceği sıkıntılara ise burada hiç girmeyeceğim çünkü çok çok uzun sürer. Ama emin olabilirsiniz ki bundan sonra bu konuda çok daha fazla yazı yazacağım.
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

 

 

 

BİR BONUS FAYDA HİKAYESİ

Standard

b1

İsmine Meltem hn diyeceğim danışanım erken 40’larında, başından kısa süreli bir evlilik geçmiş ve boşanmış ama bu evliliği sırasında ve sonrasında hep ailesiyle birlikte yaşamış bir kadın. Bana ilk geldiğinde kendisiyle ” değersizlik duygusu ” üzerine çalışmıştık. O seanstan sonra ciddi oranda şifalanma olduğu için 2. seansımızda kendisinin isteği üzerine ilişkiler temalı çalıştık.

2. seansımızda konuyu, şu anda tekrarlayan ilişki problemleriyle bağlantılı blokajlarına bakmak olarak seçerek komutumu verdiğim anda Meltem Hn direkt olarak bu hayatının ana karnındaki bir andan giriş yaptı. Söylediğine göre bu sahnede 3 günlük bir cenindi. Orada olmak istemiyordu ama tutunmak zorundayım diyordu.

b3Başka bir sahnede yine ana karnında ve 1,5 aylıktı. Babası çalışmadığı için annesinin babasına pek güven duymadığını ve bebeği aldırmak istediğini algıladı. Babası sürekli olarak bir işe giriyor ama kısa sürede çıkıyordu. Anne de çalışıyordu ve eğer hamilelik devam ederse işten ayrılması gerekeceği için bebeğini aldırmayı düşünüyordu. Bu sahnede teyzesinin annesini ikna ettiğini ve aldırmasını engellediğini farketti ve ufak çaplı bir katarsis yaşadı.

Başka bir sahnede yine ana karnındaydı ama bu sefer 5-6 aylıktı. Bulunduğu yere ait olamama duygusu yoğundu ve “Benim burda ne işim var? Niye kimse benimle iletişim kurmuyor?” şeklinde düşünüyordu

b4Doğum anına geçtiğimizde doğmak istemediğini ve direndiğini söyledi. Bu hayattaki doğumunu sorduğumda 2 güne yayılan uzun ve sancılı bir doğumla dünyaya geldiğini annesinden teyit etmişti.

Doğumdan sonra babasıyla ilk karşılaştığı anda gergindi ve babası onu eline aldığında elleriyle havada tutmasından rahatsız oluyordu.

 

b61 yaşında olduğu başka bir sahnede annesi ile babaannesi arasında geçen bir konuşma sonrasında babası ortama girip duyduklarını yanlış anlayınca önce annesine vuruyor sonra da Meltem Hn’ı alarak bir akrabasına götürüyordu. Anne ise o sahnede karlar üzerinde yalın ayak bir vaziyette arkalarından koşuyor ama yetişemiyordu.  Meltem Hn bu sahnede olanlara anlam veremiyor, çok korkmuş ve koparılmış hissediyordu.

Babasının kendisini götürdüğü akrabası hem babasını hem de bebeğini istemediği için bir adam tarafından tekrar alınarak annesine geri götürülüyordu.

Souvenir Shopping Grand Bazaar

 

3,5 yaşında olduğu başka bir sahnede annesiyle pazar yerinde kaybolma hikayesi vardı.

8-9 yaşında olduğu başka bir anda ise kardeşinin doğduğu gün yaşadıklarını keşfettik.

 

Tüm bu sahneleri tek tek dönüştürürken bir-iki şeyden şüphelendiğim için kendisine özel bir komut ve telkin verdim. Ve bazı yerlerde birkaç kere tekrarlattım.

Kardeşinin doğduğu gün hissettiği duyguları da dönüştürdük.

Babasına olan kızgınlığı azalsa da seans sonunda hala varlığını koruyordu. Bu tip durumlarda danışanı asla affetmeye zorlamayız. İlerde bakmak üzere gerekli notlarımı alarak seansı noktaladım.

Seans bitiminde ben de hava almak ve diğer randevum öncesinde biraz volta atmak için dışarı çıkınca Meltem Hn’ı almaya gelen annesi ve kızkardeşi ile karşılaştık. Kızkardeşi de seans almayı düşündüğü için ayaküstü 5 dk konuştuk.

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 1 gün sonra Meltem Hn ile haberleştiğimizde: ” Eylül Hanım merhaba .Yaklaşık son 20 dk’dır yoğun bir baş ağrısı ve kalp çarpıntısı mevcut, ve bütün gün göğsümde bası hissi yaşıyorum ve dünden bu tarafa boğazımda sanki bir kitle var gibi yapışıp kalmış hissi ve sürekli yutkunma isteği mevcut …Bütün gün yapmam gereken işlere rağmen hiç bir iş yapma gücü bulamadım kendimde ve bilemiyorum seansımızla ilgisi var mıdır seans öncesi aşırı derecede son iki gündür gergindim ve midemde bir yumru hissi vardı ve durduk yere sağ üst çenede ki dişlerimin dibinde aşırı bir kanama mevcut oldu birden bire aniden (ben bu durumu birikmiş öfke ile ilişkilendirdim ama sizin yorumunuz ne olur bilemiyorum)…Yine sürekli uyku hali mevcuttu hatta gece geç yatan birisi olarak dün erkenden yataktaydım ama daha önce ki seans sonrasında da yaşadığım gibi bir direnç mevcuttu yine ,çünkü vücudum uyku istiyor ama beynim istemsiz direnç gösterip bedenimi uyanık tutmak istiyordu sonra sizin verdiğiniz temizleme işlemini yapınca biraz daha rahatladım…Ve dün annemden bana hamileyken babamın annemin karnını okşarken  HAKAN diye sevmesinden bahsetti , düşünün niyetini entegre etme halini ve daha dünyaya gelmeden bir adım bile varmış ! Aslında ne kadar önemli ve çok hassas bir süreç daha anne karnındaki bir bebeğe kendi niyetimizi ve bilinçaltımızı yansıtma hallerimiz…Benden şimdilik bu kadar Eylül Hanım..Size sevgilerimi gönderiyorum. ”

***
b8Seanstan 10 gün sonra emailleştiğimizde: ” Eylül Hanım yeniden merhaba. Size benim için asıl önemli olan gelişmeyi aktarmayı unuttuğumu fark ettim…Yaptığımız ana karnı regresyon seansının etkisinden midir bilemiyorum ama ben bu ayki regl sürecimi hiç olmadığım kadar rahat bir şekilde geçirdim hatta geçiriyorum…Şöyle ki ; normalde ben regllerimi oldum olası hep aşırı derecede sancılı geçiririm,ağrı kesiciyi artık leblebi gibi alırım , yoğun kanamam olur hatta zaman zaman el ayak tırnaklarım dudaklarım morarır yedi gün sürer ve maalesef benim her ay hayatımın 7 günü iptal olur ve ilk 3 gün bildiğiniz yatak döşek pozisyonunda olurum, hatta regl olmadan önceki günlerde de eklem ağrılarım göğüs ağrılarım ve çeşitli rutin sıkıntılarım olur. Ama bu sefer ki regl dönemim hatta öncesinde o bilindik belirtiler ve sıkıntıları yaşamadım, hatta sabah yataktan çok ciddi sancılarla uyanırdım ama bu sefer hiç anlamadım bile tuvalette iç çamaşırımda leke görünce şok oldum , ” ben bu şekilde olmazdım” dedim kendi kendime ve sancım çok hafif, o da sadece ilk gün oldu ama ağrı kesici alacak boyutta bir sancı değildi, artmasını bekledim artınca alırım diye düşündüm ama hiç gerek olmadı şükürler olsun …Ve ben günlük normal aktivelerimi çok rahat bir şekilde gerçekleştirdim hatta dışarıda olan işlerimi bile hallettim ve çok yoğun kanamam olmadı…Ve kendimi çok hafif hissettim…Umarım sayenizde şifalanmışımdır ve bu durum bundan sonra hep böyle geçer inşallah..Sevgilerimle…

