BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-2.Bölüm )

Standard

Süreç devam ederken, o dönemde regresyonla ilgili ileri teknikleri içeren bir eğitime katıldım. Bu tarz eğitimlerde genelde bir teknik olur ve bizler eğitim sonunda bu tekniği içerecek şekilde kendi üzerimizde çalışırız. Aradan uzun zaman geçtiği için seçtiğim konudan emin değilim ancak orada birbiriyle bağlantılı olarak keşfettiğimiz geçmiş yaşam anılarından birinden çok etkilendiğimi net hatırlıyorum.

Komutan olduğum bir geçmiş yaşamda, savaşla ilgili hatalı bir kararımdan dolayı çok sayıda askerim ölüyor. Kan gölüne dönmüş o meydanı gezerken hepsinin ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum ve yoğun suçluluk duygusuyla başedemeyip ölmek istiyorum. Ordan sonra kendimce kurduğum bağlantılar arasında şu var: bir daha kitleleri içeren veya etkileyebileyecek her türlü durumdan/karardan imtina etmeye çalışıyor olabilirim.

NE ALAKA DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM.. ☺

Şöyle ki; ben bu daireyi kiraladığımda orası bir nevi benim karargahım gibi olacaktı. Orayla ilgili çok fazla planım vardı. Salonda videolar çekip bir program hazırlayacaktım. Kışın ise o arka tarafa bakan sessiz odaların birinde kamp kurup ilk kitabımı yazacaktım. Bütün bu sesler nedeniyle bırakın planlarımı gerçekleştirmeyi, uyumak için bile orada kalamaz oldum. Ve bu ses konusu benim en hassas noktam olduğu için, tam daha geniş kitlelere ulaşacak bir işe girişeceğim zaman kendimi bir şekilde sabote ettiğimi düşünüyorum. ( İlerleyen dönemde karşılaştığım başka bir geçmiş yaşam anısı ( yine bir komutan alt kimlik ) son 1 senedir karma astrolojisi ile desteklenen bilgiler sayesinde bunu daha iyi anladım ama uzatmamak adına bu detaylara girmiyorum. )

O eğitimden sonraki dönemde yeni bir daire bakmaya başladım. Anadolu Yakasında nereye baksam hemen yanıbaşında devam etmekte olan veya yeni başlayan bir inşaat vardı. Sonunda bir tane güzel yer bulup kaparo verdim ama bu sefer de emlakçı-ev sahibi kanadında başka sorun çıktı ve kaparom iade edildi. Bunun üzerine motivasyonum tamamen sıfırlandı ve artık daire bakmayı da bırakıp kendimi tamamen akışa teslim ettim.

Tam o sırada yıllardır devam ettiğim aile dizimi eğitimi modüllerinden biri denk geldi. Ve ben orada ilk defa parmak kaldırıp çalışma yapmak istedim. Hocamın yanına oturup konu olarak ses duyarlılığımdan bahsettiğimde üstüne çok fazla konuşmamız gerekmedi çünkü bedenim zaten herşeyi anlatmaya başlamıştı. Bu sebeple bana aile dizimi uygulamayıp bedenimle çalıştı yani aslında travma çalıştık.

Görünüşe göre bu sorunlar taa doğum travmama kadar tetiklemişti. Bir çok arkadaşımızın fiziki desteğini alarak, doğum travmam çalışıldı. Bedenen çok zorlandığımı ve çok fazla öfkenin açığa çıktığını hatırlıyorum. Hatta çalışma sonunda bana ” Hala birazcık var…sonra buna kendin tekrar bakabilirsin ” dediğini not almışım. Değerlendirme bölümünde ise bana ” Kendine huzurlu/sakin bir yer bulabilirsin. Dünyada böyle yerler de var ” dediğinde kaşlarımı kaldırarak ; ” İstanbul’da mı? ” diye cevap vermiştim gülümseyerek. Açıkçası pek inandırıcı gelmemişti yakın çevrede öyle bir yer bulabilmek.

VE SONRA YENİ BİR YERE TAŞINDIM

Eğitimden döndükten yaklaşık 2 ay sonra yine bir gün Beşiktaş’a kardeşimin yanına geçiyordum ki yolda emlakçım aradı: “Eylül hn size kışın gösterdiğim bahçe katı bir ev vardı, biraz pahalıydı. Oranın sahibi yurtdışından kısa bir süreliğine buraya geldi. Eğer siz tutarsanız, fiyatı da indirecekler ” dedi. İndirdikleri fiyat bile benim o anki oturduğum dairenin fiyatından daha yüksekti. Ben de artık bu konuda o kadar bıkkındım ki tüm arayışımı durdurduğum bir dönemde gelen teklif karşısında içimden şöyle düşündüm: ” Ya bugüne kadar hep birileri bana teklif sundu, kabul edip kaparo ödediğimde bile bu iş olmadı. Bir kere de ben karşı teklif yapayım bakalım ” dedim ve nasıl olsa kabul edilmez sanarak akşam emlakçımı arayıp ” Şu anki oturduğum daire ile aynı fiyata indirsinler, hemen yarın taşınayım ” dedim. Ve teklifimin kabul edildiğini ertesi gün şaşırarak öğrendim.

Eee, söz ağızdan bir kere çıkar… mecburen hemen taşınma işlemlerine başladım. Burası :

-sahilde 5+1, neredeyse 2 daire büyüklüğünde ve girişteki salonla mutfağın olduğu bölümden diğer bölüme geçmek için bile araya çelik kapı konulmuş

– belli ki benden önce oturan kişi feng shui biliyormuş ( bazı aksesuarlar sebebiyle anladım )bir önceki kiracı tarafından bir sürü mutfak eşyası ile dolabın içinde dev bir şişe şampanya bırakılmış

-şömineli kocaman bir salonu olan

-önünde ve arkasında bahçesi olan, balkonundan arka bahçeye inilebilen, otopark sorunu olmayan

-apartman görevlisinin günde 2 kere servise çıkıp marketten ihtiyaçlarımızı aldığı ve çok iyi, babacan bir insan olduğu için her türlü tamirat-tadilat işlerimizde yardımcı olduğu

-ve sadece 2 sokak mesafede olan bir yerdi.

Normalde hem ses olur diye hem de güvenlik gerekçesiyle hiçbir zaman bahçe katında yaşamayı düşünmemiştim ancak burası her tarafı demirli, bahçe duvarlarının üstüne dikenli teller çekilmiş, son derece güvenli bir yerdi. Kedim Kalben’le ( #kalbenkisakuyruk ) işte burada karşılaştık.

Sonuç itibariyle, hocamın sözleri aklıma geldi. İstanbul’da da olsa böyle yerler vardır, bulabilirsin demişti ama ben inanmamıştım. Aramam bile gerekmedi, emlakçım sayesinde ev beni buldu. Bina yaşça benden büyüktü, dolayısıyla iyi bir ses izolasyonu yoktu tabiki ama sabah 6’lara kadar bass sesleriyle titreyen bir binadan sonra herşey mükemmele yakın sayılırdı. Hatta burası eskiden yazlık olarak yapıldığı için kendimi ilk etapta yazlığa taşınmış gibi hissetmiştim. Bahçede en sevdiğim ağaçlar vardı: palmiyeler, limon, yenidünya, çam vb. Bir ara soldaki apartmanın bahçesinden horoz sesleri de duyar gibi olduğumda artık gülmeye başlayıp hocamın kulağını çok çınlattım. 😀

Bir sonraki bölümde:

-ne niye tetiklendi ? neden doğum travması, doğumum esnasında bir şey mi olmuştu ?

-şu anda misofonyam ne durumda, hala ses duyarlılığım var mı?

-peki şimdi nasıl bir yerde yaşıyorum?

gibi soruların cevaplarını bulabileceğiniz şekilde notlar içerecek.

Ayrıca benim kendi kendime bulduğum başka sebepler ile de destekleyeceğim bu tablonun dışında, astroloji bilenler için birazcık farklı bir dil kullanarak ek açıklamalar yapacağım. Bunların hepsine bir bütün olarak baktığınızda neden aynı sorunlara her zaman aynı tekniği kullanmadığımı da anlamış olacaksınız.

( DEVAM EDECEK … )

Eylül Erdoğan

BENİM HİKAYEM-2 ( Misofonya-1.Bölüm )

Standard

Kendimi bildim bileli çok sesli sakız çiğnenip patlatılmasından veya sesli yeme-içme seslerinden hoşlanmasam da bu benim hayatımı çok etkileyen boyutta bir şey değildi ve bunu bir rahatsızlık olarak görmüyordum. Yatarken kolundaki saatin sesini bile duyan ve bu yüzden kol saatini çıkararak yatan bir babam olduğu için ben de genetik olarak sese hassas olduğumu düşünürdüm. Bunun haricinde nerdeyse 20’lü yaşların sonuna kadar hayatımı hiç etkilemeyecek şekilde normal bir yaşantım oldu.

MİSOFONYA ETKİLERİ İLK NE ZAMAN DİKKATİMİ ÇEKTİ?

30’lu yaşların başlarında katıldığım yatılı bir eğitimde, aynı odayı paylaştığım arkadaşımın horlaması sebebiyle sabaha kadar uyuyamayabileceğim ilk olarak orada dikkatimi çekti. Normalde yoğun bir eğitim programında fiziksel olarak da yorgun olduğum bir günde bile en ufak seste uyuyamadığımı farketmemin dışında extra bir konu başlığı olarak aynı alanı paylaştığım kişilerin enerji bedenlerinde olan biteni ( ağrı-sızı vb ) hissettiğimin ilk belirgin sinyalleri o zaman ortaya çıkmaya başladı. Aşırı empatlık veya duyarlılık olarak tanımlayabileceğim bu durum ayrı bir başlık ve benim hayatımı son yıllarda fazlasıyla etkileyen çok uzun bir konu olduğu için karışmaması adına buna burada yer vermeyeceğim. Sadece , şimdilik şu soru işaretini ortaya bırakıyorum: ” Acaba aşırı duyarlılık sebebiyle mi ben bu sesleri sıradan insanların algıladığından daha fazla duyuyorum? Sistemim herşeyi fazla algıladığı için mi yüksek sese reaksiyon veriyor? ” …

MİSOFONYA DİYE BİRŞEY VARMIŞ…

Yukarıdaki yazdıklarım dışında, 2014 yılından itibaren İstanbul-Mersin arasında çok sık seyahat etmeye başladığımda farkettim ki; havaalanında uçak beklerken veya havaalanına gidiş-dönüş için Adana-Mersin arası servis kullanırken insanların cep telefonlarının mesaj bildirim uyarısı son seste iken yol boyunca yazışmalarından, yüksek sesle konuşmalarından veya bazen sesli video izlemelerinden aşırı derecede rahatsız olmaya başladım. Sakız çiğneme sesine artık ani ve mekanik sesler de eklenmişti. Derken, o sırada facebook arkadaş listemde bulunan bir opera sanatçısının ” MİSOFONYA ” ile ilgili paylaştığı bir haberle herşey anlam kazanmaya başladı. O haberi okuduğumda dünyada bu tarzda ses duyarlılığı olan kişilerin sayısının hiç de az olmadığını ve bunun bir isminin olduğunu hatta haberi paylaşan opera sanatçısının da benimle aynı sorundan muzdarip olduğunu görmem bana iyi geldi. Yazıda bunun tıbben tam olarak nedeninin ve tedavisinin olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, sadece yazıyı okumak bile şifa gibi geldi çünkü o güne kadar ne yakın çevremde böyle biriyle karşılaşmadığım için ne de sorunun ne olduğunu bilmediğim için insan ister istemez böyle ortamlarda kendini bazen arıza gibi hissediyor… :))

TABİ BUNLAR HİÇBİR ŞEYMİŞ…

Anadolu Yakası’na taşınmam: 2015-2016 arasında her ay İstanbul-Mersin arası bavulla seyahat ederken buna bir de spor yaparken belimi sakatlayıp fıtık olmak eklenince artık 20 kg’luk bavulu taşımak sorun olmaya başladı. Bu sebeple İstanbul’a geldiğimde kalacağım bir yer tutmaya karar verdim. Bu süreçte Anadolu Yakası’nda oturan iki arkadaşımla yenilen bir yemekten sonra akşam orda kalınca, sabah kalktığımda hissettiğim sakinlik-dinginlik hoşuma gitti. Yıllarca Avrupa Yakası’nda yaşamış biri olarak bu sessizlikte adalara bakarak kahve içme keyfi ile bir anda lokasyon olarak o bölgede bir daire tutmaya karar verdim.

Aradan bir süre geçtikten sonra tam da istediğim lokasyonda, fotoğraflarından çok güzel olduğunu düşündüğüm bir yer bulduğumda Mersin’de bayram tatilindeydim. Ben dönene kadar daire başkası tarafından tutulabilir düşüncesiyle hemen arkadaşımdan gidip bakmasını rica ederek özellikle sessiz bir yer olup olmadığına mutlaka dikkat etmesini söyledim. Sağolsun, evi gidip gördü ve evin çok güzel olup özellikle arka sokağa bakan 3 odanın çok sessiz sakin olacağını, sadece salonun caddeye baktığını belirtti. Ben mekan sahibi ile buluştuğumda da tek sorum sessiz bir yer olup olmadığı idi…Mekan sahibi da sessiz olduğunu, sadece yan binanın altında küçük, müzikli bir yer olduğunu ama öyle çok işlek bir yer olmadığını belirtti. Ben de dedim ki müzik gece 12-1’de bitiyorsa bile sorun değil. Ben zaten 1’den önce yatmıyorum. Hatta güzel müzik yapıyorlarsa arada seans çıkışı arkadaşlarla uğrarız belki diyerek espri bile yaptım. O sırada tarihler Merkür Stationary pozisyonunu ( Merkür’ün retro hareketinden sonra düz harekete geçmeden önce es verdiği gün ) gösteriyordu. Güya uyanık olduğum için mekan sahibine ” Ben burayı tutacağım, ama kontrat tarihini 4 gün sonra ( Merkür düz harekete geçmiş olacağı için ) hem de aybaşına denk geliyor..o tarih yapabilir miyiz? ” dedim ve tabiki kabul edildi.

Ekimde tuttum, kasım sonunda taşınıp yavaş yavaş eşyalarını tamamlarken arada hala Mersin’e geliş gidişlerim sürüyordu. Meğerse o müzik yapılan kıytırık mekan ekimde kısmen kapalıymış. Yazlıkçıların dönmesi ve havaların soğumasına müteakip ufak ufak bas sesleri gelmeye başladı. Artık aralık ayına geldiğimizde ” Demişler ki öldü, söyleyin onlara kral geri döndü ” moduna geçtiler. O hiç beklemeyeceğiniz uyduruk mekan, her akşam 22 de müzik yapmaya başladı. Girişte güncel veya eski Türkçe Pop müzikle başlayan repertuar artık gece 1’den sonra kafaların güzel olmasıyla beraber birden elektro bağlama eşliğinde ” Ankara’nın Bağları “na dönüşüyor ve bazen gecede 3 kere çaldığı oluyordu. Düşünün ki ben yan binanın ters tarafındaki ve 2 kat yukarıdaki daireydim ama banyomla yatak odam ( o arka sokağa bakan sessiz oda diye anılan yer ) yan binanın duvarı ile bitişik olduğu için banyoya gittiğimde halay çekilecek kıvamda oluyor, yatak odamda uyumaya kalksam sanki Flash Tv’de stüdyosunda canlı müzik programı devam ederken uyumaya çalışıyor gibi oluyordum.

Sonuç itibariyle en sessiz oda konumuna düşen ve gürültülü olmasıyla tanınan caddeye bakan salonda uyumaya başladım. Kaç kere gece yarısı veya sabah 6’da belediyenin Beyaz Masa’sıyla mesajlaştığımı, konuştuğumu hatırlamıyorum. Bu sebeple işim 21’de bitince apar topar Avrupa Yakası’ndaki kardeşime gidip orda uyuduğum günler oldu.

Öyle bir mekandan sabah 6-7’lere kadar müzik yapmasını normalde beklemezsiniz ama müşteri gelmese bile yapıyorlardı. Haliyle sabah toplantıları-görüşmeleri o sene iptal oldu. Ses limitlerini aştıkları için ceza yediklerinde aslında müzik yapma ruhsatlarının bile olmadığı ortaya çıktı ama buralarla ilgili yorum yapmak istemiyorum çünkü konumuz bu değil.

Ayda 1 hafta Mersin’e gittiğimde bol uyku stoğu yaparak ve arada başka yerlerde kalarak geçici olarak konuyu çözmeye çalıştım. Bu arada apartmanda üst kattaki yeni evli çiftten kadın olanın benle aynı durumda olduğunu öğrendim. Yatakta kaç kere uyuyamadığı için sinirden ağladığını ama hiçbir şekilde çözüm üretemediklerini öğrendim.

Şimdi size burada bir Misofonyalı hakkındaki en önemli bilgiyi veriyorum:

-Sadece bir sakız çiğneme sesi veya ani matkap sesleri gibi sesler sizin için standart bir ses iken, bir misofonyalıyı saliselik bir zamanda, istemsiz ve kontrol edilemez bir şekilde tüm cinlerini tepesine çıkartabilir. O an yanında çok sevdiği bir insan olsa bile şapurdatarak yemek yiyorsa, ışık hızıyla başka odaya geçebilir. Burada mantık aramayacaksınız, aman şu kadarcık sesten de rahatsız olunur mu demeyeceksiniz çünkü o kişinin sinir sistemi o anda alarm vererek savaş ya da kaç moduna geçiyor. Keyfi olarak verilen veya kontrol edilebilen bir tepki değil.

Normal bir insan 3 gün uyumasa sinirleri bozulurken, aylarca sabah 3-4 saatlik bölük pörçük uykuyla ne hale gelebileceğini bir düşünün. Bu adamlarla hiç muhatap olmadım ama sonunda bu mafyavari adamlara hukuksal yollarla kafa tutacak bir aslan parçasına dönüştüm. Hiç unutmam, ilk zaferi elde ettiğimde, milli maçta gol atmışım gibi apt’da karşılıklı sarıldığımız komşum olmuştu:))

Süreç , başıma birşey gelebilir düşüncesiyle ailemin o mekanı boşaltmamı istemesiyle devam ederken o arada katıldığım bir regresyon ileri teknik eğitiminde seans aldım. Bu seansta konu olarak ne seçtiğimi net olarak hatırlamıyorum ama sonrasında şöyle bir bağlantı kurarak çıktım: Karmik bir nedenden ötürü, tamamen kendimi sabote ediyordum çünkü ses benim hassas noktamdı. Bu karmik konunun ne olduğu, kendimi sabote etmemle ne gibi bir bağlantısı olduğu ve bu konunun nasıl ses rahatsızlığına bağlandığına 2. bölümde çok kısaca değineceğim.

NOT: Bu kadar uzun girizgah yapmamın sebebi ; aslında dışarıda olan şeylerin bir şekilde bizim içimizdekilerle bağlantısının olduğunun anlaşılması için hikayenin gelişimi ve geldiği boyutun anlaşılması içindi. Yoksa benim eskiden misofonyaya bakışım tamamen caps sitelerinde dönen yandaki yazı gibiydi.😉

” Bende misofonya vardı. 2 Seans aldım, geçti arkadaşlar. ” desem… muhtemelen 2 seans alınınca geçen bir rahatsızlık sanılacak ve bunu bir paket program gibi düşünme eğiliminde olacaksınız ama işin aslı öyle değil. Sorunların yansıması bazen aynı olabilir ama kişileri tetikleyen hikayeler, dolayısıyla çözüm yolları çok çok farklı olabilirler.

( DEVAM EDECEK…. )

Eylül Erdoğan

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU- 9. Bölüm

Standard

a1

 

ONUNCU SEANS:

9. Seanstan 2 ay sonra, mayıs 2017’de Berna Hn ile tekrar biraraya geldiğimizde bu sefer konu olarak ilişkiler konusunu seçti ve ” artık bir ilişki yaşamak istiyorum ama bugüne kadar hep kendime evlenemeyeceğim kişileri çektim. ” diye ekledi.

İlişki konusuyla ilgili olarak komut verdiğimde kendiliğinden bir geçmiş hayata geçiş yaptı.

Bu geçmiş hayatında fakir bir ailede, farelerin kaynadığı bir ortamda mutsuz bir çocukluk geçiriyordu. Babasının alkolik ve sert bir adam olduğunu, annesini sürekli eleştirerek bağırdığını ve bu sebeple her ikisine de öfke duyduğunu söylüyordu. Babasına hergün alkol aldığı ve zayıf bir adam olduğu için, ama asıl öfkeyi kendisini savunmadığı ve ezdirdiği için annesine duyuyordu. Ve henüz daha 7 yaşlarındayken ” BÜYÜYÜNCE ZENGİN BİRİYLE EVLENİP KENDİMİ BU HAYATTAN KURTARACAĞIM, ANNEM GİBİ OLMAYACAĞIM ” şeklinde bir karar veriyordu.

Evlerde hizmetçilik yaparak adım adım planını uyguluyor ve sonunda zengin, yakışıklı ve bekar kişilerin olduğu bölgelere odaklı olarak işinde ilerliyordu.

19 Yaşına geldiğinde yeni girdiği işinde önce servis yaparken evin bekar ve zengin sahibini adım adım baştan çıkarıyor ve birlikte oldukları bir geceden sonra “mağdur, kirletilmiş kızı ” oynayarak onunla bir daha birlikte olmaktan kaçınıyordu. Bu esnada aslında ” içimde ona karşı hisler var ama duygularımı serbest bırakırsam hedefimden uzaklaşırım ” diyerek kaçan kovalanır taktiğini uyguluyordu.

2-3 Ay sonra evleniyorlar ve evlendikten 4 ay sonra ise kocasından ilk tokadını yediği bir sahnede başına darbe alarak hafıza kaybına uğruyordu. Hafıza kaybına uğradıktan sonra evden kaçtığını ve 6 yıl boyunca sokaklarda aç susuz yaşadığını, aşevlerinden ve çöpten beslendiğini, bir süre sonra artık erkek kıyafeti giyip saçını da kestiğini anlatıyordu.

25 Yaşına geldiğinde intiharla sonlanan bu hayatın etkilerini dönüştürdükten sonra seansı noktaladık.

İlk defa ilişki odaklı bir geçmiş hayat çalıştığımız bu seansın sonunda Berna Hn aşağıdaki bağlantıları kurdu:

1-Amaç ve hedeflere yönelik duygularımı her zaman arka planda bırakıyorum ve duygularıma izin vermiyorum.

2-Şimdiki hayatımda da seçtiğim karakterlerin her zaman sosyal sınıfına, fiziksel görüntüsüne önem verdim. Seçtiğim insanlarda ” ben bu kişiden ne fayda sağlayabilirim ” olarak bakıyorum. Bu kişileri bir basamak olarak görüyorum.

3-Tıpkı bu geçmiş hayattaki karakter gibi bu hayatımda cinsellik yaşarken yine soğuk ve mesafeli hissediyorum. Karşı tarafa da öyle hissettiriyorum. Bunu sanki görev icabı yapar gibi yapıyorum. Hatta ilk sevgilim bundan rahatsız olduğunu açıkça söylemişti.

4-İkili ilişkilerimde partnere yeterli sevgi ve hakettiği ilgiyi göstermeyip onları değersiz hissettirerek, onlardan da tepki olarak değersizlik duygusu alıyorum.

 

g2

3.GÜN:

” Eylül hanım nasılsınız kusura bakmayın dün atmam gereken mail ancak bugün atabildim.seanstan sonra genelde yorgun olurdum ama aksine çok enerjik durumdaydım.mutluluktan bi göbek atmadığım kaldı .gece de heyecan ve mutluluk vardı içimde .kendimi daha duygusal ve sakin hissediyorum. ”

11.GÜN:

Eylül hanım merhaba nasılsınız
Tamir fazı dönemi genel olarak sakin geçti.mümkün olduğunca evde dinlendim ve ailemle vakit geçirdim.yazmak istediğim başka şeyler de var ama kafam biraz karışık net değil o yüzden biraz daha bekleyip yazacağım.bu süreçte farkettiğim ve aslında ben önemsemesemde hayatımı etkilediğini anladığım durumlar var.ilişki çalıştığımız için hoşlandığım kişiyle karşılaşmak için sabırsızlanıyorum. Sevgiler

 

24.GÜN:

” Merhaba eylül hanım nasılsınız

Yaptığımız seans ile ilgili yeni bir ilişkiye başlamadım ama hoşlandığım biri var henüz kendisiyle herhangi bir iletişime girmedik .tabi bu durumda benim aşırı derecede utangaç olmamın etkisi de var. ilginç olan eskisine oranla çok daha fazla insanların dikkatini çektiğimi farkettim.
 
Bağlar çalışması ile ilgili geri-bildirim: 
Bitmemiş ilişki çalışmamız :çalışma yaptığımız kişi ile alakalı ciddi bir nötrleşme yaşadım çok iyi geldi onda da aynı şekilde bu durum söz konusu sanırım çalışma da bana söylediğiniz ” bu durumdan gizli haz duyuyorsun bunun farkında değilsin ” cümlesi çok etkili oldu.en güzel tarafı da ben her zaman etrafımda evli çocuklu nişanlı tiplerin olmasından şikayet ederdim şimdi o insanların hepsi etrafımdan temizlendi.  Sevgiler

 

40.GÜN:

” eylül hanım merhaba nasılsınız bugün facebookta ki yazınızı okudum. Birşeyi korkudan, alışkanlıktan veya boşluktan yapıyorsanız : ” Geçmiş olsun.

…………………………………………….hayatımda yaşadığım boşluğu doldurmak için sürekli spor yapıyorum.sinemaya gidiyorum vs yapabileceğim ne varsa yapıyorum en son eve geldiğimde de yorgunluktan sızıp uyuyarak ertesi gün kalkıp işe gidiyorum.insanlar bana sürekli ne kadar enerjiksin bu kadar şeyi yapmaya nasıl vakit buluyorsun diyor ama bilmiyorlar ki bunların hepsini yalnızlıktan yapıyorum.şöyle oturup düşününce gerçekten hiç arkadaşım yok olanlar da sürekli güzin ablaları yada dertlerinin çaresiymişim gibi sürekli bana sıkıntılarını anlatıyorlar.kaliteli vakit geçirmiyoruz yani bu sebeple de onlarla da görüşmeyi bıraktım.bu yeni bir olay mı  derseniz değil yıllardır bu durumdayım ama artık gerçekten çok ağır geliyor.ben artık yeni insanlarla tanışmak verimli ve kaliteli vakit geçirebileceğim arkadaşlar edinmek istiyorum. ben mi kendimi insanlardan soyutluyorum onlar mı bir sebepten dolayı benden uzak duruyor bilmiyorum .yada soğuk ulaşılmaz görünmez miyim yada ben gözümün önünde olan biteni mi görmüyorum .sorular sorular…hayatımda ki bu derin boşluğu doldurmak için sürekli yeni şeyler yeni oluşumlar peşindeyim.maalesef bir süre iyi geliyor bu yaptıklarım ama eninde sonunda aynı noktaya dönüyorum.sağlıklıyım bir işim var kültürlü donanımlı bir insanım bekarım vs uygun bütün kriterlere sahipken zihnimde nasıl bir girdabın pençesindeyim ki hiç arkadaşım yok bir sevgilim yok bu kadar yalnızlık çekiyorum,

yeni boşluk doldurma uğraşım aktif olarak spor yapmak ama normal sınırlar gelmesin aklınıza . …………….. neyse ki yapılan spor ve sağlıklı bir beslenmenin karşılığını oldukça fit bir vücut olarak geri alıyorum . sevgiler

 

3,5 AY SONRA:

” merhaba nasılsınız eylül hanım farkettim ki size attığım en son mailin üzerinden 1.5 ay geçmiş içimden size yazmak geldi.