 ***
Benim Meltem Hn’a verdiğim cevapta: “Merhaba Meltem hn.  …..  En önemli bilgiyi neredeyse söylemeyi atlayacakmışsınız. Ailede olan bitenlerden daha önemli bir geri-bildirim bu çünkü seansın bazı bölümlerinde dişilikle ilgili özel bir çalışma yapmıştım. Dişiliği reddetmek (size anne karnındayken Hakan diye hitap edilmesi bile dişiliği reddetmek için başlı başına bir sebep ) , regl ağrılarına yol açabilir. Siz bu konuda şifa almışsınız gibi görünüyor çünkü ağrının azalması da bir şifadır. Umarım tamamen geçer ve ilerdeki aylarda da böyle rahat geçirirsiniz…… …… Sizin adınıza sevindim.. …………………Tamir fazında olan hafif ağrı-sızılar ve ağlamalar normal.  Asıl değişimi zamanla daha iyi anlarsınız. ” dedim.
 ***

13. gün aldığım email: ” Merhaba Eylül Hanım.Size geçen gün yazmıştım geri bildirim olarak regl konusunda …Şimdi size bir iki ufak bilgi vermek istiyorum son durumumla alakalı. Daha önce nasıl regl olduğumdan bahsetmiştim size tüm bunlara ek olarak ise ; normalde çok sancılı bir şekilde başlıyan reglim pis koyu kahverengi şeklinde başlardı ama bu sefer ki reglim daha öncede belirttiğim gibi hiç sancısız ve gayet açık renkte temiz bir kan rengi ile başlamıştı ve dediğim gibi dolu dolu yoğun kanamalı 7 gün sürerdi ama ilginçtir ki bu sefer 4 gün sürdü ve 5. gün gayet azalmış yine temiz kan rengi ile bitti ( ki normalde de 8.güne sarkan o pis koyukahverengi akıntı şeklinde biterdi)….İnanırmısınız ben hala şaşkınım ….Ilk 9 yaşında babamdan yediğim dayak sonrası (anlatmıştım nasıl olduğunu) ilk reglmi olmuş ve o günden bugüne hep sancılarla bir ömür geçirmiş doktorların bile çözüm bulamadığı sadece ilaç verip gönderdiği ,kısa süren vajinismus tedavisinde bile psikologun bile çözüm bulamadığı artık kaderim dediğim regl sancılarımın bu şekilde son bulmuş olması inanın beni hem şaşırttı hem çok mutlu etti …Umuyorum önümüzde ki aylarda da hep böyle geçer …Sanırım dişiliğimle barışmanın ve yeniden keşfetmenin bir emaresi bu durum….Size çok teşekkür ediyorum Eylül Hanım. Sevgilerimle…

 

Bu yazışmalardan sonra Meltem Hn’dan reglini gözlemlemesini, 30 küsür yıldır gerçekleşen haliyle farklarını not almasını hatta buna iyileşti diyebilmemiz için bir sonraki regl tarihinde olanları da not almasını rica ettim. Bunu rica ettiğim sırada öğrendim ki ;

b9-aralarında 7-8 yaş bulunan kız kardeşi de yıllardır aynı sorundan müzdaripmiş

-bizim seans tarihimizden sonraki hafta ilk olarak kızkardeşi regl olmuş ve hayatında ilk defa ağrısız geçirince bu duruma çok şaşırdığı için ablasıyla yani Meltem Hn ile paylaşmış

-ilk etapta bu durumu seansla ilişkilendiremedikleri için bana söylemeyi düşünememişler

Açıkçası benim de ilk defa başıma böyle bir hadise gelse ben olsam ben de hemen seansla ilişkilendiremezdim. Bu durum ancak Meltem Hn ilk reglini kardeşinden sonra yaşayıp aynı şekilde kendisi de ağrısız-sızısız atlatınca dikkat çekti. O yüzden kardeşinin bir sonraki reglinde olanları da gözlemleyip ikisini birlikte yazmalarını rica ettim.

SONUÇ: Biri 28-29 yıldır , diğeri 30 küsür yıldır regl olan ve ayda 7 günü iptal bir şekilde yaşayan, ağrı kesicileri bonibon gibi yutan bu iki kızkardeşin regl ağrıları ( adet sancıları ) tamamen geçti.

 

NOTLAR:

b111-İlişki sorunları ile ilgili ilk çalışmamızda danışanın ana karnından başlaması manidar. O dönemi keşfederken söylediği birkaç şeyden şüphelenmem ve bana ilk geldiğinde doldurduğu form üzerinde geçmişinde “vajinismus” tedavisi gördüğünü belirtmesinden dolayı seans içinde dişilikle ilgili çok kısa bir çalışma yaptım. Bu çalışma anne-babasını da içeriyordu. Hatta babaanneyi bile içeren kısa bir bölümü vardı. Dolayısı ile bu kadar kısa sürede sonucunu anlayabileceğimiz birşeyler olmasını beklemiyordum çünkü danışanlarımın regllerini nasıl geçirdiklerini normal şartlarda bilmem.)) Bilmediğim bu detay dişilikle ilgili çalışmanın işe yaradığı konusunda bize somut bir gösterge oldu. Tahmin ediyorum ki bu şifalanma enerjisi aile sisteminde de bir akış başlattı ve kız kardeş de bu şifalanmadan nasibini aldı. Yoksa bunun başka bir açıklamasını bulamıyorum. O yüzden bu vakayı yazmadan önce paylaştığım yazılarımda bilimsel bakış açısı bu örneği açıklamada yetersiz kalıyor demiştim.

Yalnız burada önemli bir nokta var ki zaten seans içinde size de aktarmıştım. Meltem Hn’ın kız kardeşi de bu konulara ilgili ve meraklıydı. Hatta seansımız bittiğinde kısa süreli de olsa ayaküstü tanışmış ve kendisinin de seans alma isteğini öğrenmiştim. Hal böyleyken,daha seansa girmeden şifalanan ilk danışanım olma ünvanını kendisine veriyor ve şifaya olan açıklığından dolayı da tebrik ediyorum.

2-Bu seans sırasında ne danışan ne ben kendisinin henüz annesinin karnındayken babası tarafından ” Hakan ” diye sevildiğini bilmiyorduk. Ancak çalışma bittikten sonraki dönem içinde annesi ile detayları paylaştığında annesi ona bu bilgiyi verdi.

Düşünün ki Türkiye’de ne çok kız çocuğunun başına gelmiştir bu ve benzeri örnekler. Bu kadar basit bir detay 40 küsür yaşındaki bir kadının 30 yılının her ayında 1 haftasını ağrılı-sızılı geçirmesine sebep olabiliyor.

b133-Meltem Hn’ın bana anlattığı başka bir detay daha vardı. Kendisi 9 yaşındayken küçük bir yaramazlık yaptığı için babası ona çok kızıyor, odasına götürüp orda poposunu açarak terlikle vuruyordu. O terliği yedikten 5-10 dk sonra Meltem Hn ‘ın ilk regli başlıyordu. Bu konuyu geçmişte gittiği psikologla paylaştığında psikologu babasının kendisine yaptığı şeyin aslında tacize gireceğini söylemesi üzerine Meltem Hn daha da yıkılıyordu. Zaten travmatik olan bir konu duyduğu kelimeyle daha da travmatikleşiyordu. İlerleyen süreçte de vajinismus tedavisinde fayda görmediğini düşünerek terapileri yarım bırakıyordu.

Bu vajinismus konusu ayrı bir konu ama Meltem Hn hakkında biraz daha detaylı bilginiz olması açısından paylaşıyorum. Yoksa kendisi ile buradaki çalışma konumuz kesinlikle vajinismus değil.

4-Geçen ay Meltem Hn ile 3. seansımızı da yaptık. Orada bu sefer taciz konusunu çalıştık. Erkek ismiyle sevilen bir bebekken ilerde bir de defalarca tacize uğradığını düşünün…Böyle bir kız çocuğunb14un ilerde sağlıklı bir kadın-erkek ilişkisi kurmasını bekleyebilir misiniz?  O da kuramamış hatta evlendiği zaman bile kocasıyla ailesinin yanında yaşamış ve işler yürümemiş. Kötü bir deneyim ve kısa süren evlilikten sonra Meltem Hn şu anda ailesiyle yaşamaya devam ediyor. Bu da ilerleyen aşamada kendisiyle bağımlılık çalışacağımızın sinyallerini veriyor. Yalnız burada eklemek istediğim önemli bir nokta daha var ki tüm bu olanlar karmik bir düzenin parçası, yani başımıza gelenlerle ilgili kurban moda bağlamak yerine Meltem Hn kendi inisiyatifini ele alarak bu konularını dönüştürmek için elinden geleni yapıyor. Günlerini evde oturup kendine acıyarak veya kaderi suçlayarak geçirmiyor.

 

b15Karma kısmen dönüştürülebilir ama ancak biz buna istekli ve hazırsak..gerekli yüzleşmeleri yapma cesaretine sahipsek. Hiçbir şey öyle sanıldığı gibi çok kolay olmuyor. Yani evinizden çıkıp manikür-pedikür yaptırmaya gider gibi bana gelirseniz ( bu değişimi size terapistin tek başına yapacağını sanırsanız ) bu iş olmuyor. Kısacası danışanın mutlak işbirliği gerekiyor.

 

5- Noktalama işaretleri ve imla kurallarında hatalar olduğunu biliyorum fakat danışanın emaillerinde özellikle düzeltme yapmadım. Orijinaline yakın bıraktım. Sadece biraz sansür uyguladım..)  Benim yazımda da sayıların yazıyla yazılması gerektiğini biliyorum. Ama sayı olarak yazınca daha dikkat çektiği ve yazının okunmasını kolaylaştırdığı için şimdilik bu şekilde yazıyorum.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BİR ERKEK DANIŞAN VAKASI

Standard

İsmine Erdem diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarda, bekar, 7-8 yıllık ilişkisini evliliğe taşıma aşamasında olan genç bir adamdı. Hayatı boyunca yaşadığı içsel sıkıntılarının evlilik aşamasında tavan yapması sebebiyle kuzeni Selma Hn ile dertleşirken, benden daha önce bir seans alan Selma Hn’ın da önerisi ile regresyon terapisini denemeye karar vermişti.

i2Randevu için yazışma sırasında çalışmak istediği konuyu sorduğumda bana ” Benim problemim, hayattan zevk alamamak ve sürekli bir iç sıkıntısı durumu.” demişti. Evlenme hazırlıkları yapan genç bir adamın stres yaşaması normaldi ama yine de boyutunu ve ne zaman başladığını anlamak için birkaç soru daha sordum. Bana verdiği cevapta : ” Açıkçası hayattan zevk almama durumu ne zaman başladı tam olarak hatırlamıyorum. Fakat annemin desteklemediği bir evlilik yapma arefesindeyim. Belki, bu arada kalma durumu sıkıntılarımın sebebi olabilir diye düşünüyorum. İç sıkıntısı durumu sanırım hafif depresyon boyutunda. Ayrıca bir yerde fazla kalamama durumum var. Yani arkadaşlarımla bir yere oturduğumda en fazla 2 saat sonra oradan ayrılıp, yalnız kalma isteği oluşuyor.Geceleri işim dolayısıyla fazla uyumuyorum. Uyku düzenim yok denebilir. 48 saat uyumayıp, daha sonra 15 – 16 saat uyuyorum. Mutsuzluk durumum da değişkenlik gösteriyor. Çok mutlu ve enerjikken birden bire mutsuz ve enerjisiz hissediyorum. ” diyordu.

İlk randevu tarihimiz 31 Temmuz cuma, akşam 19.00 idi ve ben normal şartlarda seanslarıma 31 temmuzda başlayıp 4 ağustosta tamamlayacak şekilde İstanbul’a gelecekken tam uçak biletimi alma aşamasında biletimi 30 temmuz yerine 29 temmuz olarak almaya karar verdim.Bu vesileyle, çok yoğun olan programımı biraz rahatlatmak ve kendime haftasonu dinlenme molası yaratmak amacıyla Erdem bey’in kuzeni Selma Hn’ın seansını 29 temmuz perşembe gününe çektim. Sebebi Selma Hn ile ilk seansımızda onun transa geçememesi, bu konuda çok zorlanması üzerine ona aile dizimi yapmak durumunda kalmam ve henüz bebekken ölen teyzesi ile özdeşleşmiş olduğunu keşfetmemizdi. Bu özdeşleşme kendisinin sahip olduğu bir çeşit tiroid hastalığı ile de bağlantılı gibi görünüyordu. Aslında Selma Hn’ın bana geliş sebebi tiroid hastalığı değil, sosyal fobi idi ama belli ki ruhu öncelikli olarak çok genç ölmüş bu teyze ile olan özdeşleşme sorununu çözümlememizi istemişti. ( *)

Tahmin ettiğim gibi Selma Hn ile başladığım ilk seans biraz zorlu geçti. Transa geçişte yine zorluk oldu. İyi ki öne çekmişim dediğim bu seanstan sonra akşamı dinlenerek geçirdim çünkü ertesi gün sabahtan akşama kadar 3 seansım vardı ve 3 seans benim için 12 saat çalışmak demekti. O yüzden çok geç saate kalmadan uyudum. Sabaha karşı 5 sularında ani bağırsak faaliyetleri ile uyandım ve tam 2 saat boyunca içimde hiçbir şey kalmayacak ana kadar yatak ile banyo arasında gidip geldim. İshal, sonrasında kusma, soğuk soğuk terleme, yoğun halsizlik, yatağa gittiğimde ise ateş başlamıştı. İçimde hiçbir şey kalmadığı anda bile sessiz bir şekilde kusma hareketi yapıyordum ama içimden birşey çıkmıyordu. O anda bana ne olduğunu anlayamadım. Evet, seans aralarında mecburen dışarda yemek zorunda kalıyordum ama bu durum pek de besin zehirlenmesine benzemiyordu çünkü yemek yiyeli nerdeyse 12 saat olmuştu. Bu şekilde geçen 2 saat ve neredeyse bayılacak dereceye kadar düşen tansiyonla beraber sabah 7-8 olduğunda hastaneye gitmemi gerektirecek bir durum olup olmadığını danışmak için doktor olan kuzenimle konuştum . Sonrasında da günü tamamen yatakta geçirdim. Sırayla tüm seanslarımı iptal etmeye başladım ve doğal olarak akşam 19.00’da Erdem bey ile olan seans da iptal edilenler arasında oldu. Sonraki gün kondisyonum eski haline gelir gelmez de seanslara kaldığım yerden devam etmeye başladım ama bu sefer de tüm randevuların planı değişmek zorunda kaldı. Tamamen tesadüflerle şekillenen ve sıralaması değişen randevularımda ise çok ilginç birşeyi farkettim. Sanki evren öyle bir ayarlama yapmıştı ki evlilik sorunu yaşayanlar aynı güne, değersizlik duygusu yaşayanlar aynı güne, seansını bir gün önce sanıp Beşiktaş’tan motora atlayıp Üsküdar’a yanlışlıkla geçip sonra tarihin yanlış olduğunu farkedip geri dönen danışanlar aynı güne, içsel çocukla problemi olanlar aynı güne, sağlık sorunları olanlar da aynı güne denk geldi. Bu durum beni çok şaşırttı çünkü kendim ayarlamaya çalışsam böyle bir sıralama yapamazdım çünkü gerçekten de bazen danışanın hangi konuda çalışması gerektiğini öngörüşme yapmadan asla önceden bilemiyorsunuz.