öncelikle biraz olumlu durumlardan bahsedelim.görüşmediğimiz bu süre içerisinde mali durumumu iyileştirmek adına bazı adımlar attım.ben memur olduğum için sabit bir gelirim var.bir yerden piyango çıkmadığı sürece bunun artma şansı yok.bende bu konuda ki uçuk beklentilerimi bi kenara bırakıp e ticaret olayına başladım. internet üzerinden kullanmadığınız yada sıfır eşyalarınızı satabileceğiniz siteler var .bunlara üye oldum ve satış yapmaya başladım. hem evimde ki fazla eşyalardan kurtuluyorum hemde elime para geçiyor.bu durum sayesinde ben sadece bu işi biliyorum başka iş yapamam başarılı olamam yargımı kırmış oldum. ticaret yada herhangi başka ne iş olursa yapabileceğimi gördüm.bu konu uzun zamandır aklımdaydı ama aslında şu durumdan sonra daha fazla netlik kazandı.ailemin yanına kesin dönüş kararı aldım ve bundan sonra herşey bir anda gelişti.sanki evren doğru ve net bir karar aldığım için benim önümü açtı.böylece aslında eşyaları elimden çıkararak dönmeye hazırlık yapmaya başladım.hatta arkadaşlarımla konuşurken farketmeden ben giderken bu eşyamı sana hatıra bırakırım tarzı cümleler kurmaya başladım.ben bile şaşırıyorum bu duruma

ailevi olarak ta güzel gelişmeler var.uzun zamandır iş yerimizi değiştirmek istiyorduk fakat bir türlü uygun bir yer bulamadık.şu anda tuttuğumuz iş yeri yıllar önce bakıp fiyatından dolayı tutmadığımız bir yerdi.bu sefer dükkan sahibi çok ılımlı davrandı hem fiyatı düşürdü hemde biz acayip harika bir dükkan tuttuk. babam ev borcundan dolayı başka bir borca girmek istemiyordu fakat şu anda sıfır bir araba aldık ayrıca da işi büyütme planlarını da hızlandırdı. yani anlaycağınız babamda bende kafamızda ki sınırları kaldırıp risk almaya ve büyümeye karar verdik.bu durum beni o kadar mutlu ediyor ki anlatamam

ailemin yanına geri dönme kararı beni acayip olumlu etkiledi.inanılmaz pozitif ve enerjik bir ruh haline  büründüm.tabi ki henüz bu kararımı aileme açıklamadım.çünkü söyledikten sonra işler acayip hızlanacak biliyorum .dönmek konusunda tereddüt yaşamıyorum fakat bazı korkularımda yok değil.yeni bir çevre orda ki insanlar beni nasıl karşılayacak .büyük bir şehirde uzun zamandır yaşıyorum ve küçük bi yere taşınmak orda kendimi kısıtlanmış hissedermiyim bu tip korkularım var . o yüzden de bu kararımı bir türlü ailemle paylaşamıyorum.

diğer taraftan dönmek için ruhsal olarak hazır olduğum için eskiden yaşadığım bazı durumlar tekrarlıyor.12 yıl önce X şehrine geldiğimde ailemin yaşadığı şehirdeki bütün herkesle bağımı kopardım eş dost akraba arkadaş okul çevresi şimdi de aynı şeyi burda ki çevreme yapıyorum kendimi onlardan soyutlamaya başladım. normalde zaten çok ortam insanı değilim insanlarla görüşmek bana yük geliyor bu durumda nasıl değişir bilmiyorum .zaten bu sebeple de bir ilişki yaşama olasılığı çok düşüyor. yeni insanlar ve yeni bir çevre düşüncesi beni korkutuyor. sevgiler

v9

 

NOTLAR:

1-Bu seanstan sonra Berna Hn ile çalışmaya uzun bir ara verdik. Bu süreçte Berna Hn’dan çok sık olmasa da ara ara güncel bilgi alıyorum. Henüz şehir değiştirme kararını hayata geçirmediğini, bu konunun askıda olduğunu belirtti.

2-İlişki cephesi: Berna Hn,  ara ara sosyal bir ortamda karşılaşıp hoşlandığını söylediği kişi ile yaptığımız son seanstan sonra bir daha hiç karşılaşmadığını söyledi. Şu anda hayatında şehir değiştirme konusunu netleştiremediğini ve düzenini bozmakla ilgili endişeleri olduğunu ekledi. Aslında yakın bir ilişki yaşamak istemediğini farkettiğini ve bu konunun ancak hayatının diğer alanlarıyla ilgili belirsizlik ortadan kalktığında belki değişebileceğini söyledi.

3- Eğer kendinize sürekli bir araya gelemeyeceğiniz, ya da yakın bir ilişki yaşamak istediğinizi söylemenize rağmen hep bir engeli olan kişileri çekiyorsanız belki de yakın bir ilişki için yeterince hazır değilsinizdir. Özellikle hep nişanlı, evli erkekleri çekiyorsanız bu da bir çalışma konusudur.

4- Sanılanın aksine, ben çalışmalarımda size ilişki koçluğu yapmam. ” Bu çocuk senin ruh eşin, aman bırakma.” , ” Bu kişi sana uygun değil, terket ” gibi danışanı yönlendirici cümleler kurmam. Ben seanslarda sadece sizin yaşadığınız soruna ilişkin altta yatan nedenleri araştırırım. Eğer bu alandaki sorun spesifik bir konu değilse ( Ör: Ahmet’le iletişim sorunu, eşe ..konusunda öfke ..vb ) ve hayatınız boyunca ilişkiler alanı hep sorunlu olduysa, bu iş tek seanslık bir iş değildir. Kişinin ilerleme hızı da danışandan danışana farklılık gösterdiğinden gözleme dayalı ve zamana yayılan bir çalışma yaparız.

 

” Eğer bir kadın güçlü bir erkekle yüzleşemezse, annesine dönmeli ve partneriyle/eşiyle ilişkisinde derinleşmeden önce annesinden enerji almalıdır. Bu süreç zaman alabilir ve kişinin , kadınla erkek arasındaki olgun bir ilişkiye ne derece hazır olduğuna bağlıdır.   

                                      Svagito R. LIEBERMEISTER  “

 

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BİR BONUS FAYDA HİKAYESİ: “MİGREN”

Standard

m1

İsmine Ceren diyeceğim danışanım 20’li yaşlarının sonunda, oldukça alımlı, bekar ve çalışan bir kadındı. Yaz ortalarında seansa ilk kez geldiğinde doldurduğu form üzerindeki çalışmaya geliş sebebi bölümüne ” ikili ilişkilerde tekrarlayan olaylar ” yazmıştı.

İki uzun ilişkisinde de terk edildikten kısa süre sonra erkek arkadaşları genelde ailelerinin buldukları biriyle evleniyorlardı. Üçüncü ilişkisi de tam ilk seansa geldiği gün basit bir mesajla bitmişti. Bu ilişkisinde evlilik düşünülüp konuşulurken erkek arkadaşının ebeveynlerinden birinin vefatı sebebiyle diğer evebeynini yalnız bırakmamak için onun bulunduğu şehre taşınmasıyla beraber ilişkileri çıkmaza girmişti. Ceren hn, erkek arkadaşının ebeveyninin yaşadığı küçük ilçede mesleğine devam edemeyeceği için evlenerek en azından o ilçenin bağlı bulunduğu büyük şehre taşınmayı kabul etmişti fakat erkek arkadaşı bu isteğini geri çevirerek ayrılmayı tercih etmişti.

Tüm ilişkilerinin ortak teması: Hiçbirinde ilişkiye severek başlamamasıydı. Bütün ilişkileri genellikle karşı tarafın yoğun ilgi-alakası ile başlıyor, bir süre sonra Ceren hn karşı tarafa kalbini açmaya başladığında nedense hep sorunlar başlıyor ve bir şekilde terkediliyordu.

Bu uzun ilişki yaşadığı kişilerden birine gerçekten aşık olmuştu ve hayatımda aşık olduğum tek ilişkim diye tanımlamıştı. Fakat bu kişi de Ceren Hn’ı maddi anlamda zayıf bularak ilişkiyi bitirmiş ve çok kısa bir süre sonra zengin bir ailenin kızıyla evlenmişti.

Anne ve babası o daha ilkokuldayken evleri ayırmışlardı. Babası başka bir kadına aşık olmuş ve hem annesini hem aşık olduğu kadını aynı anda idare etmeye kalkmıştı. Annesi bir süre durumu kabullense de bir müddet sonra işle ilgili parasal bazı nedenlerden dolayı hukuken de ayrılmışlardı. Babası bu arada eski sevgilisiyle beraber yaşamaya başlamıştı. Buna rağmen çocuklarını ziyaret etmek için her geldiğinde çocukların anneleriyle yaşadığı eski evlerinde kalıyor ve eskisi gibi hayatlarına her alanda müdahale ediyordu.

m4Ceren hn, sürekli tartışma ve kavgalarla geçen travmatik bir dönem olduğu için 8 yaşından öncesine ait hiçbir anıyı hatırlamıyordu. 8 yaşına dair hatırladığı tek anı  babasının annesine şiddet uyguladığı bir sahneydi.

Bu esnada kendisinin yoğun sinirsel baş ağrılarının olduğundan, stresli olduğu her an veya alkol aldığında başının ağrıdığından bahsetti. ( NOT: Bu esnada form üzerinde de, seans sırasındaki ön görüşme bölümünde de migreni olduğunu söylemeyi unutmuştu. Ben bunu ancak seanstan aylar sonra migreninin yok olduğunu söylemek için aradığında öğrenecektim. )

M10.jpgKendisiyle bir geçmiş hayat çalıştık. Bu geçmiş hayatında annesi fakir olduğu için babasını ezen ve onu terkedip pavyonda çalışmaya başlayan bir kadının pavyonda büyüttüğü kız çocuğuydu.

Ülke olarak Küba ve 60’lı yıllara yakın bir dönem olduğunu söylemişti. Daha sonra pavyona gelip giden bir İngilizle evleniyor ve ona bağımlı bir hayat sürüyordu.

m8Evliliklerinin üzerinden çok geçmeden bir gün eşiyle yatakta uyurlarken evlerine giren çok iri cüsseli bir adam önce eşini öldürüyor sonra da Ceren hn’a tecavüz ediyordu. Bu esnada kocasının yasadışı işlerle uğraştığını, uyuşturucu satıcısı olduğunu ve o iri cüsseli adamın bağlı bulunduğu grubun mallarını çaldığını tesadüfen öğreniyordu.

Tecavüz sahnesinden sonra iri cüsseli adamın arkasından üstüne atladığında ise adam tarafından itiliyor ve başını duvara çarparak kafa travması sebebiyle ölüyordu. Ölüm anında iken karnında minik bir bebeği olduğunu ve elini karnının üzerine koyarak öldüğünü farketti.

Bu hayatın izlerini beden terapi ile dönüştürdük. O esnada migreni olduğunu bilmiyordum ama baş ağrılarından bahsettiği için başına özel bir çalışma yaptık.

Seans sonunda rehberi ona ” Güçlü olmayı ve kendini korumayı abartma. Anın tadını çıkar. Başına gelen herşeyi affet..” dedi.

 

g2

 

1 Gün Sonra:

Merhaba Eylül Hnm;

Seanstan sonra baş dönmesi ve yorgunluk yaşadım.Seans esnasında karın bölgemdeki ağrı ara ara oldu.Başımın tepesinde ağrı değil ama değişik bir ağırlık vardı.Dinlenmek istiyorum devamlı.Ruh halimde ara ara çok neşeli ara ara çok durgunum.Devamlı bu hayatımda ne yapmam gerektiğini düşünüyorum.
Sevgiler  “

 

14 Gün Sonra:

” İlk gün baş dönmesi yaşadım ardından 1 hafta boyunca baş ağrısı çektim çalışma yaptığımız yerde.Daha sonrasında baş ağrısı çekmedim.Rüyalar görmeye başladım,art arda bir sürü.Çalışmadan 3-4 gün sonra uyku ve uyanıklık arasında başımda iri birinin durduğunu hissettim eskiden çok korkmama rağmen o an korkmadım gözümü açtığımda kayboldu .Hergün eklenti çalışmasını yapıyorum ve beni daha dinç hissettiriyor.Düşüncelerim değişmeye başladı artık hayatın bir deneyim olduğunu düşünüyorum ve herşeye rağmen hayatın güzelliklerinin olduğunu biliyorum.Eskiden kızdığım insanlara kızmamaya başladım onların da bana öğretmek istedikleri vardı diyorum.Daha pozitif olmaya başladım.Bir sonraki seansımızı heyecanla bekliyorum. Sevgiler,saygılar...”

***

M2.jpgSeanstan yaklaşık 11 hafta sonra migreninin geçtiğini belirtmek için yazdığında bir migreni olduğundan haberdar olduğum için kendisine bunu ne zamandır, ne sıklıkla ve ne şekilde yaşadığını sordum.. Aldığım cevap:

***

Yaklaşık 7-8 yıl öncesinde başladı baş ağrılarım.Doktora gittim,strese bağlı olarak ve regl öncesi ve sonrası hormonların değişiminden dolayı migren atağı geçirdiğimi söyledi.Seanstan önce ayda 1-2 kere şiddetli baş ağrısı geçirirdim.Regl öncesi veya sonrası,üzüldüğümde,ağladığımda,strese girdiğimde yaşardım.Hastaneye gider iğne yaptırırdım.Baş ağrısıyla beraber mide bulantısı da yapardı.Seanstan sonra yaklaşık olarak bir hafta baş ağrısı yaşadım.*  Hergün şiddeti azalan bir ağrıydı.** Daha sonrasında 1-2 kere baş ağrısı yaşadım ama bunlar açlıktan ve susuzluktan olan sızı gibi hafif ağrılardı.Seans öncesindeki dönemde çok şiddetli geçiyordu.Özellikle üzüldüğümde ve ağladığımda acıdan kendimi hastaneye zor atardım.Seanstan sonra üzüldüğüm konular oldu, ağladığım zamanlar da oldu hiçbir şekilde şiddetli migren atağı geçirmedim. Sevgiler...”

 E8
Seanstan yaklaşık 5 ay sonra 2. Seans için biraraya geldiğimizde:
1-Bu hayatta aşık olduğum tek kişi dediği eski ilişkisinde kendisini maddi anlamda zayıf görüp zengin bir ailenin kızıyla mantık evliliği yapan eski erkek arkadaşı bir yerde karşılaştıktan sonra Ceren hn’ı arayıp ısrarla görüşmek istemiş, hayatında biri olup olmadığını, evlenme planı olup olmadığını sormuş. Ceren hn ise bir kere görüşüp yüzleşme yaşamış. Karşı taraf hem evliliğine devam etme hem de kendisi ile ara sıra görüşmek niyetinde olduğunu hissettirince içinde söylenmemiş hiçbir söz bırakmadan bu konuyu noktalamış ve kesin olarak HAYIR demişti.
2-Seanstan 15 gün sonra,  seansa geldiği gün ayrıldığı son erkek arkadaşı ona geri dönmüş ve tekrar denemişlerdi. Aynı sorun sebebiyle kısa sürede tekrar ayrılmışlardı. Bu sefer Ceren hn, evlenme planları yaparken aralarında anlaştıkları konuya uymadığı için ve aynı sebeple bittiği için kendini kandırılmış hissediyordu, erkek arkadaşına yoğun öfke duyuyordu ve artık ona sevgim kalmadı diyordu.
 v9
                                                                         
NOTLAR:
 1- BONUS FAYDA: Seanslarda çalışma konusu olarak seçmesek bile zaman zaman farklı alanlarda da iyileşmeler elde edilir. Bunları ancak seanslardan sonraki süreç içerisinde danışanın geri-bildirimleriyle gözlemleme şansımız olduğu için önceden kestiremediğimiz bu durumlarla ilgili sağlanan olumlu gelişmelere ” bonus fayda ” deriz.
2-*: Seanslardan sonra ilk 7-10 günlük döneme tamir fazı evresi deriz. Bu dönemde kimi danışanlarda hiçbir fiziksel semptom gelişmezken, kimi danışanlarda baş ağrısı, bağırsak hassasiyeti, yorgunluk, iştahta azalma veya artma, uyku ihtiyacı vb semptomlar oluşabilir. Bunlar vücudun iyileşmeye verdiği tepkilerdir.
3-**: Tamir fazında ortaya çıkabilecek semptomlar ilk gün yoğun olsa bile her geçen gün azalarak geçer ve kişi genelde 1 hafta içinde normale döner. Bu sürecin takip edilerek zamanında terapiste bilgi verilmesi önemlidir.
( Ceren Hn ile çalışmaya devam ediyoruz. )
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-6. Bölüm

Standard

a1

YEDİNCİ SEANS

Konu: Beden ağırlığı 60 kiloya inince bedenin direnç göstermesi ve yeme dürtüsünün tetiklenmesi

Altıncı seanstan yaklaşık 3,5 ay sonra Berna Hn ile tekrar bir araya geldiğimizde bu hayatında 5 yaşındayken eklenti çektiği bir sahneden yola çıkarak bir geçmiş hayat çalıştık.

Bu geçmiş hayatında doğumda annesini kaybeden bir erkek çocuğuydu. Kimsenin kendisini umursamadığı düşüncesiyle bebekliği boyunca sürekli ağlıyordu ve özel bakıcısı olmasına rağmen aç kalıp ölmekten korkuyordu.

Tipik bağımlı karakter olduğu bu hayatta 20’li yaşlardayken kız arkadaşı tarafından terk edilince kendini aç bırakarak cezalandırıyordu. Sigara ve içki parasını kazanmak için gündelik işler yapıyor ve hayatını hastalıklı, çelimsiz biri olarak barakalarda geçiriyordu.

Boşa yaşanmış, ziyan edilmiş bir hayat olarak tanımladığı bu hayatı 40-45 yaşlarında bir parkta alkol komasına girdiğinde sonlanıyordu. 1.80’e yakın boyuna rağmen öldüğünde 48-49 kg civarında olduğu için neredeyse kaburgalarının sayıldığını ve aşırı zayıflamış olduğunu ekliyordu.

Ruhsal boyutta aldığımız bilgilerden en önemlisi; 20 yaşında kız arkadaşı tarafından terk edildikten sonraki dönem içerisinde kendisi de ” babam bir gün beni terk ederse acı çekmeyeyim ” düşüncesiyle babasını terk ettiğiydi. Ayrıca kendisini terk ettiği zaman depresyona girdiği kız arkadaşını görünce şaşırarak” Çok güzel bir kız değil aslında. Onu sevmiyorum bile..sadece şefkatli olması hoşuma gitmiş  ” diyerek kız arkadaşını annesinin yerine koyduğunu farkettiğini söyledi.

Bu geçmiş hayatın olumsuz etkilerini dönüştürdükten sonra başka eklenti olup olmadığına baktığımızda akrabalarından biri tarafından bu hayattaki annesine gönderilmiş bir lanet ( beddua ) enerjisini keşfettik. Bu enerji aslında annesine gönderilmişti ama anne kanalıyla kendisine de geçmişti. Bu eklentiyi de temizledikten sonra seansımızı sonlandırdık.

 

a2

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 1 gün sonra aldığım email: 

Merhaba eylül hanım
Dün seanstan hemen sonra ciddi bir enerji artışı oldu.dün gece rahat ve deliksiz hiç uyanmadan uyudum.gece birçok rüya gördüm ama hatırlamıyorum.sabah geç uyandım bugün kendimi biraz yorgun hissediyorum vücudum da kol ve bacaklarımda ağrılar var.genel olarak iyi ve enerjik hissediyorum
Sevgiler

7 Gün sonra aldığım email: 

” Merhaba eylül hanım nasılsınız
İlk 2 gün tatlı yediğim zaman aşırı derecede mide bulantım oldu .daha sonra ki günlerde bu durum düzeldi .yemek yeme durumumda herhangi bir azalma yada artış yok .tamir fazı süresince uykularımda hep huzursuzdum.hatta bazı geceler huzursuzluktan uykuya dalmakta sorun yaşadım.genel olarak rahat bir tamir fazı dönemi yaşadım. Moral ve enerjik olarak modum gayet iyi durumda.
Seansta ortaya çıkan geçmiş hayat ve bu esnada keşfettiğimiz duygu ve düşünce durumları bu hayatımla birebir aynı şeyler: kıskançlık sürekli ilgi bekleme sevmediğim insanlara sırf yalnız kalmamak ve şevkat duyguları yüzünden bağımlı olma ve ayrılınca da bütün hayatımı kendi ellerimle mahfetmek,insanları kendimden uzaklaştırma ve bu sebeple kendimi dışlanmış hissetmek ,ilişkileri çocuk bilinçle yaşamak,babaya karşı duyulan yoğun suçluluk hissi Sevgiyi almakta direnç
Çocukluk dönemimde de çok huysuz bir çocukmuşum hep ağlarmışım annem ne Zaman bana biberonla süt verse hep susuyormuşum daha o yaşlarda yemek ilgi kodlamasını yapmış olabilirim
Dip not: bu bilgi sizden saklanmadı sadece teyzemlerin yazlığını gittiğimiz için tetiklenen anılar oldu. Teyzemin eşi tarafından elle taciz edildiğimi hatırladım bir kaç kez ve taciz ettiği bölge vajina bölgesi yaş olarak 6-7 yaşlarındaydım.
Bu hayatta da baktığım zaman bana dokunulmasından hoşlanmam arkadaş ilişkilerimde de ikili ilişkilerde de birde ……………………….. yapılması midemi bulandırıyor bununla bağlantılı olabileceğini düşünüyorum.
Kilo ile ilgili sürecimi takip edeceğim
Sevgiler

 

Ş11

NOTLAR:

1- Berna Hn sağlık sektöründen olduğu için eklentilerin bol miktarda bulunduğu bir yerde çalışıyor. Yukarıdaki seansın üzerinden 1 ay geçmeden bu tarzda birşeyden şüphe ettiğimiz için tekrar randevulaştık. Eklentiler tek başına bile kilo sebebi olabildiği için Berna Hn’la çok yönlü bir çalışma yapıyoruz.

2-Üstteki geçmiş hayatta ölüm sebebi alkol gibi görünse de aslında kendisini aç bırakarak ölüme terk ediyordu. ( gizli intihar ). Bu sebeple bu hayatında 60 kg’un altına indiği zaman bedeni alarm veriyor ve yemeye başlıyordu.

3-Bu seanstan sonra kilo durumunu takip etmeye devam edeceğiz. Şimdilik kilonun seyri daha durağan bir hale geldi diyebiliriz ama asıl almak istediğimiz sonuç, üniversite yıllarından bu yana asla ulaşamadığı ve ideal kilosu olarak tanımladığı 53-55 kg aralığı olduğu için biraz daha uzun vadede takip edeceğiz gibi görünüyor.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BOL EKLENTİLİ BİR VAJİNİSMUS HİKAYESİ ( 2. Bölüm )

Standard

v4

Esra Hn ile ilk seansımızdan 107 gün yani 3,5 ay sonra 2. seans için bir araya gelebildik. Bu uzun arada neler olduğunu sorduğumda bana idrar yollarında ve sol göğsündeki iltihaplanma sorunundan ve idrar yolları için hala antibiyotik kullandığından* bahsetmişti.

İlk seansı daha önce okumadıysanız tıklayınız : BOL EKLENTİLİ BİR VAJİNİSMUS HİKAYESİ ( 1. Bölüm )

 

İKİNCİ SEANS

Konu: ” Cinsellikle ilgili blokaj ”

İlk seansa geldiğinde ön-görüşmemizi biraz daha uzun tuttuğumuz için Esra Hn’ın geçmişiyle ilgili notlarımda bu konuyla bağlantılı detaylar da vardı:

-İlk evliliğinde eşiyle vajinismus sebebiyle birlikte olamadıkları

-Sonradan 2 çocukları olduğu için ilk eşinin boşanmak istemediğini

-18 yıllık evlilikte maximum 10-20 kere birlikte olabildiklerini ama bunlarda da hiçbirşey hissetmediğini

-18 yıllık süre boyunca ilk eşin sürekli başka sevgilileri olduğunu ve artık son yıllarda eve çok az uğramaya başladığını

-Onca yıl boyunca sorunun kendisinde olduğunu sanarak evliliğini devam ettirdiğini ama en sonunda sorunun kendinden kaynaklanmadığını anladığı noktada ilk eşle anlaşarak boşandıklarını belirtmişti.

 

Bu ilk evlilikten sonra yaklaşık 2 yıl flört ettiği bir arkadaşıyla 2 evliliğini yapmıştı. Lakin evlilik için imza attıkları andan itibaren Esra Hn’da yine cinsel isteksizlik başlamıştı.Evlenmeden önce aralarındaki çekim konusunda hiçbir sorunları yoktu ama evlendikten sonra durumun bu hale gelmesi Esra Hn’ın dikkatini çekmişti.

Yaptığımız seans bir geçmiş hayat seansı şeklinde geçti fakat seansa başlamadan hemen evvel Esra Hn’ın daha önceki seansta çıkmayan bir eklentisi daha olduğu için önce ona çalışmak zorunda kaldık. Bu eklenti tanıdık bir enerjiydi ve 2 yıldır sırt bölgesinde taşıyordu. Sırtında , boynunda ağrılara,karaciğerinde problemlere ve mide bulantısına yol açan bir eklenti türüydü. Bu eklentiye çalıştıktan sonra geçmiş hayat izi şeklinde ortaya çıkan diğer semptomlara bakarak hikayesini keşfettik.

Çalıştığımız geçmiş hayatında manastırda yaşayan bir rahibeydi. Manastıra 3-4 günde bir gelip giden zengin bir misyoner olarak tarif ettiği adamla yaşadığı ilişkiden dolayı hamile kalıyordu. Hamileliği sonlandırmak için de sağ yumurtalığa yakın olan bölgeye doğru alttan bıçak saplıyordu. Bu olaydan sonra adam manastıra bir daha hiç gelmiyordu.

Bu geçmiş hayatı hem çocuğunu öldürdüğü için, hem de cinsellik yaşadığı için yoğun suçluluk duygularıyla geçiyordu. Konuyu 2 rahibe dışında kimse bilmiyordu..ve o hayatının her günü birbirinin aynı olacak şekilde erkeklerle hiç görüşmeden, sadece affedilmek içinTanrı’ya dua ederek geçiyordu.

Bu geçmiş hayatın tüm olumsuz etkilerini dönüştürdükten sonra seansı noktaladık.

 

E8

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 2 gün sonra gönderdiği emailde:

Eylül hanim iyi aksamlar,
3 gündür göz kapaklarimin üstünde agirlik var gibi. Fiziksel olarak yorgunlugum yok fakat hicbirsey de yapasim yok. Isten geri kalan saatlerde uyukluyorum. Iki aksamdir cok rüya gordum ama sabahleyin hatirlayamadim hicbirini. Bence önemlilerdi.
Bunun disinda önemli bir gelisme oldu dün uzun zamandir ilk kez benim istegimle gunduz vakti esimle birlikte olduk. O  verdiğiniz  ( seans içinde aldığım rehberlikle yapmasını istediğim küçük bir çalışma )  çalışmayı yapiyorum ve mucizevi bir etkisi var. Güzel gecti, isteksizligim hic mi hic yoktu.
Bizim icin cok iyi ve mutluluk verici.

Bugün de olumsuz duygular icindeydim. Normalde üstünde bile durmayacagim esimin ailesi ile ilgili konularda fazla agresiftim. Butun gün bu konulari gecmis gelecek sardim durdum. Düşüncelerimi zaptedemez bir durumdayim.
Tamir fazi doneminde oldugumu bu tarz duygularin olabilecegini kendime telkin edip durdum.Iki günüm böyle gecti Eylül Hanimcim. Önümüzdeki günlerde daha güzel degisimler olacagina inancim var. Teşekkür ediyor iyi geceler diliyorum.
Sevgiler.”

Seanstan 6 gün sonra gönderdiği emailde:

Iyi geceler Eylül Hanim,
Seansin Üzerinden 6 gun gecti. 2. Gunde size geri bildirimde bulunmustum. Daha sonraki bugune kadarki surecte fiziksel olarak kendimi daha iyi hissediyorum. Yorgunlugum gecti. Ruyalarim devam ediyor. Cok ilginc olmasina ragmen pek hatirlayamadim. Dun sabaha karsi sarışın masmavi gözlü bir bebegim oldugunu gordugum ruyayi hatirliyorum sadece.

Cinsellikle olan süreçte regl oldugum icin biraz kesintide.  Bununla ilgili yine geri bildirimlerde bulunacagim.
Bu konuyla ilgili yine bir mucize oldu. Kucuklugumden beri adet sancisi cekiyorum ve bazen hastanelik olacak noktaya gelen agrilarim oluyor. Bu ayki regl sürecinde agri cekmedim. ** Bu  regresyon calismasinda arindigim tüm noktalarin beni ozellikle kadinlik, cinsellik noktasinda bir iyileşme kaydedecek seviyeye getirdigini düşünüyorum. Teşekkür ediyorum tekrardan.
Sevgiler.  “

2 hafta sonra:

Merhaba Eylül hanim,
Bugun seansin uzerinden 14 gun gecti. Reglimden sonra bir akrabamızın rahatsizligi dolayısıyla …Y..( farklı şehir )’e gecmek zorunda kaldim. Eşim dün geldi. Aksam birlikte olduk. Yine herhangi bir sıkıntı yasamadim. Oldukca istekliydim. Akrabamızın evinde oldugumuz icin bile bir tedirginlik yasamadim. Normalde baskasinin evinde eşimle birlikte olmazdim acikcasi.😊
Teşekkür ediyorum.
Sevgiler. “

1 Ay sonra :

Merhaba Eylül Hnm,
Çok yoğun bir dönem yasiyoruz. Akrabamız agir hasta ve ayrıca oğlunun düğünü  var yarin.  Biz hala Y( farklı şehir )’deyiz. Size bildirdigimden baska 2 kez daha birlikte olduk. Hic bir isteksizlik olmadi. Yani herşey gayet yolunda.