i6Asıl ilginç olan diğer konu ise, ancak Erdem bey’le pazar günü akşam seansımızı yapabildiğimizde dikkatimi çekti. Erdem bey seans için geldiğinde ısrarla 2 kere aynı şeyi söyleyince aramızda şöyle bir konuşma geçti:

Erdem Bey : Birkaç gün öncesine kadar hayatımda hiçbir şeyden zevk almıyordum. Ama artık hiçbir sorunum kalmadı.
Ben: Peki bu nasıl oldu? Bu görüşmediğimiz arada belli bir olay mı oldu?
Erdem Bey: Hayır, birşey olmadı.
Ben: ?. ..Ne zamandan itibaren böyle hissediyorsunuz?
Erdem Bey: Cuma, bana ilk seans tarihini verdiğiniz günden beri.
Ben: Seans tarihini öğrendiğiniz gün mü rahatladınız yani psikolojik olarak, onu mu demek istiyorsunuz?
Erdem Bey: Hayır, 31 temmuz cuma günü yani yapamadığımız seansın olduğu gün rahatladım. Ben işim gereği öğlene kadar yatıp o gün öğleden sonra güne başladım. Kalktığım andan itibaren nedense çok iyiydim.:)
Ben: O gün seans yapmamamıza rağmen böyle birşey olması ilginç gerçekten de… Peki bugün ne çalışalım? 🙂

i4Bu şekilde başlayan konuşmadan sonra ön görüşmemize geçtik. Ön görüşme sırasında Erdem Bey’in yaklaşık 7-8 senelik bir ilişkisi olduğunu, kız arkadaşının kendisinden birkaç yaş büyük olduğunu, etnik köken ve kültür olarak aralarında farklılık olduğunu, bu ve benzer sebeplerden ötürü annesinin bu evliliğe sıcak bakmadığını söyledi. Diğer taraftan kız arkadaşını seviyordu ve onun mutlu olmasını istiyordu. Çevresinde mutlu bir evlilik örneği göremediği için kendisinin de evliliğe karşı olduğunu ama kız arkadaşı ile uzun süredir birlikte olmalarından ötürü artık çevresinin evlilik beklentisinde olduğunu ve bu durum gerçekleşmezse kız arkadaşının zor durumda kalacağını düşünüyordu. ” Bütün bunları bir kenara koyarsak, sizin asıl isteğiniz nedir? ” diye sorduğumda bana ” Kız arkadaşımı mutlu etmek istiyorum. Annemin karşı olması sebebiyle çok arada kalıyordum ama sonunda yeni yeni biraz yumuşamaya başladı. ” dedi.

İlk ön görüşmemiz olması sebebiyle biraz uzun süren görüşmemiz sırasında öğrendiğim bazı detaylar:

a) Annesinin henüz ablasını doğurduktan 1-2 ay sonra kendisine hamile kalması. Bu sebeple bebeği kürtajla aldırmayı düşünüp sabah kürtaja gidecekken rüyasında Erdem bey’in kundaklı halinin annesinin eline yapışarak ” Anne beni bırakma ” demesi üzerine annesinin kürtajdan vazgeçmesi.

b) Sert ve hergün alkol alınca bağırıp çağıran bir baba ile onu alttan alan bir anne ile geçirilen küçüklük dönemi.

i7c) 22 yaşında geçirilen bir zatürre hastalığı sırasında hastanede doktorların artık umudu kesip ölümünü bekledikleri bir sırada, uykuyla uyanıklık arasında 1999 depreminde kaybettiği ve çok sevdiği kuzenini görmesi, kuzeninin başında bekleyip kendisine gülümseyerek baktığını söylediğinde annesinin yüzünün bembeyaz kesilmesi ve gördüğü şeyin rüyadır denilip geçiştirilmesi.

Ölmüş kuzenini gördüğü günden 1 gün sonra tamamen iyileşmesi ve 10 gün müşahede altında tutulduktan sonra hastaneden çıkması.(**)

d) Küçükken gördüğü bir kabustan çok etkilenmesi ve hala hatırlaması.

e) Dini inancı gereği reenkarnasyona veya geçiş yaşamlara pek inanmadığı.

 

i9Seansımıza başladığımızda konu olarak evlilik sırasında yaşanan sorunları yani ilişki problemlerini seçtik. İlk geçiş yaptığı sahne şimdiki hayatta ana karnında olduğu bir andı. Ondan sonra ana karnında iken anne baba arasındaki tartışmalı bir anı keşfettik. Doğum anında ise boğazına kordon dolandığı hissetti ve ” Boğuluyor gibi oluyorum. ” dedi.

Annesi ile ilk karşılaştığı sahnede annesinden süt içmekte zorlandı ve rahatsız oldu. (***)

Babası ile karşılaştığı sahnede ise doğumundan dolayı babasının pek mutlu görünmediğini algıladı ve “Babam benim olmamam gerektiğini düşünüyor. ” dedi.

 

i100-6 yaş arasındaki en önemli anları keşfettiğimiz sahnelerden birinde 4 yaşlarında bir çocukken teyzesinin çantasında çikolata var mı diye karıştırırken babası tarafından görülüyor ve sert bir tokat yiyordu. Bu sahnede babaya yoğun öfke ve korku vardı.

8 Yaşında olduğu başka bir sahnede sınıfta yaramazlık yapıyor ve bir arkadaşının defterine zarar veriyordu. Defteri zarar gören kız öğrenci durumu isim vermeden öğretmene şikayet ettiğinde ise öğretmen Erdem bey’e değil de başka bir öğrenciye kızıyor ve kulağını çekiyordu. Bu sahnede yoğun hissedilen pişmanlık ve suçluluk duygusu vardı..kendisi yüzünden kulağı çekilen arkadaşına karşı içten içe suçluluk duyuyordu.

14 Yaşında babayı da içeren başka bir olumsuz olayda ise, Erdem bey ayva yerken ayva boğazına takılıyor ve nefes alamıyordu. Bu sırada su içiyor, yutmaya çalışıyor ama olmuyordu, kesinlikle nefes alamıyordu. Annesi bu sahneyi korku dolu gözlerle izlerken babasının “Düzgün ye ” diye kızması sebebiyle babasından nefret ediyordu. Hatta ayvayı çıkartıp rahatladığı anda babasının boğazına sarılmak isteyecek kadar yoğun öfke hissediyordu.