O söylediğiniz çalışmayı da aksamlari yapiyorum özellikle birlikte olacagimiz zaman öncesinde yaptigimda çok etkili oluyor. Gündüzleri de aklima geldiginde  yapmaya calistim.
Çok teşekkür ederim.
Iyi geceler.

Esra Hn’ın bu konuda bir sorunu kalmadığını görünce artık geri-bildirimde bulunmasına gerek olmadığını belirtim.

v9

NOTLAR:

1-* : Esra Hn ile ilk seansımız eklenti seansı şeklinde geçtikten sonra benimle asıl çalışmaya niyet ettiği konuyla ilgili 2. kere görüşmek istemesine rağmen o arada sağlık sorunları yaşaması tesadüfen değil demiştim. Bir kez şifalanmaya niyet ettiğiniz zaman eğer bu niyetiniz içtense, bedeninizde uyur vaziyette olan ve belki de ilerde size daha ciddi sorunlar yaşatabilecek olan bazı sağlık sorunlarınızı uyandırabilirsiniz. Bedenimizin de bir hafızası var..ve buradaki örnekte gördüğünüz gibi, Esra Hn’ın bu hayatında evlilik gündeme geldiğinde anneliği temsil eden sol göğsünün iltihaplanması, ve o hayatta bıçak saplamak zorunda kaldığı idrar yolları bölgesinin de iltihaplanması ve bütün bunların tam da seansa gelmeden önce ortaya çıkarak şifalanmaya başlaması şaşırtıcı değil.

2-** : Regl ağrıları, dişilikle ilgili bir konu olduğu için, o bölgede yapılan bir çalışmadan sonra terapi notlarımızda olmamasına ve terapi hedefimiz olmamasına rağmen, Esra Hn hayatı boyunca çektiği regl ağrılarından da kurtulmuş oldu. Bunun örneklerine daha önce defalarca rastladım..Hatta BONUS FAYDA olarak adlandırdığım bu durumla ilgili daha önce bir vaka yazmıştım: BİR BONUS FAYDA HİKAYESİ

3- Cinsellikle ilgili bir sorununuz olduğu zaman ilk etapta bir doktora ve cinsel terapi konusunda uzmanlaşmış bir profesyonele gitmenizi tavsiye ederim. Eğer sorununuz fiziksel veya psikolojik nedenlere bağlı değil ise ve mevcut durumunuz uygulanan terapilerle değişmiyorsa, ancak o aşamada bir regresyon terapistine başvurmayı düşünmelisiniz. Buradaki vakada ve aldığım her vakada, kişinin daha önce doktora gitmiş olmasına özen gösteririm. O yüzden her vakada belirttiğim üzere, burada da genelleme yapmamanızı ve sorununuzun kaynağını illa ki bir geçmiş hayatta aramamanızı rica edeceğim.

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-4. Bölüm

Standard

ŞY1

18.03.2016’da Berna Hn ile bir kez daha bir araya geldik. Şehirdışından gelip gidiyor olması sebebiyle seans aralıklarımız yaklaşık 40 gün civarı aralıklarla sürüyordu ve her yeni seansta daha önce bilmediğimiz yeni bir durum ortaya çıkmaya başladığı için son 3 seansın konusu tabir-i caizse beklemediğimiz yerden çıkıyordu. Özellikle de Berna Hn, seansa gelmeden önce tetiklenen bir bünyeye sahip olmasaydı sanırım işimiz çok zor olacaktı çünkü alttaki seansta ruh sağlığı yerinde değilken ölen bir alt kimlik ve dolayısıyla keşfi beni bir hayli zorlayan bir geçmiş hayat hikayesi var. Seans notlarına geçmeden önce son günlerinin nasıl geçtiğini sorduğumda Berna Hn’ın yine tetiklenmiş bir vaziyette seansa geldiğini farkettim.

 

 

DÖRDÜNCÜ SEANS SONRASI GELİŞMELER:

1-Seans sonrası tamir fazı bittiği andan itibaren sırtımda sanki kanatlarım çıkıyormuş gibi yoğun bir ağrı var. Onun dışında ayak bilekleri ve dizlerin yan tarafları ( eklem bölgeleri ) ağrıyor. Baş ağrısı da var. Gözlerimdeki hassasiyet iyice arttı. Bunların hepsinin aynı zamanda olduğu da oluyor.

O12-Tamir fazı bittiği andan itibaren uyku sorunum başladı. Sabahları zor kalkıyorum. Özellikle son 1 haftadır 2,5 saat civarı uyuduğum için enerjim düşük.

3-Evde durmak istemiyorum. Eve girince de çıkmak istemiyorum.

4-Çok su içmeye başladım.İçerden birşey kuruyor gibi hissediyorum. Şu anda 2-3 lt civarı içiyorum. Eskiden bu kadar içmediğim için dikkatimi çekti.

5-Çok üşüyorum. Yüzüm ve başım yanıyor..vücudum üşüyor.. ( Berna Hn çoktan seansa geçiş yapmaya başlamıştı bile….)

 

 

 

BEŞİNCİ SEANS

Daha konuşurken seansın etkileri başladığı için çok kısa bir metotla bunun bir geçmiş hayat izi olduğunu anladıktan sonra hemen ilk sahneye geçiş yaptık.

046-7 yaşında güzel giyinmiş bir kız çocuğu olarak ormanlık bir alanda patikadan yürüyerek altında bank olan bir ağacın altına gelip oturuyordu. Gelirken yolda şarkı söylediğini ve çok mutlu hissettiğini söylüyordu. Bu sahnede verdiği daha başka birçok detay vardı ama içimde birşeylerin doğru olmadığına dair bir izlenim de uyanmaya başlamıştı. İngilizce tabiriyle herşey gerçek olamayacak kadar iyiydi. ( too good to be true ).

Bu sebeple hayatın başka anılarına bakmak istedim ve zorluk derecesi: “yeni mezunken denk gelse belki terapiste mesleği bırakmayı düşündürecek zorlukta”  bir seansta adım adım ilerlemeye koyulduk.

***

3-4 YAŞ: İzbe bir yerde, eski bir binanın balkonunda salıncakta sallanıyordu. Yine orman vardı ve yalnızdı. Beni buraya bırakıp gittiler diyordu ve sonrasında içerden gelen babaannesini algılıyordu.

***

O52 YAŞ: Bu dönem dudaklarının dikili olduğundan ve konuşamadığından bahsediyordu. Anne-babası 2 yaşında iken onu babaannesine bırakıp başka bir yere gidiyorlardı.

Hergün annemlerin beni bıraktığı saatte salıncağa binip sallanarak onları bekliyorum, sürekli ağlıyorum ama gelmiyorlar. ”  diyordu.

 

***

 

076-7 YAŞ: Artık dudakları dikili değildi. ” Babaannem dikişleri kesmiş, konuşabiliyorum” diyordu. Bu yaşa geldiğinde evdeki babaanesine veda ederek ayrılıyor ve anne-babasını bulmak için o ilk sahnedeki patika yoldan ormana doğru yürüyordu. Orada bulduğu bankta 16-17 yaşına kadar oturduğunu söylediği an aslında ölmüş ve arafta kaldığını anladığım andı.

 

***

 

8 YAŞ: Yine arafta geçen bir sahneydi. ( Buraya kadar anlattığı  birçok sahne ve detay oldu ama buraları kısa geçiyorum. Birazdan neden kısa geçtiğimi anlayacaksınız )

O6

7-7,5 YAŞ: İntihar ederek öldüğü anı keşfettik. Anne-babasının kendisini istemediğini düşünüp terkedilmiş ve yalnızlık duygularıyla birlikte kendini iskeleden suya bırakıyordu ve yüzme bilmediği için boğularak ölüyordu.

 

***

 

Ruhsal boyutta iken bile gerçekleri algılayamadığı için önce bozulan algıları düzelterek işe başladık. Buradayken şizofreni gibi bir hastalığı olduğunu ve olmayan şeyleri oluyormuş gibi anlattığını farketti. Aslında doğuştan omurilikte sorunu olan yatağa bağımlı bir çocuk olduğunu, 8 yaşına geldiğinde ailesinin şehirdışında bir işleri için 2-3 günlüğüne giderken kendisini komşularına emanet ettiklerini ( babaanne diye anlattığı kadın ) ama gittikleri yerde bulaşıcı bir hastalık nedeniyle öldükleri için geri dönemediklerini, onların ölüm haberlerini aldıktan sonra ruh sağlığının tamamen bozulduğunu ve günlerce ağladıktan sonra yemek yemeyi reddederek açlıktan kendini öldürdüğünü söylüyordu. Komşu kadın geldiğinde yemek yiyormuş gibi yapıp sonrasında kusuyordu.

 

O12Buradaki sahnelerden birinde Tanrı’ya çok öfkeliydi. ” Kötürüm olduğum için sana hiç kızmadım ama tek dayanağım olan ailemi aldığın için sana çok kızgınım ” diyordu..Hayatın adil olmadığını, kendini öldürerek bir nevi adaleti sağladığını söylüyordu ve bu sahneleri anlatırken yoğun katarsis yaşıyordu.

Rehberiyle bir araya geldiği sahnede rehberi ona bu hayatta yalnızlığı deneyimlemek ve hayatta kalabilmek için birilerinin bakımına muhtaç olmadığını, tek başına da varolabileceğini öğrenmeye geldiğini hatırlattı.

Tanrı’nın huzuruna çıktığı anda ise kendini yere çökmüş, başı öne eğik ama vücudundan alevler çıkacak kadar kızgın olarak gördü.

Kötürüm olduğum için sana hiçbir zaman öfke hissetmedim. Ama anne-babamı benden neden aldın? Onlar benim tek mutluluk kaynağımdı.

Tanrı: Onlar zaten benimdi. Sen de benimsin…

O14Bunu duyduğunda bir anda yüzünde gülümseme belirdi ve bana ” Bir anda aydınlanma yaşadım. Sanki tüm cevabımı aldım. İçimdeki boşluğun dolduğunu hissediyorum..etrafımda bir ışık huzmesi oldu..her yer ışık artık. ” dedi.

O anda anladı ki ruhunun planında bedensel engelli olarak doğmasının özel bir anlamı vardı. “Tanrı’dan gelen herşeyi kabullenmek için seçmişim ve bunu gerçekten de kabul etmişim ama sonrasında annemi-babamı HERŞEY yerine koymuşum ve Tanrı’yla olan bağımı unutmuşum” dedi.

 

Bu geçmiş hayattan taşıdığı olumsuz izleri şifalandırdıktan sonra hayatı tamamen dönüştürdük. Son aşamada rehberi ona şimdiki hayatıyla ilgili özel bir tavsiyede bulundu: ” Seçimlerinin sorumluluğunu almayı öğrenmelisin. Başına gelen şeylerden dolayı başkalarını suçlama.

 

 

O11.jpg

GERİ-BİLDİRİMLER:

1.GÜN: “Boğaz ağrım sabah çalışmaya gelirken hala biraz vardı fakat şimdi yok sırtımda ki ağrı da baya bi azaldı dün akşam geç uyudum fakat uykuya dalmakta problem olduğu için değil enerjik hissettiğim için uyumadım bugün de gayet iyi hissettim gün boyunca kendimi.

Berna Hn şehirdışından geldiği için ve her ay çalışma şansımız olmadığı için kendisini seanstan bir gün sonra yaptığım ve farklı teknik uyguladığım bir grup çalışmasına aldım. Dolayısıyla tamir fazı etkilerinin daha yoğun ve normalden çok daha uzun yaşama ihtimali olabileceğini belirttim .

7. GÜN:Eylül hanım nasılsınız
Tamir fazı dönemiyle ilgili size bilgi vermek istedim
Genel olarak vücudumda ki ağrılar geçti .uykularım düzene girmeye başladı .rahat bir tamir fazı dönemi geçirdim fakat dikkatimi çeken bir durum var.6.gün sabah uyandığımda rahat nefes alamadığımı farkettim bu durum gün boyunca devam etti .bugün de biraz azalmış olsada bu durum devam ediyor.kendini ifade edememe problemi de daha bariz bir şekilde ortaya çıktı resmen konuşurken cümle kuramaz haldeyim . Yemek yeme durumu da devam ediyor .fiziksel olarak ta yüz ve boyun bölgemde sivilceler çıktı normalde adet dönemlerimde dönemsel olarak 1 yada 2 sivilcem olurdu fakat bu sefer ciddi şekilde sivilcelendim.duygu ve düşünce olarak daha pozitif bir süreçteyim
Sevgiler

 

20. GÜN:

09merhaba eylül hanım nasılsınız

uzun zaman olduğu için size sürecimle ilgili bilgi vermek istedim.vücudumda ki tüm ağrılar tamamen geçti.uyku düzenim normale döndü.eski enerjik ve neşeli halime döndüm.hatta çoğu zaman kendimi şarkı söylerken ve dans ederken buluyorum.aynaya baktığımda eskisi gibi gözlerinin içi gülen kızı görmek çok güzel bir duygu.en önemlisi de huzur duygusunu fazlasıyla yaşantımda hissediyorum.o kişiyle alakalı duygusal açıdan ciddi rahatlamış durumdayım.
gelelim olumsuz belirtilere en son seansta ortaya çıkan yeme bozukluğu devam ediyor.bağımlı şekilde karbonhidrat tüketiyorum.dolayısıyla da kilo almaya devam ediyorum. ( * )
kendini ifade problemi yazı aşamasında düzeldi fakat konuşma aşamasında aralıklarla da olsa devam ediyor.
yeni farkettiğim üç durum var .birincisi başkalarına karşı sınırlarımı etkili biçimde çizememek (**) ikincisi de hayatımla ilgili gerekli kararları almak fakat bunları uygulamaya koymamak için hep bir bahane bulmak.bahane bulmasam da o gün mutlaka bu kararımı baltalamak adına fiziksel belirtiler gösteriyorum.örneğin çok aşırı çalışmasam bile kendimi çok yorgun hisstemek ,baş ağrısı gibi
üçüncü durum en yakın arkadaşımı kıskanmaya başladım.bana hayatıyla ilgili olumlu birşey anlattığı zaman sevincine ortak olmak yerine onun moralini bozacak şeyler söyleyebiliyorum.bazen hiçbirşey yokken bana söylediği birşey yüzünden ona karşı ani çıkışlarım oluyor.sadece bu kişiye karşı böyle tavırlar sergiliyorum
sevgiler “
8
NOTLAR:
1-*: Anladık ki 5. seanstan sonra ortaya çıkan tıkınırcasına yeme durumu , ruhsal sağlığı yerinde olmadan ve kendini aç bırakarak öldüğü bu geçmiş hayatla bağlantılı olsa da sadece bu hayatla sınırlı değil.Bu geçmiş hayattaki durum sebeplerden biri ama tek başına yeterli değil ve bakılması gereken başka önemli durumlar var. ( Bir sonraki seansta tesadüfen keşfettiğimiz bu sebebi gelecek ay ayrı bir vaka olarak yazacağım. Neden tesadüfen bulduğumuz ise başlı başına ayrı bir konu başlığı ve bence çok önemli bir konu )
2-**: Berna Hn’ın alanla ilgili de bir sorunu olduğu ortaya çıktı ki bu sınır çizememe sorunu bir sonraki seansta keşfettiğimiz durumla da iç içe bir konu.
3- Berna Hn’ın algıları bozulmuş alt kimliğinin şimdiki hayatında defalarca uyarıldığına yaptığımız şimdiki hayat seanslarında daha önce de şahit oldum. ( Bknz:  BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-3 ) Kayıp ikiziyle ayrışma anında da algıları bozulmuştu.
Bu tarz seanslar oldukça zorlayıcı seanslar olsa da kendisine bana bu konuda bayağı deneyim kazandırdığı için ayrıca teşekkür ederim çünkü bu algı düzeltme konusunda bir kısayol keşfetmeme sebep oldu.
4- Berna Hn’ın kişi bağımlılığında ciddi bir rahatlama vardı ve artık o takıntı haline getirdiği kişinin aklına bile gelmediği zamanlar yaşıyordu. Ailesi ile işler yolunda ilerliyordu ve yaptığımız grup çalışmasının da katkılarıyla buzlar eriyordu ama tuhaf bir şekilde bedeni bize yeme bozukluğu konusunda hala birşeylerin eksik olduğu sinyalini veriyordu..Bu durumun ardından ne çıkacağını açıkçası ben de çok merak etmeye başlamıştım. Bunu 5. Bölümde bulacaksınız…
(Devam edecek…. )
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

 

 

PARA BLOKAJI

Standard

E1

İsmine Büşra diyeceğim danışanım seans yaptığım şehirlerden birine yaklaşık 1200 km’lik yol katederek gelmişti. Kendisi 30’lu yaşların sonlarında, üniversite mezunu türbanlı bir kadındı  ve başından bir evlilik geçmişti. Çok uzun zamandır çalışmadığı için boşandıktan sonra çocuğuyla beraber annesinin yanına taşınmıştı.

Bana geldiğinde doldurduğu form üzerinde yazdığı kilo ve para blokajı gibi sorunlar uzun süreli çalışılması gereken konulardı ama başka sorunlarının da olduğunu öğrenince kendisinden öncelik sıralamasına göre bir liste yapmasını rica ettim. Öncelik sırasına göre yaptığı konu listesi aşağıdaki gibi:

1-para
2-aidiyet sorunu
3-kilo sorunu
4-nefes darlığı

İlk seans konusunu para blokajı olarak belirledikten sonra ön görüşmemize başladık. Ön görüşme sırasında:

-20’li yaşlarda evlendiğinde ailesinin kendisini reddettiğini ama 10 yıl sonra boşanınca tekrardan annesinin evine döndüğünü

 

one man hearing voices-Eski eşi Ahmet’le ilk tanıştığında, Ahmet’in kendisinin ” melek” olduğunu söylediğini ve zamanla kendisini de buna inandırdığını; tanışmalarının üstünden çok süre geçmeden evlendiklerini

-Eski eşin  “…”( bir erkek ismi ) isimli bir varlıktan emir aldığını ve zaman zaman da kendisini bu tarz konuları kullanarak korkuttuğunu, birçok konuda kendisine yalan söylediğini ancak boşanma esnasında öğrendiğini

 

-10 yaşında bir kızı olduğunu ve çocuğun babasını çok sık göremediğini ve babayla sağlıklı bir iletişimleri olmadığını

-Ailesinin baştan beri bu evliliğe karşı olduğunu, eski eşinin yalancı biri olduğunu en baştan anlayarak kendisine uygun görmediklerini ve bu yüzden evlilikleri boyunca kendisini yalnız bıraktıklarını ama bu dönemde bir tek babasının kendisini ara sıra aradığını öğrendim.

 

E3Küçükken, babasıyla ilgili özel bir durum yüzünden uzun yıllar babasından uzak kalmıştı. O dönemde yaşadığı travmaların çoğu babasıyla bağlantılı konulardı.

Yukarıdaki yazdığımız konulara ek olarak dinle ilgili ciddi bir çelişki yaşıyordu çünkü yıllar önce kaybettiği ve çok sevdiği babası ateist görüşe sahipti. Kendisi ise 20’li yaşların sonunda eski eşinin de etkisi ile türban takmaya ve namaz kılmaya başlamıştı.Şu anda da aynı şekilde hayatına devam ediyordu. ( Not: Danışanlarımla yaptığım seanslarda kişilerin hangi dine veya mezhebe ait olduklarıyla ilgilenmem. Hatta regresyon terapisi, psikiyatristlerin tesadüfen buldukları bir metot olduğu için konuyu anlatırken dini terimler kullanmamaya özen gösteririm fakat burada danışanın yaşadığı çelişkiyi açıklayabilmek açısından detay belirtmek durumundayım. )

Seansa başladığımızda bu hayatında 15 yaşındayken geçen önemli bir sahneden benzer bir geçmiş hayata geçiş yaptık. Bu geçmiş hayattan bazı sahneler:

E9

 

3 Yaş: Annesi ile babası kavga ederken korkudan masanın altına saklanıyordu. Orada beklerken babası annesine şiddet uyguladığı için pat pat diye vurma sesleri duyuyordu.

20 Yaş: Babası başka bir kadın için evi terk ediyordu. Bu sahnede çok çaresiz ve terkedilmiş hissediyordu. Bir taraftan da hem annesine hem de basına kızgındı ama en çok annesine kızıyordu ve ” Babamı bu kadar kızdırmasaydı babam gitmezdi. Keşke annem babamı daha çok sevseydi..Annem çok soğuk bir kadın..” diyordu.

25 Yaş: Eşini savaşa gönderdiği bu sahnede yine terk edilmiş hissediyordu ve yoğun katarsis yaşıyordu.

E1133 Yaş: Bar gibi, ahşap bir ortamda içki içiyordu. ” Buraya ait hissetmiyorum ama burada olmak zorundayım. Sanki et parçası gibiyim.” diyordu. Sonrasında da orada çalışan bir hayat kadını olduğunu , omuzları açık elbisesi ile şuh kahkahalar atarken aslında çok duygusuz olduğunu ekliyordu. Bu sahnede biraz ilerlediğimizde kendisiyle birlikte olmaya gelen erkeklerden biriyle üst kata çıktığını, adamın çok sarhoş olduğunu, ayakta duracak hali bile olmayıp bir ara üstüne kustuğunu ve sonra küfür etmeye başlayıp bıçakla boğazını keserek kendisini öldürdüğünü söylüyordu.

 

IMAG0017.JPG

( İçimden Kuşlar Göçüyor )

Öldürüldüğü sahnede çok donuk ve tepkisizdi. Onu öldüren adam tarafından gizlice bir yere gömülüyordu. Dolayısıyla öldüğünü kimse bilmiyordu. Bu sahneyi keşfederken “ Gözüm açık gidiyorum. Annem de yok, kimsem de yok. ” diyordu.

Ruhsal boyuttayken savaşa gönderdiği eşinin 1. Dünya Savaşı’nda Fransa tarafında savaşan bir asker olduğunu, evliliklerinin 3. ayında eşinin savaşa gönderildiğini  ve daha savaş bitmeden orada öldüğünü, kendisi hayattayken eşinin ölüm haberini bile alamadığını algıladı.

Bu geçmiş hayatında hem babası hem de eşinin gitmesinin plan gereği olduğunu hatırladı. Kendisini öldüren sarhoş adamın ruh sağlığının yerinde olmadığını ve bir anda kendini kaybederek boğazını kestiğini algıladı.

Rehberi ile bir araya geldiği sahnede rehberi ona “Kurban rolünü oynadın hep. O kolayına geldi. ” dedi.

 

 

Bu geçmiş hayatı dönüştürme bölümüne geçtiğimizde kendisi bugüne kadar hiçbir danışandan duymadığım bir cümle kurdu ve hayatı dönüştürmek istemediğini söyledi.Ben de kendisine eğer dönüştürme kısmını yapmazsak seansı yapmamızın pek bir anlamı olmadığını, bu geçmiş hayattan taşıdığı izler için mutlaka beden terapi içeren bir  çalışma yapılması  gerektiğini belirttim. Bunun üzerine ikna oldu ve beden terapi içeren bir çalışma yaptık.

E5

Bağlantılar:

1- Sevgi dolu bir ortamda büyümeme rağmen bu hayatımda da 3 yaşında masanın altına saklanmıştım.

2-O geçmiş hayattaki annem ve babam, bu hayattaki annem ve babama benziyordu.

3-Bu hayatımda da hep terk edilme duygum var. Bu hayattaki babam kendi inandığı dava uğruna 12 yıl bizden uzak yaşadı. Oradaki babam da başka bir kadın için gidiyordu.

 

 

E8.jpg

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan sonra kaldığı eve geçtiğinde meraktan biraz tarihi araştırma yapmış ve geçmiş hayatındaki dönemle ilgili bilgi toparlamaya çalışmıştı. Mesajını “ … çok harika bir deneyimdi bugün yaşadığım, teşekkür ederim. gelişmelerden haberdar edeceğim. sevgiler..” diyerek bitiriyordu.

Seanstan 1 gün sonra:

” Merhaba Eylül Hanım,

Öncelikle şunu söylemeliyim ki kendimi çok hafiflemiş ve rahatlamış hissediyorum. Kafamdaki sisler dağıldı. Hayatımdaki pek çok sorun aslında neredeyse tek bir nedene dayanıyormuş. Kendi hayatımın sorumluluklarından kaçmak… bu cümle yıllardır kafama takılan pek soruya da açıklık getirdi. Aslında kendimi kurban moduna ayarladığımı bazı bazı seziyordum ama bu kadar net fark etmek ve onu dönüştürmek gerçekten çok iyi geldi.
Uygulamadan sonra oldukça yorgun hissettim tabi bunun normal olduğunu söylemiştiniz zaten. Akşam yemeğinden sonra da başımın sol yanından şiddetli bir ağrı girdi. hemen gözlerime tülbent bağlayıp uyudum. iki saat civarı deliksiz uyumuşum. uzun zamandır rüyalarla bölünen uykusuzlukların üstüne o iki saatlik uyku ilaç gibi geldi.
Evinde misafir olduğum arkadaşım ben eve gelmeden hemen önce rüyasında beni görüyormuş, üzerimde su yeşili bir elbise başımın üstünü işaret ediyormuşum görmüyor musun diyerek, o da görmeye çalışınca başımdan dumanlar tüttüğünü anlamış, onlar mutluluk dumanlarıymış diyor. sonra bulunduğumuz mekan da elbisemdeki su yeşili rengine bürünmüş. çok manidar geldi bana bu rüya…
terapiden sonra bir cafede oturup soluklandım. orda hemen İstanbul’da başvurusunu yaptığım işleri iptal ettim. çünkü anladım ki burada bir iş bulma çabam tamamen annemden ve sorumluluklarımdan kaçmak içindi. eve döndüğümde ne oldu biliyor musunuz 🙂 abim aradı ve ..( Anadolu’da bir şehir )’de  iyi bir iş olduğunu ve benim adıma başvuracağını söyledi. bu tesadüf olabilir mi !
ben eski eşimle evlenirken sadece ailem değil bütün çevremden kopmuştum, arkadaşlarım, işim, müzik grubum, hobilerim hepsinden kopmuştum. herkes beni terketmişti ve ben bunun sorumluluğunu hep eski eşime atmayı ve ona bağımlı bir hayat sürmeyi seçmiştim. halbuki aile bağımlılığından sıyrılıp kendi başımın çaresine bakmayı öğrenmem için bir planmış bu da demek ki… Ahmet ( eski eş ) evlilik hayatımızda iki kere boynuma bıçak dayamıştı benim ve tavrım tıpkı seansta beni öldüren adama karşı olan duyarsızlığım gibiydi. kendimi savunmadan öylece korkusuz hissiz beklemiştim beni kesse orda ölsem hiç umrumda değil yani. ilginç değil mi. demek geçmiş yaşamda almadığım dersim burda da devam ediyor böyle.
neyse lafı daha fazla uzatıp vaktinizi çalmayayım. çenem düştü terapiden sonra :)) son söz, ben hep çocuk kalmışım, kendi işini yapamayan, herşeyi başkalarından bekleyen bir çocuk. ilk defa gerçek anlamda büyüdüğümü hissediyorum. sorumluluklarımı üstlenmeye hazırım artık. teşekkürler.. Sevgiler. “
E127. Gün:

Merhaba Eylül Hanım,

..(Yaşadığı şehir ve ilçe adı )..’dan sevgilerimi gönderiyorum 🙂 bu sabah itibariyle evime dönmüş bulunuyorum. dikkat ettiyseniz artık evim diyebiliyorum. Zira şu hiç bir yere ait olamama duygusu uçmuş gitmiş görünüyor. mağduriyet duygusu da aynı şekilde uçup yerini kendini sevip güvenmeye bırakmış görünüyor.
istanbulda iken eski bir tanıdıkla geçmişe dair konuştuk da, benim eski eşim Ahmet’le evlenmeden önceki sıkıntılı dönemlerimde yaptığım bazı şeyleri anlattılar. ben bunları hiç bir şekilde hatırlayamıyorum. çok şaşırdım. hani ön görüşmede hatırlıyor musunuz aynı döneme ait sorularınızda takılıyordum da bilgi mi saklıyorum acaba diye düşünmüştünüz. oysaki hatırlamadığım daha neler varmış. Eylül hanım bu derece unutmak mümkün mü? ben Ahmet’le tanışmadan önce üç yıllık bir ilişkim vardı ve onun isteği ile sevgililik durumumuza son vermiş ama on yıllık dostluğumuzu bitirememiştik. o süreçte ben yine terkedilme sendromumu devreye sokup kendimi mağdur ve kurban moduna sokmuşum demekki. o zaafiyet anında Ahmet’in ruhsal rahatsızlıklarından etkilenmiş olabilir miyim? o dönemde herkes bana düşman bi tek Ahmet sevgili görünüyordu nedense. belki de ağır bir depresyon geçirdim de farkında olmadan atlattım.
 
neyse ya çok ayrıntıya girmeyeyim. eylül hanım tek cümle ile nasıl hissettiğimi soracak olursanız “sanki yıllardır yattığım komadan uyanmış gibiyim”
 
ana başlığımız olan para konusunda yeni kapılar açılıyor, çok güzel bir projemiz var, çalışmalara başlıyorum. aidiyet sorunu yüzünden bulunduğum her ortamdan kaçma isteğim artık yok. her ortamda ait hissedebiliyorum. sanırım kendimi buldum da ondan. nerde olursam olayım tam merkezimdeyim. Tablet telefon oyunları ve sigara bağımlılığı konusunda yüzde 50-60 azalma söz konusu. Geçmişi düşünürken hissettiğim derin acılar yerini sevgiyle kabullenmeye bıraktılar. Kızımı babasına teslim ederken gösterdiğim metanet de aile bağımlılığı konusunda adım attığımı gösteriyor. Şimdi kızım babasıyla (..yaşadığı yere çok uzak olan başka bir şehir )’de ama benim içimde ne bir hüzün ne bir boşluk var. Kafam rahat, sadece özlüyorum normal bi şekilde.

Regresyondan sonraki bir iki gün özellikle babamı yolcu ettiğim o siyah arabalı sahne gözümün önüne geldiğinde aynı hüzün, aynı ağlama isteği oluşuyordu. O da zamanla kayboldu. ( NOT: ÇALIŞILAN KONUYA BAĞLI OLARAK, BAZEN TAMİR FAZI DÖNEMİNDE BİRKAÇ GÜN HÜZÜN OLABİLİYOR AMA SONRA GEÇİYOR )

Terapi esnasında en çok nerde zorlandığımı biliyor musunuz? Geçmiş yaşamında keşke dediğin ne var sorusunda çok zorlandım. Ve siz orda gerçekten çok önemli bir blokajı çözdürdünüz. Keşkem yok diyorum inatla herşey olması gerektiği için olmuş diyorum. İşte burda kaderi yanlış anlamak, başa gelen herşeyi kabullenmek, vardır bunda da bir hayır şeklinde boyun eğmek vardı. Sizin orada ısrarla sormanız sonucu o son cümleler ağzımdan taşarcasına kontrolüm dışında dökülüverdiler: keşke kendimi daha çok sevseydim, keşke kendime değer verseydim, keşke bana yapılanlara izin vermeseydim… bu bence en önemli noktaydı.

Bir de annemle ilişkimde düzelme var. Annemin hep daha soğuk olduğunu düşünürdüm. Bugün son 10 yıldır ilk defa beni döndüğümde sıcak karşıladı. (NOT: ŞİFA, ÇOĞUNLUKLA SADECE KATILAN BİREYLE SINIRLI OLMAZ. BAZI ÇALIŞMALARDA, DANIŞANIN BAĞLANTIDA OLDUĞU TÜM SİSTEMİN DE BU ŞİFADAN ETKİLENDİĞİNİ ÇOK DAHA NET VE KOLAY ANLAYABİLİRİZ. )

Yine lafı uzattım kusura bakmayın. Siz ne düşünüyorsunuz hakkımda, sizce ikinci bir seansa ihtiyacım var mıdır? 

Sizi sevgiyle kucaklıyorum. iyi ve güzel haberlerle tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.”
 E14.jpg
Seanstan 6-6,5 ay sonra , Ocak 2016’da kendisi ile tekrar irtibata geçtiğimizde:
Merhaba 🙂
Epeydir size uzun uzun yazmak istediğim şeyler vardı. Bunlardan biri evet işe girdim. Çok da keyifli bir iş.  “…. ” yapımını öğretiyorum, bir yandan da öğreniyorum tabi. İki ay önce de nişanlandım. Sigarayı da bıraktım.”
 
“Nişanlandığım kişiyi yeni tanıdım aslında ama sanki bin yıllardır tanıyor gibiyim. İlginç olan onun da aynı hissediyor olması. Bazen o fransız hayatimdaki üç ay evli kalabildiğim eşim mi acaba diye geliyor aklıma. Çünkü yaşadığım sevgi duygusu neredeyse aynı. Çok enteresan bir duygu. Tabiki o mu değil mi bilemeyiz. Önemli olan ben kendimi artık gerçekten değerli hissediyorum. Mağdur değil kendi başının çaresine bakabilecek gücü olan biriyim artık. Kadinligimla barışıyorum. Migren de kayboldu. Genel olarak gerçekten çok mutlu ve huzurluyum. Yalnız son zamanlarda kafama takılan tek konu annemle ilgili. Halen çözemediğimiz birşeyler var. Hala kavga ediyoruz. Bunu hangi bilgi deneyimini öğrenmek için tasarlamış olabileceğimi bulmaliyim. …. Bunun dışında evlilik hazırlıkları, ev kurma gibi yorucu ama keyifli bir surecteyiz. İlk fırsatta sizinle yine gorusmek isteği kalbimin bir köşesinde duruyor.  Uzun oldu yine 🙂 sevgiler...”

 

E15.jpgSeanstan 7,5 ay sonra:

Eylül hanım merhaba,
Kafama takılan birşey oldu. Nisanlimla ayrıldık biz. İlişki tam uç ay sürdü. İliskimizin ilk başlarında sanki geçmiş yasamimdaki 3 ay evli kalıp büyük aşk yaşayıp, sonra savaşa askere gönderip bir daha görmediğim eşim gibi hissetmistim. Ve bu da 3 ayda bitecekmis korkusu yasamistim. Sonuçta sebep her ne ise birbirimizi sevdiğimiz halde ayrıldık. Şimdi acaba ben kendim farkında olmadan olayları manipüle mi ettim acaba diye kafama cok takılıyor. Bu konuda yorumunuz ne olabilir. Vaktiniz olunca  yazarsanız çok sevinirim.
Sevgiler…..”

Kendisine verdiğim cevapta :

-seansın üzerinden uzun süre geçtiği için ve seans notlarını yanımda taşımadığım için o esnada seans içeriğini hatırlamadığımı   ( Arşivim şimdilik Mersin’de güvenli bir yerde ama ben sürekli seyahat ediyorum )

-bir seansta karşılaştığımız ilişki 3 ay sürdü diye bu hayatta da öyle olacağı anlamına gelmediğini ; herşeyi bu kadar analiz ederek kurala bağlamaya çalışmanın doğru olmadığını

-ilişkinin bitiş sebebini anlamaya çalışmak ve bunu başka bir hayata dayandırmaya çalışmak yerine eğer bu kişiyi gerçekten seviyorsa sonucu değiştirmek üzerinde düşünebileceğini

-bilmediğim bir konu ( ilişkinin süreci ) hakkında yorum yapmamın mümkün olmadığını  ve bir fikrim olsa bile danışanı yönlendirmenin etik olmadığını belirttim.

Kendisiyle son yazışmamız bu şekilde kalmıştı. Bu yazının ilk taslağı bittiğinde kendisine emaille attığımda ise işte yoğun olduğu için ancak akşam bakabileceğini söylemesi tahmin edersiniz ki hoşuma gitti. Eskiden sürekli kafasında birşeyleri analiz etmeye çalışan ve gününün büyük bir bölümünü internette geçiren bir kişiyken şimdi bana anında dönemeyecek kadar işinde yoğun olması seans konumuzun “para blokajı” olduğunu düşünecek olursak benim için iyi bir gösterge.:)

Kendisinden 8 Nisan 2016’da Bu yazıyı Yazdığımda Aldığım Son Email (9,5 ay sonra )

” Merhaba Eylül Hanım,
Sizinle çalışmamızın ilk maddesi para sorunu idi. Hep kıtı kıtına param ya olur ya da hiç olmazdı. Şimdi ise hayatımın en güzel işinde çalışıyorum. Sabah 9 dan 15:00 e kadar süren, rahat bir ortamda, ve en sevdiğim …  oyuncakları yaparak, hem egleniyor hem de kazanıyorum.  …..’da eğitmenim. Gerçi asgari ücret alıyorum ama yaşadığımız ilçede yetiyor da artıyor bile.
Çalışma basliklarimizdan biri de aidiyet problemi idi. Kendimi hiç bir yere ait hissedemiyor, her nereye gidersem gideyim yabancı gibi oluyordum. Şimdi o duygudan eser yok. Ben her yere aitim artık.
Çalışmamız sırasında mağdur psikolojisi içinde olduğum ve bağımlılık ilişkileri kurduğum durumunu gozlemlemistik. Fransadaki geçmiş yaşamımda önce babamın terk etmesi, ardından eşimin  üç ay sonra savaşa gidip dönmemesi beni hayli yıpratmış, hayattan bezmiş bir hale sokmuştu. Ve akabinde bir gazinoda fahişelik yaparken bir sarhoş tarafından bıçaklanarak öldürülürken gözümü bile kirpmamiş, ölüme teslim olarak hayatımi savunmamistim.
Rehberimle gorusmede ise bana hayatıma sahip çıkmam ve  kendi ayaklarım üzerinde durmam gerektiğini söylemişti.

Çalışmadan sonra regresyonda şahit olduğum herşey üzerine düşünecek çok vaktim oldu. Hele en son yaşadığım 3 aylık nişan olayı bana çok şey öğretti. Baştan sona tüm hayatım ile fransadaki geçmiş yaşamımı karşılaştırdığımda o kadar benzer durumlar vardı ki. Bundan şunu anlıyordum. Geçmiş yaşamımda almam gereken dersimi almamistim. Çok sevgili eşimi ömrümün sonuna kadar beklemiştim. Ve onsuz perişandım. Şimdiki hayatimdaki  nişanlımla aramızda öyle bir yoğun duygu akışı vardı ki inanin geçmiş yaşamdaki eşimle aramızdaki duygularla tıpatıp aynıydı. Çalışmadan sonra duyguları çok net hatırladığımi söylemiştim. Sanki fransadaki eşim tekrar gelmiş ve almam gereken dersi bana tekrar veriyordu. Ben de kalpten kendisine teşekkür ve sevgi göndererek uğurladım. Nihayetinde hayatıma en güzel şekilde devam ediyorum. Kendi ayaklarım üzerinde duruyorum. Mağdur olmadigimi , bolluk içerisinde olduğumu biliyorum. Bağımlılık ilişkileri kurmamda  bu mağduriyet hali sebeb oluyordu. Hep bir kurtarıcı bekliyordum. Halbuki kurtarıcı kendimmişim :))
Şimdi hayatımın görünen kısmı ortalama bir hayat gibi gorunuyor olabilir ama idrak seviyesi açısından eskiye göre çok daha farklı bir noktada olduğumun farkındayım.
Ha bu arada en önemli nokta 😉 annem.
Çalışma esnasında annem tüm güzelliği ile karşımda durmuş fakat neredeyse tek kelime etmemişti. Şimdiki annemle de küçüklüğümden beri hep problem yaşıyorduk. En son 2 ay önce küsmüş ve sus pus olmuştuk. En çok bu konu üzerine düşünüyor ve çözemiyordum. O iki aylık süreçte önce nefret etmemeyi öğrettim kendime. Nötr kalmayı başardım. Sonra birden farkettim ki, bu hayatta beni en çok zorlayan, kendisinden kactigim halde daha beterlerinin karşıma çıktığı, ve kaderî bir plan olarak dönüp dolaşıp yine aynı noktaya geldiğim annem ile olan sorun her ne idiyse cozemezsem bu dersin takrarlanacaginin farkındaydım. Sonra farkettim ki annem aslında benim bir aynamdi. Benim kendi içimde bir türlü kabul etmediğim, diktatör, kontrolcü, titiz, kavgacı vs taraflarimdi. Once bunların bende olduğunu kabullendim. Ve fark ettim ki bu hayatta beni en çok zorlayan kişi olarak annem aslında ruhsal planda beni en çok seven varlıktır. Bunu fark ettiğim anda müthiş bir sevgi akışı oluştu anneme karşı. Babamin ölüm yıldönümünde gittim öptüm sarildik barıştık Bundan sonra ne yaparsa yapsın eski etkiler oluşmayacaktır bende.

Ek olarak artık migren ağrıları çekmediğimi, nefes daralmasınin yuzde doksan azaldığını ve kilo veremesem bile kilo alma korkumun kalmadığını belirtmeliyim.

Sonsuz sevgilerimle

Ş11

 

NOTLAR:

1-Genelde seansa gelen danışanların çalışılacak birden fazla konu başlıkları olur. Yukarıda gördüğünüz konu başlıkları arasında belki ” nefes darlığı ” hariç diğerleri oldukça genel konulardır ve herbiri için en az birkaç seans çalışmak gerekir. Kilo konusu mesela,  tek başına uzun vadeli çalışılması gereken bir konudur.

Her konunun ilk oluştuğu ana giderek dönüştürmeye çalıştığımızda, yaşadığınız bütün sorunların kaynağını aynı geçmiş hayat içinde veya bu hayatınızdaki aynı travmatik anda bulacaksınız diye bir kural yok. Veyahut da çok katmanlı genel bir konuyu tek seansta %100 çözeceksiniz diye de bir kural yok.

Bilinçaltıyla çalıştığımız ve mekanik bir iş yapmadığımız için gelen her kişiden ne gibi bir sorun çıkacak , o sorunla ilgili açtığımız çekmecenin altından ne çıkacak, kişi çıkan bu şeye nasıl tepki verecek gibi konuları önceden kestirmemiz mümkün olmuyor. İlk defa gelen her danışana uzun uzun, şemalarla çizerek bunun mantığını anlattığım halde, bazı danışanlarda gözlemlediğim eğilim şu:  belki 50 yılın birikimi olan çok katmanlı bir sorunu ile gelerek o sorunu 2 saatte tamamen çözüp gitmek istemeleri ve seans öncesinde anlattığım tüm detayları unutmaları …

Eğer bana üstteki vaka hakkında yorumumu sorarsanız, para konulu bir vaka olarak ele alırım ve yıllarca hiç çalışmamış bir insanın şu anda çok sevdiği bir işi hem öğrenerek hem öğreterek tutkuyla yapmasının, üstüne para da kazanmasının çok önemli bir adım olduğunu düşünür ve sonuçtan dolayı kendisini tebrik ederim. Ama bu seansın kilo sorunu, ilişkiler konusu vb başka konular için yeterli olacağını asla düşünmem çünkü sadece para sorununa odaklandığımız bir seanstı. Nasıl ki bir kalp ameliyatı olup, hastaneden çıktığınızda aynı anda 6,5 derece olan gözünüzün+ çürümüş dişlerinizin+böbreklerinizdeki taşların da iyileşmesini ve hatta yüzünüzdeki sivilce lekelerinden eser kalmamış olduğunu beklemiyorsanız; bir seansta çalıştığınız tek konudan sonra hayatınızdaki diğer bütün sorunlarınızın da sihirli bir değnek değmişçesine geçmesini beklemeyiniz.

2-Bu vakada en ağır basan konu KURBAN MOD konusu idi. Bu açıdan değerlendirdiğimde yukarıda koyu renkli işaretlediğim bölümde danışanın da belirttiği gibi:” ben hep çocuk kalmışım, kendi işini yapamayan, herşeyi başkalarından bekleyen bir çocuk. ilk defa gerçek anlamda büyüdüğümü hissediyorum. sorumluluklarımı üstlenmeye hazırım artık. teşekkürler..” , bir kurban modelini en kolay böyle tanırsınız. Onlar hep mağdurdur, hep terk edilmişlerdir, felek hep onlara vurmuştur…hatta ileri boyut KURBAN MODsa gelen vurmuştur, giden vurmuştur. Güvendiği dağlara hep kar yağmıştır da o yine de ayakta kalabildiği için KİBİR bile geliştirip ” Yıkılmadım, ayaktayım ” demiştir…Başına gelen herşeyden hep başkaları sorumludur. Çevrenizdeki insanlar arasında en çok şikayet eden, en çok yaygara koparan, hiçbir zaman eyleme geçmeyen kişilere bakarsanız hepsi mutlaka KURBAN MOD’undadır.

Dolayısıyla, Türkiye’de en çok bulunan insan modeli de KURBAN MOD’dur. Toplum olarak çok meyilliyiz…kendi acılarımızdan kaçınmak için tv’de izlediğimiz dramlara üzülmeyi tercih ederiz.

3-Para Blokajı Konusu: Para sorununun kaynağına baktığımızda sandığınız gibi başrolde para olma ihtimali diğer ihtimallere nazaran genelde düşüktür. Bugüne kadar yaptığım seanslar arasındaki istatistiklere bakarsak, sorunun ardında yatan etmen çoğunlukla başka korku ve bağımlılıklarımız olduğu şeklinde. O yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki, sizin bilinçaltınızda böylesine bir korku veya bağımlılık varken; sabahtan akşama kadar ” Para benim dostum, parayı yok şöyle severim böyle severim, para hayatımı kolaylaştırıyor…şimdi kendime ihtiyacım olan tüm bolluk-bereketi çekiyorum...” vb türden olumlamalar yapmanız veya bunları kamyon arkası yazısı gibi bir yerlere yazmanız-asmanız çoğunlukla işe yaramaz. Bu durum, tahterevalliye oturmuş 94 kg’luk bir adamın karşısına 6 kg’luk bir kediyi koyup, kedinin adamı havaya kaldırmasını beklemeye benzer.

Örneğin: Param olmadığı için annemle kalıyorsam ve onunla bırakın bu hayatımdaki alamadığım sevgiyi, geçmiş hayattan tamamlanmamış bir işim varsa; senaryo gereği ben ancak parasız kaldığımda annemin yanında olabiliyorsam ve onun sevgisini öyle alabiliyorsam,  bu hayatta kendimi parasız bırakırım. Dolayısıyla ancak ruhumun dönüp bakmam gereken yaralarına bakmadan, farkettiğim sorunlarımla yüzleşmeden, bağımlılık ve korkularım üzerinde bir bir çalışmadan para konumu da çözemem.

4-Regresyon Terapisi ile çalışmak, soğan kabuğuna benzer. Her seansı bir kabuk soyma olarak düşünürseniz, hayat devam ettiği müddetçe hep yeni bir kabukla karşılaşacağım demektir. Yani bir seansta soğanın cücüğüne ulaşma yönünde bir kısayol ( shortcut ) metot henüz keşfedilmedi ..Eğer keşfedilseydi, emin olun ben de hala kendi üzerimde çalışıyor olmazdım..Ben hala kendimde farkettiğim yeni bir durum veya sorun olursa, gidip terapist bir arkadaşımdan seans alıyorum.

5-Bu vakada kendi tablolarımdan birini kullandım. ( İçimden Kuşlar Göçüyor -2009 -yağlı boya )

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

BİR ŞİFALANMA YOLCULUĞU-2. Bölüm

Standard

ŞY1

İlk 2 seansın üzerinden 2 ay geçtikten sonra Berna Hn ile tekrar biraraya geldik. Bu sefer yeni seansımız için ön-görüşme yapmaya başlamadan evvel bu 2 aylık sürede bilmem gereken önemli birşey olup olmadığını sordum. Bu arada fiziksel görünümünde bir değişiklik olduğunu hissettim ama emin olamadığım için kendisine sordum. Aldığım geri-bildirimler aşağıdaki gibi:

  1. İlk 2 seans sonrası 2 ayda 6 kg gitti. Eskiden de deniyordum ama 1-2 gün sonra diyeti bırakıyordum. Bu sefer biraz dikkat etmeyle 6 kg gitti.
  2. Uyku düzenim çok düzeldi. Uykuya dalmakta ve uyanmakta sorun yaşamıyorum artık. Eskiden hep dayak yemiş gibi kalkıyordum. ( Bir önceki seansta rüya kapanı ile ilgili gördüğü rüyayı hatırladık )
  3. Eskiden melankolik biriydim, herşeyi kafama takardım. Artık takmıyorum. Uzun yıllar boyunca melankolik olunca, insan bu duruma önce bir afallayıp şaşırıyor.
  4. Sezgilerim ciddi derecede kuvvetlendi. Kahin gibi değilim ama birçok şeyi öngörebiliyorum. Başkalarının hayatına dair bile sezgilerim oluyor. Bakış açım çok genişledi.
  5. İlk seansa geldiğimde sık idrara çıkma sorunu vardı. İlk 2 seanstan sonra geçti.

                                                 ÜÇÜNCÜ SEANS

ŞY4

Bu seansta hangi konuyu çalışmak istediğini sorduğumda ilk sıraya ” alışveriş bağımlılığı ” konusunu koydu. Bu konunun ilk ilişkisiyle beraber başladığını, 2008’den bu yana dönem dönem hortladığını ve son 2 haftadır yine gündemde olduğunu belirtti. Alışveriş yaptığında sadece 10 dakikalığına da olsa kendisini güçlü ve değerli hissediyordu.

ŞY8Bu konuyla bağlantılı bir geçmiş hayat çalıştığımızda 5-6 yaşlarında yaşlarında hali vakti yerinde bir ailenin tek çocuğu olduğu bir hayata geçiş yaptı. Bu hayatta astım gibi bir hastalığı olduğu için fazlaca koruma altında yetiştiriliyordu ve dışarıya çıkmasına izin verilmediği birgün kendini, üzerine hiçbir kalın kıyafet almadan ormana doğru deliler gibi koşarken buluyordu. En sonunda nefesi birden tıkanıp dizlerinin üstüne çöktüğünde boğazını tutuyor ve nefesi kesiliyordu. O esnada eve hayli uzak mesafede olduğu için yardım da alamıyor ve ormanda tek başına ölüyordu.

ŞY9Çok kısa bir hayat olmasına rağmen ilk etapta arafta kaldığı bir sahneden giriş yaptığımız için keşfi biraz zorlu olan bir seans oldu. Birçok bilgiye ruhsal boyutta erişebildik. Babasının ailesinin isteği üzerine annesiyle zorla evlendirildiğini, çocuk sahibi olmayı istemediğini, o yüzden evde babasının kendisine karşı kayıtsız olduğunu algıladı. Bu sebeple aslında babasını cezalandırmak istediği için evden kaçtığını ve kaçarken öleceğini bildiğini hatırladı.

Bu geçmiş hayatı baştan sonra dönüştürdük ve ileride bakmak üzerine kendim için birkaç özel not alarak seansı noktadım.

GERİ-BİLDİRİMLER:

Seanstan 1 gün sonra haberleştiğimizde: ” Seanstan sonra ki ilk günüm sakin geçti. dün akşam rahat uyudum rüya görmedim.herhangi bir huzursuzluk hissi yoktu.bel bölgem deki ağrı gün boyu devam etti.biraz iştah artışı var . ” diye yazdı.

Seanstan 7 gün sonra emailleştiğimizde:

” Merhaba eylül hanım. Bel bölgemdeki ağrı geçti genel olarak bu hafta boyunca hiç Ağrı’m olmadı .kendimde ciddi bir enerji artışı gözlemledim .alışveriş yapma konusuna gelince hala içimde birşeyleri alma hissi var fakat enterasan biçimde alışveriş yapmıyorum bu duyguya rağmen 5.gün gördüğüm rüyada beni rahatsız edecek derecede bir müzik sesi vardı ve bu sesten dolayı uykumdan uyandım hatta uyandığımda biraz başım ağrıyordu. Sevgiler

ŞY108. Gün:  İlk defa şu ana kadar gayet önemsiz ve geçmişte kalmış biriymiş gibi anlattığı ilişkiden bahsetmeye başladı: ” Kişi bağımlılığı konusuna çalışmamız gerekecek sanırım çünkü bahsettiğim kişiye doğru ciddi bir yönelme durumum var.

8. Günden itibaren bahsetmeye başladığı ilişkisi hakkında ne kadar mutsuz olduğunu öğrenmem üzerine kendisine neden bu kadar önemli detayları seanstan sonra anlattığını sorduğum ve bunun üzerine detaylı yazıştığımız bir gün oldu. Böyle bir konu gündemdeyken alışveriş bağımlılığı konusunun tekrar tetiklenebileceğini ve yetersiz kalacağını belirttim. Bunun üzerine aşağıda göreceğiniz üzere danışan sürekli olarak başka konular ve sorunlar bulmaya ve ” … … bu konuya da çalışmamız gerekecek sanırım ” diyerek asıl sorunu ertelemeye başladı:

13. Gün:

” merhaba eylül hanım nasılsınız? kendimi son 2 gündür çok halsiz ve mutsuz hissediyorum.sanki köşeye sıkışmışım gibi .evde durmak istemiyorum eve mümkün olduğunca geç geliyorum sonrada yemek yiyip yatıyorum.sürekli bir ağlama hissi var içimde .mide bulantılarım ve baş ağrım var .sanırım bir sonraki seansın konusu benim açımdan belli oldu. sizede bahsettiğim ….. kişiyle ilgili çalışmamız gerekecek. çünkü fazlasıyla bu konu kafamı meşgul ediyor.düşünmeden duramıyorum. yani bunu size söylerken çok utanıyorum ama …    ……  …  . Alışveriş konusuna gelince eskisi gibi canım sürekli alışveriş yapmak istemiyor.birşeyi almadan çok düşünüyorum.hatta bugün kendimce çok şaşıracağım bir cümle kurdum ev almak istiyorum dedim herkese  bir anda sanırım köklenme ihtiyacım açığa çıktısevgiler. 

ŞY1117. Gün:
” maddi problemlerime yol açan durumlardan bir tanesi de başladığım işleri hep yarım bırakmam örneğin ingilizce kursuna başlayıp yarım bırakmam o tatmin duygusunu tam olarak yaşayamadığım için hep yeni arayışlar içerisindeyim. bu hayatımda bir çok noktada böyle maalesef o yeni arayışlarda parasız olmuyor. geçen düşünürken aklıma geldi .seans olarak başladığı işi bitirememe duygusuna da çalışmak gerekecek sanırım .bu arada harika bir iş çıkardınız artık mağazaya girip ihtiyacım olan bir şeyi almak için bile 50 sefer düşünür hale geldim. sevgiler.
İş ciddi hale gelince ve danışan bu konuyla yüzleşmeye hazır olunca 1 ay sonra tekrar randevulaştık. Bu seans ise bir sonraki vakanın konusu olacak.
ŞY13.jpg
NOTLAR:
1-Mix bir vaka olduğu için sizlerle paylaşmayı seçtiğim bu yolculuğun üçüncü seansında görmenizi istediğim en önemli şey: Danışan bir konuyla-sorunla yüzleşmeye hazır olmadığı müddetçe, danışman olarak bizlerin hiçbirşey yapamayacağı konusu. Bu vakada danışanın yaşadığı ilişki türü üçüncü seansımıza kadar onu hiç rahatsız etmiyordu.
Üçüncü seansta babadan sevgi alamadığı için gizli intihar dediğimiz şeyi yapan, algıları bozulmuş küçük bir çocuk vardı. Seans içinde size çok bahsetmediysem de o küçük çocuğun bozulan algıları üzerine ayrıca beden terapi yaptık. Ancak ondan sonra seans akmaya başladı ve birçok bilgiye ruhsal boyutta erişebildik.
2-Bağımlılık çok katmanlı bir konudur. Burada da gördüğünüz üzere alışveriş bağımlılığı ile başladık ama ikinci adımda kişi bağımlılığına geçiş yaptık. Kişi bağımlılığı birçok insan tarafından ya hiç bilinmez, ya yanlış algılanır, bazen de takıntı veya aşk sanılır. Bazen aşkla karıştırıldığında kişi yaşadığı şeyin aşk olmadığını mantıken bilir ama asla onsuz bir dünyayı hayal bile edemediği için tüm hayatını öyle geçirebilir. Hiçbir zaman sigara, uyuşturucu gibi madde bağımlılıkları kadar önemsenmez ve dikkate alınmaz ama benim en çok önemsediğim konuların başında gelir. Neden derseniz, sigaranın, alkolün veya uyuşturucunun zararlı olduğu herkes tarafından bilinir ve buna yönelik önlemler alınarak tedavi merkezleri kurulur. Bu tarz bağımlılığı olan kişiler bazı durumlarda idare bile edilir.
Ama hiçbir zaman bir kişi bağımlısının ne yaşadığını, ne kadar acı çektiğini dışarıdan bakarak anlayamazsınız. Birçok intiharın veya cinayetin altında yatan ana sebep dışarıdan görüldüğü gibi o anda kişinin alkol veya uyuşturucu almış olması değil ( buzdağının görünen kısmı ),  daha da altında yatan sebep kişi bağımlılığıdır. Kişi bağımlılığının da altında bambaşka dinamikler vardır . Bu konu soğan kabuğu gibi o kadar katmanlıdır ki tek bir seans bağımlılık konusunda çoğunlukla yetersiz kalmaktadır.
3-Bu konuyla bağlantılı olarak öğrendiğimde çok şaşırdığım konulardan biri , DSM*‘nin ( Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders )  son sürümü olan DSM V’te sadece madde bağımlılıklarını değil, madde istismarı ile seyreden kompulsif davranışlara ek olarak madde istismarı ile seyretmeyen kompulsif davranışları ( seks bağımlılığı, kumar bağımlılığı, internet bağımlılığı vb ) da MADDE KULLANIMI ve BAĞIMLILIK BOZUKLUKLARI kategorisi altında sınıflandırmış olması. Bu da demek oluyor ki bağımlılık davranışı dünyada ancak ve ancak 2013 yılından itibaren tanınmış oluyor.
* : Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan ” Ruhsal Bozukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı ” dır.
4– Danışanın geri-bildirimlerini sadece birkaç yerde sansür uygulayarak orijinal haliyle bıraktığım için birçok noktalama ve yazım hatası var. Bilerek o şekilde bıraktım.
( Devam edecek…)
Sevgilerimle,
Eylül Erdoğan

KAFA KARIŞIKLIĞI: DELİLİĞE GİDEN YOLUN İLK DURAĞI

Standard

İsmine Jale diyeceğim danışanım 30’lu yaşlarında çalışan bir kadın. Kendisi ile uyku sorunu üzerine çalıştık. Açıkçası bu seans öncesinde kendisinin doldurduğu formda ve verdiği bilgiler arasında geçmişte bir depresyon atlattığı ve buna bağlı olarak o dönemde ilaç kullandığı bilgisi vardı ama çok geçmişte kalmış olduğunu söylediği bu durumun ne kadar ciddi olduğunu benle ancak seansın üzerinden 1 ay geçtikten sonra paylaştı. Ben de basit gibi görünen bir uyku sorununun altından neler neler çıkabileceği konusunda bir örnek olması açısından sizlerle bu kompleks vakayı paylaşmak istedim.