Bütün bu sahneleri dönüştürürken , annesinin kendisini doğurduğunda babasının askerde olduğunu, babasının annesini iki bebekle baş başa bıraktığı için endişeli göründüğünü, aslında kendisinin doğumundan dolayı babasının mutlu olduğunu algıladı. Bu arada doğum sahnesindeki kordon dolanması sebebiyle beden terapi uyguladık ve o olayın beden üzerindeki etkilerini de dönüştürdük.

i11Başka bir dönüştürme sahnesinde kendisini babasından üstün gördü ve ” Benim olgunluğumda değil ” diyerek babasına acıdığını söyledi. (****)

İlkokuldaki suçluluk hissettiği durumla ilgili de dönüştürme yaptık.

Boğazına ayva kaçtığı için babasının kendisine kızdığını söylediği sahnede ise aslında babasının da boğulacağı için çok korktuğunu ve kendisine o yüzden kızdığını algıladı.

İçsel çocuk bölümünde 7-8 yaşındaki halini duygusuz ve solgun olarak algıladı. 15 yaşındaki halini de mutsuz değil ama yoğun bir duygusu yok olarak tanımladı. İlk defa bir danışanım içsel çocuk bölümünde direnç gösterdi ve görmek istemedi. Bu konuya ilerde derinlemesine bakmak üzere gerekli notlarımı aldıktan sonra son bölüme geçtik. Rehberiyle karşılaştığı bölümde rehberi ona: ” Korkma, ben hep burdayım.” dedi. Rehberinin kendisine güldüğünü ve ” Herşey daha iyi olacak… ” dediğini söyledi.

Çalışmamızın sonunda farkettiği bağlantı:Her yemekte içecek olmadan masaya oturmazdım ve asla içeceksiz yemek yemezdim. Şimdi bunun sebebini anladım. ” ( ayvadan boğulma sahnesi )

Seansımız bittiğinde Erdem Bey çok şaşkındı. ” Hiç bu kadar kolay transa geçeceğimi hatta ağlayacağımı beklemiyordum. ” dedi. Ben de seanslarımızda travmatik anlara gidip dönüştürdüğümüz için ağlamaların sıklıkla olduğunu ve bunun da şifalanmanın bir parçası olduğunu söyledim.

i1Seanstan birkaç gün sonra haberleştiğimizde: ” Seanstan sonra çökmüş durumdaydım. Bugüne kadar moralim sıfırdı. Kimseyle konuşmak istemiyordum ve içime kapanmıştım. Hiçbirşey yapmak istemiyordum. Kız arkadaşımla bile iletişimim yok gibiydi. Seansın bende ters bir etki yarattığını düşünmeye başlamıştım. Bugün kalktığımda nedensiz bir iyimserlik vardı üzerimde. Bugün daha iyiyim anlayacağınız. Umarım bu iyileşme devam eder. Ne durumda olduğumu sorduğunuz için teşekkür ederim. ” dedi.

Ben de kendisine, yoğun geçen seanslardan sonra ilk birkaç gün kişinin depresif hissedebileceğini, içe dönme isteği duyabileceğini, bu sürede daha yorgun hissedip daha çok uykuya ihtiyaç duyulabileceğini; bütün bu semptomların aslında yoğun şifa alındığını gösterdiğini ve en fazla bir hafta içinde geçeceğini belirttim. Zaten birkaç gün içinde iyimserlik geldiğini kendisi de teyit etmişti.

Seanstan 1 hafta sonra telefonda görüştüğümüzde : “ İlk 3 gün bayağı kötü geçti ama 4. günden itibaren düzelmeye başladım. Hatta 4.-5. günde ilk defa hayatımla ilgili hayal kurmaya başladım. Bugüne kadar hiç yapmadığım birşeydi. Babamla uzun zamandır görüşmüyordum, neredeyse 1 senedir telefon ile aramıyordum denilebilir. Geçen cuma günü babamı aradım, halini hatrını sordum ve hayatımda ilk defa onu özlediğimi söyledim. Sevindi ve çok sıcak karşıladı. ”

Evlilik sorunlarını sorduğumda ise; ” O konuyla ilgili hiç sorun kalmadı artık. Annem durumu kabullendi. Haftaya kız istemek için …. şehrine gideceğiz. O yüzden sizin bir sonraki geliş tarihinde yapacağımız 2. seansın gününü belki değiştirmek zorunda kalabiliriz çünkü eğer yine ilk gün semptom yaşarsam seansı alıp ertesi gün kız istemeye gittiğimizde bizim damat niye suratsız diyebilirler.)) ”

i12Bu yazının ilk taslak metnini kontrol etmesi için 20 gün sonra emailleştiğimizde ise :

” İş yoğunluğumdan dolayı hayatımdaki şifalanmaların devam ettiği durumları size bildiremedim. Kusura bakmayın lütfen. Mailinizi okuduğumda aklıma gelenler şunlar:

1-) Özellikle geçtiğimiz hafta ( 10 Ağustos haftası ) hayatım boyunca hissetmediğim bir yüksek enerji ve iyimserlik hali vardı. İşimle alakalı bir çok olumsuzluğa rağmen o kadar pozitif ve mutluydum ki; bu duruma işverenlerim bile çok şaşırdı ve mutlu oldular. 
i132-) Uzun zamandır müzik dinlemekten zevk almadığımı fark ettim. Geçen hafta arabada müzik dinlerken dans ediyordum:)))
3-) Arkadaşlarımla bir mekanda hiç kalkmadan yaklaşık 6 saat oturdum ve sıkılmadım.
4-) Babamla telefonda çok sık görüşmeye başladık ( Nerdeyse 2 günde 1 ) Ayrıca O’nun da bana karşı daha sıcak davrandığını hissediyorum.
5-) Kız arkadaşımla muhabbetimiz öylesine arttı ki, inanmamasına rağmen sizinle yaptığımız terapilere devam etmemi istediğini söyledi.
Genel itibarıyla aradığım huzur ve mutluluğa çok yakın olduğumu hissediyorum.
Sanırım blog yazılarınızdan birinde okumuştum: Elinizde sihirli değnek olmadığını yazmıştınız.
Benim durumuma bakınca; o kadar da emin olmayın bence:)))
En kısa sürede tekrar görüşmek ümidiyle hoşçakalın.               “

 

i18NOTLAR:

1-*: Seanslarda bu gibi durumlara sıkça rastlarım ve kişilere bu tarzda örnekler verdiğim de olur. Mesela hayatınızda birden fazla konu veya sorun var iken bana geldiğinizde, yaptığımız ön görüşme sırasında bir öncelik listesi yaparız. Sonra da öncelik verdiğiniz konuyu seçerek seans yaparız. Bazen benim yönlendirmemle kişinin konusunu netleştirdiği durumlar olabiliyor; bazen de kişinin ruhunun öncelik verdiği konu başka olduğu için ilk önce o konunun çözülmesi gerektiğine işaret edebiliyor.

Örnek vermek gerekirse; şu anda düzenli çalıştığım ve bugüne kadar 3 seans çalıştığım bir danışanım var. Kendisi bana ilk geldiğinde seçtiği konu para blokajı idi çünkü yıllardır maaşına zam yapılmıyordu. Ayrıca kendisinin de başka bir alanda enerji terapisi uyguladığını ve o güne kadar kendi kendine yaptığı çalışmaların dışında Bert Hellinger’den eğitim almış bir aile dizimi terapisti ile de 4-5 seans çalıştığını söyledi. Konuşmalarımızdan hissettiğim kadarıyla para sorununa gelene kadar bakılması öncelikli olan başka sorunları var gibi görünüyordu. Tamamen sezgilerimi kullanarak o anda regresyon dışı bir teknik uygulayarak, aile dizimi ile birşeye çok kısaca bakmak ve ona göre konuyu netleştirmek istedim. İyi ki de bakmışım..çünkü danışanın bilinçaltında annesinin ölümü ile bağlantılı yoğun bir suçluluk duygusu vardı ve yaşamı haketmediğini düşünüyordu. Bunun üzerine o gün regresyon terapisi değil aile dizimi ve travma çalışarak günü noktaladım. Ondan sonraki seanslarda regresyon terapisi ile devam ettik. O ilk seansın sonunda da kendisine şöyle söylemiştim: ” Bilinçaltında ölümü hakettiğini düşünen ve ölmek isteyen bir insana sizce para gelir mi,  sizce o kişi terfi ettirilir mi? Önce yaşama evet demeniz gerekiyor ki ondan sonra diğer konulara bakabilelim. ”

Sonucu mu merak ettiniz? Evet, kendisiyle hala çalışmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar hiç para üzerine seans yapmamamıza rağmen 2. seansımızdan sonra öğrendiğim kadarıyla yıllardan sonra ilk defa hem terfi etti hem de maaşına zam yapıldı.:)

Kısacası; sizin zihninizle yaptığınız plan ile ruhun planı herzaman aynı yönde olmayabilir. Vücudunu kanser hücreleri saran birinin yüzündeki et beni için doktor doktor dolaşmasına benzer bu. Mesajı vaktinde almanız ve yaşama evet demeyi öğrenmeniz gerekir.

i142-** : Burada yazacağım konunun regresyon terapisi ile hiçbir ilgisi yoktur. Danışanın anlattığı duruma  seans sonunda yaptığım açıklamayı sizlerle de paylaşmak istedim çünkü belki de aranızda buna benzer deneyimi olup da korkmuş olan kişiler olabilir. Öncelikle, sanıldığı gibi ruhlar sadece ölmek üzere olan insanları almak için gelmezler. Bazen tam tersine şifa da verirler, ya da mesaj da verip gidebilirler. Ancak belli frekanslar arasında kişi onları çok çok nadiren görür. Danışanın verdiği örnekte onun yoğun bakımda olması böyle bir ortam yaratmış olabilir. Genelde uyku ile uyanıklık arasındaki geçişlerde onları algılayabiliriz. Bu konu ile ilgili tedirgin olmamanız için başka verebileceğim güzel bir örnek de dünyaca ünlü bir medyum olan John of God’dır. Kendisi psişik cerrahiyi ve trans şifasını kullanıyor. Tahmin edin bakalım kimlerden rehberlik alıyor? 30’dan fazla ölmüş doktor ve azizden yani ruh dünyasından.:)

 

i173-*** : Burada yazdığım şey tamamen benim yaptığım seanslarıma dayalı gözlemimdir. Eğer bir bebek annesinden süt içmeyi reddediyorsa ya da çok kısa süreli içip bırakıyorsa, bu bebek ile anne arasındaki bağlanma şekli hakkında ipucu veriyor. Çocuğun annesi ile bağlanma şekli ise hayatla bağlanma şeklini etkiliyor. Dolayısı ile sizin ” Süt emmedi, mama verdik ”  deyip geçiştirdiğiniz bir konu çocuk için o kadar da önemsiz bir konu değil. Bebek için değil annesinin emzirmesi, eğer anne çocuğunun yüzüne bakmadan, duygusuz bir şekilde emzirdiğinde bile bebek tedirgin olabiliyor. O yüzden bebekle daha anne karnındayken bağ kurulmaya başlanması önemli bir konu. Bu konunun daha iyi anlaşılması için ilerde bu konuyla bağlantılı birkaç vaka örneği paylaşmayı düşünüyorum.

i154-**** : Babaya acıdığını söylediği sahnede acımanın altında aslında KİBİR vardı. Bildiğiniz gibi, hangi dinden hangi mezhepten olursanız olun kibir günahtır, hatta hıristiyanlıkta 7 ölümcül günah arasında 1 numarada kibir vardır. Aile dizimi kuramları açısından da baktığınızda ebeveynlere duyulan kibir öyle büyük bir sorundur ki hayatınızın her alanında sorun yaşarsınız. Onlar sadece sizin hayata gelmenize vesile oldukları için bile bir teşekkürü hakederler.

 

5-ANNEDEN AYRIŞAMAMA: Bu vakadaki sorunu iki kelimeyle özetle deseydiniz size bunları yazardım. Bir erkeğin büyümesi, olgunlaşması için öncelikle kendi annesinden sağlıklı bir şekilde ayrışması ve belli bir yaştan sonra artık babaya yönelmesi gerekir. Malesef Türkiye, annesinden ayrışamayan, baba ile bağ kuramayan, dolayısı ile yaşı kağıt üzerinde ilerlese bile ruhen asla olgunlaşamayıp küçük kalan erkeklerin cirit attığı bir ülkedir. Bundan tamamen erkekler sorumlu değildir. Kocasından göremediği ilgiyi büyük oğlu ile telafi eden, gelinini kendine rakip gören, çocuklarını manipüle ederek ayakta kalmaya çalışan zavallı kadınlar da aslında kendi cinslerine ihanet ettiklerinin farkında değillerdir. Bu çark ancak kadınlarımız bilinçlendiği zaman sağlıklı bir şekilde dönecektir. Eğer çocuklarınızın ve diğer kuşakların mutlu olmasını istiyorsanız, onların seçimlerine müdahale etmek yerine onlara her ne olursa olsun her zaman arkalarında olduğunuzu gösterin..böylece hem siz hem de çocuklarınız, hatta torunlarınız mutlu olurlar.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

EGONUN DİRENCİ-1

Standard

Bu haftaki vakamız toplam iki seanstan oluştuğu ve iki farklı regresyon terapi yöntemi içerdiği için iki bölüme ayırdım.

İsmine Derya Hn diyeceğim danışanım 25-30 yaş aralığında,  daha önce başından bir evlilik geçmiş, Doğu Anadolu’da yaşayan ve çalışan bir bayan. Seans için kendisiyle aylar önce ben İstanbul’da iken emailleşmiştik. Yıllık iznine denk getirecek şekilde ayarlamaya çalışarak seans almak için benim bulunduğum şehre geleceğini söylemişti. İlk niyet ettiği tarihte merdivenlerden düştüğü için belini incitti ve kuyruksokumunda hafif bir eğrilik oluştu. Bu yüzden seansımızı ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldık.

2İyileştikten sonra beni tekrar aradığında spiritüel konuları çok sevdiğini ve regresyon terapisini mutlaka denemek istediğini söyledi. Spiritüel konularla ilgili geçmiş deneyimlerini konuşurken söylediği iki örnek dikkatimi çekmişti. İlk olarak;  3-4 yıl önce Ankara’da oldukça popüler bir merkezde uzman kişiler tarafından iki gün boyunca üzerinde birtakım çalışmalar yapıldığını ( tekniklerin adını özellikle yazmıyorum ) ama bunlardan pek fayda göremediğini söyledi. İkinci olarak ise,  2 yıl önce reiki tarzı enerjilerle çalışmak için şifa teknikleri kursuna yazıldığını ama tam ödeme yapacağı günün gecesinde evine hırsız girmesi sebebiyle kursu bıraktığını söyledi. Evine giren hırsız hem kurs parasını hem de bilgisayarını çalmıştı. Ödeme yapmadan kursa gitmeye çekindiği için daha yolun başında iken kursu bırakmıştı.