 

1.Geçmiş Hayat:

U1Jale hn, seansa başlar başlamaz geçiş yaptığı ilk sahnede kendini samanlık gibi bir yerde yatan ve elleri-kolları bağlanmış olan 30 yaşlarında bir erkek olarak algıladı. Üzerinde beyaz kıyafetler olup, orada  yalnız hissettiğini söylerken çok korkuyordu ve ” Bana deli diyorlar galiba..” diye ekliyordu. Orada uzun bir süre geçirdiği için kız kardeşi ara ara ona yemek getiriyordu ve kız kardeşinin geldiği anları ” Beni çok seviyor..sanki her geldiğinde bana ışık getiriyor o..” diye duygulanarak tarif ediyordu. Bu sahneden sonra kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığını algıladı.

Neden o samanlıkta ve elleri-kolları bağlı olduğunu anlamaya çalışırken, 16-17 yaşlarındayken köydeki komşu kızını samanlıkta köşeye sıkıştırarak kıyafetiyle sürtünmeye çalıştığını ve bunu yaparken bile çok utandığını hatırladı. Komşularının kızı ağlayarak uzaklaşırken kendisinin de onu üzdüğü için ağladığını ama neden böyle bir şey yaptığını bir türlü anlayamadığını söyledi. Bu davranışı sergilerken kendisine engel olamadığından hareketle kendini cezalandırarak o samanlığa kapattığını ve bu kararı verdiğinde akıl sağlığının yerinde olmasına rağmen ilerleyen dönemde bozulduğunu ekliyordu.

U5Annesinden kendisini bağlamasını istemiş, annesi de üzülerek de ağlayarak da olsa oğlunun bu isteğini yerine getirmişti.

Tüm bu keşfettiğimiz sahneler, danışanın cinsel bölgesinde hissettiği çok güçlü ve aktif bir enerjinin varlığını hissetmesi ve o bölgedeki enerjinin kendisine ait olmayıp yabancı bir enerji olduğunu belirtmesi üzerine anlam kazandı.

O anda, bu seanstan çok kısa bir süre önce katıldığım bir ileri teknikler eğitiminde Hans TenDam’dan öğrendiğim bir tekniği hatırladım ve biraz da risk alarak denemeye karar verdim. Oradan sonrası Alejandro González Iñárritu filmleri tadında…benim için de öğretici, farklı bir seans oldu.

 

 

U42.Geçmiş Hayat:

İtalya…

Yaşı 40’a yakın ama olduğundan daha yaşlı görünen, şişman, orta boylu, kalın kaşlarını çatarak bakan güçlü bir savaşçı. Güçlü görünmesine güçlü ama bir taraftan da çok öfkeli görünüyor.

Başında bulunduğu ordu savaşı kaybettiğinden bu yana kendini ağır bir şekilde eleştiriyor. Öfkesi öyle büyük ki ancak bir zafer onu değerli hissettirebilirdi… ama olmuyor. O günden bu yana kendini müthiş derecede değersiz hissediyor.

 

F8Kesişme Anı:

Bu iki hayatın kesiştiği yer bedende cinsel organları da içeren bölgesi… Kişileştirme ( personification ) yaparak bu iki hayatı kesiştirdik ama burada asıl önemli nokta…buraya nasıl geldik diye sorabilirsiniz. Bu geçmiş hayatta rahatsız edilen, aklen dengesiz olan alt kimliğin danışanın şimdiki hayatında yeniden uyarılmasıyla  bizim hikayemiz başladı. Ne zaman mı? Buyrun dinleyin:

Biz daha tanışmazdan evvel…vakitlerden bir vakit, zamanlardan bir zaman;  Türkiye’de…genç bir kız yaşarmış..mış..mış..

 

3-Şimdiki Hayat:

 

F9Sene 2006. Jale hn, bu hayattındaki 2. erkek arkadaşım dediği genç bir erkekle 3 hafta boyunca çıkıyor. Erkek arkadaşının başka bir kız arkadaşı olduğundan haberdar olmasına rağmen bu konuyu fazla önemsemeyerek çıkmaya başlıyor ama ilişki kısa sürüp 3 haftada noktalandıktan yaklaşık 3-5 ay sonra yaptığı bu hareketin ahlaken doğru bir hareket olmadığını düşünmeye başlıyor. Sonrasında kendini suçlamaya başlıyor…Film bir kere geri sarmaya başlayınca artık gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Bu sefer ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarını hatırlıyor. İlk defa cinselliği keşfettiği ilk erkek arkadaşıyla yaşadıklarından da suçluluk duymaya başlıyor…derken susmayan zihni uykusuz gecelerini ve uykusuz geceleri ise depresyona girmesini … ve sonunda hepsi birbirini tetikleyerek durumun daha da ağırlaşmasını sağlıyor.

Bu süreci bana seansı gerçekleştirdikten 1 ay sonra, kendisine geri-bildirim sorduğumda açıklaması ise enteresandı:

Eylül Hn, bu yaptığımız seansın benim üzerimdeki etkisi o kadar geniş çaplı oldu ki anlatamam size. Sanki bugüne kadar olan hayatımdaki eksik olan tüm parçalar birleşmiş gibi oldu. Şimdi anlıyorum neden bu kadar basit birşeyin beni o dönemde bu kadar ağır etkilediğini.. Depresyona girdiğim o dönemde, bana çok küçük yaşta yapılan bir tacizi hatırlamıştım. O uykusuz günlerimde ya taciz içerikli rüyalar ya da ölmüş olan yakınlarımın ölümlerini hatırladığım kabuslar görüyordum. Zihnim artık karman çorman olmuştu…böyle giderse delireceğimi düşünüyordum. En son psikiyatriste gittiğimde ona ” Ya intihar edeceğim, ya da delireceğim. ” dedim. Bunun üzerine intihar eğilimim olduğu için  ..X… Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir süre tutuldum. Ondan sonraki süreçte doktorun verdiği …. isimli ilacı 1 yıl boyunca kullandım. Uykularım düzelmeye başlayınca, ben de düzelmeye başladım ve böylece 1 yıl sonra ilaca son verilmiş oldu. Aslına bakarsanız uykum hiçbir zaman tamamen düzelmedi ama en azından böyle idare edebiliyordum.”

 

Ben bu hikayeyi seanstan 1 ay sonra paylaşmış olmasından dolayı biraz şaşkın ve düşünceli kendisine şöyle dedim:

Jale hn, doldurduğunuz formda yıllar önce böyle bir ilaç kullandığınızı ve depresyon tanısı konduğunu biliyordum ama bu kadar zorlu bir süreçten geçtiğinizi bilmiyordum. Bu bilgiyi seans öncesinde konu hakkında konuşurken değil de seanstan 1 ay sonra artık uyku sorunu düzeldikten sonra paylaşmanız benim açımdan biraz ilginç oldu. Açıkça söylemeliyim ki , siz bana ilk geldiğinizde böyle bir sorunu yeni atlatmış olsaydınız ve ben sizi tanımıyor olsaydım, muhtemelen intihar eğiliminizin devam edebilme ihtimalini düşünerek size randevu vermezdim. Böyle bir riske asla girmezdim.

Diğer taraftan, seans sonrası bile olsa bunu paylaştığınız ilk kişi olmak bana güvendiğinizi, hızlı gelişme göstermeniz ise seanslar arasındaki bağlantıları ne kadar hızlı kurabildiğinizi göstermesi açısından olumlu. Bugünden itibaren uyku durumunuzu takip edip bana bildirirseniz sevinirim.    ……    …..  O konuştuğumuz diğer konuya da arayı çok açmadan bakarsak  iyi olur.

 

U7GERİ-BİLDİRİMLER:

1-Artık sabah kalktığımda dinlenmiş olarak kalkıyorum.

2-Yatış saatim öncekiyle aynı olmasına rağmen artık daha erken ve kendiliğimden uyanıyorum. Önceden 12’ye kadar uyumuş olsam bile uykumu alamazdım. Şimdi ise 10’da kalkarsam ” aaa çok uyumuşum ” diyorum.

 

 

NOTLAR:

1-Bir insanın kafasında entegrasyon tam değilse, bedende de birşey entegre olmamış demektir. Bu entegre olmamış yer, bedeninizde belli bir bölge veya organ olabilir. Ör: Mesela bedenizde hep aynı bölgede sorun yaşamak..sürekli sol kolun kırılması ..vücutta belli bir bölgenin diğer organlara göre daha zayıf veya soğuk olması ..vb..gibi.

Bizim vakamızda ise bedenin bir bölgesinde farklı bir enerji vardı. Kafa karışıklığını yaratan şey, o yabancı enerjiydi. O yüzden bu hayatları dönüştürüp entegre ettikten sonra, danışanın o bölgesinde hissettiği yoğun enerji de dengeli bir hal almaya başladı. 

2-Hatırlarsanız üstteki geçmiş hayat karakterlerinin ikisinin de ortak bir özelliği vardı: ÖFKE. Öfke bir enerjidir ve bedende kalırsa bir yere gitmek zorundadır. Peki nereye gider bu öfke?.. Bedende en zayıf yeriniz neresiyse oraya gider. Kafaya giderse, deli eder. Bedene giderse, ileri aşamada kanser bile edebilir.

3-Kafa karışıklığı, deliliğe giden yolun ilk durağı demiştik. Eğer danışan geçmiş bir hayatında delilikten çekmişse ve de özellikle delirmiş vaziyette ölmüşse, bu dengesiz alt kişilik kolaylıkla yeniden uyarılabilir. Bu uyarılmaya yol açan şey çoğu zaman bir travmadır. Uyur vaziyette olan büyük bir travmanın etkileri sonradan basit gibi görünen küçük bir olayla yeniden uyarılması çok rastlanan ama malesef pek anlaşılmayan bir durumdur.

Bu vakada danışanın şimdiki hayatında yaşadığı ve bana çok sonradan anlattığı örnek de böyle bir örnek. Malesef bu tarz durumlarda sorunun kaynağına bakmak yerine ya ilaç alıp ya da tabiri caizse iki tek atıp kendimizi uyuşturarak uyutma eğilimindeyiz. Danışan da , öyle kötü bir dönem geçirdikten sonra şu anda kalitesiz de olsa uyumaya başlayınca, buna razı olduğu bir dönem geçirmiş. Kendisiyle bir seans daha çalışıp onu olumsuz etkileyen diğer konularına da bakmaya başlayınca tamamlayıcı bir etki yaratmış olmalı ki şu anda kendisi eskisine nazaran gayet kaliteli bir uyku çekiyor…Bana da ” İyi uykular, Jale Hn ..) ” demek düşüyor.

4- Vakada kapak resmi olarak kullandığım fotoğraf, 2010 yılında yaptığım ve OSB üzerine karışık teknik kullandığım bir çalışmama aittir. Çalışmanın adı “HASSSTASIYIM ” olup, sizlerin de tahmin edeceğiniz üzere Sevgili Ayhan SİCİMOĞLU’ndan esinlenilmiştir. .)

 

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

 

 

 

FİBROMİYALJİ ( FIBROMYALGIA )

Standard

F11

İsmine Ferda diyeceğim danışanım yaklaşık 30 yaşlarında, evli, çalışan bir kadındı.

Doldurduğu formda fibromiyalji, gastrit, göz bozukluğu vb şikayetleri vardı. 5 Yıldır hayatına eşlik eden fibromiyalji rahatsızlığı sırasında yaşadığı semptomları aşağıdaki gibi özetlemişti:

F6-Hergün sabah uyandığımda kolumda beton bloklar varmış gibi ağırlık hissi

-Boyun ve sırt ağrıları

-Eklem bölgelerinde ağrılar ( Fibromiyalji, yumuşak kas romatizması olarak geçiyor )

-Ağrılı regl dönemleri ve hastalık başladığından bu yana ağrılı regle eşlik eden kusmalar

-Her ay regl döneminde ya hastanelik olma ya da hastaneye gidecek kadar kötü duruma gelip evde atlatma

-Ses, ışık, gürültüye duyarlılık. ( Örneğin; minibüs kornasına aşırı duyarlılık )

-Tansiyon düşüklüğü:9-5, 9-6 veya 10-5

 

Yaptığımız ön görüşmeden sonra rahat çalışabilmek için kısa bir alan temizliği ile başladık. Henüz temizlik işlemine yeni başlamıştık ki kendisi yoğun bir katarsis yaşamaya başladı. Açıkçası bana sıklıkla transa geçişi zor olan kişiler geldiği için daha seansa başlamadan geçiş yapan birine ilk defa denk gelince hem şaşırdım hem de kendi adıma sevindim.

Danışan direkt olarak geçiş yaptığı sahnede 35 yaşında bir kadındı. Kendini çöl gibi bir yerde yalnız ve doğum sancıları çekerken buldu. Doğum gerçekleştikten sonra ise ilerde ağaç bulunan bir yere geçiyordu.

F12Bu hayatı baştan sona keşfettiğimizde 7 yaşındayken babası tarafından yolun ortasında terkedildiğini gördü. Bu sahnede yerli görünümlü esmer bir adama teslim ediliyordu ve yine yoğun katarsis yaşıyordu. Adamın kendi babası olmadığını, beyaz olan ailesi tarafından ona teslim edildikten sonra bir gemi yolculuğu ile bambaşka bir yere götürüldüğünü, kendi ailesi gibi diğer beyazların da birer çocuklarını yerli diye tarif ettiği o adama teslim ettiklerini hatırladı. Ailesi zor durumdaydı ve kendisini adama para karşılığında veriyorlardı. Kendisi gibi gemideki diğer çocukların da tümünün beyaz olduğunu algıladı.

Yine aynı dönemde geçen uzun gemi yolculuğu sonrasında vardıkları yerdeki birkaç kısa an keşfettik..Bu sahnelerde kendini hep yalnız ve korkmuş hissediyordu. 7 yaş ile 16 yaş arasını yaşlı, esmer tenli bir kadının yanında ona yardım ederek geçiriyordu.

16 Yaşında olduğu başka bir sahnede yerlilerin ilerde bir adamı tören adı altında canlı canlı yaktıklarını gördü. Bu sahnede de yoğun katarsis yaşadı. O kişinin kuyu gibi birşeyin üzerinde kuzu gibi çevrilerek yerlilerin Tanrılarına bir çeşit kurban olarak sunduklarını söyledi.

Başka bir sahnede yine yerlilere ait vahşi bir sahneye şahit oluyordu. Bu sahnede 22 yaşındaydı ve çocuklarını isteyen adama hayır dediği için boğazı kesilen bir adamın ölümüne şahit oluyordu ve çok korkuyordu.

F1326 Yaşında olduğu başka bir sahnede, ilk sahnede yaşlı, sakallı adam diye tarif ettiği adamın 40 yaşlarında olduğunu ve kendisini bir kadın olarak çok sevdiğini algıladı. Yıllardır o bölgede bulunduğu için kendi teninin de artık güneşten biraz koyulaştığını, açıklık bir alanda birlikte otururlarken adamın kendisi ile birlikte yaşama isteğini açıkladığını ve o sırada şaşkınlık ve korku duysa da kendisinin de ona karşı sevgi bağı hissettiğini söylüyordu. Bu adam başka kabileden biri olduğu için adamın kabilesi tarafından istenmiyordu.

En baştaki doğum sahnesine geri döndüğümüzde yaşlı adam diye tarif ettiği yerli adamın çocuğun babası olduğunu ve kabilede olacaklardan ötürü doğum için kendisini oraya sakladığını hatırladı. Doğumdan sonra oraları terketmeye karar veriyorlardı ve doğum sonunda ” iyi ki geldi ” diye çok mutlu oluyordu. Ondan sonraki yıllarını deniz kenarında ada gibi bir yerde kızlarıyla beraber geçiriyorlardı. Yıllar bu şekilde birlikte geçtikten sonra 60 yaşına geldiğinde ölüyordu.

F15Ruhsal boyuta geçip ailesiyle karşılaştığı zaman çok yoğun katarsis yaşadı. Kendisinin para karşılığında verildiğini ve anne-babasının sonradan çok pişman olduklarını öğrendi. Onları affetmesine katkı sağlayan bir çalışma yaptıktan sonra kahkahalar atmaya ve “çok mutlu oldum ” demeye başladı.

Kendisine bakan yaşlı yerli kadınla da karşılaşıp  teşekkür etti. Eşi olan yerli adamla karşılaştığı sahnede ise danışanın bağımlı yanı devredeydi. Kızı ile karşılaştığı sahnede ise daha çok mahçuptu.

Bu hayat planının sebebi olarak öfkeli bir erkek olarak bedenlendiği başka bir hayatta annesi ile babasını içeren bir sahne gördü. ” Kendimi cezalandırmışım, sevgiyi öğrenememişim. ” dedi.

Sonrasında bu geçmiş hayatın izlerini dönüştürdük ve şifalandırdık.

 

Bağlantılar:

1- İlişkimde kendimi %100 açmak benim için bu hayatta da zor.

2-Bu hayatta da küçükken annemden sevgi alamadığımı düşünürdüm.

” O geçmiş hayatında , şimdiki hayattan tanıdığın birileri var mıydı ? ” diye sorduğumda ise bu hayattaki halasının, o geçmiş hayatta kendisine bakan yaşlı kadın olduğunu belirtti.

 

F10

Geri-bildirimler:

Seanstan sonraki ilk gün haberleştiğimizde:

“-Vücudumu dingin hissediyorum.

-Eve gidince 2 saat uyudum, sonra ise arkadaşlarımla çay içtim.

-Gece normal uyudum. Diğer günlere göre sabah daha erken ve daha kolay bir şekilde uyandım. Uyandığımda diğer günlere nazaran daha dinç hissediyordum.

-Bugün içinde elimi kolumu kaldıramama hali olmadı.  ”  dedi.

 

Seanstan 1 hafta sonra emailleştiğimizde tamir fazı sürecini aşağıdaki gibi özetledi:

F16” Merhabalar Eylül Hanim
Oncelikle seans dönüşü eve gidip uyuyup dinlendim.Ancak bedenimi zinde hissediyorum yine de . Isten cikmama ragmen haftam yogun gecti denebilir,derslere gittim,evimizin tapusunu alma esyalarimizi toparlama ve arkadas akraba dugun ziyaretleriyle gecti. Ama bunlar olurken ben eskisinden daha dinctim diyebilirim. Zaman zaman seans hakkinda dusundugumde sanki zihnimin oyunu gibi geldi bana sanki bir senaryo yazmisim gibiydi. Ancak zihin bir karmasadan ibaret ona guvenmiyorum;)
Bedenim ve kalbim o anlari derinden yaşadı. Kendimi anlamak,bilmek tanimak donusturmek yolunda 1 yilda attigim guzel bir farkindalik oldu benim icin. Size bir itirafta bulunayim hayatta en cok nefret ettigim roldür benim kurban rolü meger icimde tasiyormusum haberim yok..Meger sadece uzuluyor ve kendime cekiyormusum durumlari. Nerden mi anladim cunku ………………………..( Sansür uygulandı )  ……………………………………………………………………………………………………..
Ve daha bir cok sey sizinle yuzyuze paylasmak istedigim..katildigim meditasyon deneyimlerinde sevgiyi icime almak tasimakla ilgili bir sıkıntım oldugunu hep farkettim, ne zaman bunu farketsem uzuluyor ve agliyordum ancak sebebini anlayamiyordum zaten bu merakim beni yoneltti en cok regresyona ve size..Bence daha uzerinde calisacagimiz cok sey var bu buyuk bir kesif,insanin farkindaligin zirvesine yulselten bir kesif..
Fiziksel etkisi kötü yonde olmadi benim icin hatta aksine daha aktiftim sadece karnim cok şişti
Bir de sey dikkatimi cekti seansta yumurtaligima dogru sanci girdi ara ara giriyordu zaten cok eskiden bir kadin dogumcu bana yumurtaligin biri tembel görünüyor cocuk dogurmayi dusunuyorsan cok gecikme demisti acaba bir baglantisi olabilir mi diye düşündüm?
Simdi ben akil olarak aslinda seansta yasadigim ,hani donusturme yapiyoruz  ya herseyi,iste onlarin hepsini akil olarak biliyordum,ama kalpten uygulayamiyordum.Bunu  donusturmek en gercek olani..Zihnim hala cirit atiyor olabilir dunyada ama kalbim ve bedenim bana sukranla dolu ben de onlara. Simdiki ailemle biyolojik olan;) herseyin daha guzel ve anlayisla dolu olacagi kanisindayim..aslinda cok sey daha yazmak istiyorum..ara ara yine yazacagim..Simdi yeni evimde yeni esyalarla yeni sevgi dolu bir es ve yeni arinmis bedenimle huzurlu dingin olacagimi hissediyorum..Biliyorum terapistle danisanin iliskisi belli duzeyde olmali orda kalmali ama ben yine de cocuklarla ilgili bu konuda sohbet etmek isterim.Insan bu istiyor iste 😉
Sevgilerimle….  ”

F17

 

Seanstan 17 gün sonra aldığım emailde ” Ben artik bedenimdeki o bahsettigim agirligi, o halsizlik ataklarini yasamiyorum. Hatta zaman zaman kendimi yolda yürürken balon gibi hafif hissediyorum..En yakin zamanda sayfanizda bahsettiginiz kitabi da alacağım. . … ”  dedi.

 

Seanstan 27 gün sonra fibromiyalji ile ilgili bir sorum üzerine verdiği cevapta:

F7Merhabalar Eylül hanim mailiniz altta kalmis daha yeni gördüm. Fibromiyalji vucutta yogun agirlik hareket zorlugu yasatan ve huzursuzluk depresif bir hal takindiran bir yumusak kas romatizmasi. Sık idrara çıkma agrili regl donemleri isik ve sesten asiri rahatsizlik bel boyun kol bacak agrisi yapan bir rahatsizlik. 5 senedir bende mevcut ve cok sıkıntılı donemler yasadim. Katildigim meditasyon,nefes calismalari ve bireysel seanslar onemli derecede bunu azaltti ancak hala zaman zaman dedigim gibi halsiz dusuruyordu. Kendimi daha dogrusu bedenimi tamamen yasli gibi hissediyordum.sabah uyandigimda sanki kolum bacagimda beton bloklar gibi agirlikla uyaniyordum. Ancak regresyon seansindan sonra o agirligi  yasamiyorum. Uzun sure yerinde duramamak da baska bir sorundu. Sadece dans ederken ve meditasyon yaparken uzun sure kalabiliyordum. Ancak ilk hafta bile etkisini farkettim . arkadasima yemege gittigimizde gece yarisina kadar huzursuzlanmadan oturabildim.
Uykum hala ayni asiri ruya goruyorum ve kasilarak uyuyorum. Zaten ikinci seansta bununla ilgili sizinle konusmak istiyordum. Uyuyorum ancak derin uykuya dalamiyorum. Tabi sizin de fikrinizi alarak calismak ilk tercihim. Katildigim meditasyon calismalarinda ve reiki calismasinda farketmistim ki sevgi akisinda bir sorun yasiyordum. Zaten bu farkindalik beni regresyona yonlendirdi. Sizin seansinizla birlikte hem fibromiyalji hem sevgi akisi  konusunda onemli bir sifa aldigimi düşünüyorum. Hayatimla ilgili kendim olma yolunda attigim onemli adimlardan ve devamini iple cekiyorum. Cunku benim hayattan tek beklentim kendi icime dogru ilerlemek ,guzelligi daha guzel yapip yamuklari duzeltmek . Bu benim icin baslangicta aci dolu anlarla dolu olsa da su anda yasadigim her seye sukrediyorum. Her seyin farkina varmaya baslayip bunlari donusturmek benim icin keyifli bir oyun(tabiri caizse oyun).Bu yolda bana kattiginiz tum danismanliklar icin tesekkurler. Mutlu ,huzurlu,iyi bayramlar sevgiler..
Aşırı mutluyum sebebim yok tipki cocuklar gibi cunku cocuklarin da gulmek icin sebepleri yok;)
Ikinci seansta gorusmek dilegiyle.

 

İlk seanstan 37 gün sonra , Ferda Hn ile 2. bir seans daha yaptık ve bu sefer uyku problemine çalıştık. ( Benim için ayrı önemi olan, farklı ve güzel bir seans olduğu için belki ilerde onu da yazmak isteyebilirim. ) 37 gün sonra yapılan bu 2. seans öncesinde Ferda Hn ile öngörüşme yapmaya başlamadan evvel ilk seansı değerlendirdik:

geribildirim1-En üst bölümde yer alan fibromiyalji ile bağlantılı hiçbir semptom tekrarlamamıştı.

2-Beş senedir tekrarlayan sık idrara çıkma konusu kendiliğinden geçmişti.

3-Ayrıca yerinde duramama hallerinde de ciddi değişim vardı. Artık uzun süre rahatsız olmadan oturabiliyordu.

4-Hayatta en sevmediği ve rahatsız olduğu kurban modelinin kendinde de olduğunu farkedip başına gelenlerle ilgili sorumluluğu olduğunu kabul etmeye başlamıştı.

5-Sorunlar anında bir süre orada kaldıktan sonra ortamdan uzaklaşma eğilimi olduğunu ve bunu özellikle iş hayatında tekrarlayan döngüler olarak yaşadığını farketmişti.

Şu an itibariyle seansımızın üzerinden yaklaşık 3 ay geçti. Bu süre içinde semptomlar hiç tekrarlamadığı için fibromiyaljinin iyileştiğini kabul ettik ve bu sorundan müzdarip çok insan olduğundan hareketle Ferda Hn’ın da özel izniyle vakayı sizlerle paylaşmaya karar verdik.

 

 

F18NOTLAR:

1-Ferda Hn, bugüne kadar gördüğüm en dışa-vurumcu danışanım olma ünvanına sahip oldu. İlk defa daha tarama yapmaya bile başlamadan bir danışanım kendiliğinden trans geçiş yaptı. Derin daldığı ve bedenen de duyarlılıkları yoğun hissettiği için açıkçası seansın ilk bölümünde ses konusunda birazcık endişe ettim. Neyse ki kendisinin gözleri kapalı olduğu için o sırada benim şaşkın ve endişeli yüz ifademi görmedi.) Çünkü bu seansı Cihangir’de ses yalıtımının çok da iyi olmadığı bir binada gerçekleştirdim. Danışanım daha ilk sahnede doğum yapar gibi sesler çıkarınca ” ya şimdi komşular yardım için kapıya dayanırsa ve seans bölünürse ?” diye bir an düşündüysem de neyseki öyle bir sorun yaşamadık. O yüzden 2. seansımızda bağırmak istediğinde kullanmak üzere yastığı peşin peşin yanına koydum:)

 

2-Tıp doktoru olmadığım için ve hastalıkları tedavi etme gibi bir niyetle yola çıkmadığım için fibromiyalji hastalığıyla ilgili herhangi bir yorumda bulunmayacağım. Bu hastalar genelde doktor doktor dolaştıktan sonra fibromiyalji tanısı konulduğu için son aşamada regresyon terapisine geliyorlar çünkü tıbben sebebi anlaşılamayan ağrılar regresyon terapisinin ilgilendiği alanlar arasında yer alıyor. O yüzden bu vakayı okuduktan sonra regresyon terapisi almaya niyet eden kişiler olursa onlardan ricam, ilk etapta her zaman bir tıp doktoruna gitmiş ve tüm kontrollerinizi yaptırmış olunuz. Ancak tıbben nedeni bulunamayan veya tıbbi tedavisi olmayan bir durum olduğunda regresyon terapisini deneyiniz. Ve her zaman uyardığım üzere, asla doktorunuzun bilgisi olmadan hiçbir ilacınızı kendi kararınızla bırakmayınız. Özellikle de psikosomatik ilaç kullanan kişilerde ilaçların doktora danışılmadan aniden bırakılmaması çok çok önemli bir konu.

 

3-Ferda Hn’ın mutlaka bakılması gereken önemli bir şimdiki hayat travması vardı ama ruhu ilk etapta fibromiyalji ile bağlantılı olan bu geçmiş hayata bakmayı tercih etmiş olacaktı ki daha seansa başlamadan kendiliğinden geçiş yaptı. Bana ise seansı yönetmekten başka yapacak birşey kalmadı. Dolayısı ile bu vaka, danışanın şifalanmaya ne kadar hazır olarak geldiğinin de güzel bir göstergesi olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.

Bugüne kadar ” Siz bu aşamada bu soruyu soruyorsanız ve/veya …. konusunda değişmekten endişe ediyorsanız, şu anda bu konuda çalışmaya hazır değilsinizdir. Kendinizi hazır hissettiğiniz zaman tekrar haberleşelim. ” diyerek randevu talebini geri çevirdiğim kişiler olduğu için bu noktaya özellikle dikkat çekmek istedim. Aslında regresyon terapisi için doğru zaman şudur: ” Yeter artık , ben … sorunumu çözmek istiyorum. Bunu ne pahasına olursa olsun çözeceğim/şifalandıracağım. ”  dediğiniz an doğru zamandır. Bu aşamada rehberinizden size yol göstermesini ve karşınıza uygun bir yöntem çıkarmasını talep edebilirsiniz. Emin olun, tereddütten uzak ve kalpten edilen bir niyet sizi çoğunlukla çözüme ulaştıracaktır. Ama en ufak tereddüt, korku, şüphecilik varsa ya da terapist sizde hiç güven uyandırmamışsa ya siz o seans için henüz hazır değilsinizdir, ya da terapist sizin için uygun kişi değildir. O yüzden size tavsiyem, seans almış olmak için değil; gerçekten şifalanmayı yürekten istediğiniz zaman bu yönteme başvurunuz.

4- Bu seansın çocukluk dönemini keşfederken Ferda Hn’ı biraz sıkıştırmıştım çünkü mantığıma uymayan bir-iki bilgi vermişti. İnsanlar neden çocuklarını bir gemiye bindirip başka bir ülkeye göndersinler ki diye düşünmüştüm. Bunları sorarken tabiki tarih bilgim yetersizdi…. ama kafamda hep merak ettiğim bir an olarak yer ettiği için, bu seansın üzerinden henüz 1-2 hafta bile geçmemişti ki bir gün Mersin’deki evde uzanmış dinlenirken tv’yi açtım. Kanalları değiştirirken normalde pek izlemediğim bir kanaldaki bir belgesele denk geldim. Belgeselde tam da Avrupa kıtasından binbir umutla Amerika kıtasına ilk göçmen taşıyan, her aileden ancak bir kişinin seçilerek yerleştirildiği, çoğunluğu genç ve çocuk olan bir gemiden bahsediliyordu. Seansta Ferda Hn’ın verdiği detaylarla örtüştüğü için müthiş etkilenerek belgeseli seyretmeye devam ettim. Eğer bu belgesele denk gelmeseydim, sanırım asla bir ailenin fakirlikten dolayı bir çocuğunu başka bir kıtada koloni kurulması amacıyla dönmemek üzere gönderebileceği fikrini anlayamayacaktım…

 

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

ABSÜRD BİR VAKA

Standard

absurd

 

İsmini neden “absürd” koyduğumu ancak vakayı okuduğunuzda anlayabileceğiniz bir vaka bu. Danışanım Şeyma Hn 25-30 yaşlarında genç, bekar ve çalışan bir kadın. Kendisi ile 2011 yılında iş amaçlı bulunduğumuz bir ortamda tanışmıştık. Ondan sonra geçen dört sene boyunca bir daha karşılaşmadık.

A10Kendisi ile yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ben hem sektör hem de şehir değiştirmiştim. Artık regresyon danışmanlığı yapıyor ve İstanbul-Mersin arasında mekik dokuyordum. Bu karşılaşmalarımız sırasında kendisiyle sohbet ederken regresyon terapisini ilk defa duyduğunu ama çok merak ettiğini, hem ilişkileriyle ilgili hem de para ve kariyer konularında tekrarlayan döngüleri olduğunu söyledi. Ben de kendisine ilk önceliği olan konu hangisiyse onunla ilgili bir seans yaparak başlayabileceğimizi söyledim.

İşin içinde maddi sorunlar da olunca ilk önceliği ona vermek istedi. Maddi anlamda biraz rahatlarsam ilerde diğer konulara da bakmak isterim dedi. Tanıdığım kadarıyla kendisi oldukça zeki, iyi eğitimli ve fazlasıyla analitik düşünce yapısına sahip biriydi. Kendisinin özellikle belirttiği diğer nokta ise, eğer beni şahsen tanımamış olsa, böyle bir deneyime asla kalkışmayacağı idi.

 

A4Neyse, gelelim seansımıza… Yoğun bir iş hayatı olduğu için onun seansını aralık ayında bir cumartesi akşamına koymuştum. Böylelikle pazar günü evinde dinlenmeye vakit bulabilir diye düşünmüştüm. Geç bir saatte başladığımız seans , Şeyma Hn’ın ilk seansı olması; egosunun bazı detaylarla yüzleşmek istemeyip es geçmek istemesi sebebiyle biraz uzun sürdü ama kendisi beklediğimden de kolay bir şekilde trans geçiş yapabildi.

Seans Konusu: Ailecek son yıllarda sürekli bir maddi kriz içinde olmaları, sürekli bir borç ödeme döngüsüne girip asla rahata erememeleriydi. Çok çalışkan bir elemandı ama ne yaparsa yapsın, kazandığı paralar hep bir şekilde borçlarına gidiyordu. Bunun sebebine bakmak istiyordu.

 

A12Seansa başladığımızda ilk geçiş yaptığımız sahne bir geçmiş hayat anısıydı ve yoğun olarak bedensel duyarlılıkları da hissettiği bir sahneydi. Bu sahnede kendini 45 yaşlarında bir kadın olarak gördü. Mutfakta kendisinden yaşça daha büyük bir erkekle para ile ilgili bir konuda tartışıyorlardı. Sonunda adam tarafından bıçaklanıp yere düşüyordu. Yerde yatmış kan kaybederken kedisi gelip yanında bekliyordu. Sahnede biraz ilerlediğimizde yaşça kendisine yakın bir kadın tarafından bulunup kurtarıldığını ve hastaneye kaldırıldığını gördü. Hastaneden çıktığında ise ilk işi eve giderek kedisini almak istemesiydi. Lakin kediyi aldığı anda ilk sahnede bıçaklandığı adam yine eve geliyor ve elinden kediyi alarak bu sefer de kedinin boynunu kırıyordu. Son derece şiddet içeren bu ilk sahnelerden sonra Şeyma Hn bedeninde yoğun duyarlılıklar hissetti.

Bu geçmiş bir hayat gibi görünen hikayeyi baştan sona keşfettiğimizde, ilk sahnede o adam diye tarif ettiği kişinin aslında o hayattaki babası olduğunu algıladı.

A114-5 Yaşında olduğu sahnede yine aynı evdelerdi. Bu sefer kendisinden birkaç yaş büyük ablası , annesi ve babası da vardı. Mutfakta yemek yedikleri bu sahnenin ilerleyen bölümünde annesinin babasından boşanmak istediğini söylediğini ve bunun üzerine babasının masayı dağıtarak annesini boğarak öldürdüğünü, ablasıyla birlikte kaçarak bu sahneyi kapı aralığından dehşet içerisinde izlediklerini söyledi.

Annesinin cenaze sahnesinde babasının olmadığını, tabutun mezara indirilmesi sırasında yaşanan aksaklıktan dolayı erkeklere çok kızgın olduğunu ekledi.

 

10’lu yaşlarına geldiğinde ablasıyla beraber anneannesinin evinde yaşadıklarını gördü.

 

25-26 yaşlarında ise kendisini bir işyeri ortamında gördü. Bu sahnede de erkek patronundan tiksindiğini, erkeklerle iyi iletişim kuramadığını belirtiyordu.  Duruma taciz de eklenince işyerini kaçarak terkediyordu. Bu sahneye eşlik eden bir eklenti durumu olduğu için duruma müdahale etmem gerekti..ondan sonra seansa devam edebildik.

A13Bir sonraki sahnede ise anneannesinin ölmüş ve ablasının evlenmiş olduğunu algıladı. Kendisini çok yalnız ve mutsuz hissediyordu. 35-40’lı yaşları anneannenin evinde yalnız yaşayarak geçirdiği ve ablasına kırgın hissettiği sahnelerdi. Babası ise bu sahnelerde yer almıyordu.

45 yaşında olduğunu söylediği sahnede ise babasının annesini öldürdüğü için yıllarca hapis yatıp çıkmış olduğunu, mutfakta onunla bağıra çağıra tartıştıklarını algıladı. Babası kendisinden para istiyordu ama kanun dışı işler yaparak ömrünü geçiren babasına para vermek istemediğini söylüyordu. Tartışma sırasında babası sol tarafına bıçak saplıyordu. Aynı gün ablası tarafından kurtarılıyor ve iyileşiyordu.

A14Aradan bir süre geçtikten sonra ise en baştaki keşfettiğimiz yere dönüyorduk. Kedisini almak üzere eve geldiğinde babası kediyi öldürüyordu. Bavulunu alarak hoşlandığı adamın evine gidiyordu. Yalnız bu sahnelere eşlik eden çok enteresan birkaç durum vardı. Sahnelerde eklenti mi olduğunu, yoksa danışanın o hayattaki ruhsal sağlığının bozuk olduğuna mı işaret ettiğinden kesin olarak emin olamadığımız yaşlı bir kadının silüeti evdeki sahneye eşlik ediyordu ve kendisi bu yaşlı kadını her gördüğünde katarsis yaşıyordu. Bu detay benim için önemli bir detaydı fakat bazen danışanın izin verdiği ölçüde bilgi alabildiğimiz için orada çok fazla üstelemedim. Hoşlandığı adamın o yaşlı kadını öldürmüş olabileceğini hissettiğini söyledi ve bir bahaneyle o evden ayrıldığını ekledi.

Sonunda ablasının yanına gidip birkaç ay orda kaldıktan sonra eniştesinin kendisini istemediğine kulak misafiri oluyor ve bu sefer de kendine küçük bir daire kiralayarak yalnız yaşamaya başlıyordu. O dönemde ara sıra bulup çay içtiği ve sohbet ettiği tek arkadaşı yine geçmişte hoşlandığım adam diye tarif ettiği aynı adamdı.

 

A1555-65 yaşları arası bu şekilde geçiyordu ve 65 yaş civarında evinde tek başına uyurken ölüyordu.

Ruhsal boyuta geçtiğimizde, hoşlandığım adam diye tarif ettiği kişinin evine ilk gittiği zamanlarda hayali olarak gördüğü yaşlı kadının adamın bir parçası olduğunu, ondan bağımsız biri olmadığını öğrendi. Bu durum bende yine birtakım farklı seçeneklerle ilgili şüphe duyup kenara not almamı sağladı.

Rehberiyle bir araya geldiği sahnede, rehberi ona ” Sabırlı ol. Kendini daha iyi ifade et ve konuş.” dedi. Bunun üzerine kendisi de bu hayatında çoğu şeyi söylemeden kafada kurduğunu, bu yüzden kırgınlıklar olabildiğini ve geçerli sebep olmadan birilerine kırılabildiğini söyledi. Rehberi ayrıca ” Kendini motive etmeyi öğrenmen lazım.” dedi. Bunun üzerine Şeyma Hn gerçekten çok çabuk pes edip sıkılabildiğini belirtti. Rehberi ise ” Bunun yerine her ne yapıyorsan o anda orada ol ve kendini ona ver. ” dedi.

 

Bağlantılar:

-Kendini ifade etme problemi

-Susmayı tercih etme

-Kırgınlıklar

-Oradaki yaşlı kadın silüetinin bu yaşamdaki babaannesi ile benzerliği

Bu geçmiş yaşam hikayesini şifalandırıp dönüştürdükten sonra geç saatte ayrıldık. Ayrılırken Şeyma Hn’ın başında ağrı vardı. Kendisine ağır geçen seanslardan sonra bunun olabileceğini ve uyuyunca geçebilecek bir ağrı olduğunu söyledim.

 

Geri-bildirimler:

 

A041NKSeanstan 1 gün sonra haberleştiğimizde: ” Dün seans çok geç bittiği için çok uykulu hissettim ama aslında daha enerjik çıktığım söylenebilir. Kendimi iyi hissettim ve herhangi bir fiziksel rahatsızlığım olmadı. Gece çok rüya gördüm, bazılarını hatırlıyorum. Örneğin bir tanesinde saçım çok beyazlamıştı, çok şaşırıp üzülüyordum. Bugün de canlı ve enerjik olduğumu söyleyebilirim. Herhangi bir ağrım ya da fiziksel şikayetim yok. Herşey yolunda. ” dedi.

2. gün aldığım emailde: “Dün gece rüyamda seni gördüm ve saat 5 gibi uyanıp çok enteresan bir rüya bu, sabah mutlaka yazmam lazım dedim. Ama sonra 7.30’da uyandığımda gitmişti aklımdan… ” dedi.

Seanstan 1 hafta sonra haberleştiğimizde başka herhangi bir semptom yaşamadığını ve gayet iyi olduğunu belirtti. Çalışma konumuzla bağlantılı yeni bir gelişme olduğunda veya yeni bir bağlantı kurduğunda email atabileceğini söyledim.

Bu seansın üzerinden yaklaşık 2 ay geçtikten sonra kendisi ile yollarımız tekrar kesişti. Her zaman olduğu üzere, 2 seans arasındaki süremde yemek yemek ve volta atmak için Cihangir-İstiklal Caddesi arasnda yürürken tam da onun işyerinin yakınlarından geçiyordum ki bir şekilde denk geldik. Ayaküstü konuşurken o aradaki süreçte herhangi birşey olup olmadığını, para ile ilgili sıkıntılarının devam edip etmediğini sordum.

A8Şeyma Hn şaşırarak gülümsedi ve ” Aaa, sen bilmiyor musun o konuyu, pardon söylemeyi unuttum, o konu halloldu.” dedi. Bu sefer ben de şaşırmıştım çünkü bildiğim kadarıyla ailecek borç altındaydılar ve rakam öyle 1-2 ayda çalışmayla kapatılacak bir rakam değildi. Bunun üzerine ben: ” Peki, nasıl halloldu? Bu önemli bir detay ve benim bunu geri-bildirimi dosyama eklemem gerekir.” dedim.

Şeyma Hn: ” Kusura bakma, daha çok yeni..Geçen hafta bitti. Öyle bir şekilde halloldu ki ailecek tüm borçlarımızı kapattığımız gibi kuzenime bile yardım yaptım. Hatta üstüne cebimde biraz para bile kaldı. Ben de bu ay seni arayıp tekrar seansa geleyim diyordum, iyi oldu denk gelmemiz.” dedi ve bunu derken gülümsüyordu.

Ben halen şaşkındım ve bu işin nasıl bu kadar hızlı olduğunu merak ediyordum. Sonrasında öğrendim ki, Şeyma Hn’ın annesinin babasından kalan bir gayrımenkul varmış. Bu gayrımenkulun paylaşımı ve satışı çok sorunluymuş. O kadar uzun süredir satıştaymış ve satılmıyormuş ki, artık son 4-5 yıldır bu konudan tamamen umudu kesip düşünmeyi bırakmışlar. Seanstan 1 ay kadar sonra bir gün aniden dayılarından telefon gelmiş ve vekalet işleri için evden birilerinin ..X..(Anadolu’da bir şehir ) şehrine gitmesi gerekmiş. Satışın yapılması, paranın gelmesi, paranın tüm ailenin borçlarını kapatıp, üstüne cebinde harçlık kalacak şekilde hesabının eksiden artıya geçmesi ise benim ona rastlamamdan tam bir hafta önce tamamlanmış.

Bütün bunları dinlerken ben de şaşkınlıkla gülümsüyordum. Açıkçası seanstan sonra Şeyma Hn’ın analitik zihninin devreye girdiğini ve bunun şifa ile rezone olmasını engelleyebileceğini ya da şifayı alsa bile bunu anlayamayabileceğini düşünmüştüm. Gerçekten de kendisi tüm bu olaylar sırasında yıllar sonra gelen satışı ve tüm ailenin rahatlamasını seansla bağdaştıramamıştı. Ancak sistemin nasıl çalıştığını, olayların bazen beklediğimizin dışında çözümlerle de gelebileceğini, bir kişinin değişmesi veya şifalanmasının bazen kilitlenmiş olan bir sistemi açarak birden fazla insanın hayatında nasıl etkili sonuçlar doğurabileceğini açıkladım. Ondan sonra taşlar yerine daha çok oturmaya başladı ve Şeyma Hn bana bildirmesi gereken diğer önemli gelişmeleri de hatırladı.

 

A7Beni şaşırtan diğer olumlu gelişme ise bence en az para sorunu kadar önemliydi çünkü seansımız bittikten sonraki değerlendirme bölümünde Şeyma Hn’a aileye bağımlılık temasının bulunduğunu ve para sorununun ise buna hizmet ettiğini düşündüğümü söylemiştim. Geç saatte biten seans ve yoğun iş hayatı sebebiyle Şeyma Hn’ın bu bağlanlatıları anlamaması ve şifa alabilmesi için konsantre olması gerektiği yanılgısına düşmesine rağmen bu kadar büyük bir şifa alması şaşırtıcıydı. Üstelik aynı dönemde annesinin kendi evine, kendisinin ise bir ev arkadaşıyla ayrı eve çıkması da yine bu bağımlılık konusunda şifa aldığını gösteriyordu.

 

A18O anda ayaküstü konuştuğumuz için bana söylemeyi unuttuğu ama haziranda yaptığımız 2. seans öncesi belirttiği diğer detay ise ilk seansımızdan 1 ay sonra, uzun bir aradan sonra ilk defa biriyle çıkmaya başlaması olmuştu.

Gördüğünüz gibi, danışan anlamasa da bağlantıları kuramasa da, bu durum şifa almaya engel yaratmıyor. Sonuçta Şeyma Hn beni tanıyarak ve güvenerek seansa gelmişti. Yabancı biri olsa gitmem demişti ama laf olsun diye de seansa gelmemişti. Sorunlarını çözmek istemiş ve bunun için çok kısıtlı bir zamanı olsa bile zaman ayırmıştı. Kalben istemesi, şifaya açık olması da fark yaratmıştı.

 

 

NOTLAR:

1-Bu vakayı yazma nedenim, geçen ay aldığım bir sorudur: ” Vakalarınızda hep başarılı olmuş, şifalanmış kişilerden örnekler veriyorsunuz. Bu seanslara gelip de hiçbir fayda görmeyen kişilerle karşılaştınız mı? Herkes mutlaka şifalanıyor mu? Bu konuda beni bilgilendirebilir misiniz?

Cevabım ise biraz uzun ve örnekler içerecek şekilde olmuştu. Ama kısaca şunu içeriyordu: “”Regresyon Terapisi, danışmanın ve danışanın işbirliği yapması gereken bir çalışma şeklidir. Sorumluluk her zaman %50’dir. Seanstan sonraki ilk 1 haftalık süre tamir fazı dönemi olduğu için danışman tarafından takip edilmelidir. Bu süreçte ve sonrasında danışanın da danışmana geri-bildirimde bulunma, sorularına cevap verme gibi sorumluluğu vardır. Eğer danışan, hiçbir şekilde danışman ile işbirliği yapmıyorsa, geri-bildirimde bulunmuyorsa, danışmanın süreci takip edebilmesi ve gözlem yapabilmesi mümkün değildir.
Bu sebeple diyebilirim ki; bugüne kadar hiç şifa almamış bir insanla karşılaşmadım ama bugüne kadar şifa aldığını anlayamayan ve geri-bildirimde bulunmayan ya da şifalanma niyeti istikrarlı olmayan bazı vakalara rastladım.   .. …..  ….. ………………  ……….” 

2-Danışanların egolarının yüzleşmek istemedikleri, hatırlamak istemedikleri bazı anılari hatta yılları olabilir. Buna seanslarda sıklıkla rastlarız. Egomuz ancak başedebileceğimiz kadar bilgiyi hatırlar, yüzleşmek istemediği anlarda ise bazen seansı sabote etmeye de kalkabilir. Bu tip durumlarda danışmanın sezgileri ve deneyimi biraz da olsa fark yaratabilir.

3-Bu vaka, Şeyma Hn’la tesadüfen karşılaşmamız sonucunda yazılmıştır. Eminim bu şekilde hayatında birtakım değişimler yaşamaya başlamış ama seanstan birkaç ay sonra oldu ise bunu seansla ilişkilendirememiş birçok kişi vardır. Şeyma Hn’ın bir kısır döngü halinde olan hayatının farklı alanlarında da dönüşümler başladığını haziran ayında yaptığımız seans öncesinde öğrendiğim için kariyer alanında da büyük gelişmeler bekliyorum. Danışan gizliliğine büyük önem verdiğim için şimdilik o iki önemli detayı da açıkça belirtmeden devam ediyorum çünkü bu detaylar kendisinin kim olduğunu açığa çıkarabilecek detaylar olduğundan isteği üzerine yazımızda gözardı edilmiştir. Bu kadarıyla bile hem para, hem ev, hem aile, hem iş, hem ilişki alanında yıllardır olmayan köklü değişimler olması sebebiyle benim için bu vaka yeterince absürd’dür:)

Amacım her vakanın mucizevi sonuçlar yaratacağı beklentisi yaratmak değil, bilakis aradan zaman geçse bile bazen sonucun hiç ummadığınız extrem örnekler aracılığıyla da gelebildiğini göstererek bakış açınızı geniş tutmanıza katkı sağlamaktır.

 

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan

KİLO SORUNU (1. Bölüm )

Standard

kg3İsmine İrem diyeceğim danışanım 40’lı yaşlarda, geçmişte başından çok kısa süreli bir evlilik geçmiş ve şu anda ailesiyla yaşayan bir devlet memuru. Kendisi ile mart 2015’te çalışmaya başladık ve şu ana kadar 2 seans çalıştık. 3. seansını ise bu hafta gerçekleştireceğiz.

İrem Hn’ın doldurduğu formda çalışmak istediği konu kilo sorunu olarak görünüyordu. Ama ön-görüşmemiz sırasında aldığım detaylara baktığımda sadece şimdiki hayat regresyonu yapılabilecek konuları bile en az 2-3 seans sürecek gibi görünüyordu. Bu hayatındaki travmaları ve verdiği tepkileri de not aldığımda yoğun bağımlılık temasına eşlik eden gizli kalmış kurban mod ve asi ruh temaları da farketmiştim.

Bu yazıda ilk seansımızı özet geçeceğim için şimdiki hayatına ilişkin detaylara ikinci yazımda yer vereceğim.

İlk seansımızda danışanın seçtiği konuyla bağlantılı çalışmak istedim. Yani kilo sorunu ile bağlantılı olan bir ana baktık. İrem Hn hem kolaylıkla bedensel duyarlılıkları hissetti, hem de bir geçmiş hayat sahnesine geçiş yapabildi.

a

İlk sahnede kendini 3-4 yaşlarında, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu olarak tarif etmişti. İlerleyen sahnede verdiği detaylar sebebiyle ( annesinin onu görmemesi, duymaması, yazın herkes ince giyinmişken onun üstünde kışlık kıyafetler olması) sebebiyle ailesini bırakıp ışığa geçememiş bir ruh olarak arada kaldığını farkettik.

Bir sonraki komutumda İrem Hn benzer temaya sahip olan başka bir geçmiş hayata sıçradı. Belli ki ruhu aynı deneyimi birçok yaşamında tekrarlamıştı.

 

cBaştan sonra aynı hayatı keşfetmemiz gerektiği için bu 2. geçiş yaptığı hayatı baştan sona keşfettik. 1,5 yaşında sonlanan kısa bir hayattı. Geçiş yaptığı ilk sahnede kendini 1,5 yaşında bir erkek çocuğu olarak beşiğinde yatarken algıladı. Çok hasta ve yüksek ateşli olduğu için sürekli ağladığını söyledi. Yemen’de yaşayan fakir bir ailenin ilk çocuğuydu ve annesinin çaresiz bakışları altında ağlamaktan morarırcasına bir hal alıp sonunda ölüyordu. Bu yaşamında da eklenti olarak kalmıştı ve annesinden ayrılmak istemediği için ışığa geçmemişti. Yaklaşık 1 yıl kadar arada kaldıktan sonra (araf )  ışığa zorlukla geçiş yapıyordu.

 

Ruhsal boyuta geçtiğinde ülkede o dönemde salgın olduğunu ve kızamıktan öldüğünü algıladı. Ruhsal planı gereği hastalıktan öleceğini biliyordu ama gitmek istemiyordu. Hayata ve Tanrı’ya kızgındı. “Neden ben?” diyordu.

Rehberiyle bir araya geldiği sahnede, rehberine sormasını istedim:” Bu çocuğun neyi öğrenmesi gerekiyormuş?” . Rehberi ” Zamanı geldiğinde bazı şeyleri bırakabilmeyi, bırakıp gidebilme cesaretini gösterebilmeyi ” şeklinde cevap verdi.

Bu hayatında da aynı sınavı verdiğini, herşeye çok bağlı olduğunu ve en ufak birşeyini bile kaybedince çılgına döndüğünü söyledi.

O sırada rehberi ona ” Bunu anlaman için sana çok yardım ettim.” dedi.

mRuhsal boyutta anne-babasıyla bir araya geldiği sahnede yoğun katarsis yaşadı. Babası ona ” Senden sonra çocuğumuz olmadı. Seni özlüyorduk oğlum” dedi ve ” Bundan sonraki yaşamında mutlu ol ” diye ekledi.

Burada danışanın bağımlı yapısı yine devreye girdi ve ” Onları seviyorum. Başka bir yaşamda onların yine annem-babam olmalarını istiyorum. ” dedi. Bu bölümde kendisine çok kısaca ruhlar arasında asla ayrılık olmadığından ve sistemden bahsettim.

Rehberi ise ” Öyle olması gerekiyordu, senin suçun değildi. Hastalık vardı ve senin ayrılman gerekiyordu. ” dedi.

İlerleyen aşamada bu hayatı tamamıyla dönüştürdükten sonra rehberiyle tekrar bir araya geldiği sahnede rehberi ona şimdiki hayatına ilişkin şu tavsiyede bulundu: ” Öfkelerinden kurtul. Affedemediklerini affedip özgürleştir, bırak gitsinler. Yüklerinden arın. ” dedi.

 

kBağlantılar: 

1-” O öfkeli halim bu hayatta da vardı. Ölmemek için direnme gücü, gerçekleri kabul etmeme ve inat etme bu hayatta da var.”

2-” O zaman hastalıktan ölmüşüm. Bu hayatımda sağlığıma aşırı derecede dikkat ediyorum ve ölüm korkum var. Hatta bu hayatımda 12 yaşımda çok tehlikeli bir hastalık geçirdim ve 3 ay boyunca ağır ateşle yattım. Doktor benim direncime hayran kalmıştı. ”

3-” Anneme ve babama olan bağımlılığım şimdiki hayatta da var. ”

4-“Bırakamama sorunu var. Ayrıca herşeyi istifliyorum. Oradaki çocuğun ailesi fakirdi..belki de ondan kilo’yu tutuyor olabilirim.”

O geçmiş hayatında, bu hayatından tanıdığın insanlar var mı diye sorduğumda ise : “O geçmiş hayatımdaki annem, bu hayattaki annemin arkadaşı Yasemin Teyze’ydi. Yasemin Teyze’nin evlendikten sonra 5 yıl boyunca çocuğu olmamış. Sonra annem beni doğurduğunda beni o kadar çok sevmiş ki hormonları gelişmiş ve çocuk sahibi olmuş.Ayrıca o geçmiş yaşamdaki babam, bu yaşamımdaki lise öğretmenim. O da geç evlenip geç çocuk sahibi oldu.” dedi.