 

12Derya Hn bu örnekleri verince aklıma gelen ilk şey, benden de ilk randevu almaya kalktığında birkaç ay boyunca yazışmamız ve tam geleceği hafta merdivenlerden düşmesi oldu. Bu kadar çok aksiliğin her defasında onu bulması bana, sanki bir tesadüf değilmiş gibi gelmişti. O yüzden seans öncesi öngörüşmemiz sırasında konu bir şekilde bu aksiliklere geldiğinde ağzından şu cümleler döküldü: “ Hergün yürüdüğüm bir yoldu, üstelik ayağımda da düz ayakkabı vardı. Nasıl kaydığımı ve düştüğümü hiç anlamadım.” Bu noktada kendisine egomuzun bazen değişime yoğun direnç gösterebileceğinden bahsettim. Seans yapmadan, bu durumun neyden kaynaklandığını asla bilemeyeceğimizi , bazen güçlü bir eklentinin bile kişinin seansa gelmesini engelleyebilecek kadar etkili olabileceğini de ekledim.

 

22Öngörüşme sırasında ilk çalışma konusu olarak ilişkiler konusunu seçmişti.  2 yıl süren evliliğini “Sanki evden uzaklaşmak ve evlenmiş olmak için evlenmiştim. Bir anda oldu herşey, nasıl oldu anlamadım. Daha evlendiğim gün bile ben bu evliliğe, bu eve ait değilim dedim kendi kendime. Boşanınca babam başıma kalkar diye düşündüğüm için 2 sene bekledim ve o sırada normal bir evlilikte yaşanması gereken yakınlık da pek yaşanmadı” şeklinde anlatmıştı.

 

 

6Biten evliliğinden bir süre sonra hayatına girmeye çalışan erkekler olduğunu ama hepsinde de nedense hep aynı şekilde sonuçlandığını söyledi. Hepsi Derya Hn’ın peşinden uzun bir süre koşuyorlar, uğraşıyorlar, hatta evlenme teklifi ediyorlardı ama tam Derya Hn düşünüp ilişkiye ” evet ” demeye karar verdiğinde, tekrarlayan bir döngü olarak aniden arazi oluyorlardı. Hatta telefona bile çıkmıyorlardı. Bu duruma anlam veremiyordu ve sebebini merak ediyordu.

Öngörüşmemiz sırasında birçok soru sorduğum için verdiği örneklerden ilişkilerinde bağımlılık teması olduğunu farkedip kenara gerekli notumu almıştım. Seansa başladığımızda ise kendisiyle şimdiki hayat regresyonu yapmayı seçtik, çünkü Derya Hn inancı gereği geçmiş yaşamlara inanmıyordu. Ayrıca küçüklüğüne dair verdiği örnekler aşırı katı kuralların olduğu bir ortamda büyüdüğünü ve bundan çok etkilendiğini gösteriyordu. O yüzden ana karnı sürecini de dahil ederek 0-6 yaş aralığını çalışmayı uygun bulduk.

 

Derya Hn, bana seansa gelmeden birkaç ay evvel ilaç kullanmak istediği için psikiyatriste gittiğini de söylemişti. Psikiyatrist ise kendisinde ilaç kullanmasını gerektiren herhangi bir durum olmadığını söyleyerek onu psikoloğa yönlendirmişti. 2-3 seanslık psikoterapiden sonra psikologa gitmeyi bıraktığını ve regresyon terapisini denemeye karar verdiğini belirtti.

 

Çalışmamıza başladığımızda Derya Hn transa geçmekte zorlanacağını düşünüyordu ve zihnini geri planda bırakmakta gerçekten zorlanıyordu. Aslında ilk sahnede kolaylıkla transa geçmişti ve bedenindeki duyarlılıkları çok rahat algılamıştı ama kafasında transa geçmeyi zor birşey gibi algıladığı için sürekli zihniyle transa geçip geçmediğini sorguluyordu.

 

23

Keşfettiğimiz sahnelerin birinde Derya Hn 3-4 yaşındaydı. D. Anadolu’da şu anda yaşadığı  şehirde, doğduğu evin bahçesinde oynuyordu. Kendisini tarif ederken ” erkek çocuğu gibi ” ifadesini kullanmıştı. Babasından korktuğunu ve sert tutumundan dolayı ondan nefret ettiğini düşündüğü bir an vardı. O anda gözlerinde yoğun duyarlılık ve batma hissi yaşadı.

 

 

24Başka bir sahnede 2 yaşındaydı. Yaramazlık yaptığı için halasının kendisini korkutmak amaçlı balkondan aşağı sarkıttığı bir sahneye geçiş yaptı. Bu sahnede yine yoğun korku, öfke ve güvensizlik vardı. Ayrıca kendini çok değersiz hissedip bilinçaltında “uslu çocuk olmalıyım ” şeklinde bir kayıt yapmıştı.

 

Anne karnında olduğu bir anda ise kendisini 7 aylık olarak algıladı. Bu sahnede anne rahminin enerjisini çok kasvetli bir ortam olarak belirtti ve çok huzursuzum dedi. Bu huzursuzluğun annesinden ona geçen bir duygu olduğunu anladıktan sonra ise annesinin neden huzursuz olduğunu anlatmaya başladı. Anlattığına göre annesi babası ile evlendikten sonra kocasının ailesiyle yaşamaya başlamıştı. Orada yaşadığı süreçte dışardan gelen gelin olarak kendini dışlanmış ve yalnız hissediyordu. Derya Hn’ın geçiş yaptığı bu sahnede ise evde büyük bir kalabalık vardı ve annesi hamile olarak bir köşede yalnız başına oturuyordu.

 

Konumuz ilişkiler olduğu için seans içerisinde vaktimiz yettiği kadarıyla ergenlik ve lise dönemindeki birkaç önemli anıya da bakmak istedim:

 

1412-13 yaşlarında , hala D. Anadolu’daki doğduğu şehirde yaşıyorlardı ama 3-4 yaşından sonra artık dedesinin evinde değil, bu kez kendi evlerine geçmişlerdi. Annesinin onu masada erkekler konusunda uyardığı ve “…erkeklere dikkat edeceksin, adımıza kötü birşey getirmeyeceksin…” dediği bir sahneye geçiş yaptı. Henüz ortaokuldaydı ve platonik olarak çok sevdiği bir çocuk vardı. Çocuğun da onu sevdiğine emindi ama annesinin uyarıları ve kültürel baskı sebebiyle okul hayatı boyunca erkeklerden çok uzak durduğunu, çok sevdiği bu çocuğa bir kez bile merhaba diyemediğini söyledi.

13 yaşındayken annesi ve babası Akdeniz Bölgesi’ndeki büyük bir şehre taşınmaya karar veriyordu. Yaşadığı şehirden ayrılırken sevdiği çocuğa veda bile edemiyordu ve taşındıkları şehre gittiklerinde üzüntüden hastalanıyordu. Taşındıkları büyük şehre uzun süre ısınamıyordu ve kendini çok mutsuz hisediyordu. Bu sahnede annesine karşı  hissettiği yoğun öfkesine, aşkını yaşayamamaktan kaynaklanan pişmanlık duygusu da eşlik ediyordu.

 

15Diğer bir sahnede, 19 yaşında İç Anadolu’daki bir üniversitede okuduğu bir ana geçiş yaptı. 13 yaşındayken ayrıldıkları şehirde kalan geçmişteki platonik aşkı ile bir şekilde bir araya gelip çıkmaya başlıyorlardı. Birbirlerinden uzakta oldukları için çok az görüşme şansına sahip olarak 1,5 yıl süren bu ilişki Derya Hn’ın mantığının bu ilişkiyi onaylamaması sebebiyle bitiyordu. Görüşmedikleri o 6 yıl boyunca aralarında ciddi bir uçurum oluşmuştu. Sevdiği genç adam, okumayıp çalışmayı ve tüm ailesine bakmayı seçmişti. Başka bir şehre sürekli gidip gelerek onu sık sık ziyaret edebilmesi söz konusu değildi. Derya Hn ise aralarındaki eğitim farkını oldukça önemsiyordu. Aylarca üzülüp ağlamasına rağmen ayrılık kararı aldığını ve asla geriye dönmediğini söyledi. Bu sahnede sevgilisini bir anda bırakıp gittiği için ve ilişkiye devam edemediği için kendini suçlu hissediyordu.