 

Geri-bildirimler:

İrem Hn ile uzun süreli çalışmaya karar verdiğimiz için kendisinden geri-bildirimleri düzenli olarak yazılı geçmesini talep etmiştim. İlk seanstan sonraki tamir fazı dönemini içeren yazısı aşağıdaki gibi:

” Eylül hanım, ilk gün biraz rahat gibiydim ancak hafif bir yorgunluk vardı, erken uyumayı tercih ettim. Baş ağrısı ve üstümde hafif bir ağırlık oldu ama sabah uyandığımda tüm semptomlar geçmişti.

2. günden itibaren yoğun bir hüzün ve arada önceki hayatlarımı düşündüğüm bir içe dönüş yaşadım. Akşam olunca kendimi yorgun ve bitkin hissettim. Zihnim susmadı.

l3. günden itibaren vücudumda sürekli bir sıcaklık hissettim ve yoğun bir öfkeee… nedenini bilmediğim yoğun bir öfke yaşadım. Tahammülsüzlük….herkese ve herşeye öfkelendim, sebepli ya da sebepsiz….en çok anneme öfkeliydim….nefretle karışık bir öfke duydum ona..Ağlama isteğim oldu ara ara….kendimi yalnız ve değersiz hissettim…öfke beni çok yordu ve enerjimi düşürdü sanki. Özellikle 5. gün çok halsiz ve yorgundum. Enerjimi ne yaparsam yapayım yükseltemedim. Sanki bana ait olan birşeyimi sonsuza kadar yitirmiş kadar hüzünlü hissettim kendimi. ( Muhtemelen İrem Hn’ın yıllardır enerj alanında bulunan güçlü bir eklentisi gitmişti ve ruhu bu yüzden hüzün hissediyordu )

Umarım bugünden itibaren blokajlarım çözülmeye ve kendimi daha iyi hissetmeye başlarım. Bir sonraki çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Sürekli manik depresif bir ruh haliyle yaşamak istemiyorum. Değişken ruh hali beni en çok yoran şey…dinginlik, huzur istiyorum hayatımda. Umarım bunları sonraki çalışmalarda hayatıma yerleştirmeyi başarırım. Herşey için teşekkürler. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.sevgiler….”

İrem Hn yukarıda yazan semptomları yaşarken kendisiyle birkaç kere telefonda görüştük. Tamir fazı dönemini herkes bu kadar ağır atlatmadığı için diğer danışanlarıma göre çok daha sık haberleştik ve kendisine neden bu kadar yoğun öfkenin açığa çıkabileceği konusunda biraz bilgi verdim. 7 günlük tamir fazı bittikten sonra arayı çok açmadan 2. seansımızı yapmamız gerektiğini belirttim ancak İrem Hn’ın o hafta iş ile ilgili yoğunluğu olduğu için 2. seansımızı 15 gün sonra gerçekleştirebildik. Bu 2. seansı bir sonraki yazımda paylaşacağım için burada detaya girmiyorum. Ama görüşmelerimiz sırasında söylediği bazı cümleler aşağıda:

y”  Yaşadıklarımı kentsel dönüşüm projesine benzetiyorum. Yıllardır var olan ama doğru olmayanı yıkıp yerine doğru ve yeni olanı inşa etmek. Bazı yıkımlar kolay, bazıları zor olur. Benimki de zor olanlardan, yapacak birşey yok. Zor bir insanım. Yüzeysel şeyler beni tatmin etmiyor. İçsel huzuru kolay bulamıyorum. Yılların yorgunluğu da var tabi… “

NOTLAR:

1-Bu vaka, uzun süreli bir çalışmanın ilk seansını kapsıyor. Dolayısı ile daha sonra yazınlanacak olan 2. bölümü okumadan herhangi bir yargıda bulunmamanızı tavsiye ederim çünkü bu vaka, şu ana kadar çalıştığım danışanlarım arasında gördüğüm tamir fazı devresini en ağır atlatan iki vakadan biri. O yüzden bu vakaya bakarak genelleme yapmak sizi yanıltabilir. Tamir fazı devresini çok kolay atlatan danışanların oranı çok daha yüksektir.

Paylaştığım vakalar arasında bir tane de böyle örnek bulunmasını istedim. Neyse ki sadece ilk seans sonrası yoğun öfke ile karşılaştık ve ikincisi çok daha farklı geçti.

2-İrem Hn’ın seanstan sonraki birkaç gün neden yoğun öfke hissettiği konusuna gelince; yukarıda detayını vermediğim çok önemli birkaç neden var:

3a) İrem Hn, bundan yaklaşık 8-9 sene önce ciddi bir travma sonrası psikolojik sorun yaşamış ve doktoru kendisinin o dönemde evde yalnız kalmasını istemediği için hastanede 4 ay kadar kalmasını ve tedavi görmesini sağlamıştı. Bu süreç içerisinde kendisine yoğun ilaç tedavisi de uygulandığından yaşadığı sorunlar bir nevi ilaçlarla bastırılmış , İrem Hn’ın sorunu da bana göre aslında uyutulmuştu. Hastaneden yaz aylarında çıkıp ailesinin yanında kaldıktan bir süre sonra da aslında İrem Hn’ın düzelemediğinin farkedildiğini ve doktorunun tekrardan hastaneye yatmasını talep ettiğini söylemişti. İrem Hn ise bu sefer hastanede yatmak yerine uzun süreli rapor alarak bir yurt ortamında kalmayı tercih etmişti.

Geçmişte baskılanmış bu öfke şimdi ilk seansımızdan sonra yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Bu öfkeyi şuna benzetebilirsiniz: vücudunuzun bir yerinde cerahatli bir bölge var ve bu bölge vücudunuzda kalırsa size zarar verecek. Şimdi bu ilk seansla o bölgeye el atılmış oldu ve cerahat temizlenmeye başlandı. O yüzden ilk seansımız  sonrası danışanda olumsuz duygular çıkmaya başlaması çok normal.Tıpkı ameliyattan çıkmış ve cerahati temizlenmiş bir insanın ameliyattan sonra birkaç gün ağrı çekmesi ve nekahat evresi gibi.

b) Danışanım, benle çalışmaya başlamadan önce malesef hiçbir eğitimi olmayan ama regresyon terapisi yaptığını söyleyen kişilerle bir-iki seanslık deneyimi olmuş ve bu kişiler de öfkeyi sadece baskılamasına sebep olmuştu. O yüzden zaman zaman sayfamda da paylaşıyorum, bilinçaltı temizleme-formatlama tarzı 2 günlük seminerlerle yılların birikimi olan bir sorunu çözemezsiniz. Hele hele ki bir insanın geçmişinde ciddi travmaları ve hastanede yattığı bir süreci varsa, o kişiyle seans yapmadan evvel gerçek bir regresyon terapistinin 10 kere düşünmesi gerekir. Eğitimi olsa bile, eğer bir vaka ile başetmekte endişesi varsa o vakayı kesinlikle almamalı. Çünkü ben yaptım-oldu mantığı, o an anlamasanız bile danışana fayda değil, zarar verebilir.

3-Farkettiniz mi bilmiyorum ama danışan ile çalışırken ana hedefim kilo değildi. Çünkü kilo benim için sadece bir gösterge ve çalışmalarımızın vücuttaki yansıması olacak. Kişi ne yapıyorsa yapsın, kilo gitmiyorsa veya gidip geri geliyorsa burda yapılması gereken sürekli diyet şeklinizi değiştirmeniz değil, düşünce şeklinizi kaynağından değiştirmenizdir. Olay kafada bitiyor gibi komik laflar etmeyeceğim çünkü olay kafada bitmiyor.)) Zihinsel yöntemler işe yaramaz malesef çünkü konu zihinden değil bilinçaltından kaynaklanıyor.

eKİLO ne demek? Ben vücudumda birşeyleri stokluyorum-istifliyorum demek. Ben kendimi güçsüz hissediyorum demek. Benim kendimi güçlü hissetmem için ne yapmam lazım? Eğer kendi içimdeki güçten bihabersem, birşeylerden beslenmem lazım. Burdaki beslenme kelimesi sizi yanıltmasın, bu bir yemek de olabilir, enerjisel beslenme de olabilir. Hele ki ben enerjisel olarak beslendiğim bir kaynağımı yitirirsem ne olur? Bozguna uğrayabilirim… yemeğe saldırabilirim. Tok olmama rağmen canım sürekli abur cubur veya tatlı isteyebilir. Kilom arttıkça da ben bilinçaltımda kendimi daha güçlü hissederim çünkü heybetim, ağırlığım artmştır ve tüm dünyaya ben burdayım demektedir. Hayata güvenim olmadığı için de eşyaları stokladığım gibi vücudumda kiloyu stoklarım. Konunun ucu kök çakraya kadar gider. Hatta anne ile bağlanma şeklinize kadar gider ki bu aile dizimi yapan terapistlerin de çok önemsediği bir konudur.

kg5Buradaki danışanım evinde de ciddi stok yapan bir kadın. Derin dondurucusunda en az 6 ay yenecek yiyecek olduğundan bahsetti. Sürekli gereksiz alışveriş yaptığından ve sürekli abur cubur yediğinden. Bildiğiniz gibi, sürekli alışveriş yapmak da bir bağımlılık türü…mutsuz bir insanın geçici bir süre için rahatlama yöntemi. Etki süresi ise yaktığınız bir sigaradan çok farklı değil..

Sonuç olarak, kilo bağımlı kişilik yapısında rastlanan ve tek seansın yeterli olmadığı bir konu. O yüzden danışanımla biraz daha çalışmaya devam edeceğiz.

4-Öldükten sonra bir süre dünyada kalmak, yani arada kalmak da bağımlı kişilik yapısında sık rastlanan bir durumdur. Bunlara İngilizce’de ” EARTHBOUND SPIRITS ” deniyor. Yukarıdaki vakada 1,5 yaşında ölen çocuk anne-babasını bırakmak istemediği için ışığa geçemiyordu ve bir süre ailesinin yanında kalıyordu. Hatta danışanın ilk olarak geçiş yaptığı hayatta tarif ettiği karakter de aslında ölmüş ama öldüğünün farkında olmayan bir çocuktu. Bu, arada kalma konusu da sizi ürkütmesin. Seanslarda hiçbir zaman korkutucu şeyler olmuyor. Hatta diyebilirim ki regresyon terapisi ölüm korkusuna bire-bir olan bir seans türüdür. Çünkü asla uydurmanızın mümkün olmadığı mükemmel bir kurgu ve ilahi bir düzen var. Kişinin bunu farketmesi ciddi bir şifalanmaya yol açıyor. Yazının bir sonraki bölümünde daha detaylı göreceğiz.)

Sevgilerimle…

GÜVERCİN

Standard

e

İsminden de anlaşılacağı gibi enteresan ve eşine daha önce hiç rastlamadığım bir vakayı paylaşıyorum sizinle.

1İsmine Nihan diyeceğim 35 yaş civarı, evli ve 2 çocuğu olan danışanımla henüz bir araya gelmeden aylar önce kendisinden  “merak” başlıklı kısa bir email almıştım. Kendisiyle yazışmamız esnasındaki sorularından ve aldığım cevaplardan ciddi bir güvenlik sorunu olduğunu anlayınca kendisine farklı bir uygulama yaparak eşiyle beraber gelebileceği şekilde kısa bir öngörüşme randevusu verdim. Bu randevu aşamasına gelebilmemiz ise birazcık benim şehirdışı gezilerimin de etkisiyle yaklaşık 3 ay sürdü.

3 ay sonunda bir araya geldiğimizde Nihan Hn görüşmeye eşiyle değil yalnız gelmişti. Bu ilk görüşmemizde kendisine regresyondan kısaca bahsettim. Sorularını aldım ve  o gün seans yapmayacağımızı söyleyerek vedalaştım. Dediğim gibi, bu daha önce hiçbir danışanıma uygulamadığım birşeydi ama Nihan Hn’ın kendini rahat ve güvende hissetmesi için o anda öyle olması gerektiğini uygun gördüm. Nihan hn o güne kadar organ mafyası vb tarzda çok fazla hikaye okumuştu ve tanımadığı bir kişi ile bir ortamda yalnız kalmak fikri kendisini korkutuyordu. Benim içinse danışanın kendini rahat ve güvende hissetmesi herşeyden önemliydi. Aksi takdirde endişe, heyecan, korku gibi duygular seansımızı sabote edebilirdi. Bu yüzden asıl seansımıza ancak ikinci randevumuzda gerçekleştirdik.

20İkinci buluşmamızda kendisini kapıda karşılayıp içeri aldıktan sonra çalışmak istediği konuyla bağlantılı olarak sorularımı sormaya başladım. Çalışmak istediği sorunu, kendisine bütün hayatı boyunca eşlik etmiş olan dışlanmışlık hissiydi. Ortamlarda istenmediğini ve özellikle de bayanlar tarafından dışlandığını, bir şekilde ortamlardan çıkarıldığını söylüyordu. Evli ve iki çocuk sahibiydi. Evliliğinde mutluydu fakat evlilik öncesinde şu anki eşiyle henüz flört aşamasındayken, eşinin yakın arkadaşının kendisini istemediğini ve bu yüzden eşinin ailesine kendisi hakkında sürekli olumsuz şeyler anlatarak aralarını açmaya çalıştığını belirtmişti. O olayları hatırladıkça hala üzülüyordu. Şu anda 10 yaşındaki oğlunda da benzer şekilde dışlanmışlık ve yalnızlık duyguları olduğunu, ne yaparsa yapsın bunu değiştiremediğini ve oğlu için de üzüldüğünü ekledi.

17

Nihan Hn, babasını henüz 2-2,5 yaşındayken kaybetmişti. Annesinin kendisine ve o sırada yeni doğmuş olan erkek kardeşine bakabilmek için çok çalıştığını, küçüklüğünde sürekli yalnız kaldığını, bu yüzden halen annesiyle mesafeli bir ilişkilerinin olduğunu belirtti.

aBu soruları sorup not aldığım sırada Nihan Hn’ın gözlerinin faltaşı gibi açık olarak beni pür dikkat dinlediğini farkettim. Başlarda çok önemsememiştim ama gözlerinin faltaşı gibi açık olması ve bunun hala devam ediyor olması sebebiyle sorma ihtiyacı duydum:

– Bu arada bana neden o şekilde baktığınızı merak ettim. Birşey mi oldu?

– Siz duymuyor musunuz sesi?

-Hangi sesi?

-Siz konuşmaya başladığınız anda sanki boğazınızdan güvercinlerin gırtlaklarından çıkardıkları sese benzer bir ses geliyor. Siz susunca o da aynı anda susuyor.

-Ben hiçbir ses duymuyorum. Emin misiniz?

-Evet, eminim. Sürekli dikkat ettim, siz konuşunca geliyor bu ses. Ayrıca, ne ilginçtir ki buraya gelirken kapının önünde de bir güvercin gördüm .

Bu son cümleden sonra durumu anlayarak hafifçe gülümsedim ve şöyle söyledim:

-Ben neredeyse 4 aydır seansları bu binada yapıyorum ve bugüne kadar hiçbir zaman kapımın önünde bir güvercin görmedim. Burada başka bir durum sözkonusu sanırım ama bu durum regresyon terapisi seansımızla ilgili değil. İsterseniz bunu sizinle seans bittikten sonra konuşalım. Olur mu?

-Olur.

Diğer sorularımı da tamamladıktan sonra seansımıza geçtik. Konu olarak dışlanmışlık hissini seçtik ve onun kaynağına bakarak dönüştürmeyi hedefledik.

Nihan Hn bir mühendisti ve eşiyle birlikte çalışıyordu. 5 sene kadar önce ikinci doğumundan sonra hafif bir depresyon yaşayınca 6-7 seans kadar psikologa gittiğini ama bugüne kadar regresyon terapisini hiç duymadığını söyledi. Spiritüel konularla da herhangi bir ilgisi olmadığını ama geçmişte bir sefer çok ilginç bir örnek yaşadığını belirtti: İlk çocuğu olan oğlu henüz bebekken ve birgün ayağında onu sallerken 2,5 yaşında kaybettiği babasının omzuna dokunduğunu hissettiğini, o anda kendisinin de  ” bak bu benim oğlum ” diyerek sanki babasını torunuyla tanıştırdığını ve öylece beraberce oğluna baktıklarını söyledi. Nihan Hn’ın çok analitik bir beyni olduğu için olaydan bir gün sonra, bu durumun gerçekten olup olmadığını düşünürken uzun zamandır görüşmediği bir üniversite arkadaşının heyecanla kendisini aradığını ve çok ilginç bulduğu rüyasını anlatmaya başladığını ekledi. Arkadaşı rüyasında Nihan Hn’ı ve babasını yan yana bir şekilde oğluna bakarken gördüğünü söylemişti. Bu olay Nihan Hn’ın tüylerini diken diken etmişti ve hissettiği şeyin gerçek olduğundan emin olmasını sağlamıştı.

gBu detayı da notlarıma ekledikten sonra seansımıza geçtik. Nihan Hn ilk sahnede şimdiki hayatındaki bir ana gitti. 14-15 yaşlarında havuzda olduğu, suyun içine dalıp suyun altından yukarıya, gökyüzüne baktığı bir andı. Daha sonra yukarıda bir girdap olduğunu belirtti. Bu noktada farklı birşeyden şüphelenip birkaç komut ile onu asıl kaynağa yönlendirdim. Bu şekilde asıl keşfetmemiz gereken geçmiş yaşam sahnesine geçiş yaptık. Bu geçmiş yaşam sahnesinde de Nihan Hn su içindeydi ama bu sefer havuz değil, ayağına taş bağlanarak kuyuya atılmış küçük bir kız çocuğu olarak öldüğü sahneydi. Aynı şekilde suyun içinden yukarıya doğru bakıyordu.

hBu geçmiş hayatı tamamen keşfettiğimizde, kendisini Arap ülkelerinin birinde, hizmetkarların da olduğu zengin bir evde doğum sırasında annesi ölen bir kız bebek olarak gördü. Annesi öldükten sonra babasının başka bir karısı babasına haber vermeden onu gizlice bir kervana saklayarak o bölgeden uzaklaşmasına sebep oluyordu. Doğduğu bölgeden uzaklaşıldıktan sonra yolda ağlayınca kervandaki kadınlar tarafından bulunduğunu ve ağzına kavun suyu verilerek yatıştırılmaya çalışıldığını anlatmaya başladı. Kervandaki kadınlar her ne kadar kendisini koruyup kollamaya çalışsa da eski Mekke dönemlerinde kadının pek kıymetinin olmadığı bir zaman olduğunu, o yüzden kervanın başındaki adamın kendisini öldürmek istediğini algıladı. Adamın ilk denemesinde kadınlar bir şekilde kendisine engel oluyordu. Ama 4-5 aylık olduğu zaman, kervanın başındaki kötü kalpli diye tarif ettiği bu adam, bir gece tüm kervandakiler uyurken kendisini beşikten alıp ayağına taş bağlayarak kuyuya atıyordu. Tabiki bütün sahnelere eşlik eden ana duygular da korku, yalnızlık ve istenmeme hissiydi. (Bu bölümü keşfederken Nihan Hn’ın sağ ayak bölgesinde duyarlılık oldu. Burası bebeğin ayağına taş bağlanan bölgeydi ve belirttiğine göre bu hayatında da sağ ayağında ara sıra problem yaşıyordu)

4-5 Ay süren kısa bir yaşam gibi görünse de ilk bölümleri keşfetmemiz biraz uzun sürdü. Ruhsal boyuta geçtiğinde ise Nihan Hn’ı  o geçmiş yaşamdaki annesi karşıladı. Bu sahnede yoğun bir katarsis yaşadı.

jİlerleyen bölümde, kendisine neden böyle bir kontratı seçmiş olabilirsin diye sorduğumda ise Nihan Hn cevap olarak bir görüntü aldı. 30-35 yaşlarında madde bağımlısı bir erkek olduğu farklı bir yaşamda bir kavga esnasında çok yakını olan birini boğazladığını, boğazladığı kişinin çok güçsüz olduğunu ve gücünü ayarlayamadığı için istemeden de olsa onu öldürdüğünü söyledi. Öldürdüğü kişinin o yaşamdaki annesi olduğunu anlayınca ise yine yoğun bir katarsis yaşadı. Bunu, kullandığı uyuşturucu benzeri maddenin etkisi altındayken yaptığı için çok pişman ve üzgündü. O hayatta ruhu ızdırap içerisinde olduğundan kendisini bir arabanın altına atıyor ama ölmüyordu. Yoğun suçluluk duyguları altında geçen o yaşamdan sonra bir sonraki yaşam planında da annesini henüz doğumda kaybedeceği ve çok güçsüz bir durumdayken kendisinin suda boğularak öldürüleceği bir hayat seçerek kendisini bir nevi cezalandırmak istemişti.

Bu, birbiriyle bağlantılı olan 2 geçmiş hayat etkisini dönüştürdük ve bedendeki izlerini şifalandırdık. Seansın ilk bölümlerindeki keşifte hafif zorlansak da Nihan Hn, ruhsal boyuttaki bölümleri çok daha kolay algıladı ve bağlantıları çok güzel kurdu. Şimdiki hayatına dair da rehberinden çeşitli tavsiyeler aldı.

Bağlantılar:

-“Bu hayatımda anne yerine bu sefer babamı çok küçükken kaybettim. Bunun benim için olan anlamını şu anda daha iyi anlıyorum. Eğer benim babam hayatta olsaydı muhtemelen ben bu hayatımda da bağımlı olurdum. Babamı küçük yaşta kaybettiğim için annem hep 2 kat çalışmak zorunda kaldı ve kardeşimle ben kısıtlı bir bütçe ile ancak eğitim hayatımızı sürdürebildik. Eğer okurken daha çok param olsaydı, büyük ihtimalle biliyorum ki yine bağımlı olurdum.”

-” O geçmiş hayatta da istenmeme duygusu çok yoğun. Bu hayatımda da hep bu duyguyla yaşadım. ”

-” Çabuk pes etme, vazgeçmişlik, araştırma yapmaya üşenme, kabullenilmiş çaresizlik durumları bu hayatımda da o hayatta da mevcut. ”

– ” Bu hayatımda bağımlılık konusunda çok duyarlıyım. Bunun nedenini şimdi anladım. Mesela bir diziye bile denk gelip izlesem, bir dahaki denk gelişimde kanalı hemen değiştiririm, bağımlılık yapabilecek herşeyden imtina ediyorum.  ”

Rehberinin ne söylediğini sorduğumda ” Dinlenmen gerekiyor. Artık yoruldun. ” dediğini belirtti.

Rehberin tavsiyelerini sorduğumda ise “ Pes etme, mücadele et. Yalnız değilsin, sen açmıyorsun kendini.  Kendini aç. Sen ışıksın, saf ışıksın. Bundan sonra herşey daha farklı olacak ” dediğini ekledi.

Seans bitiminde, Nihan Hn’a güvercin konusunu birkaç cümleyle açıkladım. Şamanlarda güç hayvanlarının önemli bir konu olduğunu ve güvercinin de bir güç hayvanı olduğunu, eğer merak ediyorsa bu konuyu araştırabileceği söyledim.

cSeanstan bir gün sonra ise güvercinin anlamına dair kendisine birkaç link gönderdim. Türkçe kaynaklarda güç hayvanları konusu malesef çok kısa anlatıldığı için ağırlıklı olarak İngilizce kaynak gönderdim. Güvercinin çok fazla anlamı vardı ama benim en dikkatimi çeken bölüm barış ve sevgi getirmesi;  anneliği ve dişiliği sembolize etmesi; kehaneti sembolize etmesi; iki dünya (boyut ) arasında iletişim sağlayan bir ruhsal mesajcı olması idi. ( Nihan Hn’ın yıllar önce gördüğü rüyayı hatırlarsanız çok anlamlı  )

GERİ-BİLDİRİMLER:

Nihan Hn ile seanstan bir gün sonra konuştuğumuzda, ilk gün biraz yorgunluk olduğunu ama genel olarak kendini hafiflemiş ve iyi hissettiğini söyledi.

Bir hafta sonra konuştuğumuzda aşağıdaki gelişmeleri bildirdi:

-5.gün: “Aylardır satmayı isteyip de bir türlü satamadığımız ev için aradılar. Hatta almak isteyen adam ısrarla kaparo vermek istedi ama biz almak istemedik. Buna eşimle beraber şaşırdık.”

-6.gün: “Kolumu kaldıramıyorum bugün. Sabah gayet iyi kalkmama rağmen,saat 11 gibi (asla uyuyamazdım)uyudum ve 13:00 te kalkabildim. Çok ilginç benim için. Uykuyu çok sevmem, ilginç olduğu için anlattım.”

-“ Hafta boyunca sosyalliğim çok arttı. Sürekli bir yerle davet edilmeye başlandım. Dernek ve birlik şeklinde 2 ayrı yerden teklif geldi. Bu daha önce hiç olmuyordu. O yüzden buna da şaşırdım.”

– ” Eskiden rüyalarımı hatırlamazdım. Artık hatırlıyorum. Hatta önemli konular olduğunda bazen bir gün sonra olacaklarla ilgili birşeyler gördüğüm olabiliyor. ”

7

Seanstan bir ay sonra telefonda konuştuğumuzda ise sesi çok neşeli geliyordu. Bu süreçte çok değiştiğini, çevresindeki herkesin de bunu farkedip sorduğunu, hatta oğlunun bile ” anne sana ne oldu, artık sürekli pembe ve güzel şeylerden, meleklerden bahsediyorsun..ama iyi oldu böyle olduğun ” dediğini gülerek anlatıyordu. Söylediğine göre seans öncesi dönemde bir çocuk oğluna vursa, oğluna ” git sen de ona vur ” diyecek tarzda bir yaklaşımı vardı ama seanstan sonra kişiliği bile olumlu yönde değişmiş , her şeyde güzeli görmeye başlamıştı.

p10En ilginci ise, seanstan üç hafta sonra, hep satın almak istedikleri tarzda çok güzel bir ev aldıklarını, bu evi satın almadan bir gün önce rüyasında bir adam gördüğünü ve evi satın almaya gittiklerinde rüyasında gördüğü kişinin evini almak istedikleri kişi olduğunu görünce çok şaşırdığını ama bu sayede kendileri için doğru ev olduğunu hissettiğini belirtti.

Kendine güveninde artış olduğunu, dışlanma sorununun ise neredeyse %100 olarak çözüldüğünü söyledi. Seans öncesi dönemde kalabalıklara girdiği zaman özellikle de kadınların bol olduğu bir yerse mutlaka başının ağrıdığını ama seanstan sonra artık baş ağrılarının kesildiğini farkettiğini söyledi.

Yalnızlık hissi diye birşey kalmadığını, günlerinin bir şekilde dolu hale geldiğini ve hiç beklemediği insanların bile kendisini aramaya başladığını belirtti. Hatta kendisine çok sıcak davranmayan ve zaman zaman tersleyen eşinin abisinin bile 180 derece değişerek kendisine çok iyi davranmaya başladığını ve son görüşmelerinde ailecek çok güzel vakit geçirdiklerini ekledi.

Konu dönüp dolaşıp güvercin konusuna geldiğinde, onun bir mesajcı olduğunu söyledim ve ruh dünyasının* görmesini bilenlere bazen böyle mesajlar verebildiğini ekledim. Nihan Hn bunları konuşurken sürekli gülüyordu ve ” Ben bu ruhlar dünyasını çok sevdim  ” diyordu.

İkinci bir seans almak istediği için sözleştik. Bu konularla hiç ilgisi olmayan eşinin de olanlardan çok etkilendiği için seans almak istediğini belirtti. Eşi ile de bu hafta bir seans yapacağız.

NOTLAR:

1-Nihan Hn ile keşfettiğimiz kısa hayatın sebebi olarak gördüğü diğer geçmiş hayat hikayesi, bizim regresyon terapistleri arasında “gölge hayat ” ismiyle andığımız bir konudur.  “Gölge” kavramı , bildiğiniz gibi ilk defa Carl Gustav Jung tarafından ortaya atılmıştır.

2-Ruh Dünyası ( Spirit World ): Spiritüel bakış açısına göre ruhlar bedeni terkettikten sonra yok olmazlar, başka bir boyutta devam ederler. Onlar için zaman ve mekan sınırlaması yoktur. Bu kelime Şamanların sıklıkla kullandığı genel bir tabirdir. Regresyon Terapisi ile ilgili bir terim değildir.

3-Baştan beri tüm vaka örneklerini okuduysanız ve özellikle de facebook sayfasındaki paylaşımlarıma denk geldiyseniz, regresyon terapisinin ne olduğu-ne olmadığı konusuna geniş yer verdiğimi, doğru şekilde uygulanması hususunda hassas olduğumu farketmişsinizdir.