Tüm bu sahneleri keşfettikten sonra hepsini dönüştürmeye koyulduk.  Doğumunun gerçekleştiği esnada kız çocuk olarak doğduğu için babaannesinin kültürü gereği durumdan çok hoşnut olmadığını algıladı ve ona ” Bu evrenin planıydı. Beni bu şekilde kabul etmek zorundasın. Unutma ki senin annen de bir kadın…” dedi.

Diğer sahneleri de tek tek dönüştürerek içsel çocuk bölümüne geçtik. Ardından rehberiyle buluştuğu ana geldik. Rehber kelimesini ilk defa duyuyordu. Ona kısaca açıkladığımda rehberini algılayabildiğini ve onun karşısında gülümseyerek oturduğunu söyledi. Rehberinden herhangi özel bir mesaj algılamadı.

Şifa bölümünden sonra kendisi ile seansı değerlendirmeye başladık:

a) Gözlerinde yoğun baskı hissettiği anı hatırladı ve “ gözlerimde bozukluk var gerçekten de, hatta bu hafta hazır izindeyken göz doktoruna gidecektim. ” dedi. ” Seansta hissettiğim şey gerçek gibiydi ” diyerek de şaşkınlığını ifade etti. Seans esnasında çalışma konumuzla bağlantılı olan ve vücudumuzda kayıtlı olan tüm travma izlerinin açığa çıkabildiği için bu tarz bedensel duyarlılıkların normal olduğunu, bu sebeple Dr. Roger WOOLGER tarafından geliştirilen ” BEDEN TERAPİ” yöntemini uyguladığımızı söyledim.

b) Seans boyunca sürekli su içme ihtiyacı duyduğumu ve ilk defa bir seans sırasında 1 şişe suyu bitirmeme rağmen sanki hiç su içmemişim gibi ağzımda yoğun kuruluk hissettiğimi söyledim. Böyle bir şey bana ilk defa olduğu için dikkatimi çekmişti. O yüzden kendisine gündelik yaşam içinde çok su içip içmediğini sordum. “ Kendimi bildim bileli çok su içerim. Bir kerede en az 3-4 bardak su içerim. Her gece uyandığımda yaklaşık 1 litre su içerim çünkü ağzımda kuruluk oluyor, ne kadar içersem içeyim suyun tadını alamıyorum. ” dedi. Bunun üzerine şeker hastalığı olup olmadığını sordum. Hiç test yaptırmadığını söyledi. Kendisinden doktora gittiğinde bu durumu araştırmasını ve en azından önlem olarak şeker testi yaptırmasını rica ettim.

c) Bana öngörüşmede verdiği özel hayatına ilişkin bir detaya ek olarak seans içerisindeki ilk sahnede kendini erkek çocuğu gibi tarif etmesi, babaannenin erkek torun istemesi, küçüklükte çok bastırılmış bir ortamda büyümesi gibi sebepler yüzünden dişil enerjiye bakılmalı şeklinde not almıştım. Değerlendirme kısmında her ay regl dönemlerini çok ağrılı yaşadığını da söyledi. İlerde bu konulara bakmak üzere ikimiz de gerekli notlarımızı aldık.

d) Seans sırasında babaanne ile karşılaştığı sahnede , kendisini ifade etmişti fakat onu affetmek istememişti. Bu tarz durumlarda danışanı asla karşısındaki kişiyi affetmeye zorlamadığımız için  o bölümü o şekilde kapatmıştık.

***

Derya Hn ile seanstan bir gün sonra konuştuğumuzda ” Seanstan sonra başımda ağırlık gibi hafif bir baş ağrısı oldu, uyuyunca geçti. Akşam hafif bir mide bulantısı da oldu. Diğer günlere nazaran dün gece daha çok kalktım ve her kalktığımda da yarım saat kadar oturdum. Önceki günler kadar çok su içmedim. Dünden beri su içmem azaldı, gece kalktığımda 1 bardak su içebildim. Ben bunun mide bulantım sebebiyle öyle olduğunu düşündüm. Bugün mide bulantım yok. Sabahtan beri çok su içmedim yine. Normalde gece kalktığımda 1 lt su içerdim, hep ağızda kuruluk olurdu. Şu anda ağzımda kuruluk yok.” dedi.

Seansımızın üzerinden 2 gün geçmişti. O gece yatağa yattığımda herzamanki gibi eklentiler için günlük temizlik ve korumamı yaptım ( bu yöntemi seans sonunda danışanlara da öğretiyorum ). Tam gözlerimi kapamış uyumak üzereyken bir anda gözümün önüne yaşlı, kısa boylu, tombul, beyaz tenli, başı kapalı ve çok kızgın ve çatık kaşlı bir teyzenin yüz ifadesi geldi. Tanımadığım birine ait bu yüz ifadesinin Derya Hn’la ilgisi olabileceği fikri de bu bir anlık görüntüye eşlik etti ama üzerinde fazla düşünmeden uyudum.

Ertesi gün öğle saatlerinde Derya Hn beni aradı. Gece biraz tedirgin uyuduğunu, birkaç kez uyandığını , bunların seansla bir ilgisinin olup olmadığını sordu. Ben de”  seanstan sonraki ilk 1-2 gün nadiren de olsa gece uyanmaları olabiliyor. Size öğrettiğim temizlik ve korunma yöntemini uygulayın. Endişe edilecek bir durum yok. Bu arada bana babaannenizin bir resmi varsa gönderebilir misiniz? ” dedim. Fotoğrafı gördüğümde gece uyumadan hemen önce gözümün önüne gelen kızgın teyzenin Derya Hn’ın babaannesi olduğunu anladım. Belli ki Derya Hn’ın babaannesi torunu tarafından affedilmek ve kabul edilmek istiyordu. Açıkçası böyle bir seans benim de başıma ilk defa geliyordu. Normal şartlarda seans öncesi ve sonrası hem mekanı hem de kendimi temizleyip enerjisel koruma altına alırım ve danışanla ilgili bu tarz bağlantılara asla girmem. Ama buradaki babaanne belli ki durumdan aşırı rahatsız olmuştu ve bana bir karelik de olsa görüntüsünü yansıtarak bu konuya tekrar bakmamızı rica istemişti.

Telefon görüşmemizden sonraki günlerde Derya hn daha rahattı.

Seanstan 1 hafta sonra konuştuğumuzda “İlk 3 günü yoğun yaşadım. Onun dışında mide bulantılarım çok azaldı ve geçti. Su içmem ise eskiye oranla azaldı. ” dedi. 7. günden itibaren tamamen normale dönmüştü.

Yıllık izni bitmek üzere olduğu için ve benim yaşadığım şehre çok uzak bir yerden geldiği için 2. seansı da o şehrine dönmeden yapmaya karar verdik. Birçok ilki bir arada barındıran ve benim için de enteresan bir deneyim olan bu seansların ikincisi ise yazının 2. bölümünün konusu.:)

 

(DEVAM EDECEK…)

NOT: Her yazımın altında çoğunlukla eklediğim özel “NOTLAR ” bölümü ikinci yazının altında topluca belirtilecektir.

Sevgilerimle…