Malesef, Türkiye’de bu konuda ciddi bir yasal boşluk ve kavram karmaşası var. Son zamanlarda konuştuğum bazı danışanlardan aldığım geri-bildirimler doğrultusunda da artık bu konuda facebookta daha fazla yazıyorum. Lakin her ne kadar , bu işi kurallarına uygun olarak yapıp vaka örnekleriyle anlatmaya çalışmak istesem de, özellikle son 1 aydır gittikçe artan bir düzeyde,  seanslarımda paranormal diyebileceğim bazı enteresan şeyler oluyor. Bu enteresan vakaları paylaşırken bu durumların her zaman karşılaşılabilecek şeyler olmadığını ve bunların regresyon terapisine dahil olmadığını tekrar tekrar hatırlatmak isterim. Mesela bu vakada, kapıda görülen bir güvercin ve benden çıktığı söylenen bir güvercin sesi var . Bu duruma benzer bir örnek daha önce hiç gerçekleşmemişti. Bu yüzden seansa gelen her kişide böyle şeyler yaşanıyormuş gibi bir algı oluşmasın lütfen. Çoğu seans, gayet standart bir regresyon terapi seansı şeklinde geçer ve emin olabilirsiniz ki sizi kapıda bekleyen bir güç hayvanı olmaz:)).

4-Seanslarda son 1 aydır artan düzeyde yaşanan bu ilginç durumlar benim bizzat isteyerek, planlayarak yaptığım şeyler değildir. Gelen danışanın kalbinin açıklığına, şifaya olan inanç ve isteğine bağlı olarak, benden öte ilahi bir gücün bazen seanslara eşlik ettiğini düşünüyorum. Yani ben burada gerçekleşen olağandışı durumlara sadece aracılık ediyorum.

Toparlamak gerekirse; vakaları okurken hepsinin kendi içinde kişiye özel olduğunu ve danışanın iradesi ile bağlantılı olduğunu bilerek okuyunuz ve şifa kısmıyla ilgili asla genelleme yapmayınız lütfen. Çünkü herkesin bilinçaltı kendine özel ve seans yapmadan oradan nasıl bir hikaye çıkabileceğini asla bilemiyoruz. En önemlisi ise , daha danışanla ilk konuşmamızda sorunun kaynağına dair bir fikrimiz olsa bile bunu danışan kendisi anlayana kadar asla dile getirmiyoruz.

 

 

Sevgilerimle…

Eylül Erdoğan

TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU ( BINGE EATING DISORDER )

Standard

Young Pretty Woman Sitting Exhausted At Work

Bu vakada ismine Deniz Hn diyeceğim danışanım finans sektöründe çalışan, 40’lı yaşlarda, evli ve üniversite çağında bir çocuğu olan bir kadın. Kendisi ile daha önce seminerime katılmış olan bir arkadaşı aracılığı ile temasa geçtik . Farklı şehirlerde yaşadığımız için öncelikle regresyon terapisine uygun olup olmadığını tespit etmeye çalıştık.

 

kg1Deniz Hn’ın benimle çalışmak istediği sorunu, stres altındayken daha da yoğunlaşan kontrolsüzce yeme isteğiydi. Bu sebeple son bir sene içerisinde yaklaşık 10 kg almıştı.  Bu konularla bağlantılı olarak geçen sene bir psikiyatriste gitmişti ve kendisine panik atak ile tıkınırcasına yeme sendromu*  icin iki farklı ilaç verilmişti.

 

Randevu aşamasında kişilere daha önce psikoloğa veya psikiyatriste gidip gitmediklerini, herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadıklarını mutlaka soruyorum. Eğer SIKÇA SORULAN SORULAR bölümünü okuduysanız, psikiyatriste gitmeyi gerektiren vakalarla veya ağır psikosomatik ilaç kullanan kişilerle asla çalışma yapılmadığını biliyorsunuzdur. Bu sebeple, henüz randevu vermeden önce Deniz Hn’dan da kullandığı ilaçların isimlerini ve dozlarını alarak ne kadar süredir kullandığını sordum. Kullandığı ilaçlar ağır ilaçlar değildi ama yine de bu ilaçları bir senedir kullanıyor olmasının bizim seansımızı yani transa geçişini etkileyip etkilemeyeceğini bir nöro-psikiyatrist ile teyit ettikten sonra kendisine randevu verdim.

kg2

Bir araya geldiğimizde doldurduğu formda, çalışmaya geliş sebebi bölümüne üç konu yazmıştı:

-kontrolsüzce yeme isteği

-insanlara hayır diyememe

-sevilme ihtiyacı

 

Bu üç konu birbirinden farklı konular gibi görünse de aslında hepsi bağımlılık teması altında incelenebilecek konulardı. Dolayısı ile sadece çalışma konuları bile bana danışan hakkında fikir vermesine rağmen tabiki usul gereği detaylı bir öngörüşme yaptık. Bu öngörüşme sırasında ergenlik döneminde iken anne ve babasını birer yıl arayla kaybettiğini öğrendim. Aile sisteminde bakılması gereken konuları not ettim. Ayrıca evliliğinde yaşadığı ve kısmen geçmişte kalan sorunlarını ve bu sorunların çocuğunu nasıl etkilediği gibi durumları da ilerdeki çalışmalar için not ettim.

Hemen sonrasında seansımıza geçtik ve seans konumuz olarak ” kontrol edilemeyen sürekli yeme dürtüsü” nü seçtik. Bununla bağlantılı olan sorunun kaynağına baktığımızda  Deniz Hn bana Türkiye’de geçen bir geçmiş hayat hikayesi anlatmaya başladı. Geçiş yaptığı ilk sahne, o geçmiş hayatın sonlandığı yani o yaşamındaki öldüğü andı. ( Not: Bu durum, seans deneyimi olmayan kişileri hiç korkutmasın. Aşağıda yer alan NOTLAR bölümünde daha detaylı açıklıyorum. )

 

kg7Bu geçmiş hayatı baştan sona keşfettiğimizde iki çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olduğunu ve bir kız çocuğu olduğunu gördü. Başka bir sahnede 6 yaşında olduğunu ve erkek kardeşinin henüz bebek olduğunu, anne-babası erkek kardeşini severken kendisinin kenarda onları kıskançlıkla izlediğini, üzüldüğünü ve terk-edilmiş gibi hissettiğini söyledi. Ayrıca anne-babaya öfke duyduğunu ” beni sevmiyorlar galiba, ben olmasam daha iyi ” şeklinde iç geçirdiğini söyledi.

Bu düşünceler tüm hayatına damgasını vuruyordu ve ebeveynlerinden alamadığı sevgiyi sağlayacak başka bir kaynak arayışıyla yirmili yaşlarına geldiğinde bir gence aşık oluyordu.

 

kg823 yaşında olduğunu söylediği sahnede aşık olduğu gençten bahsederken o esnada bedeninde karnına yayılan bir sıcaklık algıladı. Sol kolunda sıcaklık oluştuğunu ve aşkın heyecanından midesinde bir ağırlık hissettiğini söyledi. ” Çok seviyorum, çok mutluyum ama karşı taraf aynı duyguda değil, o bana aynı değeri vermiyor” dedi. O esnada ağzında kuruluk da hissetti.

Aşkına aynı karşılığı vermeyen bir sevgilisi olduğu için müthiş bir hayal kırıklığı duyuyordu ama ” Üzüntü verse de vazgeçemiyorum. Yeter ki yanımda olsun, değer vermese de razıyım. ” diyordu.

Sevgilisiyle buluştukları başka bir sahnede yine kendisini çok değersiz hissettiği bir an vardı. Sevgilisi ” gereksiz konuşuyorsun ” gibi bir ifade ile bakıyor ve sonra çekip gidiyordu. Çamurlara bata çıka arkasından koşmaya çalışırken yetişemeyeceğini anlayıp durduğunda göğsünün sıkıştığını ve kendini ifade edemediği için boğuluyormuş gibi hissettiğini söyledi. Bu ana çaresizlik, büyük bir üzüntü ve terk edilmişlik duyguları eşlik ediyordu ve içinden” neden hep böyle oluyor, sanki kimse beni istemiyor ” diyordu.

 

2124 yaşına geldiğinde kendini o gençle evlenirken gördü. Düğün sırasında mutlu değildi ve ” evet” deme konusunda tereddütlüydü. “Vazgeçemediğim için evleniyorum ama aslında yanlış yaptığımı biliyorum. İnsanlar toplandı artık, evlenmem gerekiyor. ” dedi. Düğün sahnesinde anne-babası çok silikti. Ayrıca erkek kardeşinin de düğünde olmadığını algıladı. Kardeşinin neden orada olmadığını sorduğumda ise ” Kavgalıyız, konuşmuyoruz. Sevgilimle evlenmemi istememiş. ” dedi.

Eşiyle maddi durumlarının çok iyi olmadığını, nikah sonrası yemeğe gitmeden önce akrabalarından ödünç aldıkları gelin arabasını teslim ettikleri için gelinliğini çıkararak normal bir kıyafet giydiğini, sonra da  taksiye binerek yemeğe çıktıklarını söyledi. Yemek yemek için gittikleri restaurantta gelinlikli birini görünce çok üzüldüğünü ve arabayı teslim etmek zorunda kaldıkları akrabalarına çok kızdığını belirtti.

 

kg9Düğünden bir sene sonra 25 yaşında olduğu bir sahnede hamileydi. Evde yalnız olduğunu, kocasını beklediğini ve üzüntülü olduğunu belirtti. Kocasından ayrılamayacağı için kendini mutlu edecek başka birşey aradığını, o yüzden çocuk yaptığını ekledi.

Kocasını bekleyiş süreci uzayınca başına birşey gelebileceğini düşünerek evham yaptığını ve 8-9 aylık hamile olmasına rağmen kocasına bakmak için geceleyin dışarı çıktığını söyledi. Kocasının bir arabayla geldiğini üst geçitten görünce kocasına yakalanmamak için koşarak eve döndüğü ama kocasıyla aynı anda eve gelince ona yakalandığı bir sahne vardı. Kocası onu çok boğduğunu söylüyor ve direkt olarak yukarı çıkıyordu. Evde hiç konuşma olmadan direkt uyuduklarını söyledi. Bu sahnede, evlilik yaptığı için yoğun bir pişmanlık duygusuyla beraber bir daha kocasını aramaması ve merak etmemesi gerektiğini düşünüyordu.

 

kg10Bir sonraki sahnede yine 25 yaşındaydı fakat bu sefer kendini farklı bir yerde algıladı. Tarif ettiği yer bir hastaneye benziyordu ve odada yalnızdı. Çocuğunu doğurduktan sonraki süre içinde ruhsal sağlığının bozulduğunu ve ailesinin çocuğuna bakmak için çocuğu ondan aldıklarını algıladı. Bu sahnede koğuş gibi bir odada, kendini tek başına yere çökmüş, ileri-geri sallanırken gördü ama” birşey düşünmüyorum” dedi. Üzerindeki hastane kıyafetini tarif ederken o sırada hafiften başı ağrımaya ve ayak parmakları da uyuşmaya başladı.

Boşluk dışında birşey hissetmediğini söylediği bu sahnede içeriye eşinin girdiğini ama onu tanıyamadığını belirtti. Onu tanıyamayınca eşinin kendisini tutup bayağı sarstığını ve o sırada sendeleyip yere düşerken başını karyolanın kenarlarında bulunan sivri metal bir yere çarptığını söyledi. Bu bölümü anlatırken kollarından ellerine doğru soğuk bir akış ve ayak bileklerinde karıncalanma hissetti. Daha sonra bilincini kaybettiğini ve başından akan kanlar kollarından süzüldüğü için kollarından aşağıya doğru akış hissettiğini söyledi. Kocası onu o şekilde bırakıp kaçıyordu. Odaya birileri gelip kendisini kaldırmaya çalıştığında zaten ölmüş olduğunu , ölüm sebebini ise başını metale çarpma olarak belirtti. Bu bölümü anlatırken de bedeninde yoğun duyarlılıklar hissetti.

 

kg12Ruhsal rahatsızlık sebebiyle hastane bölümünü keşfetmemiz biraz zorlayıcı oldu. O yüzden ruhsal boyuta geçtiğimiz zaman kendisi ile o dönemi daha rahat keşfettik. Ruhsal boyuttayken , hastalığının aslında hastane öncesi dönemden çok öncelere dayandığını, şizofreni benzeri bir rahatsızlığı olduğunu ve geç farkedildiğini söyledi.Kardeşinin, sevgilisiyle evlenmesine karşı olduğu için aslında haklı olduğunu ama hastalığı sebebiyle birçok şeyi yanlış algıladığı gibi kardeşini de yanlış algıladığını ve ona hayatı boyunca ters davrandığını farketti.

Rehberiyle bir araya geldiği sahnede hastalık potansiyelini doğuştan getirdiğini, bunun bağımlık teması için hizmet ettiğini, o yaşamda başarması gereken şeyin sevgiyi hissetmek olduğunu algıladı. Sevginin dokunmak ya da bir şeye sahip olmak demek olmadığını ve sevginin gösterilmeden de hissedebileceğini öğrenmesi gerektiğini söyledi.

Bu geçmiş yaşam izlerini ( not: Bunu ister bir geçmiş yaşam olarak düşünebilirsiniz-geçmiş yaşamlara inanmıyorsanız bilinçaltından çıkan bir hikaye olarak da düşünebilirsiniz ) tamamıyla dönüştürdük. Şimdiki hayatına ilişkin olarak rehberi Derya Hn’a ” sevildiğini hisset ” dedi.

Şu anki hayatı ile olan benzerliklere baktığımızda arada birçok bağlantı vardı. Bu hayatında da kardeşi doğunca benzer duygular hissettiğini, o doğduğu zaman yine ebeveynleri tarafından sevilmediğini düşündüğünü, eşiyle olan evililiğini yaptıktan sonra benzer şekilde değersizlik duyguları yaşadığını ve çocuğu olunca bu sevgisini çocuğuna yönlendirdiğini ; bu yaşamında da kardeşiyle arasının mesafeli olduğunu belirtti. Görünüşe göre benzerlikler açısından müthiş bir kurgu vardı ve bu hayatındaki eşi ile anlattığı geçmiş yaşamdaki eşi de aynıydı.

 

Şifa bölümünden sonra seansımızı sonlandırdık.

 

GERİ-BİLDİRİMLER:

Deniz Hn ile seanstan bir gün sonra konuştuğumuzda : ” Eylül hanım, ilk gün uykulu bir haldeydim. Sabah uyanamadım ve bu, gün boyu sürdü. Beynim boş gibiydi. Zihnim susmuştu sanki ,vücudumda bir hafiflik hissi vardı , ağırlıklarımdan kurtulmuştum sanki. Gün boyu yeme isteğim normaldi, aklıma bile gelmedi, garip bir şekilde huzurluyum.” dedi.

kg13
Bir hafta sonra haberleştiğimizde  ” Merhaba Eylül hanım. Gayet iyiyim, farklı bir durum yok. Sakinim , iyi uyuyorum, çabuk öfkelenmiyorum, herşeyi takmiyorum, relaks halindeyim. Bu duruma kendim bile şaşıyorum. Bir-iki stresli durum oldu, yemeğe saldırmadım, bu da güzel bir gelişme. Sonuç olarak gayet huzurlu bir hafta geçirdim.” şeklinde bilgi verdi .

 

 

kg419 gün sonra emailleştiğimizde: ” Merhaba Eylül hanım. Gayet iyiyim. Yine yemek yeme isteği duyuyorum ama bu sefer kontrollüyüm, kendimi kaybetmiyorum, istediğim yerde durabiliyorum. Sakinim, sadece geceleri uzun ve karışık rüyalar görüyorum ve ertesi gün kesinlikle hatırlayamıyorum. Hatırlamaya çalışmak beni yoruyor. Zaten cok yoğun çalıştığım için beynim biraz yorgun. Bu cumartesi doktora gideceğim, ilaçları bırakmak için konuşacağız bakalım. Teşekkürler. İyi akşamlar.” yazdı.

Bir ay sonra haberleştiğimizde: ” İyi aksamlar Eylül hanım. Evet , doktora göründüm. Aşamalı olarak 3 aylık bir süre içinde ilaçları bırakacağız. Onun haricinde iyiyim. Rüyalar da azaldı.” dedi.

NOTLAR:

1-İlk seansımızdan bu yana yaklaşık 40 gün geçti. Deniz Hn, bu süre içerisinde herhangi bir atak yaşamadı ve doktor kontrolünde ilaçları bırakma evresine girdi. Fakat bu durum, bizim çalışmamız açısından tek seansın tamamıyla yeterli olduğu anlamına gelmiyor. Başka vaka örneklerinde de belirttiğim gibi, bağımlı kişiliklerde en az 2-3 seans çalışmak gerekiyor. Hele ki kilo gibi bir konu, mutlaka uzun vadeli çalışılması gereken bir konu. O yüzden , lütfen bu vakayı tek seanslık bir konu gibi algılamayınız.

Bir seansta ciddi gelişme elde edilebildi fakat danışanı tetikleyebilecek birkaç faktöre daha bakmak gerekiyor. Buradaki danışanım açısından yorum yapmak gerekirse, sonraki aşamada mutlaka şimdiki hayat regresyonu yapmamız gerekiyor. O yüzden çalışmaya devam edeceğiz.

2-Bu vakadaki danışanım Deniz Hn, seans sırasında bedeninde yoğun duyarlılıklar hissetti. Bu duyarlılıklar çoğunlukla seanslarda rastladığımız birşeydir ve birkaç açıdan önemlidir:

a) Yaşanan bedensel duyarlılıklar, o geçmiş hayatta yaşanan travmaların bedenimizde kayıtlı izleri olduğunu ve seans sırasında bu izlerin açığa çıktığını gösterir. Bedensel duyarlılıkların yoğun olması ise o geçmiş hayatın kişi üzerinde oldukça etkili olduğunu gösterir. Bedendeki duyarlılıkları seans sonuna doğru şifalandırmamız bu yüzden çok önemlidir. Regresyon Terapisi’nin gerçekten düzgün eğitim almış, deneyimli kişilerce yapılması da bu yüzden çok önemlidir. Aksi takdirde, tabir-i caizse uyuyan devi uyandırmış olursunuz. Ben bu sebeple, ekinde CD bulunan regresyon terapisi kitaplarını da çok doğru bulmuyorum. Dinlediğiniz o CD, sizin direkt olarak travmatik bir olayın yaşandığı sahneye geçiş yapmanızı sağlayabilir. Kendi kendinize terapistlik yapıp yönlendiremeyeceğinize göre boş yere bir travmayı açığa çıkarmış yani uyuyan devi uyandırmış olursunuz. Eğer üzerinde dönüştürme veya şifalandırma yapılmayacaksa, herhangi bir geçmiş yaşamı keşfetmenin anlamı ve mantığı yoktur. Biz seanslarda insanlara yaşamlar arasında magazin turu attırmıyoruz, keşfettiğimiz o yaşamlardaki travmatik anları ve o travmatik anların şu andaki yaşamınızı nasıl etkilediği bölümünü dönüştürmeye çalışıyoruz. Yani amacımız her zaman şu andaki mevcut yaşamımıza hizmet etmek.

b) Seans sonunda danışan ” tüm bu hikayeyi uydurmuş olsam bile bedenimdeki bu duyarlılıkları uydurmuş olamam” diye düşündüğü için çoğunlukla bedensel duyarlılıklar danışanın yaşadıklarını anlamasını ve bağlantı kurmasını kolaylaştırdığı için bize hizmet eder.

c) Seans içerisinde açığa çıkan bedensel duyarlılıklar seans bittiği zaman geçer. Bu yönde herhangi bir korkunuz olmasın.:) ( Sıkça sorulan sorular bölümünde anlatılan TAMİR FAZI döneminde yaşanan semptomlar, bu kapsamda değildir )

3-TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU: DSM V’te ” BINGE-EATING DISORDER ” ismiyle geçen bir çeşit yeme bozukluğudur. Tanı koymak ve atak sayısı takip etmek benim işim olmadığı için o bölümle ilgili detaya girmiyorum. Burada önemli olan şu ki, tanı koyan da, ilaç veren de, ilacı kesmeye karar veren de herzaman danışanın doktorudur. Ben bu sürece asla zarar vermeyecek şekilde duruma müdahil oluyorum.

4- Vakada danışanın daha ilk sahnesinde, o geçmiş hayatta öldüğü sahneden giriş yaptığını yazmıştım. Bu bizim sıklıkla karşılaştığımız ve gayet normal bir durumdur. Hayatında daha önce seans deneyimi olmayan kişileri ürkütebileceğini düşünerek bu notu ekliyorum. Bugüne kadar hiçbir seansta öldükten sonra yuvaya ( ışık, Allah katı, öbür taraf vb isimlerle anılan yer ) geçişi kötü bir deneyim gibi anlatan birine rastlamadım. Tam tersi o anı müthiş bir hafifleme, rahatlama ve huzur şeklinde ifade ederler. Bu durum kişinin inancından da bağımsızdır. Ateist olduğunu söyleyen kişilerle de çalıştım, dini inancı çok kuvvetli olup düzenli dini sohbetleri takip eden kişilerle de çalıştım. Hepsi seans içerisinde ruhsal boyutu algıladı.

O anın aslında hiç de korkutucu olmadığını görmek kişilerdeki ölüm korkusunun azalmasına da hizmet ediyor. Ayrıca sadece bu bedenden ibaret olmadığımızı anlamak da kişilerin bu hayattaki hal ve davranışlarını olumlu yönde etkiliyor.

 

Sevgilerimle…

 

 

 

GEÇMİŞİN İZLERİ ( 1. Bölüm )

Standard

İkinci olarak paylaşmak istediğim vaka, iki seans çalıştığım bir tıp doktoru danışanıma ait. Normal şartlarda danışanlarıma ait isim, şehir, yaş, meslek gibi bilgileri kesinlikle bildirmiyorum fakat bu çalışmada meslek bildirmemin bir anlamı var. Onu da yazıyı okuyunca anlayacaksınız, çünkü verdiğim örneğin anlamlı olabilmesi için meslek bildirmek zorundayım.

Bu vakadaki danışanım olan Burçin hn ile ilk karşılaşmamızdan evvel, kardeşi Burcu hn ile çalışmıştık. Ondan sonraki süreçte, bir gün Burcu hn bana teyzesinde son bir hafta içerisinde daha önce hiç olmayan bazı semptomlarla karşılaştıklarından bahsetmişti. Teyzesinin nöroloğa götürüldüğünü ama doktorun ” yüksek tansiyona bağlı olarak böyle semptomlar görülebilir, psikiyatriye götürmenize gerek yok ” dediğini söylemişti. Teyzesi ile ilgili durumla ilgili benim fikrimi sorduğunda sadece teyzesinin yaşadığı durumun sebebinin herhangi bir EKLENTİ* kaynaklı olup olmadığına bakabileceğimi , yaşanılan durumun sebebi eklenti ise bu konuda yardımcı olabileceğimi ama eklenti değil ise yapabileceğim pek bir şey olmadığını söyledim.

teyzeTeyzesi ile daha ilk karşılaştığım anda durumunun normal olmadığı belliydi ve böyle bir kişinin normal bulunarak eve gönderilmesi şaşırtıcıydı.
Tahmin edebileceğiniz gibi seans kesinlikle normal bir regresyon seansı gibi geçmedi çünkü psikiyatriste gitmeyi gerektiren durumlarda asla regresyon danışmanlığı yapmıyoruz.

Neyse ki teyze benimle iletişim kurabildi ve neden insanlarla iletişimi kestiğini, korkularını …ve kimselerle paylaşmadığı bazı geçmiş olumsuz hikayelerini dinleyebildim. Seans sonunda teyzeyi bana getiren yakınlarına 24 saat beklemelerini, izlemelerini, eğer ertesi gün teyze ona bildirdiğim saatte kendiliğinden hatırlayıp beni aramaz ise hemen psikiyatriste götürmelerini tavsiye ettim.
Şüphelendiğim bir rahatsızlık ismi vardı ama doktor olmadığım ve teşhis koyma yetkim bulunmadığı için kişilere herhangi bir şey bildirmedim. Nitekim, ertesi gün teyze bildirdiğim saatte beni aramayınca ailesi tarafından hemen psikiyatriste götürüldü. Psikiyatrist tarafından rahatsızlığına teşhis konuldu ve ilaç kullanımına başlandı. İlaç kullanımından üç gün sonra teyzemiz bana verdiği sözü hatırlayarak , üç gün sonra da olsa kendisine söylediğim saatte beni aradı. İlaçların işe yaradığını görmek açısından sevindirici bir gelişmeydi..
***

evlilikBurçin hn’ın ilk seansı böyle bir deneyimden biraz zaman geçtikten sonra gerçekleşti. Kendisi doktordu ve uzun süredir devam eden mutsuzluğunun kaynağı olan evliliğindeki problemleriyle ilgili psikolog bir arkadaşıyla bir süre çalışmıştı. Yeni çözüm arayışları içerisindeyken kardeşinden ve teyzesinin deneyiminden dolayı regresyon terapisi yöntemini duymuş ve merak etmişti.

İlk çalışmamızda ilişki sorunlarıyla ilgili konuştuk ve kendisine sorduğum bazı sorulara verdiği cevaplar üzerine eklentiden* şüphe ettik. Zaten anlattığı örneklerden bir tanesi bariz bir eklentiye işaret ediyordu.

Bunun üzerine seansa eklenti taraması yaparak başlamaya ve sonucuna göre seansı eklenti seansına çevirmeye karar verdik. İlk taramada ikiden fazla eklenti tespit ettik.

recm2
Bir tanesi çok güçlü bir geçmiş yaşam anısıydı.

Burçin hn Ortadoğu’da recm edilerek öldürüldüğü bir geçmiş hayat hikayesi hatırlamıştı…

O yaşamında asıl sevdiği genç adamla yan yana görülmeleri bile recm kararı çıkmasına sebep oluyordu.

Zayıf ve güçsüz bir karaktere sahip olan sevgilisi onu kurtarmayı denemiyor ve ortamdan kaçarak kendisini yalnız bırakıyordu.

recm
Recm edildiği sahnede bacakları dizlerinin üst bölümüne kadar kuma gömülmüştü ve o sahnede taşlanarak ölüyordu.
Seans sonunda o hayatı ve üzerindeki etkilerini dönüştürdük, bedenindeki izlerini şifalandırdık. Ayrıca eşini ve kendi yaşamını etkileyen diğer eklentiyi de temizledik. Seans bitiminde yaptığımız kısa değerlendirmeden sonra aşağıya indiğimizde  bana bacaklarındaki izleri gösterdi.

Seans sırasında üşümemesi için üzerinde ince bir pike olduğundan fark etmemiştim ama dizlerinin altında evdeki kedi tarafından yapılmış tırnak izleri vardı. Tam olarak da recm sahnesinde kum içinde kalan bölüme denk geliyordu.

kedi.jpgSeanstan bir gün sonra Burçin Hn ile görüştüğümde, kedinin artık kendisini tırmalamayı bıraktığını hatta o gece ayak ucunda uyuduğunu söyledi.

Seanstan bir hafta sonra, eşinin işlerinin açıldığını ve bolluk-bereketlerinde artış farkettiğini ( seansta tespit ettiğimiz eklentilerden biri hem kocasını hem de kendini etkileyen bir eklenti olduğundan bu sonuç anlamlıydı ), eşinin bile kedideki bu davranış değişikliğinden dolayı terapiden etkilendiğini hatta belki denemek istediğini söyledi.

Kendisi ile dört ay boyunca haberleşmedik ve tekrar çalışmadık. Ta ki ikinci seansa kadar. Bu da ikinci bölümümüzün konusu olsun…)

NOT-1: Eklenti*: Enerji alanımızda olan ve bize ait olmayan enerjilere eklenti denir. Daha sonra bu konuda detaylı bir yazı yazacağım.

NOT-2: Kediler, eklentileri algılayabilen, bizim göremediğimiz bazı enerjileri görebilen özel hayvanlardır. Bu örneğimizde danışan bu bilgiyi bilmemesine rağmen, verdiği geri-bildirimlerle kedilerin bu özelliklerini teyit etmiş oldu.

NOT-3: Burçin Hn’ın bilinçaltından çıkan recm hikayesi ile ilgili konuyu ister bir geçmiş yaşam olarak kabul edin, ister kolektif bilinçaltı deyin, ya da Burçin Hn çok güzel uydurmuş diyebilirsiniz. Burada önemli olan, hikayede geçen detaylar ile bu hayatında yaşadığı bazı fiziksel ve ruhsal sorunların gösterdiği paralelliklerdir.

                                                                             ( DEVAM EDECEK….)

 

Sevgilerimle,

Eylül Erdoğan